6. UETD Genel Kurulunda Yaptıkları Konuşma

20.05.2018

Bosna Hersek Devlet Başkanlığı Konseyi Başkanı aziz kardeşim Sayın Bakir İzzetbegoviç,

Saygıdeğer Hanımefendi,

Saygıdeğer bakanlar,

Avrupalı Türk Demokratlar Birliği’nin kıymetli Başkanı ve yöneticileri,

Avrupa’da yaşayan sevgili kardeşlerim,

Hanımefendiler, beyefendiler;

Sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi hepinizin, hepimizin üzerine olsun, esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü.

Sizlere 81 vilayetimizin, 81 milyon vatandaşımızın selamlarını getirdim. Sevginiz, coşkunuz, kadirşinaslığınız için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Avrupalı Türk Demokratlar Birliği UETD’nin 6. Olağan Kurulunun hayırlara vesile olmasını Allah’tan diliyorum. Kuruluşundan bugüne UETD’de, bu çatı altında Avrupa’daki vatandaşlarımıza hizmet eden tüm kardeşlerimiz, ayrı ayrı şükranlarımı sunuyorum. Kongremizde görev alacak arkadaşlarımıza Yüce Mevla’dan muvaffakiyetler diliyorum.

Demokrasinin beşiği olduğunu iddia eden anlı şanlı Avrupa ülkelerinin sınıfta kaldığı bir dönemde, Bosna Hersek bizlere burada bir araya gelme imkanı sağlayarak sözde değil, özde demokrat olduğunu göstermiştir. Gerçek dostluk, gerçek kardeşlik, gerçek yoldaşlık işte bugünlerde belli olur. Bosna Hersek halkı attıkları bu adımla asırlara sari kardeşliğimizin halen sürdüğünü, gelecekte de devam edeceğini ispatlamışlardır.

O bilge insan ahirete irtihalinin bir gün öncesinde kendisini, şöyle fevkalade bir yolculukla buraya inmiş ve hastanede ziyaret etmiştim. Ve bir nasihati olmuştu, “Bu topraklar Evlad-ı Fatihandır” demişti. Ve “Tayyip evladım, buralara sahip çıkın” demişti. Biz de hiçbir zaman Bosna’yı ayrı düşünmedik, Bosna Hersek’le beraber bu yola devam ettik, devam edeceğiz.

Kardeşlerim;

Avrupa bizim için nevzuhur bir yer değildir, ecdadımız bin yıldır Avrupalıdır. Anadolu’ya gelen atalarımızın ilk işi, Boğaz’ı geçip Avrupa içlerine doğru ilerlemek olmuştur. Özellikle Osmanlı’nın yönü mücbir sebepler hariç daima Avrupa olmuştur. Osmanlı’nın yıkılışının ardından Trakya’ya kadar geri çekilmiş olmamıza rağmen, Avrupa’yla ilişkilerimizi hep sürdürdük.

İkinci Dünya Savaşında çok büyük insan kayıpları veren Avrupa ülkelerinin işgücü ihtiyacını karşılamak üzere, bu defa gurbetçi olarak Avrupa yollarına düştük. Avrupa’ya istihdam amaçlı gidişimizin üzerinden de 65 yılı aşkın bir süre geçti. Çalışmak için gidenlerin yanında, ülkemizde darbeler ve baskılar sebebiyle de Avrupa’ya ayrıca bir yöneliş oldu. Zıpkın gibi bir delikanlı olarak Avrupa’ya giden ilk kuşak, zamanla ailesini yanına aldı, orada çocukları doğdu, sonra onların çocukları oldu. İlk kuşak yerini ikinci kuşağa, üçüncü kuşağa, hatta dördüncü kuşağa bırakmaya başladı.

