A Haber Ortak Yayını “Başkan Erdoğan ile Gündem Özel”

02.11.2022

SALİH NAYMAN- Efendim, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden iyi akşamlar. Bugün A Haber, ATV, A Para, A News ortak yayınıyla karşınızdayız. Cumhurbaşkanı Erdoğan konuğumuz, biz de onun konuğuyuz Külliye olması hasebiyle. Ve biliyorum ki hepinizin çok merak ettiği konular var.

Sözü uzatmadan öncelikle kabul ettiğiniz için teklifimizi teşekkür ederiz efendim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ben çok teşekkür ederim. Sizlerle bu mekânda, bu çapta ilk defa böyle güzel bir program yapıyoruz, yapacağız.

SALİH NAYMAN- Bugün Hilal Kaplan bizimle, Melih Altınok ve de Şebnem Bursalı ile birlikte soruları yöneltmeye çalışacağız. Ama sorulardan önce, biraz önce de konuşuyorduk, bugünlerde hepimizi en çok heyecanlandıran hiç kuşkusuz TOGG oldu. TOGG’la ilgili sizin sürüş yaptığınız anlar, onun üretim süreci, en başından beri herkes takip etti. Ama yayına girmeden çok kısa bir süre önce sizin Emine Hanımla birlikte aracı kullandığınız anlara dair fotoğrafları görmüştük azıcık, ama görüntüler de elimize ulaştı, belki siz de ilk defa izleyeceksiniz bilmiyorum. Hep birlikte izleyelim, üzerine konuşalım isteriz müsaadenizle.

...

SALİH NAYMAN- Efendim, dışarıdan görüntüleri zaten izledik. Açıkçası işçilerin siz banttan inerken bir anlamda hücum etmesi, o gururu yaşaması bizi çok duygulandırdı, en azından beni duygulandı. Siz içeride ne hissettiniz, çünkü aşama-aşama her şeyine dahil olduğunuzu biliyoruz, ama o an çok önemliydi. Acı hatıralarımız vardı bunlarla ilgili, artık olmayışı, yeni çağın açılması önemli. Çok soru var, ne kadar olacak, mesela makam arabası olarak kullanır mısınız, ama benim en çok merak ettiğim kullandığınızdaki duygularınız?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Her şeyden önce orası fabrika değil mi? Hani birileri diyordu ya fabrika nerede, diye, burası fabrika. TOGG burada üretilecek. Önce TOGG’daki bütün mühendisleri, işçileri, teknisyen, tekniker, onlarla bir resim çektirdik, 1300 kişi. Ve ardından fabrikayı gezdik, tabii fabrikada her şey robotik. Yani tabandan tepeye, buyurun şu anda bütün kaynak sistemleri, gördüğünüz gibi robotik işlemlerle yapılıyor, boyahanesi aynı şekilde öyle. Tabii insan bunu görünce iftihar ediyor, Rabbim bizlere elhamdülillah bunu nasip etti, bugünlere ulaştık.

Ve tabii fiyat filan şimdiden başladılar sormaya, biz de diyoruz ki; tabii aceleci olmayalım, inşallah Gemlik Kampüsü açılış töreninde net bir cevap vermiştim. Başından beri söylediğimiz bir şey var, TOGG satışa sunulduğunda rekabetçi olacak. Bu ne demek? Piyasaya çıktığı anda kendi sınıfındaki araçlarla fiyat anlamında rekabet edebilecek. Zira buradaki tabi babayiğitler sırada-masada oturan adamlar değil, hepsi ülkenin sivrilmiş, saygın iş adamları. Oturacağız, onlarla değerlendirmesini yapacağız ve Mart ayında yollara çıkmadan önce bir defa fiyat tespitini yapıp ona göre de adımımızı atacağız.

SALİH NAYMAN- ÖTV ile ilgili bir sizin o anlamda yetkinizi kullanacak mısınız diye de çok soruluyor soru.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- A’dan Z’ye her şeyini o zaman konuşacağız, yani şu anda bunu söylemek çok çok yanlış olur. Ama şunu söyleyeyim ben: Tabii bir elektrikli araç var önümüzde, bunu özellikle teşvik etmek ve halkımıza sevdirmek, bu bizim için önemli bir maharet olacak. 2022’nin Temmuz ayıyla birlikte biliyorsun zaten ÖTV indirimi yapılmıştı elektrikli araçlara, şimdi yeni vergi düzenlemesiyle motor gücü 160 kilovatı geçmeyen ve ÖTV matrahı 700 bin TL’yi aşmayan elektrikli araçlar için yeni vergi oranı yüzde 10 olarak belirlendi. Bunların hepsini planlayarak yolumuza devam ediyoruz. Ama ben inanıyorum ki benim halkım, benim vatandaşım zaten tabii burada 7 ayrı biliyorsunuz üretim olacak, bu üretimlerin içerisinde yani vatandaşımızın önüne biz seçenekler sunuyoruz, bu seçeneklerle birlikte de hangisi beğenirse onu alacak. Sadece otomobil değil renklerde de seçenekler var ve dikkat ederseniz renklere de arkadaşlarımız derslerini iyi çalıştılar ve hepsine değişik bir yeri koydular; Kapadokya’sından tut Oltu’suna varıncaya kadar, yalnız bir tane eksik bırakmışlardı, o da Karadeniz. Karadeniz’de Rize mi olsun, Ayder mi olsun falan. Dedik; çalışın, getirin, çünkü yeşil eksik, yeşilin olmadığı böyle bir çeşit olamaz, niye? Ülke Türkiye, yeşiller ülkesi. Dolayısıyla onu da hallettiğimizde, biz tabii Hanımefendiye sorduk, sen hangisini beğeniyorsun? Eşim, refikam, o kırmızı dedi.

SALİH NAYMAN- Kırmızı güzel.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Dolayısıyla da kırmızıda bu konuda karar kıldık, ilk araba fakire olacak, biz de kırmızıyı alacağız ve kırmızıyla inşallah… Şimdi tabii ikinci bir teklif geldi, o da İlham Aliyev’den geldi. İki araba ben istiyorum dedi, ikinci ve üçüncü bana. Bunun bir tanesini ben dedi makamda kullanacağım, bir tanesini de daireye dedi. Hatta bugün bile telefonla görüşmemizde hemen bana bunu hatırlattı.

ŞEBNEM BURSALI- Renk söyledi mi efendim, renk tercihi var mı?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Rengi konuşmadık, zannediyorum onu Mihriban Hanımla görüşür, ona göre bize haber verir.

ŞEBNEM BURSALI- Orada da hanımlar belirleyecek.

SALİH NAYMAN- Sürüş nasıldı, keyifli mi efendim?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani araç bir defa bulunduğu noktada, yani birilerini şımartmayalım, olduğu yerde bir defa direksiyonu sonuna kadar kırıyorsun ve olduğu yerde dönüyor, ama hiç döndüğünün farkında değilsin; o denli huzurlu, o denli rahat. Bizim hanım biraz o noktada hatta şaşırdı…

SALİH NAYMAN- Herhalde hareket ettiğinde anlaşılmıyor bile?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yok.

MELİH ALTINOK- Süratli mi gittiniz efendim, ona mı şaşırdılar?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN-  Şimdi tabii orada o kadar aşırı süratle gitmedik, ama ben daha önce bir test yapmıştım, o testte 160’a kadar çıkmıştım ve şey olarak zaten hissetmiyorsun.

SALİH NAYMAN- Evet, çok güçlü bir araba. Zaten sınırlandırılıyor herhalde hızı da, yoksa çok daha hızlı gidebilecek bir kapasiteye sahip.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani o imkân da var, ama 160’la sağ olsun, yanımda ayrıca bir beyin var ya, bu işin başına getirdiğimiz arkadaşımız, o sağ olsun, gerçekten işe hakim, işe sahip. Bu arada galiba ya Honda’dan, ya Hyundai’den bir beyin daha aldılar, yani şu anda o iki beyin tümüyle şu anda TOGG’a kumanda ediyorlar, ellerine sağlık, 1300 kişi ve şimdi bu şey arttıkça, oradaki bazı birimler, eleman sayısı da artacak. Tabii buradan 4,8 saniyede sıfırdan 100 kilometreye ulaşabiliyor.

ŞEBNEM BURSALI- Müthiş.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani o kadar seri.

SALİH NAYMAN- Açılışta videonun üzerine fabrika değil mi diye sormuştunuz. Bir yandan da; fabrika nerede, fabrika yapılmadı ya da araba üreteceklermiş canım, diyenler de vardı, bir yandan hatırlıyoruz...

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Her şeyi bana söyletme işte, siz söylesenize kimler dediğini bunu çok iyi biliyorsunuz.

SALİH NAYMAN- Onu ben de söylemeyeyim, bununla ilgili hazırladığımız bir videomuz var, onu bir izletelim, sonrasında da Şebnem Hanımdan soruyu alalım.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tamam.

...

