Değerli hanımefendiler, beyefendiler;
Hepinizi, en kalbi duygularla selamlıyorum. Bugün, “Esenler Şule Yüksel Şenler Hanımlar Konağı”nı hizmete açmak için bir aradayız.
Ülkemizin, hak ve adalet mücadelesinin öncü isimlerinden, Şule Yüksel Şenler hanımefendiyi, ebediyete uğurlamamızın üzerinden, dört yıl geçti. Ne mutlu ki, her yaştan manevi evlatları, onun aziz hatırasına, hayırseverlikte yarışarak, sahip çıkıyorlar. Ardında bıraktığı, fikri ve kültürel miras, yurdun dört bir yanında, adına açılan vakıf, merkez ve derneklerde yaşatılıyor.
Bu kutlu girişimler sayesinde, onun nesiller boyu hayırla yadedileceğini, bir kez daha görüyor ve büyük memnuniyet duyuyorum. Şule Yüksel Şenler’i, hayatımıza kattığı değerlerle, anmaya vesile olacak bu buluşmaya, hoş geldiniz, sefâlar getirdiniz.
Kıymetli misafirler;
Bu toprakların yetiştirdiği büyük şahsiyetlerden Şule Yüksel Şenler’in, Rabbine kulluk etmekten başka gayesi yoktu. En çetin meşakkatlerin üstesinden, imanının kudretinden damıtılmış en ince zarafetle geldi. “İnsanların en hayırlısı, onlara en faydalı olanıdır,” düsturunun cisimleşmiş haliydi.
Onun inancı ile olan bağı, çağı algılayışına nüfuz etmiş hakiki bir imanı beraberinde getirmişti. Bu imanın nuru ile çağın tüm klişe ve önyargılarını yerle bir etmiş, dindar gençlere umut ve dirayet aşılamıştı. Şehirli ve sanatkâr ruhlu bir kadın olarak, Müslüman kimliğinden, ödün vermeden yaşamak istiyordu.
Ne var ki hayatı, Türkiye’nin darbelerle şekillendirilen, en çalkantılı dönemlerine denk gelmişti. Talepleri, meşru hakkı olmasına karşın, maalesef hukuk dışı uygulamalara maruz kaldı. Özgürlük arayışı onu, tarihe geçen bir mücadeleye sevketti.
Yaşadığı bütün çileler bir yana, onun için, önyargılara mahkum edilmek, duvarların arkasına hapsedilmekten, çok daha zordu. Üstelik, Şule Yüksel Şenler, hayatı boyunca, mücadelesini iki cephede birden sürdürmek durumunda kalmıştı.
Sanıldığının aksine, sadece, medeniyeti giyimle özdeşleştirenlerin hedefinde değildi. Dindarlığı, kadını eve hapsetmek sananlardan gördüğü tepki, onu çok yaralamıştı. Gazeteci ve hatip olarak, dışarıda çalışması nedeniyle de, acımasızca eleştiriliyordu.
Şule Abla, yoruldu ama yılmadı. Zarafeti ve sabrıyla gönüller fethetti. Zaman geçtikçe, inançlıların ötekileştirilmesine karşı duruşu, memleketin her köşesinde karşılık bulmaya başlamıştı. Kamusal alanın, dışına hapsedilen müslümanlara aşıladığı, özgüven ile pek çok insanın hayatına dokundu, dönüm noktası oldu.
Hayatı, mücadelenin ve azmin tanımı gibiydi. Modern bir ailede yetişen genç bir kadının, Allah’ın emrine “çağın icaplarından” daha fazla değer vermesi, ona yöneltilen tepkileri çok daha keskinleştiriyordu. Çünkü İslam’ı yaşamanın her çağda mümkün olduğunu göstermiş, dinin zamanlar ötesi olduğunu hatırlatmıştı.
Şule Yüksel Şenler, müslümanların zayıf noktası haline getirilen, adeta dışlanma sebebine dönüştürülen başörtüsünü görünür kılmakla kalmamıştı. İşlevinden ve anlamından ödün vermeden, çağdaş bir yorum kazandırmıştı. “Ya inandığın gibi yaşarsın, ya da yaşadığın gibi inanırsın” sözünün somut örneği olmuştu.
