Özbekistan Âli Meclisi’nde Yaptıkları Konuşma

30.04.2018

Sayın Başkan,

Özbekistan Âli Meclisi’nin kıymetli üyeleri,

Çok değerli kardeşlerim;

Sizleri şahsım ve heyetim adına en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Sizleri merhum Erkin Vahidov’un şu güzel dizeleriyle selamlamak istiyorum:

“Tarihindir bin asırlar içinde gizli Özbeğim,

Sana yaşıttır Pamir ve Aksaçı Tiyanşan, Özbeğim

Söylesin Afrasiyab ile söylesin Orhun yazısı,

Eski tarih halkasında

Bir tane inci, Özbeğim.

EI-Birunı, EI-Harezmi, EI-Farab soyundan,

Aslı nesli belki Uzluk, Belki Tarhan, Özbeğim.”

Evet, buradan Özbekistan halkının siz kıymetli temsilcileri şahsında bütün Özbek kardeşlerimi selamlıyorum.

Ata yurdumuz, gözbebeğimiz Özbekistan’a yaptığım bu devlet ziyareti vesilesiyle siz değerli kardeşlerime hitap etmekten büyük bir memnuniyet duyuyorum. Şahsıma Özbekistan Âli Meclisi’ne hitap etme fırsatı verdiğiniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Asya’nın kalbinde, doğu ile batının, güney ile kuzeyin buluştuğu, mümbit Maveraünnehir bölgesinin merkezinde yer alan Özbekistan’da kendimizi evimizde, hatta evimize dönmüş hissediyoruz.

Türkistan medeniyetinin doğduğu ve geliştiği bu topraklar Biruni, Mirza Ulugbek, İbn-i Sina, Harezmi, Ali Kuşçu gibi dünyayı aydınlatan, insanlığın ufkunu genişleten bilim adamlarını yetiştirmiştir. İmam Buhari, İmam Maturidi, İmam Tırmizi, Bahaeddin Nakşibendi gibi manevi önderlerimiz buranın, bu toprakların armağanıdır. Onlar ebediyete göçmüş olsalar da, geride bıraktıkları miras sadece Özbekistan’ı değil Anadolu’yu da aydınlatmaya devam ediyor. Taşkent ile Ankara, Semerkant ile Konya, Buhara ile Bursa, Hiva ile Edirne asırlardır işte bu manevi havayı teneffüs ediyor.

Kıymetli kardeşlerim;

Gönüller arasına sınır çizilmez. Kalpleri, yürekleri bir olanlar için mesafelerin hiçbir anlamı yoktur. Bizim inancımızda, bizim geleneğimizde kardeşlik en kıymetli hazinedir. Özbekistan’ın 16 Aralık 1991 tarihinde bağımsızlığını yeniden kazanması, Özbek kardeşlerimiz kadar Türk milleti için de büyük bir gurur kaynağı olmuştur. Türk hükümetleri Özbekistan’ın güçlenip gelişmesine destek olabilmek için imkanlarını seferber etmiştir. 1996 yılında imzalanan Ebedi Dostluk ve İşbirliği Anlaşması günümüzde de değerini ve anlamını koruyor. Bugün hem Türkiye, hem Özbekistan 1990’lı yıllara nazaran hamdolsun çok daha güçlüdür.

Değerli kardeşim Cumhurbaşkanı Sayın Şevket Mirziyoyev’le özellikle de beraber ülkelerimizi daha ileri taşımak için ‘amelde birlik’ ruhuyla çalışıyoruz. Cumhurbaşkanı değerli kardeşimle 25-27 Ekim 2017 tarihlerinde Türkiye’ye yaptığı ziyareti sırasında ilişkilerimizi stratejik ortaklık düzeyine çıkarmıştık. Bugün imzaladığımız ortak açıklama ile de Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyini ihdas ettik. Bu mekanizmanın sağladığı imkanlarla ekonomiden savunma sanayine, eğitimden kültüre, çevreden enerjiye, tarımdan turizme her alanda işbirliğimizi daha da güçlendireceğiz.

Tabii bugün biz aslında 25 anlaşmayı imzaladık. Bugüne kadar herhalde Özbekistan böyle bir büyük paket imzalamamıştır. Ama bugün kardeşimin de ifade ettiği gibi; ‘biz ilk defa bu kadar çeşitli, bu kadar zengin bir paketi imzalıyoruz’ dedi. Rabbim tesirini halk etsin. İnşallah güç birliği yaparak ilişkilerimizi kardeşliğimize yakışır noktaya süratle getireceğiz. Hem ikili mekanizmamızın gelişmesi, hem de Özbekistan’ın hak ettiği konuma ulaşması için kardeşim Mirziyoyev’in yürüttüğü çalışmaları takdirle takip ediyoruz.

Özbekistan Âli Meclisi’nin ve devlet idarelerinin 2017-2022 Eylemler Stratejisi çerçevesinde gösterdiği bu gayretin, çabaların, daha birinci yılında meyvelerini vermeye başladığını görüyoruz. Sayın Mirziyoyev’in iş ve yatırım ortamını iyileştirmeyi esas alan kararlı adımları, Özbekistan’ı yatırımcıların gözünde daha cazip bir ülke ve güvenilir bir ortak haline getiriyor.

Özbekistan kalkınma ve refah yolunda çok hızlı mesafe kaydediyor. Şüphesiz ekonomik kalkınma tabiatıyla bugünden yarına gerçekleşecek bir hadise değildir. Bunun için çok çalışmak, planlı hareket etmek, azim, inanç ve özgüvenle davranmak gerekir. Kalkınmada özellikle de istikrar ve güven, olmazsa olmaz iki başlıktır. Bunu başardığımız anda inanıyorum ki Özbekistan çok kısa zamanda şu anda kişi başına milli gelirini 3’e, 5’e, 10’a katlayacaktır. Zira yeraltı-yerüstü zenginlikleriyle Özbekistan bereketli topraklar; buralardan Allah’ın izniyle her şey çıkar. Yeter ki azmedelim, çalışkan Özbek kardeşlerim burada azminden hiçbir şey kaybetmesin ve neticeyi aldığımızı göreceksiniz.

Özbekistan’ın bu yeniden yükseliş döneminde Türkiye her türlü desteği vermeye hazırdır. Hamdolsun bu yönde son yıllarda çok önemli bir ivme yakaladık, ortak çabalarımız neticesinde 2017 yılında ticaret hacmimiz yüzde 25 oranında artarak 1,5 milyar dolara ulaştı. Elbette biz bu rakamı yeterli görmüyoruz, şimdi bugün kendimize yeni hedefi belirledik, bu hedef nedir? 5 milyar dolara ulaşmak. Biz bunu yapar mıyız? Yaparız, yapmamak için hiçbir sebep yok. 33 milyon Özbekistan, 81 milyon Türkiye; el ele vereceğiz bunu da başaracağız. Aynı şekilde Özbekistan’daki Türk ve Türkiye’deki Özbek yatırımlarını artırmak için çabalarımızı yoğunlaştıracağız.

Bugün buraya büyük bir işadamı grubuyla geldim, biraz sonra inşallah Şevket Mirziyoyev kardeşimle işadamlarımıza hitap edeceğiz, onlara yeni bir heyecan vereceğiz. Girişimcilik ruhunu onlara farklı bir şekilde anlatacağız ve onların burada çeşitli alanlarda yatırım yapmalarını teşvik edeceğiz. Ve bununla birlikte burada yeni bir sürecin başlayacağına inanıyorum.

Diğer taraftan vatandaşlarımız her zamankinden daha büyük bir coşkuyla ortak medeniyetimizin doğup büyüdüğü bu toprakları ziyaret ediyor. Buhara’nın, Semerkant’ın manevi iklimini teneffüs etmek için, bunu yaşamak için insanlarımız buraya geliyor ve yeniden bir tarih ayağa kalkıyor. Bu bir diriliştir, bu aslında yeniden bir basübadelmevttir. Değerli kardeşim Mirziyoyev’e Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağladığı içi bir kez daha teşekkür ediyorum. Artık Türkiye’den Özbekistan’a, Özbekistan’dan Türkiye’ye geliş-gidişler çok daha fazla bir şekilde artacaktır. Beşeri bağlarımızın daha da güçleneceğine inanıyorum.

Aziz kardeşlerim;

Küresel anlamda gerçekten son derece çalkantılı günler yaşıyoruz. Bugün dünyanın birçok köşesinde savaşın ve terörün çirkin yüzüne şahit oluyoruz. Maalesef gerek Türkiye, gerek Özbekistan bölgelerindeki istikrarsızlıktan en fazla etkilenen ülkelerin başında geliyor. Suriye, Irak, Yemen, Somali ve Afganistan’a barış ve istikrarın en kısa zamanda hakim olmasını, hem bu ülkelerdeki kardeşlerimizin selameti, hem bölgelerimizin esenliği için canı gönülden istiyoruz. Bu kapsamda Özbekistan ile işbirliğimizi güçlendirmeye hazırız. Geçtiğimiz ay Afganistan ve Özbekistan’ın ortaklaşa düzenlediği Uluslararası Taşkent Konferansının başarıyla sonuçlanmış olması da bizleri ayrıca sevindirmiştir.

Pasifikten başlayıp Anadolu’ya uzanan o kadim İpek Yolunun tam merkezinde yer alan Özbekistan, asırlardır farklı kültürleri huzur ve emniyet içinde yaşatmış bir ülkedir. Bu tarihi birikim uluslararası barışın tesisinde, bölgesel kalkınmada ve İslam medeniyetinin dünyaya daha iyi anlatılmasında Özbekistan’ı önemli bir aktör haline getiriyor. Köklerini bu topraklarda olan birlikte yaşama anlayışının bölgelerimizde ve dünyada barışı hâkim kılmamıza imkân vereceğine inanıyorum.

Bölgesel sahiplenme ve bölgesel işbirliği, istikrarın ve kalkınmanın kilit taşıdır. Değerli kardeşim Mirziyoyev’in komşu ülkelerle sorunları çözme ve yakın işbirliği geliştirme vizyonunu bu minvalde memnuniyetle izliyoruz. Türkiye olarak her biriyle ayrı bir gönül bağımız bulunan Orta Asya’daki kardeş ülkeler arasında işbirliği ve dayanışmayı güçlendirecek girişimlere elimizden gelen desteği sunmaya hazırız. İnşallah ortak çabalarımızla medeniyetlerin beşiği bu kadim coğrafyayı tarihte olduğu gibi tekrar sulh ve huzurun membaı haline getireceğimize inanıyorum.

Âli Meclisin kıymetli üyeleri;

Türkiye ve Özbekistan arasındaki ilişkilerin geliştirilmesine, Özbek halkının temsilcisi olan siz değerli kardeşlerimin ve Türk halkının temsilcisi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin de katkı yapacağından şüphe duymuyorum. Geçtiğimiz hafta açılışının 98. Yıldönümünü kutladığımız Türkiye Büyük Millet Meclisi, İstiklal Harbimizin karargâhı olan gazi bir Meclistir. Bu vesileyle, İstiklal Harbimize canlarıyla, mallarıyla ve dualarıyla destek olan Özbek kardeşlerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum.

Kurtuluş Savaşımız Türkiye’yle Özbekistan arasındaki muhabbet ve dayanışmanın örnekleriyle doludur. Hac vazifesini ifade ettikten sonra Türkiye üzerinden memleketlerine dönerken Çukurova bölgemizde Kuvayı Milliye’ye katılan Türkistanlı gönüllüler Hacı Yoldaş ve arkadaşlarının aziz hatırasına sonsuza dek sahip çıkacağız. Buhara-i Milliye’nin hazinesinden Türkiye’ye yardım gönderilmesini tereddütsüz onaylayan Buhara Meclisi üyelerini de hiçbir zaman unutmayacağız.

Özbek kardeşlerimiz Türk Ordusunun zaferini kendi zaferleri olarak görmüşler ve 6 Ekim 1922 tarihinde Taşkent’in Eskişehir semtindeki Cuma Meydanı’nda tertipledikleri büyük bir mitingle bu zaferi kutlamışlardır. Biz de onları kutluyoruz. Allah rahmet eylesin. 16 Temmuz 1922 tarihli Buhara Ahbarı Gazetesinde, ‘Yaşasın vatanlarını işgal eden düşmana karşı öz vatanlarını müdafaa eden Türk askerleri’ şeklinde manşet atılmıştır. Minare-i Kelam Meydanında Buharalılar ‘Anadolu’daki kardeşlerimizin zaferi kutlu olsun’ sloganlarıyla bir hafta kutlama yapıp aynı meydandaki Cuma mescidinde şehitler için hatimler indirmişlerdir. Biz onları anmayacağız da kimleri anacağız?

O günlerde Özbekistan’daki duyguları en güzel şekilde yansıtan 20. yüzyılın büyük şairlerinden Abdülhamit Süleyman Çolpan’ın Anadolu’nun muzaffer ordularına ithaf ettiği Tufan şiirinden sizlere bir bölüm okumak isterim:

“Ey İnönü, ey Sakarya, ey istiklâl erleri,

Milli Misak alınğança toktalmasdan ilgeri!

Bilemez kim katar katar kışlaklar,

Sinesige nan toldırgan kışlaklar,

Ot içinde şunın için ölişni,

Artıv körüp anı otka saldınız,

Anı kanga, okka, otka saldınız,

Fakat bu kün tatlı bir öç aldınız,

Yene bir kor tarihlerde kaldınız!

Ey istiklal, ey Sakarya, ey İnönü erleri,

Yür, mazlumlar tufanının öç alguçi selleri!”

Evet, ebedi kardeşliğimizin her daim kaim ve güçlü olmasını diliyorum. Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, Özbekistan’a gerçekleştirmekte olduğum devlet ziyaretinin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Bildiğiniz gibi bu akşam Berat Gecesi ve tüm İslam dünyasının Leyle-i Berat’ını kutluyorum, tebrik ediyorum. Birliğimize, beraberliğimize vesile olmasını özellikle diliyorum. Şahsıma ve heyetime gösterilen Özbek misafirperverliği için sizlere en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyor, hepinizi Allah’a emanet ediyorum.