Değerli hanımefendiler, beyefendiler;
Hepinizi, muhabbetle selamlıyorum. Sözlerime, bu anlamlı organizasyon için Dünya Sağlık Örgütü’ne, teşekkür ederek başlamak isterim.
İnsanlığın şifa birikimini, yalnızca modern tıp tükendiğinde başvurulacak, adeta son çare gibi algılamaktan vazgeçmenin, büyük bir aydınlanma olduğu aşikâr. Binyılların doğal reçetelerini, zamanın testinden geçmiş bir miras olarak gelecek nesillere aktarmanın, kutlu bir görev olduğu kanaatindeyim.
Her medeniyetin, tedaviye dair köklü bir deneyimi ve başarı hikâyesi bulunuyor. Hastalıklar nasıl yaşanan coğrafyaya özgü olabiliyorsa, yitik şifayı yine, aynı iklim ve toprakta yetişen doğal ürünlerde bulmak da kolaylaşıyor. Dolayısıyla, yerel bilgelere kulak vermek, reçetelerine başvurmak, şifa arayışını kısaltabiliyor.
Bu nedenlerle, farklı kültürlerin deneyimlerinden istifadeyi amaçlayan “Geleneksel ve Tamamlayıcı Tıp Kongresi”nin, hayırlara vesile olacağına yürekten inanıyorum.
Saygıdeğer konuklar;
İnsanlık, sağlıklı yaşamın, yalnızca hayat tarzını değiştirmekle, doğaya dönüşle mümkün olduğunu, gün geçtikçe daha iyi kavrıyor.
Oysa şifa halinin, yeryüzünün ve vücudumuzun iklimiyle, uyumlu yaşanarak sürdürülebileceği, çok erken çağlarda keşfedilmişti. Geleneksel tıbbın, devâ aramaktan önce, sağlığı korumayı hedeflemesi bundandır.
Günümüzde de hekimlerimiz, hastalıkların en önemli sebebinin, doğal beslenmeden uzaklaşmak ve fiziksel aktivite eksikliği, olduğu konusunda uyarıyorlar.
Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre, ölümlerin yüzde 70’i, bulaşıcı olmayan hastalıklardan kaynaklanıyor. Kardiyovasküler hastalıklar başta gelirken; kanser, solunum yolu hastalıkları ve diyabet üst sıralarda yer buluyor.
Bu bakış açısının sonucu olarak, Türkiye’de sağlığın korumasına çok önem veriyorum. Öncelikle, genç nesillere dengeli beslenme ve spor alışkanlıkları kazandıracak projeleri destekliyorum. Tarımsal üretimde, kimyasal gübre ve ilaçlardan ziyade, doğal yöntemlerin kullanımını, teşvik ediyorum. Yerel türleri ve biyoçeşitliliği korumayı amaçladığımız “Ata Tohum Projesi” gibi kapsamlı kampanyaları himaye ediyorum.
Değerli katılımcılar;
Yine Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre, geleneksel tıbba başvurma oranı, yüzde 80’leri buluyor. Türkiye’de, bu talebi göz ardı etmek yerine, 15 geleneksel ve alternatif tıp uygulaması, Sağlık Bakanlığı kapsamına alındı. Sonuçların bilimsel gelişmeler ışığında değerlendirilmesi amacıyla bir enstitü kuruldu. Üniversitelerimizde araştırma ve uygulama merkezleri hayata geçirildi.
Böylelikle, binlerce hekimimize bu alanda eğitim imkânı sağlandı. Anadolu Tıbbını, düzenlediğimiz iki uluslararası kongre vasıtasıyla, kanıta dayalı yöntemlerle, dünyaya tanıtmayı hedefledik.
İlkini 2018 yılında düzenlediğimiz, himaye etmekten onur duyduğum GETAT Kongresine, 38 ülkeden bilim insanları 304 bildiriyle katılmıştı. Kongreler vesileyle bir araya gelen araştırmacılar, geleneksel tıbbı günümüze taşıdıkça, etkileyici veriler elde etmelerinin, mutluluğunu yaşıyoruz.
Hastalık yerine şifayı merkeze alan yaklaşım benimsendikçe, daha sağlıklı nesiller yetiştirmenin, mümkün olacağı kanaatindeyim. Her birey, kendi kendisinin koruyucu hekimi olmaya başladıkça, sağlığa ayrılan kaynaklar, insanlığın yararına, başka alanlara kaydırılabilecektir.
Dolayısıyla, tabiat eczanesinin reçetelerini, keşif yolculuğuna dönüşen kongrenin sonuçlarını, merakla bekliyorum. Sözlerime son verirken, sizleri bir kez daha, muhabbetle selamlıyorum. Kalın Sağlıcakla.