Bakanlar Kurulu, AK Parti MKYK Üyeleri ve Grup Başkan Vekilleri ile İftar Programında Yaptıkları Konuşma

29.05.2017

Sayın Başbakan,

AK Parti Genel Merkez organlarının kıymetli üyeleri,

Değerli bakanlar,

Sevgili dostlar;

Sizleri en kalbi duygularımla, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Cumartesi günü başlayan Ramazan-ı Şerifinizi tebrik ediyorum. Rabbim tutuğumuz oruçları, yaptığımız ibadetleri, diğer hayrü hasenatımızı kabul ve makbul eylesin.

Mayıs ayı hem ülkemiz, hem de bizler için gerçekten çok yoğun geçti. Bu ay içinde Türkiye’nin uluslararası ilişkileri bakımından büyük öneme sahip 6 yurt dışı ziyaretimiz oldu. Hindistan, Rusya ve Amerika seyahatlerimiz ikili görüşme, Kuveyt ziyaretimiz ikili görüşme ve temel atma, Çin ve Belçika seyahatlerimiz de zirve toplantılarına iştirak amaçlıydı. Ayrıca, 21 Mayıs’ta yapılan AK Parti 3. Olağanüstü Kongresinde delegelerimizin teveccühüyle yeniden Genel Başkanlık görevine seçildim. Aynı kongrede Genel Merkez organlarına seçilen arkadaşlarımızı da bir kez daha tebrik ediyorum.

Bugün Merkez Karar ve Yönetim Kurulumuzu toplayarak Merkez Yönetim Kurulumuzu da belirledik. Merkez Karar Yönetim Kurulu toplantımızda ifade ettiğim bir hususu burada tekrarlamak istiyorum. AK Partinin 15 yıla yakın zamandır iktidarda kalmasının sırrı, sürekli kendini yenileme iradesine sahip olmasıdır. Olağanüstü Genel Kurulumuzda seçilen Merkez Karar Yönetim Kurulu üyelerimiz arasında 20’li yaşlarında başında gençlerimiz bulunuyor. Örneğin 21 yaşında bir genç kızımız var, 23 yaşında yine bir genç kızımız var. Cumhuriyet tarihindeki özellikle siyasi parti yapılanmaları içinde şu anda AK Parti’nin yapmış olduğu bu reformu bugüne kadar hiçbir siyasi hareket gerçekleştirememiştir. Çünkü güvenleri yoktu, gençliğe inanmıyorlardı, 30 yaşın altını asla kabullenemiyorlardı; ama biz bunu önce 25’e, daha sonra da hamdolsun 18’e çekmiş bulunuyoruz.

Şu anda yaş ortalaması 47 olan Merkez Karar Yönetim Kurulumuzda 16 arkadaşımız 40 ve daha altı yaş grubuna mensuptur. Milletvekillerimizin yaş ortalaması biraz daha yüksek, 52 ortalaması var, hem kadro, hem program ve proje bakımından sürekli kendimizi yenileyerek milletimizin gönlündeki yerimizi güçlendireceğiz.

Tabi burada bir şeye çok dikkat etmemiz gerekiyor; Merkez Karar Yönetim Kurulunda da özellikle söyledim, bize tevazu yakışır, bu tevazudan asla taviz vermemeliyiz. Biz kendimizi alçalttıkça, biliniz ki gönüllerde yükseliriz. Ama yok, biz şöyle kedimizi yükseklerde görmeye gayret edersek alçalırız. Şunu bilelim ki; dağlar bizden yüksektir ve buradan asla taviz vermememiz gerekir.

Yönetim sistemi değişikliğinin ardından milletimize verdiğimiz sözleri yerine getirmek için artık önümüzde hiçbir bahane, hiçbir engel kalmadı. Bundan sonraki ilk seçim yılı olan 2019’a kadar yoğun ve netice almaya yönelik bir program uygulamaya mecburuz. İlk etapta, bugün söyledim, bakanlarımızdan 180 günlük bir çalışma programı hazırlamalarını bekliyorum. Bu çalışma tıpkı iktidara ilk geldiğimiz günlerdeki gibi 100 günlük programımız benzeri doğrudan milletimizin günlük hayatına dokunan, meselelerin çözümüne yönelik pratik teklifleri içermelidir ki bu bizim aynı zamanda bir yol haritamız olacak. Yoğun bir şeklide çalışmalarımızı sürdürmemiz gerekiyor.

Aynı şekilde partimizin de teşkilatlarımızla ilgili çalışmaları süratle tamamlayarak seçim hazırlıklarına başlaması gerekiyor. Ne demek? Yani bu yılsonuna kadar biz tüm il yönetimlerini, ilçe yönetimlerini, belde yönetimlerini yenilemek durumundayız. Adeta bir metal eskimesi görüyorum, dolayısıyla bu değişikliği yapmaya mecburuz. Belediyelerimizde nerelerde ne gibi eksiklik var, şikayetler nedir, bunların üzerine gitmemiz gerekiyor. Ve arkadaşlarla da onu konuştum, bir ekip burada oluşturacağız, bir ekip de Cumhurbaşkanlığı makamında ve bu oluşturacağımız ekiplerle çok yoğun bir kontrol mekanizmasını çalıştıracağız, çünkü aldığımız şikâyetleri neticeye ulaştırmamız gerekiyor. ‘Efendim, işte malum bizim şikâyet mercilerimiz var, partimizde de var, Başkanlıkta da var, Cumhurbaşkanlığında da var’; gelen bütün o mektuplar vesaire orada kalıyor. Mesele bunu çözüme ulaştırmak, çözüme ulaştırmak için de bu adımları atmaya mecburuz.

Değerli arkadaşlar,

Son 3 yıldır ülke ve millet olarak gerçekten çok yorulduk. 2013 Mayıs’ında Gezi olaylarıyla başlayıp 17-25 Aralık yargı-emniyet darbe girişimiyle tırmanan, 2014 mahalli idareler ve Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle devam eden, 2015’teki iki ayrı milletvekilliği seçimiyle süren, PKK’nın hendek eylemleri ve DEAŞ’ın saldırılarıyla kanlı bir boyut kazanan, FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişimiyle adeta zirveye ulaşan, 16 Nisan halkoylamasıyla da şimdilik finalini yapan bir süreçten söz ediyoruz. Pek çok ülkenin çeyrek yüzyılda, yarım yüzyılda yaşamadığı kadar çok hadiseyi biz 3 yıla sığdırdık.

Milletimiz her birinde farklı yöntemlerin ve örgütlerin ön planda olduğu bu saldırıların hepsinde de yanımızda yer aldı, onun için milletimize bizler gerçekten müteşekkiriz ve bize güçlü bir destek verdi. Sürekli teyakkuz halinde tuttuğumuz milli reflekslerinde en küçük bir rehavete meydan vermedikleri için milletimizin her bir ferdine şükran borçluyuz. Bu borcu ancak demokraside ve ekonomide yapacağımız yeni reformlarla milletimizin beklentilerine cevap vererek ödeyebiliriz. Üst üste pek çok fedakarlık talep ettiğimiz milletimizi rahatlatacak bir programı süratle hazırlayıp hayata geçirmek mecburiyetindeyiz. Bunun için milletimizin karşısına ilk etapta 180 günlük, ikinci aşamada ise 2019’a kadar olan dönemi kapsayacak daha derinlikli bir eylem planıyla çıkacağız. 2023 hedeflerimizin provası mahiyetindeki bu çalışmaları hep birlikte hızla ve kararlılıkla yürüteceğiz.

Bölgemizin merkezinde olduğu küresel yeniden yapılanma sürecinde karşımıza çıkacak sınamaları güçlü şekilde karşılayabilmemiz için de bu dönemi çok iyi değerlendirmemiz şart. Zamanımız az; ama işimiz çok. Bunun için tek bir gün, tek bir saat dahi kaybetmeden gündemimizdeki meselelere yoğunlaşmalıyız. 180 günlük programı Haziran ayı sonu itibarıyla başlatacağız, dolayısıyla hazırlık için yeteri kadar zaman var. Bir kez daha tabi şu anda içinde bulunduğumuz Ramazan-ı Şerifin feyzinden, bereketinden de istifade etmeyi ihmal etmeyelim.

Bu vesileyle, özellikle ana kademeye, ana kademenin yanında Genel Merkez Kadın Kollarına, bunun yanında Genel Merkez Gençlik Kollarına özellikle ricada bulunuyorum; aman artık işi hafife almayacağız ve Türkiye’de tüm siyasi hareketlerin adeta gıptayla baktığı bir çalışmayı biz ülkemizde sergileyeceğiz. Şu ne yapıyor, bu ne yapıyor, biz birilerine illa da cevap yetiştirelim mi, yetiştirmeyelim mi, bunun gayreti içerisinde olmamıza gerek yok. Bizim soracağımız tek şey var, biz ne yapıyoruz? Ve bu sorumuza cevap bulduğumuz veya verdiğimiz anda kimse bizi tutamayacaktır.

Ben bir kez daha Ramazan-ı Şerifinizi kutluyorum. Ya Rab, Ramazan-ı Şerife kavuşturduğun gibi Ramazan Bayramına da kavuşturmanı niyaz ediyorum. Sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla.