Aziz Milletim,
Kıymetli Ankaralılar,
Sevgili Gençler,
Değerli Misafirler,
Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. sMilli teknoloji hamlemizin parlayan yıldızı TEKNOFEST Ankara’nın tüm katılımcılarına, ziyaretçilerine şükranlarımı sunuyorum.
Biliyorsunuz bu yıl TEKNOFEST Cumhuriyetimizin 100. Yılı anısına 3 şehrimizde yapılıyor. Bunlardan TEKNOFEST İstanbul 27 Nisan-1 Mayıs tarihleri arasında gerçekleştirildi. Bugün birlikte olduğumuz TEKNOFEST Ankara 30 Ağustos’ta başladı 3 Eylül’de bitiyor. Eylül sonunda yapılacak İzmir TEKNOFEST’le bu yılki teknoloji şöleni tamamlanacak.
Her geçen yıl katılımcı ve ziyaretçi sayısının katlanarak arttığı TEKNOFEST’e gösterilen ilgi bizi gerçekten çok sevindiriyor, çünkü TEKNOFEST benim adeta evladım gibidir. Bundan 6 yıl önce 2017 yılında bir kucağıma torunum Aybüke’yi, diğer kucağıma o günlerde fikri oluşum içindeki TEKNOFEST’i alma bahtiyarlığını alma bahtiyarlığını yaşadım. Hem torunumun, hem de milli teknoloji hamlesinin sembolü haline gelen bu güzel festivalin büyümesine, serpilmesine, gelişmesine bizzat şahitlik ettim. Ülkemiz ve milletimiz için çok önemli bir milat olan 2023 TEKNOFEST’ine ilkokuldan doktoraya kadar her seviyeden 1 milyon gencimizin başvurduğunu öğrendim. İşte bu, tablo Türkiye yüzyılı tablosudur.
Milli mücadeleyi zafere ulaştıran Büyük Taarruz’un yıl dönümü olan 30 Ağustos’ta milletimizle paylaştığımız Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. Yılı Marşında ne diyor:
“Özgürlük tutkusu damarlarımda
Çelikten her nefer semalarımda
Sarmaşık dal gibi sarılmışız biz bize
Tek yürek bu millet en zor anında.
Düşmanlar bir olsa yağsa göklerden
Denizler köpürse, taşsa dağlardan
Kimseye eğmedik boynumuzu, eğmeyiz
Kahraman yarattı Türkü, yaratan
Yüzyıllarca kutlanacak Cumhuriyetimiz
Her zaman aydınlık mavi göklere uzanacak ellerimiz.”
Evet, şartların en zor olduğu anlarda kimseye boğun eğmeyen bu milletin damarlarında dolaşan özgürlük tutkusunu anlamak isteyen gelsin burada sizlere baksın.
Torunlarıma, cümle evlatlarımıza, bilhassa bugün buradaki siz TEKNOFEST katılımcılarına baktığımda Türkiye’nin geleceğini görüyorum.
Ne diyor Akif: “Sahipsiz olan memleketin batması haktır. Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.” Bu memleketin sahibi sizlersiniz. Bu memleketin sahibi 81 vilayeti ve 85 milyonuyla milletimizin bizatihi kendisidir.
Sevgili Gençler,
Değerli Kardeşlerim,
Ecdadın bin yıldır bu vatan topraklarını kanlarıyla yoğurarak verdiği mücadelenin sırrı, ülkenin de, devletin de sahibinin millet olduğu hakikatinde gizlidir. Unvanı, adı, sanı ne olursa olsun devleti yönetmek, ülkeyi kaldırmak, halka hizmet etmek için başa geçenlerin tek vazifesi, sadece millet adına bu sorumluluğu yerine getirmekten ibarettir. Her kim aksini iddia ederse emin olun bu ülkeyle ve bu vatan topraklarıyla başka emelleri vardır, bu milletin onlar can düşmanıdır. Ama vatana sahip çıkmak, millete layık olmak öyle hamasetle, boş lakırdıyla, hele hele yan gelip yatmakla olacak iş değildir. Onun için ne diyorum? “Bayrakları yapan üstündeki kandır, toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.”
Şairin diliyle:
“'Allah'a dayandım! '' diye sen çıkma yataktan,
Ma'na-yı tevekkül bu mudur? Hey gidi nadan!
Ecdadını, zannetme asırlarca uyurdu;
Nerden bulacaktın o zaman eldeki yurdu?
Üç kıt'ada, yer yer, kanayan izleri şahit:
Dinlenmedi bir gün o büyük nesl-i mücahid.”
Evet, durmadan, dinlenmeden çalışacağız ki hem ecdada layık olabilelim, hem bugünümüzü kurtarabilelim, hem de geleceğimize sahip çıkabilelim. Sizler günümüzün Cezeri’si, Harezmi’si, İbni Sina’sı, Mimar Sinan’ı, Ali Kuşçu’su, Hezarfen Çelebi’si, Katip Çelebi’si olacaksınız ki istiklalimize ve istikbalimize göz dikenlere fırsat vermeyelim. Bizler de, Nuri Demirağ’ların, Vecihi Hürkuş’ların, Şakir Zümre’lerin, Nuri Killigil’lerin akıbetine uğramayasınız diye kuvveden fiile her safhada desteklerimiz ve teşviklerimizle sizlerin yanındayız.
Ülkemiz, hatırlayın, bir zamanlar rahmetli Cem Karaca’nın Tamirci Çırağı şarkısında dile getirdiği gibi insanımıza işçisin sen, işçi kal, denildiği her alanda önünün kesildiği dönemler yaşadı. Ama şimdi işçisin sen, işçi kal, sıkıysa de; diyemezsin, artık uzaya, evet, füzeleri gönderen bir gençlik var. Artık İHA’larımız var, SİHA’larımız var, Akıncı’larımız var, bütün onlarla beraber uzaydayız. Kaan’ımız var, bunlarla beraber semalardayız.
Emperyalistlerin çıkarları uğruna gençlerimizin geçmişleriyle bağlarının kopartıldığı, geleceklerinin karartıldığı bu karanlık dönemler artık geride kaldı, artık milli teknoloji hamlesi var, artık TEKNOFEST kuşağı var, artık maziden atiye kurdukları köprüyle dünyayı aşıp da gözünü uzaya diken azimli, birikimli, çalışkan gençlerimiz var. Türkiye olarak bu safhaya geline kadar çok senaryo yırttık, çok oyun bozduk, çok uzak atlattık, ama önümüzde hala dikkat etmemiz gereken tehditler bulunuyor. Bunun için kökleri tarihin derinliklerine kadar uzanan medeniyet değerlerimizi iyi öğrenmeli ve hayata geçirmeliyiz.
Maziden atiye köprü kuramayan, kendi duruşunu koruyarak çağa ayak uyduramayan milletlerin akıbeti berbat olmaya mahkumdur. Çevremizde değerlerine sahip çıkamadığı için özgürlüğün de, vatanını da, haysiyetini de, kendisinin ve evlatlarının geleceğini de kaybeden nice örnekler var. Birileri ülkemizde yaşayan sığınmacıları etrafa kin ve nefret tohumları saçmanın vesilesi yapmaya çalışıyor. Halbuki bu insanlara ve başlarına gelenlere bakarak alacağımız asıl ders başkadır. Bu mazlumların hali bize eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, sanayiden teknolojiye, ticaretten diplomasiye her alanda ülkemizi hep daha fazla güçlendirmemiz gerektiğini anlatıyor.
Devlet olarak biz iyiyi kötüden, faydalıyı zararlıdan, mağduru şarlatan tefrik ederek, gereken ayrıştırmayı ve gereğini zaten yapıyoruz. Kardeşlerim, hiç merak etmeyin, bu ülke ne yolgeçen hanıdır, ne bedavacı yatağıdır, ne de kimsenin istilaya cüret edebileceği sahipsiz bir memlekettir. Onun için, Yahya Kemal’i anmamak mümkün değil. Ne diyor Yahya Kemal:
“Şu kopan fırtına Türk ordusudur ya Rabbi.
Senin uğrunda ölen ordu, budur ya Rabbi.
Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Galip et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın.”
İşte biz, aynı zamanda kendimizi sömürgecilerden, zalimlerden, çıkarları uğruna insanlığın kalanını ve dünyayı kana ateşe, acıya boğanlardan ayıran vasıflarımızla büyüğüz, güçlüyüz, farklıyız. Medeniyetimizin özünü oluşturan bu vasıflarımızı kaybedip, terk edip, inkâr edip, dışlayıp, zalimlerle aynı olduğumuz gün bizim kıyametimizdir. Milletimizi karamsarlığa sürükleyerek, sosyal fay hatlarını tetikleyerek, en basit görüş farklılıklarını çatışma aracı haline dönüştürmeye çalışarak bu ülkenin varlığına, birliğine, bekasına göz dikenlerin hepsi de unutmayın beşinci kol faaliyetidir.
Ekonomiden altyapıya kadar pek çok alanda çözmemiz gereken sorunlarımız olduğunu biz de söylüyoruz. Sorun çözmek için tespit ve teşhis ifade etmek başkadır, sorunların mahiyetini değiştirerek fitne ve bozgunculuk peşinde koşmak başkadır. Demokratik bir ülkede farklılıkları ifade etmek meşru, bozgunculuk yapmak suçtur. Madem Batı standartlarında demokrasi istiyoruz, öyleyse bu nefret suçları hususunda da benzer düzenlemeleri hayata geçirmeliyiz.
Değerli Kardeşlerim,
Şimdi diyeceksiniz ki bunların TEKNOFEST’le ne ilgisi var? Aslında bu ülkede yaşanan her hadise birbiriyle yakından ilgilidir., hangi ipi çekseniz ucu aynı yerlere çıkar. İnsanlık tarihi boyunca hep olagelen, hayırda yarışanlarla şerri yaymak isteyenlerin kadim kavgası bugün de sürüyor. Biz TEKNOFEST gibi milli teknoloji hamleleriyle gençlerimizi hayırda yarıştırmanın peşindeyiz. Çoğu yalan, yanlış, çarpıtma ürünü haberlerle milletimizi hem birbirine karşı, hem de turistiyle, emekçisiyle ülkemize katkıda bulunan dostlarımıza karşı kışkırtanların derdinin ne olduğu ise bellidir. Bu konuda en büyük görev, enerjileri ve üretkenlikleriyle, fikirlerin ve teknolojinin taşıyıcısı olan siz gençlerimize düşüyor. Biz gençlerimize güveniyoruz. Gençlerimizin bilime, teknolojiye, araştırmaya, geliştirmeye, ötekine saygıya, insani hasletleri en üste tutmaya, vicdanı, ahlakı ve erdemi yüceltmeye olan meyillerini biliyoruz. Bunun için de tüm yatırımımızı siz gençlerimize yapıyoruz. TEKNOFEST’lerde şahit olduğumuz manzara, çok isabetli ve bereketli bir yatırım yaptığımızı gösteriyor.
Eğitimde her ilimize açtığımız üniversitelerle, yükseköğrenime geçişteki yığılmayı ortadan kaldırdık. Artık yükseköğrenim konusunda kaygıları kalmayan gençlerimizin mesleki eğitime daha çok yöneldiklerini memnuniyetle müşahede ediyoruz. Mesela organize sanayi bölgelerimizdeki meslek liselerimiz adeta birer insan yetiştirme fabrikası gibi çalışıyor. Aynı şekilde siber güvenlik meslek yüksekokulları gibi günümüz ihtiyaçlarına cevap verecek yeni eğitim kurumları devreye giriyor. Meslek liselerimiz ve meslek yüksekokullarımız artık ara eleman değil, aranan eleman yetiştiren merkezler haline dönüşüyor. İnsanın marka değeri artık eskisi gibi kâğıt üzerindeki mühürlerle değil sahip olduğu birikimle, beceriyle, üretkenlikle ölçülüyor. Bu da gençlerimizin kariyer yarışını hem daha adil, hem daha sürdürülebilir hale getiriyor. TEKNOFEST yarışmalarına katılanların dağılımlarına baktığımızda bu fotoğrafı çok daha iyi görebiliyoruz.
Bu duygularla bir kez daha TEKNOFEST Ankara’nın hayırlı olmasını diliyorum. Bu güzel etkinliğin düzenlenmesinde emeği geçen T3 Vakfımız başta olmak üzere herkese teşekkür ediyorum. Ama tabii bunu söylerken isimlerini az önce zikrettiğim o büyükleri anmamak mümkün değil, ama en son tabii ki Özdemir Bayraktar ağabeyimizi hiç anmadan geçemeyeceğim. Allah rahmet etsin, mekânı Cennet olsun inşallah.
Yarışmalara katılarak, ziyaret ederek, bu güzel etkinliğin ülkenin ve milletin malı haline gelmesini sağlayan herkesi tebrik ediyorum.
Sizleri bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Hazır mısınız?
Tek millet… Tek bayrak… Tek vatan… Tek devlet… Bir olacağız… İri olacağız… Diri olacağız… Kardeş olacağız… Hep birlikte Türkiye olacağız…
Kalın sağlıcakla.