Değerli misafirler,
Sağlık Bakanlığımızın değerli mensupları,
Hanımefendiler, beyefendiler, sevgili gençler, saygıdeğer hocalarımız;
Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyor, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne, milletin evine hoş geldiniz diyorum.
Sağlık Bakanlığımız tarafından düzenlenen Sağlıklı Yaşam Kültürünü Teşvik Projesi’nin ülkemize, milletimize hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu projenin geliştirilmesinde ve uygulamasında emeği geçenleri şahsım, milletim adına tebrik ediyorum.
Ülkemizdeki bireylerin yüzde 72’sinin düzenli fiziksel aktivite yapmadığının araştırmalarla ortaya çıktığı bir dönemde, projenin önemli bir teşvik ve hatırlatma vesilesi olacağına inanıyorum. Projenin özellikle 5 ve 6, hatta 7’nci sınıf öğrencileriyle üniversite gençliğini hedefliyor olması beni ayrıca memnun etmiştir, mutlu etmiştir.
Çünkü ben ilkokul yıllarında başladığım futbolu ortaokul ve lise yıllarında da sürdürmüş, sporla sosyal ve siyasi çalışmaları birlikte devam ettirmiş bir kişiyim. Daha sonraki dönemlerde de vakit buldukça futbol oynamaya gayret gösterdim. Bugün de yoğun programıma rağmen fırsat buldukça evimdeki spor aletlerinde egzersiz çalışmalarını sürdürüyorum. Sporla bu derece iç içe yaşamış, bugün de aynı heyecanı devam ettiren biri olarak bu projeyi canı gönülden destekliyorum.
İnsan sağlığına zararlı sigara, içki, uyuşturucu başta olmak üzere, her kötü alışkanlığa karşı hassasiyetimi herhalde bilmeyen, duymayan yoktur. Mücadelemi şu anda da devam ettiriyorum. Kimi görürsem şöyle cebinde eğer sigara paketi varsa hemen orada kendisiyle sigarayı bırakma sözünü almak üzere, ‘nikahı’ kıyıyoruz. Örneğin dün akşam Irak’tan gelen kardeşlerimle de aynen bunu yaptık. Çünkü bir tarafta bakıyorsunuz sigara içen bir aktif içici, öbür tarafta başta eşi olmak üzere ev pasif içicilerle dolu. Zararı gören kim? Pasif içiciler... Ve tabi bu onlarda da bir mutluluk meydana getiriyor ‘bizi bu beladan kurtardınız’ diye. Bunu hep birlikte devam ettirmemiz lazım. Ekranları başında bizi izleyen tüm vatandaşlarımın bu hassasiyeti sürdürmelerinin çok çok büyük önemi olduğuna inanıyorum.
Gerek tütün, gerek alkollü içkilerin toplumumuzda meydana getirdiği hasar meydandadır. Düzenli fiziksel aktivitelerin, yani sporun insanları kötü alışkanlıklardan uzak tutma, sağlığı koruma ve disipline etme konusundaki olumlu etkisini de biliyorum, bunun faydasına inanıyorum. Hatta daha ötesi, manevi destekle teçhiz edilmiş sporun kişileri daha ahlaklı, daha huzurlu, daha dingin hale getirdiğini daha iyi insan yaptığını da düşünüyorum.
Değerli kardeşlerim,
Tabii, sağlıklı yaşam dediğimiz hadise aslında bir hayat biçimi. Ülkemizde bu konuda yaygın ve köklü alışkanlık olmadığının farkındayız. Aslında tarihi ve kültürel olarak spora, sağlıklı yaşamın diğer unsurlarına yabancı bir millet değiliz. Kanuni Sultan Süleyman’ın o meşhur şiirini bilmeyen yoktur sanırım; ‘Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi / Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.’ O Devlet-i Aliye-yi Osmaniye’yi bir sağlıklı nefese feda edebilecek bir anlayış, bizim kültürümüzde var. Bu iş bu kadar önemli. Evet, halk içinde devletten daha itibarlı bir şey olmadığı gibi, dünyada da sağlıklı bir nefes gibi, sağlıklı bir hayat gibi mutluluk yoktur.
Peygamber Efendimizin kaybedilmeden önce ganimet bilinmesini tavsiye ettiği nimetlerden biri de sağlıktır. Bu kutlu tavsiyeye uyarak hastalık gelmeden sağlığımızın kıymetini bilmeliyiz.
Millet olarak günlük hayatımızda sıkça kullandığımız “sağlık olsun” gibi, “her işin başı sağlık” gibi çok güzel ifadeler de vardır. Ecdadımız savaşta, düğünde, bayramda, velhasıl her fırsatta güreşten ciride ve pek çok farklı yöresel oyuna kadar fiziksel aktivite gerektiren sporları bir eğlence, bir gelenek anlayışıyla gerçekleştirmiştir.
Yine nüfusunun çoğunluğunun kırsal kesimde meskun olduğu, teknolojik imkanların henüz bu kadar yaygınlaşmadığı dünün Türkiye’sinde insanlarımızın bugün özenerek yâd ettiğimiz pek çok fiziksel aktiviteyi, günlük hayatının bir parçası olarak yaşıyordu. Bugün de Karadeniz’in yaylalarına, Toroslar’ın tepelerine, Doğu Anadolu’nun dağlarına, Ege’nin, Trakya’nın ovalarına gittiğinizde oralarda yaşayan insanlarımızın aynı hayat biçimini devam ettirdiğini görürsünüz.
Ancak, bugün nüfusumuzun yaklaşık yüzde 80’e yakını şehirlerde yaşıyor, şehir yaşantısı içinde düzenli spor yapma, fiziksel aktiviteleri bilinçli olarak hayatımızın bir parçası haline getirme alışkanlığımız ise maalesef çok zayıf.
Yerel yönetimler bu konuya ne yazık ki gerekli hassasiyeti hala göstermiyorlar. Şu anda bu işi en iyi yapan şehirlerimizden bir tanesi Konya’dır. Bunu aynen diğer vilayetlere yaygınlaştırmamız lazım. O zaman bakacaksınız ki evinden çıktığı zaman arabayla değil bisikletiyle işine giden vatandaşlarımız olacak. Hem işine dingin bir şekilde varacak, daha sonra evine gelirken de aynı şekilde, sağlıklı bir şekilde evine dönmüş olacak. Bu adımı bizim de atmamız lazım.
Bu durum obezitenin ve buna bağlı hastalıkların süratle yaygınlaşmasını da engelleyecektir; ama aksi, maalesef yaygınlaşmasına vesile olacaktır. İşte yine bir araştırma sonucu gösteriyor ki, ülkemizdeki 6-18 yaş grubu bireylerin neredeyse 4’te birinde kilo problemi var, daha ileri yaş gruplarında durum daha da vahim. İnşallah bu tür kampanyalarla hem yeni nesillerde, hem de yetişkinlerde obezite sorunun daha ileri boyutlara ulaşmasını engelleyeceğiz.
Esasen bu proje bizim 2010 yılından beri sürdürdüğümüz çalışmaların yeni bir safhasıdır. Başbakanlığım döneminde 2010 yılında yayınladığım bir genelgeyle ‘sağlıklı beslenme’, ‘hareketli hayat’, ‘obeziteyle mücadele’, ‘düzenli fiziksel aktivite’ ve ‘çevresel faktörlerin iyileştirilmesi’ gibi başlıklar altında bu mücadeleyi başlatmıştık. Bu genelge doğrultusunda Sağlık Bakanlığımızın stratejik planlarında ve Kalkınma Bakanlığımızın kalkınma planlarında bu konu ayrıntılı olarak yer aldı, projeler birer birer uygulamaya başlandı.
Birleşmiş Milletler ve Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası kuruluşların da bu çerçevede önemli çalışmaları, önemli kampanyaları var. Ve bundan dolayı da birçok ödülleri Türkiye olarak biz aldık.
Alışkanlıkların kısa zamanda edinilmesinin de, kısa zamanda terk edilmesinin de zor olduğunu biliyoruz. Ama burada koskoca bir milletin geleceğinin söz konusu olduğunu unutmamalıyız. Projelerimizi kararlı bir şekilde uygulayarak, bilhassa çocuklarımızın ve gençlerimizin bu konuda bilinçli bireyler haline gelmelerini temin etmeliyiz.
Değerli misafirler, Sağlık Bakanlığımız sağlıklı yaşam kültürünü çocuklarımıza ve yetişkinlerimize kazandırmak için bisiklet dağıtımı kampanyasını yürütüyor. Bu yılsonuna kadar 40 bin bisiklet 81 ilimizde üniversitelerimizde, okullarımızda dağıtılmış olacak. Önümüzdeki yıl için hedeflenen rakam 300 bin. 2018 yılına kadar toplam 1 milyon bisikletin Sağlık Bakanlığımız kanalıyla ülkemizde dağıtımı planlanmış vaziyette. Bununla birlikte toplumun her kesimini hareketli bir yaşam için teşvik edecek kampanyalar yürütülecek.
Tabi burada sadece merkezi yönetim değil, yerel yönetimlerin de vücudunu taşın altına koyması büyük önem arz ediyor. Bu proje ile bugüne kadar yeterli fiziksel aktivite içinde olmayan nüfusun sıklığının yüzde 10 oranında azaltılması hedefleniyor. Hiç şüphesiz 1 milyon bisikletin dağıtılması bu konuda ciddi bir sirkülasyona yol açacaktır.
Ancak bu dağıtılan bisikletlerin nerede kullanılacağını da düşünmek, hesap etmek durumundayız. Ülkemizde belli bölgelerimiz haricinde köklü bir bisiklet kullanma kültürü olmadığı için, bisiklet yolları konusunda kayda değer bir çalışma yapılmadığı bir gerçek. Az öncede ifade ettim, bu konuda bilhassa belediyelerimizin çok büyük eksikliği olduğunu düşünüyorum.
Artık bisikleti bir hobi aracı olarak görmekten vazgeçip bir ulaşım aracı olarak değerlendirmek mecburiyetindeyiz. Bu da bize ulaşımda ciddi rahatlıklar getirecektir. Bu yaklaşım beraberinde, yaya ve araç yolu yanında bisiklet yolu tahsisini de zorunlu hale getiriyor.
Bisiklet yollarını parkların, rekreasyon alanlarının içine sıkışmaktan kurtarıp günlük hayatın bir parçası haline dönüştürmeliyiz. Planlarda bisiklet yolu olarak ayrılan yerlerin başka amaçlarla kullanımına kesinlikle izin vermemeliyiz. Mevcut yolları da bisikletli ulaşıma uygun hale dönüştürme çabalarına hız kazandırmalıyız.
Buradan belediye başkanlarımıza sesleniyorum; bu konunun da bizzat takipçisi olacağım. Ziyaret ettiğim illerde, ilçelerde gözüm bisiklet yollarını arayacaktır. Şayet göremezsem oranın belediye başkanıyla bu meseleyi enine boyuna konuşmak gerektiği kanaatine varacağım.
Bu düşüncelerle bir kez daha Sağlıklı Yaşam Kültürünü Teşvik Projesi’nin hayırlı olmasını, hayırlı neticeler doğurmasını Allah’tan temenni ediyorum. Projenin geliştirilmesi ve uygulanmasında emeği geçenleri başta Bakanımız olmak üzere bir kez daha kutluyorum.
Sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyor, sağlıklı, huzurlu, güvenli bir hayat temenni ediyorum. Kalın sağlıcakla…