2023-2024 Adli Yıl Açılış Töreni’nde Yaptıkları Konuşma

01.09.2023

Aziz Milletim,

Sayın Meclis Başkanı,

Yüksek Yargı’nın Kıymetli Başkanları,

Adalet Teşkilatımızın Değerli Mensupları,

Sizleri en kalbi duygularımla, saygıyla selamlıyorum. Yeni Adli Yıl Açılış Töreni Münasebetiyle bir kez daha adalet sistemimizin siz güzide mensuplarıyla beraber olmaktan memnuniyet duyuyorum. Yeni adli yılın ülkemiz, milletimiz, hâkim ve savcılarımız, avukatlarımız ve tüm adalet teşkilatımız için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Sözlerimin hemen başında adaletin tecellisi uğrunda görev yaparken şehit düşen Cumhuriyet Savcımız Mehmet Selim Kiraz başta olmak üzere tüm yargı mensuplarımızı rahmetle yâd ediyorum. Yine bu vesileyle 6 Şubat depremlerinde yıkıntıların altında kalarak vefat eden 231 yargı çalışanımızın her birine Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.

Her yaştan ve toplum kesiminden 50 binden fazla insanımızı kaybettiğimiz asrın felaketiyle mücadelemizde yargı mensuplarımız yaşadıkları acıya rağmen milletimize karşı mesuliyetlerini hakkıyla yerine getirdiler. Bizde adalet hizmetlerinde kesinti olmaması için hem Bakanlığımız hem de Hâkim ve Savcılar Kurulumuz vasıtasıyla gerekli tedbirleri aldık.

Yayımladığımız Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle depremzedelerimizin hak kaybına uğramasının önüne geçtik. Bu çerçevede bölgede 1000’e yakın hâkim ve Cumhuriyet Savcısıyla yaklaşık 7 bin 500 personel görevlendirildi. Felaketin ilk günlerinden itibaren son derece zor şartlar altında vazifelerini ifa eden adalet teşkilatımızın tüm mensuplarına ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum.

Deprem bölgesinde vatandaşlarımıza sunulan adalet hizmetlerinin hızlı ve etkin yürütülmesi için çalışmalarımız sürüyor. Bakanlarımız ve ilgili birimlerimiz aracılığıyla bölgedeki durumu günbegün takip ediyoruz. Depremin hayatın farklı alanlarında açtığı yaraları bir an önce sarmak gündemimizin ilk sırasında yer alıyor. Depremden bu yana bölgede oluşan iş yükünü karşılamak üzere 131 yeni mahkeme kuruldu. Sahadaki duruma göre 189 yeni mahkemenin kurulma işlemleri devam ediyor. Kurulan bu mahkemeler hem adli hem idari yargıda davaların daha hızlı karara bağlanmasını sağlayacaktır. Aynı şekilde her alanda şartlar neyi gerektiriyorsa, afetzedelerimiz neye ihtiyaç duyuyorsa onu yapmaktan geri durmayacağız. Asrın felaketinin üstesinden dayanışma ve iş birliği içinde gelerek, Türkiye yüzyılını inşa yolculuğumuzu fasılasız bir şekilde sürdüreceğiz. Rabbim ülkemizi her türlü afet ve musibetten muhafaza eylesin diyorum.

Değerli Misafirler,

Bu sene ki adli yıl açılışını Cumhuriyetimizin 100. Yaşına ulaşmanın gururunu yaşadığımız bir dönem de gerçekleştiriyoruz. İki ay sonra bu topraklarda kurduğumuz son devletimiz olan Türkiye Cumhuriyetinin 100. Yıl dönümünü hep birlikte coşkuyla kutlayacağız. Tarihimizin bu önemli eşiğine hızla yaklaşırken şu iki hususa büyük önem veriyoruz: İlki, bizlere semalarını ezanlarımız ve bayraklarımızın süslediği üzerinde özgürce yaşayabileceğimiz bir vatan bırakan kahramanların aziz hatıralarına sahip çıkmaktır. Geçtiğimiz hafta 25 Ağustos’ta Ahlat’ta, ertesi gün Malazgirt’te, ardından 30 Ağustos’ta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlediğimiz törenlerde bu konudaki hassasiyetimizi gösterdik.

