Değerli kardeşlerim,
Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum.
Açılışını yapacağımız Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Camiinin hayırlı olmasını diliyorum. Camimiz Beştepe Millet Camii ve Kongre Merkezi olarak bugün açılıyor. Adı Beştepe Millet Camii; milletimize hayırlı olsun. Camimizin Ankara’mıza ve bölgeye kazandırılmasında emeği geçen müteahhidinden, mimarından, mühendisinden işçisine kadar tüm arkadaşlara çok çok teşekkür ediyorum.
Bu camide kılınacak namazların, edilecek duaların Allah katında kabul ve karin olmasını niyaz ediyorum. Bu vesileyle bir kez daha sizlerin, milletimizin ve tüm Müslümanların mübarek Ramazan ayını ve Cuma gününü tebrik ediyorum. Allah’tan bu mübarek günlerin hürmetine dünyanın her yerindeki Müslüman kardeşlerimizi yaşadıkları sıkıntılardan, maruz kaldıkları zulümlerden kurtarmasını niyaz ediyorum.
Bu caminin gerek mimarisi, gerek külliye bütünlüğü içindeki konumuyla hem bölgeye, hem Ankara’ya, hem de ülkemize çok önemli katkılar sağladığına inanıyorum. Bizim medeniyetimizin en önemli maddi unsurları camilerimizdir. İnşa edilen her cami, bu topraklara vurduğumuz yeni bir mühürdür. Bu mühürlerin her biri de coğrafyamızdaki tapu senetlerimizdir.
Bir dönem maalesef her alanda olduğu gibi cami inşaatlarında da Allah’ın insanlara bahşettiği en güzel vasıflardan biri olan estetik anlayışını kaybetmiştik. Sadece dört duvardan, sadece toprak ve beton yığınlarından ibaret köyler, kasabalar, şehirlerle birlikte camiler de inşa etmiştik. Hamdolsun büyük bir mücadele sonunda biz yeniden tarihimizin, kültürümüzün kadim mimari anlayışını yeni bir sentezle, yeni bir yorumla ihya etmeyi, ayağa kaldırmayı başardık. Cumhurbaşkanlığı Külliyesinin tüm ana ve yardımcı binalarıyla işte bu mimari anlayışın en seçkin, en ihtişamlı örneklerinden biri olduğunu düşünüyorum.
Bizim ibadet mekânlarımızın büyüklüğü ve güzelliği, bu binaların yükseldikleri beldelere kattıkları anlam sebebiyledir. Bugün nerede bir kubbe, bir minare varsa, biliyoruz ki orası Müslüman yurdudur. ‘Şehadetleri dinin temeli’ olan ezanlar işte o minarelerden yükselir. Günde 5 vakit namaza işte o kubbelerin altında durulur. Bu bakımdan camilerimizin büyüklüğü ve güzelliği bizim için ancak iftihar kaynağıdır. Nasıl İstanbul deyince yedi tepesindeki yedi cami aklımıza geliyorsa, inşallah Ankara’yı da ayın özelliğe kavuşturuyoruz, bunun gayreti içindeyiz. İşte Kocatepe ve Beştepe, daha sonra bunu takip edecek olan diğer eserlerimiz...
Değerli kardeşlerim; birlik, beraberlik, dayanışma, yardımlaşma, infak ayı olan Ramazan’ın ortasına geldik. Bu mübarek ayı hem bireysel olarak, hem de toplum olarak en güzel şekilde değerlendirmeye çalışıyoruz. Ancak çevremizde maalesef bambaşka bir manzara var. Bilhassa da Suriye ve Irak’taki kardeşlerimizin yaşadığı sıkıntılar, Mısır’da yaşanan sıkıntılar, maruz kaldıkları zulüm tüm şiddetiyle devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde çeşitli ülkelerde canlı bomba ve silahlı baskın eylemleri gibi yine bu mübarek günlerin mesajına tamamen ters hadiselere şahit olduk. Uzak coğrafyalarda orucun ve namazın dahi yasaklandığı yerlerde hayat mücadelesi veren kardeşlerimizin olduğunu biliyoruz. Müslümanların, ilk kıblemiz olan Kudüs’e sokulmak istenmediği günler yaşıyoruz. Afrika’da açlığın, sefaletin, yokluğun, hastalığın pençesinde kıvranan kardeşlerimizin olduğunu bilerek iftarımızı, sahurumuzu yapmak bize ağır geliyor. Yerinden yurdundan edinmiş, tüm hayatı alt-üst olmuş kardeşlerimizin bir kısmını biz ülkemizde misafir ediyoruz. Bir kısmı başka yerlere sığınmış durumda. İnşallah camilerimizde, evlerimizde yapılan ibadetlerin ve bu noktada bütün kardeşlerimin yaptıkları duaların bereketiyle tüm Müslümanlar yaşadıkları sıkıntılardan Allah’ın izniyle kurtulacaklardır.
Bu millet güçlü olursa diğer kardeşlerimize de mutlaka faydası olacaktır. Ama biz zayıflarsak, karşılaşacağımız felaket inanın bana diğer kardeşlerimizinkinden daha büyük olur.
