TRT “Cumhurbaşkanı Özel Yayını”

01.02.2023

CANAN YENER REÇBER- Mutlu akşamlar sevgili seyirciler, TRT ekranlarına hoş geldiniz. Çankaya Köşkü’nden Cumhurbaşkanı Özel Yayınımızla karşınızdayız. TRT Haber, TRT 1, TRT Türk, TRT Avaz, TRT Kürdi, TRT World ve TRT Arapça başta olmak üzere yine radyolarımızdan TRT Radyo 1 ve TRT Radyo Haber’den de ortak yayında olduğumuzun altını çizelim efendim.

Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ı ağırlıyoruz bu akşam. Hoş geldiniz efendim yayınımıza.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hoş bulduk, teşekkür ediyorum, sağ olun.

CANAN YENER REÇBER - Şimdi malum seçim süreci için artık tarih netleşirken gözler de çevrilmiş durumda 14 Mayıs’a ve siyaset de hareketlendi. Siyaset arenasındaki son gelişmeler başta olmak üzere sevgili seyirciler, ekonomik hedefler ve dış politikaya dair merak edilenleri de Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelteceğiz sorularımızla ve o sorulara katkıda bulunacak gazetecilerimizi, konuklarımızı sizlere tanıtmak isterim öncelikle, müsaadelerinizle.

Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sayın Mustafa Kartoğlu bizimle birlikte. Sayın Pelin Çift. Gazeteci Abdulkadir Selvi yine sorularıyla katkıda bulunacak. Gazeteci Hale Kaplan da bu akşam bizimle birlikte.

Sayın Cumhurbaşkanımız, soracağımız çok soru var, konuşacağımız pek çok konu var. Ama seçim tarihi netleşmişken elbette yeni sloganlar da ortaya çıkmaya başladı. İşte onlardan biri, “Yeter söz milletindir” sloganı. Bu slogan aynı zamanda afiş olarak da CHP Genel Merkezi’ne asıldı. Öncelikle dilerseniz bu sloganı ve 14 Mayıs’ın önemini izleyelim hep birlikte bir videoda, ondan sonra sorularımızı size yöneltmeye başlayacağız.

(VTR Sunuldu)

CANAN YENER REÇBER - Şimdi elbette sloganlar son derece önemli, özellikle seçim meydanlarında sloganlarla vatandaş aslında bu seçim sürecini de sahipleniyor. AK Parti’nin de çalışmaları var, işte onlardan biri Türkiye yüzyılı, Türkiye yüzyılını başlatacağız, sloganınız da yine öne çıkıyor. Seçim tarihini açıklamanızın ardından da sık sık kurmaylarınızla seçim sürecini ele aldığınızı biliyoruz efendim.

Şimdi, Türkiye yüzyılını başlatacağız, söyleminizden ne anlamalıyız, tema ve temalar ne olacak önümüzdeki günlerde açıklayacağınız? Ve bugün Grup Toplantısı’nda verdiğiniz mesajlar da önemliydi, özellikle muhalefete yönelik mesajlarınız da öne çıktı, muhalefetin de sizin bazı söylemlerinizi sahiplendiğine yönelik söylemlerdi, bunlar. Buna dair bir değerlendirme yapmak ister misiniz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Canan Hanım, öncelikle biz tabii bugüne kadar hep eserlerimizle, hizmetlerimizle sürekli bir gayretin içindeyiz. Ziya Paşa’nın çok güzel bir beyti var, “Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz/ Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.” Yani bir partinin, bir adayın ayinesi iştir, kampanyaya bakılmaz. Eğer siz eserlerinizle, hizmetlerinizle halkınızın karşısında değilseniz, halkınız da zaten size değer vermez. Ve bizim yaptıklarımızı 20 yıldır halkımız çok açık, net görüyor ve bunlar tabii böyle ekranda vesaire değil eser olarak görüyor. Yani bir bakıyor, Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü görüyor. Bir bakıyor, Marmaray’ı görüyor, bir bakıyor Avrasya Tüneli’ni görüyor. Bunlar benim halkımın hayali olarak gördüğü şeyler değildi veya tasavvur ettiği şeyler değildi. Ya? Yani düşünün Boğazın altından raylı sistem geçecek, bunları benim halkım bugüne kadar yaşamadı, görmedi. Boğazın altından Avrasya Tüneli geçecek, bunları görmüş değildi, ama bunları bizimle yaşadı gördü.

Öbür taraftan tabi rahmetli Demirel’in köprü, Turgut Bey’in yine rahmetli köprü, üçüncüsü de bize nasip oldu, o da Yavuz Sultan Selim Köprüsü. Bunları bile yaptırmamak için aynen bunlar gibi geldiler gösteriler yaptılar, önünü kesmek için ellerinden geleni yaptılar, ama muvaffak olamadılar. Çünkü biz dedik ki; biz Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nü de yapacağız, hatta hatta raylı olarak yapacağız. İnşallah o raylı sistemle ilgili çalışmalarımız da devam ediyor. Ama bunlara kalsa, bunlar onu da engellemek için ellerinden geleni yaparlar. Tabii Türkiye yüzyılı dediğimiz bir vizyon meselesidir ve bu vizyonla biz bugüne kadar yaptıklarımızın üzerine çıkacağız ve çok daha ileri adımlar atacağız. Ve varsın birileri masa başında kurgulanmış kampanyalarla göz boyamaya çalışsın.

Biz milletimizle beraber yoğurduğumuz Türkiye yüzyılı vizyonuyla yeni zaferlere inşallah başarılarla ulaşacağız. Ve mesajımız net; 20 yıl boyunca büyük badireler atlatarak fevkalade başarılara imza attık. Yaptığımız devasa altyapı yatırımlarıyla küresel bir güç olmaya hazırlandık, çünkü bu millete bu yaraşır. Ve bu millet bunu yapar mı? Yapar. Türkiye yüzyılı, Türkiye’nin son dönemde elde ettiği güç ve birikimle dünyanın en önde gelen ülkelerinden biri olacağı dönemin adıdır. Türkiye yüzyılı, 20 yıldır yaptığımız yatırımların artık doğrudan vatandaşımızın refahına, imkânlarının çok daha hızlı artmasına yarayacağı dönemdir. 20 yılda biz büyük ve güçlü bir Türkiye’yi kurduk, şimdi bu Türkiye’nin imkânlarını vatandaşlarımızın daha fazla istifadesine sunma zamanı. İnanıyorum ki milletim yine AK Parti diyecek, yine Cumhur İttifakı diyecek; Türkiye yüzyılı bu.

CANAN YENER REÇBER- Muhalefetin sizin söylemlerinizi de kullanmaya başlamasını değerlendirdiniz bugün Grup Toplantınızda. Buna dair bir açıklama yapmak ister misiniz acaba?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Çok açık net, ya bunlarda utanma diye bir şey yok. Kalleşçe astıkları Menderes’in şimdi de sloganını çalıyorlar, bunun adı hırsızlıktır, devasa. Kendileriyle çelişmek muhalefetin her zamanki hali. Bunların istismar etmediği ne kaldı? Herkesi kör, alemi sersem sayıyorlar. Adnan Menderes’in partisi, “Yeter, söz milletindir” çıkışını CHP’nin tek parti faşizmine karşı yapmıştı. Bu slogan CHP’ye isyanın bir nişanesidir. Bu söz, millet iradesini sembolize ediyor. Millet iradesine sahip çıkanlar ancak bu sözü kullanma hakkına sahip olabilir, CHP değil. Bugün millet iradesine sahip çıkan kimdir? AK Parti’dir, Cumhur İttifakı’dır. Şimdi bunlar bu slogana dahi çökmeye çalışıyorlar. Kalkmışlar binalarına bu sloganı asıyorlar. Binalara slogan asmakla olmaz, önce gerçekten milli iradeye saygılı olmayı öğrenin. Tabii bunların gayesi, gayreti ülke ve millet değil. Bunlar bir defa milli değil, bunlar gayri milli. Milli olmayan “Yeter, söz milletindir” diyebilir mi ya, diyemez. Oraya pankartı asabilirsin, benim milletim sana inanmaz ki, çünkü siz milli değilsiniz, gayrı millisiniz ve bu millete hep ihanet ettiniz. “Yeter, söz milletindir” diyen Menderes’i ipe götürdünüz, idam ettiniz ve bunun sorumlusu sizsiniz. Bunlar milletin gönlüne girmenin değil şimdi de yeni bir şey öğrendiler, Batıdan aferin almanın peşindeler. “Batı bile bize aferin” diyecek diyor, Allah Allah nasıl bir iş bu? Biz de CHP zihniyetine bugün “Yeter, söz milletindir” diyoruz, ama hizmet söz konusu olduğunda yetmez diyoruz, eser söz konusu olduğunda yetmez diyoruz.

CANAN YENER REÇBER - Şimdi efendim, seçim yaklaşırken muhalefet partilerinin adayı da henüz netleşmiş değil. Altılı masa toplantıları hâlihazırda devam ediyor, başlangıç tarihi de 12 Şubat 2022, neredeyse 1 yılı geride bırakmak üzereler. Şimdi ayrıca 55 ikili görüşme yapıldığı bu süreç içerisinde, 11 kez de altılı masa etrafında toplanıldı. Şimdi hep birlikte altılı masanın bu 1 yıllık sürecini izleyelim, ardından sorularımız olacak efendim.

                                    (VTR Sunuldu)

CANAN YENER REÇBER - Sayın Kartoğlu, sizinle devam edelim, sorularımızla başlayalım.

MUSTAFA KARTOĞLU- Aslında iki sorum var müsaade ederseniz Sayın Cumhurbaşkanım. Birincisi; bu tablo size neyi anlatıyor, 11 ayda açıklanamayan, üzerinde uzlaşılamayan başkan adayı?