İkincisi, muasır medeniyetler seviyesinin üstüne çıkma hedefine doğru yürürken bugün nerede olduğumuzun kapsamlı ve objektif bir değerlendirmesini yapmaktır. Siyasetten hukuka, ekonomiden sosyal ve beşeri hayata kadar her alanda böyle bir muhasebeye yönelmemiz gerekiyor. Cumhuriyetimizi korumayı ve yüceltmeyi ancak tarihin kantarına çıkarak, doğrusu ve yanlışıyla, eksiği ve fazlasıyla kendimizi tartarak başarabiliriz. Coğrafyamızdaki devletler silsilemizin son temsilcisi Cumhuriyetimizin ikinci asrını Türkiye yüzyılına dönüştürmenin yolu hamasetten değil, hatalarımızdan ders çıkarıp, başarılarımızdan ilham almaktan geçiyor. Bu anlayışla hiçbir komplekse kapılmadan cesaretle sorunlarımızın üzerine gidecek, kazanımlarımızı koruyacak ve eksikleri telafi edeceğiz. Sadece belirtilerle, tezahürlerle, şekli unsurlarla uğraşmayacağız. Daha ziyade meselenin özüne odaklanacak, teşhisi doğru yapacak ve tüm meselelerimize kalıcı çözümler bulacağız. Hedeflerimize giderken ihtiyacımız olan dinamizme kavuşmak için daha cesur, daha net, eleştirel yönü daha ağır basan sorular sorarak yolumuza devam edeceğiz. Cumhuriyetimizin 100. yılı milleti ve devletiyle bizlere bu fırsatı sunmaktadır. Milletimizin bu muhasebeyi kendi içinde yürüttüğüne inanıyorum. Devletimizin her kurumu da kendi iç muhasebesini yapabilecek ufka, vizyona ve birikime sahiptir. Bu durum tüm organları ve paydaşlarıyla yargımız için de geçerlidir.

İnsanlık tarihi kadar eski olan adalet arayışının birer tezahürü olarak hukuk sistemimizde yerini alan hiçbir metin, hiçbir kanun ve hiçbir kurum layüsel değildir, yapıcı eleştirilerden azade değildir. Yargı camiamızın yeni adli yılı diğer hususlarla birlikte böylesi bir arayış ve değerlendirmenin vesilesi haline getireceğini ümit ediyorum. Hukuk devleti hepimizin ortak hedefi ve kırmızıçizgisidir. Adalet hizmetlerinde kaliteyi yükselterek ve yargıya olan güveni artırarak toplumdan gelen serzenişlerin önüne geçmek hepimizin görevidir. Hiçbir vatandaşımız adliye kapısının adalet kapısı olduğundan şüpheye kapılmamalıdır. Orada hakkını huzuru kalple aramalıdır. Bunun için hukukun üstünlüğü ilkesinden asla taviz veremeyiz. Hizmetkârı olmakla şeref duyduğumuz necip milletimize karşı sorumluluklarımızı yerine getirmek ancak bu şekilde mümkündür.

Hükümet olarak adalet sisteminin işleyişinde yaşanan aksaklıkların giderilmesi için sunulan teklifleri daima hayırhahlıkla değerlendirdik. Güven veren ve erişilebilir bir adalet siteminin tesisi için anayasadan yasalara, kurumsal işleyişten personel yapısına ve özlük haklarına kadar pek çok reforma imza attık. Her yıl yeni yargı paketleriyle bu reform sürecini kesintisiz sürdürüyoruz. Yasama organımız da bu süreçte üzerine düşeni yaparak bize destek veriyor. Adaletin tecellisini kolaylaştırmak amacıyla bundan sonra da sizlerle daha yakın iş birliği içinde çalışacak ortak akılla hukuk devletini güçlendireceğiz.