ŞEBNEM BURSALI- Efendim, TOGG’un banttan indirilmesi hepimizin göğsünü kabarttı. Sadece bizim değil, dünya basınında da hakikaten çok yer aldı, hatta Yunan basınında manşetlere taşındı ve hatta meydan okuma olarak ifade edildi. Ama bakıyoruz işte biraz önce izlediğimiz videoda bırakın takdir etmeyi, karalama yarışına girmiş bir ifade de görüyoruz. Nasıl değerlendiriyorsunuz bu ikilemi?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani ben bu zatı muhatap almaktan artık utandım, ama onda utanma yok, tabii ortağı da öyle ve “Fabrika nerede” diyor. İşte fabrika. “Otomobil nerede” diyor, işte otomobil. Ve muhalif liderlerden de o gün sağ olsun açılışa katılanlar vardı, her ne kadar ikisi gelmediyse de ortağın bir elemanı oradaydı. Fakat muhalif medyadan olanlar, takip edenler de vardı, onlar da takdir ettiler. Fakat hani eser dersin, ya eser ortada. Bunun yanında üretilen otomobil dersin, o da ortada ve şu an itibariyle 1300 kişinin ortaya çıkardığı bir eser var ve sen bu eseri hala görmüyorsun. İşte Allah’ın hükmü aynen tecelli ediyor; gözü var görmez, kulağı var duymaz, dili var hakkı söyleyemez, çünkü onların kalpleri mühürlüdür, işte aynen tecelli ediyor. “Biz üretemezsiniz demedik, satamazsınız dedik” diyorlar şimdi, bu başladı. Esasında bizim bunların hepsine verilecek cevabımız var, ama inanın buna vaktimiz yok ya, yazıktır. 20 yıldır Türkiye’nin geleceğine yatırım yaparken, çıkıyor diyor ki; bir tane fabrikanız var mı? Eline diline dursun ya, bu kadar fabrikalar açtık, bu kadar eğitimde okullar yaptık, bu kadar hastaneler inşa ettik, yaptık.  Kendisi biliyorsunuz SSK’da Genel Müdürken, bunun Genel Müdürlük yaptığı dönemde ölüleri bunlar rehine aldılar. Hani sizin programlarda Savaş Ay’ın bir yayını vardı ya, Savaş Ay’ın o yayınında Bay Kemal’in Genel Müdürlük dönemiydi SSK’da, o ölenler, o feryat ederek kan revan içinde kalan çocuk, onu hiç unutamıyorum ben, 7 yaşında mı neydi, böyle bir durum vardı; sen busun. Ve şimdi diyor ki; bu kadar para ödeyeceksiniz. Bak, öğren, ben ekonomistim ve bizim şu anda bu yap-işlet-devret’le bu eserleri üretenler, bunlara toplam bedelini ortaya koysan, bunlara faiz ödemeye kalksan altından kalkamazdın. Ama şimdi milli bütçeye en ufak bir yük olmuyor, eser ortaya çıkıyor. Eser ortaya çıkarken, ha taahhüt edilen nedir? Diyelim ki, hasta sayısı. Burada hasta sayısında eğer yüklenici firma burada o rakama ulaştı ulaştı, ulaşamadığı zaman aradaki farkı veriyorsun. İnanın bunları böyle faiz hesaplarına şöyle bir masaya yatırsan çok daha karlısın devlet olarak. Aynı şeyi yollarda, yani…

SALİH NAYMAN- Efendim, yola geçmeden, arkadaşlarım şimdi rejiden diyorlar ki, hastanelerdeki dönüşümle ilgili kısa bir bandımız var, hazır yeri de geldi, söz de oraya geldi, eğer dağıtmayacaksak bir izleyelim, üzerine devam edelim efendim müsaadenizle.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Memnuniyetle.

Keşke rahmetli Savaş Ay’ın şeyini de şöyle bir buraya yetiştirebilseniz, bu araya.

SALİH NAYMAN- O da var efendim, onu da…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN-  Çok iyi olur.

SALİH NAYMAN- Evet, bir nereden nereye, dedik ama en çok bu konuda siz dertlisiniz.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Üzülmemek elde değil, böyle yalan, böyle körlük olamaz. Ya sen SSK’da Genel Müdürlük yaptın… Ben Kasımpaşa’da doğup büyüdüm, çocukluğumun hemen hemen geneli orada geçti, SSK Okmeydanı Hastanesine… Yani rahmetli Profesör Doktor Cemil Bey’in adını verdiğimiz hastane, tabii o zaman şimdiki güzellik nerede? Şimdi tabii o hastaneyi biz sıfırdan yeniden yaptık. Ve o hastaneye muayeneye gelirdik, oralardaki kavgalar, gürültüler. Bay Kemal daha sonra SSK’nın Genel Müdürü olduğu zaman o hastanelerin hali rezaletti.

Ve bir arkadaşımızın eşi o hastanede doğum yaparken öldü ve vermediler, rehine aldılar. Ya olur mu? Oldu ve bunları biz o dönem de yaşadık. Ve bu Kılıçdaroğlu utanmadan, sıkılmadan hala şu bizim yap-işlet-devret’le şehir hastanelerimize laf atıyor. Ya utan be utan, gurur duy be. Yok, gurur duyamaz. Sadece şu 20 tane şehir hastanesi aslında Türkiye’nin gurur abidesi. Kaldı ki, tüm Türkiye’nin 81 vilayetinde şehir hastanelerinden sonra, eğitim araştırma hastaneleri, bunun yanında devlet hastaneleri ve bütün ilçelere varıncaya kadar yapmış olduğumuz hastanelerle biz sağlıkta devrimi gerçekleştirdik.

ŞEBNEM BURSALI- Pandemi de zaten efendim önemi ortaya çıktı.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Pandemi zaten bu işin en büyük sınavıydı. Yani pandemide eğer biz bu yatırımları yapmamış olsaydık, pandemiden çok büyük hasarla çıkardık. Ama Allah’a hamdolsun, o yatırımlar bizi çok daha, yani az zayiatla çıkmamıza fırsat verdi. Ve hala bizim şu anda gerek şehir hastanelerinde, gerek devlet hastanelerinde, gerek büyük ilçelere varıncaya kadar oralardaki hastanelerde üretimlerimiz, yatırımlarımız devam ediyor. Çünkü yola çıkarken biz bir şey söyledik, dört ana unsur üzerinde Türkiye’yi yükselteceğiz dedik. Bir, eğitim, her şeyin başı o. İki, sağlık. Üç, adalet. Dört, emniyet, biz bunlarla yola çıktık. Arkasından tabi ulaşım, enerji, tarım, dış politika, bunlarla işi güçlendirdik. Ve şu anda Türkiye aynı şekilde devam ediyor altyapısıyla, üstyapısıyla. Tabi bunların bilmiyorum detayına şu anda girmeye gerek var mı veya sizlerden sorular gelecek, o sorulara cevapla mı bunları devam ettirelim?

İşte Türkiye altyapısı olmayan bir ülkeydi. Hatırlarsanız, ilk bizim Şehitler Köprüsü’ne, yine rahmetli Demirel döneminde yapılan, ona çok takıldılar, ardından Turgut Bey’in işte Fatih Sultan Köprüsü’ne çok takıldılar.

SALİH NAYMAN- Onları ilerleyen bölümde konuşalım istiyoruz, hatta onun için de hazırlığımız var ama, bir yandan da tahıl koridoru ve bugün yine önemli konuşmalar olduğunu da biliyoruz, oradan gitmek isteriz efendim.

HİLAL KAPLAN- Aslında biz bu tahıl koridoru anlaşmasındaki krizi size sormaya hazırlanıyorduk, fakat bugün Grup Toplantısında krizin çözüldüğünü açıkladınız, sizin vesilenizle çözüldü. Ukrayna ve Rusya Devlet Başkanlarıyla görüştünüz, hatta sanıyorum yayına girmeden yarım saat kadar önce yine Zelenski’yle bir görüşmeniz oldu.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN-  Görüştüm.

HİLAL KAPLAN- Gerçi bugün Meclis’te soran gazeteci arkadaşlarımıza önce Biden’a anlatayım, diye böyle espriyle takıldınız ama acaba ipucu verebilir misiniz bu konuda? Çünkü gerçekten bir büyük diplomatik başarı, dünyanın çok yakından takip ettiği bir süreç oldu. Zaten anlaşmaya varılmasında da öncülük etmiştiniz, şimdi krizin çözülmesine de öncelik ettiniz. Biraz Putin ve Zelenski’yle diyaloglarınız ve nasıl çözdüğünüze dair…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi her ikisiyle de bir defa görüşmeyi arzu ettiğimiz anda, aradığımızda 24 saati bulmadan görüşüyoruz. Ve gerek Sayın Putin’le, gerek Zelenski’yle bu görüşmeleri yapıyoruz ve onlardan aldığımız imputlar diyeyim, o bilgilerle bir değeriyle bunları görüşme, müzakere etme fırsatını buluyorum. Sağ olsun şu ana kadar ne Sayın Putin’den, ne Sayın Zelenski’den olumsuz bir yaklaşım almadım, hepsi de olumlu yaklaştılar. Tabii bizden talepleri oldu, biz bu taleplere elimizden geldiğince olumlu yaklaşımla cevap verdik. Ama onlar da bizi tabii bizim bu yaklaşımlarımız karşısında hiçbir zaman bize ters yaklaşmadılar.

Sayın Putin, örneğin ben Prag’da baktım kiminle görüşüyorsam aleyhine konuşuyor. Ben şimdi samimi olayım, ben de diyorum ki, yanlış yapıyorsunuz. Çünkü Rusya gibi bir devletin başına siz her yerde bu tür olumsuz yaklaşımlar sergilerseniz, kusura bakmayın, o da kendi tavrını bir lider olarak kendini ezdirmeden koyacaktır. Yani bir lider olarak bu şekilde size saldırılsa, siz buna eyvallah eder misiniz? Etmezsiniz. Bana yapsanız da aynı şekilde ben de etmem, gereği neyse bunu yaparım; şimdi Sayın Putin’in yaptı bu. Dünyada en saygın 3-5 ülkeden bir tanesi olan Rusya’nın başı olacaksınız, her tür imkâna sahipsiniz ve kalkıp böyle saldırılara da evet diyeceksiniz, mümkün değil.

