Darülaceze Sosyal Hizmet Şehri Açılış Töreni’nde Yaptıkları Konuşma

12.11.2023

Sevgili İstanbullular,

Aile Ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’mızın Kıymetli Temsilcileri.

Darülaceze Ailesinin Muhterem Mensupları,

Değerli Misafirler.

Hepinizi en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Bu önemli ve anlamlı açılış töreni münasebetiyle sizlerle beraber olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum.

Sözlerimin hemen başında Darülaceze’yi kurarak kimsesizlerin kimsesi olan bu güzide çatıyı milletimize ve tüm insanlığa kazandıran Sultan Abdülhamid-i Sani’yi bir kez daha rahmetle yâd ediyorum. Kuruluşundan bugüne kadar Darülaceze’ye emeği geçen herkese şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Rabbim, hepsi birer merhamet timsali olan o güzel insanlardan razı olsun diyorum.

Bizleri dünyada iyilik yapanın ukbada iyilik bulacağına inanan insanlarız. İnancımız bize insanlığa, özellikle de ihtiyaç sahiplerine faydalı eserler bırakanların amel defterinin vefatlarından sonra bile kapanmayacağını söyler. Bundan 128 sene önce kurulan Darülaceze, işte böyle bir eserdir. Şimdiye kadar 30 bini çocuk, toplam 100 binden fazla insanımıza şefkat yuvası olan Darülaceze, bizim için hem gurur vesilesi, hem de ilham kaynağıdır. “İnsani yaşat ki. devlet yaşasın” düsturunun adeta vücut bulduğu müesseselerin başında Darülaceze yer almaktadır. Burası din, köken, ırk, cinsiyet ayrımı yapmadan tüm düşkünlere kucak açan, sahip çıkan, sığınabilecekleri korunaklı bir çatı olan sembol bir kurumdur. Medeniyetimizin insana bakışını gösteren en güzel yapılardan birisi yine Darülaceze’dir. Bu çatı altında alicenaplık vardır, diğerkâmlık vardır, insana sırf insan odluğu için hürmet etme anlayışı vardır. Burada modern kültürün dayattığı “insan, insanın kurdudur” zihniyeti yerine, insanı eşrefi mahlûkat olarak gören yüce gönüllülük vardır.

Saygıdeğer hanımefendinin az önce ifade ettiği –sürçülisan olarak ben kabul ediyorum- biz tapılacak bir varlık değiliz. Biz Rabbimizden başka hiçbir güce tapmadık, tapmayız, tapmayacağız. Zira bizde kula kulluk yok, sadece Allah’a kulluk var. Medeniyet müktesebatımız da bunu gerektiriyor. Tüm inceliklerini yansıtan şimdi böyle bir kurum, işte bunun gereğidir ve buna sahip olmakla iftihar ediyoruz. Bu konuda finans kuruluşlarımıza milletim adına çok teşekkür ediyorum. Eğer finans kuruluşlarımız bu işin arkasında olmamış olsaydılar, biz burayı bu kadar kısa zamanda, yani 1,5 yıl azami oldu, burayı bitiremezdik. Böyle ferah bir yerde benim hep iddialı olduğum konum malum biliyorsunuz, zemin artı azami 3 kat olmalı dediğimiz mimari üslup burada gerçekleşti. Burada dikey mimari yok, yatay mimari var. Bir de tabii bizim kendi efsanevi mimari anlayışımızdan Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet, bunların bir müktesebatının burada olduğunu ne yapıyoruz, görüyoruz.

İnanıyorum ki burada yaşam sürdürecekler herhalde kendilerine hizmet edenlere çok dua edeceklerdir. Darülaceze gibi bir şefkat yuvasının tesisinde elbette dünya hayatına bakış açımızın da etkisi bulunuyor. Bizim tasavvurumuza göre sağlık gibi hastalık da, gençlik gibi yaşlılık da, varlık gibi yokluk da birer imtihan vesilesidir. Gelecekte bizi neyin beklediğini, yarının bize ne getireceğini, ne olacağımızı, yaşlılığımızı nasıl geçireceğimizi hiçbirimiz bilmiyoruz.

Gönül erleri dünya yolculuğunu bakınız nasıl tasavvur ediyor:

“Gamına gamlanıp, olma mahzun

Demine demlenip, olma mağrur

Ne dem bâkî ne gam bâkî, ya Hû”

Evet, bu fani dünyada haktan başka hiçbir şey baki değildir. Asıl olan Darülaceze gibi insanlara faydalı eserler bırakarak dünya imtihanını tamamlamak, daima şükranla, hayırla, güzellikle anılabilmektir. En büyük zenginlik ne mal, ne mülktür. Şöyle milletin samimiyetle yaptığı, Allah ondan razı olsun, duasıdır.

