Van’da Toplu Açılış Töreninde Yaptıkları Konuşma

14.05.2015

Sevgili Vanlılar,

Değerli Kardeşlerim;

Sizleri en kalbi duygularımla sevgiyle, muhabbetle selamlıyorum. Van’ın tüm ilçelerindeki, tüm mahallelerindeki, tüm köylerindeki kardeşlerime buradan selamlarımı gönderiyorum. Van, bizi yine hasretle bağrına bastı, sizlere teşekkür ediyorum.

Bu ziyaretimiz vesilesiyle Van’da yapımı tamamlanan toplam yatırım bedeli 1 katrilyon 412 trilyon lira olan 80 eserin toplu açılışını yapıyoruz.

Kardeşlerim,

2013 yılı Ekim ayında yine Van’a gelmiş, yatırım bedeli 1,5 katrilyon lira olan yatırımların toplu açılışını gerçekleştirmiştim. Gördüğünüz gibi Van’a hizmetleri 1,5 katrilyonluk bölümler halinde kazandırdık, kazandırıyoruz.

Geçtiğimiz 12 yılda Van’a yaptığımız toplam yatırım ne biliyor musunuz? Tam 17,5 katrilyon lira. Doğu ve Güneydoğu bölgelerimize 12 yılda yaptığımız toplam yatırım ne biliyor musunuz? Bu yılın fiyatlarıyla 260 katrilyon lira, yani yaklaşık 100 milyar dolar. Ülkemizde Doğu ve Güneydoğu Bölgelerimizin adı yıllarca ihmalle, geri kalmışlıkla, yoklukla, yoksullukla anıldı. Bugün Van’ın yollarının diğer bölgelerin yollarından eksiği var mı? Bugün Van’daki okulların, üniversitelerin diğer bölgelerdeki okullardan kalır yanı var mı? Bugün Van’daki hastanelerin, hizmetlerin diğer bölgelerdeki hizmetlerden geri kalır tarafı var mı? Artık herhangi bir kalp ameliyatı için kalkıp da Ankara’ya, İstanbul’a gitmeye gerek var mı? Nereden nereye. Bunlar bizimle geldi, bunlar bizimle oldu. Van’daki toplu konutlarımızın diğer bölgelerden fazlası var eksiği yok. İşte Erciş’teki toplu konutlara bakın, denize nazır, Van Gölü değil biliyorsunuz Van denizi, denize nazır. Edremit’tekilere bakın, denize nazır. Bunları biz yaptık biz. Niye? Benim Van’daki Kürt kardeşlerimi biz Türk’ten, Zaza’dan, Arap’tan, Laz’dan, Gürcü’den, Abhaza’dan ayırt etmedik. Yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevdik. Ve bu yatırımları bu şekilde yürüttük. Ne diyordum ben size? Batıda ne varsa doğuda da o olacak diyordum. Bunlar oldu mu? Oldu, bundan sonra da olacak. Buna rağmen eğer bugün Van arzu ettiğimiz yerde değilse, inanın bunun sebebi biz değiliz. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi? Siz bunun sorumlularını gayet iyi biliyorsunuz. Bu seçimlerde Van geleceğine sahip çıkıyor mu? Bu seçimlerde Van tercihini hizmetten yana yapıyor mu? Ama o Pensilvanya hizmeti değil ha, bunları birbirine karıştırmayalım.

Allah birliğimizi, beraberliğimizi, uhuvvetimizi daim kılsın diyorum. Coşkunuz için, sevginiz için şükranlarımı sunuyorum.

Değerli kardeşlerim;

Bugün burada toplu açılış töreniyle eğitimde lise, ortaokul, ilkokul, pansiyon ve diğer birimlerden oluşan tam 41 ayrı eserin resmen açılışını yapıyoruz, bunların arasında Mehmet Akif Ersoy Lisesi, Anadolu Öğretmen Lisesi, Akdamar Anadolu Lisesi, Ayhan Şahenk Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi, çeşitli Anadolu liseleri, ya eskiden Anadolu lisesi mi vardı? Eskiden fen lisesi mi vardı? Eskiden engellilere yönelik okullar mı vardı? 200’er öğrenci kapasiteli 6 ayrı pansiyon var. Üniversitemiz teknokentten altyapı çalışmalarına kadar 9 farklı projeyi 22 trilyon liralık bir yatırımla hayata geçirdi.

Gençlik ve Spor Bakanlığımız Erciş’te 12 Dev Adam Spor Salonunun inşaatını bitirdi. Kültür ve Turizm Bakanlığımız Van Kalesi restorasyonu, Akdamar Kilisesi çevre düzenlemesi, Abdülhakim Arvasi Camii restorasyonu, Faki Teyran evi restorasyonunu tamamladı. Biliyorsunuz Faki Teyran’ın Kürtçe olarak yazdığı Divanı Kültür ve Turizm Bakanlığımız tarafından iki cilt halinde yayınlanmıştı. Ve ben bunu sizlere takdim etmiştim yine bu meydanda. Şimdi de Faki Teyran’ın evinin restorasyonunu yaparak hem Van’ın, hem ülkemizin bu önemli değerinin hatırasına sahip çıkıyoruz. Tüm bu eserlerin resmi açılışlarını da bugün burada gerçekleştiriyoruz.

Bitmedi, sağlıkta Ağız ve Diş Sağlığı Merkezi ile İl Sağlık Müdürlüğümüzün hizmet binası tamamlandı. Kalkınma Bakanlığımız Fuar Merkezi ve Urartu Müzesi’nin inşaatını 84 trilyon liralık bir yatırımla bitirdi. AFAD toplu konutlarımızın bulunduğu bölgelerde 15 ayrı çevre düzenlemesi, 23 ayrı enerji nakil hattı ve içme suyu ile çeşitli altyapı projelerini 81 trilyon liralık bir yatırımla tamamladı. Şimdi Erciş’i şöyle bir göreyim. Erciş Adalet Sarayı’nın inşaatı bitti mi? Tüm bu hizmetlerin resmi açılışlarını bugün gerçekleştirmiş oluyoruz.

Şimdi soruyorum kardeşlerim, Van, ekranları başında bizi izleyenler sizlere sesleniyorum; Van’da 2002 yılında ne kadar bölünmüş yol vardı biliyor musunuz? 36 kilometre. Ne kadar zamanda yapıldı? 79 senede. Biz 12 yılda Van’a ne kadar bölünmüş yol kazandırdık? 475 kilometre.

Şimdi soruyorum; Ey benim Kürt Kardeşim, sen hizmete mi oy vereceksin, yoksa musluklardan kan akıtanlara mı oy vereceksin? Bakın billboardlarda, duraklarda musluklardan kan akıyordu, fakat eleştiriler başlayınca şimdi bugün baktım ki musluklardan akan suyun rengi değişmiş. Ah benim Kürt kardeşim, canım kardeşim; biz size sevdalıyız, ama siz bizi anlamakta zorlanıyorsunuz. Ben bu alandaki kardeşlerimi tenzih ederim, ama bunu anlatmanız lazım. Çünkü değerli kardeşlerim, 7 Haziran bir kırılma noktasıdır. 7 Haziran’da terörü arkasına alanlar mı kazanacak, yoksa bu millete sevdalı olanlar mı kazanacak, bu bakımdan çok önemli.

Bakın yapımları tümüyle biten 6 ayrı bölünmüş yol projesinin de açılışını yapıyoruz. Biz, legal görünümlü illegal örgütlerin de liderlerinin karşısında eğilenlerden değiliz. Bizde ubudiyet sadece Allah’adır. Kula kulluk yok bizde, sadece Allah’a kulluk var.

Kardeşlerim,

İçişleri Bakanlığımız Muradiye, Erciş, Tuşba ve Edremit ilçelerimize yeni Emniyet Müdürlüğü hizmet binaları inşa etti. Van Tapu Müdürlüğüne yeni bina yapıldı. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığımız Ağrı-Van enerji iletim hattını inşa etti. Orman ve Su İşleri Bakanlığımız 13 adet dere ıslahı, 3 adet taşkın koruma projesini hayata geçirdi. Şu anda Van Belediyesi Van’a su vermiyordu su, su. Başbakanlığım döneminde DSİ’ye, Veysel Bey’e talimat verdim ve Van’ın su sorununu biz çözdük, biz. Aslında bu Belediyenin göreviydi, ama yapmadılar. Ama burada benim vatandaşım yaşıyordu, onların bu sorununu da biz çözdük.

Kardeşlerim,

Tüm bu eserlerin Van’ımıza, Vanlı kardeşlerime, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Bu yatırımların hayata geçirilmesini sağlayan Hükümetimize, bakanlarımıza, ilgili kurumlarımıza, yüklenici firmalara şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum.

Bu vesileyle 2011 depreminde kaybettiğimiz tüm kardeşlerimize bir kez daha Allah’tan rahmet diliyor, yakınlarına sabrı cemil niyaz ediyorum.

İşte depremde biz buraya geldik gece dolaşıyoruz Erciş, Van, bakıyorum ki ortada Belediye yok, yok. Onların iş makineleri yok, kayıp. Değerli kardeşlerim, ama Ankara durmadı, bütün imkânlarıyla seferber oldu. Ve biz depremin ardından ne dedik? En kısa sürede Van’ı daha güzel hale getireceğiz dedik, getirdik mi?  İlçelerimizi getirdik mi? Şu anda benim Vanlı Kürt kardeşlerim o kısa sürede Van dışına gönderilmişlerdi ve tekrar şimdi açılan evlere döndüler. Söz verdiğimiz her şeyi hamdolsun yaptık. Kayıplarımızı geri getiremeyiz, ama deprem sırasında şehirde oluşan yıkımı tümüyle telafi ettiğimize inanıyorum. Van artık geleceğine daha bir umutla, daha bir güvenle bakıyor. İnşallah el birliği içinde Van’ı 2023 Türkiye’sinin bölgesinde parlayan yıldızı haline getireceğiz. Bundan sonra artık bu hedefe ulaşmak için çalışacağız.

Değerli Kardeşlerim,

Biraz önce de ifade ettiğim gibi, Van’a son gelişimde Kültür ve Turizm Bakanlığımızca basılan Faki Teyran’ın Divan kitabını göstermiştim. Bu yayını Türkiye’de artık ret, inkar, asimilasyon politikalarının geride kaldığının bir örneği olarak sizlerle paylaşmıştım.

Ben partimizi kurduğum zaman buralara gelip dolaştığımda buralardaki kanaat önderleri benden ne istiyordu biliyor musunuz? Diyorlardı ki; “Sayın Başkan, bu Olağanüstü Hali kaldırın bize yeter” diyorlardı. Ve biz Güneydoğu’da, Doğu’da süratle, o zaman Abdullah Bey Başbakandı, bir ay içerisinde olağanüstü hali kaldırdık. Sözümüzde durduk. Ama bitmedi ve biz ondan sonra bölgenin ihtiyaçları, altyapı, üstyapı neyse bunlara başladık.

Bakın bugün ben sizlere Kur’an-ı Kerim’in Kürtçe mealini gösteriyorum. Daha önce Batman, Diyarbakır, Siirt ve Mardin’de de bunun sevincini oradaki kardeşlerimle paylaşmıştım. Allah emeği geçenlerden başta Diyanet İşleri Başkanımız olmak üzere razı olsun. Tabii birileri benim Kur’an’ın Kürtçe mealini sizlerle paylaşmamdan rahatsız oldular. Hatta terör destekli olan partinin Eşbaşkanı da dedi ki; bu aslında Diyanet İşleri Başkanlığı’na ait değil, bu bir özel vakfın hazırladığı Kur’an Kürtçe mealidir. Bir başkasında da dedi ki; bu 1 tane olarak basıldı ve Cumhurbaşkanı’na gönderildi. Hemen ertesi gün Diyanet İşleri Başkanlığı cevabını verdi. Dedi ki; biz şu anda ilk etapta 10 bin Kürtçe Kur’an meali bastırdık ve bunu bölgeye gönderdik, gönderiyoruz dedi.

Kardeşlerim,

Onların rahatsızlığının aslında bizatihi Kur’an’ın kendisinden kaynaklandığını biliyorum. Zaten kendileri de bunu açıkça söylüyor. Ne diyorlar? Okullardan zorunlu din dersi kaldırılsın, diyorlar mı? Niye kaldırılsın, niye rahatsız oluyorsun? Zorunlu din dersi Anayasanın amir hükmü olarak var. Nasıl var? Din kültürü ve ahlak dersi olarak var, var değil mi? Ha biz ayrıca bunun yanında seçmeli olarak koyduk mu? İster o, ister o, rahatsız olma. Ve bu adımları atıyoruz, niye?

Kardeşlerim,

Bakın şu çok önemli: İmansız olan bir milletin batması haktır, sen sahip olursan bu millet batmayacaktır. Şimdi kendilerine yeni Kâbe’ler arayanları Kur’an elbette rahatsız eder. Bunların da kimler olduğunu biliyorsunuz. Benim Kürt kardeşlerim dinine sadıktır, dinine sahiptir. Öyleyse Zerdüştlük dinini kendilerine din edinen yöneticilere gerekli cevabı verecektir diye düşünüyorum. Dağlarda mağaraların içerisinde verdikleri ders bu. Nitekim işte Diyarbakır’da bir tane sözde müftü ne dedi; eğer benim partimin dini Zerdüştlük olsa ben yine oradan aday olurum dedi. Bu, sözde müftü. Şu hale bak ya, nerelerden nerelere geldik.

Kardeşlerim,

Hatırlayın; tek parti CHP’si kendisine neyi seçmişti biliyor musunuz? Kâbe Arap’ın olsun, bize Çankaya yeter diyorlardı. Bunların bunlardan farkı var mı? Al birini vur öbürüne. Şimdi bölücü örgütün güdümündeki parti de kendi Kâbe’si olarak Taksim’de karar kıldı. Biz milletimizle Kâbe’mize de, Kur’an’ımıza da sahip çıkmayı sürdüreceğiz. Benim Vanlı kardeşimin Kâbe’si bellidir, öyle mi? Şöyle bir göreyim ellerinizi, öyle mi? Eyvallah. Marjinallere, her türlü aşırılıklara, her türlü sapkınlık içinde olanlara verdikleri değeri Kâbe’ye vermeyenlere bu millet asla itibar etmeyecektir. Siyasette pusulayı şaşırmışlardı, şimdi de kıbleleri yok, kıblelerini şaşırdılar. Allah şaşırtmasın. Bir defa bu yola girdi mi, nerede duracağınızı artık Allah bilir. Görüyorsunuz, seçimde proje diye bula bula Diyanet’i kapatmayı bulmuşlar. Diyanet’le ne alıp veremediğin var? İstiyorlar ki Diyanet kapansın, camiler, cemaat sahipsiz kalsın; dertleri o. Bunu bir zamanlar CHP yaptı değil mi? CHP camileri kapattı mı? Sattı mı? Buraları ahırlara çevirdi mi? Tüm bunları yaptı. Şimdi işte terör destekli olan Parti’nin de derdi bu. Benim Vanlı kardeşim buna izin verir mi? Diyanet’le birlikte şimdi imam hatiplere de göz dikmişler. Biraz önce detaylarına girmedim. Ama bugün açılışını yaptığımız eğitim kurumları arasında imam hatip kız pansiyonu var. 3 Nisan İmam Hatip Ortaokulu var, Van Gölü İmam Hatip Ortaokulu var. Biz imam hatip açıyoruz, onlar milletin karşısına bu okulları kapatacağız diyerek çıkıyorlar. Bunu açıkça söylemiyorlar, ne diyorlar? Eğitimdeki 4+4+4 uygulamasına son verilecek. Ana Muhalefet Partisi ne diyor? 1+8+4 sistemine geçilecek diyor. Sevsinler sizi. Bu formülü daha önce de uydurdular. Ve imam hatiplerin orta kısımlarını kapattılar. Bunu bilenleriniz var, bilmeyenleriniz var. Öğrenci sayısı neydi o zamanlar imam hatiplerde biliyor musunuz? 600 binin üzerindeydi. Tabii orta kısımlar kapatılınca sayı yavaş yavaş 60 bine kadar indi.

Değerli Kardeşlerim,

Milletim artık bu şifrelerin ne anlama geldiğini biliyor. Geldik, orta kısımları da açtık mı? Katsayıları kaldırdık mı? Kotayı kaldırdık mı? İmam hatipler ve meslek liseleri tüm üniversitelere girebilir dedik mi? Şimdi sayı nereye yükseldi? Evet 60 binden 1 milyona yükseldi, 1 milyona. Ama ben de şimdi sizlerden bir şey istiyorum; çok çalışacaksınız, gayret edeceksiniz ve inanıyorum ki üniversitelerden başarılı bir şekilde de mezun olacaksınız.

Vanlı Kardeşlerim;

Dün Arnavutluk’taydım, belki izlediniz televizyonlarda. Arnavutluk’ta Namazgâh Camiinin temelini attık, Başkent Tiran’ın tam merkezinde. Muhteşem bir yer. Meğerse 130 yıl önce orası yine bir namazgah mescidiymiş. Tarih yeniden canlanıyor. Muhteşem bir mimariyle güzel bir eser inşallah 2 yıl sonra orada ayağa kalkacak. Ve oradan…  Biz sizlerle gurur duyuyoruz, biz sizlerle gurur duyuyoruz. Sizin varlığınız bize güç katıyor güç.

Kardeşlerim,

TİKA Preze’de tarihi bir kalenin içerisinde…  Sağ olasınız, sağ olasınız. Ve Preze Kalesinin içerisinde yıkılmış olan mescidi TİKA yaptı, onun açılışına gittik. Çok duygulu bir tabloydu. 5 binin üzerinde katılım vardı, ta Kosova’dan… Kardeşlerim, bütün Balkanlar’dan gençler gelmişti. Ve İşkodra İmam Hatip’ten de gelmişlerdi. Orada genç kızlarımız bize güzel bir tablo sundular ve genç bir kızımız da gerçekten bizi duygulandıran hakikaten sessiz çığlığı orada seslendirdi.

Şimdi ben Rabbime hamd ediyorum; Yarabbi, bu nesil nerelerde ne şekilde yetişiyor.

Şimdi soruyorum; Van, Diyanet’in kaldırılmasına izin verir mi? Öyleyse 7 Haziran önemli değil mi? Gereği yapılmalı değil mi? Ve burada Diyanet İşleri Başkanımıza saldırıyorlar. Terörün desteğindeki parti de saldırıyor, paralel yapı da saldırıyor, el ele vermişler, Ana Muhalefet saldırıyor, bunlarda saygı-maygı diye bir şey yok. Ve çok enteresan, çok enteresan, ne diyorlar? O Mercedes, bunların yapacağı işlerin kaynağıymış ve bir de bedel koyuyorlar. Değerli kardeşlerim, neymiş? Değeri 1 milyon, eski rakamla 1 trilyon. Böyle bir şey yok. Dün Arnavutluk seyahatimde Diyanet İşleri Başkanımızla beraberdik, Allah aşkına nedir bunun fiyatı dedim. Söyledi, 330 bin lira. Şimdi bu iftirayı atanların çoğunun altında Mercedes var. Türkiye’de bizim koskoca Diyanet İşleri Başkanlığımızda makama tahsisli bir Mercedes araç olmasından daha doğal, daha tabii ne olabilir? Ve Sayın Diyanet İşleri Başkanımıza, ailesine edepsizce, ahlaksızca saldıranlara gereken dersi vermeye hep birlikte hazır mıyız? Bu makamlara biz sahip çıkacağız, sahip çıkmamız lazım.

Değerli Kardeşlerim;

Eğer dini kanaat önderleri bu noktada korunmayacak olursa, bilesiniz ki bu aynen tespihin ucundaki imame gibidir, o imame koptuğu zaman tespih nasıl dağılırsa, evet önümüzdeki önderler, onlar yok olduğu zaman aynen dağılırız. Buna fırsat vermeyeceğiz, buna hazır mıyız? Sağ olun.

Van, imam hatiplerin kapatılmasına izin verir mi? Biz de bunu söylüyoruz zaten. Bu millet Ali’siz Alevilik fitnesini çıkartanları aday gösterenlere hak ettiği cevabı da verecektir, buna inanıyorum. İşte terör örgütünün desteklediği bu siyasi partide de ne yazık ki Ali’siz Aleviliğin önde olanların da bir tane var. Ben Aleviliği öyle tanımadım. Hazreti Ali’yi sevenler olarak tanıdım. Ve Alevilik Hazreti Ali’yi sevmekse ben Aleviyim, ben Aleviyim. Ama bunların böyle bir derdi yok. Darbecileri cennetlik ilan ederken, ülkesi için gece-gündüz çalışanları ağızlarını köpürterek beddua edenlere milletimiz hak ettiği cevabı verecektir, öyle mi? Buna var mıyız?

Değerli Kardeşlerim,

10 Ağustos 2014 tarihinde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi için aday olurken milletime bir söz vermiştim, demiştim ki ben farklı bir Cumhurbaşkanı olacağım. Açıkça tarafsız değil milletin tarafında olan bir Cumhurbaşkanı olacağım demiştim. Şimdi Türkiye yeni bir seçimin arifesinde. Dikkat ederseniz, ben de Türkiye’yi dolaşıyor, toplu açılış törenleri vesilesiyle milletimle buluşuyor, kucaklaşıyorum. Yarın da Kırıkkale’de olacağım. Cumartesi günü değerli kardeşlerim İstanbul’da, Pazar günü Kayseri’de olacağım. Pazartesi inşallah Samsun, dolaşıyoruz. Yeni Türkiye vizyonumu, yeni anayasa ve başkanlık sistemi teklifimi milletime anlatıyor, bunun için destek istiyorum. Herhangi bir parti ismi zikretmeden seçimden sonra bu vizyonu hayata geçirmek üzere diyorum ki; 400 milletvekili gerek. Kime istiyorum? Bu vizyonu kim hayata geçirecekse ona istiyorum. Milletimle yaptığım bu hasbihali yeni Anayasa çağrımı da tenkit ediyorlar. Durmadan muhalefetteki partiler Yüksek Seçim Kuruluna müracaat ediyorlar. Ne diyorlar söyleyeyim; bu Cumhurbaşkanı meydanlara çıkmasın diyorlar. Hele hele bu terör örgütü desteğinde olan parti var ya iki kere müracaat etti. İkisinde de ret cevabı aldı usanmadı, yine devam ediyor. Bunlar Anayasayı falan da bilmiyor, ya okuyun Anayasayı, böyle bir şey yok. Cumhurbaşkanının önünü kesemezsiniz, çıkar meydanlarda konuşur, yeter ki meydanlarda konuşulacak insan bulsun. Ben şu anda milletimle beraberim, Van’da da milletimle beraberim, Arnavutluk’taki dostlarla, soydaşlarla da beraberim. Önümüzdeki hafta Bosna Hersek’te olacağım, yine aynı şekilde. Hem ülkemizde, hem dünyada dolaşacağız. Niye? Evet, bu millete küçük olmak, küçük düşünmek yakışmaz. Bu milletin büyüklüğüne uygun olarak hareket edeceğiz. Biliyorsunuz yeni anayasa konusu benim ilk defa gündeme getirdiğim bir husus değil. Hatırlarsanız 2010 yılında kapsamlı bir Anayasa değişikliği yapmıştık. Bu değişiklik yeni Anayasa talebinin bir öncüsü, bir denemesi mahiyetindeydi. Çünkü biz temelleri 27 Mayıs darbesiyle atılan 12 Eylül’de de tahkim edilerek millete dayatılan bu darbe Anayasasının mutlaka değişmesini istiyoruz. Bu vesileyle bugün 14 Mayıs, anlamlı bir gün ve Yassıada’yı bundan önceki seçimlerde ben şöyle müjdelemiştim: Bu adayı özgürlük ve demokrasi adası yapacağız demiştim. Orada Yassıada ve Sivriada var. Bu iki adanın projesini yaptırmıştım,  o zaman Merkez Karar Yönetim Kurulu üyesi Hanım kardeşimiz Çiğdem Hanım bu projeyi ekibiyle yapmıştı. Ve bugün de Sayın Başbakanımız tüm aile kalanlarıyla, bunun yanında bakan, milletvekili arkadaşlarımızla bugün temeli attılar. Ve böylece kendilerine şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Çünkü bu proje ulusal bir proje olmayacak, uluslararası bir proje olacak ve bu proje demokrasi nedir, özgürlük nedir, bunun haykırıldığı bir zeminin oluştuğu projedir.

Sevgili Kardeşlerim,

Yeni anayasayla şu veya bu vesayet kurumunun değil, bizzat milletimin yapmasını istiyorum. 2010 referandumunda geçtiğimiz yıl Cumhurbaşkanlığı seçiminde bize karşı biraraya gelen, hatırlayın, 14 siyasi parti vardı ve bugün bizi eleştirenlerin tümü biraraya gelmişlerdi. Sevgili kardeşlerim, biz 12 Eylül’ün kalıntılarını silmek için uğraşırken, onlar ısrarla 12 Eylül’ün mirasına sahip çıkmışlardır.

12 Eylül darbesini yapan şahıs geçtiğimiz günlerde öldü, cenazesinde gözlerimiz 2010 yılında darbecilerin mirasına sahip çıkanları aradı, ama göremedik. Mesele 12 Eylülün izini silmeye gelince karşımızda saf tutanlar 12 Eylül’ü yapanın cenazesine gelmemişlerdi. Ama biz biliyoruz ki, bunlar gönülleri ve zihinleriyle orada, hem de en öndeydiler.

12 Eylül zindanlarında en ağır işkenceleri görenleri temsil ettikleri iddiasında olanlar, 2010’da demokrasinin değil, darbecilerin yolundan gitmeyi tercih etmişlerdir. Çünkü bunların kendileri 12 Eylül darbesinin mamulü, böyle olduklarını her fırsatta da gösteriyorlar.

Bakınız, paralel yapının Pensilvanya’da bir elebaşı var, bu elebaşı ne diyor? Said-i Nursi Kürt olduğu için gidip ziyaret etmedim diyor, Kürt kardeşlerime olan kinini bu derece açıkça ifade ediyor. Bunlar ne yaptılar? Biz paralel yapıyla tüm gücümüzle mücadele ederken, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin arka kapılarında bu yapıyla ittifaka girdiler, işbirliği anlaşması yaptılar. İstanbul’da geçmişten beri benim Kürt kardeşlerimi tahkir eden, tahrik eden, onlara her türlü eziyeti müstahak gören ne kadar vesayetçi varsa, onlarla al takke, ver külah işbirliği içine girdiler. Kürt kardeşlerime yapmadık eziyeti bırakmayan tek parti CHP’sinin bugünkü temsilcisi olan partiyle neredeyse genel merkezlerini birleştirecekler, o derece yakınlar. Kürt kardeşlerime yönelik ret ve inkar politikalarının en hararetli savunucusu olan partiyle meydanlarda aynı ağızla, aynı üslupla konuşuyorlar. Hepsi bir olmuşlar, işi gücü bırakmışlar şu anda değerli kardeşlerim, sadece iktidarı eleştiriyorlar ve yalan-yanlış her şey var. Siz millet için, milletin geleceği için ne diyorsunuz, onu söyleyin, bir proje üretin.

Ardından benimle uğraşıyorlar; ya benimle ne işiniz var? Ben yeni anayasa diyorum, var mı bu konuda bir düşünceniz, alternatif bir teklifiniz var mı; onu getirin. Ben başkanlık sistemi diyorum. Siz mevcut durumdan memnun olabilirsiniz, ama istikrar ve güven iklimini garanti altına almak için, Türkiye’nin yeni bir sisteme ihtiyacı olduğundan bihabersiniz. İnanın 5 tane koyun verin bunlara, kaybedip gelirler.

İşte muhalefet partilerinden bir tanesi, biliyorsunuz MHP, iktidarda değil miydi, koalisyon ortağı değil miydi? 3,5 yıl kaldı ya, bırakıp kaçtılar, erken seçime gittiler. Aynı şekilde Ana Muhalefetin yavrusu olan parti, o da iktidar ortağıydı, koalisyonu bozdular, erken seçime gittiler. Ve biz partimizi yeni kurmuştuk, 16 ayda tek başımıza iktidar olduk; fark bu.

Şimdi ne diyoruz? 2023 hedefleri diyoruz. İşte bu 2023 hedeflerine yeni bir idari yapıyla ancak gidiyoruz, onun için de büyük projeleri anlatıyorum. Benim anlattığım projelerde ne var? Marmaray var. Bunların var mı böyle bir projesi? Kaldı ki ben cek-cak’lı konuşmayacağım, bak 18 ay oldu Marmaray’ın açılışını yapalı, şu ana kadar Marmaray’dan kaç geçti biliyor musunuz? 73 milyon insan geçti.

Kardeşlerim,

Biz böyle hizmet verdik. Fakat bizim hizmet anlayışımızda başka güzellikler var. Biz bunu yaparken bize yapamazsınız dediler. Ama onlar bilmiyordu ki, kızlarımın söylediği şey var ya, biz dedemiz Fatih’ten ders aldık, o gemileri karadan yürüttü, biz de denizin altından metroyu yürüttük; özelliğimiz bu. Bu metrodan Türk’ü, Kürt’ü, Laz’ı, Çerkez’i, Arap’ı, Gürcü’sü, Boşnak’ı, Pomak’ı, Roman’ı, herkes geçiyor mu? Ayrım var mı? Başörtülüsü, başı açığı geçiyor mu? Geçmeyen birkaç kişi kaldı, onların da kimler olduğunu anlıyorsunuzdur? O da inadına biliyor musunuz? Geçersem acaba geçti derler, bundan endişe ediyor. Geç geç, bir şey demeyiz merak etme, çünkü biz bunu 78 milyon için yaptık.

Ve şimdi ikinci tüneli yapıyoruz yine denizin altından, çift katlı, önümüzdeki yıl açacağız, oradan da otomobiller geçecek, devam ediyor.

Ve iki tane köprümüz var, şimdi 3’üncüyü yapıyoruz ve bu 3’üncü köprü dünyanın en geniş köprüsü, 4 gidiş, 4 geliş, ortasından da hızlı tren geçiyor. İnşallah bu yılsonuna kadar fevkalade bir durum olmazsa yetişecek. Ve bunları yaparken bizim para-pul sorunumuz yok. Ama hani bazıları konuşuyor ya, şöyle vereceğim, böyle vereceğim. Hani kaynak? Yok.

Bunların biz hastane yönettiği dönemi de biliyoruz. 98’le ilgili SSK Genel Müdürlüğü yaptığı zaman, bu zatın nasıl hastaneleri yönettiğini biliyorsunuz değil mi? Bunların hepsi aynı, al birini vur öbürüne.

Şu anda terör örgütlü partinin yönettiği belediyelerin halini görüyorsunuz değil mi? İşte Van, şöyle arka sokaklara girdiğiniz zaman her şey ortada. Belediyecilik kardeşlerim, altyapıyla, üstyapıyla pırıl pırıl halkına hizmettir. Lafla peynir gemisi yürür mü?

12 Eylül’ün mirasına yapışarak demokrasiyi, hak ve özgürlükleri ileriye taşımak mümkün mü? Biz 2010’dan bu yana partileri kapatmak, yasaklamak için, darbecileri yargı önüne çıkarmak için mücadele ederken, bunlar bizim Mecliste karşımıza çıktı, Başbakanım ve 2010 anayasanı yapıyoruz değerli kardeşlerim, hepsini bir şey söyledim, dedim gelin, partilerin kapatılmasını engelleyelim, Ana Muhalefet, MHP, HDP Meclisi terk ettiler, terk ettiler. Şimdi de diyorlar ki, bunlar partilerin kapatılmasını engellemedi. Ya yalan söylemeyin, dürüst olun. Meclis kayıtlarında bunların hepsi var. Maalesef bizim içimizden de birkaç kişi sattı, onlar da o Meclisi terk ettiler, terk edince biz referandum sayısına ulaşamadık, eğer ulaşsaydık değerli kardeşlerim, şu anda partilerin kapatılması tarih olacaktık. Ne yaparlarsa yapsınlar yeni Türkiye’nin inşasına engel olamayacaklar.

Van, bölücü örgütün güdümündeki partiye de, paralel örgüte de, bunların arkasına takılıp giden Ana Muhalefete hak ettiği cevabı verecektir, ben buna inanıyorum.

Şimdi ben burada soruyorum, ey Van, yeni Türkiye’ye hazır mısın? Van, yeni anayasa istiyor mu? Van, başkanlık sistemini destekliyor mu? Van, geleceğine sahip çıkıyor mu? Allah sizden razı olsun.

Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız; buna ihtiyacımız var. Allah birliğimizi, beraberliğimizi, uhuvvetimizi daim kılsın. Ankara Sanayi Odası

Kardeşlerim, tabi ki seçim daha bitmedi, ama seçimden umudunu kesenlerin bahaneleri şimdiden hazır. Ne diyorlar biliyor musunuz? 2011’de 400 milletvekili de alsak yeni anayasayı yaptırmayacaklarını söylüyorlardı, şimdi benzer şeyleri ifade ediyorlar. Oy istedikleri milleti suçluyorlar, eğer kendi istedikleri gibi bir sonuç çıkmazsa, milletin her şeye müstahak olduğunu söylüyorlar. Şimdiden adres olarak Meclisi değil de, sokağı gösteriyorlar. Siyasi parti sokakta ancak miting yapar, sokakları terörize etmenin, masum insanların evlerini, araçlarını, dükkanlarını ateşe vermeye çağırmanın siyasetle ne ilgisi olabilir? İnsanları sokağa davet edip, 50 kişinin ölümüne yol açan bunlar değil miydi?

Kuzey Irak Yönetimi ne diyor? Türkiye olmasaydı Kobani’nin kurtarılamayacağını söylüyor. Bunlar ne diyor? Bizi suçluyor.  Kardeşlerim, Kobani’de tüm bomba altında olan Kürt kardeşlerimizi biz Türkiye’ye aldık mı? Çadırlar, konteyner kentlere onları yerleştirdik mi?

Değerli Kardeşlerim,

Bunlar yalan söylüyor. Ve çok enteresan, bakınız gerek Özgür Suriye Ordusu, gerek Peşmergelerin topraklarımızdan Kobani’ye girmesine biz müsaade ettik, biz müsaade etmesek gidebilirler miydi? Hey HDP, sen kimsin ya? Bunu sen yönetmiyorsun ki, biz yönetiyoruz ya, biz müsaade ettik ve gittiler. Niye? Çünkü Kobani’de DEAŞ’a gerekli dersin verilmesi gerekiyordu.  DEAŞ terör örgütü de Türkiye’yi suçluyor, bölücü örgüt de Türkiye’yi suçluyor, demek ki ortak yanları var.