Değerli Misafirler,

Cumhuriyetimizin ikinci asrını karşılamaya hazırladığımız bu günlerde ülke olarak iddialarımızı ve hedeflerimizi de büyütüyoruz. Türkiye yüzyılı vizyonumuz sadece milletçe artan özgüvenimizi değil, aynı zamanda güçlenen ülkemizi de temsil ediyor. Böyle iddialı bir vizyonla milletimizin ve dünyanın huzuruna çıkmak elbette ne öyle bir anda gündeme geldi ne de kolay oldu. Medeniyet köklerimizden aldığımız ilhamla ülkenin yönetimini üstlendiğimiz günden beri bunun mücadelesini veriyoruz. Bizzat kendi hayatımız, kendi serencamımız bir adalet arayışı, hak ve hukuk mücadelesi örneğidir. Karşılaştığımız olumsuzluklar, maruz kaldığımız haksızlıklar bizi asla küstürmedi. Tam tersine ülkenin ve milletin geleceği için kurduğumuz hayallerin adalet ve hukuk rengiyle daha güçlü bir şekilde boyanmasını sağladık.

Rahmetli Abdurrahim Karakoç şahsen bizim de mağduru olduğumuz eski Türkiye’deki adalet sistemini bakınız nasıl anlatıyor:

“Gene tehir etme üç ay öteye,

Bu dava dedemden kaldı hâkim bey.

Otuz yıl da babam düştü ardına;

Siz sağ olun, o da öldü hâkim bey.

Yaşım yetmiş iki, usandım gel-git;

Bini buldu burada yediğim zılgıt.

Eğer diyeceksen: bana ne, öl git!'

Oğlumun bir oğlu oldu hâkim bey.

Hem davacı pişman, hem de davalı.

Bu yolda tükettik çulu, çuvalı.

Sabret makamından çalma kavalı,

Sürüler ekine daldı hâkim bey.”

Evet, bu millet, adaletin gecikmesi bir yana, çoğu zaman neredeyse hiç gelmediği dönemler yaşamıştır. İşte bu anlayışla ülkeyi yönetme görevini üstlendiğimizde önceliklerimizin en başına eğitim, sağlık, adalet ve emniyet başlıklarını yerleştirdik. Aradan geçen 21 yılda Türkiye’nin içinde bulunduğu şarlar ne olursa olsun hep bu sözümüzün hakkını vermeye çalıştık.  Ülkemizin demokrasi ve hukuk devleti standartlarının yükseltilmesi, insan hak ve hürriyetlerinin genişletilmesi, adaletin hızlı bir şekilde tecellisi, yargıyla ilgili her türlü sıkıntının giderilmesi amacıyla önemli reformlar gerçekleştirdik.

Burada özetin de özeti mahiyetinde bazı rakamları sizlerle paylaşmak istiyorum:

Bakınız 2002 yılında 9 bin 349 olan hâkim-savcı sayımızı yaklaşık 2,5 kat artışla 24 bine, adalet teşkilatımızın toplam personel sayısını ise 61 binden 190 bine yükselttik.

Ülkemiz genelinde 280 yeni adalet sarayı inşa ederek, merdiven altı odalarda adalet dağıtılmaya çalışılan o kötü manzaralara son verdik. Yüksek yargı organlarımızı şu an törenimizi gerçekleştirdiğimiz bina gibi, görkemli hizmet yapıları yaparak temsil ettikleri değerlere uygun abide makamlara kavuşturduk. Mahkeme sayılarımızı adli yargıda yüzde 95, idari yargıda yüzde 45 oranında arttırdık. Hataları asgariye indirecek ve temyiz mahkemelerindeki yığılmaları engelleyecek şekilde bölge adliye ve idare mahkemelerini devreye aldık. İstinaf mahkemeleriyle birlikte Yargıtay hukuk ve ceza dairelerinin iş yükünde yüzde 68 oranında düşüş oldu.

Öte yandan, ülkede içtihat birliğinin sağlanması, kararların tutarlı olması ve kanun önünde eşitliğin temini, yargının sorumluluğudur. Bu amaçla önümüzdeki dönemde ilk derece mahkemeleri, bölge adliye mahkemeleri ve Yargıtay da dahil olmak üzere yargı kurumlarının çalışma usullerinde ihtiyaç duyulan reformları yapacağız.

