SALİH NAYMAN- Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Gündem Özel Programı’ndan merhabalar, her birinize iyi akşamlar dileyerek başlayalım. ATV, A Haber, A Para, A News ortak yayınıyla bugün gündemdeki soruları, sizin merak ettiklerinizi süremizin yettiğince Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sormaya çalışacağız. Öncelikle hoş geldiniz efendim.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hoş bulduk, sağ olun.
SALİH NAYMAN- Bizi de burada bu yoğun gündeminizin arasında ağırladığınız için teşekkür ederiz. Çünkü son iki hafta hepimiz için baş döndürücüydü. Siz olacakları biliyordunuz büyük bir ihtimalle, hesaplamalarını yapmıştınız, söylemiştiniz birçoğunu ama, asgari ücrete beklenen zam geldi, tahmin ediyorum ki toplumun büyük kesimini memnun eder tarzdaydı. Daha fazlasını bekleyenler de büyük bir ihtimalle vardı. Dolar çok inanılmaz bir şekilde bir günde 18 liradan 12’ye, 11’i, hatta 10’ları gördü. Bir yandan Türksat 5B uydumuzu fırlattık, onun bu arada görüşmelerini yaptınız. TOGG’un batarya fabrikasının gelişmelerini duyurduk, en sonunda da yerli aşımıza da kavuştuk, hatta o da dağıtılmaya başlandı. Her birini sormaya çalışacağız, ama bugün hanımefendiler ağırlıkta zaten, öncelikle onları da takdim edeyim, izleyenlerimizin hepsi tanıyorlar tabii ki; Hemen yanımda Özlem Doğaner var A Para Yayın Koordinatörü. ATV Ankara Temsilcisi Şebnem Bursalı. Ve de Sabah Gazetesi’nin değerli yazarı Hilal Kaplan’la soruları yönelteceğiz. Hanımlar ağırlıklı, o yüzden olması gerektiği gibi tabii ki öncelikle onlara sözü verelim. Hilal Hanımla da başlayalım.
HİLAL KAPLAN- Efendim, müsaadenizle en sıcak gelişmeden başlayalım, Pazartesi günü Kabine Toplantısı sonrasında kur korumalı Türk Lirası vadeli mevduat sistemini açıkladınız, başka müjdeler de verdiniz. Ama halk çok sıcak tepki verdi bu konuşmanın ardından ve 3-4 saat içerisinde Türk Lirası yaklaşık yüzde 50 değer kazandı. Bu noktada şunu merak ediyorum: Siz böyle bir gelişmeyi öngörüyor muydunuz, çünkü dünya ekonomi tarihinde de çok benzerine rastlanır bir olay değildi bu ve bundan sonrası için öngörüleriniz nedir? Bir de, ek olarak Pazartesi’den bu yana yurt çapında ne kadar döviz bozduruldu acaba?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Öncelikle tabii bu son gelişme bütün vatandaşlarımızın aslında Türk Lirası’na güvendiğini, güvenmesi gerektiğini gösteriyor. Hele hele bir Trabzonlu vatandaşımızın bu para konusunda Türk Lirası’na; “Ya kaybettim, ama Türk Lirası değer kazansın yeter bana” dedi, bu tabii güzel bir göstergeydi. Türk Lirası gücünü ekonomik altyapımızdan, üretim kapasitemizden ve finansal sektörümüzün sağlamlığından alıyor.
Dikkat ederseniz Türkiye’de şu anda ana muhalefet ve yavruları, bunlar Türk Lirası’nı bir kenara koyup daha çok dolara, avroya, buralara endekslenmek istiyorlar ve bunun üzerinden hatta asgari ücrete varıncaya kadar doları baz alarak bunun değerlendirilmesinin gerektiğini falan söylüyorlar. Bu tabii aslında çok çok ciddi bir yanlış. Hele hele Merkez Bankası’nda Başkanlık yapmış bir insanın kalkıp o da dövize buradan taviz vermeyin, Türk Lirası yine kayba gidecektir falan demesi çok daha çirkin, hiç de yakışmıyor. Tabii daha sonra geri vitesi taktı falan, geri adım atmaya kalktı; ama tabii bunu artık bu millet yutmaz. Ve son dönemlerde özellikle yurt içi-yurt dışı 2008’de de biliyorsunuz bunun benzeri oldu, bu tür hareketler kurlarda görülen ve tasarruf sahiplerinin güvenini bozmaya yönelik rasyonel olmayan hareketlenmeler idi. Tabii açıkladığımız Türk Lirası varlıkları güçlendirici paketle biz bu algıyı bozmuş olduk. Vatandaşımız da teveccüh göstererek hızlı bir şekilden Türk Lirası’na geçişin o sabah bütün olduğu gibi kapılara dizilmeleri ve buralarda özellikle Türk Lirası’nı oraya getirip, oradan dövizleri bozarak Türk Lirası’nı almaları, bunlar da tabii vatandaşımızın kendi milli ve yerli olarak parasına olan güveninin en güzel göstergesiydi.
Programın açıklanmasından beri Türk Lirası mevduatlar bugün saat 15:00 itibariyle 23,8 milyar liranın üzerinde arttı ve ivmelenerek artmaya da devam ediyor. Bugün bizim –Özlem Hanım da vardı- ekonomi yazarlarıyla, akademisyenleriyle Dolmabahçe’de bir toplantım oldu saat 14:00’den sonra ve o toplantıda bunların hepsini şöyle ele alma fırsatımız oldu. Tabii amacımız; yatırımcı, sanayici, tasarruf sahibi vatandaşlarımız için kur oynaklığını azaltmak, Türk Lirası’nı değerli hale getirmek, yine Türk Lirası’nın değerine itibar katmaktır. Çünkü kur düzeyi serbest piyasa işleyişi içerisinde olması gereken seviyeye kendisi zaten gelecektir. Benim her zaman bir ifadem var, yani para yatağında akar, buna dikkat etmemiz lazım. Ve bu yatağını da şimdi buluyor, buldu, daha iyi olacak. Acele etmiyoruz ve bir ara biliyorsunuz 10’un da altına düştü, şu anda 11 civarında zannediyorum. Ve bu istikrarlı şekilde gerek Maliye Hazine, gerekse Merkez Bankamızın dayanışmasıyla ve bizlerin de katkılarıyla, bütün istişari kurullarımızla bunu yerli yerine oturtacağız. Şöyle sabırla yola devam etmekte fayda var.
ŞEBNEM BURSALI- Efendim, sistemle ilgili verdiğiniz bilgiler zaten tıkır tıkır her şeyin yolunda olduğunu gösteriyor, daha da iyi olacağını gösteriyor, ama böyle düşünmeyenler de var. Siz de biraz önce aslında biraz söz ettiniz, öncelikle sistemin sürdürülebilirliğiyle ilgili endişelerini dile getiriyor muhalefet ve diyorlar ki; bu sistem Hazineye çok büyük yük getirecek ve bunu karşılayamaz hale gelecek diye bir kara bir senaryo ortaya koyuyorlar. Öncelikle bu endişelere ne dersiniz ve sürdürülebilirliğiyle ilgili yeni sistemin bir endişeniz var mı?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şebnem Hanım, bu Ana Muhalefetin, yavrularının, bunların bugüne kadar gerçekçi bir yaklaşımları hiç oldu mu? Olmadı, bundan sonra da olmaz; bunu bir defa böyle bilecek, böyle inanacaksınız. Birçok bu ara yalanlar-dolanlar filan falan aldı başını gidiyor. İşte Bay Kemal her alanda olduğu gibi ekonomi alanında da yalanlarına halkımızı aldatmaya devam ediyor, çünkü ekonomiden hiç anlamaz. Ülkemiz tasarruf kompozisyonunun makroekonomik politikalarla uyumlu olması için Türk Lirası finansal enstrümanların özendirilmesi önem arz ediyor. Geliştirilen bu araçla hem kısa vadede vatandaşımızın kur oynaklığından kaynaklı mağduriyetini gideriyoruz; dikkat edin, bu çok önemli. Yani vatandaş şu anda iki garantiye sahip; bir Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, iki Hazine, yani vatandaşın kaybı olmayacak. Özellikle de buradaki mağduriyet ortadan kalkmak suretiyle 3, 6, 9, belirlenen tarihlerde neyse döviz kuru ve burada bunun üzerinden parasını bozduracağı zaman karşılığını aynen alacak. Dolayısıyla biz burada mevduat vadesinin de uzatılmasına ne yapıyoruz? Katkı sağlıyoruz. Vatandaş da burada, benim burada benim mağduriyetim yok, zaten devletim benim arkamda, Türk Lirası enstrümanlara olan talebi artırarak finansal piyasaların daha etkin işlemesini de sağlamış oluyoruz. Ve ekranda da işte görüldüğü gibi yani soruyorlar, vadeden önce para çekilebilir mi? Evet, çekilebilir, bir manisi yok. Daha önceden de belirlendiği şekliyle hesap vadesiz hesaba dönüşecek, sen de alman gereken paranı rahatlıkla alacaksın. Ama bir şeye güveneceksin; benim artık kaybım olmayacak. Tabii tasarruf kompozisyonu Türk Lirası lehinde gerçekleşecek, uygulanan ekonomik programı piyasalarda özellikle bu güveni arttıracak. Döviz kurunun istikrara kavuşmasını sağlayacak, yani özellikle kur stabil hale gelmiş olacak, yani kurun stabilizasyonu burada önem arz ediyor. Bu adımın uzun vadede bütçeye yük olmak yerine olumlu katkı sağlamasını da öngörüyoruz ve bu attığımız adımla bu da sağlanmış olacak.
Şimdi burada ekonomik ve finansal istikrarın sağlanması, toplumsal refahın arttırılması, kamusal hizmetlerin etkin bir şekilde sunulması, bu zaten hükümetlerin görevi. Biz de bu amaçla tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kamusal, finansal, mali birçok aracı nasıl dünyada kullanılıyorsa biz de kullanıyoruz ve kullanacağız. Türk Lirası mevduat ve katılma hesaplarına kur koruması sağlanması da dönemin şartları gözetilerek oluşturulmuş önemli bir araç. Diyoruz ya, bunu stabil hale getirmiş olacağız. Bu amaç özellikle vatandaşı rahatlatacak; ha diyecek ben bu amaca giderken bir defa kaybım olmayacak. Ve bu araç sayesinde de kurdaki oynaklığın kontrol altına alınmasına katkı sağlanıyor. Ve sonuçları itibariyle toplumun tüm kesimleriyle finansal ve ekonomik sisteme fayda sağlamış oluyoruz. İlaveten bu uygulamadan isteyen her vatandaşımız faydalanacak, belli bir kesim diye bir şey yok. İstikrarın sağlanması adına yeni değiştirilen bu aracın Anayasaya aykırılık teşkil etmesi söz konusu değil, aksine yürütmenin fonksiyonlarının doğal bir gereğidir. Ve biz bunu böylece gerçekleştirmiş oluyoruz. Ve böylece daha önce, geçmişte de uygulanmış olan bu adımı şimdi biz yeniden uygulamak suretiyle çok kısa bir zamanda nasıl bu işi stabil hale getirdiysek bundan sonraki süreçte de bu stabil olarak inşallah yürümüş olacak ve bizim paramız kurdaki bu oynaklıklara esir olmayacak, stabil bir inşallah kur olayı gerçekleşmiş olacak.
ÖZLEM DOĞANER- Efendim, şimdi bu kur korumalı TL mevduat hesabı aslında belki de dolarizasyondan da, Türkiye’nin genel problemlerinden birisi olan dolarizasyondan da ülkeyi kurtarmak için çok önemli adımlardan birisi oldu. Siz az önce 23.8 milyar dediniz. Acaba ne kadarlık bir beklentiniz var rakam konusunda bundan sonraki dönemde de?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi bugün de söylediğim gibi, yani bu olay matematik bir olay değil. Yani iki kere iki dört, böyle bir şey söz konusu değil. Nedir? Ama çok kısa bir sürede, yani bu kurdaki stabilizasyon inşallah gerçekleşmiş olacak. Burada bir şeyi şimdiden söyleyeyim; yani Merkez Bankamız aceleci hareket etmeyecek, kademeli bir şekilde burada tekrar geldiği yere doğru inşallah dönecek. Ve Türk Lirası da orada kendi asli gücünü dere yatağında akar dedim ya, burada da TL yerini tam manasıyla bulacak. Bu bir hafta mı sürer, 10 gün mü sürer, ama biz buradaki adımlarımızı gerek Hazine, gerek Merkez Bankası olarak bununla atıyoruz ki herhangi bir oynaklığa neden olmadan neticeyi alalım.
HİLAL KAPLAN- Bu süreçte, daha doğrusu son haftanın öncesindeki süreçte stokçuluktan çok bahsedildi, siz de çok bahsettiniz, hatta bununla ilgili yasal düzenlemeleri de bir yandan konuştuk.
Stokçulukla ilgili çok kısa bir bandımız var, onu izleyip üstüne ilişkili soruyu sormak isteriz.
…
SALİH NAYMAN- Evet, bir yandan aslında otomotivle ilgili sonra daha özel bir sorunuz var, ben öncelikle gıdayla ilgili, marketlerle ilgili soruyu yöneltmek istiyorum. Çünkü hemen hemen hepimizin moralini o dönemde evde, sürekli etiket değiştiren çalışanları görmek açıkçası bozmuştu. Bir yandan o anda tamamıyla dövizle fiyatlandırılanlarda kimsenin belki söyleyeceği bir şey yoktu, ama bir de dövizin girebileceği yere göre fiyatlar da hep arttırıldı, çok hızlı bir şekilde çıktı. Şimdi düşmesini bekliyoruz, bazı marketlerde bazı ürünlerde düşüşün başladığını gördük. Ama hâlâ tüketici olarak bizim arzu ettiğimiz seviyeye, doların o geldiği seviyedeki haline düşmüş gibi görünmüyor. Bundan sonra bu konuyla ilgili neler yapacaksınız?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Her şeyden önce gerek Hazine Maliye, gerek Ticaret Bakanımıza, hatta hatta Tarım Bakanlığımıza bu talimatları verdik. Burada kontrollerimizi sıklaştıracağız ve asla bunlara taviz vermeyeceğiz. Çünkü vatandaşımızı bu şekilde spekülatif hareketlerle ezmeye kimsenin hakkı yok. Bunun için de denetimler sık yapılacak ve denetimlerin sıklaştırılmasıyla birlikte de biz diyoruz ki; vicdan sahibi olan bütün bu marketlerde, süpermarketler, zincir marketler, hepsi de nasıl çıkarken hızla onlar da fiyatları çıkartıp etiketleri ona göre değiştirdiyseler, inerken de şimdi aynı hızla bu etiketleri indirmeleri lazım. Aksi takdirde atılması gereken adımlar, mevzuat, yasal neyse bu adımları atacağız. Çünkü burada garip gureba, fakir fukara bunlara ezilmeyecek, buna da fırsat vermeyeceğiz. Şu anda başta Hazine Maliye, Ticaret bakanlıklarımız bu konuda adımlarını zaten atmış durumdalar. Eğer fiyat indirimleri hızla yapılmazsa gerek Hazine ve Maliye Bakanlığımız, gerekse Ticaret Bakanlığımız ellerindeki tüm imkânlarla bunların üzerine gidecektir, bundan kimsenin şüphesi olmasın. Fiyat artışları ile insanımızın huzurunu kaçıranlara müsaade etmeyeceğiz. İnsanımızı nasıl yüksek faiz ve hormonlu kur artışından kurtardıysak, fahiş fiyat artışları karşısında da yine yalnız bırakmayacağız. Serbest piyasayı bozucu, arz ve talep dengesi ile açıklanamayacak olan fiyat artışlarını devlet olarak yakından takip ediyoruz. Bu noktada Ticaret Bakanlığımız 81 ilimizde denetimlerini sıkı bir şekilde gerçekleştiriyor. Tedarik zincirinin tüm halkasını inceliyoruz. Sebze-meyve hallerinden marketlere kadar tüm bu döngüde incelemeler yapıyoruz. Özellikle sebze-meyve fiyatlarına yönelik 9 büyük şehrimizde 10 toptancı halinde Ticaret Bakanlığımızca denetimler gerçekleştirildi. Benzer şekilde zincir marketlerde de denetimler yapılıyor. Keza Rekabet Kurumu’nun bazı somut tespitler üzerine kesmiş olduğu cezalar var. Tüm bu denetimlerimiz piyasa koşullarında gözlenen fahiş fiyat artışlarını tespit etmek ve gereken tedbirleri almak amacıyla gerçekleştiriliyor.
Biz haksız fiyat artışlarına kesinlikle müsaade etmeyeceğiz, fırsatçılara göz açtırmayacağız, devlet olarak bu noktada kesin kararlıyız. Mesela bu kapsamda Ticaret Bakanlığımızca perakende satış noktaları başta olmak üzere tedarik zincirinin tüm aşamalarına yönelik bugüne kadar 100 bine yakın ürün denetlendi. Bu denetim sonuçları da salgın döneminde teşkil ettiğimiz Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu’nca inceleniyor. Yapılan inceleme sonucunda fahiş fiyat uyguladığı ve stokçuluk yaptığı tespit edilen firmalara da mevzuatın öngördüğü en ağır idari para cezaları veriliyor. Bu noktada kimsenin gözünün yaşına da kusura bakmasınlar bakamayız.
Bakın, mesela yapılan denetimlerde etikette usulsüzlük yapılarak tüketicilerimizin mağdur edildiğini de tespit ettik, bunlarla ilgili de gereken işlemleri yaptık. Buradan üretici, tedarikçi ve perakendecilerimize sesleniyorum; fahiş fiyat ve stokçuluk gibi yollara lütfen tenezzül etmeyin, bunların sonuçları ağır olacaktır. Keza özellikle döviz kurlarındaki düşüşleri fiyatlara yansıtmayanlara gereken yaptırımları uygulayacağımızın da bilmesini istiyorum. Kur çıkarken fiyatları anında yükseltip kur inerken fiyatları düşünmeyenler ağır yaptırımlarla karşılaşacaklar. Stokçuluğa da kesinlikle müsaade etmiyoruz, etmeyeceğiz.
Stokçuluk yapanlara yönelik cezaların artırılması konusunda çalışmalar şu anda Meclis’te tamamlanmak üzere. Bu düzenlemenin de geçmesiyle stokçuluğa da ağır cezalar vermek suretiyle bu alanda da tedbirlerimizi artırmış olacağız. Vatandaşlarımızı mağdur eden hiçbir faaliyete katiyen izin vermeyeceğiz, bu konuda kararlıyız.
Kur ve küresel emtia fiyatlarındaki artış bahanesiyle fahiş fiyat artışı yapmak, açıkça fırsatçılıktır. Hep birlikte bizler de bunun üzerine üzerine gideceğiz ve vatandaşım şunu görecek: Devletim benim yanımda, devletim benim cebimde gözü olanlara fırsat vermiyor.
HİLAL KAPLAN- Efendim, bu gıda fiyatlarında olduğu gibi otomobil fiyatlarında da roketle çıkış, ama paraşütle fiyat inişi söz konusu oldu. Stokçuluğun en yoğun olduğu alanlardan birisi de otomobil piyasası. Meclis’te Ocak ayında sanıyorum çıkması beklenen bu stokçulukla ilgili yasa sonrası oraya da önlemler alınması bekleniyor anladığım kadarıyla. Fakat burada bir de pandemi sonrası ve bu çip kriziyle alakalı otomobil sektörüne bunun da etkisi var. Ben bu anlamda yerli otomobille ilgili hani piyasaya çıkış tarihiyle alakalı bir sarkma söz konusu olabilir mi bu pandemi ve çip krizinin etkisiyle? Çünkü otomobil sektörüne çok büyük fiyatların düşmesine de etkisi olması bekleniyor yerli otomobilin malum.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi otomobil pazarı konusundaki şikayetlerden de haberdarız. Ticaret Bakanlığımızca birçok ilde otomobil distribütörleri ve yetkili bayileri nezdinde denetimler başladı. Bu denetimler yoğun bir şekilde ve tüm yönleriyle devam ediyor ve bunlara da gereken cezalar veriliyor. Mesela geçtiğimiz günlerde Haksız Fiyat Değerlendirme Kurulu tarafından stokçuluk yaptığı değerlendirilen bir otomobil bayisine en üst sınırdan ceza verildi. Bahsettiğim üzere, stokçuluğa verilecek cezaları artırmaya yönelik düzenleme de Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul aşamasına geldi. Ve buradan da bunu zaten süratle geçirip adımını da atacağız. Vatandaşlarımızı korumak için gereken her türlü tedbiri alıyoruz, almaya da devam edeceğiz.
ŞEBNEM BURSALI- Efendim, sizin her zaman vurguladığımız iki önemli konu var. Bir tanesi, Türkiye'nin IMF’ye olan borcunu ödedikten sonra ve aynı şekilde de yeni enerji kaynakları bulduktan sonra hem dışarıdan, hem de içeriden yoğun bir şekilde hem siyasi, hem de ekonomik saldırılara maruz kaldığını hep vurguluyorsunuz, altını kalın kalın çiziyorsunuz. Ve zaten nitekim işte çok yakın zamanda yaşadığımız ekonomideki saldırılar da bunun son örneği oldu bir yerde. Şimdi bakıyorsunuz, sadece dışarıdan hani saldırıları anlıyoruz, ama içeride de aslında siyaseten belli bir muhalefetin saldırısını da anlıyoruz, ama bazı odalar, borsalar, birlikler, dernekler ve hatta isminin başında da Türkiye geçen bazı dernekler de bir bildiri yayınlayarak, geçenlerde yine tepkilerini ortaya koydular. Ve zamanlamasına baktığımızda da CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu ile görüşmelerin hemen ardından bu bildiri yayınlandı. Hem zamanlamasının manidar bulur musunuz, hem de bu bildiriyi nasıl yorumlarsınız?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Özellikle tabii ülkesinin ve milletinin hayrına olan her şeye düşman olanlar yine iş başında diyorum. Biz ekonomik bağımsızlık mücadelemizi bunlara rağmen sürdürüyoruz. Bu süreçte yerli ve milli kurumlarımızın, sivil toplum kuruşlarımız ve halkımızın desteğiyle de harekete devam ediyoruz. İstihdamı, yatırımları, özellikle ihracatı önceleyen politikalarla adım atıyor ve sivil toplum kuruluşlarımızdan da buna uygun aksiyona geçmeleri bekliyoruz.
Burada bir şeyi özellikle vurgulamak istiyorum; tabii bahsettiğiniz sivil toplum kuruluşuyla bunlar Haziran’da görüşme yapmışlar. Haziran’dan sonraki olay ise, tam bu olayın patlak verdiği gün kalkıyor Bay Kemal bir mesaj atıyor. Ve bunu da ben tabii bu kurumun ikinci adamı ziyaretime geldiğinde söylediler, dediler böyle böyle oldu. Bu konuda Bay Kemal bu mesajı atıyor. Dedim, yani attıysa siz de bu işin bizim bilgimiz dışında olduğunu söylemeniz lazım, söyleyin ki millet kimin kim olduğunu öğrenmiş olsun. Tabii bizim üzüntümüz başka, yani bakıyorsunuz Türkiye’nin en önemli kuruluşu Odalar ve Borsalar Birliği kalkıyor garip garip açıklama yapıyor. Bakıyorsunuz diğer oraya bağlı, onun altındaki kuruluşlar buna benzer açıklamalar yapıyor. Bizim dayanışma halinde olmamızın gerektiği en hassas dönemde bu tür açıklamalar yapılırken kimse şunu diyemez: Aşağıdan baskılar geliyor da, onun için ben bu açıklamayı yaptım, diyemez. Eğer baskı diyorsanız, en büyük baskıyı gören her zaman kimdir? Hükümettir. Ve tabii bu fotoğraflar bu günün fotoğrafları değil, geçmişin fotoğrafları, sürekli gündemde tutuluyor. Velev ki günün fotoğrafı olsun, ama gereğini yapmanız lazım, söylemeniz lazım. Ve böyle bir gün siyaset yapma günü değildir. Eğer burada parana değer biçiyorsan, gerçekten yerliysen, milliysen gereğini yapacaksın. Ha demek ki sen ne yerlisin, ne millisin.
İşte biz de diyoruz ki, biz Türkiye’ye özgü bir ekonomi modeli inşa ediyoruz, ülkemizin ekonomik bağımsızlığı için çalışıyoruz. Küresel ekonomik sömürü düzeninin kalbinde ne var? Faiz var. Faiz düzeni zulüm düzenidir. Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar ve biz de bu düzene savaş açtık. 19 yıldır bunlarla savaş halindeyim. Hiçbir zaman da bu can bu tende olduğu sürece faizcilere hiçbir zaman yürüyün diyemem, onların ne yanında, ne arkasında yer alamam. Çünkü bizim inandığımız bu noktada değerler silsilesi içerisinde faizin yeri yok. Ve biz faizle ayağa kalkan değil, inşallah hep söylüyorum; faiz sebeptir, enflasyon neticedir ve bunun uygulamasını gördük. Nerede? Başbakanlığım döneminde hatırlayın, faiz 4,7 veya 6’ya kadar düşmüştü, enflasyon da 6,7’ye kadar inmişti, yani doğru orantılı olarak o da iniyor, o da iniyor. Ne oldu? İşte Gezi olayları patlak verdi. Gezi olayları patlak verdiği zaman bunun arkasında hangi emperyal güçler vardı? Malum o emperyal güçler, Türkiye’nin ayağa kalkmasını istemeyen emperyal güçlerdi. Bunun için de işte Gezi Olayları patlak verdi, Bay Kemal yine oralarda dönüp dolaşıp duruyordu. Ve orada bir sıçrama oldu. Maalesef faiz yükseldi, aynı şekilde enflasyon da yükseldi. Şimdi maalesef yalandan sürekli olarak nemalanan bu Bay Kemal çıktı dedi ki; ya böyle böyle gelin sıfıra indirin faizi, biz CHP Grubu olarak her türlü desteğe hazırız. Şimdi geçenlerde bir açıklama yaptı, faizi yükseltin diyor. Bunları hep takip ediyorsunuz. Dikkat edin, bugün faiz artırın diyenlerle Gezi provokatörünü serbest bırakın diyenler aynı mahfiller, hiç değişen bir şey yok; bunlar Soros’çu Soros’çu. Ve bunların bütün derdi bu ülkeyi faizden para kazanmak suretiyle zengin olanlarla fakiri daha fakir yapanlar aynı safta. Biz buna fırsat inşallah vermeyeceğiz ve şu anda yine indiriyoruz, inşallah Merkez Bankası’nın bu attığı adımlarla beraber çok kısa zamanda enflasyonun da nasıl aşağı indiğini hep beraber izleyeceğiz, göreceğiz, hiç bundan endişem yok. Çünkü bütün meselem faizden sömürü, bunun karşısında durmak, çünkü sömürülen o benim fakir, garip gureba vatandaşım, bunu fırsat vermeyeceğiz.