Kıymetli Dostlar,

Siyaset yolculuğumuzda bizler de ecdadımızın izinden giderek İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığımızdan beri üstlendiğimiz bütün görevlerde hep bu anlayışla hareket ettik. Peygamber Efendimizin hadisi şerifinde buyurduğu gibi, “insanların en hayırlısı insanlığa en faydalı olandır” tavsiyesi bizim için bir ölçü, bir rehberdir. Hiçbir ayrım yapmadan tüm vatandaşlarımıza aşkla hizmet götürdük. Ülkemizin 81 vilayetinin tamamına eserlerimizle mührümüzü vurduk. Altyapıda, üstyapıda bunu gerçekleştirdik. Dünyanın dört bir yanındaki mazlumlara milletimizin iyilik elini uzattık. Türkiye’nin merhamet sancağını Afrika’dan Asya’ya gururla dalgalandırdık. Toplumun en dezavantajlı, yıllardır en çok dışlanmış kesimlerinden başlayarak, herkesin refahını arttırmaya çalıştık. İnşallah Darülaceze’de de bunu ispatlıyoruz, ispatlayacağız. Garip gurebanın, fakir fukaranın elinden tutmaya özel önem verilen bir merkez. Şehitlerimizin emanetlerine, kahraman gazilerimize, engelli kardeşlerimize, bakıma muhtaç yaşlılarımıza daima sahip çıktık, burada da sahip çıkmaya devam edeceğiz.

Eğitim, rehabilitasyon, istihdam, sosyal yardım, evde bakım, girişimcilik, sportif ve kültürel faaliyetler, sağlık ve erişilebilirlik gibi geniş bir yelpazede pek çok düzenlemeyi hayata geçirdik. Yaptığımız hiçbir işe, sağladığımız hiçbir imkâna lütuf nazarıyla bakmadık, tam tersi birer hak teslimi olarak gördük. Umut evleriyle, engelsiz gündüz bakımevleriyle, kurumsal bakım merkezleriyle engellilerimize ve ailelerine destek olduk.

Burada sizlere fikir vermesi açısından bazı rakamları paylaşmak istiyorum. Milletimizin takdiriyle, 2002’de Türkiye’yi yönetme görevini devraldığımızda, kamuya ait bakım ve rehabilitasyon merkezlerinin sayısı neydi biliyor musunuz? 21. Bugün 107. Kamu-özel toplam 417 bakım merkezinde şu an 36 bin kardeşimize yatılı bakım hizmeti sunuluyor. 2007 yılında başlattığımız “Evde Bakım” yardımı kapsamında 561 bin 752 vatandaşımıza aylık 5 bin 98 lira ödeme yapıyoruz. Ailesi yanında bakımı mümkün olmayan engelliler için hayata geçirdiğimiz 149 umut evinde 654 kardeşimiz hizmet alıyor. Her ilde en az bir merkez olacak şekilde Türkiye genelinde 134 engelsiz gündüz yaşam merkezimiz çalışmalarını sürdürüyor. Daha bunun gibi birçok hizmetimiz, projemiz ve desteğimiz var. Her ne kadar elitler ve fildişi kulede yaşayanlar bilmese de, ihtiyaç sahibi vatandaşlarımız sunulan bu hizmetleri çok iyi biliyor, takdir ediyor. Çünkü biz lafa gelince sürekli halktan, halkçılıktan ve sosyal devletten bahseden, ama siyasi hayatları boyunca halka tepeden bakanlardan olmadık. Hangi makamda olursa olalım, hep halkımızla iç içe, gönül gönle olduk. Köklü kerim devlet geleneğimizi günümüzün sosyal devlet yaklaşımıyla harmanlayarak bu alanda yeni ve özgün bir anlayış geliştirdik.

Ülkemiz, Anayasamızda belirtilen sosyal devlet vasfına tam anlamıyla bizim iktidarlarımız döneminde kavuşmuştur. Türkiye, sosyal güvenlik şemsiyesinin kuşatıcılığı bakımından dünyanın en ileri ülkelerinden birisidir. Böyle bir sistemi Türk siyasetine ve yönetim sistemine kazandırmış olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyoruz. İnşallah, bundan sonra da kimsesizlerin kimsesi olmaya devam edeceğiz.