Bize göre yargıdaki en büyük altyapı reformu olan UYAP’a sesli ve görüntülü bilişim sisteminden hukuk yargılamalarına ve elektronik duruşma imkânına kadar pek çok yenilik ekledik. UYAP sistemini yapay zekâ destekli şekilde geliştirme çalışmalarımız ise devam ediyor. Dijital Dönüşüm Ofisimiz ile TÜBİTAK iş birliğinde yürüyen projemizin hizmete girmesiyle davaların sonuçlanma süresi daha da kısalacak.

Ayrıca, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru imkânı, Kamu Denetçiliği Kurumu’nun ihdası, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu’nun teşkili, devlet güvenlik mahkemeleriyle özel yetkili mahkemelerin kaldırılması, asgari yargının lav edilerek, yargıdaki çift başlılığa son verilmesi, vergi suçları, bilişim suçları, finansal suçlar, sendikal uyuşmazlıklar gibi birçok alanda ihtisas mahkemeleri kurulması. Asılsız ihbar ve şikâyetler nedeniyle oluşabilecek zararları engellemek üzere bireylerin lekelenmeme hakkının güçlendirilmesi. Uyuşmazlıkların çözümünde arabuluculuk ve uzlaştırma yöntemlerinin yaygınlaştırılması. Hulasaten vatandaşlarımızın talepleri ve günün ihtiyaçları doğrultusunda yargıya dair her alanda devrim niteliğinde pek çok adım attık. Hâkim ve savcı yardımcılığı müessesiyle, adalet teşkilatımızın insan kaynağının çok daha vasıflı yetişilmesini hedefliyoruz. Bu önemli yeniliği inşallah 2023 yılı sonunda yapmayı planladığımız sınavla hayata geçiriyoruz. Usta-çırak ilişkisi esasına dayanan hâkim ve savcı yardımcılığı müessesesinin hukuk camiamıza önemli katkısı olacağına inanıyorum. Şüphesiz adaletin kalitesiyle hukuk eğitimi arasında yakın bağ vardır.

Önümüzdeki dönemde diğer çalışmalar yanında hukuk eğitiminin kalitesini yükseltmemiz ve iyi hukukçular yetiştirmemiz de gerekiyor. Avukatların mahkeme faaliyetlerine katkısının da arttırılmasında fayda görüyoruz. Kademeli şekilde belli davalar için avukat tutma zorunluluğu getirilmesi gibi birtakım yeni uygulamalar üzerinde hep birlikte çalışabiliriz. Mülkün temeli olan adaletin, sosyal barışın, refahın,  istikrarın, kalkınma ve büyümenin de itici gücü olduğunu biliyoruz. Türkiye yüzyılını sadece ekonomik, siyasi, askeri ve diplomatik değil, adaletin de yüzyılı yapmak için çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz.

Kıymetli Misafirler,

Siyasetçiler ve devleti yönetenler olarak bizler, öncelikle milletimize karşı sorumluyuz. Her 5 yılda bir millete hesap veren bir siyasetçinin sokağın ve sandığın sesine kulak tıkaması elbette düşünülemez. Bize oy versin ya da vermesin, toplumumuzun farklı kesimleriyle sürekli temas halindeyiz. Vatandaşlarımızdan gelen talepler ve eleştiriler çerçevesinde politikalarımıza yön veriyoruz.

Son dönemde insanımızın yargı süreçleri ve kararlarıyla ilgili kanaatlerini manipüle etmeye yönelik algı kampanyalarının arttığına şahit oluyoruz. Yargıtay’dan istinafa ve ilk derece mahkemelerine varıncaya kadar milletimizin yargıdan beklentisi, adil kararın makul sürede verilmesidir.