ÖZLEM DOĞANER- Efendim, şimdi bu açıklanan bildirilerin dışında bir de garip bir hava oluştu, özellikle Katar’la yapılacak swap anlaşması 22 TL’yi bulacak, dolayısıyla 22 TL’ye kadar yükselecek dolar diyerek, manipülasyon yapanlar vardı. Tabii bazılarının da, buna inananlar daha küçük yatırımcılar ya da vatandaş, daha küçük yatırımcı, bundan endişe etti, 22 liraya çıkacak mı gerçekten diye. Şimdi bu manipülasyon yapanlarla ilgili nasıl işlemler yapılacak, bunu doğrusu merak ediyoruz. Bir diğer konu, sık sık gündeme geliyor, bu konuda da gerçekten sosyal medyada ciddi bir manipülasyon hiç durmuyor yıllardır, o da sermaye kontrolü olacak mı konusu. Bu konuda ne düşünüyorsunuz, bunu da merak ederim. Bir başka konu da aslıda sosyal medyadan bahsetmişken, orada belki hani yetkili olmayanlar, tabiri caizse ağzı olan konuşuyor belki ama bir de daha önceden Merkez Bankası Başkanlığı yapmış, şu anda bazı partilerin işte genel başkanları ya da yardımcıları konumunda olanların dolar düştüğü zaman, Türk Lirası değerlendiği zaman, bu bir alım fırsatıdır, diye açıklamaları da var. Bunlarla ilgili bir işlem yapmayı düşünüyor musunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi yaşadığımız süreç Özlem Hanım, bu yöndeki iddiaların gerçek dışı, tamamen yanıltıcı, maksatlı, ve manipülatif olduğunu zaten ortaya çıkarmıştır, hem de birkaç saat içerisinde çıktı. Bu çerçevede söz konusu beyan ve iddialar bir defa kanunlarımıza aykırıdır. Merkez Bankası’nın itibarını kırabilecek asılsız haber yayamazsınız. Piyasa bozucu eylemler ve piyasa dolandırıcılığı, hiç mi hiç yapamazsınız. Finansal piyasalarda manipülasyon, o da suçtur, -sen ekonomi yazarısın- yani hiç burada af yok. Elbette bunları yapanlar hakkında kanuni yollara başvurulacaktır, BDDK şu anda bunlarla ilgili adımlarını atmıştır. O söylediğiniz Merkez Bankası’nda geçmişte başkanlık yapmış olan zat, o da şu anda bu suçu işlemiştir. Hele hele Merkez Bankası’nda başkanlık yapacaksın, kalkacaksın bu tür yol göstericiliğe soyunacaksın. Bunları da aynı şekilde hesaba çekecekler. İşte “Durmuş paranın, ben evin patronuyum” diyor, geçmişte olan medyadaki yarınlar.
SALİH NAYMAN- Durmuş Beyin göreve geldiği zaman yapılan haberler.
ŞEBNEM BURSALI- Evinin önünde ayakkabıları olduğu için aşağılanan…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Evet, maalesef bundan dolayı da kendisiyle ne dalgalar geçtiler, yani evinin, dairesinin kapısındaki ayakkabılarına varıncaya kadar bunlarla ilgili. Ya biz savunduk, onun şimdi düştüğü hale bak, gayri millilik budur. Kamu görevinde bulunmuş biri kamu aleyhine açıklama yapamaz, kamu ahlakı buna müsaade etmez. Demek ki burada bir sorun var ve bu sorunu ortadan yine hep beraber kaldıracağız ve onlar da bunun bedelini ödeyecekler. Şu anda tabii milletvekilliği sebebiyle yırtar ama en azından tazminat noktasında bunun bedelini öder.
SALİH NAYMAN- Şimdi bu dönemde bir yandan da proje bazlı kredi çekip onunla döviz yatırımı yapan büyük grupların olduğunu da açıklamalarda duyduk. O grupları paylaşır mısınız? Paylaşacak şey midir bilmiyorum ama, neler yapılacak onlara?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani ismen bunları vermek doğru olmaz. Bugün toplantıda zaten bunu ben ayrıca söyledim, yani proje bazlı kredi temin edip, ondan sonra bu krediyi farklı şekilde kullanan sözde iş adamları var, bunların da tabii üzerine gitmek bizim yine görevimiz. Hele hele salgın döneminde olağanüstü şartlardan dolayı ilave kontrol veya kısıtlar olmaksızın işletmelerimize birçok destek paketiyle finansmana erişim imkânı sağladık, hatta bu amaçla kefalet kullandırımı için SGK ve vergi borcu olmaması şartını da bu dönemde geçici olarak iptal ettik. Ancak, Hazine destekli kredi garanti sistemi kapsamında açıkladığımız destek paketlerinde kullandırılan kredinin nakit olarak tahsis edilen kısmının faaliyet alanı dışında kıymetli maden ve döviz alımında kullanılamayacağına ilişkin kural da koyduk. Bu kurala uyulmadığının ve kefaletin verilme amacı dışında kullanıldığının tespit edilmesi halinde, işletmenin henüz kullanmadığı kredi kısmını iptal ediyoruz ve sistem kapsamındaki destek paketlerinden artık faydalanmasına da müsaade etmiyoruz.
Tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizde de küresel ekonomik yavaşlamanın ve salgının olumsuz etkilerini gidermek üzere çeşitli tedbirleri ve teşvikleri de uygulamaya aldık. Bu süreçte üretimin ve istihdamın devam etmesi için hem bireylerin, hem de şirketlerin krediye ulaşım imkanlarını kolaylaştırdık. Ancak, bu desteklerden yararlanan bazılarının elde ettikleri fonlarla kısa vadeli -burası önemli- spekülatif kâr amaçlı faaliyetlerde bulunduklarını, bazılarının ise farklı harcamalarda kullandıklarını biliyoruz. Bu noktada kredilerin yeni programı destekleyeceği mahiyette verilmesini sağlamaya yönelik adımlar da atılıyor. Ayrıca, amacı dışında kullanılan kredilere ilişkin olarak ilgili kurumlarımız gerekli değerlendirmeleri yapıyor. Yani bunda da kararlı bir şekilde inşallah yolumuza devam edeceğiz, bunlar da çünkü bir fırsatçılıktır, bu fırsatçılara da biz zemin hazırlamayacağız.
SALİH NAYMAN- Evet, aslında siz bu soruyu yanıtlarken dünyanın da içinden geçtiği salgın sürecinde yavaşlamalardan, ekonomilerin geri gidişinden bahsettiniz. Çok ufak bir videomuz var, birkaç tane bizim zamanında yaptığımız haberlerden de alıntı, oradan da soruya geçelim.
…
HİLAL KAPLAN- Aslında soru kendisini soruyor adeta ama şöyle girmek istiyorum: Yani Türkiye çok hızlı bir büyüme rakamı yakaladı, G-20 ülkeleri içerisinde en hızlı büyüyen ülkeyiz, OECD ülkeleri içerisinde en hızlı büyüyen ikinci ülkeyiz, ama öte yandan işte Amerika’da son 30 yılın en yüksek enflasyonu, Almanya’da son 39 yılın en yüksek enflasyonu ki, Amerika’daki enflasyon rakamının da yanıltıcı olduğunu, daha da fazla olduğu söyleniyor biliyorsunuz, Türkiye’de de bir enflasyonla mücadele sürüyor. Bu hususta devletin bir yol haritası önümüzdeki sene uygulanacak nelerdir, biraz içeriğine dair bize bilgi verebilir misiniz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii Özlem Hanım da az önce söyledi, şimdi 2020 yılında salgın nedeniyle küresel ekonomi hatırlayın yüzde 3,1 oranında bir daralma yaşadı. Bu dönemde G-20 ülkeleri arasında Türkiye Çin’le birlikte büyüyen iki ülkeden biri oldu, diğer 18 ülke maalesef biliyorsunuz çok çok berbat durumdaydı. Fakat Türkiye’de öyle bir Ana Muhalefet ve yavruları var ki, yani bunlar Türkiye’nin G-20’den dışlandığını söyleyecek kadar ileri gittiler. Emtia fiyatlarındaki yükseliş ve salgının yarattığı arz-talep dengesizlikleri enflasyonun küresel düzeyde ciddi anlamda yükselmesine neden oldu. Şu anda işte önde gelen birçok ülke tarihinde gördüğü en yüksek enflasyon oranlarını yaşıyor. Örneğin, az önce söylendi, Amerika Birleşik Devletleri’nde enflasyon Kasım ayında yüzde 6,8 ile son 39 yılın en yüksek seviyesine ulaştı, Avro Bölgesi enflasyonu da yüzde 4,9 ile son 25 yılın en yüksek düzeyine çıktı. IMF, enflasyonun 2022 yılının ikinci yarısından itibaren gerileyeceğini bekliyor, bununla birlikte enflasyon konusunda yukarı yönlü riskler varlığını koruyor. Enflasyona mücadelede beklentilerin yönlendirme ve enflasyondaki ataleti kırma önemli rol oynuyor, bu çerçevede Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası etkin bir şekilde iletişim kanallarını kullanıyor.
Ayrıca, piyasalarda sağlıksız fiyat oluşumları durumunda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası doğrudan müdahalelerde bulunuyor. Tabii bu arada hani bir müdahale, 2, 3, 4, 5 müdahale yapıldı, hemen muhalefet saldırdı. Olabilir, Merkez Bankası’nın bu yetkisi var mı? Yasal olarak var ve bu yetkisini de gerekli gördüğü hallerde yapar ve bunu da yapmıştır. Lafa geldiği zaman, Merkez Bankası bağımsız değil, diyorsun. Tamam da, bu bağımsızlığını sana sorarak mı yapacak? Bay Kemal, Merkez Bankası’nı ziyaret etmek istedin, Merkez Bankası kalkıp da bana mı sordu? Bak sana gene buyur gel dedi, gittin ve size gerekli olan bilgileri verdiler, çıktın dışarıda hemen Merkez Bankası’nın aleyhinde konuşmaya başladın. Şimdi bu bir defa yakışıklı olacak bir şey değil, yakışıksız bir iş yapıyorsun. Gidiyorsun, alıyorsun bilgiyi, ondan sonra çıkıp o bilgiyi dışarıda hemen aleyhe satıyorsun. Ya bu Merkez Bankası ya, sıradan bir kurum değil. Fakat hamdolsun biz bütün bunlara rağmen. Arkadan biliyorsunuz Türkiye İstatistik Kurumu’na gitmek istediler, Türkiye İstatistik Kurumu da gayet güzel bir cevap verdi. Siz, dedi imtihanı kaybettiniz; nerede? Merkez Bankası’nda. Çünkü bu kurumların kendine ait bir gizliliği var, aynı şekilde TÜİK’in de kendine ait bir gizliliği var, ben sizinle görüşme yapmayacağım dedi. Ne istiyorsanız yazılı olarak bize gönderin, biz size yazılı olarak cevabını veririz, dedi.