Bir de; bu adaylık konusu o kadar çok tartışıldı ki bir süre sonra aslında adayın, cumhurbaşkanının ve altılı masadaki diğer genel başkanların sorumluluklarına ilişkin birtakım başka konular da gündeme geldi. Cumhurbaşkanının tek başına yetkili olmayacağı, bir sözleşmeyle bağlanacağı, sözleşmeye uymazsa kriz çıkabileceği ya da bir veya birden fazla cumhurbaşkanı yardımcısının cumhurbaşkanının yetkilerini kullanabileceği yönünde. Şimdi siz zannediyorum dünyada en uzun süre bir ülkeye liderlik yapan devlet başkanlarından birisiniz veya birincisisiniz şu anda. Bu deneyimle baktığınız zaman, böylesi bir sözleşmeyle bağlanmış cumhurbaşkanı veyahut yardımcıları daha fazla yetki kullanan, altılı masadan izin almak zorunda kalan bir cumhurbaşkanı ülkeyi nasıl yönetebilir?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Mustafa Bey, isterseniz gelin biz bunlara altı değil de yedili masa diyelim. Altı deyince eksik oluyor. Nerede malum parti? O da hep söylediğim gibi masanın altında. Biz aslında seçim tarihini açıklayarak bir anlamda yedili masadakilerin rahatını bozduk. Kendilerince kapalı kapılar arkasında toplanıp-toplanıp bunlar dağılıyordu. Sizler de benim kadar bunu çok-çok iyi biliyorsunuz, seçim tarihi vermesek bunların aday çıkaracakları da yoktu. Bırakalım adayı, aday açıklama tarihlerinde bile bir belirsizlik, tutarsızlık var. Biri 13 Şubat’ta açıklayacağız diyor, diğeri o tarihte açıklamak gibi bir planımız yok diyor. Masadakilerin hiçbiri bir diğerini tekin bulmuyor, güvenmiyor. Siz birbirinize güvenmiyorken millet size nasıl güvensin? Aslında onlar için adaylarının kim olduğu da önemli değil, onlar ipleri altısının, hatta HDP’yi de sayarsak yedisinin elinde bir kukla koymaya çalışıyorlar. Böyle bir aday modeli bu millete hakarettir.

Bir de, aman yıpranır diye adaylarını açıklamıyorlarmış. Bu nasıl iş? Yani siz adayın yıpranacağından korktukları için aday bile açıklayamazken, biz 22 yıldır 2023’e hazırlanıyoruz, Türkiye yüzyılına hazırlanıyoruz. Bak bizim böyle yıpranmak vesaire diye bir şey yok, niye? Bu yola çıkan tabii ki yıpranacak. Hizmet yıpratır, ama yeter ki sizin aşkınan koşan yorulmaz anlayışınız olsun ve biz şimdi aşkınan koşuyoruz, yorulmadık, yorulmuyoruz ve evvel Allah yıpranmadık, yıpranmıyoruz.

ABDULKADİR SELVİ- Efendim, ben de bir konuyu sormak istiyorum; muhalefet, Anayasanın 101. Maddesi’ne göre Erdoğan üçüncü kez cumhurbaşkanı adayı olamaz diyor. Bu konuda ne dersiniz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Abdulkadir Bey, bunların hiçbirisinin Anayasanın 101’inde veya diğer maddelerinde falan bir yeri yok. Biz bugüne kadar bu adımları atarken bunların aklı neredeydi? Biz Cumhurbaşkanı seçildik, bunların aklı neredeydi? O zamanlar bunu hiç konuşmadılar, dikkat edin. Ama şimdi konuşuyorlar, niye? Çünkü çıkaracakları bir cumhurbaşkanı adayının seçilme şansı olmadığını görüyorlar, bundan dolayı rahatsızlar. Hamdolsun, milletimiz bizi Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin ne yaptı, ilk Cumhurbaşkanı yaptı. Biz böylece ilk dönemi inşallah tamamlamış olacağız, dolayısıyla yeniden adaylık önünde de hiçbir engel bulunmuyor. Hukuka da, Anayasaya da uygun ve bu tartışmaları gereksiz buluyorum. Bunlar, sandıktan ümidini kesenlerin başvurduğu suyu bulandırma çabalarıdır. Birçok anayasacı da bunlarla ilgili bu açıklamaları zaten yaptı, milletimiz bizi inşallah tekrar aday da yapacak, cumhurbaşkanı da seçecek.

ABDULKADİR SELVİ- Korktukları için mi bunu ortaya atıyorlar efendim?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii tabii bundan, başka bir şey değil.

CANAN YENER REÇBER - Sayın Kaplan, sizinle devam edelim.

HALE KAPLAN- Sayın Cumhurbaşkanım, muhalefet cephesinde sadece cumhurbaşkanı adayıyla ilgili bir tartışma yok, bakanlıklarla ilgili de bir pazarlık söz konusu. Son dönemde dile getirilen, özellikle bakanlık sayılarının oy yüzdelerine göre değil vekil sayılarına göre olması şeklinde. Yine hafta başında açıklanan ortak mutabakat metninde, bakanlıkların sayılarının çoğaltılacağı ve yeni bakanlıkların açılabileceği dile getirildi. Bu tartışmalar aslında bize koalisyon dönemlerini çok hatırlatıyor. Siz nasıl benzerlikler kuruyorsunuz? Bir de, ortak mutabakat metnini inceleme fırsatınız oldu mu, görüşlerinizi merak ediyorum.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hale Hanım, olmaz mı? Benzerlik değil, tam anlamıyla koalisyon dönemine dönüş söz konusu olacak. Geçmişte oldu ya, Başbakan olduğum zaman bakan sayısı 35’ti, biz ne yaptık? Dedik, ya nedir bu, böyle bir şey olamaz, ne yapalım? Bakan sayılarını indirdik indirdik indirdik ve şu anda bizim 17 tane bakanımız var. Bak, 35 bakanlıktan ta 17’ye kadar bu işi indirdik. Bunu şu anda o yedili masada olanların bazıları bilir, bu konudaki hassasiyetimizi gayet iyi bilirler, çünkü bunlar israfın ta kendisidir. Şimdi bu masa müdavimleri erken başladı ağlamaya. Niye? Bir şey kapmaları lazım, bunların çünkü millet için bir dertleri yok. Hepsinin tek hesabı var, kendi kuklamızı cumhurbaşkanı adayı yapabilir miyiz, şu bakanlığı veya bakanlıkları kapabilir miyiz? Çünkü aç tavuk kendini darı ambarında sanırmış. Eski Türkiye’de olduğu gibi 6’lı masanın bakanlık paylaşımı kavgaları da unutmayın ha yakındır, çok kavga edecekler. Tüm bunlar amaçlarının millete hizmet değil, rant sağlamak olduğunu gösteriyor ve hiçbir netice buradan da alamayacaklar, çünkü benim milletim bunlara bu ülkeyi, bu devleti asla teslim etmez.

CANAN YENER REÇBER - Peki, şimdi bir videomuz var, o videoyu da izleyelim, çünkü koalisyonlu yıllara dair bir video hazırladı arkadaşlarımız. Türkiye’nin koalisyonlarla geçen yıllarında neler olmuştu, izleyelim, devam edeceğiz.

(VTR Sunuldu)

CANAN YENER REÇBER - Evet, yine seçim gündemiyle devam edelim. Sayın Selvi, buyurun.

ABDULKADİR SELVİ- Efendim, öncelikli olarak bu videoyu izledik koalisyonları gösterdi. 6’lı masayı da koalisyona benzettiğiniz oluyor mu? Ve 6’lı masa bir ortak politikalar mutabakat metni açıkladı, bu bir koalisyon protokolü olarak nitelendirilebilir mi?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN-  Yani değişik bir versiyonu diyebilirsiniz, çünkü ben de şöyle bir inceleme fırsatını buldum. Ve koalisyon hükümetleri belki buna göre çok daha isabetli adımlar atma fırsatını yakalamış olabilir. Niye? Çünkü 6 ay hükümet ediyor, ama bunlar o fırsatı da bulamayacaklar, çünkü benim milletim bu koalisyon hükümetlerinden ders aldı. 7’li masa Türkiye’ye bir şey hiç getiremez, milletim de zaten onlara bu yetkiyi vermez. Masadaki oturma düzeninden ziyaret sırasına kadar her konuda çıkmaza girenlere benim vatandaşım ülkesini yönetme yetkisini vermez, vermeyecektir. Masadakiler ülkeyi götürse götürse eski o kötü günlerine götürür, çünkü özlemleri, vaatleri eski Türkiye. Tamamen siyaset mühendisliği üzerine kurulu derme çatma bir masa. Masadakilerin talimatıyla hareket edecek bir cumhurbaşkanı ile böylesi büyük bir ülke yönetilemez.

Kaldı ki, bunlar talimatı nereden alıyor? Dışarıdan. Ne diyor? Batı bize aferin diyecek. Mantığa bak. Söyler misiniz arkadaşlar, kuklalara kim itibar eder?

Bir hatıramı anlatacağım. IMF’nin başındaki zat ve şu anda bu 7’li masada olanlardan bir tanesi de yanımda o zaman. Ve ben IMF’in başındaki zata dedim ki, siz Türkiye’yi idare edemezsiniz. Nerede oluyor bu? Davos’ta. Ancak siz taksitlerinizi alırsınız dönersiniz. Ama ülkeyi yönetmek bana aittir, size ait değil. Ve 23,5 milyar dolar IMF’e borcumuz vardı, o zaman ve biz 2013’te IMF’e olan borcumuzu bitirdik. Bunu o 7’li masadaki kişilerden bir tanesi değil, Türkiye’nin Başbakanı olarak Tayyip Erdoğan’ın Hükümeti halletti, ödedi. Ve IMF’le irtibatımızı kestik, bakın o gün-bugün bizim artık IMF’le ilişkimiz yok, ama şu anda 7’li masanın içinde olanlardan otellerin lobilerinde IMF’le görüşmeler yapanlar var.

Ve bizim o zaman Merkez Bankası’nın rezervi 27,5 milyar dolardı, şu anda 128,5 milyar dolar döviz rezervimiz var. Başbakanlığım döneminde bir ara 135 milyar dolara da çıktık, yine çıkacağız, daha fazlası olacak. Çünkü bizim hükümet etme sistemimiz cumhurbaşkanlığı sistemiyle istikrar kazandı, bu koalisyonlar hükümetiyle istikrarsızlık değil. Şimdiki hal muhal, çünkü bunların böyle bir araya gelip daha cumhurbaşkanını seçemeyenlerin bu ülkeyi yönetme kabiliyeti olabilir mi ya? Mümkün değil. Ve milletim bütün bunları görüyor. Biz de şu anda rakamları konuşuyoruz.

Bakın, benim şu anda vatandaşım önümü kesti, bana da bir kart verdi. Arkadaşlar bilmiyorum bunu gösterme mümkün olabilecek mi? Ama bu kart 1946’nın ekmek kartı, nasıl.

ABDULKADİR SELVİ- Ekmek karnesi dedikleri bu mu efendim?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet evet. Ama burada ekmek kartı diye yazıyor ve büyükler için demiş, 1-2-3-4 burada pusulalar var, bu pusulaları keserek. Cumhuriyet Halk Partisi’nin yönetimi bu, Cumhuriyet Halk Partisi’ni tanımak istiyorsan bu ekmek karnesine bakacaksın. Acaba buradan ekrana tam yansıyabiliyor mu?

CANAN YENER REÇBER - Arkadaşlarım az önce verdiler, ama tam ekrandan okunabiliyor mu ondan emin değiliz Sayın Cumhurbaşkanım, ama ekrana yansıyor şu an.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Arka tarafını da şöyle bir çevireyim.

CANAN YENER REÇBER - Evet, şu an görünüyor efendim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN-  Şimdi gayet iyi. Bu tarafını da çevireyim, ekmek kartı yazısını. Bu, CHP’nin karnesidir. Bundan daha güzel ispat olur mu? Benim milletim bir daha bu karne dönemine dönmez ve dönmeyecektir. CHP’yi tanımak istiyorsanız işte karnesi bu. Çok teşekkür ediyorum.

CANAN YENER REÇBER - Sayın Selvi, bir sorunuz daha olacaktı bildiğim kadarıyla, alalım.

ABDULKADİR SELVİ- Evet, iki sorum var. Sayın Cumhurbaşkanım, bir; Cumhurbaşkanlığını Çankaya Köşkü’ne taşıyacaklarını söylediler. Biz de şu anda Çankaya Köşkü’nde, bu mekânda yayın yapıyoruz, ne diyorsunuz bu konuda?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN-  Şimdi Sayın Selvi, siz de ifade ettiniz, bakın şu anda biz Cumhurbaşkanlığı’nın Çankaya Köşkü’nde bu programı yapıyoruz. Bu tabii ilk program değil, burada daha önce çok programlar yaptık. Çankaya Köşkü Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal tarafından milli mücadele sırasında devletimize kazandırıldı. Mevcut durumu itibariyle burası üç bölümden oluşuyor. Birinci kısım, ana hizmet binası. İnşaatına 1986 yılında, kullanımına 1993 yılında başlandı. İkinci kısım, genel sekreterlik ve denetleme kurulu binası. 1997 yılında yapımına başlanmış, 1999 yılında hizmete girdi. Üçüncü kısım, basın toplantısı ve resepsiyon salonu, 1998’den itibaren hizmete girmiş. Şu anda yayınımızı da resepsiyon salonu olarak adlandırılan bölümden yapıyoruz.

Bunun dışında, Cumhuriyetin ilk yıllarından kalma, bugün için fiilen kullanımı mümkün olmayan tarihi değere sahip binalar bulunuyor. 2014 seçimlerinde Cumhurbaşkanı seçildiğimde biz de burada göreve başladık. Ardından 29 Ekim 2014 tarihi itibariyle Cumhurbaşkanlığının Beştepe’deki mevcut Külliyesine geçtik. Yeni sistemle birlikte tekrar Cumhurbaşkanlığı’na geçen Çankaya Köşkü’nde 9 politika kurulu ile 4 ofis faaliyet göstermeye başladı, burası boş durmuyor, burası çalışıyor. Ayrıca, Cumhurbaşkanı olarak pek çok kabulümüzü, televizyon programlarımızı ve toplantılarımızı Çankaya Köşkü’nde yapmaya devam ettik.

Gazi Mustafa Kemal’in Çankaya Köşkü içinde kullandığı tek yer olan Müze Köşk ise Milli Saraylar Başkanlığımız tarafından titizlikle şu anda restore ediliyor.

İran, Rusya, Azerbaycan Devlet başkanlarını, Avrupa Birliği büyükelçilerini ağırladığımız pek çok programı Çankaya Köşkü’nde icra ettik. NATO Konseyi Toplantısı’nın bu kurumun kendi karargâhı dışında yapıldığı ender yerlerden birisi de burasıdır. Yasama, yürütme ve yargı organlarının başkanlarıyla çeşitli vesilelerle yine burada bir araya geldik. Yeni dönemdeki canlı televizyon programlarımızın tamamına yakınını söylüyorum yine Çankaya Köşkü’nde gerçekleştirdik. Hatta kovid-19 salgını başladığında temel kararların alındığı ilk kapsamlı toplantımızın yeri de yine burası olmuştur.

Görüldüğü gibi Çankaya Köşkü tarihine ve anlamına yakışır bir şekilde Cumhurbaşkanlığı tarafından değerlendiriliyor, ülkemize ve milletimize hizmet etmeyi sürdürüyor.

CANAN YENER REÇBER - Evet, şimdi seçime yaklaşırken Sayın Cumhurbaşkanım, ittifakların nasıl şekilleneceği de merak konusu olmaya başladı. Hatta ittifakların sayısı artar mı acaba diye de soru işaretleri de var, aynı zamanda ittifaklar genişler mi sorusu da gündemde. Siyasetin gündemindeki bu soruya geldiğimizde, sizin de bir görüşmeniz oldu, AK Parti Genel Merkezi’nde HÜDAPAR Genel Başkanı Yapıcıoğlu’yla bir görüşme gerçekleştirdiniz. Yeniden Refah Partisi Cumhur İttifakı’na dahil olur mu, buna dair bir gelişme var mı, Cumhur İttifakı genişler mi efendim?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Öncelikle Cumhur İttifakı birlik ve beraberlik anlayışının siyasetteki adresidir. Türkiye’nin bekası için yerli ve milli bir anlayışla siyaset yapan herkese kapımız açıktır. Cumhur İttifakı çatısı altında AK Parti, Milliyetçi Hareket Partisi ve Büyük birlik Partisi olarak güçlü bir şekilde yolumuza devam ediyoruz. Bu vesileyle, buradan bir kez daha Sayın Destici’ye taziyelerimi iletiyorum. Cumhur İttifakı asla gizli veya açık pazarlıklar üzerine kurulu değildir. Cumhur İttifakı’nın yaslandığı değerlere inanan ve saygı gösterenlerle biz yol yürüyebiliriz. Bu anlamda yeni gelişmeler olursa bunu da olumlu karşılarız.

CANAN YENER REÇBER - Peki, Sayın Çift, sizinle devam edelim.

PELİN ÇİFT- Teşekkür ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanım, ben size başörtüsü ve aileye ilişkin…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bu arada tabii şunu söyleyebilirim: Yarın da inşallah Devlet Bey’i evinde ziyaret edeceğim.

ABDULKADİR SELVİ- Bunu da son dakika olarak duyuralım.

CANAN YENER REÇBER - Evet, son dakika gelişmesi olarak…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Duyuldu.

PELİN ÇİFT- Evde ziyaret daha mı böyle sıcak, samimi bir ortam oluyor?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sıcak bir ev var, o sıcak ortamda sıcak görüşmeler yapıyoruz.

CANAN YENER REÇBER - İyi ağırlanıyorsunuz kesinlikle, hayırlısı olsun.

PELİN ÇİFT- Sayın Cumhurbaşkanım, ben size başörtüsü ve aileye ilişkin anayasal düzenlemeyle ilgili soru yöneltmek istiyorum. Salı günü Anayasa Komisyonu’nda kabul edildi. Bir taraftan da muhalefet de kendi çalışmasını sundu. Ben muhalefetin çalışmasını nasıl değerlendirdiğinizi merak ediyorum. Tabii söz artık Genel Kurulda olacak.

Sevgili seyircilerimize de hatırlatma babında müsaadenizle bir kez daha üzerinden geçelim.

Şimdi bu maddelerin kabul edilmesi için 360 oy gerekli, 360’la 400 arası zorunlu referandum, ancak 400’ün üzerinde oy referanduma gerek kalmadan kabul edilebiliyor. Siz muhalefetten bir uzlaşı bekliyor musunuz? Değişiklik 400’ün üzerinde bir oyla geçer mi? Ve tabii şu da önemli: Parlamento aritmetiğine göre 3 sandık kurulur mu?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Her şeyden önce, Meclis’e sunduğumuz anayasal düzenleme bu konudaki samimiyet testi olacaktır. Milletim kimlerin başörtüsü konusunda istismarcı olup-olmadığını gayet iyi bilir. Biz bu konuyu zaten büyük mücadeleler vererek çözdük. Başörtüsüne özgürlük için yaptığımız düzenlemeler nedeniyle, partimiz bizim kapatılmak dahi istendi. O zaman CHP başörtüsüne özgürlük gelmesin diye soluğu Anayasa Mahkemesi’nde aldı, bay bay Kemal bu işin başını çekti o zaman, Anayasa Mahkemesi’ne götürenlerin içinde imzası da vardı. Biz şimdi bu meseleyi anayasal düzenlemeyle güvence altına alalım istiyoruz. Bay bay Kemal, niye kaçıyorsun? O zaman Anayasa Mahkemesine gittin, şimdi ne yapacaksın merak ediyorum.

Bu konunun çözümü için yola çıktık, teklifimizi sunduk. Konu Mecliste çözüme kavuşturulmazsa, milletimiz en güzel çözümü sunacaktır. Hiçbir zaman sandıktan kaçan olmadık, sandıktan çıkan sonuca hep saygı duyduk. Milletin kendisine verdiği yetkiyi Mecliste özgürlüklerden, demokrasiden yana kullanmayanlara halkımız sandıkta gereken cevabı verecektir. Temennimiz, referanduma gerek kalmadan en yüksek mutabakatla Mecliste bu konuyu çözüme kavuşturmaktır.

Maalesef bizde muhalefet milletin faydasına olan ne varsa karşı çıkma ve yakma zihniyetine sahip. Bu konuda ana muhalefet aile yapısını bozan sapkınlıklara özgürlük kisvesiyle göz yumuyor. Aile değerlerimizin tahrip edilmesine bu muhalefete rağmen izin vermeyeceğiz, aile kurumumuzu koruyacağız, güçlendireceğiz; iki kere iki dört. LGBT, şu-bu vesaire, hayır, bu milletin kutsal değeridir aile, kutsal ailelerden güçlü millet doğar, güçlü milleti de evvel Allah kimse yıkamaz.

