Türk-İngiliz Tatlıdil Forumunda Yaptıkları Konuşma

13.05.2018

Değerli misafirler,

Hanımefendiler, beyefendiler;

Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Türk-İngiliz Tatlıdil Forumunun 7. Toplantısı vesilesiyle sizlerle birlikte olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum.

Bilindiği gibi Türkiye’de yakında Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçimleri olacak. Bu seçimde geçtiğimiz yıl kabul edilen halkoylamasında milletimizin aldığı karara uygun şekilde cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçiyoruz. Cumhurbaşkanlığı için şahsım da adaydır. Seçim sürecine rağmen önceden planlanan bu toplantıya, verdiğim sözün gereği, özellikle katılmak istedim. Biraz önce heyetimle birlikte uçaktan indik ve ayağımın tozuyla sizlere hitap etmek üzere huzurlarınıza gelmiş bulunuyorum.

Türk-İngiliz Tatlıdil Forumunun benim gönlümde ayrı bir yeri var. Birleşik Krallıkla mevcut stratejik ortaklığımızın da, Tatlıdil Forumunun da temelleri malum Başbakanlığım döneminde atıldı. İkili ilişkilerimize önemli katkı sağlayan bu platformu 2011 yılında gerçekleştirdiğim Londra ziyaretim sırasında dönemin Başbakanı David Cameron’la beraber birlikte kurmuştuk. Tatlıdil Forumu her yıl daha da güçlendi, kurumsallaştı ve işte bugünlere geldi.

Burası siyasetçilerin yanı sıra işadamlarımızın, akademisyenlerimizin ve medya mensuplarının bir araya gelmek suretiyle oluşturdukları bir olgunluk, oluşturdukları adeta bir ‘think tank’ diyebileceğim mecra oluyor. Yani bunu bir ‘timetable’ diyebileceğimiz toplantılar olarak da değerlendirmemiz mümkün. Forumun güçlenmesi ve gelişmesi için destek vermekle yetinmedim, fırsat buldukça bu toplantılara da katıldım. Geçtiğimiz yıl ülkemizin en güzide şehirlerinden Antalya’da geniş katılımlı bir forma ev sahipliği yapmıştık. Bu yıl da ilişkilerimizin tarihi köklerinden izler taşıyan bir atmosferde toplantımızı gerçekleştirdik.

Forumun düzenlenmesinde emeği geçen eşbaşkanlar Jack Straw, Sayın Sir Julian Horn-Smith, Sayın Reha Denemeç ve Sayın Bülent Göktuna’yı huzurlarınızda tebrik ediyorum. York Dükü Prens Andrew’a da özellikle Türk-İngiliz Tatlıdil Forumuna kuruluşundan beri sağladığı değerli destek için teşekkür ediyorum.

Değerli konuklar;

Ülkelerimiz arasındaki ilişkilerin 500 yıla yakın köklü bir tarihi geçmişi var. Bu süre zarfında ülkelerimizin birbirine yakınlaştığı sayısız dönem yaşandı. Bunların arasında Napolyon’un Mısır’ı işgali ve Kırım Savaşı gibi hafızamızda yer etmiş tarihi olaylar da bulunuyor. İşte bu derin tarihi ilişkilerin en önemli vesikalarından biri, Tatlıdil Forumunun yapıldığı bu salonun girişinde sergilenen Osmanlı Nişanıdır. İngiltere’nin milli kahramanı Amiral Lord Nelson Osmanlı İmparatoru’nun Müslüman olmayan bir kişiye verdiği ilk nişanın sahibi olmuştur. Sultan III. Selim, Mısır’ın 1798’deki işgali sırasında gösterdiği çabalar için kendisine bu nişanı hediye etmiştir. Amiral Nelson da çelenk olarak adlandırılan bu nişanı Trafalgar Savaşından son nefesini verdiği ana kadar gururla taşımıştır. Bu vesileyle bu eserin replikasını kamuoyuyla buluşturan Golfsmith’e teşekkür etmek istiyorum.

Böylesine köklü bir tarihi geçmişe sahip Türkiye- Birleşik Krallık ilişkileri işbirliğimizin her alanda daha da geliştiği, derinleştiği ve ivme kazandığı bir dönemden geçiyor. İlişkilerimizin bugün ulaştığı yüksek düzeyde, yakın zamanda her iki ülkede gerçekleştirilen halkoylamalarının önemli de etkisi vardır.

Türkiye, geçen yılki Anayasa değişikliğiyle yönetim sistemini değiştirme kararını almıştır. Bu değişiklikle Türkiye’yi 2023 hedeflerine taşıyacak daha etkin ve verimli bir yönetim modeli oluşturuyoruz. Birleşik Krallık ise 2016 yılındaki halkoylamasında alınan ‘Brexit’ kararını uygulama konusunda adımları atıyor. Bunun için bir yandan Avrupa Birliği’yle müzakerelere devam ediyor, bir yandan da kendisini ‘Brexit’ sonrası döneme hazırlayacak reformlar üzerinde çalışıyor.

İlişkilerimizi yakınlaştıran bir başka önemli husus ise; Birleşik Krallığın FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ülkemizle gösterdiği samimi dayanışmadır. Bunun için de özellikle Alan’a çok teşekkür ediyorum; hemen bizi araması, hemen gelmesi, bundan dolayı teşekküre şayandır. Türk demokrasisini, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, seçilmiş Hükümeti ve doğrudan şahsımı hedef alan bu alçak darbe girişiminin ardından ülkemizle sergilenen dayanışmayı asla unutmayacağız.

Birçok Batı ülkesi bu hain saldırıyı kınamaktan dahi acizken, İngiliz makamları anında gerekli destek açıklamalarını yaptı ve demokrasiden yana tavrını koydular. Böylece Birleşik Krallık 15 Temmuz sonrasında müttefikliğimizin ve stratejik ortaklığımızın yanı sıra gerçek bir dost olduğunu da gösterdi.

Değerli katılımcılar;

Ticari ve ekonomik çıkarlarımızın giderek daha da örtüşmesi ve işbirliği alanlarının genişlemesi de ilişkilerimizi yakınlaştıran bir başka husus. Esasen tarihsel olarak baktığımızda ticaret her dönemde ikili ilişkilerimizin lokomotifi olmuştur. İngiliz İmparatorluğu’nun Osmanlı Devleti nezdinde 1583’ten itibaren görevlendirdiği büyükelçiler uzunca bir süre Levant Şirketinin temsilciliğini yapmışlardır. Osmanlı’nın yurt dışına gönderdiği ilk büyükelçilerden Yusuf Agâh Efendi 1793’te Londra’ya gelmiştir. 1851 yılında dünyanın ilk uluslararası sergisi bugünkü Hyde Park’ta düzenlendiğinde Osmanlı Devleti’nin sergide önemli bir katkıyla yer aldığını görüyoruz. Hatta serginin en çok ziyaret edilen alanlarından biri, Osmanlı Devleti’nin bölümü olmuştur.

Bugün de ticaret ve ekonomi alanında parlak bir karneye sahibiz. Birleşik Krallık, bizim için Avrupa’daki en büyük ikinci ihraç pazarıdır. Toplam ticaret hacmimiz 16 milyar doların üzerindedir. Başbakan Sayın May geçen yıl ülkemizi ziyaret ettiğinde kendimize bir hedef koyduk, dedik ki; 20 milyar doları hemen bulmamız lazım. Bunun için elbirliğiyle çalışmaya şu anda devam ediyoruz.

Ekonomik ve ticari ilişkilerimizde yakaladığımız ivmeyi korumak ve değişen şartlara uyum sağlama konusunda kararlıyız. Uzmanlarımız düzenli aralıklarla bir araya geliyorlar ve iki ülke arasında serbest ticaret anlaşması imzalanması da dâhil olmak üzere, tüm seçenekleri değerlendiriyorlar.

Bugün burada olan İngiliz iş dünyasının değerli mensuplarına seslenmek istiyorum: Ülkemizde 3 binden fazla İngiliz şirketine ev sahipliği yapıyoruz. Kendi şirketlerimizle Birleşik Krallık şirketleri arasında en ufak bir ayrım gözetmiyoruz. Bu sayede sizler de sadece 15 yılda ülkemizde yaklaşık 10 milyar dolarlık yatırım gerçekleştirdiniz. Bu durumu ülkemize olan güveninizin bir tezahürü olarak değerlendiriyoruz. Biz de sizlere en iyi şekilde ev sahipliği yapmaya devam edeceğiz.

Türkiye, 81 milyonluk bir iç pazara sahiptir. Genç, dinamik, yetişmiş iş gücümüzle, güçlü altyapımızla ve deneyimli özel sektörümüzle bu pazarı sizler için daha cazip hale getirmeye gayret ediyoruz. Ülkemizin konumu sizlere 3-4 saatlik bir uçuşla 1,5 milyar nüfuslu dev bir pazara ulaşma imkânı sağlıyor. Son dönemde iddialı ve kapsamlı teşvik programlarını yürürlüğe koyduk. Yenilerini açıklamak için de hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Bu çerçevede daha fazla yatırım için sizleri ülkemize bekliyorum.

Değerli arkadaşlar;

Bu vesileyle bir konuya özellikle değinmek istiyorum. Önümüzdeki dönemde firmalarımızın karşılıklı olarak Türkiye’de veya Birleşik Krallık’ta faaliyet göstermesi ile mal ve hizmet alıp-satmasıyla yetinmeyelim. Katma değeri fazla ve yüksek teknoloji içeren ürünleri birlikte üretme imkânlarına araştıralım. Savunma sanayi alanındaki ortaklığımız birlikte neler başarabileceğimizin en güzel örneğidir. Milli Muharip Uçak projemiz çerçevesinde beşinci nesil savaş uçağı üretme hedefimizle artık çıtayı çok yukarı çıkarmış bulunuyoruz. Ayrıca ortak tasarladığımız ve imal ettiğimiz ürünleri üçüncü ülkelere gelin birlikte pazarlayalım. Dünyanın değişik coğrafyalarındaki iş ve ticaret imkânlarından birlikte yararlanalım. Türkiye’nin operasyonel imkânları ve Birleşik Krallığın finans gücü biraraya geldiğinde ortaya çıkacak sinerji her iki taraf için de çok büyük kazançlar sağlayacaktır. Gelin bu fırsatı birlikte değerlendirelim diyorum.

Geçtiğimiz yıl Eximbank ile Birleşik Krallık’ın ihracat-finansman kuruluşu UKEF aracılığıyla bu konuda önemli bir adım atıldı. Türk ve İngiliz firmalarının üçüncü ülkelerde birlikte üslenecekleri projelere ortak finansman sağlanmasına imkân veren kapsamlı bir işbirliği tesis edildi. Bu işbirliğinin firmalarımızın üçüncü ülkelerde ortaklıklar kurmasını kolaylaştıracağını düşünüyorum.

Turizm, önemli bir işbirliği alanımızdı, ama bir süredir durgunluk yaşanıyordu. Bu sene hareketlendi. Ağırlamayı hedeflediğimiz 40 milyon turist içinde biz sizleri özellikle görmeyi arzuluyoruz. Bu tür temaslar, bunların ötesinde tabii bir de konut sahibi olmanızı da arzu ediyoruz. Zaten İngiliz dostlarımızdan konut sahibi olanlar çok, ama yeterli değil, bu sayıyı daha da artıralım istiyoruz. Ekonomik faaliyetin ötesinde bu dostluğumuzu da pekiştirecektir.

Değerli misafirler;

Türkiye ile Birleşik Krallık arasındaki stratejik ortaklığı basit bir tercih olmanın ötesinde her iki ülkenin ve aynı zamanda geniş bir coğrafyanın menfaatleri açısından bir gereklilik olarak değerlendiriyorum. Türkiye olarak Avrupa-Atlantik bölgesinin güvenliğine önem veriyoruz. Ortadoğu’da kalıcı barış ve güvenliğin tesisi için çalışıyoruz. Suriye, Irak, Afganistan ve Somali gibi ülkelerin istikrara kavuşturulmasını hedefliyoruz. Terörizmin her türüyle ortak mücadele edilmesini istiyoruz. Tüm bu hususlar ülkelerimizin öncelikli gündeminde önemli bir yere sahiptir.

Ülkemizin yanı başında tüm dünyayı etkileyen çok ciddi sınamalar yaşanıyor. Türkiye ve Birleşik Krallık uluslararası toplumun iki sorumlu üyesi ve iki müttefik olarak bu sınamalarda omuz-omuz mücadele ediyor. Terör ve düzensiz göçün sebepleriyle kaynağında mücadele edilmesi konusunda karşılıklı olarak biz kararlıyız. Dünyanın her yerindeki ihtiyaç sahiplerine insani yardımlar ulaştırılması bakımından daha fazla işbirliği yapılması hususunda da ortak iradeye sahibiz.

İşte şu anda bildiğiniz gibi dünyada en fazla yardıma eli açık ülke; birinci sırada Amerika; iki Türkiye, üç İngiltere. Ama bunu milli gelire oranla yaptığımız zaman, milli gelire oranla baktığımızda bir numara Türkiye, iki numara Amerika, üç numara İngiltere. Bu bir şeyi gösteriyor: Biz eli açık ülkeleriz ve bu dayanışmamız bizim artarak devam etmeli. Türkiye aynı anda çok sayıda terör örgütüne karşı son derece etkili bir mücadele yürütüyor. Biz terörle mücadele alanında aldığımız önlemlerle kendi halkımız yanında Avrupa’nın ve tüm dünyanın güvenliğini de sağlıyoruz.

Hassas olduğum ve bu vesileyle değinmek istediğim bir husus daha var; DEAŞ’ın ‘İslam devleti’ olarak adlandırılması son derece yanlıştır. Çünkü DEAŞ en büyük zararı Müslümanlara veren, masum Müslümanları katleden eli kanlı bir çetedir, bir terör örgütüdür. İslam lafzının kökünde barış vardır. İslam, ‘slm’ kelimesinden gelmektedir ki, ‘barış’ anlamına gelmektedir. Bizim dinimiz barış dinidir, kardeşlik dinidir. Birleşik Krallık’ın pek çok Müslüman vatandaşıyla çok kültürlü, çoğulcu yapısıyla diğer müttefik ve dostlarımıza kıyasla bu konuda bizi daha iyi anlayabileceğini düşünüyorum. Şunu samimiyetle söyleyebilirim ki; Birleşik Krallık ile özellikle terörizmle mücadele alanında yürüttüğümüz işbirliği, diğer ortaklarımızla kurduğumuz mekanizmaların çok çok ilerisindedir.

Kıymetli misafirler;

Birleşik Krallık’a yapmakta olduğum bu ziyaretim vesilesiyle Majesteleri Kraliçe II. Elizabeth ve Başbakan Sayın May ile de kapsamlı görüşmeler yapacağız. Bunun yanında bu görüşmelerde vereceğimiz mesajı bir kez de burada tekrar ediyorum: Birleşik Krallık değer verdiğimiz ve güven duyduğumuz stratejik ortağımızdır. Türkiye olarak biz ‘Brexit’ sonrası dönemde de Birleşik Krallıkla her alanda daha fazla işbirliği yapmaya hazırız. Bu doğrultuda sizlerden destek ve katkı bekliyoruz. Türkiye’nin sahip olduğu potansiyeli gelin bölgesel ve küresel düzeyde birlikte değerlendirelim.

Biz zor zamanlarımızda yanımızda olan dostlarımızı asla unutmayan bir milletiz. Yeni bir dönemin eşiğinde olduğumuz şu günlerde bizimle birlikte yol yürüyecek dostlarımıza vereceğimiz değer ise, çok daha farklı olacaktır.

Hepinize teşekkür ediyorum. Türk-İngiliz Tatlıdil Forumunun bir sonraki toplantısı için şimdiden sizleri Türkiye’ye bekliyorum. Kalın sağlıcakla.