PELİN ÇİFT- İyi akşamlar sevgili seyirciler.
İkinci tur seçimlere ve cumhurbaşkanımızı seçmeye artık sadece 5 gün kaldı, Pazar günü sandık başına gidiyoruz ve Türkiye gündemi de her zamanki gibi çok yoğun. Bu süreçte Sayın Cumhurbaşkanımızı TRT ekranlarında özel yayında ağırlıyoruz. Tecrübeli gazeteci Abdulkadir Selvi ile ben Pelin Çift Sayın Cumhurbaşkanımıza sorularımızı yönelteceğiz. Efendim, merhaba.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Merhabalar. Çok teşekkür ediyorum, hayırlı akşamlar.
PELİN ÇİFT- İyisiniz inşallah.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sağ olun.
PELİN ÇİFT- Gündemin sıcak maddesiyle hemen başlamak istiyorum. Bugün Sinan Oğan bir açıklama yaptı ve size desteğini açıkladı. Geçen hafta da zaten bir görüşmeniz olmuştu, kısa bir süre öncesinde. Bu süreçte bu açıklamayı nasıl buluyorsunuz ve tabii ki görüşmenizden detayları da öğrenmek isteriz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Öncelikle tabii Sinan Bey’le geçen hafta yine buradaki ofisimizde bir olumlu görüşme yapmıştık. Bugün de kendisi bizi ve Cumhur İttifakı’nı destekleyeceğini beyan etti. Kendisine şahsım, bütün yol arkadaşlarım adına teşekkür ediyorum. Sinan Bey, bizim terörle mücadele, Türk dünyasıyla ilişkiler başta olmak üzere vatanımızın bekasıyla ilgili net tavrımızı çok çok iyi biliyor. Bu konularda en küçük bir tavizimiz yoktur, olmamıştır, olamaz da. Kendisinin dile getirdiği bazı hususları da biz açıklığa kavuşturduk. Bu güç birliğinin ülkemizin ve milletimizin faydasına olacağına inanıyorum.
Ve tabii çok açık gerçek, yani kendilerinin de üzerinde biraz durduğu, yani bu mülteciler-sığınmacılar konusu vesaire ve bu konuda da biliyorsunuz bizler Suriye’nin kuzeyindeki briket evlerden başlamak üzere şu ana kadar 450 bin mülteciyi zaten tekrar yurtlarına döndüler. Fakat şu andaki hedefte 1 milyon mültecinin daha yapılacak yeni konutlarla oralara döneceğine yönelik planımız var, bu da zaman içerisinde gerçekleşecek. Tabii kendisinin de ifade ettiği gibi, bir güven ortamı içerisinde bunların ülkelerine dönüşünü de sağlama gayreti içerisinde olacağız. Tabii burada mutabık kaldığımız en önemli konulardan bir tanesi de; tabii Anayasamızın değişmezleri, 66. madde ki bunlar zaten bizim asla ve kat’a üzerinde herhangi bir sıkıntımızın olmadığı konular, kırmızı çizgilerimiz, dolayısıyla da bunlarda da mutabık kalıyoruz.
Bir diğer konu, Türk Devletleri Teşkilatı ki bu konuda da başta İlham Aliyev kardeşim olmak üzere Türk devletleriyle biliyorsunuz burada yaptığımız toplantı vardı, aynı şekilde Türk devletlerinde yaptığımız toplantılar oldu, bunlar da bizim yine Türk dünyasıyla olan hassasiyetimizin en güzel örnekleridir.
ABDULKADİR SELVİ- Efendim, Sayın Sinan Oğan açıklamasında dedi ki; ilkeleri konuştuk dedi, herhangi bir pazarlık yapmadık dedi. Sizden bir talebi oldu mu, işte Cumhurbaşkanı yardımcılığı, bakanlık gibi, ne konuştunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sinan Bey’le aramızda bu tür bir pazarlık kesinlikle olmadı. Tabii muhalefet veya muhalif yapılar bu tür şeyler üzerinde hep spekülatif bazı arayışlar içerisine girerler, böyle bir talep kesinlikle söz konusu olmadığı gibi bütün mesele bugünkü metinde de olduğu gibi, yani bir afet bakanlığının kurulması gibi bir tespiti var. Bizde şimdi AFAD var da, ama bu bir bakanlık boyutunda değil. Yani bunu bakanlık boyutuna çıkarmak gibi bu metinde de yer alan böyle bir durum söz konusu. Bunlar üzerinde düşünülebilecek konular, bunlar birer ilke olarak hep üzerinde durulabilir. Yani bu bir AFAD olarak değil de bir bakanlık olarak da yarın-bir gün gündeme gelebilir.
ABDULKADİR SELVİ- Yani buna açıksınız, kapalı değilsiniz, böyle bir bakanlık kurulabilir.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Kurulabilir. Zaten bu dernekten başladı, ondan sonra AFAD’a dönüştü, şimdi bakan da, bakanlık da olabilir.
ABDULKADİR SELVİ- Sinan Bey açıklamasında sığınmacıların geri dönmesiyle ilgili bir takvimden söz etti, bir takvimlendirmeniz söz konusu mu?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şu an itibariyle tabii derdimiz bir an önce bu Pazar gününü atlatmak. Atlattıktan sonra da bu konuyla ilgili bir mülteciler noktasında bir planlama, bir yol haritası çıkarılabilir ve ne kadar zamanda bunların dönüşü sağlanabilir. Biliyorsunuz bizim dörtlü olarak da Moskova’da yapılan bazı çalışmalar var; Rusya, Türkiye, Suriye, İran, bu çalışma devam ediyor. Bu çalışmalar çerçevesi içerisinde bunlar da zaten gündeme alınabilir ve ne kadar kısa zamanda bu mültecileri kendi ülkelerine döndürürüz, bunun adımlarını da atarız.
PELİN ÇİFT- Aslında bu noktada şunu da sorabiliriz: Sayın Kılıçdaroğlu, en son çekmiş olduğu bir videoda da özellikle vurguladı, Türkiye’de 10 milyon mültecinin varlığından bahsetti ve buna ek olarak bir 10 milyonun daha geleceğini söyledi. Yani Türkiye’de 10 milyon sığınmacı var mı?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bu Kılıçdaroğlu’nun maalesef her zaman Pelin Hanım, bildiğiniz gibi yalan üzerine bina edilmiş bir anlayışı var. Yani yalanı tanımlamak istiyorsanız Kılıçdaroğlu’na bakmanız lazım, hayatı yalan. Buna deseniz ki bu 10 milyonu neye dayanarak söylüyorsun, söyleyeceği hiçbir şey yok. Bunların bütün belgeleri, bilgileri bizde. Nefret söylemleriyle günü kurtarmaya çalışıyor. Sorsan, sosyal demokratız der, ama bir haftada Nazi Almanya’sındaki nasyonal sosyalistlerden hiçbir farkları kalmadı. Bunların tamamı rövanşist, bu zihniyetin ürünü olan söylemler, bunlarla geçiniyor. Türkiye’nin hiçbir meselesi fevri adımlarla çözülmez. Tüm vatandaşlarım müsterih olsun, sınırlarımız en son teknolojilerle donatılmış vaziyette. Türkiye’nin sınırları hiç olmadığı kadar güvendedir ve buralarda taviz vermemiz mümkün değil.
