Türkiye-Kırgızistan İş Forumunda Yaptıkları Konuşma

02.09.2018

 

Değerli Kardeşim Sayın Ceenbekov,

Saygıdeğer bakanlar,

Türkiye-Kırgızistan iş dünyasının kıymetli mensupları,

Değerli kardeşlerim, hanımefendiler, beyefendiler;

Sizleri en kalbi duygularımla, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. Türkiye-Kırgızistan İş Forumu vesilesiyle sizlerle bir arada olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Bizler soyumuz bir, geçmişimiz bir, inşallah geleceğimiz de bir kardeşler topluluğuyuz. Bu toplantının ülkelerimiz arasındaki ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesine katkı sağlamasını temenni ediyorum.

Değerli kardeşim Sayın Ceenbekov’a ve Kırgız dostlarımıza göstermiş oldukları misafirperverlikten ötürü de şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Ziyaretimin köklü bir tarih birliğine sahip ülkelerimize ve son 27 yıldır gelişen ticari işbirliğimize ivme kazandıracağına da inanıyorum. Ülkelerimiz arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin alınan mesafeye rağmen hala arzu ettiğimiz seviyelerin çok çok gerisinde olduğunu da ifade etmek isterim.

Kırgızistan’da çeşitli sektörlerde 300 civarında Türk sermayeli firma faaliyet gösteriyor. Bu firmalarımız, 5 bini aşkın Kırgız vatandaşına istihdam sağlıyor. Türk müteahhitleri Kırgızistan’da bugüne kadar yatırım bedeli 700 milyon dolara yakın 67 proje üstlendiler. Bu projelerle firmalarımız Kırgızistan’ın bağımsızlığından itibaren hayata geçirdiği kalkınma hamlesine destek verdiler. Türkiye olarak firmalarımızın buradaki yatırımlarından şüphesiz ki daima gurur duyuyoruz. İnşallah gelecekte çok daha başarılı projelere imza atacağımıza inanıyorum.

Bununla birlikte 2013 yılında Kırgızistan’a yaptığımız ziyarette belirlediğimiz hedefin, ki 1 milyar dolarlık bir dış ticaret hacmi hedefiydi, halen çok çok uzağında olduğumuzu da söylemek isterim. Şu an itibariyle 500 milyon doları bile bulmayan ticaret hacmimiz bize yakışmıyor. Yaklaşık 6 milyon civarında nüfusa sahip Kırgızistan, 81 milyon nüfusa sahip Türkiye toplamda 87 milyon yapar, 87 milyonluk bu iki kardeş ülkenin insan potansiyeli olarak bu ticaret hacmi yeterli değil. İnanıyorum ki biz bunu artıracağız ve belirlediğimiz hedef 1 milyar dolara da inşallah ulaşacağız.

Şüphesiz atacağımız bu adımlarla bu potansiyeli layıkıyla değerlendirecek olanlar öncelikle işadamlarımızdır. Biz ön açacağız, sizler de açılan bu kulvardan yürüyeceksiniz. İşadamlarımız bizim ticari ve ekonomik ilişkilerimizin alperenleridir. Bu bakımdan işadamlarımızın daha fazla çalışması, ticaretimizin güçlendirilmesi noktasında daha fazla gayret göstermesi gerekiyor. Bu toplantı inşallah hedeflerimize ulaşmamızda önemli bir dönüm noktası olacaktır.

İşadamlarımız Kırgız muhataplarıyla potansiyel işbirliği imkânlarını ele almak üzere burada bulunuyorlar. Bugün sektörel anlamda işadamlarımızın birbirleriyle toplantılar yapacağına inanıyorum. Ve yapılacak bu toplantılarla bugüne kadar neredeydik, bundan sonra neler yapabiliriz, bunları belirlemekte fayda var. Kırgızistan’da neler yapabiliriz, Türkiye’de veya üçüncü ülkelerde neler yapabiliriz, bunları değerlendirmekte fayda var. Burada tekstilden tarıma, müteahhitlikten enerji ve madenciliğe, sağlıktan turizme kadar geniş bir alanı temsil eden işadamlarımız var. Her iki ülke işadamlarının bu toplantı vesilesiyle yeni ortaklıkların kapılarını aralamalarını özellikle temenni ediyorum.

Buradan öncelikle Türk işadamlarına sesleniyorum; Kırgızistan, dost ve kardeş bir ülkedir. Yatırımlarınızda gelin bu ülkeye öncelik verin. Kırgızistan’a yapacağınız yatırımlarda sadece Kırgızistan pazarını göz önünde bulundurmayın. Buraya yapılan yatırımlar, Avrasya Gümrük Birliği sebebiyle Kazakistan, Rusya ve Beyaz Rusya pazarlarına da hitap edecektir. Hatta Çin pazarı da göz ardı edilmemelidir. Tabii bu süreçte kıymetli dostum Kırgızistan Cumhurbaşkanı Ceenbekov’un da firmalarımıza gereken her türlü desteği –az önce konuşmasında da dinledik- vereceğine inanıyorum.

Şu anda buraya geldiğimiz andan itibaren özellikle turizm noktasında Bişkek Havalimanı büyük önem arz ediyor. Havalimanı inşasında ve işletmesinde Türkiye malum mahir. Ve bu konuyla ilgili olarak şu anda burada BOT, diğer bir ifadeyle yap-işlet-devret anlayışıyla böyle bir adımı atacak herhalde aramızda babayiğitler vardır. Bu babayiğitler kalkıp burada böyle bir ihaleye girmek suretiyle Bişkek Havalimanının altyapısıyla-üstyapısıyla, aynı zamanda da işletmesiyle eğer ilgilenecek olurlarsa, buraya turist çekimi artacaktır, bir cazibe merkezi haline gelecektir.

Bu konuda hatırlayın 16 yıl önce biz Türkiye’de göreve başladığımızda Türk Hava Yolları’ndan başka bir firma yoktu, sadece devlet vardı. Ama şu anda bu firmaların sayısı 7-8 oldu. Ve sadece yolcu taşıma noktasında değil bir de BOT, yap-işlet-devret noktasında yarışa girdiler. Yani hem havalimanı, hem terminal binaları, bunların yapımıydı, işletmesiydi, bunları yapma noktasına geldiler. Bu tabii bizim de ne oluyor, işimizi kolaylaştırıyor. Niye? Her şey milli bütçeden değil aynı zamanda girişimci kendi bütçesiyle bunu yapar hale gelmiş oluyor. Şimdi aramızda bu tür arkadaşların olduğuna-olacağına inanıyorum veya bugün burada olmayıp da temsilcilerinin olduğuna inanıyorum.

Değerli kardeşlerim;

İkinci Dünya Savaşından sonra kurulan dünya ekonomik sistemi yeni bir sınamayla karşı karşıya bulunuyor. Ticaret savaşları ve korumacılık eğilimi, birçok alanda yeni stratejiler geliştirilmesini zorunlu kılıyor. Özellikle uluslararası ticaretin dolara bağımlılığı giderek daha büyük bir sorun haline gelmeye başladı. Ve bizler artık aramızda yerli ve milli parayı kullanmak suretiyle doların egemenliğine bir defa yavaş yavaş son vermemiz gerekiyor. Ülkeler, firmalar ve tüccarlar sadece ticaretin doğasında bulunan sıkıntıları aşmakla yetinmiyor, aynı zamanda kur baskısı gibi dolara bağımlılığın getirdiği zorluklarla da karşılaşıyor. Ticareti kolaylaştırdığı iddiasıyla kurulan bu sistem artık küresel serbest ticaretin en büyük ayak bağı haline dönüşmeye başlamıştır. Özellikle gelişmekte olan veya yeni bir ekonomik kalkınma hamlesi içinde olan ülkeler bakımından bu sorun çok daha ciddi sonuçlara yol açmaktadır.

Son haftalarda ülkemizin maruz kaldığı saldırılar, bunun en çarpıcı örneğidir. Kur manipülasyonuyla Türkiye’nin güçlü ve sağlam ekonomisi üstünde şüphe bulutları oluşturmaya çalışıyorlar. Bu malum kredi derecelendirme kuruluşları var ya, bunların her adımı politiktir, siyasidir. Bunlar dürüst değildir, samimi değildir, bunlar cambazdır. Dolayısıyla sakın bu cambazlara da inanmayın, işinize bakın. Biz hep işimize baktık ve bugüne kadar da öyle geldik. Batan-biten ülkelere bir anda bakıyorsunuz 4 kademe derece yükseltmesi veriyorlar; her yönüyle güçlü olan Türkiye’ye de kalkıp ya ‘durağan’ diyor, ya indirmeye kalkıyor. Bugüne kadar bunların hiçbirisi tutmadı, bundan sonra da tutmayacak, biz kendimize inanıyoruz, güveniyoruz. Şu anda biz Rusya’yla alışverişlerde Ruble-Türk Lirası, bunu konuşuyoruz. Aynı şekilde İran’la, aynı şekilde Çin’le yerli ve milli parayla alışveriş yapmanın dönemlerini başlatıyoruz.

Hiçbir ekonomik temeli olmayan, Türk ekonomisinin parametreleriyle hiçbir bağı bulunmayan, sadece döviz kuru üzerinden yürütülen bu saldırının hedefi bellidir. Burada hedef, Türkiye’yi ekonomik olarak teslim almaktır. Burada gaye, 15 Temmuz gecesi ruhunu 1 dolara emperyalistlere satmış FETÖ’cü alçakların darbe girişimiyle başaramadıkları işi ekonomik tetikçiler eliyle sonuçlandırmaktır. Gerek devletimizin aldığı tedbirler, gerekse milletimizin sergilediği kararlı duruş, bu ekonomik darbe teşebbüsünü de akim bırakmıştır. Türk milleti nasıl 15 Temmuz gecesi sokaklarda darbecilerin silahlarına karşı koymuşsa, onların iplerini ellerinde tutanların ekonomi silahlarına da teslim olmayacaktır. Türkiye ekonomisinin bu süreçten güçlenerek çıkacağından kimsenin şüphesi olmasın.

Kur baskısı ve dolar bağımlılığı sorunu, sadece bizim meselemiz değildir. Daha önce benzer hadiselerin, benzer ekonomik saldırıların farklı seviyelerde başka ülkelerin de başına geldiğini biliyoruz. Türkiye olarak savunma sanayi başta olmak üzere diğer alanlarda olduğu gibi ekonomide de bağımsızlığımızı tam anlamıyla tesis etmekte kararlıyız. İşte buyurun, şu anda turizmde Türkiye bu yıl 40 milyon turiste gidiyor, 40 milyon; nereden nereye. Bu her yıl daha da artacak. Aynı şekilde şu anda savunma sanayinde Türkiye, biz göreve geldiğimizde kendine yeterlilik yüzde 20 iken, bugün yüzde 65. Yani kendi savunma sanayi ürünlerini yüzde 20’den 65’e çıkarmak suretiyle kendine yetmede artık bu seviyeye ulaştı, daha ileriye gideceğiz.

Ha biz Rusya’yla S-400 anlaşması yaptık, birileri bundan rahatsız oluyor. Kusura bakmayın, biz hem kendimizi korumada-savunmada, hem de bu noktada atacağımız adımlarda herhalde birilerinden izin alacak değiliz, ihtiyacımızı gidermek durumundayız. Şu anda hem ortak üretime bizimle geçme noktasında bugüne kadar bize kapılarını açmayanlar, ha biz birileriyle anlaşıyorsak, Rusya’yla böyle bir anlaşmayı yapıyorsak burada da bizim önümüzü kesmeye hakkınız yok.

Değerli dostlarım, değerli kardeşlerim;

Son 16 yılda hamdolsun gerçekten önemli mesafeler kat ettik. Halen atmamız gereken adımlar bulunuyor. Bilhassa ekonomimiz ve ticaretimiz üzerindeki bu kur baskısını ortadan kaldıracak çalışmalara hız vermemiz gerekiyor. Bu çerçevede son birkaç yıldır Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti gibi yüksek ticaret hacmine sahip olduğumuz ülkelerle yerel para birimleri üzerinden ticaret yapmanın şu anda çalışmalarını hızla sürdürüyoruz. Yaşadığımız son hadiselerin bu konuda ne kadar haklı olduğumuzu da ortaya çıkardığı bir vakıa. Güçlü ilişkilerimiz olan devletlerden başlamak üzere tüm ülkelerle yerel paralarla ticaretin imkânlarını sonuna kadar zorlayacağız. Kırgızistan ile de ticaretimizi artırırken yerel paralarla ticaret imkânlarını değerlendirebileceğimize inanıyorum.

Kıymetli dostlar;

İkili ticaretin artırılmasında firmalar kadar devletlerin ve devlet adamlarının rolü de çok önemlidir. Sizin göreviniz, işbirliği imkânlarını araştırmak, istihdam oluşturmak, katma değer üretmek, gidilmedik yer, ayak basılmadık ülke bırakmamaktır ve hedef üretim, üretim, üretim... Bizim görevimiz ise, sizin işlerinizi en güvenli şekilde yapacağınız ortamları oluşturmaktır. Mevzuatın ve bürokrasinin sizlere ayak bağı olmamasını sağlamak bizim vazifemizdir. Özellikle bürokratik oligarşiyi ortadan kaldıracak, bürokratik oligarşinin işadamlarını esir almamasını sağlayacak görev bizim görevimiz… Çünkü bürokrasi bunu çok sever, hep onların anlayışı ‘yok’ üzeredir. Bir şeyi söylediğiniz zaman; ‘olmaz, yok’... Yahu ne yok, sen burada niye varsın? Bir işi oldurmak üzere varsın, işadamının önünü açmak için varsın. ‘Yok’ dersen, ‘olmaz’ dersen bunun adı ihanet olur ve bu konuyla ilgili olarak dayanışmamız çok çok önemli olur.