Değerli Misafirler,

Laf yerine hizmet ve icraat üreten anlayışımızın en güzel örneği bugün açılışını yaptığımız şu güzide eserdir. Darülaceze Sosyal Yaşam Şehri’nin temelini bundan yaklaşık 1,5 yıl önce 20 Mayıs 2022 tarihinde atmıştık. Hedefimiz burayı bir sene içerisinde bitirip insanımızın hizmetine sunmaktı, ancak 6 Şubat’ta yaşadığımız ve 50 binden fazla canımızı yıkıntıların altında kaybettiğimiz depremler sebebiyle 5 aylık bir gecikme oldu. Deprem felaketine rağmen, projemizin inşa sürecini yakından takip ettik. Aile Bakanımıza gerekli talimatları vererek, bir an önce tamamlanması için tüm imkânlarımızı seferber ettik. Hamdolsun, bugün de açılışını gerçekleştirmenin gururunu yaşıyoruz. İnşaat alanı 145 bin 727 metrekareyi bulan sosyal yaşam şehrimiz, yatay mimari prensibine göre imar edildi. Şehrimiz, sağlıklı, bağışçı, yatağa bağımlı, Alzheimer, Demans ve çocuk birimlerini barındıran 928 yatak kapasitesine sahip, 23 bloktan oluşuyor. Bu bloklara ek olarak şehrimizde cami, kilise ve havra bulunuyor. Ayrıca, 5 bloktan müteşekkil bağışçı birimi 19 bin metrekare özelinde konumlandırılarak 400 yatak kapasiteli bir rezerv alan bırakıldı. Peyzaj alanında yürüyüş yolları, farklı oturma grupları, bisiklet yolları, göletler, hobi bahçeleri düzenlendi. Barınma birimleri, her katta ortak dinlenme alanı, kat mutfağı olan en fazla 4 kişilik odalardan müteşekkildir. İdari binaları, polikliniği, konferans merkezi, ibadethaneleri, rehabilitasyon ve fizik tedavi merkezleriyle, diğer tüm sosyal donatılarıyla her açıdan örnek bir eseri İstanbul’umuza ve ülkemize kazandırdığımız görüyoruz.

Darülaceze Sosyal Yaşam Şehrimizin kamu hizmeti mimarisi alanında dünyanın en saygın, gayrimenkul ödüllerinden biriyle taltif edilmesini bunun bir ispatı olarak değerlendiriyoruz. Rabbime bizleri böyle kıymetli bir hizmete vesile kıldığı için hamdediyorum. Gerek bakanlarıma, gerek Darülaceze yöneticisi olarak Hamza Bey’e, ekibine özellikle teşekkür ediyorum.

Bu eserin inşasında emeği geçen herkese ülkem ve milletim adına özellikle teşekkür ediyorum. Tabii burada çok önemli bir hususu ifade etmeden geçemeyeceğim; bildiğiniz gibi Darülaceze’nin kuruluşuna katkı sağlamak amacıyla düzenlenen müzayedeye cennet mekân Sultan Abdülhamid Han, kendi şahsi servetinden bağışladığı özel eşyalarıyla öncülük etmişti. Böylece Abdülhamid Han, bu büyük hayır hareketine binlerce hayırseverin katılmasını sağlamıştı. Darülaceze, o günden beri tüm hizmetlerini hayırseverlerin ve gönüllülerin bağışlarıyla yürütüyor. Biz de temel atma törenimizde hayırseverlerimizin projeye sahip çıkmasını beklediğimizi dile getirmiştik. Birçok kuruluşumuz ve şirketimiz, bu çağrımıza müspet cevap vererek çorbada bizim de tuzumuz olsun, dedi. Bu minvalde, ikincisi 2021 yılında gerçekleşen iyilik müzayedesiyle bu projeye katkıda bulunan tüm bağışçılarımıza özellikle teşekkür ediyorum. Rabbim, yaptığınız hayır hasenatı, dergâhı izzetinde kabul buyursun diyorum.