Şimdi aynı durumda kendisiyle biz bunları konuşurken, tabii o bu yaklaşımlarımı da gördüğü için, yaşadığımız S-400 konusunda da bunları gördüğü için, bakın birileri vasıtasıyla bu tahıl koridorunun açılmasına eyvallah etmiyor, ama bizimle sağ olsun aradık kendisini, hemen anında dün aradım, bugün de 12’den itibaren tahıl koridorunu açtılar. Ve biz tabi bununla da kalmayalım, dedik, yani gübreyi de inşallah açalım dedik,  hem tahıl, hem gübre. Ve bütün bunlarla beraber de hatta bir şeyi daha bağladık, onu da söyleyeyim, yani dedi ki, örneğin dedi Cibuti, Somali, Sudan, buralarda insanlar açlıktan şu anda ölüyor, ilk etapta buralara bu tahıl naklini yapalım. Endişe etme dedik, biz bunu planlayacağız ve İstanbul’daki merkezden bu işi takip edeceğiz. Ve şu anda da bu şekilde arkadaşlarımız, Cibuti, Somali, Sudan, gerçekten buraların durumu hiç mi hiç iyi değil. Afrika ülkelerinden başka hangilerinde, yani az gelişmiş ülkelerde sıkıntı varsa buralara doğru da biz yine bu nakliyeyi gerçekleştireceğiz. Bugün akşam işte Zeleski’yle de bunları konuştuk, dün zaten Sayın Putin‘le de bunları görüştük, konuştuk. Bu devam edecek ve adımlarımızı da buna göre yaygınlaştıracağız.

HİLAL KAPLAN- Bu Afrika ülkelerine öncelik verilmesi sizin teşvikinizle mi oldu?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii tabii, az gelişmiş ülkeler…

MELİH ALTINOK- Tahılın yüzde 50’si çünkü Avrupa ülkelerine gitti galiba tahıl koridorundan…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yüzde 46 filan oraya gitti.

MELİH ALTINOK- 50’ye yakın. Sayın Cumhurbaşkanı, bir de Ukrayna-Rusya arasında esir takası anlaşması var, bununla ilgili bir gelişme var mı? Bir de şunu sormak istiyorum Hilal’in sorduğu soruyla bağlantılı olarak: Diplomaside yeni bir model geliştiriniz kişisel ilişkilerin ön plana geçtiği, o diplomatik teamüllerin dışında. Bunlar sorunların çözülmesinde ne kadar etkili oluyor? Putin’de sizi medyada açıkça övmekten, hakkınızı teslim etmekten geri durmuyor. Hatta muhalefetten, Putin, AK Parti il başkanı gibi çalışıyor eleştirileri de geliyor, bu yönde yorumlar geliyor. Kişisel ilişkiler ne kadar etkili oluyor diplomasi de, bunu sormak istiyorum. Putin’le ilişkinize dair özel bir şey var mı?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Kişisel ilişkiler diplomaside bir defa en önemli netice getirici adımlar. Eğer o almazsa zaten siz bu netice getirici adımları atamazsınız ve netice de alamazsınız. Şimdi biz dün Sayın Putin’le bunları konuştuk ve tabi bunun adına da biz lider diplomasisi diyoruz, yani herkes öyle lider olamıyor. Hani bazıları derler ki, lider olunmaz, lider doğulur filan-falan. O da doğru olabilir, ama her şeyden önce lider diplomasisini başarmak o çok çok önemli. Ve mesela dün biz Olaf Scholz’la bir görüşme yaptık, ardından da Sayın Putin’le görüşmemizi yaptık. Her ikisiyle yaptığım görüşme birbirinin aslında mütemmimiydi, tamamlayıcısıydı. Ve Olaf bile mesela bir ay önce çok farklı bir noktadaydı, ama şimdi daha farklı bir noktada.

MELİH ALTINOK- Bir ay bile bir deneyim kazandırıyor yani, 1-2 ay bile.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii bu görüşmeler deneyim kazandırdığı gibi, bir de bakıyor ki Sayın Putin böyle üzerine gitmekle geri adım atacak birisi değil. Öyleyse o zaman diyor ki, biz burada işin tam manasıyla uyum noktasını yakalayalım ki netice alalım, buraya da geliyorlar. Ve biz de kendilerine bazı şeyleri tabii bu arada söylüyoruz, diyoruz ki, bu böyle yürümez. Bak şu anda siz önceleri dediniz ki, Almanya’yı söylüyorum, biz işte yenilenebilir enerjiye geçeceğiz, onun için de şu anda bütün nükleer enerjilerimizi devrede tutmanın gayreti içerisindeyiz dediler, kömür santrallerini filan kapatıyoruz, dediler. Dedim, yanlış yapıyorsunuz. Ve gerçekten de o koskoca Ruhr Havzasını oradaki termik santralleri kapattılar, fakat sonra tabii bu doğalgaz filan kesilince bir anda bunlar yeniden termik santrallere dönme kararı verdiler, şu anda termik santrallere Almanya’da dönüldü, Ruhr Havzası şu anda çalışıyor. Şimdi biz ise hepsini yapıyoruz, bizde şimdi hem termik santrallerimiz var, hem doğalgaz noktasında iyiyiz, şimdi bir de inşallah önümüzdeki yılın sonlarında Akkuyu’yu açacağız…

MELİH ALTINOK- 2023’ün sonları.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sonları veya 2024’ün başlarında. Bu arada tabii ben Sayın Putin’le bir de Sinop nükleer santralini konuştum. Yani biz tabi 2024’ün başı veya 2023’ün sonunda bir üniteyi açacağız, onun dışında 3 ünite daha var, o 3 üniteyi de ardı ardına belli aralıklarla onları da açacağız. Ama Sinop’ta yeni bir 4’lü üniteyi inşa edeceğiz, ki…

HİLAL KAPLAN- Rusya’yla mı efendim? İkinci nükleer santral…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet, 4 ünite. Şimdi bir Akkuyu, Sinop, bir üçüncüyü farklı bir merkezde arkadaşlar çalışıyorlar, ayrıca onu da yapacağız, çünkü bunların her birinden, yani yüzde 10, yüzde 10 enerji temini sağlayacağız. Hem Akkuyu’da ki Akkuyu bize 4 bin 800 megavat enerji sağlayacak, Sinop da aynı şekilde oradan da 4 bin 800 megavat üretmeyi, ama bunların her biri veya toplamı yüzde 20’yi bizim enerji tüketimimizin sağlayacak.

MELİH ALTINOK- Bağlantılı şunu da sorabilir miyim: Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde yurt dışı seyahatlerinde nükleer santralden bahsetti, bunun kötü bir şey olduğunu söyledi. Bu projenin devam etmeyeceğine dair bir sinyal olarak görebilir miyiz muhalefet iktidarı aldığında ya da böyle bir plan yapıyorsa o termik santralinin akıbeti sizce ne olur?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Melik Bey, devletlerde devamlılık esastır, bu adam cahil. Ya sen kalkacaksın, yani bu millet sana zaten bu ülkede yönetimi vermez o ayrı mesele de, çünkü böyle cahil cühelayla bir yere gidilmez. Sen SSK’yı yönetmeyen bir cahilsin, kalkıp da koskoca Türkiye Cumhuriyeti’ni nasıl yöneteceksin? Yani şu anda elinde bazı belediyeler var malum, büyükşehir belediyeleri, ne yapıyorlar, gazeteci olarak takip ediyorsunuz? İstanbul, Ankara, meclisler onlarda değil ama, hemen ağlamaya başlıyorlar, para gelmiyor. Arkadaşlarımız devletten gelen paraların hepsini kuruşu kuruşuna açıkladılar. İstanbul’da Meclis Başkanı Başkanvekili arkadaşımız Grup Başkanı açıkladı, Ankara’da Murat Bey aynı şeklide açıkladı, hepsinde de açığa düşüyor.

Ve bir de çok yalancı bunlar, yani ben Belediye Başkanıyken biz ileri biyolojik tesisi Tuzla’da kurduk, şimdi çıkmışlar oranın açılışını yapıyorlar. Ya utan ya, bunu yapan biziz ya.

HİLAL KAPLAN- Tuzla Belediye Şadi Bey teşekkür ettiği için de yuhalandı, yani daha önceki emekleriniz için teşekkürü dile getirdiği için hatta darp edilmeye çalışıldı, maalesef bunlar da gerçekti.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bunlarda tabii öyle izan filan yok, insaf da yok maalesef.

SALİH NAYMAN- Şimdi bir yandan da biz şimdi ikinci nükleer santrali planlarken, hatta üçüncüsünü anladığım kadarıyla, çok kısa bir zaman öncesinde de enerji fakiri ülkelerin içindeydik. Şimdi gazımızı bulduk, inşallah karaya çıkaracağız, orası en büyük heyecan kaynaklarından biri de olacak. Bir yandan geçmişi yine bir hatırlatma yapıp üzerine yeni bir soruyla devam etmek isteriz efendim.

...

SALİH NAYMAN- Büyük dönüşümler yaşandığı kesin hem dünya için, Türkiye için iyi ve kötü yönlü. Ama bir yandan baktığımızda rahmetli Demirel Cumhurbaşkanlığında Çankaya Köşkü’nde çalışırken 6 kere elektriklerimiz kesildi diyor, ki Cumhurbaşkanlığı makamının elektriğinin bile kesildiği bir zamandan şimdi dünyaya gaz satabilecek bir ülke konumuna geliyoruz Putin’in teklifiyle. Ve orada da çok hızlı bir şekilde kurulabilir, diye bir ifade var; o ne kadar hızı ifade ediyor, ne zaman kurulabilir? Nasıl bir sistem bahsediyoruz? Bir yandan o, bir yandan da gemilerimizi görünce bunu da söylemeden edemeyeceğim, zamanında o sondaj gemilerinin alınmasının ne kadar büyük bir yatırım, adım olduğunu da bugün bir yandan da görüyoruz. Ama gaz merkezi nasıl olacak, ne zaman olacak?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi gaz merkeziyle alakalı olarak tabi şu anda Sayın Putin’le yaptığımız bu görüşmede Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız kapsamlı biçimde bir çalışmayı muhataplarıyla yapıyorlar. Yani büyük ihtimalle tabi Türkiye bu işin bir hub’ı oluyor, ama en yakın merkez olarak da şu an itibarıyla Trakya Bölgesi görülüyor ve oradan çıkış ve oradan tabi Avrupa’ya bu işle ilgili olarak dağıtımını yapmak mümkün olacak. Bunlar ilk tespitler, çalışmayı arkadaşlarımız başlattılar devam ediyor. Ve zaten biz uzun zamandır enerji merkezi olma yolunda adım atıyoruz, bu için tabi kaynak ve güzergâh çeşitlendirmesi gerekiyordu. Ve merkez olmak için de tek kaynak yeterli olmaz, belli bölgelere bunu ne yapmak durumundayız, dağıtmak durumundayız.