Türkiye olarak yatırım ortamının kolaylaştırılması ve basitleştirilmesi noktasında gerçekten çok büyük hamleler gerçekleştirdik, ama bu bürokratik oligarşiyle savaşımız hala devam ediyor. Onun için başkanlık sistemine geçiş bu alanda bir devrim olmuştur, bundan sonra bu çok daha kolay yürüyecektir. Artık ülkemiz inşallah parmakla gösterilir hale gelmiştir, gelecektir. Aynı kararlılığın Kırgız kardeşlerimizde de mevcut olduğunu görmekten büyük memnuniyet duyuyorum. Kırgız kardeşlerimin Türk yatırımcı ve işadamlarını Kırgızistan’da daha fazla görmek için her türlü desteği, her türlü teşviki vermeye hazır olduklarına inanıyorum.

Bugüne kadar Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması, Yatırımların Karşılıklı Korunması Anlaşması gibi birçok anlaşmayı imzaladık. Konsey toplantımızın gündeminde ekonomik ve ticari ilişkilerimizi geliştirmeye yönelik önemli anlaşmalar bulunuyor. İşte dün akşam bildiğiniz gibi ortak bildiriyle beraber 12 belgeye imza attık. Bu önümüzdeki dönemin ne kadar açık olduğunu gösteriyor. Bu anlaşmaların sizin işlerinizi daha da kolaylaştıracağına inanıyorum. İşadamlarımıza Büyükelçiliğimiz öncülüğünde oluşturulan İş Kulübüne üye olmalarını tavsiye ediyorum. Tabii Büyükelçimizin de burada fellik-fellik dolaşmasını istiyorum. Öyle ‘büyükelçilikte oturalım, bizi gelsinler ziyaret etsinler’ yok; sen dolaşacaksın, sen gideceksin… Böylece hem Kırgız makamlarıyla en üst düzeyde iletişim kurabilme imkânı elde edeceksiniz, hem de Kırgız ve Türk iş çevreleri arasında düzenli ve istikrarlı bir işbirliği ağına dahil olacaksınız.

Değerli kardeşlerim;

İnsani, kültürel ve siyasi işbirlikleriyle desteklenmeyen her ticari ilişki zamanla gücünü kaybetmeye mahkûmdur. Biz de bu anlayışla sadece ticari olarak değil kardeş ülkelerle eğitimden kalkınmaya, kültürden turizme kadar her alanda işbirliğimizi derinleştirmek istiyoruz.

İşte TİKA 1993 yılından bu yana bölgemizde hastane, okul, ekmek fabrikası gibi projeler yürütüyor. TİKA tarım sektörünün gelişmesi, kırsaldaki halkın zenginleşmesi için çaba gösteriyor. Türkiye burslarıyla bugüne kadar 4300 Kırgız öğrenciye burs vererek geleceğimizin teminatı gençlerin yetişmesine katkı sunduk. Hâlihazırda 230 Kırgız öğrenci devletimizin kendilerine sağladığı imkânlarla Türkiye’nin farklı üniversitelerinde eğitimlerine devam ediyor. Diğer kurumlarımız kendi alanlarında ilişkilerimizin ilerlemesi için var güçleriyle çalışıyor. Manas Üniversitesi de hem Kırgızistanlı kardeşlerimize, hem de işadamlarımıza Kırgız ortaklarıyla birlikte yardımcı oluyor. Önümüzdeki dönemde bu katkıların artarak devam edeceğine inanıyorum.