Şimdi bu neyi getiriyor biliyor musunuz? Devletin kurumlarını yıpratma anlayışını getiriyor. Ya ben bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak savunma sanayinde veya Savunma Bakanı’ndan istenilen bir bilgi olduğu zaman, ben Savunma Bakanıma, hatta yeri geldi Dışişleri Bakanıma gidin bilgilendirme yapın ve gitmişlerdir bilgilendirme yapmışlardır, ama bütün bu iyi niyetler hep boşa çıkmıştır. Ve ondan sonra da bunlar ama Mecliste, ama farklı yerlerde gerek Dışişleri Bakanım, gerek bu noktada Savunma Bakanım, bunların aleyhinde her türlü çirkinliği yapmışlardır.
Bütün bunlar bir yana, ama biz büyük bir mutlulukla görüyoruz ki açıkladığımız önlem paketi piyasalar tarafından olumlu karşılandı ve Türk lirası yurt dışında olduğu gibi değil, burada değer kazandı. Döviz kurlarındaki görülen iyileşmenin kısa zamanda inşallah mal ve hizmet fiyatlarına da yansımasını bekliyorum, hiç bu noktada tereddüdüm. Kur geçişkenliğini azaltmak için mevcut üretim yapısının neden olduğu dış finansman bağımlılığının azaltılması, modelin önceliklerimiz arasındadır, bu da olacak. Bu kapsamda güçlü ihracat artışı ve iyileşen cari denge enflasyon görünümüne olumlu yansıyacaktır. Ve ihracatta ciddi bir artış var, sürekli artıyor ve bu noktada cari fazla da hamdolsun mutluluk sebebimiz. Türkiye, küresel üretim üssü ve tedarik merkezi olma potansiyeline fazlasıyla sahip bir ülke. Türkiye’ye özgü üretime dayalı ihracat öncelikli model, makro finansal tedbirler ve teşvik politikasıyla yatırımı, üretimi, istihdamı ve katma değerli ihracatı arttırmayı ve bu potansiyeli gerçekleştirmeyi hedefliyoruz.
Orta ve uzun vadede bu modelin başarı sağlayabilmesi açısından makroekonomik istikrar büyük önem taşıyor. Bu çerçevede, önümüzdeki dönemde serbest piyasa ekonomisi ve finansal serbestliğe tam bağlılıktan kesinlikle vazgeçilmeyecek. Ekonomi politikaları daha şeffaf ve öngörülebilir olacak. Dengeli ve sürdürülebilir bir maliye politikası uygulanacak. Piyasalardaki oynaklığın azaltılmasına yönelik olarak gereken makro ihtiyati tedbirler alınacak. Piyasa beklentilerini iyileştirerek reel sektörün önünü daha net görmesi sağlanacak.
Yani burada şunu açık söylüyorum: Başta kamu bankaları olmak üzere reel sektöre her türlü proje bazlı desteği vermeye hazırız, ama proje bazlı ve bu konuda sapma olmayacak. Peki, proje bazlı derken, yatırım, istihdam, ihracat, bu noktada özellikle büyümeye yönelik adımı atmak, bütün bunlarla beraber o beklediğimiz sıçramayı da yapmak.
Önümüzdeki dönemde ayrıca katma değerli üretimin arttırılması, ithalata olan bağımlılığın azaltılması ve beşeri sermayenin güçlendirilmesi kapsamında politikalarımıza yine devam edeceğiz. Böylece verimlilik ve ihracat odaklı bir büyüme sürecinin tesis edilmesini sağlayacağız.
Finansal istikrar, makroekonomik istikrarın malum önemli bir bileşenidir, kamuoyuyla paylaştığımız politikalar finansal istikrarın güçlendirilmesine yönelik olarak ortaya koyduğumuz başlıca aksiyonlar.
Ayrıca, gıda fiyatlarını dengelemeye yönelik orta vadeli çalışmalarımıza da devam ediyoruz. Tarımsal üretime yönelik olarak riskleri önceden tahmin edip yönetebilmeyi teminen erken uyarı sistemini hayata geçirdik. Gıda bankacılığının geliştirilmesine yönelik adımları atıyoruz. Ve tarım konusunda bugüne kadar görülmüşün çok daha fevkinde sözleşmeli tarım mekanizmasının yaygınlaştırılmasına yönelik adımlar da atılıyor. Ve hedef, artık tarımda, hayvancılıkta görülmemiş bir adımı atmak ve bunlarla birlikte de artık tarım-hayvancılık olayının ne denli önemli olduğunu inşallah halkımız görecek, çiftçimiz de bunun mutluluğunu, bahtiyarlığını yaşayacak. Zaten verdiğimiz onlara kredilerle, hibelerle, gerek mazotta, gerek gübrede bunlarla kendilerine belli bir mutluluğu da getiriyoruz, bundan sonra da getirmeye devam edeceğiz.
SALİH NAYMAN- Evet, bir yandan yatırımlarla ilgili soru da var, zaten yatırım olmadan olmuyor biliyoruz ama yine ufak bir videomuz var, sonrasında da soruyu yöneltelim.
…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ya öyle kolay kolay olmuyor bu işler.
SALİH NAYMAN- Bizim ilk bulduğumuz 2003 Ankara ilk videonun başındaki de, daha eskisi varsa arşivde biz bulamadık, bir özel hastane açılışı.
ŞEBNEM BURSALI- Benim bildiğim zaten 800 dedik biz haberde, hem ATV’de, A Haber’de ama…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- 800 üzerinde diyor da, daha fazladır o.
ŞEBNEM BURSALI- Daha fazla, 800’ün üstünde bildiğim kadarıyla, makaslar eksik.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Onu Hasan’dan öğrenmek lazım.
ŞEBNEM BURSALI- Efendim, şimdi tabii Türkiye son 20 yılda biraz önce işte açılışlarını, sizin açılışlarınızı izlediğimiz gibi yaklaşık 3,5 trilyon dolarlık bir altyapı yatırımı yaptı, yani devasa bir yatırım sürecinden geçti ve böylelikle hem lojistik, hem de üretim merkezi haline de geldi Türkiye bu yatırımlarla, alt yapı yatırımlarıyla ve bugün de artık üreteceğim, daha fazla istihdam yaratacağım ve cari fazla vereceğim diyor. Şimdi Türkiye dünden bugüne bir süreçle böyle geldi ve büyümeye de devam ediyor. Gelişmekte olan ülkeler için de Türkiye’nin bu yeni modeli aslında bir model olabilir mi?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ne demek? Türkiye ekonomi modeli diyoruz, boşuna demiyoruz.
ŞEBNEM BURSALI- Biraz da bu yüzden bu kadar hedef alınıyor …
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii tabii. Bize has, ülkemiz koşullarına uygun bir model. Yani başkanlık Sisteminde ben ne demiştim? Amerika filan değil…
ŞEBNEM BURSALI- Türk tipi.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Türkiye demiştim. Ya niye biz kendimize güvenmiyoruz, niye biz kendimize inanmıyoruz? Ya bu millet, hani şair diyor ya, “Bir zamanlar biz de millet, hem nasıl milletmişiz, gelmişiz dünyaya, millet, milliyet nedir öğretmişiz.” Biz böyle bir milletiz ya, niye böyle küçülüyoruz küçülüyoruz? Ben basit bir şey söyleyeceğim, mesela şimdi bakın şu yeni yaptığımız köprülerden bir tanesi, herhalde Nissibi Köprüsü, Şanlıurfa-Adıyaman birbirine bağlıyor. Şimdi şuralardan artık geçen tırlara bakacaksınız, Osmangazi Köprüsü’nden geçen tırlara bakacaksınız. İşte şimdi nasip olursa bir-iki ay içerisinde şeyi açıyoruz, Çanakkale 18 Mart, buyurun, şuraya bak, şu ihtişama bak. Şimdi tabii böyle değil, şimdi o tabliyelerin son vidalarını ben gittim sıktık ve şimdi son kuleleri birleştirme kaynakları yapıldı ve bir-iki ay içerisinde de oranın açılışını yapacağız, dünyada bu kulelerin yüksekliğiyle bir numara. Bu adımı tabii böyle atarken burada Kore-Türk iş birliğiyle yapıldı.
Bir şey, ekranları başında bizi izleyen milletime sesleniyorum, Allah aşkına şu bütün köprülerden, Kuzey Marmara Otoyolu’ndan, ne bileyim tamamen bizim Marmaray’dan, öbür tarafta Avrasya Tüneli’nden, bütün buralardan geçen otomobillere bakın, tırlara bakın, şöyle bir izleyin, ya bu kadar tır buralardan gelip geçtiğine göre bunlar bir şeyler taşıyorlar, böyle bir şey eğer garip gureba, fakir fukara bir ülke olsa bunlar olur mu? Ama bak şimdi bunlar var, yoğun bir şekilde tırlar gidiyor-geliyor gidiyor-geliyor.
Hamdolsun, ülkemizin son dönemindeki güçlü ekonomik performansıyla diğer birçok ülkenin takdirini toplayan, örnek olarak algılanan bir ülke olarak öne çıkıyor. Yatırımcılar açısından öngörülebilirliğin sağlanması için finansal piyasalarda güven ve istikrarın tesisi özellikle bu modelin temel önceliklerinden biridir.