Şimdi bizim mesela Azeri gazıyla alakalı da Bakü-Tiflis-Ceyhan ve Bakü-Tiflis-Erzurum petrol ve gaz hatları da var. Yani bu konuda mesela bu son Azerbaycan’a gidişimde bunları da İlham Beyle etraflıca görüştük. Ve tabii biz oralardan da alacağız, bunu TANAP’la tabii alıp, güçlendireceğiz ve ayrıca depolama tesislerimizi kuracağız. Ve sıvılaştırılmış gaz terminalleri, yani bu FSRU dediğimiz gemilerle taşıma, bunu ayrıca yapacağız. Tabii Karadeniz’deki gaz keşfi o bize ayrı bir güç katacak.

Tabii bu arada malum biz göreve geldiğimizde Türkiye’nin ne sismik araştırma gemisi vardı, ne sondaj gemisi vardı. Ve Berat Bey’in Enerji Bakanlığı döneminde o zaman ilk sismik ve sondaj gemilerinin alımı yapıldı. Ama bunları da biz alırken kar ettik, şu anda bu gemilerin fiyatları vesaireleri filan tabi çok farklı bir noktada. Arka arkaya üçüncü, dördüncü sondaj gemileri alındı ve sondaj gemileri de modern teknolojiyle yaş itibarıyla da yaşlı değil…

 SALİH NAYMAN- Son nesil.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet. Yani bunlara biz şimdi hem Karadeniz’de, hem Akdeniz’de bunları yapacağız gibi, icabında bizim farklı ülkelerde, yani doğal gaz kaynaklarının yoğun olduğu yerlere de bu gemilerimizle gidip oralarda sondaj çalışmasını yapıp oralardan da doğal gazı çıkartarak gerek o ülkede veya üçüncü ülkelere bunları satma şansımız da var. Ve bu konuyla ilgili teklifler geliyor şimdi değişik ülkelerden, birinci sırada mesela Libya bu konuda bu tür çalışmaların içerisine girebiliriz diyorlar, böyle bir durum söz konusu. Ama şimdi hep birlikte inşallah, yani burada Tuna-1 Kuyusu dediğimiz buradaki çalışmalar önem arz ediyor, dolayısıyla Karadeniz’de yine Sakarya adını verdiğimiz o doğal gaz şeyi önem arz ediyor. Ve tabii bütün bunlarla beraber Tuna-1 Kuyusu, öbür tarafta TANAP, öbür taraftan yine Mavi Akım, bunların hepsi geliyor ve bunlar bütünleşiyor belli bir noktada, bütünleştikten sonra da tabi Sakarya gaz sahasında, önemli olan orası, 540 milyar metreküplük bir keşfimiz var, gazı 2023’e yetiştirmek için şu anda ekiplerimiz yoğun bir çalışma içinde.

Tabii bununla kalmıyoruz, bir de sahaları geliştirme faaliyetlerini devam ettiriyoruz. Sondaj gemilerimiz Kanuni ve Yavuz eşzamanlı olarak sahada çalışıyor. İlk etapta 10 kuyu açacağız ve buradaki günlük üretimimiz 10 milyon metreküp olacak. Sahanın tam üretime geçmesiyle 40 kuyuyla günlük 40 milyon metreküplük gazı sisteme vermiş olacağız. Sakarya gaz sahası keşiften ilk üretime kadar dünyanın en hızlı yapılan deniz sahası olacak.

Filyos’taki doğalgaz işleme tesisinin inşası şu anda devam ediyor ve diğer yandan BOTAŞ gazı ulusal sisteme bağlamak için kara boru hattını da bu ay içerisinde tamamlayacak. Fatih Sondaj Gemisi şu anda Sakarya sahasına yakın alanda Çaycuma-1 dediğimiz arama kuyusunda sondajına geçen hafta başladı, inşallah oradan müjdeli haberler bekliyoruz.

ŞEBNEM BURSALI- Tam da bu konuyla ilgili efendim, siz Türkiye yüzyılı programında zaten Karadeniz gazına ilişkin bir rezerv müjdemiz olacak dediniz. Bu anlamda bir rakam verebiliyor muyuz? Hani Sakarya gaz sahasından da söz ettiniz ve potansiyelin çok üzerinde bir rezerv olduğu söyleniyor. Bir rakam verebiliyor muyuz net bir şey?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi şu anda kadar, yani Sakarya sahasında 540 dedik, diğer yaptığımız tespitlerde henüz bunu aşan yok, son olarak bir 110 milyar metreküplük var. Ama bu rezervler tabi tespit edildikçe belki daha fazlasını da yakalayacağız, ama sondaj gemilerimiz çalışıyor. Mesela son aldığımız sondaj gemisi 12 bin metreye kadar sondaj yapabiliyor, o kabiliyete sahip, bu tabi çok güçlü bir gemi ve yaş itibarıyla da yaşlı değil, bu da bizim için büyük bir avantaj. Onun için arkadaşlarımızın bu gayretleri, bu incelemeleri yapmaları hakikaten bizi ciddi manada rahatlattı. Ama hesaplamalar kesinleşince inşallah sonuçları da yakın zamanda açıklayacağız.

SALİH NAYMAN- Ama bir yandan herhalde yeni kaynakları duymak da uzak gibi değil, açıklamanızdan öyle anlıyorum, ama kesinleşmesi gerekiyor.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Çalışacağız, yani bu bölgeler bu noktada gerçekten bereketli gibi görünüyor.

SALİH NAYMAN- Evet, şimdiden o 110 milyarı da katarsak zaten 650 milyar metreküp olmuş gibi görünüyor.

Şimdi bir yandan kazanımlardan bahsediyoruz, bir yandan atılımlardan bahsediyoruz, ama bir yandan da değiştiremediğimiz bazı başlıklarımız da var. Son günlerde şekillenen yeni gündeme dair de kısa bir videomuz var, onu izleyip Hilal Hanımın sorusuyla da devam ederiz isteriz müsaadenizle.

(VTR Sunuldu)

HİLAL KAPLAN- Efendim, videoda izledik, yani böyle bir silsile var. Muhalefet devamlı Türkiye’yi böyle yasadışı, Türk Devletini yasadışı işlerle ilişkilendirmeye çalışıyor. Literatürde “rock state” denir, yani hedef alınması gereken ve meşru olan ülke kategorisine sokmaya çalışıyor. İşte Amerika biliyorsunuz Irak’ı niye işgal etmişti, hangi bahaneyle? Kimyasal silah var. Şimdi de işte MİT tırları sürecinden, DAEŞ’e silah verme iftirasından tutun, hendek terörü zamanında savaş suçları işleniyor iftirasına, bahsedilen işte piknik yapan insanları öldürdüler dediklerinin PKK’lı teröristler olduğu ortaya çıkmıştı vesaire. Bu iftiralar devam ediyor, bu bir silsile ve maalesef buna karşılık çok fazla dış dünyayı müdahaleye adeta çağıran söylemlerini görüyoruz muhalefetin. En son yine TSK’nın kimyasal silah kullandığına dair bir iftira TTB Başkanı tarafından dile getirildi, Ana Muhalefet ve diğer muhalefetin bazıları da buna sahip çıktılar. Yani bu açıklamaları dinlediğimde en son aklıma Kılıçdaroğlu’nun ABD’de de geçirdiği o sır 8 saat geldi açıkçası, çünkü yine bugün işte kara para aklama iddiaları gibi bir iftirada da bulunmuş aynı şekilde. Hani Türkiye’yi sanki uluslararası müdahaleye açık hale getirmek ya da Türk Devleti’ne gölge düşürüp işte uluslararası ceza mahkemelerinde yargılatmak vesaire gibi bir alt motivasyon olduğu da söyleniyor. Siz bu konularda neler söylersiniz, ne düşünüyorsunuz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Hilal Hanım, Bay Kemal Amerika’daki bu 8 saatlik ortadan kayboluşunun gizemini bu iftiralarıyla yavaş-yavaş aydınlığa zaten kavuşturuyor. Dikkat ederseniz şu anda Bay Kemal kendisine ezberlettiklerini konuşmaya başladı. Ve siyasi hayatı yalan, şaibe, iftira ve çeşitli çarklarla dolu Bay Kemal ülkesine ve “ben Atatürk’ün partisiyim” diyerek oraya kendini gizlemeye çalışıyor. Şurada 1 hafta, 10 gün içerisinde bu öyle bir yani edepsizlik ki, arka arkaya bu CHP zihniyeti bir taraftan bununla ortaya çıktılar, bizim Silahlı Kuvvetleri’mize hakaret ettiler, bir taraftan kimyasal silah dediler. İşte bu Tabipler Odası’nın başındaki kadını da kendilerine göre bir yerde yaktılar. Bununla da kalmadılar, bir de yani Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni yine bu arada maalesef uyuşturucu kaçakçılığıyla cari açığını kapattığı iftirasını attılar ve bunlar 1 hafta içinde oldu. Böyle densizlik olur mu, bu nasıl bir siyasettir?

Ya biz terörle mücadele ediyoruz, yaptığımız yatırımlar ortada. Köprülerimiz, tünellerimiz, metrolarımız, havalimanlarımız; bütün bunlar ortada. Utanmadan, sıkılmadan cari açığı kalkıyor uyuşturucu ticaretiyle kapattığımızı söylüyor. Ya bugün daha Ticaret Bakanım neyi açıkladı? Bugüne kadar gelmiş-geçmiş büyüme hızında en büyük büyümeyi yakaladık dedi, bugün açıkladı. Ya varsa elinde bir delil, çıkarsın bunu konuşursun. Ama AK Parti iktidarı, bir defa uyuşturucuyla mücadele noktasında temayüz etmiş olan bir iktidardır ve şu anda yüzlerce insan uyuşturucudan içeride, uyuşturucu ticaretinden değil. Ama sen şu anda ne yapıyorsun? Uyuşturucu baronlarına zemin hazırlıyorsun, onlara yol açıyorsun. Ve zaten senin içinde kuru-sulu içenler var, onlar ortada. Ama kalkıp da AK Parti iktidarına bu yakıştırmayı yapamazsın ve bizim terörle mücadelemizde özellikle Güneydoğu’da verdiğimiz mücadele kiminle? Hep uyuşturucu kaçakçılarıyla. PKK Terör örgütü nereden nemalanıyor? Uyuşturucudan. Biz onlardan bugüne kadar binlercesini böyle vurduk, böyle etkisiz hale getirdik. İşte çıkmış, düşünün şimdi Eşbaşkan, şu anda tutuklanmış olan Tabipler Odası’nın Başkanı olan o kadını savunuyor. Neyini savunuyorsun ya? Bu kadın sadece Silahlı Kuvvetlerimize saygısızlık yaparak, yakıştırma yaparak, sen bu yakıştırmayı nasıl benim Silahlı Kuvvetlerime yaparsın ya? Neymiş? Burada uyuşturucu, bilmem ne falan-filan bunlar yapılmış gibi yakıştırmalarla, ondan sonra da üzerine gidilmemesi gerekirdi, gibi laflar işte Bay Kemal de savunuyor, işte öbür tarafta HADEP savunuyor, zaten başka savunanlar da yok, bunlar savunuyor. Niye? Çünkü bunlar birbirinin adeta ete-kemiğe bürünmüşü. Ama bu şekilde kendilerini kurtaramazlar. Gerek Silahlı Kuvvetler olarak, gerek bizler, bunları yakın markajda takip ediyoruz, yargıda da bunları kovalamaya devam edeceğiz.

MELİH ALTINOK- Efendim, Ana Muhalefet Lideri’nin yurt dışı seyahatleri konuşuluyor, Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere, önümüzdeki günlerde de Almanya’ya gidecek. Bu temasların içeride 6’lı masada elini güçlendirmek için olduğuna dair yorumlar yapılıyor. Bir yandan da Millet İttifakı’nın ikinci büyük partisi, Meral Akşener’in İYİ Parti’si Millet İttifakı 6’lı masada sağ partilerin sayısını arttırmaya çalışıyor, bazı davetler yapıyor. Bunları nasıl okuyorsunuz, Millet İttifakı’nın olası adayına dair tahmininiz nedir, bunu sorayım size?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Aslında bunlar Millet İttifakı diyerek orada da millete ihanet ediyorlar. Onun adı millet değil illet veya zillet. Bizimki ise, cumhurdan kaynaklanarak Cumhur İttifakı; aramızdaki fark bu. Ve yakında o zillet ittifakı zaten dağılacak, ömrü fazla uzun değil, onların, olmaz da. Çünkü renkleri bir defa çok farklı, çok değişken. Düşünün ki bunlar seçim meydanlarında bir defa birinin söylediğini öbürü ne yapacak? Reddedecek. Aynı şeyi söylemeleri mümkün değil. Ama Cumhur İttifakı olarak bizim böyle bir derdimiz yok. Biz hedefimize kilitlenmişiz, işte Türkiye’nin yüzyılında Sayın Bahçeli’yle beraberiz, ertesi gün TOGG’un açılışında yine beraberiz ve beraber yürüdük biz bu yolda, inşallah beraber de seçime gireceğiz. Şimdi bütün köyleri, ilçeleri Sayın Bahçeli ve ekibi dolaşıyor, biz aynı şekilde illerimizde toplu açılış törenleri ve mitingler, bunları yapmaya devam ediyoruz. Cumartesi günü inşallah Gaziantep’te hem halkımızla bütünleşeceğiz, açılışlarımızı yapacağız ve akabinde de kadınlarla, gençlerle ayrıca özel bir program yapacağız.

SALİH NAYMAN- Şimdi bir yandan yargıyla ilgili peşini bırakmayacağız bu söylemlerin dediniz. Bir yandan da Vefa Salman, onun yolsuzlukla ilgili davası görülürken, aslında konuşurken de ufak bir atıfta bulunmuştunuz, milletvekilleri, hatta Partinin Genel Başkan Yardımcısı Mahkeme Heyetine hem salonda, hem salonun dışında ağza alınmayacak cümleleri sarf ediyorlardı. Bir hatırlatma yapmak isteriz, izlemeyenler için de konu ne, en azından bir ete-kemiğe büründürelim, ardından da yorumunuzu rica edelim efendim.

Daha önce de Türk Silahlı Kuvvetleri’nin satılmış olması ithamında bulunan milletvekili en çok bağıran, Ali Mahir Başarır, Seyit Torun orada. Ne dersiniz efendim?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bunlar tamamen ahlaksızlığın, kanun tanımazlığın, hukuk devletini hiçe saymanın en açık, net güzel örnekleridir. Bay Kemal bunları savunuyor, çünkü o da aynı karaktere sahip. Bunlar cibilliyet itibariyle sıkıntılı. Ve Adalet Bakanlığı şu anda bunlarla ilgili takibatı yapıyor. Ama ben bu konuda daha ileri bir adımdan yanayım, o da; süratle bir defa bunların dokunulmazlıklarının kaldırılması gerekir, çünkü bunlar bu Parlamentoyu da kirlettiler, bunlar siyaseti kirlettiler. Atatürk’ün partisi diyerek, ben inanıyorum ki Atatürk’ün ruhunu da bunlar sızlattılar. Herhalde Atatürk şu anda sağ olmuş olsaydı, bunları hemen kapının önüne koyardı. Ama Bay Kemal’de ne bu cesaret var, ne bu karakter var, ne de böyle bir hukuk anlayışı var. Onun için biz şu anda her şeyi yargıya bırakıyoruz ve yargıda da tabii Yalova’daki Mahkeme Heyetinin ayrıca biz dava açmasından yanayız, çünkü Anayasa’nın şu anda tam bilemiyorum, ama 135 mi, o maddede siz yargı heyetini bir defa etkileyemezsiniz noktasında. Burada etki yok, çok daha ileri hakaret var.

HİLAL KAPLAN- Bunu yapanlar AK Partili vekiller olsaydı efendim, CHP nasıl…

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Oooo…

MELİH ALTINOK- Ya da sıradan bir vatandaş ya da bir avukat?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ve tabii burada Genel Başkanı hâkim ve savcıları tehdit ederse, hedef gösterirse, milletvekili de mahkemede ne yapar? Salonda bu tür hakaretlerde bulunur. CHP demek, hep söylerim ben, ta Belediye Başkanlığı seçimlerinden; çöp, çukur, çamur diyorduk ya, işte bunun adı çamur siyasetidir. CHP’li milletvekilleri vekillik görevini teröristi savunmak, suçluyu kayırmak olarak zannediyorlar. Türkiye’de bağımsız mahkemeler olduğunu, kararlarıyla konuşan hakimler bulunduğunu CHP’lilere de öğreteceğiz ve öğrenecekler; hiç endişeniz olmasın.

HİLAL KAPLAN- Efendim, biraz farklı bir konuda bir soru sormak istiyorum. Şu anda başörtü meselesinde bir Anayasa değişikliği teklifi getirmeye hazırlanıyor AK Parti. Bugün hatta Meclis’te grubu bulunan partiler ziyaret edildi, bu teklifin içeriği anlatıldı kendilerine. Bu süreçle alakalı bir bilgilendirme rica edeceğim. Ayrıca, aile konusunda da bir teklifi olacak AK Parti’nin. Son dönemde malumunuz İstanbul’da, Ankara’da, Konya’da, İzmir’de on binlerce vatandaşımız “Ailemiz son kalemiz” sloganıyla yürüyüşler yaptılar, çok haklı taleplerini dile getirdiler. Bu Anayasa teklifi hem bu taleplerle mi alakalı, hem de içeriğine dair de ve sürece ilişkin bizi bilgilendirir misiniz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Her şeyden önce aileden eğer işe başlayacak olursak, güçlü milletler güçlü ailelerden teşekkül eder. Eğer bir milletin aile anlayışı, aile yapısı güçlü değilse, orada güçlü milleti bulmak, güçlü milleti görmek mümkün değil. Şimdi biz bir defa kadim medeniyetimizin gereği olarak da, yani güçlü ailelerden oluşan, örfüyle-âdetiyle güçlü ailelerden oluşan bir milletiz. Bu milletin aile yapısını bozmak, bu aile yapısına leke sürmek kimsenin haddine değildir. Onun için de şu anda bizler özellikle Cumhur İttifakı olarak ailenin saygınlığını bir defa ortaya koyacağız. Hem bununla güçlü millet, hem de güçlü Türkiye’yi inşallah kuracağız. Aile yapımızı her türlü sapkınlıktan, marjinal akımlardan, yozlaşmadan koruyacağız, buradan taviz veremeyiz. Vatandaşlarımız yürüyüşlerle haklı taleplerini dile getirdiler, gayet güzel ifade ettiniz, bundan daha güzeli olamaz ve bu tabii yaygınlaşacak. Biz bunlara bu meydanları bırakamayız ve milletle yürüyen parti olarak da bu talebi yerine getirmek AK Parti’ye ve Milliyetçi Hareket Partisi’ne düşer ve bunu yapacağız.  Başörtüsü konusuna gelince, hatırlayın CHP’nin Genel Başkan Yardımcısıydı bir ara zannediyorum, isim vermeme gerek yok, ikna odalarını İstanbul Üniversite’sinde kurdular.

SALİH NAYMAN- Onu görüntüsüyle hatırlayalım mı efendim? Ona da arkadaşlarımın bir hazırlığı var, sonrasında devam edelim isterseniz.

...

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bay Kemal, bir metrekarelik bez parçası, öyle mi? Şimdi başörtüsü mücadelesi veriyorsun.

ŞEBNEM BURSALI- Ben çözdüm diyor efendim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ben çözdüm, diyor utanmadan. Şimdi bu ara başörtülü bayanları alıp onlara rozet takıyor. Bak şimdiden söylüyorum; bu seçimlerde başörtülü birkaç aday da çıkarırsa hiç şaşmayın, mecburen bunu yapacak. Bak, bir metrekarelik bez parçası. Önce şunu söyleyeyim: Bizim bütün mücadelemiz, o cahil kalmak istemiyoruz diyen güzel yavrumuzun hakkı olan kaliteli eğitim-öğretime kavuşmasıydı, hamdolsun biz bunu başardık.  Fakat Bay Kemal’in böyle bir derdi yok, işte onun için biz de ne yaptık? Buyurun, şimdi kaçıyor musun? Kaçma, hadi gel, Anayasa değişikliği yapalım, Anayasa değişikliğiyle bu işi sağlama bağlayalım. Ama gelemezler, yine kaçacaklar. Bugün arkadaşlara onun için, gidin hepsini ziyaret edin, bakalım ne diyorlar, alın bilgileri, bana da neticeyi bildirin ve ondan sonra nihai kararımızı verelim, dedim. Ve tabii başörtüsü meselesinde o gün engellemek istedikleri, üniversiteden atmaya çalıştıkları kızlarımız, şimdi o üniversitelere hoca olarak dönüyorlar; bugünleri de gördük, onu engelleyemediler ve bazıları doçent oldu, bazıları profesör oldu. Azmin elinden hiçbir şey evvel Allah kurtulmaz. Ben şimdi tabii bir şey diyemiyorum, yani Sayın Ecevit’in Meclis’ten Merve Kavakçı’yı dışarıya atmak için yaptığı o konuşmayı hafızamdan silip atmam mümkün değil. Yani “atın şunu dışarı”, bunları gördük biz. Onlar da…

SALİH NAYMAN- Haddini bildirin…

ŞEBNEM BURSALI- Bu kadına haddini bildirin.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet, onlar da CHP’nin farklı bir versiyonu değil miydi? Haddini bildirin şu kadına, şu kıza; bunu diyen değil miydi? Başörtüsü, aileyle ilgili Anayasa değişikliği teklifimiz Meclis’e şu anda sevk edilme aşamasına geldi. Cumhur İttifakı olarak arkadaşlarımız bugün diğer partilerle görüşmeye başladılar, görüşmelerin ardından da teklifimize nihai halini vereceğiz ve Meclis’e sunacağız. Başörtüsünün özellikle CHP’nin takiye siyasetine malzeme olmaktan kurtaracağız. Teklif görüşmeleri aynı zamanda CHP’nin ve Meclis’teki ortakları için bir samimiyet sınavı olacaktır. Görelim, onun için de diyorum ki; netice aldık-aldık, almadık oturup referandumu da konuşmamız lazım. Çünkü en doğru kararı millet verir, gidelim millete, bakalım milletimiz ne diyecek?

HİLAL KAPLAN- Efendim, siyaseten maskelerini düşürdünüz bu anlamda, ama salondaki tek başörtülü olarak şu parantezi de açmak istiyorum: Ben lisans yıllarında da, yüksek lisans yıllarında da başörtüsü yasağından mağdur olmuş birisiyim, mücadele etmiş birisiyim bununla. Benim gibi on binlerce kadın aynı şekilde mağdur oldu, mücadele etti, karşımız da hep kapı duvardı. Ben şöyle bir benzetme yapıyorum: Biz o kapıyı zorladık, menteşelerini zorladık, belki açılmasına katkımız çok büyük, ama son tekmeyi vurup o kapıyı açan siz oldunuz, bunu da burada belirtmek gerekiyor. Ve o şekilde on binlerce kadın o kapıdan geçip bugün kamuda, eğitim hayatında, kamusal hayatın her yanında rol alabiliyorlar, bu minvalde de bu hakkı teslim etmek gerekiyor diye düşünüyorum.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Girilmeyen yer artık kalmadı. Zaten şu anda böyle bir dert, böyle bir sıkıntı yokken bir gece rüyasını gördü herhalde, çıktı bununla ortaya başörtü meselesi dedi. Ya şu anda bizim artık başörtülü savcılarımız var, başörtülü hakimlerimiz var, artık başörtülü…

SALİH NAYMAN- Askerimiz var.

ŞEBNEM BURSALI- Valiler var.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Askerimiz var, öğretmenlerimiz, valilerimiz var, kaymakamlarımız var. Yani devletin her kurumunda artık başörtülü hanım kardeşlerimizi görmek mümkün, nereden çıktı bu? Bütün mesele, acaba ben buradan yaklaşan şu 2023 seçimlerinde ne kadar oy devşirebilirim? Derdi bu, istismar siyaseti. Ama benim milletim bu oyuna gelmeyecek, gereken dersi de 2023’te onlara vererek, onları da evet siyasetin tozlu raflarına değil inşallah çöp kutularına atacak.

ŞEBNEM BURSALI- Efendim, tırnak içinde başkalarını kızdıran bir başka konuya geçeceğim müsaadenizle. Türkiye’nin balistik füzesi Tayfun, başta Yunanistan olmak üzere dünyada epey bir ses getirdi ve Miçotakis yönetimi de Türkiye’yi Amerika’ya şikâyet etti. Ama bakıyoruz, bir taraftan da Amerika da Yunanistan’a silah desteğini de devam ettiriyor. Bu anlamda buradan yayınımız aracılığıyla Miçotakis yönetimine bir cevabınız olur mu ve savunma sanayinde dünyayı şaşırtacak başka neler bekliyor?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi son uzun menzilli füze testimiz, Türk savunma sanayimizin geldiği noktayı göstermesi bakımından çok-çok önemli. Savunma Sanayi Başkanlığımız koordinasyonunda ROKETSAN bünyesinde bir dizi füze projeleri yürütülüyor. Son yaptığımız Tayfun testidir, bu Yunanlıları çıldırtan. Devam eden süreçte inşallah bu adımlardan bir tanesi ve şimdi onun mesafesini daha arttıracaklar, yani 561 kilometre falan şu anda menzili, bunu daha da uzatmak, tabii bu 561 kilometre şimdi Yunanlıları tamamen Atina bunun menzili içinde diye ürkütmeye başladı.

ŞEBNEM BURSALI- Kırmızı alarm verdiler, evet.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Verdiler. Cenk ve Gezgin füzeleri gibi daha nicelerinin müjdelerini zamanı geldikçe vereceğiz. Neredeyse her alanda tarihi işler yapıyoruz. Biz savunma sanayini bazı ülkelerin dışarıdan, bazılarının da içeriden engellemelerine rağmen bu noktaya getirdik. Aynı istikamette istiklalimiz ve istikbalimiz için gece-gündüz demeden muhtelif füze, roket, mühimmat ve silahlar da dâhil azimle çalışmaya devam ediyoruz. 2023 yılında milli muharip uçak inşallah o da hangardan çıkacak. Hürjet, muharip insansız uçak, Bayraktar, Kızıl Elma, o da şu anda hızla devam ediyor. Gemiye inip kalkacak Bayraktar TB3, SİHA, yani Anadolu uçak gemimiz var ya, ona inip kalkacak. Bu şekilde ağır sınıf Atak 2 helikopteri ilk uçuşunu gerçekleştirecek. Denizlerdeki gücümüzü perçinleyecek olan İ sınıfı firkateynlerimizin ilki İstanbul Gemisi’ni de bu arada hizmete alacağız. Denizde ikmal muharebe destek gemimiz Derya ve yeni tip denizaltılarımızın ilki Piri Reis, bu arada o da hizmete girecek.

Tabii bu arada yine Şebnem Hanımın sorduğu daha nice sırada olanlar, uzun menzilli hava savunma sistemimiz Siper, Karaok füzeleri, havadan havaya füzelerimiz, Bozdoğan bu çok ilginç bir bu noktada bizim savunma sistemi ve Gökdoğan füzelerinin ilk teslimatları da yapılacak. SOM ve Atmaca füzeleri için geliştirilen KTC-3200 turbo jet motoru bu arada teslim edilecek. Şimşek Hedef Uçağı seyir füzesine dönüşmüş haliyle ilk kez teslim edilecek. Tabii bu arada zırhlı amfibi hücum aracı ZAHA’lar, PARS 6x6 mayına karşı korumalı araçlar, modernize zırhlı muharebe araçları ZMA’lar ve yerli motora sahip olan araçları ilk kez bunlar da envantere girecek. Daha birçok burada vesaire vesaire diyeceklerimiz var.

SALİH NAYMAN- Ne güzel efendim.

ŞEBNEM BURSALI- Epey kızdıracağız yani.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Çok kızarlar, sadece onlar değil, başka kızacak olanlar da var. Tabii Yunanistan’ın son dönemde Türkiye’ye yönelik izlediği bu tutumun izahı da, kabulü de mümkün değil. Elbette bu mütecaviz ve hasmane tutum karşısında biz de sessiz ve tepkisiz kalamayız, biz de bu eserlerimizle onlara cevabımızı vereceğiz, laf üretmek yerine biz iş üreteceğiz. Ve burada Yunanistan’ın aklını başına alması lazım, tahrik ve provokasyonlarla bir yere varamayacaklarını da öğrenmeleri lazım.

MELİH ALTINOK- Sayın Cumhurbaşkanı, pandemiden sonra dünyada bir sallantı sürüyor ve seçimler yapıldı, hükümetler zor kuruluyor. İtalya’da İtalyan Başbakanı Meloni biz başkanlık sistemini mi tartışsak, diyor. İngiltere’de maruldan bile az dayanıyor hükümetler, bir gazete böyle bir test yapmış. Dünyanın her yerinde bir sallantı var. Bu siyasi krizi neye bağlıyorsunuz? Siz ve Putin dışında deneyimli liderler göremiyoruz. Çok uzun süreyle işbaşına gelen ya da bir siyasi karizması olan figürler göremiyoruz. Bu krizleri neye bağlıyorsunuz bu hükümet kurulamaması, nasıl değerlendiriyorsunuz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi biliyorsunuz bizde de bazı maalesef istikametini kaybetmiş olan tipler var; nedir o? Yani güçlendirilmiş parlamenter demokrasi diyorlar. Şimdi biz parlamenter demokrasiyi görmüştük, orada da 8 ay, 10 ay, 16 aylık hükümetler vardı, aynen bunlar gibi. Onun için de dikkat ederseniz o koalisyon hükümetlerinin dönemi parlamenter demokrasinin uygulandığı dönemdi. Ve o dönemlerde Türkiye’de istikrar var mıydı? Yoktu. Ve Türkiye’de istikrar olmadığı gibi ekonomi tamamen müflis durumdaydı. Ne zaman ki biz başkanlık sistemine yönetim biçimini değiştirmek suretiyle geçtik, Türkiye’ye istikrar geldi. Şimdi bizim böyle bir derdimiz var mı? Yok.

Ve şu anda sağlıklı bir ekonomiyle yolumuza devam ediyoruz. Gerek ücret politikalarında, istihdam politikalarında bizim bir 5 başlığımız var, bu 5 başlıkla yola devam ediyoruz. Nedir bu? Yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazla yoluyla büyüme. Şu anda Türkiye tarihinin en büyük büyüme dönemlerini yaşıyor ve bu konuda da yarışma halindeyiz. İki de bir önümüze enflasyonu çıkarıyorlar, yılbaşından sonra tekrar konuşacağız inşallah. Şu anda faizi biz tek haneli rakama doğru çekiyoruz ve bununla birlikte de bir şeyi başta kamu bankalarımız olmak üzere yatırımda kamu bankalarımız teşvik edici olacaklar. Niye? Çünkü yatırımı başaracağız ki istihdamı artıralım. İşte şimdi diyelim örneğin istihdamda ciddi bir sıçramayı yakaladık, bu şimdi daha da artacak. Neyle? Yatırımla. İstihdamla birlikte üretim de artacak. Üretimin arkasından ne gelecek? Üretim ihracatı tahrik ediyor. Ve ihracatla birlikte de bir şey daha var; o da nedir? Cari fazla yoluyla büyüme. Bizim şu anda cari açığımız nereden kaynaklanıyor? Ağırlıklı olarak petrolden kaynaklanıyor. Ama şimdi bu konuda da yeni adımlar attık...

MELİH ALTINOK- Yılbaşından sonra baksınlar dediniz, bununla ilgili bir gelişme mi?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet evet. Yani Sayın Putin’le yaptığımız görüşmelerde özellikle fiyat politikalarını da inşallah kendileriyle görüşerek orada da daha olumlu istikamette adımı atabileceğiz. Çünkü başkanlık sisteminde ne var? Hızlı karar alma var. Ne var? Siyasi istikrar var. Erkler arasında denge-denetleme imkânı var, bunları kazandık. Tabii bu kazanımlarımız dünyanın ağır krize girdiği 2018 sonrasında bizim çok işimize yaradı. Türkiye bu sayede kazandı, siyasi liderlik ve siyasi istikrar bizim için bizim için büyük imkân oldu.

Hep söylerim, krizleri yönetirsiniz, ama belirsizlikleri yönetemezsiniz. Belirsizliklere hazırlık yapmak gerekir, hazırlığınız varsa kazanırsınız. Biz başkanlık sistemi ile siyasi istikrarla bu küresel belirsizliğe hazırlandık ve onun için de güçlüyüz, rahat konuşuyoruz; farkımız bu.

HİLAL KAPLAN- Efendim, parlamenter sistemle yönetilip son 5 yılda 4. kez seçime giden bir ülkeyi sormak istiyorum ben de. İsrail’de seçimler oldu biliyorsunuz, Netanyahu kazandı. İsrail Cumhurbaşkanı Herzog’la biraz ilişkiler nispeten normalleşme yoluna girmişti, şimdi Netanyahu daha şahin dilli olarak bilinen bir lider. Yeni dönemi nasıl öngörüyorsunuz acaba?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani şu an itibariyle tabii Herzog sabırlı bir yaklaşım içerisinde, daha tabi seçim sonuçları net değil, ama seçim sonuçları ne olursa olsun İsrail’le ilişkilerimizi karşılıklı hassasiyetlerimize saygı ve ortak çıkarlarımız temelinde sürdürülebilir bir zeminde yürütmeyi arzu ediyoruz. Normalleşme sürecinde İsrailli yetkililerle görüşmelerimiz oldu. İsrail Cumhurbaşkanı Sayın Herzog’u Mart ayında biliyorsunuz Külliye’de ağırladık. Sonrasında telefonla sık sık görüşmelerimiz oldu. 17 Ağustos’ta diplomatik ilişkilerin en üst seviyeye çıkarılmasını kararlaştırarak büyükelçi atama kararını karşılıklı olarak açıkladık. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu için gittiğim New York’ta İsrail Başbakanı Lapid’i kabul ettim bizim Türkevi’nde. Son olarak da geçen hafta İsrail Savunma Bakanı Beni Gantz ülkemizi ziyaret etti ve kendisini kabul ettim. Karşılıklı temaslarla süreci devam ettirerek ilişkileri tüm alanlarda ilerletme ümidimizi koruyoruz. Değerlere saygı gösterildiği sürece kazan-kazan diplomasisi ile inanıyorum ki sadece Türkiye ve İsrail değil, tüm bölge kazançlı çıkacaktır.

SALİH NAYMAN- Evet, bir yandan da sosyal konut mevzu da çok merak edilenlerden, o konuda özellikle Melih’in sormak istediğini biliyorum, ona o yüzden bırakayım.

MELİH ALTINOK- 8 milyon kişi başvurdu, bu çok büyük bir rakam. Önümüzdeki dönem orta gelir grubu için yeni bir proje var mı, herkes bununla ilgili ayrıntıları bekliyor, ne söylersiniz efendim?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi bu şu anda açıklanmış olan dev bir proje. Burada malum 500 bin konut meselesi var…

MELİH ALTINOK- 8 milyonda başvuru var ya, o yüzden diyorum, çok ilgi var.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Var. Ama işte şimdi Allah nasip eder seçim biter, seçimden sonra zaten bir taraftan bu inşaatlarımız devam edecek. Bir de 1 milyon tabii arsa, bunların altyapısını filan biz devlet olarak yapıyoruz, bu kuradan bu arsaları alanlar onlar da evlerini yapacaklar, o da onlara çok farklı bir fırsat doğurmuş olacak. Ama inşallah bunu da kurayla yapacağız ki herhangi bir sıkıntı yaşamayalım. Ve seçimden sonra da yeni bir hızla Türkiye yüzyılına ayrı bir güç katacağız.

MELİH ALTINOK- Siz de geçen dile getirdiniz, zulüm uygulandı kiracılara dediniz. Bu projenin ev fiyatlarını ne zaman etkilemesini, düşürmesini öngörüyorsunuz?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi tabii şu anda Çevre Şehircilik Bakanlığımız bunlar üzerinde çalışmalarını sürdürüyor. Ama vatandaşlarımız şu anda 7 Kasım’da sona erecek olan arsa ve iş yeri başvurularımızın süresini de inşallah 15 Kasım’a kadar uzatıyoruz, vatandaşlarımız bu tarihe kadar arsa ve iş yerlerine başvurabilecek.

SALİH NAYMAN- Efendim, başta Savaş Ay’ın programına atıfta bulunmuştuk, videosunu da izleyelim demiştik, orada bir atladık, sözümüzü yerine getirelim isteriz müsaadeniz, sonrasında da üzerine birkaç cümle, yorumunuzu da yine rica edeceğiz.

...

MELİH ALTINOK- Evet, bugünler geride kaldı, başka şeylerle uğraşıyoruz, Blokzincir var, kripto para var, Metaverse, bunlarla ilgili düzenlemeler var, bunlar hangi aşamada Sayın Cumhurbaşkanı, bunu soracağım?  Bir de merak ediyorum, Elon Musk’la daha önce de görüşmüştünüz, buraya gelmişti Külliye’de. Hem bu konularda, kripto para konularında, hem yerli otomobil konusunda bir diyaloğunuz devam etti mi o görüşmeden sonra? Görüşlerinizi merak ediyorum.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Biliyorsunuz kripto para alanındaki gelişmeler, Blokzincir teknolojisini karşımıza çıkardı. Nitekim teknolojiyi, yenilikleri ve dijitali yakından takip eden bir iktidar olarak da ticari sistemin özellikle değişim, dönüşüme uğradığı böyle bir dönemde biz yeniliğe kayıtsız kalamazdık. Dijital içerikler, fikri mülkiyet hakları Blokzincir teknolojiyle güvence altına alınıyor. Nitekim geçen hafta İstanbul Üniversitesi’nde geniş katılımlı bir heyete bu konuda bir konuşmam oldu. Genel Başkan Yardımcım Ömer İleri Bey’in riyasetinde hazırlanan o çalışmayla orada bu Blokzincir konusunu işledim ve bu Blokzincir konusuna da ilk defa AK Parti olarak bizler önem verdik, bununla ilgili çalışmaları sempozyumlarla, panellerle işleyerek geliştirelim dedik ve çalışmayı da yürütüyoruz.

MELİH ALTINOK- Elon Musk’la hiç görüşüyor musunuz bu sıralarda? Elon Musk’la böyle bir diyalogunuz oluyor mu bu süreçte? Gelip de gitti.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Uzun bir zaman oldu görüşemedik, yani bir seneyi bulmadı gerçi ama, böyle bir görüşme zarureti olsa, ki bu arada Twitter’dan dolayı olabilir…

MELİH ALTINOK- Evet, Twitter’dan herkesten para alacak Sayın Cumhurbaşkanı, 8 dolar alacağım mavi tıklardan diyor.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yok, belki biz farklı olabiliriz, onunla da bir diplomasi yürütebiliriz.

MELİH ALTINOK- 8 dolar vermek istemiyor kimse. En azından Türk Lirası üzerinden ödeyelim.

ŞEBNEM BURSALI- Galiba ihtiyaç var onunla da bir diplomasiye.

HİLAL KAPLAN Efendim, yarın AK Parti iktidarının 20. yılı, programda da bu 20 yılda aslında yaşadığımız değişimleri tekrar hatırlamış olduk. Sizin bu 20 yılda yaşadığınız, unutamadığınız bir anekdot var mıdır, bizimle paylaşır mısınız? Çok vardır eminim ama, en azından bir tanesini.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani ben de çok var diyeceğim de. Yani AK Parti Türkiye’ye tabii ki rekorlar kırdırırken, milletimiz de bize kesintisiz -unutamayacağım şey nedir- 20 yıl iktidarda kalma rekorunu kırdırdı.

HİLAL KAPLAN- Dünya tarihinde çok nadirdir.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet. Yani bunu şu anda mesela Avrupa Birliği’nde bizimle bu süreci yaşayan hiçbir lider artık kalmadı, hepsi değişti, hepsi gitti. Ve biz şimdi kendileriyle farklı mecralarda, farklı yerlerde görüşme fırsatı buluyoruz.

Büyük ve güçlü Türkiye’yi inşa etme yolunda bizimle yürüyen, ülkemizin güçlenmesine, büyümesine, gelişmesine katkı sağlayan tüm dava arkadaşlarıma özellikle bu süreç içerisinde şükranlarımı sunuyorum.

Bu süreçte birbirinden güzel ve özel anılarımız, kazanımlarımız oldu. Ama hepsinden önemlisi, her biri uzun yıllar milletimize hizmet edecek eserler bıraktık. Her bir eserin proje aşamasından yapımına, hizmet safhasında birçok anımız var. En güzel anılarımdan biri de, bu eserleri, hizmetleri kullanan vatandaşımın yüzündeki o memnuniyet, o mutluluk, işte onları gördüğüm zamanlar bize ayrı bir güç katıyor. Yüzyılın işini biz 20 yıla sığdırdık, hastanelerle vatandaşımız özellikle şifa buldu, şifa kaynağı oldu. Yollarla uzaktakileri yakın ettik ve hava yolunu adeta insanımızın karayolu haline getirdik. Ve konutlarla milletimize çatı olduk. İstihdam projelerimizle işsize iş olduk. Sosyal projelerimizle fakir-fukaraya aş olduk. 20 yılda gülmeyen yüzleri güldürdük, umutsuz gönüllere umut olduk. Ne yaptığımız hizmetleri, ülkeye kazandırdığı eserleri anlatmaya vakit yeter, ne de bunları yaşarken hatıramızda özellikle kalan o güzel anıları bir kenara koymak mümkün olur. Şu anımı unutamıyorum dersem bir diğerine, şu hatıra çok özeldi dersem bir başka anıma haksızlık etmiş olurum.

Ama hepsinden öte, tabi ki en önemlisi gençlik yıllarımın özlemi ve Sultanahmet Meydanında Ayasofya’nın önündeki gençlik mitinglerimiz olmuştur. Ve o gençlik mitinglerimizde hep şunu söylerdik: Ayasofya açılacak derdik, zincirler kırılacak, Ayasofya açılacak. Allah’ımıza hamdolsun, Ayasofya’yı açmak bize nasip oldu, bunu unutmak mümkün değil.

Tabii bir diğeri de… Elhamdülillah Ayasofya açıldı, zincirler kırıldı, ama bu Avrupa Yakasındaydı. Orada da dikkat edin kimler çıldırdı? Başta yine Yunan, hemen çıldırdı. Ama bir de Anadolu Yakasına dedik bazı mühürleri vuralım. Bunların da tabi en önemlisi Büyük Çamlıca Camiiydi. O da Anadolu Yakasının oradan Avrupa’ya, Avrupa’dan oraya bakışta bir simge, bir semboldü.

Ama bunu yaparken tabii biz bir şeyi daha unutmadık; nedir o? Oraya gelirken bir de dedik ki, biz Mimar Sinan unutulursa haksızlık olur ve Mimar Sinan Camii’ni yaptık, o da yine biliyorsunuz çok çok bizim klasik mimarimizle oraya kondurduğumuz bir cami.

Ankara da aynı şekilde unutulmaz ki, yani Melek Hatun Camii bir başka eser.

Şu anda şu toplantıyı yaptığımız Külliye, her ne kadar Bay Kemal bundan çok rahatsız oluyorsa da bu Külliyeyi unutmak mümkün değil. Çankaya geçmiştekilerin, ecdadın bir eseri, ama biz de Cumhuriyetin nesli olarak şimdi getirdik Külliyemizi buraya inşa ettik. Ve bu Külliye çok çok farklı bir Külliye, içinde camisiyle, içinde kongre salonuyla, içinde yine bütün zaman zaman işte sanat icra edilen salonuyla çok ayrı bir inşa oldu.

Ve tabii hepsinden öte bir şey daha yaptık, o da Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Salonu’nu da yapmak suretiyle orada da Türkiye’deki nadide salonlardan bir tanesini yaptık ve orada o tür Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası gösterilerini yapabiliyor. Fakat İstanbul’a ayrı bir güç kattı. Neydi o güç? Taksim Meydanında biliyorsunuz Gezi olaylarında her yeri yakıp yıkan, o Cumhuriyet Halk Partisi’nin başındaki zatın da gelip gençlerden ne istiyorsunuz dediği yerde, biz işte o Atatürk Kültür Merkezini yıkanlara karşı, yakanlara karşı şu anda sıfır bir Atatürk Kültür Merkezini inşa ettik. Ve bununla da yine kalmadık, hemen karşı çaprazında da sağ olsun bir hayırseverimiz o da Taksim Camiini inşa etti.

Ama biz bununla da kalmadık, hemen Muhsin Ertuğrul, bunu yakacaklar, yıkacaklar, şudur-budur dediler. Dedik ki, yapmayın, böyle bir şey, bak biz onun daha büyüğünü yapacağız ve bir de yerin altına şöyle iyice inşa edeceğimiz yaklaşık 2 bin 500 kişilik dev bir kongre merkezi yapacağız ve biz onu da yaptık orada.

Bunlar anlatmakla bitecek şeyler değil. İnşallah seçim kampanyamızda Türkiye genelinde nelerde neler yaptık, bunların hepsini Türkiye yüzyılı diyoruz ya, burada eğitimde nereden başladık nereye geldik, sağlıkta nereden başladık nereye geldik, ulaştırmada, hepsini bunların hem görsel, hem kitaplarla kitabi olarak milletimize ulaştırmaya çalışacağız. Çünkü milletimiz de doğrusu her şeyi görmeyebiliyor, bilemiyor olabilir. Ama önlerine bunları serelim ki bu iktidar neler yapmış, bunları bizzat yaşasınlar.

SALİH NAYMAN- Evet, aslında bugün TOGG’la başladık, yani ulaşımla-ulaştırmayla başladık. Gerçi TOGG sadece bir otomobil değil, bir akıllı cihaz, bir yaşam alanı, onu da o gün programda öğrenmiş olduk. Öncesinde yatırım deyince belki en önce görünenler yollarda yapılanlardı, köprülerde, otoyollarda ve beraberindeki yatırımlardı. Biz terörden çok yolda can veriyorduk maalesef, inşallah daha da azaltılacak. En büyük yatırım kalemlerinden de biri oldu bugüne kadar. Başladığımız gibi ulaşımla ilgili bir videomuz var, izleyelim. Sonrasında da vedayı gerçekleştirelim isteriz efendim.

...

SALİH NAYMAN- 3,5 trilyon dolarlık bir yatırımdan bahsettik çok hızlı bir şekilde.

HİLAL KAPLAN- Efendim, ekonomiyle alakalı kısa bir sorum olacak bu noktada, vaktimiz de az biliyorum, ama işte çok merak edilen başlıklar var; EYT meselesi var, sözleşmeli personellerin, taşeronların kadroya alınması meselesi var, asgari ücrete zam meselesi var. Yeni yılda bu anlamda vatandaşımızı ne gibi müjdeler bekliyor, çalışmalar bu hususta sürüyor mu acaba?

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani şu anda sağ olsun Vedat Bey ekibiyle beraber Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığımız çalışmalarını yoğun bir şekilde devam ettiriyor ve bu çalışmalarla birlikte inşallah önümüzdeki ay ve yeni yıl, bunların arka arkaya açıklandığı aylar olacak ve buralardaki ücret politikalarımız da ne durumdaysa bunları da yine açıklayacağız. Tabii en önemlisi bunlardan asgari ücretin yeniden tespiti çalışması olacak. Ve bu çalışmayla birlikte de gerek sözleşmeliler, gerek EYT, bütün bunlar arka-arkaya, yani biz 2023’e bunları da açıklayarak girmiş olacağız.

HİLAL KAPLAN- Teşekkür ederim.

SALİH NAYMAN- Efendim, çok çok teşekkür ediyoruz.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ben teşekkür ediyorum. Ekranları başında bizi izleyen vatandaşlarımıza da hayırlı geceler diliyorum.

SALİH NAYMAN- Biz de teşekkür ediyoruz. Sorularımızı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nden Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sorduk, yanıtları aktardık. Veda etme vakti, hoşça kalın efendim, görüşmek üzere.