Sevgili Gençler,
Türkiye Gençlik Vakfı’nın Kıymetli Mensupları,
Değerli Kardeşlerim,
Sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Milletimizin ümidi, geleceğimizin teminatı, Türkiye’nin en kıymetli hazinesi, gözümüzün ve gönlümüzün aydınlığı, medarı iftiharımız olan siz gençlerimizin her birini yürekten selamlıyorum. Sizlerin şahsında aile fertlerinize, yakınlarınıza, ekranları başında bizleri izleyen vatandaşlarıma buradan selamlarımı, saygılarımı gönderiyorum.
TÜGVA gençliğini Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde, milletin evinde, bu gazi mekânda ağırlamaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Sizlere bakınca kendi gençliğimi görmenin heyecanını yaşıyorum. Aranızda kendimi daha genç hissediyor, şu sevdanızla bizlere bu duyguları yaşattığınız için her birinize ayrı-ayrı teşekkür ediyorum. Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi, kelimelere sığmayan şu aşkımızı daim eylesin diyorum. Bu vesileyle kuruluşundan bugüne kadar TÜGVA’nın faaliyetlerinde emeği geçen herkese, tüm genç kardeşlerime şükranlarımı sunuyorum.
Türkiye Gençlik Vakfımız, 81 il ve 571 ilçedeki temsilcilikleriyle, 340 bini aşan üye sayısıyla, ayrıca yurtları, icathaneleri, kıraathaneleri ve gençlik merkezleriyle ülkemizin gurur abidesi olan kuruluşlarımızdan biridir. İster ortaokul, lise, üniversite olsun, isterse iş hayatına atılmış olsun, hiçbir ayrım yapmadan tüm gençlerimize yönelik faaliyetler yürüten vakfımızla iftihar ediyoruz.
Aynı şekilde TÜGVA’nın eğitim-öğretim çalışmaları yanında kamplarıyla, kültür-sanat ve spor faaliyetleriyle gençlerimizin hayatlarına dokunan hizmetlerini takdirle karşılıyorum. TÜGVA’nın en önemli başarılarından biri de, yurt dışındaki çalışmalarıdır. Bir dönem sadece ülkemizin sınırları içinde faaliyet yürüten gönüllü kuruluşlarımız, artık hudutlarımızın çok ilerisinde varlık gösteriyor. Afrika’dan Asya’ya, Amerika’dan Avrupa’ya ve Balkanlar’a kadar dünyanın dört bir ucunda Türk sivil toplum örgütlerinin çalışmalarına, projelerine rastlıyoruz. Türkiye’nin sesini, nefesini ve yardım elini dünyanın en ücra köşelerine ulaştıran sivil toplum kuruluşlarımızı tebrik ediyorum. Yurt dışı seyahatlerimizde zaman-zaman TÜGVA’lı gençlerimizle de buluşma, kucaklaşma, hasbihal etme imkânı buluyoruz. Yurt içinde veya yurt dışında, sizlerle bir araya her gelişimizde emin olun ülkemizin aydınlık geleceğine dair umutlarımız daha da büyüyor.
Türkiye yüzyılının inşası için verdiğimiz mücadele daha da güçleniyor. Daha adil bir dünyanın mümkün olduğuna dair inancımız daha da artıyor. Sizlerin ufku ve hayallerini büyüklüğü karşısında bizim de vizyonumuz genişliyor. Sizlerin sadakati ve samimiyetini gördükçe biz de kendimizi toparlıyor, yükümüzün ağırlığının şuuruna varıyoruz. Sizi bizim iftihar kaynağımız, birilerinin de korkulu rüyası haline getiren işte bu özelliklerinizdir. Gençler; şunu unutmayın: Dağdaki teröristlere, yere izmarit atmıyorlar, diyerek çiçek çocuk muamelesi yapan paçavraların sürekli sizi hedef almasının, sürekli size iftira atmasının, sizi lekelemeye çalışmasının sebebi de budur. Varsın onlar sizin çalışmalarınızdan rahatsızlık duysun, biz hayırlı hizmetlerinizde sizlere destek olmaya devam edeceğiz. Eğitim alanında çok önemli bir boşluğu dolduran vakfımızın da varoluş gayesine uygun şekilde iyiyi, güzeli, hakkı, adaleti esas alan çalışmalarıyla mücadelemize omuz vermeyi sürdüreceğine inanıyorum.
