Sayın Cumhurbaşkanı,
Saygıdeğer Bakanlar,
Değerli Basın Mensupları;
Sizleri En Kalbi Duygularımla Selamlıyorum.
Dün bir terör örgütünün İstanbul'un en büyük adalet sarayını, ne yazık ki oraya girmek suretiyle bir savcımızın odasını basması ve orada uzun bir süre savcımızı rehin almasından sonra kendisini haince, canice şehit etmeleri ve kendileri de bu arada güvenlik güçlerimiz tarafından bunun bedelini ağır ödediler.
Bu konuda değerli dostum Iohannis'in göstermiş olduğu bu nezakete çok teşekkür ediyorum. Terörizm bir bölgenin sorunu değil, tüm dünyanın ortak sorunudur ve buna karşı da bir dayanışma içerisinde bu mücadeleyi sürdürmemiz gerekiyor. Öyle zannediyorum ki şu anda, Savcımızı Eyüp Sultan Camii'nden defnedecekler. Orada cenaze namazı kılınıp, ondan sonra da defni gerçekleştirilecek. Ben kendisine Allah'tan rahmet diliyorum. Rabbim şehidimizi cennetiyle, cemaliyle inşallah müşerref kılar. Başta yine meslektaşı olan eşi Hanımefendi'ye ve tüm ailesine başsağlığı dileklerimi Romanya'dan gönderiyorum. İnşallah bu akşam kendilerine de bir taziye ziyaretinde bulunacağım.
Terörle mücadelemiz çok kararlı bir şeklide sürecek, aynı zamanda yine AK Parti'nin Kartal ilçe teşkilatına bu terör örgütünün yaptığı saldırıyı da özellikle Çözüm Süreci'ne yönelik bir tavır olarak görüyorum, Çözüm Süreci'ni baltalamaya yönelik bir tavır olarak görüyorum. Demokrasiye inanmayanların, demokrasiyi hazmedemeyenlerin tavrı olarak görüyorum"
Tabii ki bilinmelidir ki demokrasi bu tür saldırılara pes edecek kadar basit bir sistem değildir. Demokrasiye inananların da bu tür teröristlerin karşısında hep birlikte durmaları şarttır, diye inanıyorum ve ben de ülkemin Cumhurbaşkanı olarak, milletimin seçmiş olduğu bir Cumhurbaşkanı olarak buna sonuna kadar gerekli mücadeleyi verecek ve direneceğiz.
Değerli Dostlarım,
Özellikle buraya ayağımızı bastığımız andan itibaren müstesna bir ev sahipliğiyle karşı karşıya kaldık ve şu anda da gerek ikili görüşmemizde, gerekse heyetler arası görüşmede, Türkiye-Romanya arasındaki siyasi ilişkileri, Türkiye-Romanya arasındaki askeri ilişkileri, bunun yanında ekonomik, ticari, kültürel ilişkileri değerlendirme fırsatımız oldu.
Tabii siyasi noktada öncelikle Romanya’nın Avrupa Birliği sürecinde bize vermiş olduğu destek nedeniyle kendilerine çok çok teşekkür ediyorum, şahsım ve milletim adına. Hele hele bundan sonra dönem başkanlığında inanıyorum ki Romanya, Türkiye’ye karşı desteğini daha da artıracaktır, çok daha kararlı bir desteği Romanya’dan biz o süreçte de bekliyoruz.
Tüm bunların yanında tabii bir diğer bizim dayanışma alanımız askeri alandır. Askeri alanda NATO’da beraberiz, tabii NATO’daki işbirliğimiz, her türlü dayanışmamız, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kararlı bir şekilde devam edecektir. NATO operasyonel kapasitesiyle ilgili olarak, komuta ve kontrol merkezinin burada kurulması ve buna Türkiye’den de istenen destek konusunda gerek Dışişleri Bakanlığımız, gerekse Silahlı Kuvvetlerimiz gerekli görüşmeleri yapıyorlar, değerlendirmeleri yapıyorlar ve bakışımız da bu konuda müspettir ve bunun nihai kararı verilecek ve kendilerine de süratle bu bildirilecektir.
Romanya bir gelişim içerisinde, bu gelişmeyi yerinde tespit etmekten dolayı da ayrıca mutluyuz. Şunu söylemem lazım: Türkiye-Romanya ekonomik alanda, ticari alanda, şu anda ticaret hacmine baktığımız zaman çok normal bir yapıyı görüyoruz. 6,3 milyar dolar gibi bir ticaret hacmine sahibiz. Tabii buna hedefimiz daha önce yine Romanya’yla yaptığımız görüşmelerde 10 milyar dolardı. Şu anda da yine değerli dostumun da ifade ettiği gibi bunu 10 milyar doları yakalayınca daha da yukarı seviyelere çıkarabilmektir.
Türk yatırımcıların Romanya ile olan münasebetlerinin geçmişi 20 yılı bulmuştur ve bu 20 yıl içerisinde de bu yatırımlara baktığımız zaman 10 milyar dolar gibi bir yatırımı görmekteyiz. Tabii bu yeterli mi? Bana göre yeterli değil, bunu daha da artırmamız mümkün. Romanyalı girişimcilerin de aynı şekilde Türkiye’de yatırımları ve her iki ülkenin de yatırımcılarının bir dayanışma içerisinde gerekirse üçüncü ülkelerde yatırımlara girmeleri inanıyorum ki aramızdaki münasebetleri çok daha güçlü kılacaktır.
Diplomatik ilişkilerimize baktığımız zaman 137 yılı buluyor, yani 137 yıllık bir diplomatik ilişkide geçmişiz var, bunu tabii çok iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Kaldı ki bizler birbirimize uzak ülkeler değiliz ve Karadeniz’in bir yanında Türkiye, bir yanında Romanya diyebiliriz, böyle bir durumumuz var. Ve bu dostluğumuzu, bu adeta kıyıdaşlığımızı çok çok farklı bir şekilde zenginleştirmemiz ve geliştirmemiz gerekiyor.
Bir de, Türk ve Romen toplumlarının birbirlerine karşı gönül bağları ileri seviyede. Biz buraya her gelişimizde kendimizi asla yabancı topraklarda değil, dostlarımızın arasında ikinci evimizde görüyoruz. Bunu da Romanya halkının Türkiye’ye olan özellikle turizmdeki ilgi ve alakasında çok açık, net görüyoruz. Yani 450 bin turistin işte 2014 yılında Türkiye’ye gelmiş olması bunun çok açık, net bir ifadesidir. Hatta heyetler arası görüşmede de söyledim, eğer bu vizeler kalkarsa Türkiye’den de buraya gelecek olan turistlerin sayısı adeta bir patlama gösterebilir. Ama tabii bu vizeler birçok şeyi şu anda engelliyor, bundan dolayı da Türk halkı buraya istediği şekilde gelemiyor.
Tabii ikili ilişkilerimizin çeşitli yönlerini ele alma fırsatını bulurken, Suriye, Ukrayna, Karadeniz, Balkanlar, enerji, bunları da görüşme imkanımız oldu.
Biliyorsunuz bizim güneyde Suriye, Irak, buralarla ilgili sıkıntılarımız var ve şu anda 2 milyon sığınmacı bizim ülkemizde. Bunun 1 milyon 700 bini Suriye’den, 300 bini Irak’tan ve şu ana kadar yaptığımız harcama 5,5 milyar dolar. Avrupa’nın tamamında şu anda Suriye’den sığınmacıların sayısına baktığımız zaman, Irak da dahil olmak üzere 250 bin. Bizde ise sadece bu iki ülkeden gelenlerin sayısı 2 milyon. Bütün bunların yükünü de Türkiye olarak biz üstlenmiş durumdayız. Peki, size hiç Mülteciler Komisyonundan filan, Birleşmiş Milletler ’den acaba destek gelmiyor mu? Şu ana kadar gelen destek, toplu alıyorum, dış destek bize 250 milyon dolardır. Yaptığımız harcamaya bakarsak 5,5 milyar dolardır. Ama biz hiçbir zaman geleni ve gelecek olanı geri çevirmediğimiz gibi kapılarımızı da kapamadık ve açık kapı politikasıyla bu sürece de devam ettik.
2011 yılında bizim Romanya’yla biliyorsunuz bu stratejik ortaklık seviyesini yakalamış olmamız inanıyorum ki geleceğe yönelik ticaret hacmini çok daha farklı bir noktaya taşıyacaktır.
Burada bir gerçeği daha özellikle vurgulamak istiyorum; şu anda yeni yeni yatırımlara girmek isteyen Romanya’da firmalarımız var, onları da yine aynı şekilde Değerli Mevkidaşım Lohannis’le görüştük. Dedik ki, önleri açılırsa, mesela bunlardan bir firmamız şu anda burada 200 milyon avroluk bir yatırıma girmek istiyor, bu çok önemli bir adım. Bir diğeri ise, şu anda mevcut yatırımlarını daha da ileri bir noktaya taşımak istiyor. Bunlar Türkiye-Romanya arasındaki ilişkileri farklı bir yere taşırken, ciddi bir istihdam Romanya için meydana getirecektir. Bu istihdam alanını da zaten Romanya değerlendirecektir, diye düşünüyorum.
Bunlarla beraber bunu da tabii Yunus Emre Kültür Merkezlerimiz şu anda özellikle Bükreş ve Köstence’de faaliyette. Romanya’daki Yunus Emre Kültür Merkezleriyle İstanbul’daki Dimitrie Cantemir Kültür Merkezi kültürel ilişkilerimize, gelişmede çok ciddi katkılar sağlamıştır. İnşallah önümüzdeki dönemde bu alandaki çalışmalarımızı da yoğunlaştıracağız.
Bir diğer noktada da, özellikle Romanya’dan Türkiye’de eğitim-öğretime girmek isteyenlerin şu anda sayısı 40. Gerek lisans, gerek lisansüstü, doktora eğitim-öğretimi alıyorlar. Bu sayıyı daha da artırabilmeye açığız, müracaatı olacak gençler olursa bunların da değerlendirilmesi rahatlıkla yapılabilir.
Buradaki bazı yatırımlar noktasında bizim TİKA adlı kuruluşumuz özellikle Dobruca’da tarihi eserlerin onarımı, restorasyonu, bunları yapmak suretiyle yine buraya bir cazibe merkezi oluşturacaktır, bunu da özellikle değerli dostumla paylaştık.
Tüm Romen dostlarıma, burayı özellikle bize evimiz gibi hissettiren misafirperverlikleri sebebiyle tekrar çok çok teşekkür ediyorum.