İlk gelenler bir süre çalışıp elde ettikleri kazançla Türkiye’de kendilerine bir gelecek kurmayı özellikle hayal ediyorlardı, bunun için onlara ‘gurbetçi’ diyorduk, çünkü bir gün dönüp geleceklerdi. Elbette gelenler oldu, ama önemli bir kısmı da Avrupa’ya yerleşti. Onun için artık bu kıtada yaşayan kardeşlerimize ‘gurbetçi’ değil, Avrupalı diyoruz. Dün ‘acı vatan’ olan Avrupa, bugün artık yeni yurt haline geldi.

Bin yıl önce Orta Asya’dan gelip Anadolu’yu kendilerine yurt edinen atalarımız bununla kalmamışlardı, bir ayaklarını Anadolu’ya sabitleyip, öteki ayıklarıyla Avrupa’dan Kuzey Afrika’ya kadar geniş bir coğrafyaya yayılmışlardı. Bugün Anadolu’dan giden 6 milyonu aşkın kardeşimiz Avrupa’da yaşıyor. Kuzey Afrika ve Ortadoğu coğrafyasında yaşayan Türkiye kökenli insanların sayılarının 20 milyonun üzerinde olduğu tahmin ediliyor. Batı Trakya’dan Doğu Avrupa’ya kadar pek çok yerde hala bir asır önce bıraktığımız kardeşlerimizin hayatlarını sürdürdüğünü biliyoruz.

Tuna’dan ‘çocuklar gibi şen’ bir şekilde geçtiğimiz o günlerden bugünlere çok şeyler yaşadık. Özellikle son 2 asırda çok büyük kayıplar verdik, buna rağmen geride kalanlar dahi başlı başına büyük bir hazinedir. Bir bölümünü de sizlerin oluşturduğu bu hazineyi gözümüz gibi korumakta kararlıyız. Her ne kadar birileri bizleri ayırmak için ellerinden geleni yapsa da, altını çizerek söylüyorum, başaramayacaklar.

Kardeşlerim;

Biliyorsunuz, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra tek parti CHP’si döneminde milletimizin tarihiyle bağları kopartılmaya çalışıldı. Çocukluğumuzdaki ders kitaplarında Anadolu’da binlerce yıl önce yaşamış uygarlıkları öğrenirdik, sonra birden 20. yüzyıla gelirdik, aradaki bin yıllık dönem neredeyse yok sayılıyordu. Tarih derslerindeki Selçuklu ve Osmanlı bahisleri dahi bize afaki bir konu gibi anlatılırdı. Medeniyetimizin ve tarihimizin binlerce yıllık birikimini yok sayan bu anlayışı biz yıktık biz. Milletimizi yeniden geçmişiyle, kültürüyle, değerleriyle buluşturduk.

Üzerinde önemle durduğumuz hususlardan biri de, sizler, yani Avrupalı Türkler sizsiniz. Sizlerle her buluşmamızda ifade ettiğim şu hususları burada bir kez daha tekrarlamak istiyorum: Yaşadığınız ülkelerin vatandaşlığını mutlaka alın, almam demeyin alın, veriyorlarsa alın. Çifte vatandaşlığa izin veren ülkelerde zaten bir sorun yok. Bu konuda farklı uygulaması olan ülkeler için mavi kart olmak üzere, Türkiye’deki haklarınızı hiçbir kayıp olmadan kullanabileceğiniz formüller geliştirdik.

Kardeşlerim;

Dininize ve dilinize çok iyi sahip çıkın, bunları kaybettiğinizde kaybolursunuz. Çocuklarınıza ana dillerini en iyi şekilde öğretmenin yanında, bulunduğu ülkenin en iyi eğitimini almasını sağlamaya çalışın. İyi Türkçe bilmeyen, iyi Almanca, iyi Fransızca, iyi İngilizce, velhasıl diğer dilleri de iyi bir şekilde öğrenemez, konuşamaz, kullanamaz. Tabi bu arada Boşnakçayı bir kenara koyamayız.

Münhasıran yurt dışında yaşayan vatandaşlarımızın sorularıyla hemhal olmak üzere, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı ismiyle bir teşkilat kurduk. Dünya çapında büyükelçiliklerimizin ve konsolosluklarımızın sayısını arttırarak vatandaşlarımızın devletine erişimini kolaylaştırdık. 19 yıl önce dünya genelinde 12 büyükelçiliğimiz vardı, hamdolsun şimdi bu sayı 41’e yükseldi, büyükelçiliğimizin olmadığı ülke inşallah kalmayacak. Büyükelçiliklerimizdeki ve konsolosluklarımızdaki çalışma anlayışını Türkiye’deki devletin yönetim zihniyetindeki dönüşüme uygun şekilde kökten değiştirdik, değiştiriyoruz.

Teknolojinin imkanlarını kullanarak yurt dışındaki vatandaşlarımızın işlemlerini mümkün olduğunca elektronik ortamda yürütebilmesini temin ettik. Demokrasinin en temel unsuru olan seçme hakkınızı rahatça kullanabilmeniz için gümrükler yanında, yurt dışı temsilciliklerimizde de sandıklar kurduk. Şimdi konuşuyorlar; bizden öncekiler, siz niye yapmadınız, niye başaramadınız? Biz geldik bunu hallettik, ama biz milletimizin demokratik haklarını savunuyorduk, onun için. Bu uygulamadan 24 Haziran’dan inşallah 5’inci defa istifade edeceksiniz. Her seçimde elde ettiğimiz tecrübeler ışığında bu sistemi geliştiriyor, oturtuyoruz. Askerlikten tapuya, pasaport harcından diplomaya kadar pek çok işlemi kolaylaştırdık, basitleştirdik, maliyetlerini düşürdük. Avrupa’da yaşayan vatandaşlarımızın sivil toplum örgütleri çatısı altındaki faaliyetlerini hep destekledik, bu konuda UETD’nin büyük gayretleri oldu.

Eğitim-öğretim konusunda ister bulundukları ülkelerde, ister kendi ülkemizde olsun, evlatlarımıza üniversiteye girişten barınmaya kadar her alanda kolaylıklar sağladık. Halen öğrenimini yurt dışında yapmış evlatlarımızdan 4 bini ülkemizdeki devlet üniversitelerinde eğitim-öğretim görüyor. Yine yurt dışındaki evlatlarımızdan binlercesini düzenlediğimiz programlarla ülkemize getirerek tarihlerini, kültürlerini, medeniyetlerini yakından görmelerini temin ettik. Yaşadıkları ülkelerdeki araçlarıyla Türkiye’ye gelen vatandaşlarımızın bunları sınırlarımız içinde kullanabilme sürelerini 2 yıla çıkartarak önemli bir sıkıntıyı ortadan kaldırdık. Bunların dışında daha pek çok alanda vatandaşlarımıza hizmet veriyoruz. Elbette eksikler vardır, aksaklıklar yaşanıyordur, bunları da süratle çözüme kavuşturacağız.

Kardeşlerim;

Şimdi buradan sizlerle diasporadaki vatandaşlarımıza vereceğimiz yeni hizmetlerle yeni müjdeleri paylaşmak istiyorum: Yurt dışındaki çocuklarımızın ana dilimiz Türkçeyi öğrenmeleri için proje desteklerimizi çeşitlendiriyoruz. Bu kapsamda hafta sonu okulları ile çocuklarımızın ana dilleri Türkçeyi ve kültürümüzü öğrenmelerini teşvik edeceğiz. Diasporadaki gençlerimize ayrılan üniversitelerdeki kontenjanları iki katına çıkartıyoruz.

Bir başka önemli çalışmamız, yurt dışındaki vatandaşlarımıza yönelik kamu hizmetlerini basitleştirmeye yönelik atacağımız adımlardır. Mesela birkaç hafta önce vatandaşlarımız konsolosluk işlemleriyle ilgili tüm harçları banka kartıyla doğrudan başkonsolosluklarda bundan sonra ödeyebilecekler. Bu uygulamayla bankayı aradan çıkartarak vatandaşlarımızın gereksiz yere komisyon ödemesinin önüne geçiyoruz.

Boşanma kararlarının başka bir yere ihtiyaç kalmaksızın başkonsolosluklarımızca yapılacak işlemle tanınması konusunda başvurular alınmaya başlandı. Türkiye’de tekrar dava açıp yıllarca bekleme ve binlerce avro ödeme dönemi artık geride kaldı. Dövizle askerliği 6 bin avrodan bin avroya düşürmekle kalmadık; 38 yaşını aşmış, ama dövizle askerliğe başvuramamış kişilerin sorunlarını da yakında çözüyoruz.

Farklı kurumlarımız tarafından yürütülen hizmetlerin koordinasyonunu çok daha etkin ve hızlı hale getirmek için yurt dışı vatandaşlar koordinasyon kurulu tesis ediyoruz. Konsolosluk bölgelerinde sekretaryası Yurtdışı Türkler Başkanlığımız tarafında yürütülecek yurt dışı vatandaşlar danışma meclisi oluşturacağız. Yeni dönemde Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde yurt dışı komisyonu adıyla bir daimi komisyon kurulmasını tavsiye edeceğiz. Yurt dışındaki Türkçe yerel medyayı güçlendirmek için Basın İlan Kurumunun yurt dışındaki Türk medyasına da ilan ve reklam verebilmesini önünü açacağız. Kişisel verilerin korunması, ulusal ve uluslararası hukuka uygun olarak, en önemlisi de vatandaşlarımızın menfaati esas alınacak şekilde bu da gerçekleştirilecektir.

Değerli kardeşlerim;

Bütün bunlarla beraber, kimse bu konudaki kirli propagandalara kanmasın ve endişe etmesin. TRT Türk yeniden yapılandırılarak yurt dışındaki vatandaşlarımıza daha geniş hizmet sunacak. Bir başka önemli müjdemiz, yurt dışından emekli olan vatandaşlarımızın ülkemizde yarı zamanlı çalışabilmeleri konusudur. Seçimlerin hemen ardından bu konuda beklediğiniz adımları atmaya başlıyoruz. Gördüğünüz gibi, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanıyla, bakanlıkları, büyükelçilikleriyle, konsolosluklarıyla, tüm kurumlarıyla sizin yanınızdadır. Dünyanın neresinde bir vatandaşımızın başı dara düşse, tüm imkânlarımızla orada olmak bizim boynumuzun borcudur.

Kardeşlerim;

Birlikten güç doğar. Avrupalı Türkler kendi aralarında ne kadar birlik içinde olurlarsa, o kadar güçlü hale gelirler. Bizim vatandaşlarımızın sayısından çok daha küçük toplulukların siyasetten ekonomiye, sivil tolumdan kültürel çalışmalara kadar çok daha etkin olmaları, aralarındaki birlik, beraberlik sebebiyledir. Bugün kimi Avrupa ülkeleri şahsımıza ve ülkemize karşı terbiyesizlik düzeyine varan tavırlar sergileyebiliyorsa, bunun sebebi oradaki Türklerin dağınıklığıdır, bunu böyle biliniz. Gerçek gücümüzü ortaya koymayalım diye, Türk diyerek, Kürt diyerek, Çerkez diyerek ya da Sünni diyerek, Alevi diyerek bizleri kasten bölüyorlar. Sadece bölmekle kalmıyor, birbirimize düşürüyorlar.

Avrupa ülkelerine gittiğimizde kaldırımın bir tarafında Türk bayraklarıyla, öteki tarafında örgüt paçavralarıyla karşı karşıya gelen kalabalıklarla karşılaşıyoruz. Fakat bütün bunlara rağmen, geçen hafta İngiltere Chatham House’ta konuşmam var ve o konuşmamın yaşandığı anda ilginç olan durum şu: Orada Karadenizli bir bacım, elinde Türk Bayrağı, PKK’lı teröristler onun elinden Türk Bayrağını almaya yeltendiler, ama o benim bacım, o Nene Hatun, o Şerife Bacı oldu ve Türk Bayrağını o alçağa, o namussuzca kaptırmadı. Bu alçakların bizim hanım kardeşlerimize bile gücü yetmez, bırakın erkeklerle uğraşmayı. İşte bizi bu hale düşürenlerin oyunlarının farkına varmalı ve artık buna bir son vermeliyiz.

Türkiye’den gelmiş olan herkesin kökenine, mezhebine, meşrebine, siyasi tercihine bakmaksızın ortak değerler etrafında birleşmesinin zamanı gelmiştir. Bu birliktelik herkesin faydasınadır, herkesin çıkarınadır. Bizleri küçük gruplar halinde tutarak hakkımızı, hukukumuzu kolayca çiğneyenler, karşılarında tek yürek, tek beden olmuş bir Türk toplumu gördüklerinde, emin olun çok farklı davranacaklardır. Avrupa devletlerindeki parlamentolarda ülkemize en büyük husumeti Türkiye kökenlilerin gösteriyor olması, bize karşı kurulan tuzağın nerelere kadar vardığını gösteriyor. İnşallah bu oyunu da hep birlikte bozacağız.

Sizlerden beni ricam, yaşadığınız ülkelerdeki siyasi partilerde aktif şekilde rol almanızdır. O parlamentolarda ülkemize hainlik edenler değil, sizler yer almalısınız. Türk toplumu bu güce sahiptir, yeter ki, aramızdaki küçük farklılıkları büyük hedeflere yürümenin önüne bir engel olarak koymayalım. Peygamber Efendimizin (SAV) “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır” emri mucibince hareket ettiğimizde önümüzün kendiliğinden açıldığını göreceğiz.

Buradan tüm Avrupa’daki kardeşlerimize sesleniyorum, şimdi tam diri olma zamanı. Bir olmaya var mıyız? İri olamaya var mıyızDiri olmaya var mıyız? Kardeş olmaya var mıyız?) Hep birlikte Avrupa’da hak ettiğimiz yere ulaşmaya var mıyız? Kardeşlerim; Aşık Veysel ne diyor?

“Allah birdir, Peygamber hak

Rabbül alemindir mutlak,

Senlik benlik nedir bırak,

Söyleyeyim geldi sırası,

Kürt'ü Türk'ü, ne Çerkez'i

Hep Adem’in oğlu, kızı,

Beraberce şehit, gazi,

Yanlış var mı ve neresi?”

Evet, dün beraber şehit, beraber gazi olduğumuz tüm kardeşlerimizle inşallah ülkemizde olduğu gibi, Avrupa’da da yeniden kucaklaşacak, helalleşecek, ortak hedeflere doğru yürümeye başlayacağız. İşte az önce Bakir kardeşim ifade ettiler, Çanakkale’de biz Boşnak kardeşlerimizle birlikte savaştık, orada birlikte şehitler verdik. Mesele bu, yeniden bunu yakalamak, Evladı Fatihan olmak çok önemli.

Kardeşlerim;

24 Haziran’da tarihi bir seçime hazırlanıyor Türkiye, 7 Aralık’ta da Bosna tarihi bir seçime hazırlanıyor. 24 Haziran’da sadece cumhurbaşkanı seçmekle, milletvekili seçmekle kalmayacak, aynı zamanda ülkemizin gelecek bir asrının tercihini de yapacağız.

AK Parti Genel Başkanı olarak, Başbakan, Cumhurbaşkanı olarak geçtiğimiz 16 yılda neler yaşadığımızın, neler yaptığımızın en yakın şahidi sizlersiniz. Bizlerin bazen içinde yaşadığımız hadiseleri gerçek boyutlarıyla kavrayabilmesi zor olabiliyor. Sizlerin yurt dışından ülkemizde olup bitenleri çok daha rahat bir şekilde görme, değerlendirme imkanına sahip olduğunuza inanıyorum. Zira her gelişinizde Türkiye’de neler değişiyor, bunu sizler çok daha iyi biliyorsunuz. Her ne kadar cumhurbaşkanı adayı bazıları Türkiye’de neler olup neler bittiğini bilmese de, onlara adres olarak ben sizi veriyorum.

Zira güzel bir kelamı kibardır, “ol mahiler ki derya içredirler, deryayı bilmezler.” Şimdi bizim ülkemizde yaşayan bu cumhurbaşkanı adayları işte denizdeki balıklar gibidir, anlamazlar. Onları ancak denizden alıp da karaya attığın zaman, ha o zaman denizin kıymetini anlarlar. Dün Marmaray mı vardı? Dün Avrasya mı vardı? Dün Yavuz Sultan Selim Köprüsü mü vardı? Dün Osman Gazi Köprüsü mü vardı? Bütün bunlar yeni yeni yapılmış dev yatırımlar ve yapmaya devam edeceğiz. Ve 25 tane havalimanı olan Türkiye’de, hamdolsun şu anda buna 29 daha ilave ettik, 54 tane şu anda havalimanı var. Artık benim Avrupa’nın değişik yerlerindeki kardeşlerim hemen biniyor ve şehrine indiği zaman oradan yarım saat mesafede evine gidiyor. Niye? Modern Türkiye bu da onun için.

Ülkemizin özelikle son 5 yıldır yaşadığı her hadise, gören gözler, duyan kulaklar, hakkı konuşan diller, vicdan sahibi yürekler için ibretlik vesikalarla doludur. Gezi olaylarıyla başlayan, 17-25 Aralık emniyet-yargı darbe girişimiyle süren, terör olaylarıyla kanlı bir hale dönüşen, 15 Temmuz darbe teşebbüsüyle ihanetin tüm çıplaklığıyla ortaya çıktığı bir süreci hep birlikte yaşadık. Bu öyle bir dönemdi ki, yeri geldi en yakınımızdakilere, yıllarca birlikte yol yürüdüğümüz arkadaşlarımıza dahi hakikatleri anlatmakta zorlandığımız anlar oldu.

Ülkemize kurulan tuzağı en iyi gören milletimiz oldu, sizler inanıyorum ki bunun farkındasınız. Şahsımıza yönelik gibi gözüken, ama aslında milletimize ve devletimize diz çökertmeyi, istiklalimize ve istikbalimize özellikle diz çöktürtmeyi hedefleyenler, bu saldırılarda, evet, milletimizin dik duruşuyla avuçlarını yaladılar. Türkiye bu dönemdeki mücadelesiyle ikinci bir Kuruluş Savaşı veriyor. Kurtuluş Savaşında ne yaptık? Mehmet Akif’in veciz ifadesiyle ifade edelim:

“Garb'ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar;

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,

'Medeniyet!' dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın;

Siper et gövdeni, dursun bu hayasızca akın.

Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın...

Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.”

Evet, biz de iman dolu serhaddimize güvenerek yurdumuza alçakları uğratmamak için gövdemizi siper ettik. Önce darbecileri, teröristleri, onların gizli-açık destekçilerini durdurduk. Ardından Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Operasyonlarıyla ülkemizin güney sınırları boyunca oluşturulmaya çalışılan terör koridorunu delik deşik ettik. İnşallah yakında yeni kazanımlarla açtığımız bu yolda kararlılıkla ilerlemeyi sürdüreceğiz. Ülkemize silah doğrultan son teröristi de imha edene kadar bize durmak yok, bu böyle biline.

Kardeşlerim,

Tabii sadece terör örgütleriyle ve onları gerisindeki güçlerle mücadele etmekle kalmadık, aynı zamanda ülkemizi mevcut sıkıntılarıyla daha kolay baş edebileceği, geleceğine güvenle bakabileceği yeni bir yönetim sistemine kavuşturacak adımları da attık. 16 Nisan halkoylamasında milletimiz tarafından kabul edilen anayasa değişikliğiyle kararı verilen yeni yönetim sistemini 24 Haziran seçimlerinin ardından tümüyle yürürlüğe sokuyoruz. Biz Türkiye’yi ileriye doğru götürmek istedikçe, birileri de sürekli durdurmaya, hatta geriletmeye çalışıyor. Bunu tek başlarına başaramayacaklarını bildikleri için, işi siyasi mahremiyetlerinden bile vazgeçerek milletvekillerinden seçmenlerine kadar her şeylerini paylaşmaya kadar vardırdılar.

Normal şartlarda yolda karşılaşsalar birbirlerine selam vermeyecek olanlar, el ele, kol kola girip karşımıza dikildiler. Biz ise, 16 yıldır hep olduğu gibi bugün de sadece ve sadece milletimizle birlikte yürüyoruz. Bu yolculuğu yerli ve milli olan herkesle birlikte sürdürmeyi, milletimize karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak görüyoruz. Onun için Milliyetçi Hareket Partisiyle cumhur ittifakını kurduk ve Büyük Birlik Partisi de bize katıldı ve cumhur ittifakı bu şekilde şu anda seçime girdi. Yerli ve milli olan herkese kapımız açıktır.

Avrupalı Türkler olarak Cumhurbaşkanlığı seçiminde, 1 Kasım seçimlerinde, 16 Nisan halkoylamasında açık ara farkla bizlere destek oldunuz. Şimdi 24 Haziran seçimleri için bir kez daha sizlerin desteğine ihtiyacımız var. Şimdi soruyorum size, öyle bir cevap verin ki, Almanya’sından Fransa’sına, Belçika’sından Avusturya’sına, Hollanda’sına kadar, Avrupa’nın her yerinden duyulsun, Türkiye’yi yeniden kaosa, belirsizliğe, istikrarsızlığa sürüklemek için kurulan şer ittifakına karşı 24 Haziran’da bizimle beraber yürümeye var mısınız?

Cumhurbaşkanlığı seçiminde rekor bir oyla bizleri cumhurbaşkanlığına ve Parlamentoda kahir ekseriyetle milletvekillerimizi çıkarmaya var mısınız?

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini güçlü bir şekilde hayata geçirecek, Türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştırmaya var mısınız? İstiklalinize ve istikbalinize sahip çıkmaya var mısınız? Terör örgütlerine, onların yerli ve yabancı işbirlikçilerine şöyle sağlamından bir Osmanlı tokadı atmaya var mısınız? Avrupalı Türklerin gücünü tüm dünyaya göstermeye var mısınız?

Maşallah, Saraybosna’dan yükselen bu ses 24 Haziran’daki zaferimizin müjdecisidir. Çok yoruldunuz biliyorum, bir kalkın isterseniz. Rabia’mızı biliyorsunuz değil mi? Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet… Rabbim bizi bunlardan mahrum etmesin. Rabbim hepinizden razı olsun. Yolunuz, bahtınız açık olsun. Kazalardan, belalardan hepimizi muhafaza buyursun.

Bir kez daha UETD’nin 6. Olağan Kurulunun hayırlı olmasını diliyorum. Sizlerden gittiğiniz yerlerdeki tüm kardeşlerimize selamlarımı, saygılarımı, muhabbetlerimi iletmenizi özellikle rica ediyorum. Kalın sağlıcakla diyorum, sizleri Allah’a emanet ediyorum.