Yaptığı sokaklara inme çağrısı yüzünden ölen insanların kanı elindeyken, hala demokrasiden, özgürlükten, haktan bahsedenin vicdanı kurumuş demektir.

Değerli Kardeşlerim,

Biz her türlü sıkıntıyı, zorluğu, riski göze alıp çözüm süreciyle anaların gözlerindeki yaşı kurutmaya çalışıyoruz. Ama evlatları dağa kaçırılan benim Kürt analarım nasıl ağlatıldı biliyorsunuz değil mi? Günlerce, haftalarca, aylarca ağlatıldı mı? Kaçıranlar kim? Söylememe gerek var mı? Bunlara gerekli dersi vermek gerekiyor.

Kardeşlerim,

Bakın lütfen oyunuzu verirken sadece bir etnik düşünceyle vermeyin. Ve ben, benim Kürt kardeşlerimin temsilcisi olarak bunları kabul etmiyorum. Çünkü biz Şırnak’ta Şerafettin Elçi Havalimanı’nı bunların engellemelerine rağmen yaptık, Ağrı’daki havalimanını bunların engellemelerine rağmen yaptık, Kars’ı bunların engellemelerine rağmen yaptık, Iğdır’ı bunları engellemelerine rağmen yaptık. Şimdi Hakkari, 2 yıl tehirle inşallah önümüzdeki haftalarda onun açılışını yapacağız. Yine engellediler, makineleri yaktılar, müteahhitleri tehdit ettiler, ama buna rağmen hamdolsun bitiriyoruz, Hakkari’yi de açacağız. Şimdi Kürtleri biz mi seviyoruz, onlar mı seviyor? Onlara hizmeti biz mi götürüyoruz, onlar mı götürüyor? Bütün bunlar ortada.

Ben kardeşlerimi başlarını iki elinin arasına alıp düşünmeye sevk ediyorum. Oylarınızı yönlendirecek olan şey, lütfen korku olmasın. Ben tüm Vanlı kardeşlerimizi korkuyu korkutmaya davet ediyorum. Oy hepimizin namusudur, şerefidir, namusumuza, şerefimize sahip çıkalım.

Diyorlar ki, çözüm süreci biz Mecliste yokken başladı. Evet, bu süreç sizinle başlamadı, sizin için de başlamadı, onlara söylüyorum. Bu bizim milletimiz için başlattığımız ve milletimizle birlikte yürüttüğümüz bir süreçtir, ben başlattım. İnşallah bunlar olsa da, olmasa da milletimizle birlikte bu süreci nihayete erdireceğiz. Terör eski Türkiye’nin alışkanlığıdır, eski Türkiye’de geçerli bir yöntemdi, yeni Türkiye’de ne terörün, ne de terörün arkasına saklanarak siyaset yapanların yeri olmayacaktır. Kendilerine Kürt kardeşlerimin kanı üzerinden bir gelecek inşa etmek isteyenler asla izin vermeyeceğiz.

Kardeşlerim,

Bizim için 78 milyon vatandaşımızın her birinin canı mukaddestir, değerlidir, önemlidir. Hiç kimsenin kendi ideolojik saplantısı uğruna tek bir kardeşimin dahi istikbalini tehlikeye atmasına rıza göstermeyeceğiz. Yüzlerine Van’da başka maske, İstanbul’da başka maske takanların bu millete hiçbir faydası olmaz. Biz ülkemizin ve milletimizin geleceği için neye inanıyorsak her yerde aynısını söylüyoruz. Ne diyoruz? Rabia. Ne var Rabia’da? Hazır mıyız? Gür sedayla, tüm Türkiye duysun. Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet.

Değerli kardeşlerim,

İşte biz bu 4 başlıkla bugüne kadar yürüdük, bundan sonra da böyle yürüyeceğiz.

Sevgili kardeşlerim,

Tek milletin içinde ne var? Tek milletin içinde Türk’ü var, Kürt’ü var, Laz’ı var, Çerkez’i var, Gürcü’sü var, Abhaza’sı var, hepsi var, tek millet budur. Bölmek isteyenlere gerekli cevabı vereceğiz.

Kardeşlerim,

Bayrağımız tek. Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Kardeşlerim, buna da dikkat edeceğiz, rengi şehidimin rengi, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız şehidimizin simgesi. Bu bayrağa sahip çıkmak, inşallah hep birlikte güvenle geleceğe bakacağız.

İşte bölgemizde yaşananları görüyorsunuz, dünyada yaşananları görüyorsunuz. Birliğimizi, birliğimizi, kardeşliğimizi kaybettiğimizde, inanın bana bu çok kötü olur. Onun için de sizleri muhtarlarınızla, şunla, bunla tehdit etmeye çalışanlara prim vermeyin. Bu bizim onur mücadelemizdir, haysiyet mücadelemizdir, size hizmet verenlerin yanında olun.

Değerli kardeşlerim,

Sizin için koşanların, sizin için sevdalı olanların, sizin için terleyenlerin peşinde olun. Bizi Allah için seviyoruz.

Günümüz kutlu olsun, açılışlarımız hayırlı olsun, geleceğimiz aydınlık olsun.