İkinci bir sonu; biz başından beri sığınmacıların güvenli ve gönüllü geri dönüşlerini zaten destekliyoruz. Şimdiye kadar 560 bine yakın sığınmacı terörden arındırılan bölgelere döndü. Suriye’den terör örgütleri temizlendikçe bu sayı daha da artacak.
Bununla ilgili bir başka adım, Suriye rejiminin temsilcilerinin de olduğu malum bu az önce söylediğim dörtlü diyalog sürecidir, bu devam ediyor. Kısa süre önce bakanlar seviyesinde görüşmeler oldu, burada da çok olumlu sinyaller alıyoruz.
Bir diğer çalışmamız da; sivil toplum kuruluşlarının ve kardeş ülkelerin desteğiyle yapılan, konuşmamın başında ifade ettim, bu briket evlerdir. İlk etapta 1 milyon, belki de daha fazla mültecinin kendi topraklarına dönmeleri için bu projeleri de yürütüyoruz. Bu konuda hem devlet, hem STK’lar el ele bu projeler yürüyor. Konutlar bittiğinde bu insanlar da kendi topraklarına ben inanıyorum ki gönüllü olarak döneceklerdir. Ama CHP Genel Başkanının dediği gibi Suriye’nin kuzeyinden askeri çekerseniz hem Türkiye güvende olmaz, hem de göçler daha da artar. Kilis’e, Hatay’a, Urfa’ya ve diğer sınır şehirlerimize tekrar roketler düşmeye başlar. Terör örgütlerinden kaçan insanlar sınırlarımıza tekrar akın eder. Kılıçdaroğlu’nun esas yapmak istediği; Türkiye, bir Boraltan Köprüsü utancını yaşasın istiyor. Hani bizi Ruslar öldürmesin, Ermeniler öldürmesin, siz öldürün demişlerdi ya; şimdi de benzer bir şeyi, CHP’nin çaldığı bu kara lekeyi biz 10 yıllar sonra Karabağ’ın kurtuluşuyla ancak temizledik. Ve milletimiz bir daha benzer vicdansızlıklara izin vermeyecektir. Sığınmacılar üzerinden saçılan düşmanlık tohumları tutmayacaktır. Biz bu meselede başından beri insani, İslami ve vicdani duruş sergiledik. Bundan sonra milletimize yakışanı yapacağız, Türk’e yakışan neyse biz bunu yapmalıyız. Yani bir Alman kalkıp da Suriyeliyi alıyorsa, Amerika alıyorsa, biz benzer bir şeyi seçerek güvende niye yapmayalım?
PELİN ÇİFT- Onurlu ve güvenli dönüş.
ABDULKADİR SELVİ- Ama sizin bir takviminiz var, bu geri dönüşle ilgili bir çabanız olacak. Efendim, ben tekrar Sinan Oğan konusuna dönmek istiyorum, çünkü çok sıcak. Sinan Oğan size desteğini açıkladıktan sonra muhalif kesimlerde bir linç kampanyası başlattılar Sinan Oğan’a karşı, bu sizi şaşırttı mı?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bu bizim beklentimizdi, yani Sinan Bey’e karşı muhalif kesim, bu tür linç kampanyalarının içerisine girecekleri beklentimizdi ve beklentimiz aynen tahakkuk etti. Tabii bunun dışında farklı bazı ağızlar da çıkabilir, onlar da aynı şeyi yapabilir. Ama Sinan Bey duruşuyla, bugünkü açıklamasıyla zaten tavrını ortaya tam manasıyla koymuş vaziyette. Temennim odur ki inşallah 28’indeki milletimin teveccühü, milletimin duruşu Sinan Bey’in de duruşuyla bütünleşerek, gereken cevap gereken mercilere, yerlere verilecektir. Tabii linç kültürü ne yazık ki CHP’nin ruhuna işlemiş durumda, nefret söylemiyle malul bir yapı var karşımızda. Biz özellikle sevgi kültürü hakim olsun istiyoruz, ama CHP’de böyle bir anlayış maalesef söz konusu değil.
ABDULKADİR SELVİ- Onlar ilk kampanyada kalp işaretleri yapıyorlardı, sevgiyi kullanıyorlardı, onu bıraktılar mı efendim?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şu ifadelerle bırakmış gibiler. Öyle parmaklarla kalp işareti yapmak işi bitirmiyor.
PELİN ÇİFT- Aslında belki bu noktada şunu hemen hatırlatmakta fayda var: Bir söylem değişikliğine gitti ve milliyetçi bir söylem içerisine girdiğini görüyoruz Sayın Kılıçdaroğlu’nun. Sizce milliyetçi seçmende bir karşılık bulur mu, ikna edici olur mu?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi bay bay Kemal’in bu tür yaklaşımları falan tutmaz, çünkü herkes istikametini belirlemiş durumda ve bu istikametle de 28’ine yürüyor. Kılıçdaroğlu’nun karakterinin, yapısının ne olduğunu milliyetçi kanat gayet iyi biliyor. Dolayısıyla da kırk yıllık kani olur mu yani misali, bu değişmez. Dolayısıyla da kararını veren milliyetçi kesim, bu atılacak adımları da atacaktır. Millet, terör örgütlerinin uzantılarıyla yol yürüyenlere sandıkta dersini verdi birinci turda. Şimdi Kılıçdaroğlu, bir taraftan Kandil’le irtibat halinde olacak, onlarla beraber video kasetler hazırlayacak, bir diğer taraftan eğer kalkıp Selo’yu çıkarmak istiyorsanız oyunuzu bize vereceksiniz, diyecek. Şimdi bunu diyen Kılıçdaroğlu, Diyarbakır’da 51 vatandaşımızın, Kürt vatandaşımızın ölümüne neden olan değil mi, o neden oldu. Ve bununla da kalmadı, ardından eğer Selo’yu çıkarmak istiyorsanız, oyunuzu bize vereceksiniz, bu bizim konvansiyonel medyanın hepsinde yayınlandı, herkes bunları izledi, gördü, biliyor. Yani dağdaki teröristlerden hapistekine, Avrupa’dakilerden firari FETÖ’cülere kadar her ne kadar ülke ve millet düşmanı varsa CHP Genel Başkanına oy istediler. Yapılan bu skandal açıklamalara dair 14 Mayıs’tan önce tek kelam etmediler. Hatta meydan-meydan dolaşıp cezaevlerini boşaltacaklarının sözlerini verdiler gerek Kılıçdaroğlu, gerek yandaşları bütün bunları yaptılar. Hatta hatta eli kanlı caniler için dillerinden sayınlar, beyler hiç eksik olmadı. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı, Van’da yaptığı konuşmada, oradaki bütün dinleyenler ne diyordu; “kan kan kan, intikam intikam.” Bunları izledik, bunları kimin karşısında söylediler? İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı. Belediye Başkanlığında çok başarılı ve buradan bırakıyor Belediyedeki görevini farklı illere gidiyor. Van’da da aynen bu tabloyu orada yaşadık ve tamamıyla terör örgütünün işaretleriyle selamlamalar, bunları gördük. Milletim bu maskeli baloya sandıkta dur dedi, inşallah yani ikinci turda da benim milletim bu oyuna gelmeyecek ve ikinci turda da gereğini yapacaktır.
Tabii bir de şu var: Yani 14 Mayıs öncesinde eli kanlı teröristleri çiçek çocuk olarak gören Kılıçdaroğlu, yarış ikinci tura kalınca birden milliyetçiliğin önemini anladı. Benim milletim artık bunları yutmaz.
ABDULKADİR SELVİ- Efendim, tam da ben de bu noktada sormak istiyorum; birinci turda Kandil ve HDP, Sayın Kılıçdaroğlu’nu destekledi. İkinci turda da hem Kandil, hem HDP destekleme kararı aldıklarını ilan ettiler, ama Kılıçdaroğlu ikinci turda hızlı bir şekilde Türk milliyetçiliğine döndü. Türk halkını ikna edebilir mi bu tavrıyla, halkımız bunu samimi bulur mu?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Abdulkadir Bey, yani bunlar yalanda olduğu gibi takıyyede de 1 numara, ilkesizliğin her türlüsü bunlarda var. CHP Genel Başkanının çıkarı için suiistimal etmeyeceği, koltuğunu korumak için kullanmayacağı hiçbir değer, ilke olmadığını zaten gördük. Milliyetçilerin adresi bellidir, o da Cumhur İttifakı’dır ve buna yeni adımla Sinan Bey de aynı şekilde katılmıştır. Yerli ve milli bir duruş, bir çıkışla güçlenerek ikinci tura inşallah gireceğiz.
ABDULKADİR SELVİ- Efendim, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş da, sizin Öcalan’ı serbest bırakmak istediğinizi, hatta bu konuda üç kez girişimde bulunduğunuzu söyledi. İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Birimi hemen yalanlamasına rağmen o iddiasını sürdürüyor. Sizin böyle bir çabanız oldu mu?
PELİN ÇİFT- CHP engelledi dedi.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Kılıçdaroğlu, peşine taktıklarında da akıl ve izan bırakmadı. Yalancılık huyunu etrafındaki herkese bulaştırdı. Yani bunlara hem yalancı, hem cahil, ne derseniz deyin. Asılsız iddialarla, yalanlarla siyaseti kirletmeye çalışıyorlar. Ne diyor? Güya 2003, 2006, 2013 yılında AK Parti, terörist başına af getirmek için girişimde bulunmuş. Böyle bir yalan olabilir mi? Bir kere 2013 yılında bu konuda herhangi bir tasarı bile açık-net ortada. Nitekim bu zatın tasarıyı imzalayanlar olarak zikrettiği isimler mesela Abdullah Gül, Mehmet Ali Şahin o tarihte Bakanlar Kurulu üyesi bile değiller. 2003’te bahsettiği Topluma Kazandırma Kanunu, burada amaç; herhangi bir suça karışmamış örgüt mensuplarının teslim olup örgütün çözülmesini sağlamak. O zaman ilk defa çıkarılan bir kanun da değil. Geçmişte 1985 yılına dayanıyor, 2003 yılına kadar birkaç kez revize edilmiş ve bunun zaten özellikle de Milli Güvenlik Kurulu’ndan bir çıkış süreci var. Burada amaç; mensuplarının terör örgütünü terk etmelerinin ve örgütte çözülmesinin sağlanması. Bu kanunun çerçevesinde Milli Güvenlik Kurulu kararları da belirleyici. Bu zatın ekranda gösterdiği kanunun içeriğinden bile haberi yok, yani bu çakma bir avukat, böyle bir durum var. Orada zaten şu çok açık bir şekilde belirtiliyor: Terör örgütünü sevk ve idare edenler bu konudan yararlanamazlar.
ABDULKADİR SELVİ- Öcalan dahil değil.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani yararlanamaz zaten bundan. Bu yalanı söyleyenler, bu kanunların terörist başına uygulanmayacağını da bilmiyorlar. Zira terörist başı TCK’nın 125. maddesinden mahkûm olmuş durumda; adamın haberi yok. AK Parti hükümetleri döneminde hiçbir şekilde terörist başını hapisten çıkarma düzenlemesi yapılmamıştır, bu külliyen yalandır. İddia ettikleri gibi bu yönde bir düzenleme muhalefet partilerinin itirazıyla metinden çıkarılmış falan da değildir. Bu gerçeğe rağmen milleti aldatmaya çalışıyorlar. Bizim terör örgütlerine karşı tutumumuzu inlerinde imha ettiğimiz teröristlere sorsunlar. Neyse ki milletim bunlara itibar etmiyor.
Biz terörle mücadele tarihimize yeni bir konsept geliştirdik. Terörü, teröristleri ve elebaşlarını sınırlarımız içinde olduğu gibi, sınırlarımız dışında da etkisiz hale getiriyoruz; terör örgütünü biz böyle gerilettik. Terör örgütünün çok etkili isimlerini inlerinde etkisiz hale getirdik. PKK ve FETÖ gibi terör örgütleriyle ve uzantılarıyla iş birliği yapıp da yalandan geçmiş defterleri karıştırıp alacak çıkarmaya çalışıyorlar; yaptıkları bu. Ama bizim bu konuda da defterimiz tertemiz, buradan onlara ekmek çıkmaz. Nitekim İletişim Başkanlığımız da bunları çok açık, net açıkladı.
ABDULKADİR SELVİ- Efendim, birinci turda İmralı’nın kapısını kırıp Öcalan’ı çıkaracağız diyen HDP ve Kandil’e ses çıkarmadılar, ama ikinci turda Türk milliyetçilerinin oylarını kazanabilmek için bu kez sizin Öcalan’ı serbest bırakmak istediğinizi söylediler. Bu inandırıcı olur mu, halkımızı ikna eder mi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Mümkün mü? İşte az önce de ifade ettiğim gibi, yani tamamıyla yalan, tamamıyla aldatmaca ve bununla halkımı kandıracaklarını sanıyorlar. Yani kalkıp da terörist başına yol açmak, onun önünü açmak gibi bir durum olmuş olsa, şu 15 sene, 20 sene içerisinde biz zaten çok daha farklı adımlar atabilirdik. Ama böyle bir şey oldu mu, mümkün mü? Yani bizim Cudi’de, Gabar’da, Tendürek’te, Bestler Deresi’nde bunların başına-başına inişimiz neyin ifadesidir? Hepsi ortada. Bunlar kendileri böyle bir adım attılar mı? Terör örgütleriyle el ele, omuz omuza olan bay bay Kemal değil mi? Şu anda da terör örgütünün Parlamento’daki uzantılarıyla Parlamento’da gidip görüşmeleri yapan Kılıçdaroğlu değil mi? Ve dağdakilerle video çekimleri yapan Kılıçdaroğlu değil mi? Ve şu anda da onların desteğini istedi, onlar da Kılıçdaroğlu’na desteklerini veriyorlar. Onlarla omuz omuza yürüyeceksin, ondan sonra utanmadan sıkılmadan biz Selo’yu da bırakırız diyecek, kapıları kırar bebek katilini de çıkarırız diyecek.
PELİN ÇİFT- Sayın Cumhurbaşkanım, istikamet 28 Mayıs artık dediniz, gözler bu tarihe çevrildi. Ama 14 Mayıs akşamıyla ilgili hala üzerinde tartışılan, konuşulan hususlar var, o da CHP’nin öndeyiz açıklamaları. Önce Kemal Kılıçdaroğlu çıktı, arkasından Ekrem İmamoğlu, Mansur Yavaş beraber birkaç kere çıktılar ve biz öndeyiz, alacağız dediler, ama sonra sonuç zaten ortaya çıktı. Buna dair bir hatırlatma videomuz var, onu izleyelim, ondan sonra da sizin konuya dair değerlendirmenizi merak ediyoruz.