Biliyorsunuz lojistik dediğimiz zaman geçmeyelim, bir ülkenin lojistiği o ülkenin diğer ülkelerle olan yarışmasında onun önceliğidir. Eğer lojistikte bir ülke öne çıkmışsa, onu tutana aşk olsun. Şu anda bizim lojistik muhteşem ve her geçen gün daha da ileri gidiyor. Ve serbest piyasa ekonomisinin kurallarından taviz vermeden büyümede, enflasyonda, faizde ve döviz kurunda makroekonomik gerçeklerle uyumlu, istikrarlı bir ortamın tesisini sağlıyoruz, sağlayacağız. Ve bunu yaparken yüksek katma değerli üretimi teşvik ederek, üretim, ihracat ve istihdamı da artıracağız. İhracatı önceliklendirmek, cari açık sorununu kalıcı olarak çözmek, özellikle gelişmekte olan ülkelerin ortak sorunu olan orta gelir tuzağını aşmak en önemli önceliklerimizdendir.
Ayrıca, şu pandemi döneminde ülkemiz açısından ortaya çıkan yeni fırsatları da değerlendirerek küresel değer zincirinde üst sıralara çıkmayı hedefliyoruz. Bu çerçevede, cari açığımızın azalmasına katkıda bulunacak ileri teknoloji ve toplam faktör verimliliği yüksek sektörlere uzun vadeli kredi ve kefalet imkânı gibi araçlarla uygun şartlarda finansman da sağlayacağız. Orta-yüksek ve yüksek teknolojili ürünlerin üretim ve ihracattaki payını artırmak için teşvik ve desteklerimizi daha da güçlendireceğiz.
İhracatçılarımıza doğrudan Merkez Bankası tarafından ileri vadeli kur verilmesi suretiyle, ihracatçılarımızın döviz kurundaki belirsizliğe karşı korunmasını da sağlayacağız. Bütün bunlarla kimin yanında olduğumuzu ortaya koyuyoruz. Amacımız, cari açığı yüksek üretim ve ihracat artışıyla düşürmektir, hatta cari fazlaya geçmektir. Böylelikle daha sürdürülebilir bir büyüme patikasını yakalamak ve toplumsal refahımızı artırmayı hedefliyoruz.
Bununla tabii bir şeyi özellikle vurgulamam lazım; yani Bay Kemal bu işlerden anlamıyor. Bakın, bu ara Şanlıurfa’ya gitti, Şanlıurfa’da istediği kalabalığı karşısında göremeyince orada ileri-geri savruldu. Dediği şu: Diyor ki, buranın belediyesini bize verin, biz Şanlıurfa’nın çiftçisine elektriği bedava vereceğiz. Bay Kemal, ya bir defa elektriğin üretimi kime ait, belediyelere mi ait? Bak ben İstanbul gibi şehrin Belediye Başkanlığını yaptım, ya sen bir defa elektriği kimin ürettiğini bile bilmiyorsun. Elektrik Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın bir üretimidir ve sen zaten gelemezsin de, yani böyle bir imkânı yakalasan dahi elektriği bedava verme hakkına sahip değilsin. Birine bedava, eee, diğerine parayla mı vereceksin? Ondan sonra Adana’ya gittin, Adana’da bu sefer herkes dedi ki, burada belediye size ait, hadi bize elektriği bedava verin, çiftçiler şimdi bağırıyor tabii. Hadi ver, elini kolunu bağlayan yok. Madem böyle bir imkânın var, Adana Belediyesi sizde, hadi ücretsiz olarak, Adana çiftçisi bol olan bir şehrimiz, ver; sesi soluğu çıkmıyor. Ya yalan söyleme, hep zaten ata ata geldiniz buraya kadar, bundan sonra bu atmalar da tutmayacak. Şimdi Aydın’a gideceksin, orada neyi vaat edeceksin? Oranın da çiftçisi var, hadi onlara da söyle.
HİLAL KAPLAN- Antalya var efendim, Hatay var, CHP’nin belediyesi.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Antalya, Hatay, oraları da söyledi. Bugüne kadar hep böyle yalanla, dolanla geldin. Ankara Belediyesi de sizde, hadi burada da bedava verebiliyorsan ver. Şimdi İstanbul, Ankara’da suyu bedava vermekten bahsediyorlardı seçim öncesi biliyorsun, tabii meclisleri alamadıkları için meclislerde hadi gene diyorlar kıl payı bir şey verelim de, yani suyu daha ucuza verme imkânları olsun, tabii onu da veremiyor, cüzi bir şeyle bunu da müsaade edip gönderiyorlar. Hayatı yalan, akşam yalan, sabah yalan, olmaz böyle, siyaset yalanı bu kadar kaldırmaz. İşte şimdi kalkıyor daha gelmeden, işte cumhurbaşkanı olarak tavsiyem şudur filan, bugün de onu söylemeye başladı. Daha siz cumhurbaşkanınızı belirleyemediniz. Kimdir zillet ittifakının cumhurbaşkanı, şunu bir açıklayın da bilelim. Bunu da bilmiyorsun, adı sanı belli olmayan bir cumhurbaşkanına tavsiyede bulunuyor ve böyle de bir durum. Herhalde artık siz de köşelerden bunları yazarsınız yani.
SALİH NAYMAN- Evet, işsizlik.
ÖZLEM DOĞANER- Evet, asıl en önemli sorulardan birisi belki de, çünkü tüm bu yatırım ortamında, belki de pandemi sürecinde diğer ülkelerde ciddi işsizlik varken Türkiye bu süreci işsizlikte gerileme yaşayarak geçiriyor, Ekim’de 11.2’ye kadar geriledi. Şimdi yeni Türkiye modeli…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- 10 küsura kadar düştük canım, 10,6’ya kadar filan düştük.
ÖZLEM DOĞANER- 11.2’ydi Ekim ayında en son efendim, daha da düştü. Sizin şimdi özellikle Türkiye modeli ve büyüme odaklı bir ekonomi politikası dediğimiz zaman işsizliğin nereye kadar düşebileceğini hedefliyorsunuz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şimdi Özlem Hanım, hedef daha aşağılara bunu çekmek. Burada tabii daha aşağılara çekmek diyebilirsin ama oran olarak şu kadardır veya şuraya kadar diye bir rakam vermek, o tabii inandırıcı olmaz, çünkü ben Bay Kemal değilim. Şimdi ona kalırsa, o sıfırlar, bizde böyle bir şey yok. Biz tam aksine mümkün olduğunca işsizliği daha da aşağılara indireceğiz, tabii bunları da mevsimsel işsizlikten arındırarak indireceğiz. Şimdi mesela bu mevsimde mevsimseli konuşursak yine yalancı oluruz, çünkü bu mevsimde özellikle hizmet sektöründe malum sıkıntı var. Ama hizmet sektörü devreye girdiği andan itibaren, ki otellerimiz de fena gitmiyor, o zaman ne olacaktır? İşsizlikte de düşüş daha da inşallah başlayacaktır. Yani tek haneli rakamlara işsizlikte ineceğiz, hedef odur. Onun için de tabii turizm sektörü büyük önem arz ediyor ve bütün sıkıntılara rağmen turizmde de hamdolsun ciddi bir sıçramayı yaptık. Yani son bana verilen rakamlar 24-25 milyon gibiydi ve tabii parasal olarak yanılmıyorsam 26 milyar filan gibi de oradan bir gelirimiz turizmden oldu, ama biz turizmde de tabi 35 milyonu biliyorsunuz yakalamıştık, turist olarak. Bu konuda bu yıl bizi bu sektörde Rusya yalnız bırakmadı, Rusya gerekli destekleri bize verdi, aynı durum tabii Avrupa’dan da olmuş olsaydı belki 30’un üzerine de çıkabilirdik. Son dönemlerde İngiltere açtı kapıları filan, oradan da gelmeye başladı. Ama turizm olayı tabii bizim için ciddi manada hakikaten bir adeta bacasız sektör, İstanbul iyi bir sıçrama yaptı turizmde, Antalya çok çok iyiydi. Ve inanıyorum ki, 2022’de çok daha iyi bir konuma burada da geleceğiz ve işsizlikte de hedefleri yavaş yavaş inşallah yakalayacağız.
SALİH NAYMAN- Efendim, bir saati geçti ekonomi konuştuk, zaten bugünlerde en çok konuştuğumuz oydu, inşallah ekonomiyi ikinci, üçüncü plana alabileceğimiz günler de yakında gelir sizin ümit ettiklerinizle, aktardıklarınızla gördüğümüz kadarıyla. Son dönemde muhalefetten bazı isimlerin hareketleri, sözleri çok konuşuldu, hatta siyasi tarihimize de herhalde geçti, geçecekler. Lütfi Türkkan’la başlayan bir küfür hadisesi vardı, bir süre sessizliğe bürünüldü, sonra yavaş yavaş sosyal medyada kendini göstermeye başladı. Ardından Sayın Akşener’in Meclis kürsüsünden ifadesi vardı, burada ben dile getiremeyeceğim. Ardından da Sayın Kılıçdaroğlu’nun yine Meclis görüşmelerinde kürsüden el hareketi. Bunların hepsini birleştirdiğimiz zaman nereye gidiyor siyaset?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii bütün bu anlattıklarınızı ben de lafzen ifade etmeyeyim. Ama şöyle bir gerçek var ki, bu tabii siyasi ahlaktan uzak bir yapı. Ve siyasi ahlaktan uzak bir yapının temsilcileri de ortada, Bay Kemal, Meral Hanım ve onun yanındakiler. HDP’yi zaten söylemeye gerek yok, onlar siyasi terörist. Bütün bunlar açık, net ortada ve bu millet bunları daha fazla kaldıramaz, kaldıramayacağına göre de inşallah 2023 seçimlerinde gereken dersi vermek suretiyle bunları geldikleri yere göndereceklerdir. Milletin kendilerine teveccüh göstermediğini görünce bunların sinirleri bozuluyor, öfkeden çılgına dönüyorlar. Millete karşı kibirleri o kadar büyük ki, bunlar siyasette etik, ahlak ve seviye bırakmadılar maalesef. Arkadaşlarıma hep söylüyorum, aman bunların terbiyesizliklerine uymayın, siz yaptığımız hizmetleri anlatın, milletin derdini dinleyin, çözümler üretin.
Tek kelimeyle en net ifadeyle edepsizlik olarak değerlendiriyorum. Yani bir Genel Başkan’a bu el hareketi yakışır mı? Dost meclislerinde nasıl konuşursan konuş, nasıl davranırsan davran, ama orası milletin meclisi, kutlu bir çatı, edebini takınmak zorundasın. Ben Bay Kemal’in bu ruh halini de sağlıklı bulmuyorum. İfadeleri, davranışları sertleşmekten öte şirazesini, dengesini kaybetti. Ne demiş? Elime değil, sözlerime baksınlar. Hadi senin sözlerine baktık, ya şehit yakınına küfür eden kendini bilmezi ne yapacağız? O da senin ortağın. Bu edepsizliklerin, saygısızlıkların af edilir, görmezden gelinir bir yanı yok. Şehit yakınına küfür eden hadsizin de takipçisi olacağız, hesabını soracağız, bu kendini bilmeze milletvekilliğinin sonlandırılması dâhil, en ağır bedeli de ödeteceğiz. Millete hareket çekenin, şehit yakınına sövenin ve bunları görmezden gelerek siyaset yapanın Gazi Meclis’te yeri olamaz. Bunların milletin hayrına bir işleri olmaz, dikili taş hesabı eserleri, tabii bunlar hep eski alışkanlıklardan bir türlü vazgeçmek istemiyorlar, bunun için de 2023 inşallah ülkemiz için çok çok hayırlı olacak ve bunlardan en azından kurtulacak. Zaten Kocaeli’ndeki davaları devam ediyor, devletin arazilerine çökmeleri, oralarda yaptıkları kendilerine ait maalesef korsancılık, bunlar yenilir, yutulur şeyler değil, millet bunun hesabını soracaktır.
ŞEBNEM BURSALI- Efendim, Türkiye’nin yerli aşısı TURKOVAC acil kullanım onayı aldı geçtiğimiz gün, bizzat siz açıkladınız, bu müjdeyi verdiniz ve vatandaşlar da, hepimiz hastanelerde kısa süre içinde ulaşabileceğiz artık yerli aşımıza. Bir anlamda gurur meselesi, çünkü dünya üzerindeki ülkeler arasında Kovid-19 aşısı üreten 9 ülkeden biri Türkiye, yani bu da ayrı bir gurur bizim için. Sizin buradan vatandaşlara çağrınız ne olur yerli aşıyla ilgili? Ve dünyadan bize yerli aşımızla ilgili talep var mı, kaç ülkeden var ve ne kadar, bir rakam verebilecek misiniz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii uzun süreden beridir biliyorsunuz ülkemizde aşı üretimi için zihinsel çalışmaları yürüttük, bu bilgi birikimini uygulamaya sokma adına salgın bir yerde de bir hızlandırıcı faktör oldu. Bu konudaki bilgi birikimimizi araştırma laboratuvarlarından çıkıp fabrikada üretim hattına soktuk. Hedefi de kovid aşısı şeklinde daraltınca hızlı bir şekilde kovid aşısı üretebilen ifade ettiğiniz gibi 9 ülkeden biri olduk. TURKOVAC aşımız aslında bakarsanız laboratuvar çalışmalarında oldukça iyi sonuçlar almıştı. Ancak, insanlar üzerinde yaygın bir şekilde kullanılacak ilacın, aşının, tıbbi malzemenin, sağlıkla ilgili tüm ürünlerin sıkı üretim ve kullanıma sokulma şartları var, biz bu şartların hepsini yerine getirdik. Aşımızın hem etkinliğini, hem de güvenilirliğini test ettik ve emin olduktan sonra insanlığın kullanımına sunduk. Bakın, sadece vatandaşlarımız için demiyorum, aşımız tüm insanların kullanımı için üretiliyor. Şimdiye kadar ülkemizde iki ithal aşı hatırlayın mevcuttu, bu iki aşının da güvenilirliği ve etkisi konusunda hiçbir endişe veya şüpheye gerek yok. Ancak, yine de ithal ürün olması nedeniyle yerli aşımızı bekleyen bir grup vatandaşımızın olduğunu biliyor, görüyoruz. Artık bu vatandaşlarımız her ne kadar yersiz de olsa bu endişelerinden sıyrılıp gönül rahatlığıyla aşılarını olmalıdır, diyorum. Aşımız şimdiye kadar yapılan çalışmalarda koruyucu etkisini ispat etti, bundan sonra daha fazla insanda bu etkisini perçinleyeceğine eminiz.
TURKOVAC aşımız öncelikle vatandaşlarımızın kullanımına sunulacak, daha sonra aşılarımızı başta aşı temin etmekte zorlanan ülkelere göndereceğiz, talepler gelmeye başladı. Geçen hafta Afrika ülkeleriyle yaptığımız toplantıda ülkelerin liderlerinden bu konuda yoğun talep aldık. Bu taleplerin hepsini karşılamak istiyoruz. Biz biliyoruz ki dünyanın kahir ekseriyeti aşılanmadıkça bu salgının süresi uzamaktadır. Gelişmiş dediğimiz ülkeler maalesef bu konuda ellerini oldukça sıkı tutuyorlar. Bundan asıl zarar görenlerin kendi hassas ekonomileri ve vatandaşları olduğunun farkında değillermiş gibi davranıyorlar. Biz bu ülkelerin çoğundan madden zengin olmayabiliriz, ama manen zengin Türk milleti aşıya aç bu insanların talebine duyarsız kalmadı, kalmayacaktır. TURKOVAC, salgın döneminde yaptığımız çalışmaları adeta taçlandıran bir gelişme oldu. Aşımızın geliştirilmesinde, üretiminde yer alan herkesi tebrik ediyor, şahsım ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum.
Türkiye olarak 50 yıl sonra hücreden başlayarak tamamen yerli ve milli imkânlarla geliştirilen aşımızın her safhasında kendi bilim insanlarımız, araştırmacılarımız yer aldı ve bu konuda kullanım onayının alınmasıyla birlikte aşı çeşitliliğimizi artırdık. Sinovac ve BioNTech’in ardından yerli aşımız TURKOVAC’ı da vatandaşlarımıza sunacağız, hatta insanlığın hizmetine, onların da şifa bulması için değerlendireceğiz.
Bu arada dünyanın en büyük kapasiteli aşı araştırma-geliştirme ve üretim merkezi olacak Hıfzıssıhha Projesi’ni de ayrıca Şanlıurfa’dan sonra onu da gerçekten muhteşem bir proje, onu da Ankara’da hayata geçiriyoruz, yakında ihalesini yapacağız. Esenboğa Havalimanı’na yakın bir bölgede 50 bin metrekare kapalı alana sahip, Hıfzıssıhha Projesi’nin ihale süreci önümüzdeki hafta tamamlanacak, onun da müjdesini bu vesileyle bu akşam vermiş olayım.
HİLAL KAPLAN- Efendim, ayrı bir konu başlığı açacağım müsaadenizle, bir süredir kamuoyu gündeminde bu süresiz nafaka meselesi. Hatta sizin de konu hakkındaki görüşlerinizi biliyoruz, bu hususta daha önce belirtmiştiniz. Meclis Genel Kurulu’na gelmesi önümüzdeki yıl beklenebilir mi? Bu hususta Adalet Bakanlığı’nın bir çalışması olduğunu biliyoruz, Bakanlık da açıklamıştı bunu. Bu hususta neler dersiniz, bir öngörünüz var mıdır acaba?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani şimdi temennimiz odur ki yani bu yıl içerisinde bu problemi çözelim. Ama bu konudaki gerek Adalet Bakanlığımız, gerek Aile bakanlarımız bir çalışma yürütüyorlar. Kadınların mevcut haklarından geriye gidiş anlamına gelebilecek bir çalışma asla söz konusu değildir, yani böyle bir anlayışa sahip değiliz. Ancak tüm tarafları koruyacak, çocuğu da gözetecek, kadın ve erkek arasında ortak bir denge gözetecek usul geliştireceğiz. Vatandaşımızın ihtiyaç ve beklentilerinin farkındayız. Herkesin içine sinecek bir sonuca varıncaya kadar çalışmalarımızı sürdüreceğiz. İlgili bakanlıklarımız konunun hassasiyetine uygun şekilde titiz bir istişare ve fikir teatisini yürütüyor. Önümüzdeki yıl içinde 2022 nafakayı da içine alacak şekilde boşanma hukukuna bağlı konuları yeni mağduriyetlere yol açamayacak bir şekilde tümüyle ele alacağız ve süreci bu şekilde işletmeyi planlıyoruz.