Tabii bu süreçte ikili işbirliğimizi zehirleyen, burada tüm Kırgız kardeşlerime özellikle hitap ediyorum, FETÖ yılanının başını ezmemiz ve bu tehdidi ortadan kaldırmamız gerekiyor. Değerli kardeşlerim, 15 Temmuz’da bize darbe hareketini yapan bu FETÖ yılanı ve yılanları yarın Kırgız kardeşlerimize ve Kırgızistan’a da böyle bir şeyi yapacağından endişe ederiz, onun için bunu söylüyorum. Çünkü biz olay doğmadan bunun haberini verelim diyoruz, çünkü biz kardeşiz. Bunlar çok sinsidirler, aynen İspanyolların Opus Dei’sı gibi her yere sızarlar; askere sızarlar, polise sızarlar, devlet dairelerine sızarlar, yargıya sızarlar ve devleti içeriden teslim alırlar ve bunu bizde yaptılar. Biz de geç fark ettik, 2010’da fark ettik, maalesef önceden fark edemedik, o da bizim hatamızdı. Aynı durum burada olmasın istiyoruz. Kırgız kardeşlerimizin ülkemize yönelik muhabbetini istismar eden, örgüt çıkarları için masumların kanını dökmeyi dahi meşru göre bu vahşi, bu melun yapının bir an önce tasfiye edilmesi şarttır.

FETÖ terör şebekesi sadece bizim ülkemiz için değil varlık gösterdiği her ülke için ciddi bir tehdittir. Nerede bunun başı? Amerika’da. Dünyanın 160 ülkesinde faaliyet gösteriyorlar. Bu gücü nereden buluyorlar? Herhalde bunu sormak hakkımızdır. Ve o ülkelerin insanlarıyla bunu yapıyorlar. Bu para nereden geliyor, bu mali imkân nereden geliyor? Sadece Amerika’da charter school’lar vasıtasıyla yıllık elde ettiği gelir 850 milyon dolardır, 850 milyon dolar yılda. Demek ki arkasında neresi var? Amerika var, bu kadar basit. Ver bunu bize diyoruz, vermiyor. Ama bize diyor ki sen ver. Bu bir yargı sürecinde değil, niye vermiyorsun? Bak ülkemizde mahkemeler bununla ilgili kararlar veriyor. Ama kendilerine gelince; ‘ben güçlüyüm, öyleyse haklıyım’ diyorlar. Hayır, güçlü olan haklı değildir, haklı olan güçlüdür.

15 Temmuz gecesi yaşadıklarımız, bu örgütün Pensilvanya’daki çete liderinin hezeyanlarını gerçekleştirmek için neler yapabileceğini göstermiştir. Büyük Kırgız yazar, değerli dostum rahmetli Cengiz Aytmatov çok ilginç bir ifade kullanırdı; ‘fitne gizli olgunlaşır’ diyor, ‘fitne gizli olgunlaşır’. Adını ne koymuşlar? Himmet, hizmet, eğitim; bütün bu kavramları kendine maske eden bu fitne ocağının en büyük özelliği de; gizliliktir, takiyedir. Tıpkı vücutta büyüyen kanser hücresi gibi. Tedbir alınmadıkça örgütün devlet ve toplum bünyesine verdiği tahribat daha da artacaktır. Biz hiçbir kardeşimizin bizim yaşadığımız acıları, sıkıntıları yaşamasını istemeyiz. Gittiğimiz her yerde, yakaladığımız her fırsatta bu örgütün tehlikelerine işaret etmemizin, dostlarımızı ve kardeşlerimizi uyarmamızın sebebi budur.

Türkiye’nin hiçbir ülkenin egemenliğinde gözü yoktur. Biz sadece 251 kardeşimizi şehit eden, 2193 kardeşimizi yaralayan bu katillerin işledikleri cinayetlerin cezasız kalmamasını istiyoruz. Demokrasimize, özgürlüğümüze, geleceğimize kast eden bu alçakların suçlarının hesabını hukuk önünde vermeleri için mücadele ediyoruz. Yıllarca insanımızın iyi niyetini istismar eden bu örgüt mensuplarının hiçbir dost ülkede ellerini-kollarını sallayarak gezmelerini istemiyoruz. Netice olarak, biz adalet istiyoruz, kardeşlerimizin kardeşliğini görmek istiyoruz. Kırgız kardeşlerimizin de bu örgüte ve militanlarına artık gerekli tepkiyi göstereceklerine, gereken tedbirleri süratle hayata geçireceklerine inanıyorum. Bu kanser hücrelerini bünyenizden ne kadar kısa sürede temizlerseniz, yol açacağı hasarı da o kadar azaltmış olursunuz.

Ben bu düşüncelerle sözlerime son verirken, İş Forumunun düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. Bu toplantının sizlerin yeni ortaklıklar kurmanıza ve ülkelerimiz arasındaki ticaret hacmini en kısa sürede yükseltmemize katkı sağlamasını diliyorum. Manas’ın evladı Kırgız dostlarımıza ev sahiplikleri için şükranlarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.