…
PELİN ÇİFT- O gece Millet İttifakı cephesinde yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- 14 Mayıs gecesi yapılanlar tamamen utanç verici bir tablo. Bunlar siyasi çiğlik örneği olarak tarihimizdeki yerini almıştır. Vatandaşın gözünün içine baka baka aynen Genel Başkanları gibi bunlar da yalan söylüyorlar. Bunu da ellerindeki veriye rağmen yaptılar, ama ellerindeki veriler yanlış. Sandık sonuçları sayısal veridir; 2+2’nin 4 etmesi kadar gerçek ve doğrudur. Ama işin içinde CHP yöneticileri varsa, bilin ki yalan da vardır, sahtekârlık da vardır. O gece sandıktan çıkan sonuçlar CHP yöneticilerinin kimyasını bozdu, panikle ne yapacaklarını şaşırmış vaziyetteydiler. Baktılar ki kaybediyorlar, hemen yalana sarıldılar, çünkü tabanlarını bir şeyle ikna etmeleri lazımdı. Anadolu Ajansı’nı asılsız iddialarla itham etmeye kalktılar. CHP’de kaybetmenin pek çok bahanesini bulurlar, ama kendilerinde hiçbir hata bulmazlar. Daha seçim sonuçlarını bile doğru düzgün açıklayamayanların ülkeyi yönetmesi mümkün mü? Daha bu kadar teknik bir meselede çuvallayanların Türkiye’yi küresel krizlerden sahili selamete çıkarması mümkün mü? Elbette mümkün değil. Bizim gibi vatandaşlarımız da bunu görüyor, oyunun rengini buna göre belirliyor. Şimdi bütün mesele; Pazar günü de bu tabloyu inşallah çok daha güçlü bir şekilde sandıklarda göreceğiz, farklı bir şekilde de inşallah milletim bunlara ikinci turda gereken dersi verecektir.
ABDULKADİR SELVİ- Sizin ikinci turla ilgili olarak rehavet uyarınız var, asıl rakibimiz rehavettir diyorsunuz ve sandığa gitmeleri yönünde seçmenlerinizi uyarıyorsunuz. Hem rehavet konusunda söyleyecekleriniz var mı, hem de CHP ikinci turda ne yaşayacak sizce, öngörünüz nedir?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Abdulkadir Bey, şunu çok açık, net söylemem lazım: Yani bizim rakibimiz ne Kılıçdaroğlu’dur, ne CHP’dir. Rakibimiz bizim rehavettir, zafer sarhoşluğudur. Çünkü arada yaklaşık 5-5,5 puan gibi bir fark var. Şimdi bu fark eğer bir rehavete, bir zafer sarhoşluğuna götürürse bu tabi yanlış olur.
ABDULKADİR SELVİ- Tehlikeli buluyorsunuz bunu.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii. Bir diğer konu da tabii; şimdi özellikle de Sinan Beyin bizi destekleyeceğine dair bugün yapmış olduğu açıklama, o da tabii bir yerde bir güç devşirmesidir diyebilirim. Tabii bu potansiyel devşirme de özellikle bu Pazar’la ilgili olarak inşallah çok daha farklı bir gelişmeye vesile olacaktır. Ve özellikle de yerli ve milli bir söylem Sinan Bey’in söyleminde hâkim. Bu yerli ve milli söylemin bizim söylemlerimizle bütünleşmesi inşallah Pazar günü sandıkların çok daha farklı bir şekilde kenetlenmesine de vesile olacaktır diye düşünüyorum ve yalanın-talanın olmadığı bir inşallah netice sandıklardan çıkacaktır.
PELİN ÇİFT- İlk seçimin sonucu itibariyle aslında sizin analizini yapmanızı rica edeceğim bir husus da şu: Muhalefet sistem tartışması başlattı ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi vaat etti, ama günün sonunda ortaya çıkan Cumhur İttifakı’nın büyük bir zaferiydi. Bunu acaba aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne yönelik bir güven olarak da algılamak mümkün müdür?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani Pelin Hanım, bu söylediğinizi ben şöyle yorumlayayım: Bir defa hatırlarsanız güçlendirilmiş parlamenter demokrasiyle ilgili kampanya süreçleri başladığında bunu çok kullandılar, ama kampanya süreci ilerledikçe artık güçlendirilmiş parlamenter demokrasiyi konuşmadılar. Biz ise ta başından itibaren neyi ifade ettik? Başkanlık sistemini ifade ettik, Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ni ifade ettik. Nitekim başkanlık sisteminin getirilerini çok açık, net ortaya koyduk. Neydi? Karar almada sürecin çok seri işlemesi. İki; herhangi bir adımı atmada kalkıp da böyle koalisyonlarda Türkiye’nin çektiği çileleri başkanlık sisteminde çekmeyeceğimiz, böyle şeyler olmayacaktır. Ama Türkiye öyle şeyler yaşadı ki 6 ayda, 8 ayda, 10 ayda bir Türkiye seçimler yaşadı ve bu seçimleri yaşadığı zamanda da Türkiye çok kan kaybetti, artık bizim bu kan kaybına tahammülümüz yok dedik.
Bakın şurada en son yaşadığımız deprem felaketinde bile eğer başkanlık sistemi olmamış olsaydı, biz bu deprem felaketinin altından bu kadar seri kalkamazdık. 15 günde ne yaptık, temelleri atmaya başladık. Ve çok daha enteresanı, işte Pazar günü ziyaret ettiğim Hatay Defne Hastanesi. Defne Hastanesi’ni bizim üç ayda bitireceğimizi söylediğim zaman, işte çıktı bir tane milletvekili sözde dedi ki; üç ayda neyi bitiriyorsun? Buyur. Genel Başkanı da ona sarıldı. Biz Defne Hastanesi’ni üç aya bile varmadan bitirdik ve şu anda da bugün itibariyle hasta kabulüne başladık, şu anda ekranda da var. Bu nasıl oluyor?
ABDULKADİR SELVİ- Meral Hanım, çocuk havuzu demişti atılan temele, davet etmeyi düşündünüz mü Meral Hanımı?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Meral Hanım’ı ben niye davet edeyim, eser ortada. Yani arzu ederse, giderse gider ziyaret eder veya görür. Ama biz şimdi Defne Devlet Hastanesi’ni halkımızın hizmetine sunduk, ameliyathaneleriyle, bütün sağlık üniteleriyle muhteşem bir hastane. Şu anda bakın dolup taşıyor, böyle bir durum var.
ABDULKADİR SELVİ- Açtılar, ama hasta kabulü yapılmıyor diye bugün yine haberler dolaştırdılar.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Dedim ya, bunların hayatı yalan. Şu anda hasta kabulüne başladık, orada olanlar ne? Hastası da var, öyle mi? Bakın orada koltuklarda oturanlar var.
ABDULKADİR SELVİ- Ekranda görüyoruz şimdi.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bunların hepsi orada. Diyorum ya, bunların hayatı yalan. Yani burada kalkıp da eğer yalancı arıyorsan, başlarındaki yalancı.
PELİN ÇİFT- Şimdi deprem bölgesi deyince, tabii aslında şu anda tekrar etmek istemiyorum, çünkü çok yaralayıcı olduğu için. Depremzedelere, deprem bölgesinde özellikle Cumhur İttifakı’na, size oy veren vatandaşa yönelik bazı tepkiler oldu ve hatta otelden bile attılar depremzedeleri.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tekirdağ.
PELİN ÇİFT- Evet, Tekirdağ.
