Sevgili Batmanlılar,
Değerli Kardeşlerim,
Hanımefendiler,
Beyefendiler;
Sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Buradan tüm ilçeleriyle, köyleriyle Batmanlı kardeşlerimin tamamını hasretle, muhabbetle selamlıyor, kendilerine sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.
Toplu açılış törenini gerçekleştirdiğimiz toplam 302 trilyon yatırım bedeli olan 75 ayrı eserin ve hizmetin Batman’ımıza, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Bugün burada eğitimde 55 ayrı anaokulu, ilkokul, ortaokul, lise binası ve destek birimlerinin açılışını gerçekleştiriyoruz. Bunların içinde Kozluk Anadolu Lisesi ve 100 kişilik spor salonu, Anadolu Öğretmen Lisesi, Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi, Endüstri Meslek Lisesi Ek Binası, Yahya Kemal Beyatlı Lisesi ek binası, Gültepe Anadolu İmam Hatip Lisesi, Seyitler Anadolu İmam Hatip Ortaokulu, Hasankeyf Yatılı İlköğretim Bölge Okulu da burada yer alıyor. Ayrıca, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığımızın desteğiyle özel bir teknik lise yapıldı. Bahçeşehir Koleji Kampusu 30 trilyon liralık bir yatırımla Batman’a kazandırıldı. Batman Üniversitemiz modern bir laboratuvar kurdu. Gençlik ve Spor Bakanlığımız da Batman’da ve Kozluk’ta gençlik merkezleriyle tenis kompleksi inşa etti. Tüm bu eğitim ve spor tesislerinin resmi açılışlarını bugün gerçekleştiriyoruz.
İl Özel İdaremizin şehrimize kazandırdığı içme suyu projelerinin, asfaltlama çalışmalarının ve Emniyet binaları inşaatının açılışını bugün yapıyoruz. Batman genelinde pek çok enerji yatırımı gerçekleştirildi. Kültür ve Turizm Bakanlığımız Batman Müzesi’ni kurdu. Orman ve Su İşleri Bakanlığımız dere ıslahı ve sulama kanalı rehabilitasyonu projelerini tamamladı. Bunların resmi açılışlarını da bugün burada yapıyoruz. Ulaştırma, bizim en büyük önem verdiğimiz alanların başında geliyor. Ne dedik? Yol medeniyettir. Ne dedik? Su medeniyettir. Yolun olmazsa, suyun olmazsa medeni olmak mümkün mü? İşte şimdi ara sokaklardan gelirken pisliği gördüm, pisliği gördüm. Yani Batmanlıyı pisliğe mahkûm etmeye, çöpe mahkum etmeye kimsenin hakkı var mı?
Değerli Kardeşlerim,
Modern bir Türkiye’den bahsediyorsak, modern bir ülkeden bahsediyorsak her kurum görevini yerinde yapmak zorundadır. Batman’da da son olarak… Batman’da da son olarak 58 trilyon liralık bir yatırımla Batman şehir geçişiyle Gültepe ve Esentepe köprülü kavşakları bitirildi. Az önce Maliye Bakanımızın ifade ettiği gibi düşünebiliyor musunuz, bir köprü yıllar yılı yapılamıyor. Ama yapmak bize nasip oluyor. 120 kilometre dolaşacakken olay 20 kilometreye düşüyor. Peki, insana değer vermek nedir? İnsana değer vermek işte buralardan geçiyor. Ama maalesef birileri de var ki insan endeksli bir dünya onlarda yok, insana hizmetkar olmak gibi bir dünya onlarda yok. Bütün mesele insanımıza hizmetkar olabilmektir, bunun adımını atabilmektir.
Tüm bu eserlerin ve hizmetlerin Batmanımıza, Batmanlılara hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum. Ve bu eserlerin şehrimize kazandırılmasında emeği geçenleri huzurlarınızda tebrik ediyorum.
Değerli Kardeşlerim;
Batman hizmetin de, hizmet edenin de kadrini kıymetini inşallah biliyor, bilecektir. Çünkü bu şehir ihmal edilmişliğin, geri kalmışlığın sıkıntısını geçmişte çok yaşadı. Burada havalimanı biliyorsunuz NATO’nun ve buraya indiğimiz zaman burada bir terminal binası bile yoktu. Orada şöyle bir teras vardı değil mi, onun altında beklenirdi. Şimdi her şeyiyle, pistiyle, modern terminal binasıyla farklı bir yere geldiğini anlıyorsun. Nerelerden nereye geldik. Havalimanından tutun buraya, Siirt’ten Batman’a yollarımızın hali hamdolsun ortada. Artık bölünmüş yollarla farklı bir görünüm var.
Bugün sadece bir toplu açılış töreniyle 302 trilyon liralık yatırımı hizmete sunuyoruz. Geçtiğimiz 12 yılda Batman’a ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? Küsuratı söylemeyeyim. Değerli Kardeşlerim; toplam yatırım tutarı 9 katrilyon lira, 9 katrilyon. Peki ya bunlar önceden neredeydiler, bizden önce niye bu tür yatırımlar yapılmadı? Şimdi devam eden çok önemli yatırımlar var. İnanıyorum ki Hükümetimiz bunları da aynen devam ettirecektir. Mesela bunlardan bir tanesi Ilısu Barajı ve Ilısu Barajı’yla Türkiye çok büyük bir güç kazanacak. Ve bu değerli kardeşim, bizim susuzluğumuzu gidermede önemli bir yatırım. Bedeli ne biliyor musunuz? 1 milyar Euro.
Değerli Kardeşlerim,
Bunlar rekor yatırımlar. Bakın 15 bin seyirci kapasiteli bir stadyum ve kapalı havuzdan oluşan spor kompleksi inşaatı devam ediyor. Batman Üniversitesi 6 bin öğrencisiyle bölgenin en önemli yükseköğretim kurumu olma yolunda ilerliyor. 400 yataklı devlet hastanesine ilave olarak şimdi de 200 yataklı bir kadın doğum ve çocuk hastalıkları hastanesi yapılıyor. Batman’da 2002 yılında sadece 13 kilometre bölünmüş yol vardı, bugün bu uzunluk 133 kilometreye çıktı. 12 kilometre nere, 133 kilometre nere, 1’e 11. Bu şekilde geçtiğimiz 12 yılda her alanda Batman’ın çehresini değiştirecek yatırımlar yaptık. Türkiye’nin petrol şehri Batman’ı bölgesinin lokomotifi haline getirmek için var gücümüzle çalıştık. İnşallah önümüzdeki dönemde de bu hizmetler artarak devam edecek. Batman’ın 2023 Türkiye’sinde de yükselen bir yıldız olarak yerini alacağına inanıyorum.
Değerli Batmanlılar;
Bu şehir aynı zamanda huzurun, barışın, sevginin, kardeşliğin değerini de çok iyi bilir. Çünkü Batman geçmişte terörden çok çekti. Batman geçmişte faili meçhullerden çok çekti. Biz demokratik açılım hamlesini başlattığımızda en büyük desteği Batman’dan gördük. Ardından milli birlik ve kardeşlik projesini hayata geçirdiğimizde yine Batman bize güç verdi, moral verdi. Son olarak çözüm sürecinin en başta gelen destekçisi yine Batman’dı. Biz tüm Türkiye’ye analar ağlamasın diye seslendiğimizde Batman’daki analar gözyaşları içinde, ama sevinç gözyaşları içinde bizim çağrımıza karşılık verdi. İşte bugün de Cumhurbaşkanı olarak 18. il ziyaretimi Batman’a yapıyorum. Sağ olsun Batman bizi yine bağrına bastı, yine bize muhabbetle kucak açtı. Bizim kardeşliğimizi kimse bozamaz. Bizim aramıza kimse giremez.
