Türkiye-Slovakya İş Forumunda Yaptıkları Konuşma

31.03.2015

Sayın Cumhurbaşkanı,

Sayın Bakanlar,

Türk ve Slovak İş Dünyasının Değerli Temsilcileri,

Sevgili Dostlar,

Hanımefendiler, Beyefendiler,

Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyor, iş forumumuzun ülkelerimiz ve işadamlarımız için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Bratislava’ya ulaştığımız andan itibaren şahsıma ve heyetime gösterilen yakın ilgi ve misafirperverlik için Sayın Cumhurbaşkanının nezdinde tüm Slovakya halkına şükranlarımı sunuyorum. İş Forumunun düzenlenmesine, Türk ve Slovak işadamlarının bir araya getirilmesine katkıda bulunan kuruluşlarımıza da ayrıca teşekkür ediyorum.

Slovakya’yı 2013 yılında Başbakan olarak ziyaret etmiştim. Bu defa Cumhurbaşkanı sıfatıyla güzel ülkenizi ziyaret etmekten ve buradaki dostlarımızla buluşmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.

Ülkelerimiz arasındaki tarihi bağlar ve karşılıklı işbirliği iradesi sayesinde ilişkilerimiz her geçen gün güçleniyor. Bugün değerli mevkidaşım Sayın Kiska ve Dostum Başbakan Sayın Fico ile de biraz sonra bir arada olacağız gerçekleştireceğimiz görüşmelerde bu durumu bir kez daha teyit ettik, teyit ediyoruz. Bundan sonra da siyasetten ekonomiye, savunmadan enerjiye, bilim ve teknolojiden çevreye uzanan geniş bir yelpazede verimli çalışmalar yürüteceğimize inanıyorum. Ekonomik ve ticari işbirliğimize özel önem verdiğimizin altını özellikle çizmek istiyorum. Bu iş forumu ile yine bu yıl Bratislava’da düzenlemeyi planladığımız, Karma Ekonomik Komisyon Toplantısı’67697/nı atılacak somut adımların belirlenmesi açısından önemli görüyorum.

2000 yılında 75 milyon dolar olan ticaret hacmimiz, 2014’te 1.4 milyar dolara ulaştı. Ancak biz bu rakamı yeterli bulmuyoruz. Slovakya’ya 2013 yılında gerçekleştirdiğim ziyarette Başbakan Sayın Fico’yla bu ticaret hacmini en kısa zamanda 5 milyar dolara çıkarma irademizi o zaman ifade etmiştik. Bir kararlılığımız var, bu adımı atmalıyız demiştik. Öyleyse bu doğrultuda daha fazla çalışmalıyız. Ekonomik işbirliğimizi sadece ticarete değil, yatırımlara da dayandırmak zorundayız. Aynı şekilde yatırım ilişkilerimizin de arzu ettiğimiz seviyede olduğunu söyleyemeyiz.

Ülkelerimiz arasında karşılıklı yatırımlara ilişkin tablo, Türk işadamlarının Slovakya’daki toplam yatırım miktarının 31 milyon dolar düzeyinde olduğunu gösteriyor. Türkiye’deki Slovak girişimcilerin yatırım miktarı ise 14 milyon dolar seviyesinde. Bu rakamları en kısa zamanda ilişkilerimizin derinliğine ve dostluk ruhuna yaraşır seviyelere yükseltmemiz gerekiyor.

Sayın Cumhurbaşkanı, Değerli Dostum,

Değerli Arkadaşlar;

Avrupa’nın kalbinde yer alan, batı ve doğu pazarlarına yakın bir konumdaki Slovakya’nın yatırım ve ticaret potansiyelinin yüksek olduğuna inanıyorum. Slovakya, yetişmiş iş gücü, doğal kaynakları, istikrarlı yapısı ve sunduğu cazip imkanlarla otomotiv sektörü başta olmak üzere uluslar arası yatırımcılar için bir çekim merkezi haline gelmiş durumda. Küresel mali krize ve Avrupa’daki ekonomik durgunluğa rağmen 2014 yılında Avrupa Birliği ortalamasının üzerinde bir büyüme sağlanmış olması da bunu teyit ediyor.