ABDULKADİR SELVİ- Nankör diye kampanya başlattılar, depremzedeleri çok incitti.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Abdulkadir Bey, bakın burada, Defne’de yüzde 90 civarında oyu var CHP’nin, biz ise yüzde 8. Yani biz burada CHP’nin yüzde 90 oyu var, ne lüzum var ya, buraya şöyle çadırdan bir sahra hastanesi kurarsın olur biter diyebilirdik, ama demedik. Niye? Bu ülkenin başı eğer Tayyip Erdoğan’sa, Cumhurbaşkanına yakışanı yapması lazım. Biz kovid döneminde Atatürk Havalimanı’nda 1006 odalı Profesör Doktor Murat Dilmener Hastanesi’ni yaptık, aynı şekilde Sancaktepe’de kalktık yine aynı şekilde 1006 odalı Pakize Öz Profesör Doktor hastaneyi yaptık. Niye? Yani dışarıdan, Avrupa’dan filan bir hasta gelse, uçakla oraya insin, oradan da hemen hastaneye geçsin, bu düşüncelerle bunları yaptık. Bunlar 3 ayı bulmadan bitirilmiş hastaneler.
Depremzedelere yönelik 14 Mayıs sorası ortaya çıkan nefret söylemenin ana sorumlusu CHP Genel Başkanıdır, kutuplaştırıcı söylemleriyle buna yol açtılar. Millete ve seçmenlerine açıkça yalan söylediler. Samimi olmak, dürüst davranmak yerine, hesabi hareket ettiler. Kalkıp da, ya benim işte yüzde 90 oy aldığım Defne’ye siz böyle bir hastane yaptınız, teşekkür ederim diyecekleri yerde, tam aksini yaptılar. Ama biz onun teşekkürüne de ihtiyacımız yok, biz görevimizi yaptık ve daha önce de bunları zaten biliyoruz, oy yoksa hizmet de yok diyorlardı. İşte Tekirdağ’da yaptıkları, otelleri boşatmaları filan hep bunun neticesi; ama bunların yapısı bu, karakteri bu.
ABDULKADİR SELVİ- Siz deprem bölgesindeydiniz, hafta sonu 2 günü orada geçirdiniz. Depremzedelerin bu konuyla ilgili tepkileri size ulaştırıldı mı?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii depremzedelerin bir defa oradaki katılımları, gerek Hatay’daki meydandaki katılım muhteşemdi, aynı şekilde Defne’deki katılım muhteşemdi. Yani biz tabii tek tek insanların kalbini okuyamayız, ciğerini okuyamayız, ama oraya meydana gelenlerin tavrı, açık, net her şeyi zaten söylüyordu. Ve biz bunu görerek, gerek şahsım, gerek Devlet Bey, gerek Fatih Bey, hepimiz de tabi mutmain olduk, o şekilde de oradan ayrıldık.
PELİN ÇİFT- Devlet yurtları ve misafirhaneler deprem sonrası önemli bir boşluğu da doldurdu, birçok depremzede orada kaldı. Acaba şu anda hala var mı yurtlarda kalan depremzedeler?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Aynen aynen, şu anda hâlâ bizim Kredi Yurtlar Kurumu’nun bütün o yurtlar hala bu hizmeti sürdürüyorlar ta ki yeter artık denilene kadar, yani yemeleri, içmeleri, her şeyleriyle biz bu süreci devam ettiriyoruz. Zaten inşallah bu yeni dönemde de bir taraftan yurtların yapımı inşası devam edecek, depremin ilk anından itibaren devletimizin bütün bu yurtlarını, spor tesislerini, gençlik merkezleri ve kamplarımızı depremzedelerimize açtık. Yurtlarımızda da 383 bin 307 depremzedeyi ağırladık, halen 30 bini deprem bölgesinde olmak üzere toplam 132 bin kardeşimizi misafir ediyoruz şu an itibarıyla. Yurtlarımızda kalan depremzedelerimize 3 öğün sıcak yemek hizmeti veriyoruz.
Anaokulu ya da kreş çağındaki yavrularımız için sınıflar oluşturduk, el sanatları, kültür sanat atölyeleri açtık, bunlar devam ediyor. Lise ve üniversitelere hazırlanan evlatlarımız için takviye kurslar düzenledik. Psikososyal ekiplerimiz yurtlarımızdaki depremzedelerimize ayrıca destek veriyor.
Bu çalışmalara ek olarak, depremde yakınlarını, anne-baba, çocuklar, kardeş kaybeden veya evi, iş yeri orta veya üstü hasarlı olan depremzede öğrencilerin tamamına burs verilecek, bunu ilk defa açıklıyorum.
ABDULKADİR SELVİ- Tamamına.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tamamına burs verilecek. Kredi almakta olanların kredileri bursa dönüştürülecek. Yurtlarda kontenjan ayrılacak ve yurtlara öncelikli onlar yerleştirilecek. Öğrencilerimiz Gençlik ve Spor Bakanlığı’na başvurarak bu imkanlardan yararlanabileceklerdir.
ABDULKADİR SELVİ- Burs aldıklarında geri ödeme olmayacak değil mi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hayır hayır.
ABDULKADİR SELVİ- Efendim, ben seçim gecesine dönmek istiyorum, orada birçok eksik nokta var ama, birisini özellikle sormak istiyorum. Eski CHP milletvekili Mehmet Sevigen, 40 milletvekili verdik, Kırk Haramiler CHP’ye çöktüler dedi. Sizin ifadenizle de, Türk siyasi hayatının en büyük yankesiciliği yaşandı, ortakları çöktüler. Bu durumu nasıl izah ediyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii şimdi Kılıçdaroğlu ne diyor? Ben hesap uzmanıyım diyor. Ya böyle bir hesap uzmanlığı olabilir mi? Eğer böyle hesap yapa yapa CHP’yi bu durumlara düşürdüyse, Pazar günü bana göre çok çok önemli hesaplar yapılacaktır.
Geçen gün de söyledim, masa arkadaşları CHP Genel Başkanını sazan sarmalına almışlar, bir güzel de işletmişler; bunu ancak sandıklar açıldıktan sonra fark etti. Hepsini toplasan yüzde 1’i dahi bulmayan 4 partiye 40’a yakın vekili altın tepside hediye etti. Şimdi bu yaptıklarını görünce Genel Müdürlüğü döneminde SSK’yı nasıl batırdığını daha iyi anlıyoruz. Bürokrasideyken SSK’yı batırdı, siyasete atıldı, şimdi de CHP’yi batırıyor. Ama CHP seçmeninin Kılıçdaroğlu’nun gözünde zerre kadar değeri yok. Kendi seçmenine sürekli benim istediğime tıpış tıpış oy vereceksiniz diyen bir zatın, millete ve milli iradeye saygısı olabilir mi? Kendi partisine saygısı olabilir mi? Onun için varsa yoksa koltuğunu korumak esastır. Her şeyden önce bu Gazi’nin hürmetine CHP’ye oy veren vatandaşlarımıza da bir hakarettir. İnanıyorum ki CHP seçmeni Kılıçdaroğlu ve ekibin 28 Mayıs’ta artık yeter diyecektir.
PELİN ÇİFT- Sizin altın tepside vekillileri verdi dediğiniz partilerden bir tanesi de DEVA Partisi. Bundan sonraki süreçte yeni dönemin önceliklerinden bir tanesi de anayasa olacak gibi duruyor. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan şu ifadeyi kullandı: Anayasa değişikliği için Cumhur İttifakı’yla çalışmaya hazırız. Bu açıklamaya ne dersiniz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Pelin Hanım, ülkemizi milli irade eliyle hazırlanan yeni bir anayasa kavuşturmak bizim en büyük arzumuz. Yeni dönemde en büyük gayretlerimizden biri bu konu olacak. Türkiye yüzyılı vizyonumuzun en önemli hedeflerinden biri de bu yen anayasa meselesi. Bir darbe dönemi ürünü olan anayasadan demokrasimizi kurtarmak istiyoruz, elbette bunu da ne geniş mutabakatla yapmayı arzu ediyoruz.
Cumhur İttifakı olarak önce tabii kendimiz bir değerlendirme yapacağız, atılacak adımları yine Cumhur İttifakı olarak belirleyeceğiz. İnşallah bu uzlaşıyı sağladıktan sonra diğer tekliflere de bakacağız. Ama şu bir gerçek ki, önce Cumhur İttifakı olarak bu işi nasıl sağlam bir zemine oturtabiliriz? Çünkü şu anda genel başkan veya lider olarak ortada olanlar 28 Mayıs’tan sonra acaba ortada olacaklar mı, onların herhangi bir inisiyatifi olacak mı? Şimdi 28 Mayıs’ta Cumhur İttifakı olarak, Erdoğan olarak eğer inşallah bu sandıklardan çıkmamız halinde devran tamamen değişiyor. Bunların hemen hemen tamamı ne olacak? Siyasi mevta olacak. Onların artık kendi milletvekilleri üzerinde ne kadar inisiyatifi olabilir bilemem. Devran değişecek, yeni bir aritmetik ortaya çıkıyor, yeni bir yapı ortaya çıkıyor, bu yeni yapıda Türkiye geleceğe çok farklı bakacak. Görelim Mevla’m ne eyler, ne eylerse güzel eyler.
ABDULKADİR SELVİ- Babacan’ın bu açıklaması bir yandan da daha şimdiden ikinci tur seçimi olmadan Kılıçdaroğlu’nun kazanamayacağını gördü ve şimdiden Kılıçdaroğlu’nu terk etmeye başladılar şeklinde yorumlandı, katılır mısınız buna?
PELİN ÇİFT- Hatta Meral Akşener, Ali Babacan’ın açıklamasından sonra dedi ki, bir şeyi ne söylediğin kadar ne zaman söylediğin de önemlidir minvalinde bir açıklama yapmıştı, zamanlamasına dikkat çekmişti.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani bunlar tabii çok çok önemli. Tabi bir taraftan kongre kararları alınıyor, bir taraftan gemiyi terk etme dönemi başlamış olabilir, bütün bunlarla beraber sen mi yiğidim, ben mi yiğidim, bunlar başlayabilir. Ama bütün hepsi bir tarafa, Pazar günü benim milletim birinci turun aksine çok daha farklı rövanşist bir oy kullanmaya giderek inşallah bu adımı atacaktır diye düşünüyorum. Ve ben milletimi sakın ha rehavete kapılmayın, zafer sarhoşluğuna girmeyin ve birinci turdan çok daha farklı bir şekilde sandıklara hücum ve sandıklarda da inşallah bu ikinci turun neticesini Erdoğan evladına sahip çıkarak neticelendirsin diyorum.
PELİN ÇİFT- Anladığım kadarıyla bu rövanşist ifadesini CHP seçmeninin Kılıçdaroğlu’ndan hesap sorması olarak kullanıyorsunuz, öyle mi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Aynen öyle. Tabii menfaat temelli bir birliktelik var karşı tarafta, böyle iç kavgalar orada olacak. Ama ilke ve ahlak temelli birlikteliklerde ise esas olan dava arkadaşlığıdır. Biz bir dava arkadaşlığı içerisinde şu anda bu yolda yürüyoruz ve Pazar günü de inşallah dava kardeşliğinin neticesini tüm milletimiz sandıklarda bizlere gösterecektir.
PELİN ÇİFT- Bu ilk tur seçimlerine gerçi, yani sizin girdiğiniz her seçimde geçmişe baktığımızda Batı medyası ilgi gösterdi ama, sanki bu sefer daha da işin içine girmiş gibiydiler ve çok sert manşetlerle -ve onlar da itiraf ettiler yanıldık diye ama- bu kadar Batı medyasının konuya dahil olmasını nasıl değerlendirirsiniz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Pelin Hanım, Türkiye’deki demokratik kazanımlarımızın birçoğunu biz bugüne kadar hep manşetlerle mücadele ederek elde ettik ve onlarla mücadele ede ede buralara geldik. Millet bizim yanımızda yer aldığı sürece, terör örgütlerinin, tefecilerin, emperyalistlerin hepsiyle biz mücadele ederiz.
Batılıların, Erdoğan gitsin demesini yadırgamam, çünkü Erdoğan millidir ve yerlidir. Terörün kökünü kazıdığımız için bizden haz etmezler. Dikkat edin, bütün Batılı dergiler hepsi Erdoğan gitsin diye kapak yaptılar.
IMF’i Türkiye’den çıkardığımız için, borcu kapattığımız için bizi istemezler, çünkü CHP de dahil hepsi IMF’i yeniden Türkiye’ye sokmak için çok gayret ettiler. Otellerin lobilerinde CHP’nin Sözcüsü ve İYİ Parti’nin sözde eski Merkez Bankası Başkanı olan zat, bunlar birlikte bunlarla görüşmeler yaptılar ve bu görüşmelerden Türkiye’ye IMF nasıl borç verecek, bunun kulislerini attılar. Tabi biz 2013’te bu konuyla ilgili adımları atmış ve IMF’i 2013’te ne yaptık? Türkiye’den bütün borcunu ödeyerek çıkarmış olduk. 23,5 milyar dolar borcumuz vardı, bu borcu ödedik, hesabı kapattık. Ve o zaman da bizim Merkez Bankamızın rezervi 27,5 milyar dolardı, tabii şu an o zamana göre çok daha toparlamış vaziyette. Fakat biz tabii bu arada kültürel anlamda da bazı adımlar attık. Ayasofya’yı özgürleştirdik, Ayasofya’yı özgürleştirdiğimiz için bunlar bizden nefret ederler.
Artık özellikle savunma sanayinde attığımız adımlarla onlar bize hoş geldin derler mi? Bu kadar yoğun bir şekilde savunma sanayinde güçlenen, yüzde 20’si yerli olan, ama daha sonra bunu yüzde 80’e yerliliği savunma sanayinde çıkaran bir Türkiye’den bunlar hoşlanırlar mı? Artık onlardan biz silah, mühimmat almadığımız için tabii ki bizi sevmiyorlar, sevmezler ve bundan sonra daha da güçlenerek ileri gittiğimiz için bunlar bizi sevmezler, sevmeyecekler. Ama biz onlara bakarak adım atmıyoruz ki. Biz milletimize bakıyoruz, milletim onlara 14 Mayıs’ta işte bu cevabı verdi, inşallah 28 Mayıs’ta da bunun sağlamasını benim milletim yapacaktır.
İşte düşünün, yani bizim TCG Anadolu uçak gemimiz Sarayburnu’na geliyor, kuyruklar tükenmiyor, İzmir’e gidiyor hakeza öyle. Niye? Kendi uçak gemisini bu ülke kendisi yaptı. İnşallah yeni dönemde, görüşmelerimi daha önceden zaten yapmıştım, aynen TCG Anadolu’yu yaptığımız gibi, ama İspanyollarla, ama İngilizlerle, aklınıza neresi gelirse, tekrar bunun bir büyük segmentini inşallah yapacağız ve böylece denizlerde Türk Ordusu, Türk denizcileri çok daha güçlü bir hale gelecek. Zaten firkateynler falan bunları yapıyoruz, bu leblebi çekirdek gibi, artık bunların ihracını yapar noktaya zaten Türkiye olarak geldik. Denizaltılarımızı yapıyoruz. Ve bu konuda tabii özellikle hani Almanlarla, farklı ülkelerle birlikteliklerimiz inşallah bu adımlarımızı çok daha güçlü atmamıza neden olacaktır.
ABDULKADİR SELVİ- Efendim, dediniz ki, Ayasofya’yı özgürleştirdiğimiz için Batılılar bizi sevmezler. Ayasofya özgürleşecek diyen Erbakan’ın partisi neden sizi desteklemedi, buna karşı çıktı; bunu izah edebiliyor musunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Biz onu izah etmekte falan tabii zorlanıyoruz. Ama şu anda biliyorsunuz artık Saadet Partisi’nin Erbakan Hocamızın partisi olmak diye bir durumu söz konusu değil. Şu anda Erbakan Hocamızın oğlunun zaten kendi partisi var ve bu kendi partisi de Yeniden Refah olarak şu anda ortada. Ben bütün seçmenlerimize, halkımıza, özellikle oyunuzu atarken buna bir defa dikkat edin, yani bu Saadet Partisi’nin, Hocamızın partisinin devamı diye bir niteliği kalmamıştır, yoktur. Çünkü Hocamızın partisinin başında olan kişi kalkıp da Kılıçdaroğlu’nun affedersin anonsunu yapacak kadar zavallı duruma düşmez; bunlar bu duruma düştüler. Şu anda Erbakan Hocamızın oğlunun kurduğu Yeniden Refah Partisi, onunla mukayese edilemeyecek derecede çok daha farklı bir konumda. En azından kendi logosuyla girmek suretiyle 5 milletvekilliği çıkarması da bunun ne kadar onurlu olduğunu göstermiştir. Saadet ise işte Kılıçdaroğlu’nun yapmış olduğu hesap tekniklerinden almış olduğu milletvekilleriyle herhalde yoluna devam edecek.
PELİN ÇİFT- Ben yeniden savunma sanayine dönmek istiyorum. TCG Anadolu, Kızılelma, Anka-3, Kaan savaş uçağı, Hürjet, bunlar tabii hepimizin göğsünü kabartan gelişmeler, milletimizi gururlandırıyor. Az önce ifade ettiniz, bunlardan tabii ki Batı rahatsız olur diye. Acaba Batıyı yine rahatsız edecek yeni haberler gelir mi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Niye gelmesin? Yani savunma sanayinde özellikle atacağımız adımlar eğer Batı’nın savunma sanayindeki gücünü alt ediyorsa, biz daha ileri çıkıyorsak, bunlar tabii ki rahatsız olacak. Yani TCG Anadolu, Kızılelma, Anka-3, Kaan savaş uçağımız, Hürjet, Atak Helikopteri, Altay Tankımız ve daha sayamadığım birçok yeni sistemimiz, özellikle mühimmatımız, silahımız var, tabii bunlar onları rahatsız ediyor. Bunların hepsi kendi savunma kabiliyetimizi arttırmaya yönelik çalışmalarımız.
Peki, siz bizim bu çalışmalarımızdan dolayı Azerbaycan’dan, Katar’dan, Libya’dan rahatsızlık ifadesi duydunuz mu? Hayır. Başarımızdan rahatsız olanlara baktığımızda, kimin dost, kimin düşman olduğunu daha net görebiliyoruz.
Terörle mücadelede, savunma sanayinde biz hep yalnız bırakıldık. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz dedik ve dediğimizi yaptık. Bu hamleleri milletimizin bekası, ülkemizin geleceğini güvence altına almak için yaptık, yapıyoruz ve yapacağız. Yenilikçi hamlelerimizin önünü kimse kesemeyecektir. Birileri rahatsız oluyor, birilerinin huzuru kaçıyor, diye kendi planlarımızı, programlarımızı bozamayız, bozmayacağız. Savunma sanayimizi özellikle belirlediğimiz planlama, program çerçevesinde yoluna devam edeceğiz ki güçlenerek yarınlara ulaşalım. Ama bu şu andaki muhalefetle kesinlikle yapılamaz, çünkü onların böyle bir derdi yok.
ABDULKADİR SELVİ- Birileri terörle mücadelede bizi yalnız bıraktı dediniz, ama muhalefet de, hem Sayın Kılıçdaroğlu da, hem Ali Babacan da İHA’lara, SİHA’lara da dokunacağız, hesap soracağız dedi. Bunun için ne dersiniz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ne diyeyim? Siz dediniz ne kadar güzel. Yani sen şu anda kalkıp kendi milli, yerli savunma sanayinde ona dokunacağız, buna dokunacağız falan derken, ya bu ülke yalnız değil ki; nereye dokunuyorsun? Kimsin, nesin sen? Böyle bir yetkiyi nereden aldın? Böyle bir şey olabilir mi?
Yani bunların bir defa özellikle bu ülkenin kendi milli derdine, yerli derdine saygıları yok. İşte onlara bu cevabı vermek için, onlara bu hesabı sormak için bu Pazar günü özellikle benim halkım milli ve yerli olarak kendi savunma sanayine, kendi ülkesinin korunmasına, terörle mücadelesine sahip çıkma uğruna inanıyorum ki Cumhur İttifakı’na desteğini çok daha güçlü verecektir, Erdoğan’a desteğini çok daha güçlü bir şekilde verecektir.
PELİN ÇİFT- Sayın Cumhurbaşkanım, Kılıçdaroğlu’na destek mesajları veren terör örgütü PKK elebaşları, tırnak içinde söylüyorum, 14 Mayıs’a kadar eylemsizlik kararı aldıklarını söylemişlerdi, sonra ilk tur sonuçlandıktan sonra Şırnak Bestler Dereler’de maalesef çıkan çatışmada şehirlerimiz oldu, Allah’tan rahmet diliyoruz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- 5 tane şehidimiz oldu.
PELİN ÇİFT- Evet. Buna dair ne söylemek istersiniz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani iş belli oluyor zaten. Yani bir defa daha tamamen işi ele geçirmeden bakın iş terse döndüğü anda hemen Bestler Deresi’nde 5 tane şehidimiz oldu. Tabii şehitlerimizin kanı yerde kalmadı evvel Allah, gereği yapıldı. Ama tabii öncelikle şehit olan kardeşlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, tüm yakınlarına başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Hepsinin yakınlarıyla da telefon görüşmelerimi yaptım, onlara da sabırlar diledik.
Tabii karşı operasyonlarımız devam ediyor. Terör örgütü ne karar alırsa alsın, biz PKK ve uzantılarına karşı mücadelemizi yurt içi ve yurt dışında sürdürmeye kararlıyız. İnlerini başlarına yıktık, yıkıyoruz ve yıkacağız. Bu terör örgütleri, pazarlık yaptıklarına karşı eylemsizlik kararı almıştır, masa arkadaşlarına bunlar sözler verdiler. Biz kimseyle pazarlık yapmadık, sözler vermedik, teröristi gördüğümüz yerde de imha etmekte kararlıyız.
Kılıçdaroğlu’nun terör örgütleriyle ortaklığı artık alenileşmiştir, onlarla beraber yol haritasını belirlemişlerdir, hatta hatta video çekimleri de yapmışlardır. PKK elebaşları ikinci turda da Kılıçdaroğlu’na oy vermeliyiz diye peş peşe açıklamalar yapıyor. Ve bu açıklamalar da gösteriyor ki, Kılıçdaroğlu sırtını PKK terör örgütüne dayamıştır, gücünü onlardan alıyor. Rabbim kimseyi böyle bir duruma düşürmesin, böyle bir utanç yaşatmasın.
Tabii bu şahsın PKK’nın saldırdığı tek siyasetçi olduğu iddiası da safsatadır.
ABDULKADİR SELVİ- Hep onu ileri sürüyor, bana saldırdı diyor.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yalan yalan. PKK bu eyleminden dolayı çıkıp; “hedefimiz ne CHP, ne Kılıçdaroğlu’ydu” diyerek özür dilemiştir, bu kadar açık ortada. Kılıçdaroğlu da, bir askerimizin şehit olduğu o menfur saldırıyla ilgili PKK’nın adına anmaktan özenle kaçınmıştır. Daha kundaktaki bebekleri, sivilleri, kadınları, öğretmenleri katlederken bir kez olsun pişmanlık duymayan caniler, niçin Kılıçdaroğlu’ndan özür dilemiştir? CHP Genel Başkanının çıkıp bunu millete dürüstçe açıklaması gerekir.
ABDULKADİR SELVİ- Efendim, konuşmanızda iki defa bunlarla video çekmişlerdir dediniz, ben onu tam anlayamadım, yani kim neyle video çekmiş?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Kılıçdaroğlu Kandil’dekilerle video çekimleri var, bunları yayınladılar haydi haydi haydi türü, anladınız mı?
ABDULKADİR SELVİ- Anladım.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Kandil’dekilerle bu şekilde, ama montaj, ama şu-ama bu, video çekimlerini yaptılar. PKK’lılar videolarla bunlara destek verdiler.
PELİN ÇİFT- Sayın Cumhurbaşkanım, artık yayınımızı yavaş yavaş noktalarken siz tabii hiç oran vermiyorsunuz, ama yine de usulen ben 28 Mayıs’a dair sizin öngörünüzü sorarak noktalamak isterim. Hep diyorsunuz ki, hani büyük bir farkla bu işin noktalanacağını. Siz tabi meydanların dilinden çok iyi anlıyorsunuz. Bizim geçen sefer yaptığımız yayında dediniz ki; ben öyle seçim anketlerine filan bakmam, mitingde halkın nabzını tutarım demiştiniz. Tabi rakamlar bir şeyleri hep söyler, Abdulkadir Selvi’ye de belki söyler, bana da söyler, ama siz Tayyip Erdoğan olarak illaki meydanlara gittiğinizde başka ipuçlarını da yakalıyorsunuzdur.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Pelin Hanım, yani bu hafta sonu Hatay’a gittik ve Hatay’da, Defne’de tabloları gördük, işte meydanda bakıyorsun 40 bin kişi var. Gaziantep’e geldik, Gaziantep’te meydanda 100 bin kişi var. Şimdi 14 Mayıs seçimleri ne yaptı? Bütün bu balon anketlere en güzel cevap oldu. Siyaseti meydanlarda, sahada, milletin içinde yapan bir kişi olarak benim için en doğru analiz meydanlardır. Şimdi bu konuda tabii şükürler olsun hiç yanılmadım. Ama Gaziantep mesela 100 bin kişi, bunun anketle-manketle izahı olmaz ki, bu çok açık, net ortada. Onun için de ben 28 Mayıs’ta özellikle herhalde anket yapmaya da gerek yok diyorum. Şimdi bazı anket firmalarının neticeleri elimde, ama ben anketler üzerinden değil, diyorum ki; en gerçekçi ankete Pazar günü benim milletim yapacak. Nerede yapacak? Sandıklarda yapacak. Rabbimden 28 Mayıs’ta bu aziz millete 5 yıl daha hizmet etme şerefini bizlere nasip etmesini diliyorum. Biliyorum ki benim milletim en doğru olanı yapacaktır. Çünkü bu millet aldatılmaya layık değil. Dürüst bir neticeyle bu işi noktalamak ve ondan sonra da 21-22 yılın tecrübesini inşallah milletime yeniden aktarmaya diyorum ki bizler nail olalım.
PELİN ÇİFT- Meydanların dili demişken, aslında Sayın Cumhurbaşkanımızı belki biraz daha yakından tanıma şansı olan gazeteciler, televizyoncular bilirler ki siz aslında duygusal da bir insansınız hani aileniz de söz konusu olduğunda. Bir klip yayınlanmıştı Kibariye’nin seslendirdiği, hatta siyahi bir sanatçı da vardı. Çok duygusal bir klip ve hatta muhalif kesimden bile bazı kişilerin o videoyu seyrettiğinde duygulandığına ben bizzat şahit oldum. Açıkçası çok merak ettim siz o videoyu seyrettiğinizde ne hissetiniz diye? Şimdi müsaadenizle o videoyu bir izleyelim, ondan sonra sizin duygularınızı öğrenmek isterim açıkçası.
…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Beğendin mi, güzel mi?
PELİN ÇİFT- Güzel, Kibariye ne okumuş.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Kibariye değil sadece.
PELİN ÇİFT- Tabii. Della Miles galiba değil mi sanatçının ismi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet, Della Miles.
PELİN ÇİFT- Müthiş okumuşlar.
ABDULKADİR SELVİ- Orada bir görüntü vardı, annenize sarılıyorsunuz. Annenize çok düşkün olduğunuzu biliyorum. Bir Afrika gezisi dönüşünde vefat ettiğinde Fatih Camisi’nde birlikteydik. O tabutun başında ağladığınız görüntüyü hiç unutamıyorum. Kokusunu özlüyor musunuz annenizin?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ya özlenmez mi, ana bambaşka bir şey.
ABDULKADİR SELVİ- Mekânı cennet olsun.
PELİN ÇİFT- Amin.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Amin, inşallah.
PELİN ÇİFT- Ben de o zaman şunu vurgulamayacağım, çok kişisel bir şey belki ama: Benim de anneciğim rahmetli olduğunda ilk arayan Sayın Cumhurbaşkanımızdı, o yüzden de hiç unutmam.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Allah rahmet etsin.
PELİN ÇİFT- Allah bütün göçmüşlerimize rahmet eylesin inşallah, geride kalanlara da sağlıklar diliyoruz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Amin amin.
PELİN ÇİFT- Artık 28 Mayıs’ı bekliyoruz, Pazar günü sandık başına gidiyoruz, hayırlı olsun Türkiye’miz için diyoruz. Böyle bir süreçte yoğun temponuzda TRT ekranlarında sorularımızı yanıtladığınız için teşekkür ederiz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Milletimiz, ülkemiz için inşallah hayırlı bir neticeyle noktayı koyarız.
ABDULKADİR SELVİ- İnşallah.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Büyük Türkiye zaferi için hep birlikte milletimizi sandığa davet ediyorum.
PELİN ÇİFT- Ve sevgili seyircilerimize de son olarak sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz. TRT ekranlarından sizlere seslendik, hoşça kalınız.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sağ olun.