Kardeşlerim,
Geçmişte Türk diyerek, Kürt diyerek, Arap diyerek, Çerkez diyerek, Laz, Abhaz, Gürcü, Boşnak, Roman, aklınıza ne gelirse bu şekilde bu milleti adeta dilim dilim parçaladılar, böldüler. Biz çözüm süreciyle işte bu ayrımların hepsini de ortadan kaldırdık. Çünkü biz yaratılanı Yaratan’dan ötürü severiz. Onun için de 12 yıldır attığımız her adımda insanı yaşat ki devlet yaşasın düsturundan hareket ettik. Bu anlayışla kardeşlerim, geçmişte ret, inkar, asimilasyon politikaları vardı öyle mi? Biz bunları ayaklarımızın altına aldık ve bizim artık dünyamızda bu politikaların hiçbiri yok. Baskıya dayalı, zora dayalı olan asimilasyon politikalarını ayaklarımızın altına aldık. Ne dedik? Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet dedik; Rabia ve yolumuza böyle devam ettik, böyle devam edeceğiz. Çünkü bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır. Onun için kimse milletimizi bölmeye, vatanımızı bölmeye, bayrağımızı yakıp yıkmaya, devletimizi parçalamaya boşuna zahmet etmesin. Karşısında evvel Allah bizleri bulur. Bugün artık devlet hiçbir vatandaşının etnik kökenine bakmıyor. İşte az önce Mehmet Şimşek kardeşim burada bir konuşma yaptı değil mi? Soruyorum, benim Kürt kardeşim acaba kalkıp da kendi diliyle konuşabilme şansına sahip miydi? Ama şimdi konuşabiliyor mu? Bunları biz getirdik ya, bunları biz getirdik.
Kardeşlerim,
Partimizi kurduğumuz zaman ben bu bölgelerde teşkilat kurma çalışmalarını yaparken o zaman topladığım Batmanlı kardeşlerim bana bir şey söylüyordu. Olağanüstü Hal vardı, diyorlardı ki; şu Olağanüstü Hal’i kaldırın biz başka bir şey istemiyoruz. Ve o zaman Abdullah Gül Bey, ilk Başbakandı ve hemen ilk iş birinci ayda Olağanüstü Hal kaldırıldı ve bölge normale dönüştü. Bunları biz yaptık.
Değerli Kardeşlerim,
Devlet artık hiçbir vatandaşının hangi inanç grubundan, hangi meşrepten, hangi sosyal kesimden olduğuna bakmıyor. Sadece bu ülkenin vatandaşı olması, sadece insan olması yeterli. Gençler belki hatırlamaz, ama orta yaş ve üzeri kuşak iyi bilir; bu ülkede Kürt’üm demek, Laz’ım, Çerkez’im, Gürcü’yüm, Arnavut’um, Boşnak’ım, Roman’ım demek mümkün değildi, hemen yakanıza yapışırlardı, derdinizi karakolda, mahkemede bile anlatamazdınız. Bırakın Kürtçe televizyon, gazete, dergi yayınını, sokakta Kürtçe konuşamazdınız. Kürtçe ıslık çaldığı için hapse konulan insanlar gördü bu ülke. Rahmetli Ahmet Kaya Kürtçe kaset yapacağım dediği için başına gelmeyen kalmadı, medya tarafından linç edildi.
Kardeşlerim,
Türkiye’den gitmek zorunda bırakılan Ahmet Kaya, gurbet elde vatan hasretiyle hayata gözlerini yumdu. Hele Kürtçe eğitimi hayal bile etmek mümkün değildi. Bu sorunların hepsini biz çözdük. 2002 yılında başında bulunduğum parti iktidara geldiğinde, kararlı bir şekilde bu adımları attık ve her geçen gün artarak devam ettik. Bununla da kalmadık, faili meçhul cinayetler dönemini sona erdirmekten, işkenceyle mücadeleye kadar her alanda tarihi önemli adımlar attık. Ülkemizin tüm geri kalmış, geri bırakılmış bölgeleri gibi bu bölgede çok büyük yatırımlar gerçekleştirdik. Yol, su, elektrik, okul, hastane, her alanda Batıda ne varsa Doğuda o olacak dedik ve bunları yaptık. Sosyal yardımlarla hiçbir vatandaşımız mağduriyet yaşamasın, temel ihtiyaçlarından mahrum kalmasın istedik.
Kardeşlerim,
Eğitimde okullarımızda her türlü ihtiyacı süratle gideriyoruz. Batman’da üniversiteyi biz kurduk ya, var mıydı Batman’da üniversite? Yok. Hastane, işte birini kurduk, şimdi de 300 yataklısı geliyor.
Değerli kardeşlerim;
Şimdi birileri çıkmış diyor ki, bu da çok enteresan; biz gelince Diyanet İşleri Başkanlığını kaldıracağız. Hale bak, Diyanet’i kaldıracak, niye? Çünkü bunların dinle işi yok, dinle işi yok. İşte bakıyoruz… Kaldıracağız dedikleri Diyanet, şu anda “Qur’an-ı Piroz Kurdi” adıyla şu anda Kürtçe Kur’an mealini yayınladı.
Değerli Kardeşlerim,
Bütün bunlarla beraber biz tabii adımlarımızı atmaya devam edeceğiz. Ne diyor? Bakın çok ilginç, ya Kudüs Yahudilerindir diyecek kadar ileri gidiyorlar. Değerli kardeşlerim, eğer zerre kadar bunların İslam’la alakası olsa bu ifadeyi kullanamaz. Kudüs, Müslümanların en önemli kabesi biliyorsunuz Kabe ve Kudüs ve biz buralarda hayat bulduk, buralarda ayağa kalktık. Şu anda Musevilerin orada attıkları adımın anlamının ne olduğunu biliyorsunuz. Fakat burada semavi din mensuplarının ortak mahalli olmasına rağmen böyle bir ifadeyi kullanmak bunların nerede olduğunu gösteriyor. Ve dağlardaki kamplarda işte elimize geçen belgeler, bunlar Zerdüşt dininin eğitimini veriyorlar. Kardeşlerim, bunları çok iyi tanımamız, çok iyi bilmemiz gerekiyor ve bunları da benim Kürt kardeşlerime iyi anlatmamız gerekiyor. Bir oyuna geldik, bir daha aynı oyunlara gelmeyelim. Bakın bugün üniversitelerimizde Kürt dili var, Kürtçe bölümler açtık; bunları biz yaptık ya. Özel kurslarda, okullarda Kürtçe eğitimi serbestçe verilebiliyor. Bu imkanlar aynı şekilde diğer diller için de geçerli.
Değerli Kardeşlerim,
Normal liselerde Kur’an-ı Kerim serbest, Siyeri Nebi serbest, Peygamberimizin hayatı, bunları öğrenebiliyoruz. Okullarımızda başörtü yasaklanmıştı, şimdi artık başörtülü olarak üniversiteye, okullarımıza gidebiliyor muyuz? Yıllarca bu zulüm yapıldı.
Eğitim özgürlüğü diyoruz, isteyen aynen belirlendiği şekliyle istediği gibi giyinebilsin, buna müdahale etme; işte bunlar başarıldı. Ve değerli kardeşlerim; imam hatip okullarında yıllarca neler yaptıkları ortada. Kapattılar orta kısımları, bunları yaşadık, bunları gördük. Şimdi bir kez daha altını çizerek ifade ediyorum; tüm bunlar istisnai uygulamalar, istisnai hürriyetler değil bunlar artık devlet politikası. Bakınız TRT’nin Kürtçe yayın kanalı var. TRT, devlet televizyonu değil mi? Üniversitelerde Kürt diliyle ilgili bölümler var, bunlar da kamu kuruluşları değil mi? Arkadaşlar, bakınız yani şu yaptığınız şeyler çok yanlış. Yani bir yerde çalışıyorsunuz, nankörlük yapmayın, çalışıyorsunuz nankörlük yapmayın. Bir imkân sizlere tanınmış oralarda çalışıyorsunuz. Ve Sayın Başbakanımız da özellikle açıklamaları yaptı, bu açıklamaları da takip edeceksiniz. İnşallah seçimlerden sonra bunların adımları da zaten atılacaktır. Lütfen, yani provoke etmeyin. 20 kişi, 30 kişi toplanıyorsunuz böyle bir adım atıyorsunuz.
Değerli kardeşlerim;
Çocuklara isim verilmesinden, yerleşim yerlerinin adlarına kadar bu konuda artık tüm yasakçı uygulamaları ortadan kaldırdık. İşte bunun için ben ülkemizde artık bir Kürt sorunu yoktur diyorum. Niye? Kürt vatandaşımın sorunu vardır, o sorunlarla da zaten ilgileniyoruz. Elbette Türkiye’de her vatandaşımızın kendine göre birtakım sıkıntıları, birtakım sorunları var. Bunların çözümü için gayret göstermek, bu yönde proje üretmek, devleti yönetenlerin siyasetçilere kadar herkesin görevidir. Ama şu gerçeği artık kabul etmek lazım: Devletin vatandaşları arasında etnik kökene, inanç grubuna veya başka herhangi bir kritere göre ayrımcılık yapılan dönem kapanmıştır. Bu tür uygulamalar eski Türkiye’nin hastalıklarıydı. Bunların hepsini de adım adım temizledik. Çözüm süreci ülkemizdeki tüm vatandaşlarımızla birlikte Kürt kardeşlerimin hakkının, hukukunun, taleplerinin, beklentilerinin tartışıldığı, çözüm yollarının arandığı bir süreçtir.
Değerli Kardeşlerim,
Bu süreci sadece belirli bir bölgeyle, belirli bir kesimle sınırlandırmak her şeyden önce Kürt kardeşlerime haksızlıktır. Açık söylüyorum; çözüm sürecini sadece Kürt sorunu parantezinde tutmak isteyenlerin dertleri başka. Onlar Kürt kardeşlerimin hakkını, hukukunu savunmanın, sorunlarını çözmenin peşinde kesinlikle değiller. Onlar bu mesele üzerinden kendilerine bir inisiyatif alanı, bir istismar alanı oluşturmak istiyorlar. Çünkü tüm siyasi ikballerini buna borçlular. Geçmişte Kürt ifadesini yasaklayanlarla bugün aynı ifadeyi istismar edenler arasında inanın bana göre hiçbir fark yok. Geçmişte Kürt kardeşimin ben Kürt’üm demesine izin vermeyenler, bu sakat yaklaşımlarıyla milletimizi bölüyorlardı. Bugün de tersinden bir bölücülük çabası var.
Az önce söyledim; inkâr, ret, asimilasyon, ayrımcılık politikalarının tamamen ortadan kalktığı bir dönemde siz ısrarla bu kavramı kullanırsanız toplumun kalanını kategorik olarak dışlamış olursunuz.
Kardeşlerim,
Bu dil, eski Türkiye’nin dilidir. Bunun da özellikle ısrar edildiğinde eski Türkiye’nin aktörlerinden ne farkımız kalır? Geçmişin Kürt kavramı üzerinden Kürt’e ve diğer etnik gruplara uygulanan ayrımcılık hastalığını bugün Kürt kavramı üzerinden Türk’e, yine diğer etnik gruplara teşmil etmeye çalışıyorlar. Diyorlar ki; Kürtlerin temsilcisi biziz, hadi canım, hadi canım. Ben ‘Kürtlerin temsilcisiyiz’ diyenleri şu anda arka sokaklarda görüyorum, pislikten geçilmiyor. Eğer temsilciysen buraları temizle, öyle m? Kürt vatandaşıma hizmetkâr ol.
Değerli Kardeşlerim,
Bakınız, ben şimdi buraya geldim, Türkiye’nin Cumhurbaşkanıyım, yüzde 52 oyla ilk defa milletin seçtiği bir Cumhurbaşkanı. Tabii kendime göre bir plan yaptım, dedim ki; Valiliği ziyaret ederim, Belediyeyi de ziyaret ederim. Fakat sağ olsun Belediye Başkanı havaalanına gelme nezaketini bile göstermedi. Şimdi havaalanına gelme nezaketini göstermeyen bir belediyeyi bir Cumhurbaşkanı olarak benim ziyaret etmem doğru mu? Dolayısıyla bunu bilmenizi istiyorum ki, bunun istismarını yapmasınlar.
Bakın geçenlerde Çanakkale’ye gittim, Çanakkale’de Belediye Başkanı Cumhuriyet Halk Partisi’nden, ama her gidişimde havaalanına gelir, bizi karşılar. Ben de oradaki kutlamalara gidince gittim, belediyede kendilerini ziyaret ettim. Görevimdi, her yere giderim, gitmem de gerekir. Gittim orada da kendilerini ziyaret ettim. Fakat bunlarda bu ayrımcı ruh, tabii bir yerden emirler geliyor, nereden? Dağdan emirler geliyor. Dağdan emir aldıkları için bu ülkenin sistemi içerisinde değiller, bunlar sistemin dışındalar ve nezaket kuralları diye bir şey bunlarda söz konusu değil.
Değerli Kardeşlerim,
Onlar varsın öyle devam etsinler. 12 yıldır sadece Kürt kardeşlerimin özgürlük alanını genişletmekle kalmadık, aynı zamanda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerimizi ayağa kaldırmak için çalıştık. Ülkemizin tüm geri kalmış, geri bırakılmış yerleri gibi bu bölgede de çok büyük yatırımlar gerçekleştirdik. Bizim dönemimizde, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesine tam dikkat edin 100 milyar dolarlık yatırım yaptık. Bunu da engellemenin gayreti içine girdiler. Yol yapan, baraj yapan, havalimanı yapan iş makinelerini yaktılar, işçileri kaçırdılar, müteahhitleri tehdit ettiler, mühendisleri kaçırdılar. Son olarak Hakkâri Yüksekova Havalimanı’nı, onun inşaatına mani olmak için yapmadıklarını bırakmadılar. İki yıl önce bitmesi gereken havalimanı bu engellemeler sebebiyle işte bu ay inşallah açılacak. İnşallah Hakkari’ye gideceğiz, Sayın Başbakanla birlikte açılışını yapacağız.
Kardeşlerim,
Hakkâri’de yaşayan Kürt değil mi? Kürt. Sen de Kürtsün. Peki, ona hizmeti niye esirgiyorsun, niye engelliyorsun, hani sen Kürtleri temsil ediyordun.
Değerli kardeşlerim,
Yüksekova’da hastane açılışına gittim, herkesi tehdit ettiler ‘gitmeyeceksiniz’, dediler, vatandaş gelemedi. Hakkâri Merkezde modern bir hastane yaptık, aynı gün onun da açılışını yapıyorum, tehdit ettiler kimse gelemedi. Bunlar hizmet için değil ideoloji, kafaları tehdit ederek oy alıyorlar. Bu anlayışa gereken cevabı sizin vermeniz lazım, millet olarak vermeniz lazım. Okulları yaktılar yıktılar, ambulansları yaktılar yıktılar, belediyelerin araçlarını yaktılar yıktılar, kütüphaneleri ateşe verdiler. Değerli kardeşlerim; bütün bunlar olurken bu gerçekleri artık değerlendirelim, değerlendirelim. İdeolojiyle sandığa gidilmez, marifet iltifata tabidir.
Değerli Kardeşlerim;
Hiçbir alanda hizmetleri yokken, hizmet vermezken sadece kuru kuruya ben Kürt’üm oyunu bana ver, eee Mehmet Şimşek de Kürt, Mehdi Bey de Kürt, Ahmet İnal da Kürt, yani böyle bir şey olamaz ki. Eser ehliyet ve liyakat sahibi olanlara verilir. İstiyorlar ki bölge geri kalsın, bölge insanı mahrumiyetten kurtulamazsın. Niye buralara yatırım gelmiyor, niye iş adamları buralara yatırım yapmıyor? Korkuyor, ben bu yatırımı yaparsam, bu fabrikayı kurarsam acaba birileri gelip burayı da yakar-yıkar mı? Hâlbuki bu fabrikalar buralara rahatlıkla yapılabilir. Biz sizlerle gurur duyuyoruz.
Kardeşlerim,
Bugünkü güçlerini ve ikballerini Kürt vatandaşlarımın yaşadığı sıkıntılar üzerine kurmuşlar. Bu sıkıntılar çözüldüğünde kendi altları bunların boşalıyor. Onun için de bölgede baskı iklimini tehdit, tedhiş ortamını devam ettirme gayretindeler. Bakınız, siyasi irade ve devlet bugüne kadar çözüm sürecinde üzerine düşenleri sonuna kadar yaptı mı? Yaptı mı? Yaptı. Peki, bu süreçte bölücü örgüt ve onun güdümündeki parti verdikleri sözleri tuttu m? Örgüt silah bırakacaktı, bıraktı mı? Bölge halkının siyasi iradesini özgürce ifade etmesine karışmayacaklardı, bunu yaptılar mı? Maalesef hiçbir sözlerini tutmadılar. Bir tarafta bu toplumun tüm kesimleriyle birlikte Kürt kardeşlerimin üzerindeki ret, inkâr, asimilasyon, baskı politikalarına son veren, hak ve özgürlük, hizmet esaslı bir irade var, öteki tarafta ise hala silahtan, çatışmadan, kandan, acıdan, gözyaşından beslenen bir yapı var; fotoğraf işte bu kadar açık, bu kadar net. Biz çözüm süreci konusunda samimiyiz.
Bu sürecin mimarı bizzat şahsım. Bu sürece tüm vücudumu koydum. Şahsımı çözüm sürecini bitirmekle itham edenler bugüne kadar sözlerini tutmayarak bu sürece en çok zararı vermiş olanlardır. Çözüm süreci onların sayesinde değil onlara rağmen bugünlere geldi.
Örgüte ve güdümündeki partiye kalsa işte Van’da billboardlara bazı afişler asmışlar. Basın mensupları gördünüz değil mi? Bir musluk, musluktan ne akıyor? Kan akıyor. Şu hale bak ya, siz bununla ne kastediyorsunuz, ne kastediyorsunuz? Kendilerini tanımlıyorlar, çünkü onların olduğu yerde kan var. Bizim olduğumuz yerde o musluklardan kan değil berrak su akar su; farkımız bu.
Örgüte ve güdümündeki partiye kalsa Türkiye çoktan 1990’lı yılların karanlık günlerine geri dönmüştü. Sağ olasınız.
81 vilayetimiz ve 78 milyon vatandaşımızın tamamıyla sürece sahip çıktığımız için Türkiye’yi 2023 hedeflerini konuşabildiği bir demokrasi ve refah düzeyine getirdik. İnşallah Batmanlı kardeşlerimin desteğiyle, bölge insanımızın desteğiyle bu süreci nihai hedefine ulaştıracağız. Türkiye’yi ekonomiyle birlikte demokrasi ve özgürlük alanlarında da dünyanın en ileri 10 ülkesinden biri haline getirme hedefimize ulaşmakta kararlıyız. Bu devleti bir kesimin değil herkesin devleti haline getireceğiz. Bu ülkenin geleceğini ne bölücü örgüte, ne paralel örgüte teslim etmeyiz. Şimdi bu iki yapı el ele vermişler değil mi? Yeni Türkiye’ye giden yolu tahrip etmeye, mayınlamaya çalışıyorlar. Her ikisi de aynı üst aklın farklı yöntemler kullanan birer taşeronu. Milletimiz bunların gerçek yüzünü attıkları her adımda, ağızlarından çıkan her sözde biraz daha görüyor, tanıyor. Bir de bunların hamiliğine soyunmuş muhalefet var. Fareli köyün kavalcısının arkasına takılmış hepsi de akıbetlerine doğru gidiyorlar. O akıbetin ne olduğunu biliyorsunuz değil mi? Gittikleri yolun sonu uçurum. Biz ikazımızı yapıyoruz, artık gerisi onlara kalmış.
Değerli Kardeşlerim,
Ülkemiz geçtiğimiz 12 yılda hamdolsun her alanda gerçekten çok önemli mesafeler kaydetti. Demokrasi ve özgürlükler alanında gerçekleştirdiğimiz reformları siz gayet iyi biliyorsunuz. Ulaştırmadan sağlığa, eğitimden toplu konuta kadar her alanda 81 vilayetimizin tamamını da geçmişle mukayese edilmeyecek derecede büyük yatırımlarla tanıştırdık. Tüm bunları Türkiye’nin siyasi ve ekonomik kriz üretmeye yatkın mevcut sistemine rağmen başardık. Milletimizin bize verdiği destek sayesinde kriz tümseklerini birer birer aşarak bugünlere geldik. Ama artık bu sistem Türkiye’yi daha fazla taşıyamaz, taşıyamıyor. 10 Ağustos 2014 seçimleri itibariyle Türkiye yeni bir dönemin kapılarını araladı. Milletin oylarıyla göreve gelen ilk Cumhurbaşkanı olarak bu durumu çok açık şekilde görüyorum. Bulunduğum makam şikâyet etme yeri değil, tespitle birlikte teklif de ortaya koymak durumundayım. Benim teklifim; Türkiye’nin 7 Haziran seçimlerinden hemen sonra yeni anayasasını hazırlaması ve bununla birlikte başkanlık sistemine geçmesidir.
Yeni Türkiye’nin inşası için yeni anayasa şart. Yeni anayasayla birlikte başkanlık sistemine geçmek de aynı şekilde artık bir zorunluluk haline geldi. Bu formül Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşmasının garantisidir. Eski Türkiye koalisyonu ise, bırakın Türkiye’nin 2023 hedeflerini gerçekleştirmeyi, mevcut kazanımlarını dahi koruyamayacak bir hırs ve hırçınlık içinde. Biz Türkiye’nin 230 milyar dolardan 800 milyar dolara çıkardığımız milli gelirini 2 trilyon dolara ulaştırmanın projelerini yaparken, onlar gözü bu 800 milyar dolara dikmiş durumdalar.
Dikkat edin, seçim taahhütleri birbirinin aynı; sadece ona şunu vereceğiz, buna bunu vereceğiz diyorlar. Şimdi de asgari ücreti açık artırmaya çıkardılar. Birisi diyor ki ben 1500, öbürü 1800, bir tanesi daha çıkmış, o da diyor ki ben 5000. Asgari ücret verilmez, asgari ücret bir korumadır koruma. Yani ne demek? Asgari ücretin altında bir ücretle çalıştıramazsın, bunun ucu açıktır. Şu anda Hükümet ne demiş? 1000, sen 1000’in üstünde ne verirsen ver, ona mani bir hal yok zaten. Bu noktada kamu ve işveren bu işin belirleyicisidir. Ama bunlar devlet yönetmek nedir bunu bilmezler ki.
İşte birilerinin geçmişte devlette SSK’da görev yaptıkları dönemleri biliyoruz. Hastanelerde kuyruklarda nasıl beklediğimizi biliyoruz. Hastanelerde rahmetli Savaş Ay’ın programında izledik, aman Yarabbi, hijyen diye bir şey söz konusu değil. Ve orada da şunu söylüyor: Ne yapalım, SSK’ya kaynak aktarılmadığı için, kaynak ayrılmadığı için bunları yapamıyoruz. Bugün ne diyor? Bugün de şunu söylüyor: Diyor ki, kaynak gerek yok, benim diyor, çok anlamlı.
Bir de ne diyorlar şimdi, bunu diyenleri de biliyorsunuz, anlarsınız onların dilinden, biri de; Tayyip Erdoğan’ı başkan mı yapacağız, asla onu biz başkan yapmayız. Bu taahhütlerin içinde Türkiye’nin nasıl büyüyeceğine, milli gelirini nasıl daha fazla artıracağına dair hiçbir şey yok. Ben de diyorum ki; öyle yağma yok, bu ülkenin, bu milletin kazanımlarını kimseye yağmalatmayız. Yeni Türkiye’nin inşasının önünde kimse duramaz. Su akar, yatağını bulur. Bu millet 1990’lı yılların karanlık günlerinden bugünkü Türkiye’ye giden yolu açtı. İnanıyorum ki 2023 Türkiye’sinin, yeni Türkiye’nin yolunu da aynı şekilde açacaktır.
Şimdi soruyorum sizlere; Batman, yeni Türkiye’ye hazır mı? Batman yeni anayasayı istiyor mu? Batman başkanlık sistemini destekliyor mu? Batman ülkenin ve kendisinin geleceğine sahip çıkıyor mu? Batman bunun için ne yapması gerektiğini de biliyor değil mi? Maşallah, barekallah. Peki, 400 milletvekili verdiğinizde seçimden sonra bu işi süratle bitirmek mümkün, bunu da biliyorsunuz değil mi? Allah birliğimizi, beraberliğimizi, uhuvvetimizi daim kılsın. Allah yar ve yardımcımız olsun.
Açılışını yaptığımız yatırımların bir kez daha Batman’ımız için hayırlı olmasını diliyorum. Sizlere sevgilerimi, saygılarımı, muhabbetlerimi sunuyorum. Hepinizi Allah’a emanet ediyorum.