Değerli Kardeşlerim

Türkiye olarak nasıl kendi vatandaşlarımıza sahip çıkıyorsak, komşularımızdan başlayarak bölgemizdeki ve tüm dünyadaki, mazlumlara da kol kanat geriyoruz. Bundan 5 asır önce engizisyondan kaçan Museviler gibi, daha sonra Avrupa’daki mezhep savaşlarından kaçan Hristiyanlara da kapımızı açtık. Şimdi bakıyorum Netanyahu, kalkmış yanına iki bakanını alıyor, dün bir basın açıklaması yapıyor. Çok rahatsız olmuş, Fransa Devlet Başkanı Macron’un açıklamaları onu çok rahatsız etmiş, Riyad Zirvesi onu çok rahatsız etmiş. Ben ne dedim geçenlerde uçakla dönüşte; ey Netanyahu, şu an senin iyi günlerin, seni daha farklı günler bekliyor. Niye? Ya o bebeler, o yavrular, o 3 yaşında, 5 yaşında kefene sarılmış, o anneler, o şehit yavruların cesedini koklayarak onları mezara götürüyor. Ya bunların ahı seni iflah ettirmez. Netanyahu şunu bil gidicisin, gidici. Alma mazlumun ahını, çıkar aheste- aheste, çıkacak.

Dün Riyad Zirvesi’nde de bunları açık net gördük ve bütün mesele, İslam dünyasının birliğidir, beraberliğidir, dayanışmasıdır, ama hepsinden öte bir şey daha söylüyorum; Türkiye’nin birliği, beraberliği, dayanışması hepsinden ötedir. İslam dünyası Türkiye’ye bakıyor, Balkanlar’dan Kafkaslar’a kadar yurtlarından kovulan soydaşları nasıl geçmişte biz bağrımıza bastıysak –bunu herkes biliyor- mazlumun da, zalimin de kimliğine bakmadan düşenin elinden tuttuk, zulme engel olmaya çalıştık. Bugün Gazze halkına yönelik katliamlara karşı en güçlü tepkilerden birini verirken, yine meseleye sadece insani zaviyeden yaklaşıyoruz. Evlerin neşesi olan çocuklar ölmesin diyoruz. Analar, evlatlarının o soğuk bedenlerine sarılmasın diyoruz. Babaların yüreklerine kaybettiklerinin kor ateşi düşmesin diyoruz. Ekim’in 7’sinden beri tüm çabamız, daha fazla kan, gözyaşı ve yıkım olmadan ateşkesin sağlanması, bölgemizde barış ikliminin hakim kılınması içindir.

Dün Suudi Arabistan’ın Başkenti Riyad’da düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi Olağanüstü Ortak Zirvesi’yle Filistin halkıyla dayanışmamızı ortaya koyduk. Ülkemizin de teklifleriyle İsrail’in işlediği savaş suçlarının takibinden Gazze’ye insani yardımların kesintisiz ve düzenli bir şekilde ulaştırılmasına kadar birçok konuda önemli kararlar aldık. Hele-hele yerleşimcilerin terörist ilan edilmesi, bu sonuç bildirgesinde bana göre en önemli maddeydi. Alınan kararların takipçisi olacağız, bu süreçte ateşkesin tesisi ve Gazze’deki katliamların sona erdirilmesi için gayret göstermeye devam edeceğiz. Kimseden çekinmeden, kimin ne dediğine bakmadan, hakkı ve hakikati her platformda çok güçlü bir şekilde haykıracağız.

Çarşamba günü eşimin himayesinde İstanbul’da gerçekleştirilecek uluslararası toplantıyla inşallah bu vakur duruşumuzu bir adım daha ileriye taşıyacağız. İslam dünyasıyla birlikte vicdan ve vizyon sahibi bütün ülkeleri harekete geçirmek için temaslarımızı önümüzdeki günlerde yoğunlaştıracağız. Geçmişinde sömürgecilik ve soykırım dahil hiçbir utanç lekesi bulunmayan bir ülke olarak, sorumluluklarımızın çok iyi farkındayız. Soğukkanlı ve basiretli adımlarla bunu yerine getirmeye çalışıyoruz. Tarihimizin hiçbir döneminde milletimize umut bağlayan insanları yüz üstü bırakmadık. İnşallah bundan sonra da mazlumları hayal kırıklığına uğratmayacağız. Gözünü ve gönlünü ülkemize yönelten hiç kimseye sırtımızı dönmeyeceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.

Bu düşüncelerle açılışını yaptığımız Darülaceze Sosyal Yaşam Şehrimizin başta sakinleri olmak üzere tüm milletimize hayırlı olmasını diliyorum.

Bu güzide yapının İstanbul’umuza kazandırılmasında emeği geçen bakanlarımız, Başkanımız ve yüklenici firmanın mimarından mühendisine tüm işçi kardeşlerime varıncaya kadar hepsini tebrik ediyorum, hayırseverlerimizden Allah razı olsun diyorum, cennet mekân Sultan Abdülhamid-i Sani’yi bir kez daha kemali edeple yâd ediyor, sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum.