Mübarek Ramazan-ı Şerif’in ilk iftar sofrasında sizlerle bir arada olmanın mutluluğunu yaşıyoruz.
Bu akşam ilk iftar sofrasını şehitlerimizin ailelerine ve gazilerimize, gazilerimizin yakınlarına tahsis etmemizin sebebi; daha önce de halef-selef olduğumuz Abdullah Gül Bey döneminde de böyle ilk iftarın aynen bu şekilde başlamasıyla biz bu geleneği devam ettirelim istedik. Bu akşamda sizlerle bir arada olduk.
Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, ailelerine sabırlar diliyorum. Gazilerimize, yaşayanlara şifalar, ebediyete intikal etmiş olanlara da yine Allah’tan rahmet diliyorum. Milletimizin başı sağ olsun. Ve biliyoruz ki şehadet ne ilk, ne sondur, kıyamete dek sürecektir. Ama bizim inancımızda da çok ulvi, yüceler yücesi bir makamdır. Bundan dolayı ben inanıyorum ki şehit aileleri tabii ki hüzünlüdür, ama bir diğer taraftan da mutludur. Şehit eşi olmak, şehit evladı olmak herkesin kârı değil. Annesi-babası olmak herkesin kârı değil, bu aynı zamanda bir inanıyoruz ki, lutfi ilahidir.
34 ülkede 78 şehitliği olan bir milletiz. Biz farklı bir milletiz, alışılmış gibi değil. Ve her zaman söylüyoruz, “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğurunda ölen varsa vatandır.” Eğer vatansak şehitlerimizin sayesinde, vatansak gazilerimizin sayesinde ve bu zincir, bu halka sürekli olarak devam edecektir ki, bu vatan taçlanarak geleceğe yürümüş olsun. Tabii ilahi mesaj biliyorsunuz şehitler için: “Onlara ölü demeyiniz, çünkü onlar diridir, ama siz bilemezsiniz.” Bu mesajı da devamlı alan bir milletimiz. Şair ne diyor? “Şehitler tepesi boş değil, toprağın kahramanları bekliyor. Yattığı toprak belli, tuttuğu bayrak belli. Kim demiş meçhul asker diye.” Tüm şehitlerimizin mekânları Cennet olsun, gazilerimize tekrar uzun ve hayırlı ömürler diliyorum.
Değerli Kardeşlerim,
Burada iftar soframızı paylaştığımız tüm şehit yakınlarımız ve gazilerimiz kendileri için yapılan hizmetleri yakından biliyorlar. Gerek Başbakanlığın döneminde, gerek şu anda Cumhurbaşkanlığım döneminde ve yine inanıyorum ki şu anda da Hükümetimiz bu konudaki hassasiyetini hiçbir zaman kaybetmemiştir ve kaybetmeyecektir. Bunlar bizim için bir iane değildir, bir lütuf da değildir. Bunlar sadece bizim gecikmeli de olsa yerine getirdiğimiz görevlerimizdir. Ve bu görevlerimizi yerine getirmekle kalmayıp, bunların aynı zamanda da takipçisi olmaya devam edeceğiz.
Terörle mücadeledeki şehitlerimizin konumlarını, durumlarını biliyoruz ve bunları hep yakından takip ettik, yakından takip etmeye devam edeceğiz. Ağır maluliyeti olan gazilerimize nasıl yaklaştığımızı zaten herkes biliyor. Hele hele Silahlı Kuvvetlerimiz gerek GATA’da, gerek kendileriyle ilgili yapılmış olan bu hastanede her türlü imkânları seferber etmek suretiyle beşer planında atılması gereken adımları, yapılması gerekenleri yapıyoruz ve yapmaya da devam edeceğiz.
22 Temmuz 2014 yılından bugüne kadar 11 bin 687 şehit yakını ve gazimizin kamu kurumlarına atamasını yaptık; bu üzerimizde bir görevdi, bu görevi yerine getirdik, ama getirmeye de devam edeceğiz. Çünkü onları asla ortada bırakamazdık, bundan sonra da bırakılmayacaktır. Ve birçok yapılan desteklerin yanında tabii ki şehitlerimizin bu millete emaneti olan yakınları ile gazilerimiz için ne yapsak azdır. Yani biz gereğini yaptık diye bir iddianın içerisinde de değiliz, bunu da özellikle ifade etmek istiyorum. Bugüne kadar yapılanları ve bundan sonra yapılacak olanları milletimizin ve devletimizin şehitlerimize ve gazilerimize olan bir şükran ifadesi olarak görüyorum.
Bizim inancımızda malum şehitlik ve gazilik iki güzelden biri olarak kabul edilir. Bugün burada iki güzelden birine mazhar olanların yakınları ile diğerine mazhar olanların bizzat kendileriyle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.
Değerli Kardeşlerim,
Sözlerime son vermeden dün kaybettiğimiz 9. Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman Demirel’e Allah’tan rahmet, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum.
Yine sözlerimi tamamlamadan önce özellikle de Mısır’ın darbeyle devrilen Cumhurbaşkanı Sayın Mursi’ye verilen idam cezasını şiddetle kınadığımı bir kez daha ifade etmek istiyorum. Bu konuda tüm dünyayı harekete geçmeye, bu adaletsizliğe, bu zulme dur demeye çağırıyorum. Ve bu dönemde Sayın Mursi’ye karşı darbecilerin yanında yer alan hiç kimsenin bir daha demokrasi, özgürlük, adalet sözlerini ağzına almaya hakkı olmayacaktır. Biz bu açık haksızlık ve adaletsizlik karşısında sonuna kadar mazlumların, hakkın ve adaletin yanında yer almayı sürdüreceğiz.
Teşrifleriniz için bir kez daha sizlere teşekkür ediyorum. Ramazan ayını, bu mübarek günlerin manevi önemine uygun bir şekilde değerlendirmemiz temennisiyle sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.
Allah’a emanet olunuz.