Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi Fahri Doktora Unvanı Tevcih Töreninde Yaptıkları Konuşma

02.09.2018

Sayın rektörler,

Değerli hocalarımız,

Sevgili öğrenciler,

Saygıdeğer veliler,

Saygıdeğer misafirler;

Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kırgız dostlarımıza gösterdikleri samimi misafirperverlik için şahsım, heyetim, milletim adına teşekkür ediyorum. Rektörümüz Profesör Doktor Sebahattin Balcı başta olmak üzere Manas Üniversitemizin Yönetimine şahsıma tevdi ettikleri fahri doktora unvanı için şükranlarımı sunuyorum.

Değerli kardeşim Sayın Ceenbekov gibi, artık bizler bir aradayız beraberiz, fahri doktorayla birlikte bir hoca-öğrenci ilişkisini birlikte yürütebiliriz. Bizimki daha çok teoriyle pratiğin birleşmesi diyebilirim. Çünkü hayatımız hep böyle geçti, sadece teoride kalmadı, ama pratikle de birleşti, böyle bir hayatı 40 yıldır yaşıyoruz. Allah bundan sonra da tüm insanlığa hizmette bizleri istihdam etsin inşallah.

Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitemiz, Kırgızistan başta olmak üzere Orta Asya’daki kardeş ülkelerin ve toplulukların gelişmelerine destek vermek amacıyla malum 1995’te kuruldu. Bu üniversite, ecdadın tarihteki başarılarından ilham alarak medeniyetimizin yeniden yükselişine katkı vermek üzere kurulmuştur. Amacımız, burada devletine, vatanına, milletine, ailesine, kendisine faydalı ve birbirlerine içtenlikle bağlı nesiller yetiştirmektir. Yani buradan yetişecek Kırgız gençlerin özellikle ülkemizde birer misyon temsilcisi olması ne kadar önemliyse, aynı şekilde yetişecek Türk gençlerinin de Kırgızistan’da birer misyon temsilcisi olması, hatta farklı ülkelerde Rusya’da, Çin’de bu tür görevleri ifa etmeleri çok büyük önem ifa ediyor diye düşünüyorum.

Bu güzel üniversite, aradan geçen 23 yılın ardından dostluğumuzun ve kardeşliğimizin en güzel örneklerinden biri olarak faaliyetlerine devam ediyor. Böylesine değerli bir eğitim ve bilim kurumunun şahsıma fahri doktora tevdi etmesinden büyük mutluluk duyuyorum.

Sevgili dostlar;

Manas Üniversitesi’ni son 8 yılda üçüncü kez ziyaret ediyorum. 2011 yılındaki ziyaretimde üniversitemizin gelişmesi için dört hedef belirlemiştik. Bunları da; Türkiye’den daha çok öğretim üyesinin gelmesi, daha fazla Türk öğrencinin tercih etmesinin sağlanması, özellikle de bu külliyenin altyapısının geliştirilmesi ve teknopark kurulması olarak ifade etmiştim. Hayalimiz, bu mümtaz eğitim-öğretim kurumumuzu dünyada örneklerini gördüğümüz, asırlar boyunca ayakta kalan ve başlı başına birer marka haline gelen üniversiteler seviyesine çıkarmaktı. Elbette böyle büyük bir hedefe öyle kısa sürede ulaşılamaz. Ama biz şimdiden bu iradeyi ortaya koyar ve gereken çalışmaları yaparsak, sonraki nesiller hayalimizi gerçeğe dönüştürebilir. Bunun için aynı ziyaretimde Kırgız Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı ve Başbakanlığı ile de mutabık kalarak üniversitenin kuruluş anlaşmasını yenilemiştik.

Üniversiteler dünyasında kuruluşu, yapılanması ve işleyişiyle istisnai bir örnek teşkil eden Kırgızistan Türkiye Manas Üniversitemiz, bu girişimlerin ardından hızla gelişmeye başladı. Şu anda arkamdaki tabloyu görüyorum, gayet geniş bir külliye ve bu külliye ağı içerisinde bu kadar okullar… 10 Nisan 2013’deki ikinci ziyaretimizde bu gelişmeleri bizzat müşahede ettim ve tamamlanan yatırımların açılışını gerçekleştirdik. Bu yatırımlar arasında araştırma ve uygulama merkezleri, teknoloji merkezi, televizyon stüdyosu, laboratuvarlar, sağlık merkezi, kütüphane, öğrenci evleri, lojmanlar ve misafirhaneler gibi tesisler de bulunuyordu. Yine bu ziyaretimde üniversitedeki akademik gelişmelerin seyrine, çalışanların ve öğrencilerin ortak bir hedefe inanmışlığın heyecanına bizzat şahit oldum.

Bu üçüncü ziyaretimde ise, Kırgızistan-Türkiye Manas Üniversitesi’nin Kırgızistan’da modern ve ileri bir yükseköğretim kurumu olarak örnek bir konuma ulaştığını görüyoruz. Karşımızda Orta Asya’nın saygın üniversiteleri arasında yer alan, mezunların dünyanın her yerinde iş bulabildiği bir üniversite görüyor olmaktan memnuniyet duyuyorum. Bugün 23 yaşında olan üniversitemizin aradan geçen bu sürede kat ettiği akademik, fiziki, teknik ve teknolojik gelişme hakikaten takdire şayandır.

Bu gelişmelere kaynak olması için Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak üniversitemize 23 yılda 356 milyon dolar ödenek tahsis ettik. Türkiye’nin seçkin üniversitelerinden akademisyenleri burada görevlendirdik. Kurulduğundan bu yana Türkiye’den 374 akademik personel büyük bir motivasyonla üniversitemizde çalıştı. Halen 32 üniversiteden 58 seçkin öğretim üyesi üniversitemizde görev yapıyor. Bunun yanı sıra üniversitemizin kadrosuna 128 Türk vatandaşı akademik ve idari personel olarak istihdam ediliyor. Böylece toplam 186 Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı akademik ve idari personel Kırgızistanlı kardeşleriyle birlikte ortak hedeflerimize ulaşmak için bu çatı altında gayret gösteriyor.

Manas Üniversitemiz bugün ulaştığı seviye itibariyle FETÖ ihanet şebekesinin, ‘devletin uluslararası düzeydeki eğitimde başarılı olamayacağı’ şeklindeki iddiasını çürütmüştür. Üniversitemiz eğitim-öğretim, bilimsel gelişme, topluma hizmet ve uluslararası marka olma hedeflerine ulaşma yolunda şimdiden mesafe kat etmeye başladı. İnşallah, Allah nasip ederse bir dahaki gelişimde karşımda çok daha ileri düzeyde bir üniversite bulacağıma inanıyorum.

Değerli dostlar;

Orta Asya, tarihin her döneminde Türklerin kadim ata yurdu olmuştur. Bugün İmam Serahsi Camiinin açılışını yaptık. Gerçekten muhteşem bir eser ve bu coğrafyaya, bu topraklara hakikaten adeta bir mühür, bir damga oldu. Bundan sonra tabii buradaki bütün kardeşlerimiz orada ibadetlerini çok daha farklı bir şekilde yerine getirebilecekler. Aynı şekilde üniversitemizin camisi bir tatbikat camii olarak İlahiyat Fakültesinin yanında, o da farklı bir şekilde görevini ifa edecektir.

Bu coğrafyada neşet eden ecdadımız bin yıllar boyunca sürekli batıya, doğuya, kuzeye ve güneye yönelmiş, oralarda kendisine yeni ve mümbit hayat alanları kurmaya çalışmıştır. Anadolu, daha önceki lokal yerleşimlerin ardından geçtiğimiz günlerde 947. yıldönümünü kutladığımız Malazgirt zaferiyle atalarımız tarafından ebedi vatan olarak tescil edildi. Aradan geçen bin yıla rağmen Anadolu’nun Orta Asya’yla olan bağı, bu coğrafyaya olan sevgisi, muhabbeti, hasreti hep sürdü. Aramızdaki güçlü insani etkileşim, ticaretten kültüre her alanda asırlar boyunca devam etti.

İşte bugün yapmış olduğumuz iş konseyi toplantısında gerek Türkiye, gerekse Kırgızistan’dan 100’ü aşkın işadamı biraraya geldi ve ikili görüşmelerle şu anda çalışmalarına devam ediyorlar. Temennim odur ki, bu bir araya gelişler bundan sonra da kararlılıkla devam etmeli ve öncelikle Kırgızistan’ın çok daha süratle kalkınmasına bu buluşmalar vesile olmalı.

Soğuk savaş dönemi bu yakın ilişkinin bir süre zayıflamasına yol açtı. 1991 yılından itibaren 70 yıllık parantezin kapanmasını takiben bölgeyle yeniden ilişki, özellikle birilerini rahatsız etti. Türk dış politikasının en önemli önceliklerimizden biri oldu bu ilişkileri kurmak. Türkiye, Orta Asya’daki kardeş cumhuriyetlerin bağımsızlığını ilk tanıyan ve buralarda ilk büyükelçilik açan ülke olmuştur.

Orta Asya ülkeleri, bağımsızlıklarından bu yana geçen çeyrek asrı aşkın sürede siyasi, ekonomik, sosyokültürel alanlarda önemli ilerlemeler sağladı. Bu vesileyle Kırgızistan’ın 31 Ağustos’ta 27. yıldönümünü geride bırakan bağımsızlığını bir kez daha tebrik ediyorum. Ah ah, ilk burayı ziyarete geldiğimde sene 1991, o zamanlar, buraların alışveriş yerlerinde satın alacak herhangi bir şey bulamazdınız, öyle bir durum vardı. Ama artık bunlar bizim için tarih oldu, geride kaldı. Şimdi bir diriliş var. Peki, bugün bizim için yeterli mi? Değil, ama daha iyi olacak, buna inanıyorum ve dayanışma halinde Kırgızistan’ı ayağa kaldıracağız. Türkiye olarak ilk günkü heyecanı ve kararlılığıyla biz Kırgızistan’ın yanındayız, yanında olmaya devam edeceğiz.

Son çeyrek asır Türkiye için olduğu gibi Türk cumhuriyetleri için de kolay geçmedi. Ünlü yazarımız merhum Cengiz Aytmatov’un ifadesiyle, ‘asra bedel günler’ yaşandı. Kardeş cumhuriyetlerimizin hepsi de devlet hayatı bakımından çok kısa sayılabilecek bir sürede önemli başarılara imza atarak bugünlere geldi. Türkiye olarak özellikle dost ve kardeş Kırgızistan’la siyasi olduğu kadar ekonomik, ticari ve kültürel alanlardaki işbirliğimizi de geliştirmek için gayret gösterdik.

Biz ilişkilerimizi özellikle FETÖ gölgesinden kurtararak önümüzdeki dönemde daha da geliştirmeye kararlıyız. Zira bunlar hain bir örgüttür. Siz bizim kardeşimizsiniz. 15 Temmuz’da bize darbe yapanlar, Allah göstermesin yarın aynı şeyi burada da yaparlar. Bunlar haindir, bunlar alçaktır. Ve bu bakımdan biz damdan düşen olduğumuz için kardeşlerimizi uyarıyoruz; aman dikkat, bunlar askeri de ele geçirirler, polisi de ele geçirirler, yargıyı da ele geçirirler, üniversiteleri de ele geçirirler ve ondan sonra bir gece ansızın umulmadık şeyler olur, aman dikkat…

Yükseköğretim konusunda zaten Kırgız kardeşlerimizle çok müstesna bir işbirliğini şu anda burada yürütüyoruz. Türk Konseyi başta olmak üzere çok taraflı platformlardaki işbirliğimizi de daha çok geliştirmek hususunda yoğun çalışmalarımızı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Ülkemizin en önemli özelliği, ilişkilerini daima karşılıklı kazanç ilkesine dayandırmaktır. Siyasette de, ekonomide de ‘kazan-kazan’ anlayışıyla hareket ediyoruz. Kırgızistan söz konusu olduğunda, bu kazancın muhatapların lehine büyümesinden biz sadece memnuniyet duyarız. Yeter ki ortak geleceğimizi kimsenin güdümüne ve oyununa bırakmadan tamamen kendi irademizle belirleyelim.

Kardeşlerim;

Allah’tan daha büyük güç yoktur. Ve biz kula kul olmayacağız, sadece ve sadece Allah’a kul olacağız. Bunlar iradelerini Pensilvanya’ya teslim etmiş olabilirler, bizim irademiz sadece Allah’ın elindedir. Bunu başardığımızda önümüzde çözülemeyecek hiçbir sorun olmadığına yürekten inanıyorum.

Değerli öğretim görevlileri, sevgili öğrenciler;

Sözlerime burada son verirken, bugün malum tıp fakültesinin de temelini attık. İnşallah Tıp Fakültesi de özellikle bölgede sağlık konusunda çok büyük hizmetler görecek doktorlarımızı, sağlık elamanlarımızı, hemşirelerimizi yetiştirecek. Süratle inşallah orayı da bitirip bütün Kırgız ve Türk öğrencilerimizin emrine amade kılacağız.

2011’deki ziyaretimden bugüne kadar geçen 8 yılda koyduğumuz hedeflerin büyük oranda gerçekleştirilmiş olmasından duyduğum memnuniyeti bir kez daha ifade ediyorum. Üniversitemizin bugünlere gelmesinde emeği geçen Kırgızistan ve Türkiye devletleri ile halkları başta olmak üzere herkese teşekkür ediyorum.

Kırgızistan ile Türkiye arasında kurduğumuz bu eğitim köprüsünün genişleyerek, güçlenerek, zenginleşerek tüm Orta Asya’ya, tüm dünyaya yayılmasını diliyorum. Gençlerimizi, iş insanlarımızı, sivil toplum kuruluşlarımızı, kültür insanlarımızı ve diğer tüm alanlardaki kurumlarımızı daha yakın, daha sıkı işbirliği yapmaya davet ediyorum. Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.