Sevgili Gençler,
TÜGVA’lı kardeşlerimizle son olarak geçen sene yine Ekim ayında 5. Olağan Genel Kurulu ve 6. Gençlik Buluşması’nda birlikte olmuştuk. Türkiye’nin 81 vilayetinden 25 bini aşkın gencin bir araya geldiği “Gençlik Burada” sloganları eşliğinde birlik ve beraberliğimizin güçlendiği o muhteşem etkinlikteki kardeşlik ruhunu halen hatırlıyoruz. Unutmayın, o buluşmamızdaki kavlimize ve ahitleşmemize uygun şekilde hamdolsun ülkemizdeki seçim sürecini başarıyla tamamladık. Cumhuriyet tarihinin en kritik seçimlerinden birisi olarak kayda geçen 14 ve 28 Mayıs seçimlerini tam bir demokrasi şöleni içinde, yüzde 90’ları bulan rekor katılım oranlarıyla gerçekten istisnai bir atmosferde icra ettik. Meclis’te Cumhur İttifakı’nın, Cumhurbaşkanlığında da şahsımızın zaferle çıktığı seçimler, siyaset tarihimize bir dönüm noktası olarak yazılıyor. Pek çok çirkinlikle karşılaştık, sayısız iftiraya ve ithama maruz kaldık. Daha önce siyasette hiç görmediğimiz kirli pazarlıklara şahit olduk. Ne dediler? Altılı masa dediler. Ne dediler? Gerekirse on altılı masa dediler. Ne dediler? Gerekirse bin altıyüzlü masa dediler. Ne oldu? Ne altılı masa tuttu, ne on altılı masa tuttu, ne bin altıyüzlü masa tuttu.
Gençler,
Şunu unutmayın: Bakın şu anda Parlamento’da bu masada bir kişi var mı, nerede bunlar? Yok oldular ya. Ama kim var? Millet var, millet. Terör örgütlerinin siyasete alenen müdahale ettiği sahnelerle karşılaştık. Ülkemizdeki sığınmacıların hedef gösterildiği provokasyonları gördük, ama tüm bunlara rağmen her iki seçimde de aziz milletimizin teveccühüne mazhar olmayı başardık.
Buradan sizlerin şahsında bizlere destek veren tüm gençlerimize teşekkür ediyorum. Siz bize sandıkta sahip çıktınız, inşallah biz de sizin için çalışmaya, sizlere hizmet etmeye devam edeceğiz. Önümüzdeki 5 seneyi, aynı zamanda Cumhurbaşkanlığındaki ustalık dönemimiz olarak görüyoruz. Bu dönemimizde hedefimiz, Türkiye yüzyılının inşasıdır. Son 21 yılda bunun altyapısını zaten kurmuştuk, ulaşımdan savunmaya, üretimden sağlığa, eğitimden gençliği her alanda ülkemizin eksikliklerini büyük ölçüde tamamladık, şimdi bunu Türkiye yüzyılı şiarıyla yeni bir safhaya taşıyoruz. Seçimlerden sonra Kabinemizi bu vizyona göre oluşturduk, bakan yardımcılarımızı ve bürokratlarımızı buna göre tayin ettik. Milletvekillerimizi ve parti yönetimimizi buna göre belirledik. Hamlelerimizi bu vizyona ulaşma hedefiyle planladık. Ne yapıyorsak Türkiye yüzyılının hayata geçirilmesi için yapıyor, tüm adımlarımızı buna göre yapıyoruz.
Sevgili Gençler,
Gençler milletimizin ümididir derken hamaset yapmıyoruz, hakikate dile getiriyoruz. Gençler geleceğimizin teminatıdır diyorsak, Türkiye’nin teminatı sizler olduğunuz için bunu söylüyoruz. En büyük zenginliğimiz gençlerdir derken popülist beklentilerle değil, tüm kalbimizle inandığımız için bunu dillendiriyoruz. Sizlere baktığımızda sizlerin pırıl-pırıl parıldayan şu gözlerinizde neyi görüyorsak dilimizle de onu ifade ediyoruz. Ne 40 yılı aşan siyasi hayatımız, ne de 21 yıllık iktidarlarımız döneminde kibirle, tekebbürle kesinlikle yaklaşmadık.
Gençlerimize birilerinin dediği gibi tıpış-tıpış gidip şunu yapacaksınız, böyle davranacaksınız asla demedik. İçinde debelendiği dipsiz karanlığa gençleri de çekmeye çalışan kifayetsiz muhterisler gibi olmadık. Seçim döneminde gençlerin demokrat dedesi namıyla ortalıkta dolaşanların iş gençleri görev vermeye gelinceye nasıl sırra kadem bastıklarının hepimiz şahidiyiz.
Gençlerin sırtından geçinen bu tüfeylilerin ne ülke gibi, ne millet gibi, ne de gençlerimizin meseleleri gibi bir gündemlerinin olmadığı aşikardır. Bunların tek derdi, gayriahlaki yollarla getirildikleri koltuklarını korumaktır. İşte gördünüz, otobüsün üzerinden koltuk atıyor. Öbürü bakıyorsun koltuğu bırakmamak için yapmadık iş bırakmıyor; bizim böyle bir derdimiz elhamdülillah yok.
Biz, hayatın her alanında gençlerimize alan açmanın, destek olmanın, onların dinamizmini, heyecanını, şevkini ülkenin ve milletin hayrına yönlendirmenin mücadelesini verdik, veriyoruz.
Bakınız, derslik sayımızı 343 binden 620 bine, üniversite sayımızı 76’dan 208’e, yükseköğrenim yurt yatak kapasitemizi 182 binden 950 bine, gençlik merkezi sayımızı 9’dan 469’a, toplam spor tesisi sayımızı 1.575’ten 4 bin 350’ye, araştırma-geliştirme merkezi sayımızı sıfırdan 1.298’e, tasarım merkezi sayımızı yine sıfırdan 3 bin 265’ya, teknopark sayımızı 2’den 100’e çıkartarak daima sizlerin yanında olduk.
TÜBİTAK burs programlarımızla 2023 yılında 26 bin 632 lisan, yüksek lisans ve doktora öğrencisine 730 milyon lira destek aktardık. Star programıyla bugüne kadar 6 bin 60 öğrenci 3 bin 200’ün üzerinde projede görev aldı. Bireysel genç girişimci desteğimiz ile toplam 2 bin 140 şirket kuruldu.
Örgün eğitimdeki üniversiteli gençlerimize vaat ettiğimiz cep telefonu ve bilgisayar desteğiyle ücretsiz 10 gigabyte’lık internet sözümüzü tuttuk.
Bir diğer seçim vaadimiz olan aile ve gençlik bankasının kuruluşuna dair kanun teklifini de Cumhur İttifakı olarak yakında Meclise sunacağız. Deprem bölgesini pilot bölge belirlediğimiz bu bankayla depremzede gençlerimizin yuva kurmalarına yardımcı olacağız.
Türkiye yüzyılının mimarı olacağına inandığımız siz genç kardeşlerimiz için tüm imkanlarımızı seferber etmiş durumdayız. Okuyan, araştıran, sorgulayan, bilime, sanata, spora, kültüre meraklı, milli ve manevi değerlere sahip gençlerimizin hayallerini gerçekleştirmelerinin önünde hiçbir engel bırakmıyoruz.
Önceki hafta en sonuncusunu İzmir’de düzenlediğimiz TEKNOFEST’te ülkemiz gençliğinin nasıl büyük hedefleri olduğunu bir kez daha gördük. Hamdolsun, 1 milyon 200 bine yakın genç TEKNOFEST’i gelip gezdiler, ziyaret ettiler. Cumhuriyetimizin 100. yılına bir selam mahiyetinde İstanbul, Ankara ve İzmir’de tertiplenen festivali çoğu genç toplam 4,6 milyon insanımız ziyaret etti. İmkân verildiğinde bu ülkenin gençlerinin neleri başarabileceğine orada bir kez daha hep beraber şahitlik ettik.
Şimdi bu alanda yeni bir adım daha atıyoruz, Uluslararası Uzay Kongresi’nin 77’sine inşallah 2026 yılında Antalya’da ev sahipliği yapacağız. Cumhuriyet tarihi boyunca ülkemizde düzenlenecek en büyük bilimsel etkinlik olacak kongrenin sizlere yeni ufuklar açacağına inanıyorum.
Spor alanında 2032 Avrupa Futbol Şampiyonasını Türkiye ve İtalya olarak inşallah beraber düzenleyeceğiz. Her iki uluslararası etkinliğin de siz gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum.
Sevgili Gençler,
Bölgemiz son dönemde oldukça sancılı ve sıkıntılı günler geçiriyor. Bugün itibarıyla Rusya-Ukrayna savaşı 595. gününü geride bıraktı, neredeyse 600 gündür iki komşumuz arasında çatışmalar sürüyor.
Suriye’deki kardeşlerimiz 12 yıldır barışa, huzura ve sükunete hasret bir şekilde bir kısmı içeride, bir kısmı başka ülkelerde, ama gerçekten zor şartlar altında hayata tutunmaya çalışıyor. Bir tarafta bölücü terör örgütünün saldırıları, diğer tarafta rejimin aralıksız bombardımanıyla milyonlarca mazlum hayatta kalma mücadelesi veriyor.
Diğer komşumuz Irak Amerikan işgalinden beri etnik köken ve mezhep temelli gerilimlerden kendini kurtaramadı.
Yemen’den Libya’ya birçok kardeş coğrafyada maalesef istikrarsızlık, çatışma ve gerilim hâkim. Türkiye olarak tamamıyla tarihi, beşeri, coğrafi ve dini bağlarımızın olduğu bu topraklardaki hadiselerden bizler de doğrudan etkileniyoruz. Nerede bir zulüm varsa durdurmaya, nerede kanayan bir yara varsa merhem olmaya çalışıyoruz.
Rahmetli Mehmet Akif Ersoy’un şu dizelerinden ilhamla mücadelemizi sürdürüyoruz:
“Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
Adam aldırmada geç git, diyemem aldırırım.
Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım,
Zalimin hasmıyım, amma severim mazlumu.”
Evet, biz de gönül coğrafyamızın tamamındaki olaylara ve gelişmelere bu zaviyeden bakıyoruz. Kim olursa olsun mazluma sahip çıkmayı, düşünenin elinden tutup kaldırmayı, kanın, gözyaşının ve katliamların önüne geçmeyi, doğru bildiklerimizi cesaretle haykırmayı, kimden gelirse gelsin baskıya, tehdide boğun eğmemeyi, yani diklenmeden dik durmayı, mazlumlara, mağdurlara ve tüm insanlığa karşı öncelikli vazifemiz olarak görüyoruz.
Sevgili Genç Kardeşlerim,
Asırlardır adalet ve hakkaniyetten sapmamış bir millet olarak İsrail-Filistin geriliminde de tavrımız bu yöndedir. 3 gündür gerek bölge, gerek dünya liderleriyle görüşüyorum, konuşmalar yapıyorum. Ve çocuk, kadın vesaire, ama düşünün şu an itibarıyla Gazze’de su yok, ekmek yok, gıda yok. Bütün bunlar İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’ne ters. Nerede Batı? Herhangi bir bu noktada aldıkları tedbir var mı? O da yok.
Şimdi ne diyorlar? Amerika uçak gemisi gönderiyor, ikinci uçak gemisi de gelecek. Bay Amerika, ya Amerika nire, Akdeniz, İsrail, Filistin nire, ne işin var senin orada?
Şimdi Amerika gibi bir ülkeye barışı tesis mi yakışır, yoksa oraya benzinle, körükle gitmek mi yakışır? Amerika’dan beklenen nedir? Bu.
Ama düşünün, Türkiye’ye ait Suriye’de bir SİHA’yı terörle mücadele ederken düşürecek kadar ferasetini kaybeden bir anlayış var. Biz seninle NATO’da beraber değil miyiz? NATO’da beraber olduğun Türkiye’nin SİHA’sını, terörle eden bu ülkenin SİHA’sını nasıl düşürürsün ya? Görmedim, bilmedim, farkında değilim, bunu nasıl söylersin?
Bakın, biz kriz ilk patlak verdiğinde tüm tarafları itidalle hareket etmeye çağırdık. Telefon diplomasisiyle çatışmalara diyalog yoluyla çözüm bulmaya gayret ettik. Bugüne kadar devlet ve hükümet başkanı seviyesinde 13 liderle telefon görüşmem oldu. Dışişleri Bakanımız bir taraftan, MİT Başkanımız bir taraftan muhataplarıyla irtibata geçerek görüşmeler devam ediyor, neler yapabiliriz, bunun üzerinde duruyoruz.