SALİH NAYMAN- Efendim, geçtiğimiz günlerde Türksat 5B gökyüzüne gitti, uzaya yerleşti, 8. uydumuzu göndermiş olduk. Musk’la da görüşme yaptınız, aslında ilk de değildi, yüz yüze de görüşmüştünüz. Ama bu son görüşmede yeni projeler de konuşuldu mu?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bildiğiniz gibi uydu ve uzay teknolojileri çok spesifik ve nitelikli uzmanlık ile altyapı gerektiren teknolojilerdir. Ülkemizde uydu ve uzay ekosistemi nitelikli insan kaynağı ve altyapısı kurulmasına ilişkin son yıllarda Türkiye olarak önemli adımlar attık. Türksat, bu adımların tabiri caizse lokomotifi oldu. 2008 yılında devreye alınan üçüncü nesil Türksat 3A uydusu projesinden itibaren dördüncü ve beşinci nesil uydu projelerinde nitelikli insan kaynağı yetiştirilmesine yönelik eğitim ve teknoloji transferi programları uygulandı. Bu programlarda yetişen teknik uzman kadrolar ülkemizin uydu ve uzay ekosisteminin oluşmasında yeni insan kaynağının yetiştirilmesinde ve Türksat 6A gibi tamamen yerli imkânlarla yapımı devam etmekte olan uydu projelerinde büyük rol oynadılar ve halen oynamaya devam ediyorlar. Uydu sistemlerinin üretim, entegrasyon ve test altyapılarına ilişkin de önemli yatırımlar yapıldı. Savunma Sanayi Başkanlığımız ve Türksat iş birliğiyle inşa edilen ve 2015 yılında hizmete aldığımız Uzay Sistemleri Entegrasyon ve Test Merkezi’nde hem Türksat 6A, hem de imece uydularının üretim ve test süreçleri yetişmiş insan kaynağımız tarafından şu anda yürütülüyor. 19 Aralık’ta uzaya gönderdiğimiz Türksat 5B uydumuzla da geçmişte atılan adımların meyvesini de aldık. Ve Elon Musk’la da bu görüşmeleri yaptığımızda, o da adeta mutluluğunu bizimle paylaşmış oldu. Türksat 5B bünyesinde iki adet haberleşme ekipmanı Türksat ve Aselsan mühendislerinin iş birliğiyle tasarlandı, üretildi ve uzay şartlarında test edildi. Ve ilk defa ticari bir uyduda yüzde 100 yerli bir donanım kullanılmış oldu.
Türkiye’nin uzaydaki hakları denilince 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ı rahmetle yad etmek gerekiyor. O dönemde ortaya konan vizyon ile uzayda 31, 42 ve 50 derece doğu yörüngelerinde frekans hakları elde etmenin ilk adımları atıldı. Bugün bu yörüngeler Türksat’ın üçüncü, dördüncü ve beşinci nesil uydularıyla etkin bir biçimde korunuyor. Yüzde 100 yerli sistem mühendisliği ve yerli imkânlarla üretimi devam eden Türksat 6A uydumuzu da inşallah 2023 SpaceX Şirketi’ne ait Falcon 9 roketiyle uzaya göndereceğiz. Son yıllarda gerçekleştirdiğimiz atılımlarla yetiştirdiğimiz nitelikli insan kaynağıyla ve kurduğumuz altyapılarla uzaydaki varlığımız güçlenecek, bu alandaki dışa bağımlılık azalacak ve hatta bu konuda ihracat yapabilecek konuma da geleceğiz.
ÖZLEM DOĞANER- Efendim, bir yandan da aslında diplomatik adımlarınızla ilgili de bir soru sormak isterim, elbette bu da ekonomiyi ilgilendiriyor. Geçen hafta önemli bir Afrika Zirvesi vardı. Afrika’yla ilişkiler konusunda nasıl bir gelecek bizi bekliyor, biraz bize bahsedebilir misiniz?
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hatırlayın, göreve geldiğimizde bizim 12 Afrika ülkesinde büyükelçiliğimiz vardı, ama şu anda Afrika’da 49 ülkede bizim büyükelçiliğimiz var. Ve adeta şu anda onlar da bizimle ciddi bir rekabet içindeler ve onların da yine Türkiye’de şu anda 39 yanılmıyorsam büyükelçiliği var ve bunları aynı şekilde devam ettiriyoruz. Tabii hedefimiz daha ileri gitmek, sayıları daha da çoğaltmak ve Türkiye olarak Afrika’da hemen hemen bütün ülkelere büyükelçilik açmak suretiyle Afrika’nın her yerinde olalım istiyoruz. Yeraltı-yerüstü bütün zenginliklerinde de yine Afrika’yla kazan-kazan esasına dayalı olarak yürüyelim istiyoruz. Çünkü emperyal güçler yıllarca Afrika’yı sömürdüler. Ama Türkiye kazan-kazan esasına dayalı olarak siz de kazanın, biz de kazanalım, beraber kazanalım demek suretiyle oralardayız. Ve doğrusu, Afrika ülkelerinin de bize bu noktada güveni var, beraber yapalım diyorlar, bu noktaya gelmiş vaziyetteler.
SALİH NAYMAN- Efendim, yavaş yavaş sona yaklaştık. Ama bitirmeden önce hanımlarla birlikte merak ettik, yeni yıla nerede nasıl girersiniz diye, o anda yanıtı alamamıştık. Bu kez yanıtlar mısınız bilmiyorum, onu sormuş olayım. Bir yandan da, yılı öyle ya da böyle geçirdik. Bütün dünyanın yine aslında hastalıkla mücadele ettiği, ekonomik sıkıntılarla mücadele ettiği bir yıldı. Sonuna doğru yüzümüz gülmeye başladı, inşallah yeni yılın ilk günlerinden itibaren daha da fazla bunu görürüz. Ama yeni yıla dair de dileklerinizi, temennilerinizi de merak ederiz efendim.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Hanımefendiler, bize ne tavsiye ediyor?
HİLAL KAPLAN- 2022 Türkiye tahayyülünüzü merak ediyoruz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Nasıl?
HİLAL KAPLAN- 2022 Türkiye’si tahayyülünüzü merak ediyoruz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Tabii şimdi 2022 Allah’ın izniyle 2021’den daha iyi olacak, 2022’de çok daha güçlü olacağız ve çok farklı sıçramaları 2022’de inşallah yaşayacağız. Ama yılbaşıyla alakalı bilmiyorum Salih Bey, ne tavsiye ediyorsun?
SALİH NAYMAN- Hanımlar, torunlarla birlikte geçirmek ister misiniz diye sordular. Benim de tavsiyem o olur, çünkü çocuklarınız hep sizinle büyüdükleri zaman yeterince vakit geçirememekten yakındılar, işinizi biliyorlar, farkındalar ama…
HİLAL KAPLAN- Sevenleriniz de pek istirahat etmediğinizi söylüyorlar efendim, dolayısıyla belki evet biraz aile…
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Yani torunlardan ayrı kalmak kolay bir iş değil. Onların verdiği enerji hiçbir şeyle mukayese edilmez, onlar ayrı bir enerji depoluyorlar bize. Onun için tabii gerek eşimle, gerek çocuklarla işin istişaresini yapıp onlar da neyi arzu ediyorlarsa ben de ona uyarım.
SALİH NAYMAN- Yani o zaman asıl oradan gelecek teklif, siz bu konuda katılacaksınız.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Dâhiliyeden gelmesi lazım.
SALİH NAYMAN- Efendim, çok çok teşekkür ediyoruz. Yoğun günler, zaten yoğun olmayan gününüz de yok, ama bugün de bize vakit ayırdığınız için, sorularımızı yanıtladığınız için çok çok teşekkür ediyoruz.
CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Ben de çok çok teşekkür ediyorum. Bu vesileyle Gaziantep’e bu akşamdan selamlarımızı sevgilerimizi gönderiyorum, çünkü yarın Gaziantep’teyiz. Yarın Gaziantep’te açılış törenleri yapacağız ve Gaziantepli kardeşlerimle beraber olacağız. Ve o açılış törenleriyle birlikte Gaziantep’in inşallah mutluluğunu onlarla beraber o törenlerle paylaşacağız. Ve tekrar bir şeyi ifade etmem lazım; milletimiz umutlarını kaybetmesin ve bize, AK Parti kadrolarına güvenmeye devam etsinler.
Bu yıl ülkemiz için her biri ayrı değer olan birçok ismi kaybetmenin üzüntüsünü yaşadık. Bütün hepsine Allah’tan rahmet diliyorum. Büyük şair, fikir ve dava adamı Sezai Karakoç’u, ülkemizin felsefe bilim hayatına büyük katkılar yapmış ilim insanı Profesör Doktor Şeref Teoman Duralı Hocamızı, sevgili dünürüm müteşebbis Özdemir Bayraktar Ağabeyi, siyasetimizin duayenlerinden Oğuzhan Asiltürk Ağabeyi ve son olarak da dün kaybettiğimiz musikimizin duayenlerinden Profesör Doktor Alaeddin Yavaşca Beyefendiyi hayırla yâd ediyorum, ruhlarına birer Fatiha gönderelim ve noktayı da öyle koyalım.
SALİH NAYMAN- Cumhurbaşkanı Erdoğan’la özel yayınımızı, ortak yayınımızı noktalama vakti geldi. A Haber, ATV, A Para, A News ekranlarından bizi takip ettiğiniz için teşekkür ederiz.
Görüşebilmek dileğiyle hoşça kalınız efendim.