Ben bugün burada bir kez daha Türk şirketlerini, işadamlarını, yani sizleri Slovakya’ya daha fazla yatırım yapmaya davet ediyorum. Diğer yandan Türkiye’de ekonomide geçtiğimiz 12 yılda büyük ilerlemeler kaydetmiş, adeta başarı hikâyesi yazmış bir ülkedir. Ülke olarak, Avrupa, Ortadoğu, Orta Asya ve Afrika pazarları arasında merkezi bir konuma sahibiz. Genç ve nitelikli işgücümüz, istikrarla büyüyen ekonomimiz, rekabetçi özel sektörümüz ve gelişen altyapımızla yükselen bir güç durumundayız. 2014 yılında 158 milyar dolar civarında olan ihracatımızın yüzde 95’i sanayi ürünlerinden oluşuyor. Tarımsal üretimde Avrupa’da birinci sıradayız. Türkiye 2002 yılında 230 milyar dolarlık bir milli gelire sahipken 2014 sonu itibariyle bu rakam 840 milyar dolara çıktı. Tabii biz bunu yeterli görmüyoruz. Artık Türkiye 2 trilyon dolar, 3 trilyon dolar, 4 trilyon dolar, bunları konuşmak durumunda değil, uygulamak durumunda, bunu başarmak durumunda, bunu gerçekleştirmek durumunda. Tabii ki bunu siz değerli girişimcilerimizle, yatırımcılarımızla beraber gerçekleştireceğiz.

Cumhuriyetimizin Kuruluşunun 100. yıl dönümü olan 2023 yılında hedefimiz 2 trilyon dolar milli gelire ulaşmaktır. Bu tablo, uluslar arası yatırımcılara önemli fırsatlar sunuyor. Türkiye’de son 12 yılda toplam 130 milyar dolar alt yatırım yapmış vaziyetteyiz. Altyapı yatırımlarında çok ciddi manada hakikaten akıl, bilgi, tecrübe konuşturulmak suretiyle bunlar gerçekleştirildi. Büyük ölçüde kamu-özel sektör işbirliği şeklinde, Türk müteahhitlik ve mühendislik firmalarının emeğiyle bunlar gerçekleşti.

Bu yatırımlardan bazı örnekler vermek istiyorum; Son 12 yılda bizler 17590 kilometre bölünmüş yol yaptık, 79 senede 6100 kilometre yol yapılmıştı, ama 12 yılda 17590 kilometre, bu bir farkı ortaya koyuyor. 79 senede 26 tane havalimanı yapılmıştı Türkiye’de, 12 senede biz buna 27 tane hava limanı ilave ettik, şu anda geldiğimiz nokta bu, yine havalimanlarımızın inşası devam ediyor.

Ankara, İstanbul ve Konya şehirlerimiz arasında hizmet veren yüksek hızlı tren hatlarını hayata geçerdik, şu anda diğer illerimizde de bunu yaygınlaştırıyoruz.  İstanbul’un iki yakasını denizin altından birbirine bağlayan mega proje Marmaray’ı tamamladık, hizmete aldık. Yine İstanbul Boğazı’nın altından tekerlekli araçların geçişini sağlayacak, Avrasya Tünelinin inşası da sürüyor. Ayrıca, hem tekerlekli, hem de raylı sisteme yönelik yeni bir projenin de hazırladıklarına başladık, yine denizin altından.

Asya ve Avrupa Kıtalarını birbirine bağlayan 3’üncü köprü, Yavuz Sultan Selim Köprüsü inşaatımız hızla devam ediyor.

İstanbul kuzeyinde inşa etmeyi planladığımız ve yılda 150 milyon yolcu kapasitesiyle dünyanın en büyükleri arasında yer alacak olan havalimanımızın inşaat çalışmaları devam ediyor. Ülkemiz şirketlerince inşa edilmekte olan ve maliyeti 22 milyar 152 milyon avroyu bulacak, 6 pistli bu havalimanının ilk etabını 2017 yılında açmayı planlıyoruz.

İstanbul ve İzmir şehirlerimiz arasındaki mesafeyi ciddi anlamda kısaltacak otoyolun inşaatı halen devam ediyor.

Tüm bu projeler, devletle iş adamları arasında tesis ettiğimiz güven ortamında gerçekleşiyor. Eğer siz girişimciye, yatırımcıya o güveni verirseniz, o zaman girişimci de gelip bu yatırımları yapar, ister yerli olsun, ister uluslararası sermaye olsun. Girişimcilerimize verilen her desteğin üretim olarak, istihdam olarak, ihracat olarak fazlasıyla ülkeye ve millete geri döneceğine samimiyetle inanıyorum. Hükümete ve ilgili kurumlara bunun için mümkün olan en fazla kaynağı tahsis etmelerini tavsiye ediyorum.

Slovakya ile Türkiye arasında özellikle inşaat sektöründe ciddi fırsatlar, atılabilecek müşterek adımlar olduğunu düşünüyorum. Slovakya’da gerçekleştirilmesi tasarlanan büyük otoyol ve konut projelerinde iş adamlarımızın çok ciddi katkıları olabileceğini belirtmek isterim. 12 yıl içerisinde konut olarak sadece devlete bağlı olan TOKİ’nin inşa edip teslim ettiği konut sayısı 650 bindir, özel sektörün yaptıklarıyla bunları bütünleştirirsek bu rakam 1 milyonu aşıyor, böyle bir noktadayız.

Ülkemizdeki müteahhitlik firmaları bugüne kadar 100’ün üzerinde ülkede toplam 300 milyar dolar değerinde, 7683 projeyi gerçekleştirdiler. Dünyanın en büyük 250 müteahhitlik firması arasında 42 Türk firması yer alıyor ve Çin’den sonra ikinci sıradayız. Firmalarımızın Slovakya’daki altyapı projelerini üstlenecek ve bunları başarıyla bitirecek kapasiteye sahip bulunduklarından hiç şüpheniz olmasın.

Sayın Cumhurbaşkanı Değerli Dostum,

Öncelikle burada tabi şu anda hem Türk iş adamları var, hem de görüyoruz Slovakya iş adamları var, sektörel bazda birbirleriyle bütünleşmek suretiyle, birbirileriyle daha çok tanışıp kaynaşmak suretiyle karşılıklı yatırımlar yapılabileceği gibi, üçüncü ülkelerde de bu yatırımların yapılması mümkün.

Enerji, Türkiye ekonomisinin içinden geçtiği büyüme ve sanayileşme sürecinin en önemli konularından biridir. Biz tedarikçi ülke değiliz, biz transit taşıyıcı, bunun yanında bir de tüketici ülkeyiz. Ama bu noktada çok çok önemli bir merkezde yer alıyoruz, bu bakımdan Türkiye’nin önemi stratejik. Bilindiği gibi Türkiye, az önce ifade ettiğim gibi zengin doğal kaynaklara bu noktada sahip bir ülke değil, petrolümüz ve doğalgazımız oldukça sınırlı, buna karşılık ekonomimizin büyümesine paralel olarak enerji ihtiyacımız sürekli artıyor. Bu çerçevede, Hazar Havzası, Ortadoğu, Rusya gibi zengin kaynaklardan hem Türkiye’ye, hem de ülkemiz üzerinden Avrupa’ya enerji tedarikine yönelik boru hattı projeleri üzerine önemli duruyoruz, tabi bir taraftan da bunları çeşitlendiriyoruz, buna mecburuz. Şu anda bizim Rusya, Azerbaycan ve bildiğimiz gibi İran tedarikçi ülkelerimiz, oralardan doğalgazı almak suretiyle ihtiyacımızı karşılıyoruz. Ama bununla kalmıyoruz, hidroelektrik santraller, termik santraller, rüzgar enerjisi, güneş enerjisi, buna yönelik bu tür çeşitlendirmeyle de yenilebilir enerjide çok ciddi adımlar attık. Göreve geldiğimizde yüzde 54 civarında doğalgaz tüketimimiz varken, bugün bu oran hamdolsun yüzde 46 gibi bu seviyelere çekilmiş vaziyette, bunu daha da tabii düşürmemiz gerekiyor.

Enerji kaynaklarından elde edilen imkanların ihtilaf ve yıkım değil, barış ve refah kaynağı haline dönüşmesi için her türlü çabayı harcıyoruz. İçinde yer aldığımız ve alacak olduğumuz tüm projelerde bu hususu öncelikle gözetiyoruz. Türkiye’nin artan enerji ihtiyacı karşısında bir yandan petrol ve doğalgaz arama çalışmalarına hız verirken, diğer yandan da alternatif kaynakları harekete geçirdik. Hidroelektrik ve kömür kaynaklarını daha verimli değerlendirmek için bu yöndeki projeleri hızlandırdık, hatta hatta nükleer enerji noktasında da adımlarımızı atmış bulunuyoruz, ülkemizin birisi güneyde, birisi kuzeyde olmak üzere şu anda yürümekte olan iki önemli çalışması söz konusu, bunun devreye girmesi bizim için belki 7 yıl, 8 yılı bulacak. Biliyorum ki siz şu anda böyle bir nükleer enerjiye sahipsiniz, bizimki ülkenin büyüklüğü sebebiyle şu anda sadece güney ve kuzeydeki, ikisinin toplamı yaklaşık 9500 megavat gücünde nükleer enerji olacak, sadece bunlar. Ve belki ardından üçüncü bir nükleer enerjinin de adımını atacağız, çünkü Türkiye’nin enerji ihtiyacı her geçen gün arttığı gibi, bunları çeşitlendirmekte de bir sorumluluğumuz var. Doğal zenginliklerimizi bozmadan, kirletmeden, tahrip etmeden, elimizdeki imkanları en iyi şekilde değerlendirmek kararındayız.

Az önce otelin penceresinden bakarken karşı tepelerde, oralarda rüzgar enerjisi santrallerini gördüm ve rüzgargülleri oralarda dönüyordu, onları gördüm, zannediyorum buradan ciddi bir enerji temin ediyorsunuz. Bizde de son yıllarda bununla ilgili ciddi gelişmeler var ve girişimcilerimiz bu konularda çok ciddi adımlar atıyorlar ve bu başarının artarak devamı inanıyorum ki bizim doğalgaza olan ihtiyacımızı da daha da azaltacaktır.

Hedefimiz, 2023 yılına kadar nükleer kaynakların elektrik üretimindeki payını yüzde 20’ye çıkarmaktır. Bu süreçte nükleer enerjiyi güvenli ve etkin şekilde kullanan, elektrik enerji ihtiyacının önemli bir bölümünü nükleer enerjiden sağlayan Slovakya’nın deneyimlerinden de faydalanmak isteriz. Karşılıklı teknoloji transferi ve ortak araştırma-geliştirme çalışmalarıyla enerji, otomotiv, tarım, savunma sanayi gibi alanlarda yakın işbirliği yapabileceğimize inanıyorum.

Yine ülkelerimizin Avrupa’nın enerji güvenliğine ilişkin alternatif doğalgaz boru hattı projelerinde, bunların inşasında ortak çalışmalar yürütebilmeleri mümkün gözüküyor.

2010 yılında Türkiye’nin Slovak turistlerin uçakla seyahat ettikleri ülkeler arasında ilk sırada veya ilk sıralarda yer aldığını öğrenmekten memnuniyet duydum. Ülkemize geçtiğimiz yıl 137 bin Slovak turistin seyahat ettiğini burada tekrar hatırlatmak isterim. Demek ki, Slovakya Avrupa Birliği’yle şöyle bir anlaşsa, bize vizeleri kaldırmış olsalar, bizim kaldırdığımız gibi, Türkler de o zaman Slovakya’ya çok daha fazlasıyla gelecektir, tabi vizeler engel teşkil ediyor. Latin Amerika’dan bakıyorum Schengen vizesi kullanılabiliyor, Türkiye müzakereci bir ülke olduğu halde hala bize bu engel devam ediyor. Fakat zannediyorum artık şöyle herhalde 1 yıl içinde falan bu işler de yoluna girecektir, Avrupa Birliği Bakanımız da bunu da yakından takip ediyor, herhalde sonuçlandıracaklardır.

Kapımız ve kalbimiz, değerli dostumun ifade ettiği gibi gerçekten halkınız çok misafirperver dedi, ben de mutlu oldum, yine söylüyorum, kapımız ve kalbimiz Slovak halkına, tüm dünya insanlarına her zaman açıktır.

Bilhassa yeni fasılların açılması konusunda Avrupa Birliği’nde bize daha adil davranılmasını arzu ediyoruz. Bu konuda Slovak dostlarımızdan bugüne kadar devamlı destek aldık, bu desteğin daha da artmasını özellikle bekliyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanı,

Değerli Arkadaşlar,

Türkiye biliyorsunuz 1 Aralık 2014 itibarıyla G-20 Dönem Başkanlığını üstlenmiş durumdadır. Dönem Başkanlığımız sırasında G-20’nin küresel ekonomiyi ilgilendiren konuların ele alındığı temel platform olma özelliğini de daha da kuvvetlendirmek arzusundayız. G-20 Dönem Başkanlığımızın ana hedefini ‘kapsayıcı ve sağlam büyüme için ortak eylem’ şeklinde belirledik.

Buna ilaveten, G-20’ye güçlü bir düşük gelirli ve gelişmekte olan ülkeler perspektifi getirmeyi, ayrıca KOBİ’lerin küresel ekonomik sisteme daha iyi entegre edilmesine dönük çalışmalar gerçekleştirmeyi de hedefliyoruz.

Ülkemizin Dönem Başkanlığı önceliklerinin G-20 üyeleri tarafından da benimsendiğini memnuniyetle görüyoruz. 2015 yılında küresel gündemin en önemli konularından birisi kalkınma olacaktır. Eylül ayında Birleşmiş Milletler’in 2015 sonrası kalkınma gündeminin kabul edilmesi bekleniyor. Böylesine önemli bir konuda, G-20’nin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek küresel kalkınma gündemine katkı sağlaması gerekiyor. OECD ülkeleri içerisinde ekonomik büyümesini sürdürürken, aynı zamanda eşitsizlikleri de giderebilen iki ülkeden biri Türkiye’dir.

12 yıl önce dünyada doner ülkeler arasında bizim yaptığımız yardım 45 milyon dolardı. 2014 sonunda yaptığımız yardım 4,5 milyar dolara çıktı ve biz dünyada Amerika, İngiltere, Türkiye ilk üç, buraya geldik. Büyümenin toplumun bütün kesimlerini kapsamasına ve sürdürülebilir olmasına büyük önem veriyoruz. Verilen sözlerin yerine getirilmesinin ve güvenin tesis edilmesinin iş dünyası bakımından ne kadar önemli olduğunu en iyi sizler biliyorsunuz.

G-20’nin taahhütlerini uygulaması, küresel plandaki itibarını kuvvetlendirmesi bakımından şarttır. Bu anlayışla G-20’nin tüm taahhütlerinin etkin biçimde uygulanması için izleme mekanizmaları oluşturmayı hedefliyoruz. Küresel ölçekteki altyapı yatırımları açığının kapanması için de ortak bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğine inanıyoruz. Bazı hesaplamalara göre önümüzdeki 15 yıl içerisinde küresel ölçekte 70 trilyon dolarlık bir yatırıma ihtiyaç var. G-20 ülkelerinin ulusal büyüme hedeflerini destekleyecek kapsamlı yatırım stratejileri hazırlamalarına yönelik çalışmaları dönem başkanlığımızda sonuçlandırmayı amaçlıyoruz.

Bunlara ilaveten ticaret ve enerji gibi konularda, G-20 Dönem Başkanlığı gündemimizin önemli başlıkları arasında yer alıyor. Özellikle Afrika’da ciddi bir sorun halini alan enerjiye erişim konusuna da bu kapsamda eğilmeyi düşünüyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanı, Değerli Dostum;

Türkiye ve Slovakya gerek kendi aralarında, gerekse bölgesel ve küresel düzeyde etkin işbirliği yapma konusunda her türlü imkâna ve iradeye sahip iki ülkedir. Biz işadamlarımızı bu doğrultuda teşvik etmeyi, desteklemeyi sürdürüyoruz, sürdüreceğiz. Zaten bizim liderler olarak yapacağımız iş nedir? İşadamlarımızın önünde engeller varsa ki var, bu engelleri kaldırmak ve onlara da, buyurun yolunuza hızla devam edin demek; bunu başarmamız lazım. Birçok konularda, tabii aramızda bürokratlar da var, kusura bakmasınlar, bürokratik oligarşi ön keser, siyasetçinin önünü keser. Bu defa tabii işadamı, girişimci rahatlıkla yürüyemez, adımlarını atamaz. Bu adımların atılmasını sağlamamız gerekiyor. Slovak dostlarımız da aynı şekilde inanıyorum ki bunu sürdürecektir ve böylece işadamlarımız çok daha farklı bir şekilde hızla, heyecanla bu yolculuklarına devam edeceklerdir. Her iki tarafa da bu çok şeyler kazandıracaktır. Ve bu işbirliği kaybedeni olmayacak bir işbirliğidir. Önümüzdeki potansiyeli en iyi şekilde değerlendirmeliyiz diye düşünüyoruz.

Bu iş forumunun iş çevrelerimizin arasındaki işbirliğinin gelişmesine ve ülkelerimiz arasındaki ekonomik ve ticari ilişkilerin ileri taşınmasına katkıda bulunacağına ümit ediyorum, forumun gerçekleştirilmesine emeği geçen tüm dostlarımıza, arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.

Sizlere sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum, kalın sağlıcakla.