Burada kısa bazı teknik bilgileri sizlere vermek istiyorum. Şu anda bu camimizin oturumu 5177 metrekare. Bodrum, namaz katı ve mahfil katından oluşan camii, ana kubbe ve dört yarım kubbe ile örtülüdür. Yarım kubbelerin bitiminde her birinde 2 şerefe olan, yüksekliği yaklaşık 60 metreyi bulan 4 adet minare mevcuttur. Ana kubbe iç çapı, yine yaklaşık veriyorum rakamları, 21 metredir. Ana kubbenin zeminden yüksekliği içten yaklaşık 30 metredir. Yarım kubbelerin iç yarıçapı, yine yaklaşık veriyorum, 8 metredir. Cami girişindeki taç kapı 2 metre 80 santim genişliğindedir, açılır bölümü 3 metre 75 santim olan ve toplam 6 metre 75 santim doğrama yüksekliğine sahip olan kapı, mermer kaplama ve metal süslemelerle oluşturulmuştur. Karşılama yazı olarak Rad Suresi 24. Ayet ile taçlandırılmıştır. Engellilerin girişi için rampa düzeniyle yan girişler oluşturulmuştur. İstenirse bayanlar da ayrı olarak bu bölümden giriş yapabileceklerdir. Binada namaz alanları ve abdesthanelere dikey ulaşımı sağlayan iki adet asansör mevcuttur. Abdesthaneler, bodrum kat, zemin kat, birinci kat olmak üzere 6 bölüm halinde düzenlenmiştir. Ve toplam abdesthaneler 138 kişiye aynı anda hizmet verebilmektedir. Zemin katta yönetim bölümü, imam odası, sohbet odası da yer alıyor. Namaz alanı içerisinde müezzin mahfili, mihrap, minber, vaaz kürsüsü bulunuyor. Yaklaşık aynı anda 3 bin kişi namaz kılabilecek şekilde düzenlenmiştir.
Hat sanatına gelince; camideki bütün hat projelerinin hat sanatçısı Hüseyin Kutlu tarafından, grafik, tezyinatın tatbikatı ise nakkaş Semih İrteş tarafından yapıldığını özellikle burada ifade etmek isterim. Camideki hat sanatında ayetler, devlet, adalet, hak, doğruluk mesajları üzerine seçilerek tanzim edilmiştir.
Mimari özellikler noktasında ise, cami arazi içerisindeki diğer yapılarla uyum içerisinde Selçuklu ve Osmanlı mimarlık tarihinin bir sentezi olarak, yerleşkedeki kütlesel bütünlüğü tamamlayacak ve kıble aksını vurgulayacak şekilde yerleştirildi. Yan cephelerde ve kubbelerde kullanılan bol miktarda pencere ile iç mekânda doğal ışığın gücü kullanılarak manevi bir atmosfer sağlanması amaçlandı. İbadet edenleri dış dünyadan yalıtmak ve iç atmosfere zenginlik vermek amacıyla cami pencereleri çepeçevre vitraylarla kaplandı.
Üzerinde bulunan ince Selçuklu desenlerinin detaylarıyla stilize edilmiş tasarımıyla taç kapısı ibadete gelenleri iç mekâna doğru yönlendiriyor. Girişin iki yanında uzanan geniş saçaklar altından son cemaat alanına açılan çok sayıda kapı, yapının meydanla bütünleşmesini sağlıyor. Yarı kapalı hale getirilen giriş terası dinlenme, bekleme, ibadet gibi amaçlar için meydanla beraber kullanılabiliyor. Cami girişinde taç kapının ardındaki küçük kubbe, cemaatin bir sonraki mekân olan ana ibadet alanına geçişe hazırlıyor. Caminin iç mekânı kubbeli ve kemerli kısımların birbirine bağlanışındaki oranlar, iç içe mekânlarıyla bu mekânları belirleyen sıvalı, ahşap ve mermer kaplamalı farklı duvar yüzeyleriyle etkileyici bir atmosfer oluşturuyor. Hat sanatı ve içerisindeki mesajlarla, minber ve kürsünün tasarım bütünlüğü cemaatin dikkatini kıbleye yönlendiriyor. Mihrap üzerindeki yarım kubbeyle bütünleşerek ibadet alanın tümünü kucaklıyor.
Ve hemen karşımda, sizlerin arkasında duran kongre merkezinin inşaatı devam ediyor. İnşallah yılsonuna kadar kongre merkezimizin bu inşaatını da tamamlayıp bundan böyle özellikle bakanlıklarımız olsun, kamu kurumlarımız olsun, tüm toplantılarını burada rahatlıkla yapabilecek. Camimizin kıble kısmında yine çok amaçlı salonların olduğu bir merkez ile onun hemen sağ tarafında da 5 milyon cilt eser alabilecek şekilde en ileri teknolojiye havi Cumhurbaşkanlığı Kütüphanesi’nin de şu anda projeleri bitiyor. Ondan sonra onların inşaatı da başlayıp en geç 1,5-2 yıl içerisinde bitecek ve böylece Cumhurbaşkanlığı külliyesi tamamlanmış olacaktır.
Ve ben dua yapmak üzere Diyanet İşleri Başkanımızı huzura davet ediyorum, buyursunlar…