Onun sayesinde kadınlarımız, aktif ve üretken sosyal yaşam ile inançları arasında bir tercih yapma mecburiyetinden kurtuldular. Sözleriyle eylemlerinin uyumu neticesinde, kadınların özgürlüğü için yaptıklarının hayırlı neticelerine, daha yaşarken tanık oldu.
Gönlümüzde kurduğu taht sayesinde, Türkiye bugün onu, cesur ve yürekli bir direnişçi, yılmaz bir insan hakları savunucusu olarak hatırlıyor. Bu konumu da ziyadesiyle hak ediyor, çünkü o fikir ve gönül dünyamızın yıldızıydı. Seçkin bir münevver, bir hakikat savaşçısı olarak, kendi seçtiği Şule ismi gibi aydınlık, çevresini ışıkla besleyen bir insandı. Yürekten gelen sözleri, bütün bariyerleri aşarak kalplere ulaşırdı, çünkü samimiydi.
Dönemin en güçlü kalemlerinin kıyasıya eleştirileri ve hatta saldırıları dahî, çevresinde oluşan sevgi çemberini zayıflatamamış, bilakis güçlendirmişti. Hak arayışının, haklılığını kaybetmeden ve asla şiddete bulaşmadan, sürdürülmesi gerektiğini öğreterek, yolumuzu aydınlattı.
Sabır, onun için boyun eğmek değil, mücadelesini, nezaketle ve kararlılıkla sürdürmek demekti. Ömrünü, inandığı yoldan mahrum bırakacak, bütün prangalardan sıyrılmak için yaşadı. İlk önce, kendimizi değiştirmemiz gerektiğini bizlere hâl diliyle anlattı. Bu nedenle, mirasına sahip çıkanları, hak ve adalet mücadelesi verenleri gördükçe, geleceğimiz ve demokrasimiz adına, daima umutvar oluyorum.
Değerli konuklar;
Hepimizin Şule ablası, Şule ablamız, kalbi onun gibi zarif bir aşkla çarpan samimi inananları, vefatından sonra da bir araya getirmeyi sürdürüyor. Faydalı hizmetler ve hayırlı işlerde bulunan güzel gönüllü dostlara, akl-ı selim, kalb-i selim ve zevk-i selim ile ilham olmaya devam ediyor.
Bu çerçevede, Şule Yüksel Şenler Vakf’nı ona ve temsil ettiklerine duyduğumuz gönülden vefanın göstergesi olarak kurduk. Adına açılan okullar, yurtlar, merkezler ile mirasının yaşatıldığına şahitlik etmekten mutluluk duyuyorum.
Bugün Esenler Belediyesi ile açılışını yaptığımız, Şule Yüksel Hanımlar Konağı, hanımlarımıza kendilerini her alanda geliştirebilmeleri, emniyet ve rahatlık içinde çocukları ile verimli zaman geçirebilmeleri için çeşitli eğitim ve faaliyetler sağlayacak.
Bu çok yönlü hizmet anlayışının, Şule Yüksel Şenler’in her şeyi kendi bünyesinde birleştiren tutumunun ve bizlere her alanda neyi nasıl yapmamız gerektiğine dair yol gösterici rehberliğinin bir yansıması olduğunu düşünüyorum. Şule Yüksel Şenler gibi abidevi şahsiyetlerden, ilham alan kadınlarımızın sayılarının artmasını, canı gönülden diliyorum.
Vefatından sonra bile, ardında bıraktığı miras ile hayatlara dokunmaya devam eden Şule ablayı, daima özlemle anıyorum. Ne mutlu ki, yüreklere ektiği tohumların yeşerdiğini ve açtığı yolda kararlılıkla yürüyecek özgürlük savaşçıları bıraktığını bilmenin huzuruyla sırlandı.
Bu güzel duygularla sözlerime son verirken, başta Esenler Belediyesi ve Şule Yüksel Şenler Vakfı olmak üzere, organizasyonda emeği geçen herkese şükranlarımı sunuyorum. Hanımlar Konağının, bünyesindeki donanımlarla, İstanbulumuz ve ülkemiz için örnek teşkil edeceğine inanıyorum.
Sizleri, Şule Yüksel Şenler Hanımefendi’nin ve vatanının, dininin, devletinin, insanının selameti için feda-i can eylemiş bütün geçmişlerimizin aziz ruhlarına, Fatiha okumaya davet ediyorum. Âmin.