Evde Yaşlı ve Engelli Birey Bakımı Yapan Aileler ile İftar Yemeğinde Yaptıkları Konuşma

26.04.2022

Değerli hanımefendiler, beyefendiler,

Kıymetli kardeşlerim;

Sizleri en içten sevgilerimle selamlıyorum. Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyorum. Allah hepimize bu mübarek ayın manevi nimetlerinden faydalanmayı nasip etsin.

Bu akşam, sizlerle birlikte olmanın tarifsiz mutluluğu içindeyim. Davetime icabet ettiniz, soframıza sevgiyi, merhameti ve şefkati eklediniz. Biz de inşallah, sizlerin örnekliğinden istifade edeceğiz. Allah sizlerden razı olsun. Hoş geldiniz, sefa getirdiniz.

Değerli misafirler;

Aile, dünyanın en güçlü ve yenilmez kalesidir. Birbirinin üzerindeki hakka inanan ve birbirine sevgiyle bağlı aileler, hayatın tüm zorluklarına dirençlidir. Hatta bu zorluklar, güçlü ailelerin birliği içinde erir gider, görünmez olur.

Ben de, birkaç neslin bir arada olduğu bir evde büyüdüm. Bir ninenin, dedenin elini öpmenin, onların varlığında güven bulmanın huzurunu yaşadım. Ne mutlu bize ki, insanın hızla yalnızlaştırıldığı modern dünyada, aile, toplumumuzda hala güçlü bir konumda.  

İnsan, dünya üzerinde türlü türlü eserler bırakabilir. Ancak, bu eserlerin en kıymetlisi, en güzeli, en sanatlısı, ilmek ilmek sevgiyle örülmüş ailedir. Aile, iyi günlerin sevincini anlamlı kılar. Kötü günlerin yükünü hafifletir. Sağlığı ziyadeleştirir, hastalığı kolaylaştırır. Çünkü aile, tüm mutlulukları ve üzüntüleri paylaştığımız yerdir. Güzellikler paylaşıldıkça çoğalır, zorluklar paylaşıldıkça küçülür.

Bizler yalnız yaşamak için yaratılmadık. Biraraya gelmek, aileler kurmak, bu vesileyle toplumlara dönüşmek insana biçilmiş bir görevdir. Günümüz dünyasında, her ne kadar fert merkezli bir anlayış hâkimse de, toplumların niteliğini belirleyen ailelerdir. Bizler, değerlerimizi aileler aracılığı ile yaşatıyoruz. İman ettiklerimizi, birbirimize olan davranış biçimimizle ispat ediyoruz.

Bugün dünyanın birçok yerinde, bilhassa batı dünyasında, yaşlılar korkunç bir yalnızlığa itiliyor. İnsan yaşamının bilgeliğe eriştiği en verimli çağı yok sayılıyor. Bu insana karşı büyük bir hürmetsizlik değil de nedir?

Allah, İsra Suresi’nde şöyle buyurur; “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi ve anne babanıza iyi davranmanızı emretti. Onlardan biri veya ikisi senin yanında yaşlanırsa onlara öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de gönül alıcı güzel sözler söyle.

Onlara merhametle ve alçak gönüllülükle kol kanat ger. “Rabbim! Onlar nasıl küçüklükte beni şefkatle eğitip yetiştirdilerse şimdi sen de onlara merhamet göster” diyerek dua et.

Her şeyden önce, anne babaya sahip çıkmak, yaşlılara hürmet etmek Allah’ın bizlere bir emridir. Biliyoruz ki insan insanın yurdudur. İnsan insanın emanetidir. Onlara ihtiyacımız olan dönemlerimizde, bizleri kanatları altında büyüten ebeveynimize aynı ihtimamla yaklaşmak, emanete sahip çıkmaktır.

Peygamberimiz bir hadisi şerifinde; “Bir genç, ihtiyar bir kimseye yaşından dolayı hürmet ederse, Allah da ona yaşlılığında kendisine hürmet edecek birisini hazırlar” diyor. Yani, akrabamız olsun olmasın, yaşlıların bizler üzerinde büyük hakları vardır. Onlara hak ettiği saygıyı göstermek boynumuzun borcudur.

Bu noktada, gençlerle yaşlılar arasındaki bağın güçlü kalması için bizlere de önemli sorumluluklar düşüyor. Büyüklerimizi hayatın merkezinde tutmalı, fikirlerine müracaat etmeli ve tecrübeleriyle canlı birer kitap olduklarını görmeliyiz. 

Aslında bakarsanız, inancımız ve medeniyetimiz, hep insandan yana olan ve başkasının derdini merkeze koyan bir kültür oluşturmuş. Akrabalık, arkadaşlık ve komşuluk ilişkilerimiz bu kültürle şekillenmiş. Medeniyetimizin hamuru sadaka taşlarındaki ince fikirlerle yoğrulmuş. Ne mutlu bize!

Hepimiz bu eşsiz değerleri bugüne ve yarına aktarmak istiyoruz. Bunun yolu son derece basit aslında! İnandığımız gibi yaşadığımız, yani sevgiden bahsediyorsak hayatımızı bir sevgi bahçesine çevirdiğimiz sürece, bu değerler yaşayacaktır. Bizler yaşlılarımıza sahip çıktıkça, akrabalarımıza yakınlaştıkça, komşumuzun derdiyle hemhal oldukça medeniyet mirasımızı koruyabiliriz.

Değerli kardeşlerim;

Sizler, hem büyüklerimizin hem de engelli kardeşlerimizin bakımlarını evlerinizde yaparak, ailenin gerçek ruhunu gösteriyorsunuz.  Çevreniz için örnek teşkil ediyorsunuz. Belki sevdiklerinden uzak kalmış biri, sizin birliğinizi görüp, bir büyüğünün elini öpmeye gidiyor. Topluma örnek oluyorsunuz.

Bildiğiniz gibi hükümetimiz, yaşlı ve engelli bireylerin evde bakımlarını destekleyen hizmetler sunuyor. 2006 yılından bu yana, yaşlılarımız ve engelli bireylerimiz, evlerinden uzak kalmasınlar diye, maddi destek veriliyor. 2022 Mart ayı itibarıyla, 535 bin 513 engelli ve yaşlı birey kurum bakımı yerine, aileleri yanında desteklenmiştir. Bugüne kadar ailelerimize, toplamda yaklaşık 1 milyar 261 milyon TL ödeme yapılmıştır. Bununla beraber, 1 Mart’tan itibaren, kriterleri sağlayan ailelere, elektrik ve doğalgaz tüketim desteği de sağlanıyor.

Elbette, çeşitli sebeplerle ailelerinin yanında kalamayan ya da ailesi olmayan yaşlı ve engelli vatandaşlarımız da var. Hükümetimiz onlara da bir aileye en yakın ortamı sağlama gayreti içinde. Bu anlamda kurumlarımız şefkat geleneğimizin kurumlaşmış halidir.

Devletimiz, sadece kendi insanına değil, tüm insanlığa bu anlamda el uzatıyor, insani yardımda en ön saflarda yer alıyor. Bugün ülkemizde sivil toplum kuruluşlarının son derece güçlü olmasını da yine medeniyet mirasımıza borçluyuz. Bizlere de bu mirası yaşatmak, sevgiyi ve merhameti kalplerimizden eksik etmemek düşüyor.

Bu duygu ve düşüncelerle sözlerime son veriyorum. Sizlerle bu güzel atmosferi paylaşmanın bana yaşattığı mutluluğu bir kez daha ifade etmek istiyorum.  Allah’tan ibadetlerimizi kabul buyurmasını niyaz ediyorum. Sizleri muhabbetle selamlıyorum.