ABDULKADİR SELVİ- Efendim, 400’ü geçerse de yine de referanduma götürür müsünüz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Gerek yok.

CANAN YENER REÇBER - Gençler de siyaseti yakından takip ediyor, gençlerle devam edelim istiyoruz efendim. Bu seçimde 6 milyon genç oy kullanacak ilk kez. Gençlere yönelik AK Partinin attığı adımları ve reformları izleyelim, ardından sorumuzu yöneltelim.

(VTR Sunuldu)

CANAN YENER REÇBER - Efendim, şimdi gittiğiniz her ilde hemen hemen hiç vakit kaybetmeden gençlerle buluşuyorsunuz, hatta bir sonraki ile gideceğinizde de gençler sizle buluşmaya devam edeceğiz, diye mesajlarınızı gönderiyorsunuz. Sizden talepleri neler gençlerin? Gençlere yönelik atılan adımlar nasıl karşılık buluyor ve onlara yönelik yeni projeler var mı efendim?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii özellikle Türkiye Yüzyılı, gençlerin yüzyılı olacak dedik. Gençleri seçimin kilit kitlesi olarak değil, yol arkadaşlarımız olarak görüyoruz. 6 milyon genç bu seçimin kaderini onlar belirleyecek. Bizlerin gençliğini yasaklar, yokluklar, yoksulluklarla kuşattılar. Düşünün, göreve geldiğimizde seçmen noktasında 30 yaştı, ama Avrupa’da seçme-seçilme yaşları 25-18, buralara kadar düşüyordu. Biz gençlerimizi dedik ki, 30 yaş değil, bunları indireceğiz. Ne yaptık? Önce 25’e indirdik. Dedik ki, bu da yetmez, daha sonra 18 yaşı seçme ve seçilme yaşı olarak Parlamentodan geçirdi. Hatta o kadar ileri gittiler ki, Parlamentoyu çoluk çocuğa mı bırakacağız dediler. Ama onlar bilmiyordu ki bu milletin ecdadı Fatih Sultan Mehmet 18 yaşında bir devri kapayıp bir devri açtı. Ve biz buradan ilhamla bu adımı attık, dedik ki, bu milletin gençliği bunu başarır. Çünkü bizim gençliğimiz yasaklar, yokluklar, yoksulluklarla hep kuşatıldı ve biz bunun içinde yetiştik, şimdi ise aynı durumu biz gençliğimize asla layık göremeyiz dedik.

İşe nereden başladık? Sıraların üstündeki kitaplardan, çünkü biz kitap bile bulamıyorduk, sizler de bulamıyordunuz, teksir kâğıtlarını alıyorduk.  Yani bir kırtasiyeci dükkânına gittiğiniz zaman, kitap yok, bir hafta sonra, 10 gün sonra, 15 gün sonraya size gün veriyorlardı. Bu çileleri ekranları başında bizi izleyen benim milletim hep çekti, anneler, babalar kırtasiyeci dükkânlarının kuyruğunda çocuklarının kitaplarını almayı, kitabı da alamıyorlardı zaten, yoktu. Teksir notlarını üst sınıflardan almaya çalışıyorduk, alamıyorduk. Biz bunu yaşadığımız için, aynı çileyi şu anda bizim yavrularımız yaşamasın dedik. Ne yaptık? Sıraların üzerine kuşe kâğıttan bütün kitapları koyduk okullar açılırken orada kitaplarını bulsunlar diye. Şimdi yardımcı ders kitaplarını da artık sıraların üstüne koyuyoruz ki artık gençlerimizin, yavrularımızın bu sıkıntılarını tamamen çözelim

Biz gençlerimize güvendik, onlarla yürüdük, yürümeye devam ediyoruz. Gençlerimizin hayalleri, düşünceleri bizim için hayati önemde. Türkiye’nin en büyük gençlik hareketine sahip partisi, şu anda biziz. Gençlerin nabzını tutan, onların ihtiyaçlarını karşılama gayesi taşıyan yegâne parti biziz. Bizim şu anda üye sayımız 11 milyon 500 bin civarında, bunların içerisinde yaş limiti sebebiyle 1 milyon 100 bini sadece genç, bayanlarda 5 milyonun üzerindeyiz üyelerimiz itibarıyla, böyle bir yapıya sahibiz.

CANAN YENER REÇBER - Efendim, şimdi çalışma yaşamına dair de birçok düzenleme hayata geçiriliyor, EYT düzenlemesi onlardan birisi, sözleşmelilere kadro düzenlemesi keza aynı şekilde. TRT Haber ekipleri İstanbul’dan Diyarbakır’a hemen hemen her kentimizde sokağın nabzını tuttu, izleyelim, devam edelim.

(VTR Sunuldu)

HALE KAPLAN- Evet, son 6 ayın her halde en çok konusuydu, en heyecanla beklenen haberiydi, emeklilikte yaşa takılanlar düzenlemesi şimdi Mecliste, 2 milyon 250 bin kişi faydalanacak, ama hâlâ sorular var, kafalarda. Ne zaman hayata geçecek düzenleme? İlk maaş ne zaman alınacak?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani bu konuda çok kapsamlı bir çalışma yürütüldü, artık sona geldik. Teklif şu anda Meclise malum sunuldu, yarın Plan ve Bütçe Komisyonu’nda görüşülmeye başlanacak. AK Parti olarak bir an önce teklifi yasalaştırarak vatandaşlarımıza haklarını vermek istiyoruz.

Tabii emeklilikte yaşa takılanlar kapsamında emekliliğe hak kazanan vatandaşlarımıza ilk aylıkları Şubat ya da Mart gibi bağlanabilir. Sorunu kökten çözmek için bir irade koydu, bu irademizin arkasındayız. Hatta bu akşam da yine Grup Başkanvekillerimden Sayın Mustafa Beyle bu konuyu görüştük, dedik işi geciktirmeyelim, bir an önce inşallah bitirelim.

CANAN YENER REÇBER - Efendim, ekonomideki gelişmelerle devam edelim. Sayın Kartoğlu, buyurun lütfen.

MUSTAFA KARTOĞLU- Bu EYT’yle ilgili de zannediyorum söylenmişti, piyasaya çok para girer, bu bir tüketime, artışa ve enflasyona neden olur diye. Sanırım çok öyle bir görüntü ya da bu zamlardan sonra çok öyle bir görüntü olmadı. Bunu biraz enflasyonla ilişkin beklentiye bağlamak istiyorum. Siz de az önce dediniz, yatırımların artık meyvelerini vermeye ve halkın refahına katkıda bulunma zamanı geldi diye. Şimdi tabii buna engel-mani olan en önemli unsur enflasyon ve düşmeye doğru başladı. Bundan sonra enflasyonu dizginlemeye yönelik, kontrol altına almaya yönelik hangi adımlar atılacak, nasıl bir yol haritamız ve nasıl bir beklentimiz var?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Mustafa Bey, biliyorsunuz dünyada faizi sürekli yükselttiler, hâlâ da yükseltiyorlar. Ben de tam aksine faizi indirmenin mücadelesini verdim. Nitekim şu anda biliyorsunuz biz de faiz yüzde 9 ve bunu daha da düşüreceğiz. Çünkü benim inancım şu: Başbakanlığım döneminde hatırlayın, biz faizi 4,6’ya indirdik ve o zaman enflasyon da 6,4 gibi idi. Çünkü şuna inanıyordum: Faiz ve enflasyon doğru orantılıdır, faiz sebep, enflasyon neticedir. Buna inanmayanlar olabilir, ben böyle inanıyorum. Alansa, benim alanım da ekonomi ve neticesi ortada. Uluslararası birçok toplantılarda bu tezimi savundum. Şimdi biz yine indireceğiz, dedik ve bakın 86’larda falandı enflasyon, nereye düştü? 64’e düştü, daha da düşecek. Bütün mesele; bizim buradaki istikrarımızdır, güvenimizdir, çünkü kalıcı fiyat istikrarını tesis edeceğiz. 2022 yılında toplam bütçe giderimiz 2 trilyon 941 milyar lira oldu. Bütçe gelirimiz ise, 2 trilyon 802 milyar lira olarak gerçekleşti. Bunun sonucunda bütçe açığımız yılın tamamında yalnızca 139,1 milyar lira oldu. Ayrıca, toplamda 171,8 milyar lira faiz dışı fazla verdik. Orta Vadeli Programda 131,4 milyar lira faiz dışı açık tahmininde bulunmuştuk. Unutmayalım, kovid-19 salgını, tedarik zincirlerindeki aksaklıklar, emtia ve enerji fiyatlarındaki artışlara rağmen 4 yılın ardından yeniden faiz dışı fazla vermeyi başardık. Böylece bütçe öngörümüzden 139,3 milyar, Orta Vadeli Program hedefimizden de 322,1 milyar lira daha iyi bütçe açığıyla seneyi kapatmış bulunuyoruz.

Bir başka konu, bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı. Bütçe hazırlıklarında bu oranın yüzde 3,5 seviyelerinde gerçekleşeceğini görmüştük. Bazı uluslararası kuruluşlar ise, bizim tahminlerimizin çok-çok üzerinde, yüzde 5-6’ları bulan bir bütçe açığı bekliyordu. Bütçe açığının gayrisafi yurt içi hasılaya oranının yüzde 1 olarak gerçekleşeceğini görüyoruz. Bütçe açığını 2002 yılında yüzde 11,1 seviyesinde devralmıştık, şimdi 2022 yılında yüzde 1’e düşürmüş durumdayız. Bu yıl ayrıca faiz harcamalarının bütçe içindeki payını da azalttık. 2002 yılında faizin bütçe içerisindeki payı yüzde 43,2 iken, 2022 yılında bu oran yüzde 10,6’ya düştü. Bütçede yakaladığımız güçlü gelir performansını sağlamak için ne vergi arttırdık, ne yeni vergi getirdik. Tam aksine vergi yüklerini düşürdük, özellikle yaptığımız KDV indirimleriyle dolaylı vergilerin bütçe içindeki payını da azalttık. Ve bunun da ötesinde işte yeni büyümeyi açıklıyorlar uluslararası kuruluşlar ve şu anda 5,5’u büyümede hamdolsun yakalamış vaziyetteyiz.

MUSTAFA KARTOĞLU- Yılsonunda açıklanacak olan, geçen yılın büyümesinden bahsediyorsunuz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet, yakalayacağız, daha da büyür inşallah.

CANAN YENER REÇBER - Sosyal konut projeleriyle devam edelim. Son derece kabul gördü toplumda, özellikle İlk Evim ve İlk İş Yerim Projesi’nin hemen ardından da Yeni Evim Projesi vatandaşın hizmetine sunuldu. Yine TRT haber ekipleri yurdun dört bir yanına gitti, o kura heyecanına ortak oldu. O duygu dolu anları getirelim ekranlara, sonra devam edelim.

                                    (VTR Sunuldu)

CANAN YENER REÇBER - Sayın Çift, sizinle devam edelim.

PELİN ÇİFT- Teşekkür ederim. Tabii bu videoları izleyip de insanın böyle duygulanmaması mümkün değil. Siz de gördüm ki izlerken aynı duyguları paylaştınız. Şimdi bu emeklilik kadar tabii vatandaşları heyecanlandıran hususlardan bir tanesi de konut kampanyası. Çevre Bakanlığı da orta gelir grubu için yeni bir kampanya başlattı. Bu kampanyayla ilgili olarak daha öncekilerdeki gibi sayı arttırılacak mı? Bir de, tabii ikinci el evle ilgili olarak da bir heyecan söz konusu, zira bir çalışma var, bu çalışmayla ilgili olarak neler söyleyebilirsiniz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Allah nasip ederse ikinci el konutlarla ilgili destek olmak için bir çalışma ayrıca yapılacak. Projenin planlama aşaması devam ediyor, somutlaşan çalışmayı inşallah kamuoyuyla da paylaşacağız. Önceliği ilk evini alacak vatandaşlarımıza, yeni konut arzına veriyoruz. Yeni konut arzını arttırarak üretimi, istihdamı da arttırmak istiyoruz. Bu tabii artık seçim sonrası atılacak bir adım. Bizim bu konuda malum ciddi bir altyapımız var; deneyim, tecrübe, hepsi bizde var. Alt gelirliyi ev sahibi yapacağız dedik, kuralar çekildi, 2 yıla evleri teslim edeceğiz. Orta gelirliye destek olacağız dedik, kampanyamızı yaptık. Roman vatandaşlarımıza özel konut kampanyamız da olacak dedik, 12 ilde Roman vatandaşlarımıza özel proje için hazırlık yapıyoruz. Her vatandaşımızı uygun ödeme koşullarıyla ev sahibi yapmak istiyoruz. Cumhuriyet tarihinin en kapsamlı konut kampanyasını biz yaptık, bizden önce böyle bir şey yok. İlk olarak bu işi biz yaptık ve 20 yıldır yapıyoruz. İhtiyaç halinde yeni projeleri de hayata geçirmekten geri durmayacağız. Ve Türkiye’de bu sosyal konut, sosyal konutla birlikte bu yapılanma vatandaşlarımıza ayrı bir gurur getirdi, ayrı bir özgüven getirdi. Çünkü evleri gördükleri zaman, yani biz bunu sadece normal şartlarda yapmıyoruz. Bir yerde yangın mı var, deprem mi var, oralarda seneyi bulmuyor, anında konutlarımızı yapıyoruz, teslim ediyoruz. İşte en son mesela Manavgat’taki Konut Teslim Töreni’ni yaptık. Herkes, “Biz bunu beklemiyorduk, ama siz, bize bunu bu kadar kısa zamanda teslim ettiniz” dedi. Oturduk, onların evinde onlarla beraber kete yemek bambaşka bir zevk veriyor insana.

PELİN ÇİFT-  Nasıl dua ediyorlar.

CANAN YENER REÇBER - Efendim, enerji keşifleri de ekonomi için son derece önemli.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Güzelliğe baksana…

CANAN YENER REÇBER - Soruyla devam edeceğiz müsaadenizle şimdi. Buyurun Sayın Kartoğlu.

MUSTAFA KARTOĞLU- Tabii şu anda insanların en çok ilgilendiği alan haliyle ekonomi ve onun diğer unsurları, bunlardan bir tanesi fatura. Bildiğim kadarıyla yüzde 80’in üzerinde faturalara, elektrik ve doğal gaz faturalarına özellikle kış zamanı destek veriyor, devlet sübvanse ediyor. Ama bir yandan da Karadeniz’de bütün dünyaya aslında heyecanlandıran bir keşif var. Benim okuduğum bir iki makalede, Avrupa Birliği Rusya’dan gaz alamadığı için Türkler kendi gazını buldular, onlar kendi gazını kullanırken biz Türklerin kontenjanından Hazar’dan daha fazla gaz alabilir miyiz, bunu tartışmamız lazım, diyorlardı. Dolayısıyla, dünya çapında hakikaten etkisi olan bir rezerv. Tabii insanların da beklentisi, biraz daha kendilerini daha mutlu etmek için, sadece faturadan bile değil, çünkü gurur verici bir şey bu, ne zaman bunun faturalarına yansıyacağı, ne zaman evlerine geleceği? Bu konuda takvim netleşti mi?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şöyle ifade edeyim: Tabii 2023’ün ilk çeyreğinde Karadeniz gazının milletimizle buluşması için tüm çalışmalar, yani 7/24 esasına göre devam ediyor. Tabi sahadaki şu andaki çalışmalar üç ana bileşenden oluşuyor.

Bunun birincisi; deniz tabanı üretim tesisleri, bu devam ediyor.

İki; kara işleme tesisi.

Üç; boru hatları.

Sahada yaklaşık şu anda 10 bin kişi çalışıyor, 10 bin kişi. Denizde ise 50’den fazla gemi operasyonlarını sürdürüyor. Ekranlarda şimdi bunları görüyoruz. Çalışmalar canlı yaşamının dahi olmadığı denizin 2 bin 200 metre altında tamamen uzaktan kumandayla kontrol edilen robotlarla ve sistemlerle yürütülüyor. Derin denizde boru ve kordon bağı serimi tamamlandı. Derin deniz ana kordon hattının nihai etütlerine de bu arada başlandı. Yavuz ve Kanuni gemileri kuyuların alt tamamlama ve üst tamamlama işlemlerini gerçekleştiriyor. Sahadaki kara tesisi yüzde 90 oranında o da tamamlandı. Kuyubaşı ekipmanı, gaz toplama ve dağıtım haznesi gibi devasa ekipmanlar deniz tabanına onlar da indirilmeye başlandı. BOTAŞ gazı ulusal sisteme aktaracak ölçüm istasyonunun ve 36 kilometrelik boru hattının inşasını tamamladı, bu arada testler de yapıldı. Ve yoğun bir çalışma Filyos’ta çevrede devam ediyor.

MUSTAFA KARTOĞLU- İlk çeyrekte biz doğal gazı mutfağımızda göreceğiz inşallah.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- İnşallah.

CANAN YENER REÇBER - Efendim, dış politikayla devam edelim. Malum dış politika da son derece hareketli Türk siyaseti gibi aslında. İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik talepleri bir yandan, Rusya-Ukrayna Savaşı aynı şekilde devam ediyor, Türkiye-Suriye görüşmesi hâlihazırda böyle bir zemin var, buna dair birçok sıcak başlık var. Sorularımıza geçmeden önce dış politikaya dair bir videomuz var. Türkiye’nin sergilediği arabuluculuk, yapıcılık… Peki, videomuz yokmuş, devam edelim o zaman, biz bu konularla devam edelim. Sayın Selvi, buyurun sizinle devam edelim efendim, İsveç-Finlandiya NATO süreci son derece önemli bir konu zira.

ABDULKADİR SELVİ- Sayın Cumhurbaşkanım, bugün çok önemli açıklamalar yaptınız, Grup Toplantısı’nda. Kur’an-ı Kerim’in yakıldığı, PKK gösterilerinin yapıldığı İsveç’e NATO üyeliği konusunda kapıyı gösterdiniz, ama Finlandiya için farklı bir süreç, destekleyeceğiz dediniz. Finlandiya’yla ilgili süreç hemen mi başlayacak? İsveç’le ilgili kararınız nihai bir karar mıdır? İsveç özür dilerse, geri adım atarsa yeniden bir değerlendirmeyi düşünüyor musunuz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sayın Selvi, tabii İsveç’in özür dilemesi işi bitirmiyor. Önce İsveç’in NATO’ya üyelik başvurusu sürecini terörizmle mücadelede kapsamlı ve uzun soluklu bir iş birliği tesis etmemiz için de biz bir fırsat olarak gördük. Dedik ki; bak böyle böyle, bize bu 120 teröristi iade edin, verin. Ama İsveç, bu konuda işte anayasa değişikliği yapacağız, anayasa değişikliğini yaptıktan sonra biz süreci işleteceğiz dediler. Sayın Başbakan buraya geldi, kendisiyle burada her türlü ev sahipliğimizi yaptık, gayet güzel görüşmelerimiz de oldu. Tabii yeni İsveç Hükümetinden aldığımız mesajlar İsveç’te terörle mücadele alanında bir anlayış değişikliğinin başlayabileceğine işaret ediyordu, ancak mutabakat zaptı kapsamında terörle mücadelede verilen taahhütlerin yerine getirilmediğini gördük. Terör örgütünün propaganda, eleman devşirme ve finansman faaliyetlerinin İsveç’te devam ettiğini gördük. Sadece geçtiğimiz 1-2 haftada yaşananlar ortada. Terör örgütleri ülkemizi ve şahsımızı en çirkin şekilde hedef aldılar. Bu eylemlerin failleri hakkında soruşturma açılmasına dahi gerek duymadılar. Son gelişmeler nedeniyle İsveç Parlamento Başkanı ve Savunma Bakanı’nın ziyaretlerini ertelemek durumunda kaldık. İsveç, terör örgütleri mensuplarının güvenli limanı haline geldiği gerçeğiyle bir defa yüzleşmelidir. Mutabakat zaptı bizim yol haritamızdır. Buradaki taahhütlerin terörle mücadele başta olmak üzere eksiksiz yerine getirilmesi önceliğimizdir.

Diğer yandan, Avrupa’da ve özellikle İskandinav ülkelerinde son dönemde artan İslam karşıtı söylem ve eylemlerden de endişe duyuyoruz. 21 Ocak’ta kutsal kitabımız Kur’an-ı Kerim’e karşı yapılan saldırıya İsveç’in tüm uyarılarımıza rağmen seyirci kalmasını kabul edemeyiz. Hemen sonrasında Hollanda’da bu minvalde menfur bir eylemin yapılmasını tesadüf olarak görmüyoruz. Müslümanları hedef gösteren ve kutsal değerlerimize hakaret eden bu İslam düşmanı eylemlere özellikle bunların duyarsız kalması, hatta hatta güvenlik güçlerinin bunları kordon altına alıp istediğiniz gibi bunları yapabilirsiniz mahiyetinde koruma altında, güvence altında bu eylemlerini yapmasını görmek neyle izah edilebilir? Tabii bizler de bunları en güçlü şekilde kınadık. Bu; bir nefret suçudur, bunu İsveç’in süratle halletmesi lazım. İfade özgürlüğü kisvesi altında Müslümanlara karşı açık ve aleni olarak nefret suçu işlenmesi kabul edilemez. İsveç’ten, ülkede yaşayan tüm grupların inançlarına saygı gösterilmesine ve İslam karşıtlığıyla mücadele konusunda samimi adımlar atılmasını bekliyoruz. İsveç’in ve Finlandiya’nın taahhütlerine tam olarak uymalarını bekliyoruz. NATO üyeliği yolunda atacakları adımlar mutabakat zaptında yer alıyor, bu adımlara göre de biz kararımızı vereceğiz.

An itibariyle İsveç’in NATO üyeliğine, tekrar söylüyorum; sıcak bakmıyoruz. Öte yandan, Finlandiya’nın durumunu farklı değerlendiriyoruz. Görelim, İsveç verdiği sözleri tutacak mı, tutmadığı takdirde kusura bakmasınlar. Finlandiya, eğer şu andaki gibi bu süreci işletirse, bizler de Parlamentomuz açık olduğunda üzerimize düşen görevi yerine getiririz.

CANAN YENER REÇBER - Efendim, şimdi az önce arkadaşlarımıza tam pası atarken videonun sorunlu olduğu söylenmişti, o videonun sorunu çözüldü. Türkiye’nin sorunlu coğrafyalarda özellikle yapıcı ve arabulucu rolü dünya liderleri tarafından takdir topluyor. İşte dünya liderlerinin söylemlerine dair bir videomuz var, izleyelim efendim.

                                    (VTR Sunuldu)

CANAN YENER REÇBER - Tabii tüm bu desteği belirten cümlelerin ardından terörle mücadelede aynı desteği göremiyor Türkiye, işte o noktada terörle mücadeleye yönelik sorularla devam edelim. Buyurun Sayın Kartoğlu.

MUSTAFA KARTOĞLU- Ben, esasen İçişleri Bakanımız zaman-zaman bununla ilgili bilgileri açıklıyor ve yurt içindeki terörist sayısındaki azalmayı dikkate getiriyor. Ama sizin terörü ve tehditleri sınır ötesinde engelleme gibi bir stratejiniz var ve son dönemlerde de aslında yurt içindeki azalmaya da çok ciddi etkisi olan bir şey bu. Suriye’de ve Irak’ın kuzeyinde yürüyen terörle mücadele süreçleri var. Harekât gündeme gelmişti, “Bir gece ansızın gelebiliriz, pozisyonumuz değişmedi” demiştiniz ve o sırada da Suriye’yle bir rejimle kademeli, üç kademeli bir görüşmeden bahsetmiştiniz uçakta bir seyahatten dönerken bize. Şimdi hem o süreç ne aşamada ve bu Türkiye’nin güney sınırlarını güvence altına, sınır ötesinde güvence altına alma süreci nereye doğru evriliyor?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Mustafa Bey, öncelikle tabii terörle mücadele adına yürüttüğümüz mücadele, aynı zamanda Suriye’nin toprak bütünlüğü ve birliğinin muhafazasına da katkıda bulunuyor. Dolayısıyla rejim bunun bilincine varmalı diyoruz ve Suriye’nin geleceğinin ipotek altına girmemesi için PKK, YPG, bunun yanında Suriye Demokratik Güçleri terör örgütünün ayrılıkçı tutumuna karşı mücadele etmeli. Bu süreçte önümüze birtakım koşulların konulmasını kabul etmemiz mümkün değil. Diyalog, sözlük itibariyle önkoşulsuz konuşma demektir. Biz ise şu anda Suriye’nin kuzeyinde bu terörle mücadelede tavizsiz yolumuza devam ettik. Bu kademeli dediğimiz olayda da önce bu işi çözelim derken; Rusya-Türkiye-Suriye üçlü bir toplantı düzenleyelim ve bu toplantıda önce istihbarat örgütlerimiz bir araya gelsin, ardından savunma bakanlarımız bir araya gelsin ve onların bu işi başarıyla sonuçlandırmaları halinde ardından dışişleri bakanları bir araya gelsin. Onu da başarmamız halinde, nihai adım liderler bir araya gelsin ve bu arada da bu bir araya gelişlerin neticelerinden İran’ı da haberdar edelim, böyle bir adımımız da olsun. Tabii bu sürecin nasıl şekilleneceğinde tarafların tutumu belirleyici olacak. Biz her halükarda ulusal güvenliğimizi koruma adına gereken önlemleri alırız. Siyasi sürecin ilerletilerek itilafa bir çözüm bulunması bir fırsat penceresi teşkil edebilir. Geri dönüşlerin gönüllü, onurlu ve güvenli olması gerekiyor. Biz bu briket evleri boşuna yapmadık, istedik ki gönüllü dönüşler başlasın ve Suriye’de Birleşmiş Milletler ilkeleri temelinde geri dönüşlerin sağlanması için gerekli şartların da oluşturulması gerekiyor ve bu da başladı, yani şu anda 400-500 bine yakın mülteci artık Suriye’ye dönmeye başladı.

PELİN ÇİFT- Rusya ile Ukrayna Savaşı’nı sorabiliriz.

CANAN YENER REÇBER - Buyurun.

PELİN ÇİFT- Efendim, siz her iki tarafla da görüşen tek lidersiniz. Şimdi yeni silah sevkiyatları olacak. Amerika Birleşik Devletleri Ukrayna’ya 31 adet M1 Abrams, Almanya da 14 adet Leopard tankı gönderecek. Bu sevkiyatlardan sonra savaşın seyrinin nasıl ilerleyeceğini düşünüyorsunuz, nasıl bir yorumunuz olacak?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii ben doğrusu Rusya ve Ukrayna liderleriyle ihtiyaç anında sık-sık görüşüyorum. Sağ olsun Sayın Putin olsun, Sayın Zelenski olsun bu görüşmelerde onlar da arzulu ve lider diplomasisi, diye adını koyduğum bu görüşmeleri tereddütsüz yaptık, yapıyoruz ve yapmalıyız da. Zaten bunu yapamazsak bizim netice almamız da mümkün değil, ama bu görüşmeleri yapmak suretiyle netice alıyoruz. Ve tabii kişisel ilişkilerin diplomaside ne kadar önemli olduğunu bu süreçte tüm dünya görmüş olmalı. Her görüşmemizde çözüme kavuşturduğumuz konular mutlaka oluyor. İnisiyatif alma konusunda hiçbir Avrupa ülkesi bizim kadar cesur olamadı, hatta bazıları bize aksini savundular. Tabii cesaret de tek başına yeterli değil, bir de taraflar nazarında, uluslararası kurumlar nazarında bir itibarınızın olması lazım. Tahıl koridoru, esir değişimi, Zaporijya Nükleer Santrali’nin güvenliği ve insani yardımlar konusunda hep çözümün parçası olduk. Kalıcı barış için Türkiye olarak kolaylaştırıcı ve arabuluculuk görevini üstlenmeye her zaman hazırız. Avrupa’dan ve dünyadan da barış ve müzakere çağrılarına destek bekliyoruz. Ateşkesin ilanı ve adil çözüm vizyonuyla müzakerelerin desteklenmesi gerekiyor. Barışa dair umutlarımı her zaman canlı tutuyorum. Bu umudumu kaybetmiş olsaydım tahıl koridoru açılmazdı, esir değişimi de yaşanmazdı.

Tabii bu söylediğiniz gerek Amerika’nın, gerek Almanya’nın tanklar vesaireler, bunların Ukrayna’ya gönderilmesi olayı bir çözüm müdür, bu zamana vabeste bir durumdur. Ben, tamamen tankların gönderilmesi bir çözüm unsurudur diyemem. Bunların hepsi riskli ve özellikle biraz da silah baronlarının işine yarıyor.

CANAN YENER REÇBER - Sayın Kaplan, sizinle devam edelim.

HALE KAPLAN- Ben de Yunanistan’la ilgili bir soru sormak istiyorum Sayın Cumhurbaşkanım. Son 1 yıldır iki ülke arasındaki ilişki epey gergin ilerliyor. Özellikle Yunanistan’ın başta 12 mil meselesi olmak üzere çeşitli konularda Türkiye’yi hedef alan saldırgan tutumları var. Özellikle sizin Tayfun füzesiyle ilgili açıklamanızdan sonra tansiyon iyice yükseldi, panik iyice arttı. Fakat tüm bunlara rağmen ikili ilişkilerde yeni bir evreye girilebilir mi, diplomatik temaslar olabilir mi, daha önce olmuştu?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani Yunanistan’ın son dönemde Türkiye’ye yönelik izlediği tutumun izahı da, kabulü de mümkün değil. Yunanistan’ın bu tutumu ve asılsız propagandaları, iyi komşuluk ilişkilerine de, müttefikliğe de aykırı. Yunanistan’ın esas rahatsızlığı, Türkiye’nin bölgesel ve küresel düzeyde yükselen profili; bu Yunanistan’ı çok rahatsız ediyor. Yunanistan’ın hukuk dışı adımlarına karşı verdiğimiz yanıtlar karşısında çaresiz kalan Yunan tarafı akıl dışı iddialara sığınıyor. Bir kere Yunanistan’ın hava ihlali iddialarını dayandırabileceği bir temel yok. Asıl Yunanistan, hava sahamızı ihlalleri, uçaklarımızı tacizleri, balıkçılarımızı tacizleriyle tansiyonu ne yapıyor, yükseltiyor. Bu hasmane eylemleri Hava Kuvvetlerimiz ve Sahil Güvenliğimiz elbette yanıtsız bırakmıyor, bırakmayacaktır.