Düşünün, Mısır’ın refah kapısını bombaladılar, buradan insani yardım gönderme noktasında adım atalım, bunun çalışmasını yapalım dedik, ama orayı da bombaladılar. Sayın Sisi ile de bu konuyu görüştüm, Muhammed bin Zayid’le görüştük, Katar Emiri ile görüştük, birlikte beraber neler yapabiliriz, bunları konuştuk. Atacağımız adımlar var, bu insanlar susuz, bu insanlar gıdasız. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde bunlara yönelik atılması gereken adımları gerektiren görevler var, ama asla bunların böyle bir derdi yok. Onların yok, ama bizim var.
Sivillere yönelik hiçbir eylemi tasrif etmediğimizi açık ve net bir şekilde ifade ettik. Hamaset peşine düşmeden, tüm bölgemize sıçrama riski olan bu ateşi bir an önce söndürmenin derdinde olduk, bugün de aynı yerde duruyoruz. Orantısız şiddetin daha fazla şiddete, daha fazla acıya, daha fazla yıkıma, daha fazla istikrarsızlığa sebep olacağını söylüyoruz. Gazze’de yaşananlar tam olarak budur. Gazzeli kardeşlerime yönelik katliam derecesine varan saldırıların hiçbir izahı olamaz. Toplam 360 kilometrekarelik dar bir alanda yaşayan 2 milyon Gazzelinin elektriğini, suyunu, akaryakıtını, gıdasını kesmek ne insanidir, ne vicdanidir, ne de bunun savaş hukukunda yeri vardır. Sene 1947 ve sene 2023, sürekli olarak İsrail buraları işgal ederek ne yaptı? Şu anda işte ufacık bir yere Filistin’i mahkûm etti. Olması gereken ne? 67 sınırları içerisine Filistin’i kavuşturmaktır. Sonucu ne kadar can yakıcı olursa olsun, hiçbir eylem böyle bir zulmü haklı kılmaz.
Devletler ile örgütleri ayıran en temel özellik, uluslararası hukuka ve insani değerlere olan bağlılıktır. Örgütlerden farklı olarak devletler savaş hukukuyla, insan haklarına riayet etmekle mükelleftir. Bu çizginin giderek kaybolduğunu görüyoruz. İçinde binlerce askerin, uçağın, silahın olduğu uçak gemisini göndererek ne yapmak istiyorsun? Filistin halkına yönelik insani yardımları durdurarak ne yapmak istiyorsun? Gazze’de yaşanan insani trajediye kör ve sağır kesilerek barışa hizmet edilmeyeceği açıktır. Barışa hizmet etmeyen her adım, savaşa destek vermek demektir. Biz bu çatışmaların, bu saldırıların daha fazla büyümesini ve Allah korusun bölgemize yayılmasını istemiyoruz. Bölgede söz ve etki sahibi tüm aktörleri körü körüne birilerini desteklemek yerine, gerilimi düşürmek için çaba harcamaya çağırıyoruz. Türkiye olarak Gazzeli kardeşlerimize insani yardım malzemesi ulaştırmak için de çabalarımızı yoğunlaştırdık. Duygularımızın politikalarımıza tesir etmesine fırsat vermeden, inşallah bu krizi hassasiyetle, devletimizin binlerce yıllık tecrübesine yakışır basiret ve soğukkanlılıkla yürüteceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum. Sözlerimi bitirmeden Cumhurbaşkanlığı Külliyemize teşrifleriniz için her birinize tekrar-tekrar teşekkür ediyorum.
Gençler,
Şunu lütfen hiçbir zaman unutmayın: en büyük zenginliğimiz, sizlersiniz. İstiklalimizin, istikbalimizin, ülkemizin, devletimizin, milletimizin teminatı sizlersiniz. Demokrasimizin güvencesi sizlersiniz. Gücümüz, sizlersiniz. Her biriniz tek başına bir Türkiye’siniz. İnşallah Türkiye yüzyılını sizler inşa edeceksiniz. Bu ufku, bu idraki, bu özgüveni sizlerde görüyorum. Her birinizle ayrı-ayrı gurur duyduğumu bir kez daha ifade ediyorum. Unutmayın 6 ay kaldı, 6 ay sonra mahalli seçimler var ve İstanbul, Ankara başta olmak üzere bütün buraları yeniden geri alarak bu millete yerel yönetimlerde hizmet nedir, bunu göstermemiz lazım.
Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun.