Türkiye’den KKTC’ye Su Temini Projesi Geçitköy Barajı Açılış Töreni’nde Yaptıkları Konuşma

17.10.2015

Sayın Cumhurbaşkanı,

Sayın Başbakan,

Sevgili Kıbrıslı kardeşlerim;

Sizleri en kalbi duygularımla, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.

Bugün ‘asrın projesi’ olarak da nitelendirilen Türkiye’den Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne hayat suyunu getirecek boru hattı projesinin açılışını sizlerle birlikte yapmanın bahtiyarlığını yaşıyorum.

Sözlerimin hemen başında, bu topraklarda Kıbrıs Türkünün varlığı, hukuku ve özgürlüğü için şehit olan Mehmetçik ve mücahitleri rahmetle yâd ediyor, hayatta olan gazilerimize Allah’tan sağlıklı uzun ömürler diliyorum.

Bu projenin temelini Başbakan olduğum dönemde, 7 Mart 2011 tarihinde, Derviş Bey’le birlikte atmıştık ve en kısa sürede bitireceğimizin -az önce Veysel Bey’in de ifade ettiği gibi- tarihini de vermiştik. Gerek Başbakanlığım dönemimde, gerekse Cumhurbaşkanı olduktan sonra bu projenin her aşamasını, her evresini başından sonuna kadar bizzat takip ettim, karşılaşılan sorunlarla yakından ilgilendim. Hamdolsun, bugün verdiğimiz sözü yerine getirmenin haklı gururunu, sevincini yaşıyoruz.

İçme açma suyu artıma tesisi ve dağıtım hatları dahil 1 milyar 600 milyon liraya mal olan bu önemli projenin ülkelerimiz ve bölgemiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu büyük eseri bizlere kazandıran, Başbakan olduğum dönemde, Belediye Başkanlığım döneminde değerli dava arkadaşım, mesai arkadaşım Orman ve Su İşleri Bakanımıza ve tüm ekibine, bu projenin hayata geçmesinde emeği olan mimarından mühendisine, işçisine kadar ve müteahhit yüklenici firma Kalyon İnşaat’a, her bir kardeşime ayrıca teşekkür ediyorum.

Değerli kardeşlerim,

Bugün burada sadece bir baraj açmakla kalmıyoruz; aslında on yıllardır ihtiyacı hissedilen, rüyası görülen bir hayali gerçeğe dönüştürüyoruz. Evet, Kuzey Kıbrıs’ın verimli topraklarına Anavatan Türkiye’den hayat suyu götürmek pek çok hükümetin, siyasi liderin hayaliydi. Sayın Akıncı’nın ifade ettiği gibi, ‘Yeşil Ada artık Sarı Ada oldu’ ifadesi çok anlamlı. Şimdi bunu aslına döndürmenin bahtiyarlığını yaşıyoruz, bu bakımdan çok önemli.

Gerek Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik ve siyasi durum, gerekse Ada’daki şartlar bu hayalin vücut bulmasına hep mani olmuştu. Maalesef bir dönem Türkiye kendi sorunlarıyla uğraşmaktan çevresiyle, dost, kardeş ve akraba topluluklar ilgilenemedi. Biz Türkiye’nin 2002 yılından itibaren gerçekleştirdiği hem ülke içindeki, hem de ülke dışındaki yatırım hamlelerinden Kıbrıslı kardeşlerimizin de yararlanmasını arzu ettik. 2010 yılında imzalanan hükümetler arası anlaşma ile ilk adımı atılan Mart 2011 yılında Anamur’da temelini attığımız projeyi işte şimdi planladığımız şekilde Kıbrıslı kardeşlerimizin hizmetine sunuyoruz.

Az önce Anamur’daydık, Anamur’da Sayın Başbakanımız, bunun yanında Cumhurbaşkanımız ve Sayın Başbakan, dörtlü olarak, orada bir tören yaptık. Şimdi de burada sizinle birlikteyiz; çünkü bu heyecanı sizlerle de paylaşmak istedik.

Kardeşlerim,

Bu eser neresinden bakarsanız bakın; gurur verici örnek bir yatırımdır. Az önce helikopterle tabi barajın üzerinde şöyle bir turladık. Orada o aşkı, o heyecanı, o eseri gördük. Biliyorsunuz güzel bir söz var; ‘Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz / Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.” Bir başka söz daha var; “Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri.” Şimdi eserlerle mi anılacağız, lafla mı anılacağız, mesele bu. İşte bu sözün anlam kazandığı en güzel örneklerden biri burasıdır.

Kardeşlerim,

Türkiye gerçekten isterse azimle, dirayetle, kararlılıkla çalışırsa ulaşamayacağı hiçbir hedef, gerçekleştiremeyeceği hiç proje yoktur. İşte biz 150 yıllık bir rüya olan Marmaray’ın temelini attığımız zaman herkes bize, ‘Bunlar çok hayalperest’ diyorlardı. Boğaz’ın altından Marmaray geçti mi? Geçti. Ve şimdi Avrasya Tüneli yapılıyor; Avrasya Tüneli de önümüzdeki yıl bitecek.  İşte burada da suyu şimdi Anamur’dan buraya bağladık. Bu millet yapar.

Kardeşlerim,

İnanç öyle bir şeydir ki tekeden bile süt çıkartır; bütün mesele inanmak. Bugün hep birlikte bunun sadece temelsiz bir iddia değil, bir hakikat olduğuna şahit oluyoruz. Bugün Anadolu’dan gelen suyla Akdeniz’in bu güzel adası suya, can suyuna kavuşuyor. Biraz önce açılışını yaptığımız Alaköprü Barajı’ndan alınacak yıllık 75 milyon metreküp su, Türkiye tarafı 24 kilometre, deniz geçişi 80 kilometre, Kuzey Kıbrıs 3 kilometre olmak üzere, toplam 107 kilometrelik boru hattıyla buraya aktarılıyor. İnşallah bu projeyle Kıbrıslı kardeşlerimize içme ve kullanma suyu temin edilerek 50 yıllık su ihtiyacı karşılanmış olacak.

Ha, Güney’dekiler eğer ‘Biz de bu sudan istifa etmek istiyoruz’ derlerse, Güney’e de, bunun adını ‘Barış Suyu’ koyar, onlara da buradan su veririz, çünkü bizim için aslolan insandır, insan. Ve biz ‘hep bana’ değil, hep bize diyoruz; özelliğimiz bu.

Ayrıca, sağlanacak sulama suyu ile de zirai gelir elde edilecek, Kıbrıs’ın tarımı daha da canlanacak. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti bu proje ile tüm bölgenin çekim merkezi olma yönünde güçlü adımlarla ilerlemeye devam edecek.

Burada huzurlarınızda bir kez daha ifade etmek istiyorum; Anavatan Türkiye olarak Kıbrıs’taki kardeşlerimizle ebedi kardeşliğimizi ve dayanışma ruhumuzu akamete uğratmadan ilelebet sürdüreceğiz. Kıbrıslı kardeşlerimizin maruz kaldıkları mağduriyetleri giderek dünyada hak ettikleri yeri almaları yönündeki çabalarımız yoğun bir şekilde devam ediyor. Hafta içinde Sayın Obama’yla da görüşmemiz oldu, Kıbrıs’ı konuştuk. Geçen Avrupa’da, Brüksel’deydim; oradaki liderlerle aynen yine Kıbrıs’ı konuştuk. Derdimiz Kıbrıs, ideal noktaya nasıl ulaşacağız? Onun için de gerek sizlerin burada masada verdiğiniz mücadele, aynen bizim uluslararası camiada verdiğimiz mücadeleyle hedefe er veya geç adil bir şekilde ulaşacağız. Bilhassa son günlerde ivme kazanan bu müzakere döneminde garantör ülke Anavatan olarak süreci anbean takip ediyoruz.

Biz Türk tarafı olarak yarım asra askın bir süredir uluslararası toplumun ve Birleşmiş Milletler’in gündemini işgal eden bu sorunun çözümü konusunda samimiyiz. Şimdiye kadarki çabalarda her zaman bir adım önce olacağız dedik, önde olduk. İyi niyet ve samimiyetle hareket ettik. Şu gerçeği hiç kimse görmezden gelemez: Ada’da adil, kalıcı, sürdürülebilir barışı isteyen taraf her zaman Kıbrıslı Türkler olmuştur. Bugün de Kıbrıs sorununun Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğini, meşru haklarını teminat altına alacak şekilde kapsamlı bir çözüme kavuşturulmasını savunuyoruz. Zira biz bu konuya sadece Kıbrıs açısından değil, daha geniş bir çerçeveden bakıyoruz. Kıbrıs’ta adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılmasının yalnızca Ada’daki taraflara değil, başta Doğu Akdeniz olmak üzere geniş bir coğrafyaya olumlu yansımaları olacaktır. Kıbrıs’ta çözüm, Doğu Akdeniz’in bir barış, istikrar ve işbirliği sahasına dönüşmesine katkı sağlayacaktır. Bu da başta Kıbrıs’taki iki taraf olmak üzere ilgili tüm tarafların, uluslararası toplumun ve dünya barışının menfaatine olacaktır. Ayrıca, Ada’nın gerek potansiyeli ortaya çıkacak, şimdiye kadar değerlendirilememiş pek çok imkan, fırsat değerlendirilmeye başlayacaktır.

Bu vesileyle özellikle de Rum kesimine seslenmek istiyorum: Temennim odur ki, Ada’nın tamamının ihtiyacını karşılayabilecek bu sudan adil ve kalıcı bir çözüm neticesinde tüm Kıbrıs yararlanabilsin. Anadolu’dan gelen bu suyla sadece Kıbrıs’ın toprakları değil, aynı zamanda barış umudu da nasibini alsın. Anadolu’nun suları gönüllerde, zihinlerde bir ve beraber yaşama ikliminin yeşermesine, kök salıp meyve vermesine vesile olsun.

Değerli kardeşlerim,

Kuşkusuz müzakere sürecinin arzulanan hedefe ulaşması için çalışmaya devam edeceğiz. Ancak, süreçte meydana gelen gelişmelerden bağımsız olarak biz Kıbrıslı Türk kardeşlerimizin daha müreffeh bir geleceğe yol alabilmeleri için her türlü desteği vermeye devam edeceğiz. Kıbrıs Türk halkının refahı, Kıbrıs’ın ekonomi alanındaki başarısı, kendi ayakları üzerinde güvenle durabilmesi, kalkınması ve gelişmesi öncelikli hedefimiz olmalıdır. Birlikte hareket ederek Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni süratle ekonomik olarak çok daha sağlam, müreffeh ve rekabet edebilir bir yapıya kavuşturabileceğimize inanıyorum.

Nitekim son dönemde bu bağlamda kararlı bir politika uygulanmış ve önemli gelişmeler sağlanmıştır. Çalışmalarımızın meyvesini vermekte olduğunu, ekonominin güçlendiğini ve refahın giderek arttığını memnuniyetle müşahede ediyoruz. Sağlıklı, sürdürülebilir, üretken ve rekabet gücü yüksek bir ekonomik yapı, çözüme ulaşılsın ya da ya da ulaşılmasın Kıbrıs Türk halkının geleceğinin en önemli teminatı olacaktır.

Şunu asla unutmamalıyız: Kıbrıs Türk halkı bugünlere birlik ve beraberlik içinde milli değerlerine sahip çıkarak gelmiştir. Gönlü birliğimizi, dayanışma ruhumuzu ve bu asil milli davaya olan inancımızı muhafaza ettiğimiz sürece aşamayacağımız hiçbir engel yoktur. Kardeşlerim, sizlerden son olarak bir şey istiyorum, bir olalım, iri olalım, diri olalım, kardeş olalım. Ve şunu unutmayın: Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devle;, bu anlayışla geleceğe yürümeliyiz.

Bu düşüncelerle sözlerimi tamamlarken, bu projenin hayata geçirilmesinde emeği geçen herkese en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Barış suyunun Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne hayırlı ve uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.