SALİH NAYMAN- Efendim, iyi akşamlar. Cumhurbaşkanı ile Gündem Özel Programı’nı başlatma vakti geldi. Hiç kuşkusuz hepimizin ana gündemi yaşadığımız felaketler zinciri, onun etkileri ve onunla mücadele. Bundan sonra şehirlerimizi yeniden imar süreci, oradaki yaraları sarabilme süreci.
Bir yandan Ramazan ayının ilk haftasını bugün itibariyle geride bıraktık, onun gerçeklikleriyle, faziletleriyle bir yandan buluşuyoruz. Ve tabii ki artık takvim de daraldı, bir yandan da seçimi konuşacağız. Bugün Cumhurbaşkanına soruları yöneltecek ekipte Hilal Kaplan, Melih Altınok, Şebnem Bursalı ve Okan Müderrisoğlu’yla birlikte olacağız. Efendim, yoğun programda bizi kabul ettiniz, çok çok teşekkür ederiz öncelikle, sağ olunuz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ben teşekkür ediyorum, sağ olun.
SALİH NAYMAN - İlk soruyu Hilal Hanım’la sormak isteriz, ondan sonrası da akıp gidecek, direkt.
HİLAL KAPLAN- Efendim, asrın felaketinin yaşandığı illerimizdeki son durumla başlayalım isterim. Siz de Ramazan ayının başından beri oradasınız, vatandaşlarımızla iftarlar yapıyorsunuz, temel atma törenlerine katılıyorsunuz. Son durumla alakalı işte kaç konut, köy evi yapılacak, bu yeniden inşa süreci nasıl gidiyor, vatandaşlarımız ne kadar yuvalarına kavuşabilecekler, biraz bilgilendirir misiniz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Öncelikle bu hafta Pazartesi günü son olarak Adıyaman’daydık. Tabii 50 bini aşkın ebedi aleme uğurladığımız vatandaşlarımız var. Allah’tan kendilerine rahmet diliyorum. Onlar bizim değerlerimizde, bizim inancımızda şehitler safındadır ve Peygamberimize komşudur. Tabii bunların yakınlarıyla görüşüyoruz, yakınlarıyla görüştüğümüzde hepsi tabii gerçekten çok çok canları yanmış vaziyette. Onların acısını eğer biraz paylaşabiliyorsak ne mutlu bize.
Önceki hafta Perşembe günü Kahramanmaraş’taydık, Cuma günü de Hatay’daydık. İnşallah bu Cuma Gaziantep’te olacağız. Bir ihtimal Gaziantep’le beraber Kilis’i de paylaşacağız aynı gün. Cumartesi günü de Elazığ’da olmayı planlıyoruz. Tabii buralarda hem yeni inşa edeceğimiz konutlarımızın temel atma törenlerini gerçekleştiriyoruz, hem de vatandaşlarımızla iftar sofrasında buluşuyoruz. Ramazan boyunca da, daha sonra depremzedelerimizi asla yalnız bırakmayacağız, yani bu 11 vilayetimizi dönüşümlü olarak sürekli ziyaret edeceğiz. Tabii bizim bir planımız da şudur: Sadece şahsım değil Cumhur İttifakı olarak buraları birlikte dolaşmayı da planlıyoruz. Zaten Kabinedeki arkadaşlarım aynı şekilde buraları ziyaret ediyorlar ve ziyaret etmenin dışında da buralarda özellikle çalışma yürütecekler. Onların da şu anda plan-program, onları bu aralar yapacağız ve o bölgelerde bugüne kadar nasıl bu arkadaşlarımız çalıştıysalar, bundan sonra da çalışmaya aynen devam edecekler. Tabii burada bir şeyi özellikle vurgulamam lazım, o da şu: Biz bu adımları atarken en çok üzüldüğümüz konulardan bir tanesi, yaklaşık rakam veriyorum; 850 bin burada ayak, kol, bu şekilde maalesef kaybetmiş kardeşlerimiz, evlatlarımız var…
SALİH NAYMAN - 850 bin engelli konumuna düşen insan var?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii tabii. Bunların süratle tabii protezleri vesaire bunları yapıyoruz ve bu çalışmalar hızla devam etti. Bunların içinde bile, yani iki ayağını kaybetmiş, ama bu arada annesini-babasını da kaybetmiş olanlar var. Mesela bir tanesi, ismini de vermeyeceğim, teyzesinin kızı hemşire, onunla beraber hayat sürdürüyor. Ve çok da tatlı mı tatlı bir kızımız, yaş 16-17, o civarda. Hanımla beraber ziyaretine gittik ve protezleri vesaire onlar ayarlanmıştı. Ama tabii bu rakam az bir rakam değil, 850 bin.
MELİH ALTINOK- Hiç bu boyutunu düşünmemiştik Sayın Cumhurbaşkanı, yani ölenleri konuşuyoruz, yaralananları, ama bu boyutu düşünmemiştik.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii, yani ölenler hariç, bunlar şu anda hayatta kalanlar ve bunlar da hayatta işte protezlerle vesaire bu hayatı sürdürecekler. Ve bunun yine teyzesinin kızı var. Bir tanesinin mesela polis babası var, ama anne gitti, böyle olanlar da var. Rabbim onlara sabırlar versin. Babası, teyzesinin kızı, hani bir şeyi olanları var, bir de işte bizim devletin huzurevlerinde vesaire misafir edeceklerimiz var, onlarla beraber bir hayat inşallah süreceğiz. Ve arkadaşlarıma onu söylüyorum; yani protezlerde bile en kalitelisini arayacaksınız bulacaksınız, onlarla bunu yapacaksınız ki yarın-bir gün devletim bana dört dörtlük sahip çıkmadı dedirtmeyelim. Doktor arkadaşlarımız da sağ olsun bu hassasiyeti, bu inceliği gösteriyorlar.
Tabii milletimiz müsterih olsun, 20 yılda 1 milyon 180 bin güvenli konutu ve 3,3 milyon kentsel dönüşüm projesini yapan kadrolar iş başında. Deprem bölgesinde de yeni konutların temellerini attık, atmaya devam ediyoruz. Adıyaman’da 4 bin 431, Kahramanmaraş’ta 7 bin 353, Gaziantep’te 6 bin 815, Hatay’da 3 bin 122, Malatya’da 6 bin 238 konutun temellerini attık. Toplam 27 bin 949 konutun inşasına fiilen başlamış durumdayız. Hatta köy evlerinden bazıları şu anda bitme aşamasına geldi, yaz mevsimine kadar da bunları bitireceğiz. Şu anda işte yerleri görüyorsunuz, bakıyorsunuz şimdi bunlarla ilgili çıkmış İP’in Başkanı, yani bunlar böyle işte basit çukurlarda hastane yapıyorlar, bilmem ne yapıyorlar. Ya elinize dilinize dursun ya, şu inşaata çukur mu denir Allah’ını seversen? Hayatında inşaat nedir görmemiş ve bunların tepeden tırnağa ne kadar derinliği olması gerekir, bunları bilmeyen, kaldı ki bakın bunlar deniz kumu falan değil, mıcır ve kullanılan demirler çok çok farklı, bunlarda hassasiyet var. Ve eskiden çimento torbaları gelir, oralarda böyle karıştırarak işin harçlama usulüyle şeyi yapılırdı, söyleyin…
SALİH NAYMAN - Harcı hazırlanırdı, betonu hazırlanırdı.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Harç yapılırdı, bakın şimdi burada böyle bir harç sistemi yok, mikserle yapılıyor, pompayla yapılıyor ve bu mikserle, pompayla yapılan şeyde de özellikle mıcırı kullanarak burada dört dörtlük… İşte demirleri de görüyorsunuz, bunların temel betonlarını da bu şekilde atıyoruz, hassasiyetimiz çok çok yüksek. Ve TOKİ bu konularda kendini zaten ispatlamış ve ispatlayan TOKİ, buralarda bir de zemine dikkat ediyoruz, sulak zeminde değil özellikle sağlam, yani bakıyorsun işte buralarda mesela kullanılan yerler daha çok kaya, böyle bir zeminde temelleri atıyoruz.
HİLAL KAPLAN- Adeta bir inşaat mühendisi gibi bütün detaylara hakim bir şekilde anlattınız.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ben şimdi tabii sadece burada değil, Belediye Başkanlığımdan itibaren bu işin içindeyim. Ama konuşanlar bunlardan çıkmış bir tanesi doktor müsveddesi, kalkmış konuşuyor. Hayatında senin acaba inşaatla alakan olmuş mu? Bizim hayatımızda, Belediye Başkanlığımızda bu inşaatların envai çeşidini yaptık. Öbür tarafta bakıyorsunuz Hanımefendi, o da maşallah inşaat mühendisi olmuş, o da konuşuyor. Ve bizim hastanelerle ilgili attığımız adımları, temelleri, bunları küçümsüyor. Biz de diyoruz ki, hemen ben Sağlık Bakanımı aradım, neyin nesidir ve ondan sonra da süratle Murat Kurum kardeşimi aradım. O da, kendisi, bazı eksiklikler olsa bile ben bizzat Bakanımla da konuştum, buna biz müdahale ederiz ve edeceğiz dedi ve müdahalelerini de yaptılar ve ondan sonra da ekrandan bu haberi oraya koyanlar sonra çekip aldılar. Ya yalana gerek yok, yani biz bir şeyi eğer yapıyoruz-yaptık dersek biz bunu yaparız, Meral Hanım. Bizim adımıza dikkat et, benim adım Tayyip, soyadım da Erdoğan. Erdoğan’a da dikkat et, Tayyip ismine de dikkat et. Konuştuğun zaman buna göre konuş. Belediye Başkanlığımdan buraya kadar biz attığımız her adımı tartarak, biçerek atarız ve 20 yıllık iktidarımız döneminde İstanbul-İzmir, bütün bu otoyoldaki atılan adımlara dikkat et, bu otoyollarda bir fire var mı? Kocaeli’nde yaşıyorsun, Kocaeli’nde attığımız adımlara da bak, eğer orada bir çürük-çarık ortaya koyarsan ha o ayrı mesele, yalanla-dolanla iş yapma. Ve yanlış yere maalesef kafanı çarpıyorsun, dikkat et, beni kendinle de uğraştırma.
ŞEBNEM BURSALI- Efendim, Türkiye’de zaten yaşanan ilk afet değil bu. Mutlaka yüzyılın afeti, ama daha önce de seller yaşandı, depremler yaşandı, yangınlar oldu, ama her seferinde yaralar hızla sarıldı. Ve nitekim siz de özellikle barınma konusunda bu konuda çok dikkatlisiniz, zaten işte 1 yıl içinde de bu depremde zarar gören, evsiz kalan bütün depremzedelerin de evlerine kavuşmaları için de çok ciddi takip ettiğinizi biliyoruz, zaten rakamları da verdiniz tek-tek. Muhalefet bu arada işte dediğiniz gibi Meral Hanım başta olmak üzere eleştiriler var, siz cevap verdiniz gerçi, ama daha söylemek istediğiniz bir şey olur mu bilmiyorum.
Onun ötesinde bir de efendim, işin belediyeler boyutu var. Siz, depremin ilk anından itibaren bütün Cumhur İttifakı, özellikle AK Partili ve tabii ki Sayın Bahçeli’nin de talimatıyla MHP’li belediyeler de kardeş belediye ilan ettiniz ve ilk günden itibaren sahada çalışmaya devam ediyorlar, bu konuda ne dersiniz?
Bir de, aynı özeni acaba muhalefet belediyelerinden de görüyor muyuz, aynı özen ki onların da ellerinde büyükşehirler, özellikle çok büyük belediyeler var, aynı özen deprem bölgesinde muhalefet belediyelerinden de görebiliyor muyuz?
SALİH NAYMAN- Efendim, çok özür dileyeceğim; yanıttan önce şu ana kadar yapılmış olanlarla ilgili hazırladığımız bir bandımız var, onu bir izleyelim, yaralar nasıl sarılıyor, devamında da yanıtınızı alalım sizin için de sakıncası yoksa?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tamam.
SALİH NAYMAN - Yapılanlar bunlar, yapılacak çok şey var. Bir yandan da Şebnem Hanım da sordu, belediyeler de orada, bir yandan da eleştiriler var, muhalefetin cümleleri ve onların yapıp ettikleri, neler söyleyeceksiniz efendim?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii muhalefet herkesi kendisi gibi beceriksiz zannediyor, çünkü yaptıkları herhangi bir şey yok. Ben şu 11 vilayette Elazığ hariç hepsini gezdim, ama hiçbir zaman oralarda gerçekten muhalefetin büyükşehir belediyelerinden kimseyi göremedim. Muhalefet her zamanki gibi suiistimal, ayrıştırma üzerine bir tarzla hareket ediyor. Fakat partimizin bütün büyükşehir belediyeleri, ilçe belediyeleri istisnasız sağ olsunlar kardeş belediyeler ilan etmek suretiyle şu anda deprem bölgelerinde kendilerine zemin oluşturdular, burada çalışıyorlar. Ben kendilerine özellikle teşekkür ediyorum. Çadır kentler kuruyorlar, konteyner kentler kuruyorlar, prefabrikler kuruyorlar, bütün bu çalışmaları yani 7/24 ekipleri oralarda kurarak bu şekilde sürdürüyorlar. Sadece bunlar mı? Hayır, yemek, yiyecek, su, A’dan Z’ye. Mesela bir kere açıklama yaptım, sonra Hatay Valisine dedim ki açıklamanı yap, Bakanlarıma da söyledim; kullanma suyuyla içmeyi birbirine karıştırmasınlar. Ne olur, kullanım suyu farklı, içme suyu farklı. Biz içme suyunda oraya yüzlerce-binlerce tırla içme suyu göndereceğiz, onun için oralardaki suları kullanmasınlar. Bunu sadece kullanım olarak alsınlar, tamam, ama içme suyunda bizim gönderdiğimiz o şişe sularını kullansınlar. Önceleri bunu uygulamadılar, sonra bunu uygulamaya geçtiler. Biraz da bu noktada sıkıntılar yaşadık, ama sonra bunların hepsini aştık.
Yaşadığımız bu felaketin ağırlığı altında bunalan insanlarımızı tabii devletine karşı tahrik etmeye çalışan bir muhalefetle karşı karşıyayız. Bugün bile hâlâ benim askerime, benim Mehmet’ime bunlar yoklar burada, diyorlar, jandarmama yoklar burada diyorlar, polisime yoklar burada diyorlar. Ya elinize dilinize dursun ya. Bizim şu anda askerimiz, polisimiz, jandarmamız, güvenlik korucularımız, hepsi oradalar, işte buyurun, hepsi oradalar. Ya bu askere böyle ihanet olur mu? Bu ihaneti bir teröristler bugüne kadar askerime yaptılar, Mehmet’ime, jandarmama yaptılar, bir de bu muhalefet yapıyor. Zaten muhalefetin içindeki bazı ağızları biz bu konuda biliyoruz. Onlar zaman zaman bakıyorsun halleri tutuyor, geliyorlar askerimize saldırıyorlar. Ya ne derseniz deyin, benim halkım askerine sahip, Mehmet’ine sahip, Mehmet’iyle kucaklaşıyor, sarmaş-dolaş oluyor. Ve ben dün akşam mesela onlarla birlikte iftar yaptım, hepsi de o arazinin onlara verdiği dinamizmin içindeler, tekrar yeni görev yerlerine ne zaman gideceklerini bekliyorlar. Ve şunu çok açık net söylüyorum: Ey muhalefet, size askerime, Mehmet’ime, jandarmama, polisime, güvenlik görevlilerime hakaret etmekle ekmek çıkmaz, avucunuzu yalarsınız. Biz, asrın felaketinin üstesinden asrın dayanışmasıyla gelirken, muhalefeti yalanları, iftiraları, hezeyanlarıyla baş başa bırakıyoruz. Depremin yol açtığı yıkımı telafi etmek ve insanlarımızın yaralarını sarmak dışında bir hususla da ilgilenmiyoruz. Ziya Paşa ne demiş; “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.” Ne yazık ki bizim muhalefetimiz çok konuşur, ama hiçbir iş yapamaz.
İzmir’de deprem oldu, İzmir Belediyesi kimde? Ana Muhalefette. Ne yaptılar? Hiç. Biz gidene kadar bunlar ortada yoktu. Sağ olsun İçişleri Bakanım, ondan sonra Çevre Şehircilik, bütün ekipleriyle beraber oraya gittiler, süratle işleri başlattılar ve ne demeye başladı milletimiz; “yaparsa AK Parti yapar” dediler. Öyle de oldu, yaptık, süratle de elhamdülillah bitirdik, ondan sonra da konutları kendilerine dağıtmaya başlattık. Rezerv alanlarında da hala çalışmalarımız yine devam ediyor. Ey bay bay Kemal, Karabağlar’da kim var, oraya kim bakıyor? CHP belediyesi bakıyor. Peki, ne yapıyorsunuz siz Karabağlar’da? Hani diyorsunuz ya, kentsel dönüşüm. Neye dönüştürdüler onu? Rantsal dönüşüm. Hadi yap, ne yapacaksan yap ya, görelim.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Ben bununla ilgili bir soru sorayım efendim müsaadenizle bu kentsel dönüşüm başlığıyla ilgili. Bugün 27. yasama dönemi son Grup Toplantınızı takip ettim Mecliste. Başlangıç konunuz depremdi ve oradaki gerçekliği ve o insanların yaşadıkları problemleri asla unutturmamak üzerine de çok net mesajlarınız da vardı.
Şimdi kentsel dönüşüm deyince Türkiye’nin bir yazgısı, bir çelişkisi ortaya çıkıyor. Bir yandan kentsel dönüşüm, bir yandan imar afları, fakat günün sonunda vatandaşımız kentsel dönüşüme üzerine bir daire daha alayım diye başka bir beklentiyle, öbür yandan muhalefet belediyeleri de daha çok bunu rantsal dönüşüm şeklinde tanımlayarak, mesela İzmir Karabağlar örneği verdiniz, bir defans içinde. Şimdi siz Ulusal Risk Kalkanı Projesi, Deprem Bilim Kurullarıyla ilgili süreçler, önemli çaba da sarf ettiniz. An itibariyle Türkiye’nin bir imar anayasası şeklinde bir değiştirilemez-dokunulamaz bir metin oluşturması ve aynı zamanda da belediyelere göre değişmeyecek şekilde bu kentsel dönüşüm artık bir beka meselesi olarak ele alacak ve kesintisiz devam ettirecek, yani bu engellemeleri ve engelleri kaldıracak şekilde bir yol haritası düşünüyor musunuz özellikle İstanbul başta olmak üzere riskli merkezler bağlamında?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi buna yani yol haritasını düşünüp-düşünmemek şeklinde demeyeyim de, ama imarla ilgili zaten yasal düzenlemelerimiz var. Ama bunu bu olaylardan sonra, mesela benim en son İstanbul’da 120-130, bu alanlarda söz sahibi olan mühendislerle, mimarlarla, jeofizikçilerle, jeoloji mühendisleriyle vesaire hocalarımızla genişçe bir toplantı yaptık. İkincisini de Gaziantep’te Çevre Şehircilik Bakanım kendileriyle yaptı. Ve bütün bunlardan sonra da tabii yeni bir adımı, yani ifade ettiğiniz şekliyle yeni bir düzenlemeyi yapmak mukadderdir diye düşünüyorum. Bunun için de tabii Allah lütfeder görev bize tekrar terettüp ederse, biz bu hocalarımızla şu anda beraber çalışıyoruz, ama yeni dönemde kendileriyle bunu daha teferruatlı bir şekilde ele alıp yasal düzenlemeleri de yapmak suretiyle bir adım atabiliriz. Ve bu adımı atmak suretiyle de artık, yani bu evde filanca oturuyor, ne olacak bunun hali diye düşünmeden, buna ne yapılır, yani bunun kararını yasa yoluyla vermemiz lazım. Yok imar affıydı, yok şuydu-yok buydu falan-filan artık düşünemeyiz, çünkü düşünmeye kalırsak şu andaki depremde yaşadıklarımızla karşı karşıya kalırız.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Allah korusun, İstanbul, yani Türkiye’nin kalbi. İstanbul için ayrı bir…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- İşte bunu da fazla konuşmamak lazım, bunu fazla konuştuğumuz zaman bu da ne getiriyor, bu da korkuyu getiriyor. Şimdi İstanbul’da Fikirtepe’yi hatırlayın, İstanbul’da Çamlıca’nın altındaki Küplüce, Ferah Mahallesi, oraları hatırlayın. Şimdi mesela oralarda biz evleri yıkamadık ya ki oralar da bizim oy depomuzdur. Bütün orada Bakanım Mehmet Özhaseki tek tek Bakanken oraları ziyaret etti ve onlara; ya bize yardımcı olun, bak kiraysa kira, bir an önce buradan sizi kiraya taşıyalım, daha sonra da burada evlerinizi yapalım ve gelin evlerinizde oturun. Az önce ifade ettiğin gibi, bazıları bakıyorsun işte benim şu kadar çocuğum var, en az ben iki tane daire isterim, üç tane daire isterim, bazıları dört daire isterim.
HİLAL KAPLAN- Muhalefet de halkı doldurdu efendim o süreçte. Evlerini vermeyecekler, başkalarına o arazileri verecekler diye.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tahrik ediyorlar. Tabii bütün bu tahriklerle beraber de bunları yapmakta zorlanıyorsunuz. Fakat biz artık bazı şeyleri dinlemedik ve oraları yaptık. Yani hiç gitmediyseniz tavsiye ederim bir gidin görün, şu anda oralar ne hale geldi; pırıl pırıl, yani zemin artı 3 gibi orada binalar yapıldı. Şimdi 15 gün önce benim yolumu çevirdiler ve orada evlerini yıktırmayanlar bana bu defa dediler ki; Başkanım, ne olur bizim evleri de yıkın.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Sizin oradaki eski eviniz de kentsel dönüşüme girdi herhalde değil mi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bunu zaten ben söyledim.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Söylemiştiniz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Dedim hemen burayı da yıkın, bir an önce burası da artık diğer çevredeki evler gibi bir dönüşümün içerisine girsin. Ve şimdi önümüzü çeviriyorlar, ne olur bizimkileri de yıkın. Niye? Yapılanları gördüler, şimdi onları görünce bizimkileri de yıkın. Hâlbuki benim bunlara 3 sene, 4 sene önce söylediğimde bu işe evet deseydiler bugün o binalar bitmiş olacaktı ve çok da güzel olacaktı, ama anlatamıyorsun, inanmıyor, açıkta kalırım zannediyor. Ve tabii şimdi de bu felaketler olunca hepsi artık başka çare yok, dediler herhalde ve buraları süratle bir değişim-dönüşüme gidiyoruz. Mesela Fikirtepe aynen öyle oldu, Fikirtepe de şu anda o binalar yıkıldı ve yerlerine gerçekten çok çok güzel binalar yapıldı, yapılıyor.
MELİH ALTINOK- Sayın Cumhurbaşkanım, az önce Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yönelik eleştirileri cevapladınız, bunların sadece depremle mi ilgili olduğunu düşünüyorsunuz? Muhalefetin deprem gündemiyle mi TSK’nın sahaya çıkmadığını söylediğini düşünüyorsunuz? Politik bir eleştiri olarak okuyor musunuz bunu? Bir de, AFAD ve Kızılay’a yönelik de eleştiriler oldu. Zamanında gitmediği, çadır gönderme noktasında eleştiriler oldu; bunları nasıl değerlendiriyorsunuz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Melih Bey, bunlar ne millidir, ne yerlidir. Ağır olacak, kusura bakmayın; askerimize bu tür hakarette bulunanlar vatan hainidir. Bunların bir defa vatanını sevmek, milletini sevmek gibi bir derdi yok, açık net söylüyorum, bunlar vatan hainidir. Bunlar asker düşmanıdır, jandarmanın, polisin düşmanıdır. Bunların da kimler olduğunu herhalde tek tek ayıklamamıza gerek yok, kimler oldukları belli. Ve bütün bunlar şu anda işte bay bay Kemal’in, Ana Muhalefetin başındaki zatın kimi ziyaret ettiği belli değil mi? Kimi ziyaret ediyor? Terörün Parlamentodaki uzantılarını ziyaret ediyor. Terörün, teröristlerin Parlamentodaki uzantılarını ziyaret eden Ana Muhalefetin başı acaba buradan ne elde edecek?
MELİH ALTINOK- Kandil’den de efendim bu yönde açıklamalar geldi, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin depremde hangi noktaya intikal etmesi gerektiğine dair Kandil de benzer açıklamalar yaptı, o bağlamda…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Doğru. Kandil, isimlerini vermemize gerek yok onların, ne tür açıklamalar yaptıkları ortada olduğu gibi demek ki şu anda biz devlet olarak doğru yoldayız. Onlar eğer benim askerimi kötülüyorsa, onlar iktidarı kötülüyorsa, demek ki doğru yoldayız, çünkü onlar bizim silahımızı kötülüyor. Bu silah kim için kullanılıyor? Bu silah teröristler için kullanılıyor. Nerede bir terörist varsa, biz her şeyimizle, bütün gücümüzle onların tepesine tepesine ineceğiz. Şimdi Ana Muhalefetin başındaki zat kimi kurtarmaktan bahsediyor? Demirtaş’ı kurmaktan bahsediyor, Apo’yu kurtarmaktan bahsediyor. Sen nerede dolaşıyorsun ya? Diyarbakır’daki o yavrularımızı, o insanımızı öldürenler bu Demirtaş’ın talimatıyla sokaklara dökülüp onları öldürmediler mi, onları şehit etmediler mi? Ve şu anda Meral Hanım da içinde olmak kaydıyla birlikte altılı masa, şimdi yedi oldular, bunları nasıl çıkaracaklarının planını yapıyorlar. Benim milletim bu ihanet şebekelerine, bu vatana ihanet edenlere 14 Mayıs’ta yol vermeyecektir. Gereken hesabı da 14 Mayıs’ta bunlardan soracaktır. Çünkü benim Türk Silahlı Kuvvetlerim milletin emrindedir, ihanet şebekelerinin emrinde değil. Depremin ilk anından itibaren de askerimiz hemen vatandaşın yardımına koştu, Silahlı Kuvvetlerimiz içinde Ankara’da konuşlu İnsani Yardım Tugayımız depremden sonra 3 saat içinde bölgeye intikal için hazır haldeydi. Bölgedeki askeri birliklerimiz zaten ilk andan itibaren milletimizin yaralarını sarmaya başlamıştı. Fedakârlığı, vicdanı ile dünyaya emsal olan askerimizin deprem bölgesinde yaptıklarını inkâr etmek, Türk milletine hakaret etmek demektir. Erinden Genelkurmay Başkanına kadar her rütbedeki askerimiz milletiyle bütünleşti, derdine derman oldu. Askerimizin yaptığı tüm faaliyetler resmi kayıtlarda ve askeri yazışmalarda, ceridelerde de mevcuttur. Gerçekleri saptıranların tek amacı; milli birliğimizi, vatandaşımızın askerine olan güvenini sarsmaktır, bunu başaramayacaklar.
MELİH ALTINOK- Kızılay ve AFAD için efendim, bir de onu sorayım.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Aynı şey. Aynı şeyi Kızılay için de yaptılar, aynı şeyi AFAD için yapıyorlar. İlk andan itibaren AFAD, Kızılay’la birlikte hepsi bölgedeler, ya gözleriniz kör mü sizin ya? Bay bay Kemal’in gözünün kör olduğunu anladık da, sizin de mi gözünüz kör? O çadırın kapısında AFAD’ın tabelası var, onu görmüyor, AFAD orada yoktu diyor. Sonra tabi televizyonlar zaten onu…
MELİH ALTINOK- Onun önünde röportaj verdi.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet.
ŞEBNEM BURSALI- Şu anda enkazı hâlâ da AFAD kaldırıyor zaten, enkazların kaldırılması...
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şu an da enkaz kaldırma çalışmalarını tabii birinci derecede Çevre Şehircilik, Orman Bakanlığımız yürütüyor. AFAD ise ağırlıklı olarak çadır kurumlarını, bunları yürütüyor. Bunun yanında tabi sahra hastanelerini vesaire bunları bir taraftan yürütüyor. Ve deprem bölgesindeki kardeşlerimizin yardımına koşan 35 bini arama-kurtarma personeli, 271 bini kamu personeli ve gönüllü olmak üzere yaklaşık yarım milyon insanımızın her birine tekrar ben şükranlarımı sunuyorum.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Özür diliyorum, sizlerin de yüksek müsaadesiyle bu konudan ayrılmadan önce, tamamlayıcı bir soru o nedenle. HDP Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmayacağını, altılı masanın ya da Millet İttifakı olarak protokolünü Yüksek Seçim Kurulu’na teslim eden siyasi bileşenlerin adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu’na destek vereceğini açıkladı. Aynı anda Kandil’den, Edirne Cezaevi’nden seri açıklamalar geldi. FETÖ diasporasının çok hareketlendiğini gördük. Ve yeni bir Cumhuriyet inşasından ve buna bağlı bir anayasadan söz edilmeye başlandı. Sizce ne tür bir pazarlık ve yerel yönetimler özerklik şartı dahil olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti ve kuruluş felsefesi üzerinde nasıl bir ameliyat planlanıyor, sizin öngörünüz nedir?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bunun tabii şimdi özellikle bu ziyarette kapı arkasında nelerin yapıldığını bilemiyorum.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Ama bazı ipuçları var.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ama çok çok hassas konular olduğu, özellikle bu yerel yönetim özerklik şartından tut da ve şu anda işte içeridekilerin çıkarılması vesaire…
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Özgürleştirme söylemleri, evet.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bu konularla ilgili konular. Bunları isterseniz ikinci yarıda devam edelim. Şu anda bir ikinci yarıya sinyaller geliyor, tamam.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Peki.
SALİH NAYMAN - Evet, şimdi bir yandan ufak bir ara verelim Sayın Cumhurbaşkanım, ardından da kaldığımız yerden devam edelim.
SALİH NAYMAN - Efendim, Çankaya Köşkü’nden yayınımızı sürdürüyoruz. Araya gitmeden önce Okan Müderrisoğlu muhalefetin yedinci üyesinden, aslında hep bir arada olduklarını zaman içinde görmüştük, eskiden biraz daha gizleniyordu, artık açık açık masaya oturuldu anlaşıldı. Ve devamında da bazı şartların o masaya gelmeden önce de oluştuğunu gördük, bazı talepler var, çok da yüksek sesle iletiliyor. Onunla ilgili yanıtınızı merak ederiz efendim.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Her şeyden önce HDP’ye verilecek her taviz PKK’ya, yani Kandil’e verilmiş demektir. Aylar önce masanın altında bir yedinci ortak var demiştim. Belki birileri onu hiç kaale almadılar, ama yedinci ortak şu anda tam manasıyla Ana Muhalefetin başının ziyaretiyle ortaya çıkmış oldu. Dikkat edin, Partisinde veya Parti Genel Merkezi’nde ziyaret değil; korktu, ürktü, ne yaptı? Parlamentodaki Grup odasında kendilerini ziyaret etti. Kendi ifadeleriyle, kumar masasındakilerin sadece HDP’ye değil her birinin diğerine bakışı da bunların arızalı. Meral Hanım, esip gürlüyorsun, hani kumar masası, hani noter, ne oldu sana? Niye geri vitese taktın da dönüp tekrar masaya oturdun?
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Niye efendim sizce?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bunu gazeteciler olarak sizler benden çok daha iyi anlamanız lazım.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Yani o mevkiden nasıl görüyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Masadakiler birbirlerine şimdi hep yan gözle bakıyor; ben mi suçluyum, sen mi suçlusun, ne oldu? Ve bak dağılma başladı. Nitekim bugün bize de Belediye Başkanı Manavgat’ın bir hanımefendi, geniş bir katılım yaptılar ve biz dediler artık yani bu terör örgütleriyle el ele olan, beraber olanlarla birlikte yürümeyiz. Aynı şekilde bir milletvekilinin niçin ayrıldığını bizzat kendisi açıkladı. Neden ayrıldı? Bunlarla biz bir arada olamayız dedi. Zaten değerli arkadaşlar, bakın insanı en çok yoran şey belirsizliktir. Yedili masa henüz hiçbir şey yapmamış olmasına rağmen şimdiden yorgundur, bitiktir. Karşımızda kaybedilenler kulübü gibi bir masa var. Masada olup da hiç seçim kazanan var mı? Yok. Kendi başarısıyla, yeteneğiyle bir yere gelmiş olan var mı? Yok. Kimi kasetle iş başına geldi, kiminin elinden biz tuttuk bir yerlere getirdik, Başbakan yaptık, Bakan yaptık. Kimi her gittiği partiyi karıştırıp kaostan beslendi. Masanın gizli ortaklarından da nasıl partinin başına geldiğini tüm vatandaşlarım biliyor. Koalisyondan dahi kötü bir örnek olan bu masadakiler aralarındaki kavgayı, birbirine verdikleri tavizleri demokrasi diye yutturmaya çalışıyor. Milletim onlara nasılsa bu güzel memleketin idaresini vermeyeceği için, kendi aralarında istedikleri kadar dövüşsünler, birbirlerine vursunlar, ama şu tabloya bakıp da ülke siyaseti adına üzülmemek elde değil.
Bakın, HDP Eş Başkanı bay bay Kemal ile görüşmeden sonra gelecek dönem yapılacakları istişare ettik diyor. İYİ Parti Genel Başkanı çıkıyor; HDP de, HDP’nin talepleri de masaya gelemez diyor. Ya bakıyorsun bir gün önce bunu söylüyor, bir gün sonra çok çok farklı bir tornistan, sanki bunların hepsi unutulmuş ve yeni adım ortaya atıyor. Partinin eski Sözcüsü bile Hanımefendiye inanmıyor, böyle olacak ki partisinden istifa ediyor. Esasında bu masanın başını ilk andan beri CHP ve HDP çekiyor, diğerleri bu masanın yancısı.
Değerli arkadaşlar; örneğin Saadet’e CHP ile HDP, PKK’nın İslam düşmanlığını gizleme rolü verilmiş. İYİ Parti’ye bu şer masasının bölücülük planlarını örtme vazifesi verilmiş. Onlar da bu rolü hevesle yerine getiriyorlar. PKK’lılar, bu garabet masanın kendilerine umut verdiğini söylüyor. Firari FETÖ’cüler, bu alaca karanlık kuşağı masası sayesinde ülkeye geri dönebileceklerinin hesabını yapıyorlar. Kamudan temizlediğimiz FETÖ’cüler ve PKK’cılar devlet kadrolarını işgal etmek için şimdi gün sayıyor. Milletim bunların hepsini görüyor, inanıyorum ki milletimiz bunların hepsine de en güzel dersi 14 Mayıs’ta verecektir.
Ben milletime şunu hatırlatmak istiyorum: Özellikle son dönemde Haber A’da, A Haber’de özellikle Kandil’den bazı yayınlar veriliyor, Kandil’den verilen bu yayınlarda neler söylendiğini herhalde dinliyorsunuz, bunu milletim çok, açık net dinlemiş olması lazım. Ne diyorlar? CHP’yi biz getiriyoruz, altılı masayı biz getiriyoruz, 14 Mayıs’ta Erdoğan’dan bu ülkeyi temizleyeceğiz.
MELİH ALTINOK- Bizi bitirdiler diyor, AK Parti-MHP koalisyonu bizi bitirdi, o yüzden Millet İttifakı’nı destekleyeceğiz.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Tek ortak paydası Erdoğan’dan kurtulacağız şeklinde.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Kurtulacağız şeklinde. Fakat bu ara onlara bir şey daha katıldı, bu da son dönemde cumhurbaşkanı adayı olan zat o da bunlara katıldı, o da bakıyorsunuz aynı şeyleri söylüyor, Türkiye’nin Erdoğan’dan kurtulması lazım. Erdoğan sana ne yaptı? Erdoğan bu ülkeye hizmetkâr olmaktan başka ne yaptı? Yazıklar olsun ya. Affedersin, şu anda terör örgütleriyle yan yana olanlarla sen yan yanasın, yıllar yılı zaten onlarla beraber oldun, cumhurbaşkanı adayı da oldun ve sonunda seni bir yere koymadılar. Şimdi kalktın cumhurbaşkanı adayı oldun ve cumhurbaşkanı adayı olmak suretiyle de acaba seni yanlarına alacaklar mı-almayacaklar mı, işte onun için de senin de kapını çaldılar, şimdi bu kapını çalmakla da, belki bu akşam hala görüşmeleriniz devam ediyor bilemem ve buradan acaba sana da bir şeyler çıkar mı-çıkmaz mı bunun gayreti içerisindesin. Çünkü her gelene 20 sana, 10-15 sana…
SALİH NAYMAN - Muharrem İnce’yi kastediyorsunuz değil mi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet evet. Bay bay Kemal şu anda hepsine bir şeyler dağıtıyor.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Bu ne vereyim abime dediğiniz konu bu herhalde?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii tabii, ne vereyim abime dediğimiz o. Ve bunu çok açık, net bir şekilde yapıyor. Bütün bunlara karşı benim milletim acaba hesap sormayacak mı? Bu millet hesapların en güzelini sorar ve inşallah 14 Mayıs’ta da bunu soracak.
SALİH NAYMAN - Efendim, bir yandan da bahsettiğiniz haberlerden bir bandımız var, eğer uygunsa onu da izleyelim, vücut da bulsun bahsettiğiniz konu, ardından devam edelim…
SALİH NAYMAN - Gayet cüretkârlar.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Her şey açık, net. Ne diyor? Yüzyıllık bir değişim.
SALİH NAYMAN - Cumhuriyeti değiştireceğiz diyor.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yüzyıllık Cumhuriyeti biz yıkacağız, değiştireceğiz diyor. Bay bay Kemal, sen kiminle neyi konuştuğunu bize yutturacak mısın? Yani kapalı kapıların ardında demek ki görüştüğünüz bu önemli konular işte bunlar. Öbür tarafta bakıyorsun şu anda Parlamentodaki bu partinin başı olan Bayan, işte buyurun Kandil’de kimlerle el ele, kol kola, bu da ortada, her şey bu kadar açık. Ekranları başında bizi izleyen milletim bunları acaba izlemiyor mu? Bunlara hâlâ yürüyün mü diyecek? Ve bütün bunlara rağmen terörü kaynağında kurutmaya biz devam edeceğiz. Siyasetteki uzantılarına milletimiz gereken dersi verecek.
Bakın, caddelerde bütün o kamyonların önünü nasıl kesiliyor, nasıl bunlar biliyorsunuz bombalanmak suretiyle o insanlar öldürülüyordu ve bütün bunlara karşı biz AK Parti iktidarı olarak gereken dersi Cudi’de verdik, Gabar’da verdik, Besler Deresi’nde verdik, Tendürek’te verdik, bütün buralarda gereken dersi vererek bunları sindirdik, hala da aynı kararlılıkla yolumuza devam ediyoruz.
Ama işte buyurun terörist başlarıyla şu anda Parlamentodaki uzantısı bu terör örgütünün uzantısıdır, dolayısıyla bu terörist değildir, diyebilir miyiz? HDP’yi kim, nereye, nasıl çekiyor? Ve şu anda da Ana Muhalefetin başı bunlarla bir ortaklık kurmak suretiyle Parlamentoda bunların yerlerini garantiye almanın gayreti içerisinde. Bu millet bunlara ben inanıyorum ki yol vermeyecek.
ŞEBNEM BURSALI- Efendim, terörle mücadele gibi aslında pek çok başlıkta AK Parti’nin 21 yıllık iktidarı döneminde pek çok konuda başarı söz konusu. Ama ben bunlar içinde sosyal politikalara ve kadınlarla ilgili yapılan bütün yasal-anayasal değişikliklere ayrı bir parantez açılması gerektiğini düşünüyorum açıkçası. Yani kadınlara başta eğitim olmak üzere ekonomik, sosyal alanda ve kültürel alanda ve aynı zamanda da siyasi anlamda daha görünür olunması ve haklarının daha da artırılmasına yönelik çok çalışma oldu. Fakat bugün gelinen noktada maalesef hem muhalefet üzerinde ve muhalefetin sözcülüğünü yapan belli kesimler tarafından kadınların istismar edildiğini -ben açıkçası böyle tanımlamak istiyorum- 6284 sayılı yasa üzerinden, işte ailenin korunması ve aynı zamanda da kadına şiddetin önlenmesiyle ilgili yasa üzerinden bir propaganda yürütülüyor. Ben açıkça sormak istiyorum, seçimden sonra bu yasayı kaldıracak mısınız? Çünkü doğrudan bunun üzerinden bir propaganda yürütülüyor ve bu konudaki tartışmalara ne dersiniz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şebnem Hanım, öncelikle bir defa bu bir açık söyleyeceğim kumar, bu oyuna gelmemek gerekir. Bu konuda kimin ne dediğine bakmıyoruz, aile kurumunun korunması bizim önceliğimizdir ve bu konuyu bugüne kadar anayasa değişikliği dahil en açık şekilde biz savunduk.
Özgürlük adıyla LGBT gibi sapkın hayat tarzlarının toplumumuza empoze edilmesine biz rıza gösteremeyiz. İnsanlığın ortak değerlerine zıt sapkın akımlarla sonuna kadar mücadele edeceğiz. Toplumun temeli olan aileyi korumak hepimizin, tüm insanlığın görevidir.
Aynı şekilde şiddet meselesi başta olmak üzere kadınlarımızın hakkına, hukukuna, onuruna yönelik hiçbir müdahaleye de izin vermeyiz. Ancak görülüyor ki, bu gökkuşağı masası için milletimizin değerleri hiçbir anlam ifade etmiyor. Terör örgütleri gibi sapkın akımların da önünü açma, aile kurumunu delik deşik etme niyetindeler. Milletim ne bu sapkın akımlara, ne de bu akımlara göz yumanlara, ne de aile yapımızı parçalamaya çalışanlara ben inanıyorum fırsat vermeyecektir. LGBT adıyla ya da başka isimlerle bu gökkuşağı masasının kurulmasına müsaade etmeyeceğiz.
SALİH NAYMAN - Gökkuşağı masası mıdır efendim?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Öyle. Bu altılı masanın açtığınız zaman altından ne çıkıyor? Bu çıkıyor. Son 21 yılda kadına dair çok önemli kazanımlar AK Parti sayesinde hayata geçti. Üniversite öğrenime erişimde kadınların oranı yüzde 13’ten yüzde 50’ye çıktı. Kadınların eğitim hayatındaki en büyük engel olan başörtüsü yasaklarını biz tarihe gömdük. Türkiye’de eğitimde fırsat eşitliği AK Parti’yle birlikte sağlandı. Kamuda kadın istihdamı yüzde 40’a kadar ulaştı. Yüzde 27’lerde olan kadınlarımızın iş gücüne katılımı Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak yüzde 36 oldu. İstihdamdaki kadın sayısını 6 milyondan aldık 10,5 milyon yaklaştırdık.
SALİH NAYMAN - Burada da bazı verilerimiz var efendim.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde göreve geldiğimizde yüzde 4,1 olan kadın temsilini 2002’den bu yana artırarak yüzde 17,4’e ulaştırdık. Şimdi geliyorum sizinkine, kadına yönelik şiddetle mücadelede en kararlı adımları biz attık. Eğitimden siyasete, ekonomiden sanata, spordan ticarete kadar kadınlarımızı hayatın her alanında destekledik, yanlarında olduk. Kadınlarımız son yıllarda tüm bu alanlarda gösterdikleri başarılarla bizim gururumuz oldu. Ve bundan sonraki süreçte zaten yakalanan bu ivmeyle daha da güçlenerek bu yola devam edecekler.
ŞEBNEM BURSALI- Yani yasanın kaldırılması bir yana, o tartışmanın boşa çıkması bir yana, anladığım kadarıyla seçim sonrasında daha da kadına yönelik, aileye yönelik…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bu kadına şiddetle ilgili zaten bizim verdiğimiz savaş hiçbir dönemde olmamış bir savaştır. Yani ona bizim dursun diyebilir miyiz ya, mümkün mü?
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Yeniden Refah Partisi’yle bu konuda bir müzakere yapıldığına ilişkin muhalefetin bir iddiası var. Hatta Sayın Kılıçdaroğlu az önce yine bir video paylaşmış kadınların haklarında büyük bir erozyon olduğuna, olacağına dair.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Kadınların haklarında bizim verdiğimizi CHP kendi iktidarları döneminde kadınlarımıza vermemiştir.
HİLAL KAPLAN- Efendim, bir parantez açabilir miyim? Meclis’te şu an 101 kadın vekil var, yarısından çoğu AK Parti’den, 54 kadın vekil. CHP bu konuda karnesine baksın, en düşük karne sahibi partilerin başında geliyor.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Doğru, yani şu anda CHP’nin kaç tane milletvekili var?
HİLAL KAPLAN- Kadının kamusal alanda yer almasına sözde AK Parti karşıymış ya, o zaman rakamlar konuştuğumda bile sadece aslında gerçekler ortada.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Rakamlar ortada.
HİLAL KAPLAN- Kadın meselesinden gençler meselesine de biraz geçiş yapalım mı müsaadenizle?
Şimdi seçim yaşını 18’e indirdiniz, gençler geleceğimiz değildir tam da bugünümüzdü, dediniz. Hatta bir gençlik buluşmasında size bu kadar hizmet yapmanızdaki motivasyon soruldu, siz de sizsiniz, dediniz gençleri göstererek. Bu anlamda önümüzdeki süreçte de, yani hem milletvekili adayları içerisinde, hem de yerel seçimlerde belki genç adaylara yine öncelik, farklı isimler görecek miyiz önümüzdeki süreçte?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şüphesiz, yani gençlere ben her zaman güvendim, inandım. Göreve geldiğimizde biliyorsunuz yaş sınırı 30’du ve biz bunu ilk etapta 25’e indirdik ve 25 de yetmez, dedik ve kalktık bunu 18’e indirdik. Ve 18’e indirdikten sonra da bir defa bu dedik seçme-seçilme olması lazım ve 18’i seçme-seçilme yaşı yaptık. Niye CHP yapamadı bunu ve diğerleri niye yapamadı? Niye onlar yapamadı da biz yaptık? Çünkü biz gencimize inanıyorduk.
Hatta ne dediler bunlar? Ya dediler Parlamentoyu çoluk çocuğa mı bırakacaksınız? Biz dedik ki, hayır, biz Fatih’lerin torunlarıyız, İstanbul’u 18 yaşında fetheden Fatih hangi iradeye sahipse, onun nesli de aynı iradenin bir tecessümü olarak bunu gerçekleştirecektir dedik ve yola koyulduk. Ve bugün de gençliğimize Türkiye yüzyılı vizyonumuzu biz emanet ediyoruz. Küresel ve yerel vesayetçilerle, darbecilerle, terör örgütleriyle mücadele ede ede bu noktaya getirdiğimiz ülkeyi biz gençlerimize emanet ediyoruz.
Biliyorsunuz bu seçilme yaşlarıyla ilgili mücadelemizde tek sorun var, peki CHP ne yaptı? Hiç.
SALİH NAYMAN - Efendim, şimdi bir yandan gençlerden bahsedince, depremden bahsederken genç kardeşlerimizden, ampüte hale gelen, sakatlıklar yaşayan 850 vatandaşımızdan bahsettiniz, bir yandan da onların yakınlarıyla görüşmelerinizden de bahsettiniz. Arkadaşlarımız şimdi Ayça’yla, 183 saat sonra enkazdan çıkarılan kardeşimizin polis babasıyla yaptığınız görüşmeyi ilk defa yayına hazırladılar, bir onu izleyelim, üzerine muhakkak söyleyecekleriniz olacaktır, sonra siyasetle devam edelim.
SALİH NAYMAN - Efendim, bir yandan çok büyük bir yük, ama bir yandan da konuşmaları yaptığınız zaman herkes acısını bir nebze unutuyor, onu da görüyoruz. Buradaki o duyguları nasıl taşıyorsunuz bir yandan? Bahsettiniz, 850 vatandaşımızın şimdi sağlık problemleri, bir de uzuv eksikleri var. Bunların hepsini taşımak nasıl bir yüke dönüşüyor?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bulunduğunuz makam bunu gerektiriyor. Yani 850 ampüte, bu kardeşlerimiz kimisi anne-baba, kimisi evlatları, bütün bunlar maalesef işte kol, bacak bunları kaybettiler ve onlarla ilgili bütün uzuvların temini ve hemen bunlarla ilgili bütün ortopedik müdahaleler yapıldı, yapılıyor. İşte az önce bağladığınız o da bir polis kardeşimizin yavrusu, inşallah onunla ilgili de protez vesaire yapıldı. Daha önce konuştuğumuz Aleyna, o da hamdolsun kavuştu. Ama tabii bakıyorsunuz birisinin annesi ebediyete irtihal etti, birisinin annesi de, babası da irtihal etti, yani bunları duyduğumuz anda tabii adeta biz de bir şok geçiriyoruz. Ama bir yerden de tabii imani noktada biliyoruz ki ölüm hepimiz için haktır, onlara karşı devletin başı olarak tüm arkadaşlarımızla beraber görevimiz onları yalnız bırakmamak, onları bütün şu hayat mücadelesinde yanlarında olmak.
MELİH ALTINOK- Mersin Akkuyu’yla ilgili bir şey sormak istiyorum efendim size, yani bu konunun çok önemli olduğunu düşünüyorum. Muhalefet de protokolünde Mersin Akkuyu Nükleer Santrali’nin inşaatını durduracaklarını açıkladı. Siz de 27’sinde yakıt yükleyeceksiniz, yani resmi olarak nükleer santral olarak işlevini görmeye başlayacak Mersin konusu. Niçin muhalefet bu kadar nükleer santral yapımına karşı, Rusya’yla çalışıldığı için mi karşılar, nasıl anlamaya çalışabiliriz bunu?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Melih Bey, bunların hayatı bu ülkede taş üstüne taş koymamaktır. Bir taraftan Akkuyu’yu görelim, derler, biz de arkadaşlara alın götürün görsünler diyoruz. Oradan döndükten sonra, orayı gezerken ya muhteşem bir eser, Ankara’ya gelince de yapılan ne var ki, diyorlar.
Ve şimdi de nasıl İHA’da, SİHA’da, Akıncı’da vesaire ne dediler? Biz gelince bunları durduracağız. Ya neyi durduruyorsun ya, neyi durduruyorsun? Bu ülkede her şeyin bir özerkliği var.
MELİH ALTINOK- Bir de enerjiye çok ihtiyacı var bütün dünyanın.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Var mı öyle 25 kuruşa simit ya? Enerji, bizim hidroelektrik, bunu yanında tamamıyla kömür santralleri, bunun yanında şu andaki bu Akkuyu Enerji Santrali, bunlar bizim için olmazsa olmaz yatırımlar. Ve burada tabii bizim 4 tane nükleer enerji santrali var, 27’sinde bunun biz bir tanesinin açılışını yapıyoruz, ardından diğer 3’ünün de açılışını yapacağız. Ve bunlarla biz ciddi manada bir enerji adeta depolayacağız. Bu bize yetmez ve biz bunun ardından da yine 3 tane daha planlıyoruz, bu 3 taneyi de inşallah yine önümüzdeki bir 5 senede bunları da halletmemiz gerekiyor ki Türkiye ne yapmasın, enerjide bir sıkıntıya girmesin, bunu yapmaya mecburuz. İşte dünya biliyorsunuz enerjide ne sıkıntılar yaşadı…
MELİH ALTINOK- Tekrar nükleer santraller açılıyor Avrupa’da.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Önce Almanya mesela nükleer santralleri kapama kararı verdi, dediler ki temiz enerji. Temiz enerji diyen Almanya, ben Şansölyeye sordum, dedim bak yanlış karar aldınız. Dedi ki; Avrupa böyle istiyor. Avrupa böyle isteyen Almanya, kısa bir süre sonra yeniden nükleer enerjiye döndüler ve bununla beraber de onlar için kömür çok çok önemliydi, kömürü kullanmaya başladılar.
MELİH ALTINOK- Evet, ormanları kestiler biraz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Biz onların düştüğü duruma düşmeyeceğiz ve Akkuyu’yu şu anda başarılı bir şekilde şu anda sürdürüyoruz ve 27’sinde bakalım bir ihtimal belki Sayın Putin’de gelecek veya birlikte bir online sistemle bağlanacağız ve Akkuyu’yu inşallah ilk adımını atacağız.
ŞEBNEM BURSALI- Bir manşet de verdiniz şu anda, güzel bir manşet. Efendim, benim biraz seçime de yönelik bir sorum olacak. Malum seçim var ve bu süreçte temayül yoklamaları yapıldı yeni, oylamalar yapıldı, teşkilatın tercihi soruldu, aynı zamanda mülakatlar da devam ediyor, komisyon da çalışmalarına devam ediyor. Şunu merak ediyoruz: Sürpriz isimler olacak mı bu dönem listelerde? Ve bakanların hepsini illerden milletvekili adayı göstereceğinizi söylediniz geçen hafta, iller belli mi, o da çok merak konusu, o konuda bilgi verebilir misiniz lütfen?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi değerli arkadaşlar; ülkede demokrasiye samimiyetle sahip çıkan, parti içinde de demokrasiyi en şeffaf yürüten teşkilat AK Parti’dir. Tabii geçtiğimiz günlerde 81 ilimizde 6 binin üzerinde aday adayı için temayül yoklamaları yapıldı. Bu sayı, partimizle ilginin özellikle bir göstergesidir. Tabii Merkez Yürütme Kurulu ile Merkez Karar ve Yönetim Kurulu üyelerimizden oluşan 14 komisyon, aday adaylarını yüz yüze görüşmeyle değerlendirmeye tabi tutuyor. Bu sürecin ardından da Başkanlığını bizzat yapacağım bir üst komisyonda aday listemize son şeklini vereceğiz. Her dönemde olduğu gibi, bu dönemde de milletvekili listelerimizde birtakım yenilenmeler muhakkak olacaktır.
Bakan arkadaşlarımız da Kabinede sahip oldukları birikimi ve enerjiyi milletvekili olarak Meclis çatısı altında değerlendirecekler. Her bir bakan arkadaşımız, en iyi hizmet edeceği yerden aday olacaktır. AK Parti, ben partisi değil, biz partisidir. Biz bu bayrak yarışını aday olsa da, olmasa da bütün arkadaşlarımızla farklı görevlerde sürdüreceğiz. Bu konuyla ilgili öyle zannediyorum ki önümüzdeki hafta içinde bunları bir neticeye bağlayacağız, neticeye bağladıkça da kamuoyuyla paylaşacağız.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Ben de birbiriyle bağlantılı bir soru sormak istiyorum zamanı verimli kullanma adına. Mesainizin önemlice bir bölümünü son denemde partide geçiriyorsunuz -takip ediyoruz- gece geç saatlere kadar, seçim beyannamesi üzerinde de bir çalışma yürüyor. Beyannamenin ana temalarını merak ediyoruz.
Ayrıca, Sayın Fatih Erbakan da öyle anlaşılıyor ki sizin değişik mitinglerinize ya da toplantılarınıza Cumhur İttifakı’nın bir üyesi olarak katılacak. Mesela İstanbul’da böyle görkemli bir büyük miting düşünüyor musunuz, hani saha çalışmaları anlamında?
Bir de, bir müjde beklentisi oluyor ya, bugün maalesef bizim program adına beklentilerimizin büyükçe bir bölümünü Grupta açıkladınız, bize bir müjde kaldı mı diye merak ettik. Bu işin latifesi ama…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Müjdeyi orada açıkladık zaten.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Mesela deprem bölgesi için asgari ücretin brüt tutar üzerinden bir süre ödenmesi gibi birtakım beklentiler var. Üniversite öğrencilerinin yüz yüze eğitimle ilgili beklentileri var. Önümüzdeki döneme ilişkin ayrıca bir perspektif çizebilir misiniz? Ama önce beyannameyi rica edeceğim.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi esasında biz Okan Bey, 20 yıldır 2023 seçimlerine hazırlanıyoruz, çünkü Cumhuriyetimizin 100. Yılı’nın ülkemiz için taşıdığı ehemmiyeti biliyoruz. Geçtiğimiz yılın 28 Ekim’inde Türkiye yüzyılı vizyonuyla seçim kampanyamızın ilk işaret fişeğini zaten atmıştık, ancak deprem felaketi nedeniyle seçim kampanyamızda değişikliğe gittik. Ülkemizin 11 ilinde insanlarımız şu anda yas tutuyor, evlerini kaybedenler üzüntü içinde, şehirlerimiz ayağa kalkma mücadelesi veriyor. Böyle bir iklimde kimse, “vur patlasın, çal oynasın” türü bir kampanya yapamaz, yapmamalıdır. Ve biz de kampanyamızı seçimin önemine uygun, ama aynı zamanda depremzedelerimizin acısına saygılı bir şekilde yürütme kararı aldık.
Biliyorsunuz siyasette artık Erdoğan stili olarak kabul edilen bir tarz var; nedir o? Ru be ru, yani yüz yüze, gönül gönle ilişki. Hem şahsımız, hem teşkilat olarak seçim çalışmalarımızı bu şekilde yürüteceğiz. Halkımız sessiz, ama derinden bir seçim kampanya süresini yaşayacak. Türkiye yüzyılı vizyonu ana temamızla çalışmalarımızı biz sürdüreceğiz. Aday listelerinin Yüksek Seçim Kurulu’na verilmesinin ardından beyannamemizi ve sloganlarımızı kamuoyuyla paylaşacağız.
Tabii bunlarla birlikte milletimize bu süreçte şunu anlatmalıyız: Bölgemiz, dünyamız giderek sertleşen bir uluslararası mücadele alanına döndü. Krizler ve savaşlarla anılan bir dünyayı tecrübe ediyoruz. Biz bu ortamda güçlü ve bağımsız bir Türkiye inşa edebildik ve bunu sürdürmeye ihtiyacımız var. Savaş bu topraklara gelmesin diye mücadele verdik, vermeye devam edeceğiz.
Bu akşam şunu açıklayabilirim: Bir, biz ülkemizi savaşa sokmayacağız.
İki, biz aile kurumunu güçlü tutacağız. Üç, ağırlıklı Suriye’den olmak üzere göç konusunda daha hassas davranacağız ve göçmenleri de birilerine yedirmeyeceğiz.
Bizim son iki yıllık çabamız olmamış olsaydı Batı kulübü Türkiye’yi Rusya’ya karşı savaş ortamına çekerdi. Biz burada olduğumuz müddetçe buna müsaade etmeyeceğiz. Anlatacağımız bir diğer husus, kesinlikle Rusya-Ukrayna arasındaki bu süreci ciddi kararlı bir arabuluculukla inşallah nihayete erdirmektir.
SALİH NAYMAN - Evet, şimdi bir yandan da 14 Mayıs ilklerin de seçimi olacak yenilenen Seçim Yasası’yla birlikte. İlk kez uygulanacak yüzde 7’lik baraj var, onunla birlikte ortaya çıkacak sonuçlar var. Bu ne gibi değişimler getirir efendim?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ne gibi?
SALİH NAYMAN - Yani partilerin alacağı oy oranıyla birlikte, yenilenen ittifak sistemiyle birlikte değişiklik olma ihtimali var mı, yoksa milletin idaresiyle tamtamına…
MELİH ALTINOK- Bu yedili D'Hondt sistemi değil mi mesela?
SALİH NAYMAN - Evet.
MELİH ALTINOK- Yedili D'Hondt sisteminden bahsediliyor, bu seçimde uygulanacak yedili D'Hondt sistemi.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi onlardan öte tabi burada kendi logosuyla seçime girme arzusu içerisinde olan partilerimiz var. Şimdi tabii kendi logosuyla seçimlere girme kararlılığı içerisinde olan partilerimiz buradan ne alırlarsa tabii ki geleceğe de onunla yürüme durumları olacak. Bunu da tabi aramızda sık sık görüşüyoruz. Temennimiz odur ki, bu işi her sistem gibi sistemin geliştirilmesi gereken tarafları var, seçimden sonra da bunları zaten ele alacağız. Ama şu anda çok erken, şimdiden bunları konuşmanın ben pek faydalı olacağına da inanmıyorum. Türkiye yüzyılının inşası sürecinde hayata geçireceğimiz programları biz hazırlamaya başladık.
HİLAL KAPLAN- Peki, tam bu noktada o zaman ben bir şey sorayım müsaadenizle. İki gün önce sizin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı oluşunuzun 29. yıl dönümüydü. İBB Başkanı koltuğundan Cumhurbaşkanlığı makamına, Pınarhisar Cezaevi’nden 15 Temmuz darbe gecesine pek çok şeyler atlattı bu ülke. 2011’de 2023 hedeflerini açıklamıştınız siz ve o hedeflerin her birinin bugün gerçekleştiğini görüyoruz. İşte bugün TOGG’la alakalı yine çok büyük bir gelişme oldu, Mersin Akkuyu aynı şekilde. Peki, şahlanma dönemi diyorsunuz yeni dönem için. Şahlanma dönemi ne anlama geliyor? Sizin bu önümüzdeki 5 yıl içinde hedefleriniz, ufkunuzu biraz bize anlatabilir misiniz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi şöyle anlatayım: Şu anda arkadaşlarım bu basın bildirisinin hazırlıklarını yapıyorlar ve bu bildirinin hazırlıkları bittiği anda da bunların tüm kamuoyuna açıklamasını yapacağım. Zannediyorum şöyle 2-3 gün içinde, 4 gün içerisinde bu bitecek ve bu bittiği zaman bunu kamuoyuyla paylaşacağım. Ve bu şahlanma döneminin içinde neler var, burada nelere yer veriyoruz, bütün gerek ekonomik alanda, gerek sosyal, siyaset bütün bu alanlarda, aile dedik bu alanlarda neler var, neler yok hepsini kamuoyuyla inşallah paylaşacağız. Ve önümüzdeki bu Türkiye yüzyılı dediğimiz çatının altında neler var, bunu göstereceğiz.
Biliyorsunuz ilk kez 2007 seçimlerinde kullandığımız “durmak yok, yola devam” diye bir sloganımız vardı, şimdi bu sloganı doğru adımlarla yola devam olarak güncelliyor ve Türkiye yüzyılına doğru yürüyüşümüzü hızlandırıyoruz. Bu da şimdi yeni dönemin inşallah başlığı olacak.
Türkiye’ye geçtiğimiz 20 yılda kazandırdığımız güçlü demokrasi ve kalkınma altyapısı, adeta Türkiye yüzyılı vizyonunun bir girizgâhı, önsözü gibidir. Şimdi sıra asıl büyük hamlemizi yapmaya geldi. Tabi bunun ilk şartı 14 Mayıs seçimlerinde Cumhurbaşkanlığı ve Meclis’te çoğunluğu kazanmaktır, çünkü karşımızda ülkenin 20 yılını çöpe atmaya niyetli bir yapı var. Bizim amacımız, 14 Mayıs’ın hemen ertesinde deprem yaralarının sarılması ve Türkiye yüzyılının inşası hedefiyle yeni bir atılım başlatmaktır.
İşte şurada eserleri görüyorsunuz, bir taraftan Rize-Artvin Havalimanı, öbür taraftan TOGG, öbür taraftan 1915 Çanakkale Köprüsü. Ya bunların hayalinden geçmez bu, ama biz bütün bunları yapa yapa geliyoruz. İşte bir taraftan Gaziantep’te Gaziray. Ya çıkmış bir tanesi bu masanın içinde olanlardan, Sivas’a diyor hızlı trene ne gerek ve Sivaslı bu adam.
MELİH ALTINOK- Ayasofya da büyük, dedi Sayın Cumhurbaşkanım.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ya Ayasofya da büyük dedi, bunun bir kısmını müze yapalım dedi.
ŞEBNEM BURSALI- Turistlere açalım dedi, müze yapalım dedi.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Çamlıca, oraya diyor 60 bin kişiyi dolduracaklarmış diyor, doldurun da görelim diyor. Ya sen buraya uğramadın ki, bir uğra da bak.
MELİH ALTINOK- Çok şaşırmıyor musunuz Sayın Cumhurbaşkanım? Muhafazakâr kimliğiyle bilinen isimler.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ya şaşırmaz olur muyum? Böyle bir şeyi biz Beyefendiden beklemezdik, nasıl bu lafları etmeye başladı? Kim bunun suflörü, bilemiyoruz.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Bir kandil gecesi Saadet Partisi Genel Başkanı CHP Genel Başkanını cumhurbaşkanı adayı olarak açıkladığında ne hissettiniz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Allah iyiliğini versin ya. Şu anda bizden daha fazla Cuma’ya gidiyor; takip ediyor musun?
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Ediyorum.
ŞEBNEM BURSALI- Efendim, seçim çalışması sadece…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Murat Bardakçı ne diyor bunlara?
ŞEBNEM BURSALI- Ne diyor efendim?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Muhafazakâr nankör.
ŞEBNEM BURSALI- Seçim çalışması sadece mitingle ya da toplantılarla değil, sosyal medya üzerinden de yapılıyor efendim, o da önemli bir alan. Fakat son zamanlarda bakıyoruz ki sosyal medya ve aynı zamanda anketler üzerinden seçim ayarlı bir manipülasyon yoğunlaştığını görüyoruz. İşte nedir? Muhalif hesaplar algoritmalarla öne çıkarılıyor, muhalif olmayan hesaplar neredeyse yarıdan fazla oranda, yüzde 60-70’ler oranında görünürlüğü azaltılıyor, böyle oyunlar oynanıyor.
Onun ötesinde yine anketlerde bakıyorsunuz Millet İttifakı’nın adayı olarak ortaya çıkan Sayın Kılıçdaroğlu’nun ismi çok öne çıkarılıyor. Siz de anketlere çok önem veren bir lidersiniz aynı zamanda. Bu sosyal medyada oynana bu oyunlara ne dersiniz?
Bir de, anketle ilgili elinizde son yapılmış anket var ise lütfen bizimle paylaşır mısınız?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şebnem Hanım, ben alana bakarım. Hele hele 11 ilimizdeki bu depremin olduğu dönem de gelen kamuoyu araştırmalarının sağlık, sıhhat durumunu bir defa asla kabullenmek mümkün değil. İşte en son Adıyaman mitingini yaptık ve Adıyaman mitinginde, oradaki törende meydanda olanların sayısı 20 bindi bak böyle bir durumda; bu bir şeyi gösteriyor. Ve bu alanda olanlardı, havalimanından alana gelene kadar yollardaki insanların yoğunluğu anlatılır gibi değildi.
ŞEBNEM BURSALI- Deprem bölgesine gittiğimizde de efendim, zaten şunu söylüyorlar, depremzedelerle birebir konuşuyoruz, yani ben de bizatihi daha geçenlerde Antep’teydim: Orada diyor ki yine, yaparsa Erdoğan yapar. Yine baktığınızda dediğiniz gibi meydanlar kadar birebir görüşmelerde bu çok rahat ifade ediliyor zaten.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Meydanların dilidir, asıl olan ve meydanların dilinde bunu gördük. Şimdi Cuma günü inşallah Gaziantep’teyiz, oradan da büyük ihtimalle bir Kilis yapacağız ve böylece inşallah bu haftayı Elazığ’la toparlayacağız.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Ama Adıyaman çok ilginçti efendim, çünkü depremin en sert vurduğu illerden birisiydi.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Doğru.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Ve siz hava koşulları ve diğer nedenlerle beklenen…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Üç gün arka arkaya Adıyaman’da yağmur vardı.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Evet. Hani erişmekle ilgili hususlara da işaret ettiniz. Bu kadar çökmüş bir şehirde, bu kadar göç vermiş bir şehirde o tarz bir temel atma törenleri miting havasında geçiyor ve kitleler size olan ilgisini ve sıcaklığını sürdürüyor. Hâlbuki bu depremin aynı zamanda siyaseten bir çöküşe de yol açacağına ilişkin muhalefet başta olmak üzere birçok çevrenin yüksek beklentisi vardı. Ne oluyor, nasıl oluyor bu?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Okan Bey, millete dokunmadıktan sonra hiçbir yol sizi başarıya götürmez. CHP’nin bazı anket firmalarını toplayıp kendilerine özel sonuç sipariş ettiğini, bunun için de milyonları özellikle belli rakamlarla bir yerlere çekme gayreti içerisinde olduklarını biliyoruz. Tabii her seçim sürecinde içeriden ve dışarıdan algı operasyonu girişimlerine biz alışkınız. Yine benzer yollara tevessül ediyorlar, tezviratlarla, yalan, dolanlarla kazanç elde etme hesabı yapıyorlar. Ama bu millet feraset sahibidir, yanlış hesapları bozmakta da mahirdir. Onlar sosyal medya oyunlarıyla masa başında hazırladıkları anket tablolarıyla kendilerini oyalayadursunlar. Milletimiz kimi sandığa gömeceğini, kimi oradan çıkartacağını gayet iyi biliyor. Yine de bunların sosyal medyada yaydıkları yalanlara karşı biz meydanı boş bırakmıyoruz. İletişim Başkanlığımız başta olmak üzere ilgili birimlerimiz her yalanı doğrusunu ortaya koyarak ifşa ediyor, bu şekilde yüzlerce-binlerce yalan çürütüldü. İletişim Başkanlığımız çürüttüğü yalanlar ve doğrusunu anlattığı bu tezviratlarla ilgili depremin ilk gününden bu yana 52 dezenformasyon bülteni yayınladı.
Esasen sosyal medyanın yalan ve iftira mecrası haline dönüşmesinden vatandaşlarımız da mustarip. Depremin hemen ikinci günü elektronik devlet üzerinden açılan dezenformasyon bildirim servisine bugüne kadar vatandaşlarımız tarafından yapılan bildirimlerin sayısının 10 bine ulaşmış olması da bu rahatsızlığı çok açık, net gösteriyor. Benim bir iletişim seferberliği çağrım olmuştu hatırlarsanız. Vatandaşlarımızın yaptığı bu dezenformasyon bildirimleri de çağrımızın karşılığı bulduğunu açık-net gösteriyor. Tabii seçim sürecinde dezenformasyonla mücadele daha bir önem kazanıyor, inşallah bu mücadelemizi topyekûn bir şekilde sürdüreceğiz.
MELİH ALTINOK- Sayın Cumhurbaşkanı, anketleri yukarıda göstererek, muhalefet ne yapmayı amaçlıyor? Yani seçim gecesine dair bir provokasyon mu hedefleniyor, seçmenlerde beklentiyi yükseltip bir oyun mu oynanmak isteniyor?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Vatandaşımızın bu noktadaki bakış açısını acaba nasıl terse yorumlarız, bunun gayreti içindeler, başka bir şey değil.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Bir tür ikinci tura bırakma senaryosu da olabilir mi bunun içinde?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Her şey olabilir. Ama onların ikinci tura bırakma gayretleri bir defa çok çok ucuz algı operasyonu, benim milletim bunu yutmaz.
SALİH NAYMAN - Efendim, bir yandan da bugün TOGG çekiliş yapıldı, 20 bin kişi, 20 bin de yedek, yakında da göreceğiz. Siz de zaten en hızlı şekilde kullanmaya başlayacağınızı söylemiştiniz. Bugün siz ne hissetiniz, çünkü önemli bir projeydi, fabrika nerede, diye soruldu, farklı şeyler, olsa da satılmaz dendi, yapılsa da çok yerli değil gibi birçok karalama kampanyası da vardı, artık yollara çıkmaya hazır.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sayın Kılıçdaroğlu’nun yalandan başka ürettiği bir şey yok, olsa da satılmaz. Peki, bu kadar şu kurada çıkanlar, bunu hangi algıyla, hangi alışkanlıkla sıraya girip bu kuranın çekilmesine katıldılar. Düşünün, yani 177 bin yanılmıyorsam şu ana kadar müracaat eden var.
MELİH ALTINOK- Her partiden var bu başvuruyu yapan.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Biz bu hayali gerçekleştirmek için çok uğraştık. Aradığımız babayiğitleri nihayet bulduktan sonra hızla işe başladık ve hamdolsun neticelendirdik. Önce tasarımı, sonra fabrikası derken, işte satış aşamasına geldik. TOGG için toplamda 177 bini aşan rekor bir ön sipariş oldu.
ŞEBNEM BURSALI- 177 bin Çok ciddi bir rakam.
SALİH NAYMAN - Bayağı da heyecan var.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ben tabii TOGG’da özellikle kurada ismi çıkanlar için hayırlı olsun diyorum.
SALİH NAYMAN - Şimdi bir yandan da dünyada da karışıklık var, uzmanlık alanı Okan Bey’in, onu da sorsun ve yanıtları da merak ederiz.
OKAN MÜDERRİSOĞLU- Hem Amerika Birleşik Devletleri’nde, hem de Avrupa Birliği’nde ciddi ve artık küresel sistemi etki altına alacak bankacılık krizleri yaşanıyor ve banka iflasları var. Ağırlıklı sebebinin yüksek faiz olduğu ve buna dayalı planlama hataları olduğu gözüküyor. Ben hem küresel sistemdeki bu riski nasıl okuduğunuzu, hem de Türkiye ekonomisinin sağlığı konusunda bize nasıl bir rapor vereceğinizi sormak istiyorum.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bunu yıllar yılı biliyorsunuz benim tezim her zaman düşük faizdir. Avrupa, devamlı yüksek faizlerle bu yolda devam etmek istedi, ama bunların bu yüksek faiz teorisi tutmadı ve şu anda da bunun bedelini ağır bir şekilde ödüyorlar. Tabii artan küresel enflasyon baskıları karşısında uygulamaya konan sıkı para politikalarının küresel ekonomik aktiviteyi baskılayarak tüm dünyayı resesyona sürükleyebilme riski var. Bu riski daha önceden gündeme taşımıştık ve bu konuda herkesin çok dikkatli olması gerektiğini de defaatle ifade etmiştik. Bütün bu uyarılarımıza rağmen bunun gerçeğe dönüştüğünü üzüntüyle görüyoruz. Küresel ekonomik aktivite önemli derecede baskılanmış durumda. Bu hafta içerisinde Dünya Bankası tarafından yayınlanan raporda, küresel büyümenin yüzde 2,2’ye gerileceği öngörülüyor. Son 30 yılın en düşük büyüme rakamı olan bu beklentinin, dünya ekonomisinde kayıp bir 10 yıllık dönemini tetikleyeceği ifade ediliyor. Resesyon riski bu denli belirgin hale gelmişken, bir de sıkılaşan para politikası borçlanma maliyetlerini arttırıyor, tahvil faaliyetlerini de düşürüyor. Bu nedenle bankaların zarar etmesi ve artan risk algısı nedeniyle mudilerin mevduatlarını çekmeleri sonucunda Amerika’da üç banka biliyorsunuz iflas etti. Aynı tehlike önce İsviçre Bankası Credit Suisse, şimdi de başka Avrupa bankalarına kadar sıçradı. Amerika’da başlayan ve daha sonra Avrupa’ya da sirayet eden bu gelişmeler, küresel finansal istikrarı tehdit ediyor.
Hamdolsun, ülkemizdeki bankacılık sektörü sağlam temellere ve göstergelere sahiptir. Ayrıca, etkin gözetim ve denetim altyapısı sayesinde bankacılık sektörümüz güçlü görünümünü şu anda da koruyor. Eski Türkiye döneminde yaşanan banka batışları ve kurtarma operasyonları artık mazide kaldı. Bankacılık sektörümüz uluslararası kriterlere uyumu ve yüksek standartlarıyla dünyaya şu anda örnek olacak bir konumdadır, bunu da açıkça söylemekte fayda var.
SALİH NAYMAN - Efendim, bir yandan da aslında yanıtların arasında ya da soruların arasında da vardı, ama Ayasofya bu seçim döneminde de çok fazla cümlenin içinde geçti, geçecek gibi de görünüyor. Bununla ilgili de bir bandımız var izleyelim, üzerine de sorumuzu da soralım.
…
HİLAL KAPLAN- Efendim, açamazsınız dediler, Ayasofya ibadete açıldı, sayenizde. Şimdi bugün sanki o engelleme çabalarını yapanlar kendileri değillermiş gibi davranıyorlar. Hatta Temel Karamollaoğlu’nun ağzından, “bir kısmı turistlere açılsın” gibi değişik cümleler duyuyoruz. Sözde kadın haklarını çok seviyorlar ve savunuyorlar, milyonlarca kadının eğitim hakkını engellediler, kamuda var olma hakkını engellediler. Şimdi bugün, “başörtülü kadının hakkını en çok biz savunuyoruz, siz istismarını yapıyorsunuz” diye suçlamalarda bulunuyorlar. Yani böyle biraz belki balık hafızalı, şöyle 30 saniyelik falan hafızası olanların inanabileceği türden argümanlar bunlar, ama son olarak siz bu siyasi tabloya baktığınızda nasıl yorumlarsınız, ne demek istersiniz gerçekten merak ediyorum?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hilal Hanım, şunların acınacak halini görünce doğrusu milletim adına ben çok üzülüyorum. Yani bir taraftan kalkıp Ayasofya’nın açılması noktasında çıkıyor Meral Hanım ne diyor? Açamazsınız diyor. Meral Hanım, Cumhurbaşkanı’nın imzasının olduğu genelgeyi herhalde gördün, açtık mı? Açtık.
Çıkıyor bir tanesi, “bir metrekarelik bez parçası” diyor. Bay bay Kemal ne diyor; “ben ona çul derim” diyor. Bir başkası ne diyor, işte Karamollaoğlu, yazıklar olsun sana, “Ayasofya’nın bir bölümünü müze olarak kullanırız” diyor. Ya Fatih Sultan Mehmet’in bu noktada neresini kalkıp da müze olarak bıraktığını duydun, hangi kitapta var bu? Al işte bu Kaboğlu denilen, kaba mı kaba, Ayasofya’nın bir bölümünün müze olmasından bahsediyor. Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu; ey Temel efendi, işte sen o kaba denilen adamlarla şu anda aynı saftasın, aynı saftasın. Çıkıyor bir başkası, “yapılanın adı siyasi yüzsüzlüktür” diyor. Şu anda yanında olan Temel efendiyle beraber, o hangi esaslar üzerinde hareket ediyor, rahmetli Erbakan Hocamızın esasları üzerinde. Onun bütün emeli, bütün hayali, bütün arzusu neydi? Ayasofya’yı açabilmekti. Sen acaba Erbakan Hocayla ne zaman tanıştın ya? Ben, Erbakan Hocamızın partiyi kurduğu zaman Gençlik Kolları’ndan itibaren Başkanlık yapmış birisiyim, sen ise daha sonradan katıldın. Ama yine sen, Sivas’ta Belediye Başkanı olduğun zaman malum Madımak Oteli olaylarında seninle ilgili bu bay bay Kemal’ler, bunlar ne diyorlardı?
MELİH ALTINOK- Katil diyorlardı.
HİLAL KAPLAN- Madımak katili diyorlardı, evet.
MELİH ALTINOK- Yakın zamana kadar da diyorlar, Canan Kaftancıoğlu da söylüyordu, oturmayacağız Madımak katilleriyle, diye.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet, şimdi bakın ne hale geldi. Milletim Ayasofya’nın zincirlerinden kurtuluşunun, kızlarımızın eğitiminin önündeki engellerin kaldırılmasının kimlerin gençlik hayali olduğunu da gayet iyi biliyor. Her fırsatta Diyanet İşleri Başkanlığımıza saldıran, okullardaki din eğitiminin kaldırılmasını isteyen CHP mi Ayasofya’yı açtı, yoksa başörtüsüne, “bir metrekarelik bez parçası” diyen bay bay Kemal, 2008’de başörtüsü yasağını kaldıran yasanın iptali için Anayasa Mahkemesi’ne başvurduğunu ne çabuk unuttu ya? Bay bay Kemal bunları unutmuş görünse de, milletimin hafızası bunları asla unutmayacaktır. Bu oyuna gelmeyeceğiz ve benim milletim, bunlara gereken dersi işte 14’ünde verecektir. Milletçe buna hazır olmalıyız. Ve Müslüman, bir sokulduğu delikten bir daha sokulmaz ve inşallah bir daha sokulmayacaktır.
SALİH NAYMAN - Sayın Cumhurbaşkanı, çok teşekkür ediyoruz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ben çok teşekkür ediyorum. Geniş, vasıflı bir herhalde program gerçekleştirdik.
SALİH NAYMAN - Çok teşekkürler, sağ olun.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Rahmet ayında, bereket ayında böyle bir programı gerçekleştirdiğimiz için de, ekranları başında bizi izleyen tüm milletime en kalbi sevgi ve saygılarımı özellikle sunuyorum.
SALİH NAYMAN - Teşekkür ederiz. Evet, bugün Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Özel Programımızı tamamlamış olduk.
Hoşça kalın efendim.