Kıyılarımıza ve büyük yerleşim merkezlerimize çok yakın adaları uluslararası anlaşmalar hilafına silahlandırmaya devam ediyor, tabii sonra Tayfun deyince panikliyorlar. Niye panikliyorsun ya? Yani biz kendimize göre hazırlıklarımızı yapmayacak mıyız? Tayfun’u yaptık, tamam, şu anda 560 kilometre menzili var. Ama ben de diyorum ki savunma sanayimize, 560 kilometre yetmez, bunu 1000 kilometreye çıkaracaksınız. Sen de yap, sen de yap senin de olsun. Bizim attığımız adım bu, bundan niye rahatsız oluyorlar? Ülkemizin güvenliğine yönelik eylemlere karşı elimiz kolumuz bağlı oturmamız mümkün değil. Bunlara gerek hukuki olarak, gerek sahada cevap vermeyi sürdüreceğiz.

Ve İHA’larımız, SİHA’larımız, Akıncılarımız ve hepsinden öte…

PELİN ÇİFT- Kızılelma.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN-  Pelin bunu iyi öğrendi. Ve Kızılelma’mız, bunlar önemli. İnşallah Gökbey geliyor, bütün bunlarla beraber Silahlı Kuvvetlerimiz çok daha güçlü hale gelecek.

ABDULKADİR SELVİ- Muhalefet bunlardan neden rahatsız oluyor efendim, İHA’lardan, SİHA’lardan, Bayraktar’a hesap sormaktan, MİT’ten?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN-  Sayın Selvi, sen köşenden bir defa bunları çok iyi değerlendiriyorsun, değerlendirmeye devam et, çünkü ben bu muhalefeti hâlâ anlamış değilim. Yani yaptığımız şey ülkemize karşı değil ki ya, ülkemizi korumaya karşı. Bunlar savunma sanayi, bak adı üzerinde, taarruzi olmaktan öte savunma sanayi. Biz ülkemizi savunmayacak mıyız? Savunurken de bunlardan izin mi alacağız, 7’li masaya mı soracağız? Kusura bakmasınlar. Ve onlar da bir defa bütün bu yaptıklarımızı havada-karada zaten beğenecekler. Ve şu anda biz savunma sanayinde artık ciddi manada ihracat yapıyoruz, sadece ülkemiz için değil, ihracatta da iyi bir yere yerleştik. Şu güzelliğe bak, Kızılelma.

PELİN ÇİFT- İsmi de çok güzel.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Kızılelma; ne bu?

PELİN ÇİFT-  Daima ileri ufuklar.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN-  Hem o, ufuk, Kızılelma bizim bir ufkumuzdur. Bu ufkumuzu ne yapacağız? Kızılelma’yla yakalayacağız hiç tereddütsüz.  İktidara geldiğimizde hedefimizi tam bağımsız savunma sanayi olarak belirlemiştik, hamdolsun, şimdi bunu adım adım gerçekleştiriyoruz. Emeği olanların hepsini tebrik ediyorum, başta BAYKAR olmak üzere, aynı şekilde TUSAŞ olmak üzere, bütün, gerek karada.

Mesela BMC; kalkmış Arifiye’yi satacakmış, senin ona gücün yetmez ya, neyini satıyorsun? Şu anda Arifiye’de bakın biz daha geçen günü işte o 6 tane ne yaptık, tankımızı Silahlı Kuvvetlerimize teslim ettik. Yani o Fırtına obüslerinin ne iş gördüğünü bile bilmez ha. El koyacakmış, haddini bil ya. Aynı şekilde Altay tankı o da yapılıyor, mühimmatlar aynı şekilde. Bütün bunlarla beraber biz ülkemizin geleceğini teminat altına alıyoruz. Benim milletim emin olsun, yoksa bunların bu anlayışına benim ülkem eğer kalırsa geçmişti olduğu gibi bir toplu iğneyi dahi ne yapamazlar, üretemezler; ama artık onların hepsi geride kaldı.

Ve savunma sanayi sektöründe, bakın çok enteresan, 2002’de 56 firma faaliyet gösterirken bugün bu sayı 2 bin 705’e yükseldi. Burada çeşitliliği, rekabeti ve sektörün önünü açan biz olduk, bugün savunma sanayinin hiçbir alanında tek bir firmanın faaliyet göstermesi söz konusu değil. Sadece SİHA’lar değil, bütün alanlarda birçok koldan geliştirme ve üretim faaliyetleri sürüyor. En iyiye ulaşma çabamızda rekabetçi ortamın önemli faydalarını gördük, görmeye devam ediyoruz, çalışıyoruz.

CANAN YENER REÇBER - Peki Sayın Kartoğlu, sizinle devam edelim.

MUSTAFA KARTOĞLU-  Sayın Cumhurbaşkanım, birkaç video izledik az önce, siz de az önce temas ettiğiniz, bazı noktaları onunla birleştirdim. Şimdi hem yurt içinde, hem yurt dışında terörle mücadele, dünyanın başına yeni bela olan veya edilen DEAŞ’la mücadele de bunun içerisinde, bütün dünya onunla savaştığını iddia ediyor ve göğüs göğse bu örgütle mücadele eden tek devlet, tek ordu Türkiye Cumhuriyeti.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN-  Veya NATO ülkesiyiz.

MUSTAFA KARTOĞLU- Veya NATO ülkesiyiz, evet. Şimdi öbür taraftan, başka ülkelerin meşru savunmalarına katkıda bulunuyoruz Libya’daki gibi, Azerbaycan’daki gibi. İki ülkenin arasındaki çatışmaya ya da Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik saldırısından sonra oluşan ortama yine barış yapıcı bir katkıda bulunuyoruz, sizin liderliğinizde bir trafik yürüyor. Bunun ekonomik sonuçları da oluyor, siyasi sonuçları da oluyor pozitif, esir takası gibi. Bunların hepsinden bahsedildi ve dünya liderlerinin de bunları takdir ettiklerini gördük ve hatta birçoklarının şaşırdığını biliyoruz bundan önce okuduğumuz makalelerde.

Şimdi bunların hemen ardından sizin bir Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterilmeniz mevzu bahis oldu Pakistan tarafından, başka yerlerde de yazıldı bu destek anlamında, destek mahiyetinde. Fakat ben doğrusu kişisel olarak bu ödüllerin çok adil dağıtıldığı kanaatinde değilim naçizane. Zira en son galiba UNESCO’nun bir birimi mültecilerle ilgili bir ödülü Almanya eski Başbakanı Merkel’e takdim etmişti. Şimdi Merkel de -hani en azından buraya sağ olsun demek lazım- o ödülü alırken önce Türkiye’nin anılması gerektiğinden bir söz etme gereği duydu en azından. Fakat ben dikkat ettim, Alman medyasında mesela işin bu tarafı hiç görülmedi bile.

Şimdi bunu nasıl değerlendiriyorsunuz başvuruyu? Elbette böyle aday gösterilmek gurur verici bir şey, sizin Cumhurbaşkanı olduğunuz bir ülkede vatandaş olarak bizi de bu gururlandırıyor. Siz ne düşünüyorsunuz, ne hissediyorsunuz bununla ilgili?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Doğrusu şu an itibariyle 10-15 ülkenin parlamentosu böyle bir adımı atmış bu konuyla ilgili olarak. Şimdi tabi karşımızda neresi var? İsveç var, malum Nobel Barış Ödülü’nün merkezi İsveç’te, yani onlar bu konuda ne gibi bir tavır takınırlar, ne gibi bir adım atarlar, bunu bilemem. Ama burada bize düşen, tabi Nobel Barış Ödülü’yle alakalı olarak yani 1 ay, 1,5 ay içerisinde başkan olanlara da biliyorsunuz bu Nobel Barış Ödülü veyahut da Nobel Ödülü verildi. Bizim yaptığımız iş tabii o değil, yani 20 yıllık bir Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı süreci var ve dünyada da şu anda Sayın Putin’le benden başka bu kadar eski yönetimde bulunan bir başka lider yok, biziz.

Tabii bu arada Rusya-Ukrayna savaşında da aldığımız görevler, attığımız adımlar, elde edilen başarı eğer dünya barışına katkıyı sağlamaksa, bu konuda Karadeniz’deki bu tahıl koridorunu açmak ve bununla dünyanın fakir-fukara ülkesine ulaşmak…

Her şeyden önce burada tabii bir şeyi ben zikretmekten sakınmayacağım, o da Sayın Putin’in bana olan ifadesidir. O da şu: Ben bu tahılı bilabedel göndereceğim. Tamam dedim, biz de bunu bilabedel una dönüştürelim ve böylece fakir-fukara Afrika ülkelerine gönderelim. Çünkü ilk etapta Avrupa ülkelerine gitti gelenin yüzde 44’ü, belki 46 da olabilir. Peki, Afrika’ya? Yüzde 16 falan gitti. Biz bunu yeni attığımız adımla eğer hakikaten yüzde 60, yüzde 70’lere çıkartırsak az gelişmiş fakir-fukara Afrika ülkelerini ne yaparız, rahatlatırız. Ve bu konuda bizim Sayın Putin’le bir mutabakatımız var, bunu yapmanın gayreti içinde olacağız. Hatta hatta sadece tahıl değil, burada belki gübre noktasında da, yani amonyak, gübre, bunun üretimini sağlayıp bundan da o fakir-fukara ülkelere gübre gönderelim istiyoruz.

Çünkü biliyorsunuz biz hep şunu söyledik: Türkiye, Türkiye’den büyüktür. Artık biz etkin bir bölgesel gücüz, sadece istikrar adası değiliz. Artık istikrarı sağlayan istikrarsızlaştırıcı bir gücüz ve şu andaki mücadelemiz küresel bir güç olmaktır. Bu inançla bölgemizde ve ötesinde her zaman barış, huzur, refah ve istikrar için durmadan, yorulmadan gayret göstermeye devam edeceğiz.

CANAN YENER REÇBER - Efendim, siz 21 yıllık iktidarımızda söz verdiğimiz her vaadi icraata dönüştürdük diyorsunuz. Türkiye bu icraatlarla nasıl bir çehreye büründü? Şimdi ulaşımdan savunma sanayine bu icraatlara dair bir videomuz var onu izleyelim, sonrasında devam edeceğiz.

(VTR Sunuldu)

CANAN YENER REÇBER - Efendim, bu icraatlar Türkiye’yi nereye taşıdı Sayın Cumhurbaşkanım?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Türkiye’nin yüzyılı, onların hepsi Türkiye’nin yüzyılının içinde. Şimdi biz Türkiye’nin yüzyılını bu yeni adımla reforme ediyoruz, güncelliyoruz. İnşallah 14 Mayıs Türkiye yüzyılının güncellendiği bir seçim olacak. Nasıl?

ABDULKADİR SELVİ- Güzel.

CANAN YENER REÇBER - Peki, 21 yılda yapılan bu projelere ilişkin sizin de tarihe not düştüğünüz imzalarınız var, o projelerin açılışında, projeler tamamlandığında üzerinde imzanız olan birçok proje var, o projelere bir göz atalım şimdi.

(VTR Sunuldu)

HALE KAPLAN- Bu imzalardan hangisi atarken en çok heyecan duydunuz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ayasofya.

ABDULKADİR SELVİ- Hayaliniz miydi efendim?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Allah rahmet etsin, üstat Sultanahmet’te konuşuyor.

ABDULKADİR SELVİ- Necip Fazıl.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ayasofya açılacak Ayasofya açılacak, Ayasofya açılacak. Takdimini yapan da benim, açmak da Allah’a hamdolsun bize nasip oldu. Üstadın o kararlılığını orada yaşadık, ondan sonra da Ayasofya’yı açmak Rabbime hamdolsun bize nasip oldu; nasıl duygulanmayayım?

MUSTAFA KARTOĞLU- Galiba onların da siz o zaman genç olarak yanında bulunan gençlerle ilgili kullandıkları “nesil” ifadesi tam da bunu ifade ediyordu.

ABDULKADİR SELVİ- Asım’ın nesli.

MUSTAFA KARTOĞLU- Nesil böyle yetiştiriliyor demek ki, Allah hepimize de böyle nesil yetiştirmeyi bize nasip etsin.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Asım’ın nesli.

ABDULKADİR SELVİ- Fakat efendim, siz Ayasofya’yı açtınız, Taksim'e cami yaptınız, başörtüsü sorununu çözdünüz, bunlar Merhum Erbakan’ın da hayalleriydi, ama bu siz gerçekleştirdiniz. Erbakan’ın partisi olan parti sizin yanınızda değil, sizin karşınızda.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Abdulkadir, ağlatma bizi, dur, karıştırma oraları; maalesef. Yani Erbakan Hocamızın o vaatlerini vesaire gerçekleştiren olmamıza rağmen ve onunla o yolda yürümüş birisi olarak, şu anda tabii birilerinin farklı zeminde tam bu adımlara karşı olanlarla beraber olmaları insanı ciddi manada hakikaten yıkıyor.

CANAN YENER REÇBER - Sayın Kartoğlu, bir şey ekleyecektiniz.

MUSTAFA KARTOĞLU- Efendim, ben bir şey soracaktım. Şimdi gördüm orada, imzaladıklarınızın arasında bir de basketbol topu var. Gözümün önüne en son sosyal medyadan paylaşılan sizin ekibinizle basketbol oynadığınız görüntüler vardı. Formda görüyorum, hala devam ediyor musunuz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yarın sabah geliyor musun?

MUSTAFA KARTOĞLU- Benim gibilerin, 1.87 sizin karşınızda hiçbir şansı yok.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Dün akşam oynadık, 44 sayı yaptım, yarın sabah gene var.

MUSTAFA KARTOĞLU- Sizin boyunuza uygun bir İbrahim Bey’in galiba değil mi boyu uzun?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Gibi, ama İbrahim iyi oynuyor, ama yine beni yakalayamıyor. Herhalde Amerika’dayken o işi bayağı kapmış, bayağı iyi o noktada.

MUSTAFA KARTOĞLU- Gelmeseymiş NBA’ye gidermiş yani.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bayağı iyi biliyor bu işi, ama benim sayımı yapamıyor, ben sayıda iyiyim.

MUSTAFA KARTOĞLU- Efendim, muhalefet 7’si bir araya gelmiş sizin sayınızı gene yapamıyor, o yüzden normal bu yani.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- İstersen bir gel bakalım.

MUSTAFA KARTOĞLU- Cesaretim yok efendim.

PELİN ÇİFT- Hidayet Türkoğlu da var değil mi?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yok, Hidayet bu arada İstanbul’daki bazı yoğunlukları sebebiyle gelemiyor. İnşallah şimdi onlar İstanbul’da eski Abdi İpekçi yenileniyor, orayı inşallah bir an önce bitirecekler.

MUSTAFA KARTOĞLU- Ben de kendimi bir forma sokayım, o zaman bir cesaret kazanırım, çünkü o takıma girmek zor biraz.

CANAN YENER REÇBER - Peki efendim, az önce icraatlardan, ortaya konan projelerden söz ettik, o videoları izledik. Marmaray’dan TOGG’a birçok projenin açılında imzalarınız gibi o araçları kullanmanızla da gündeme geliyorsunuz. Şimdi o araçları kullandığınız görüntüleri izleyelim, sonrasında devam edeceğiz.

(VTR Sunuldu)

CANAN YENER REÇBER - Sadece basketbolda değil, futbolda da hünerlerini sergiliyor Sayın Cumhurbaşkanım az önce söylediği gibi. Buyurun Pelin Çift.

PELİN ÇİFT- Ama futbol zaten Sayın Cumhurbaşkanımız için bir tutku bildiğimiz kadarıyla değil mi? Şimdi bu videoyu izleyince, tabii hepsi çok büyük hizmet ama -seyircilerimiz şunu söyleyebilir, yani Pelin seninki de soru mu diye- bu kullandığınız araçlar arasında sizi böyle en mutlu eden, en heyecanlandıranı hangisiydi? Seyircilerimizin yüzde 90’ı TOGG diyecek.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Pelin, iyi yerden yakaladın, çünkü Türkiye’nin ilk, Türkiye’nin ilki olması hasebiyle de TOGG gerçekten bizim için, yani şu 2023’ün içinde inşallah gerek ihracatımızla, gerek iç piyasadaki ihtiyaçlarımızı karşılamada.  Ve gerçekten elektrikli araç olarak da içinde en ufak bir ses duymuyorsunuz, manevra kabiliyeti muhteşem, böyle bir araç ve eşim de çok beğendi.

Ve gerçekten başta Gürcan arkadaşımız o da bu işte çok çok maharetli ve işi başarılı bir şeklide tamamladılar ve bu konuyla ilgili olarak da tabii Sanayi ve Teknoloji ve tüm yönetim burada büyük emek verdiler ve TOGG’u ülkemize milli ve yerli bir eser olarak kazandırdılar. Ve bir güzel yeri de tabii renklerin aldığı isimler, ülkemizin tüm genelini kapsayacak şekilde. Ve fabrika muhteşem; hiç gittiniz mi?

PELİN ÇİFT- Evet, Gemlik’te.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Fabrikanın içini gezdiniz mi?

MUSTAFA KARTOĞLU- İçini gezemedik efendim, kimse gezmedi bildiğim kadarıyla.

PELİN ÇİFT- Yok, fabrikanın içini gezemedik, kampusu.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bence Sanayi Teknolojiyle bir irtibat kurup fabrikanın içini gezmenizde fayda var. Orada sizi brife ederlerse şu anda hayal ettiğinizin çok daha dışında bir durumu olduğunu göreceksiniz. İnşallah personel sayısı da sürekli artıyor, bu genç mühendislerle böyle bir eserin ortaya çıkması bizim gurur abidemiz. Rabbim inşallah emanetini bizden öyle alsın.

CANAN YENER REÇBER - Evet, Gürcan Bey’i zikredelim, burada Gürcan Bey’in Amerika Birleşik Devletleri’nde TOGG’un ilk gösterimindeki TRT Haber’e verdiği röportajdaki o gözyaşlarını herhalde tüm Türkiye hatırlayacaktır ve çok kıymetliydi o gözyaşları.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi ikinci bir eleman daha oraya aldılar, o da yine vasıflı, kaliteli bir arkadaş.

ABDULKADİR SELVİ- Siz sipariş verdiniz mi efendim, TOGG için, yerli, milli otomobil için sipariş verdiniz mi?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Müsaade et de artık öyle olsun ya.

ABDULKADİR SELVİ- Hangi rengi seçtiniz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Onu Hanıma bıraktım. Ama hemen sıraya İlham Bey girdi Aliyev, ikinciyi bana ver dedi.

PELİN ÇİFT- İnşallah Mart sonunda Emine Erdoğan Hanımefendi’yle sizi de görürüz değil mi yollarda?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- İnşallah.

CANAN YENER REÇBER - Efendim, sorularımızı sorduk, bize zaman ayırdınız, çok teşekkür ediyoruz, artık yayınımızın da sonuna geliyoruz. Ben konuklarıma da teşekkür etmek istiyorum. Sayın Mustafa Kartoğlu, Sayın Pelin Çift, Sayın Abdulkadir Selvi ve Sayın Hale Kaplan, çok teşekkür ediyoruz, sorularınızla katkıda bulundunuz. Sayın Cumhurbaşkanım, size de çok teşekkür ediyoruz.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ben de değerli arkadaşlarıma şahsım, milletim adına çok çok teşekkür ediyorum. Ve inşallah 14 Mayıs ülkem, milletim için 2023 değil 2023’ten itibaren 5 yıllık sürede çok çok farklı bir dönem olsun. Ve diyorum ki, küresel sömürge düzenine inşallah bu seçimlerle önemli bir gol atalım.

CANAN YENER REÇBER - Evet sevgili seyirciler, Çankaya Köşkü’nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ağırladık, siyasetten dış politikaya, ekonomiden icraatlara kadar birçok başlığı konuştuk, sorularımızı yönelttik ve böylelikle yayınımızın da sonuna geldik, iyi akşamlar diliyoruz.