Adalet ise ancak mahkeme salonlarında tecelli eder. Sokağa, televizyon ekranlarına ve sosyal medya mecralarına taşınan adalet hukuka olan güveni zedeler ve zamanla yok eder. Eline mikrofonu veya klavyeyi alan birilerinin mahkeme kararlarını kendi arzuları ve ideolojik aidiyetlerine göre eğip bükerek yorumlaması, hatta daha da ileri giderek, hüküm vermesi doğru değildir. Bu tür şımarık hezeyanlar hem adalet sistemine, hem de sistemin fedakâr mensuplarına karşı yapılmış büyük bir haksızlıktır, saygısızlıktır.

Günümüzde sayıları giderek artan sosyal medya mahkemelerini toplumumuzun birliği, dirliği, huzuru ve iç barışı açısından büyük bir tehdit ve tehlike kaynağı olarak görüyoruz. Esasında bir toplumu bölmek ve kamplara ayırmak istiyorsanız, bunun en etkili yollarından biri adalet sistemine olan inancı zayıflatmaktadır. Adalet sistemine inancı zayıflamış bir toplumun, devletine ve kurumlarına güveni de örselenecektir. Böyle bir fitnenin oluşması yalnızca millet ve memleket düşmanlarını sevindirecek, onların işine yarayacak, Türkiye’ye ise kaybettirecektir. İster siyasetçi, ister medya mensubu, isterse sıradan bir vatandaş olsun, hiç kimsenin ülkemize bu kötülüğü yapmaya hakkı yoktur.

Aynı şekilde oy veya rant kaygısıyla yargı kurumlarına duyulan güveni aşındırmanın, daha vahimi yargı mensuplarına taammüden itibar suikastı düzenlemenin vebali çok ağırdır. Üstelik bunu yapanlar hem gündem ihtiyaçlarını yargı üzerinden karşılamaya çalışıyor, hem de de yargının siyasallaşmasından bahsediyor. Yani nereden bakarsanız bakın büyük bir tutarsızlıkla karşı karşıyayız. Milletimizin de bizler gibi bu çelişkileri gördüğünde kararını buna göre verdiğine, tercihlerini buna göre yaptığına inanıyorum.

Yargıya olan güveni artırmanın yolu, hâkim ve savcıları tehdit etmekten, baskın yapar gibi kurumların kapılarına dayanmaktan değil, hak ve hakkaniyet çerçevesinde yapıcı tespit ve tekliflerde bulunmaktan geçer. Atalarımızın dediği gibi, ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar. Hangi konumda olursa olsun herkesin adaletle ilgili meselelere bu zaviyeden yaklaşmasını ve hassasiyetle davranmasını bekliyoruz.

Kıymetli Dostlar,

Son bir hususa değinerek sözlerimi bitirmek istiyorum. Bizim siyasi hayatımızın her döneminde dile getirdiğimiz, hükümet teklifi olarak da 2011’den beri her seçimde milletimizin önüne koyduğumuz bir hayalimiz var. Bu hayal, Türkiye’yi darbe anayasası ayıbından kurtararak yeni, sivil, dili ve içeriğiyle bugünü ve yarını kucaklayan Türkiye yüzyılına yakışır bir anayasaya kavuşturmaktır. Darbe anayasasının gölgesinde Türkiye yüzyılını konuşmayı, ülkemiz ve demokrasimiz için zül addediyoruz. İstiklal ve istikbali için bu kadar ağır bedeller ödemiş milletimizin yeni bir anayasayı anasının ak sütü gibi hak ettiğine inanıyoruz. Milletimize vaadimiz olan birinci sınıf demokrasi, birinci sınıf ekonomi ve birinci sınıf özgürlüklerin tamamlayıcısı birinci sınıf anayasa olacaktır. Türkiye yüzyılı vizyonumuz böyle bir anayasayla daha da güçlenecektir. Bunun için 85 milyonun tamamının sahipleneceği ve işte benim anayasam diyerek baş tacı edeceği bir metni artık milletin takdirine sunmamız gerekiyor.

Buradan siyasi partilerimizi, yüksek mahkemelerimizi, üniversitelerimizi, devlet kurumlarımızı, barolarımızı, meslek kuruluşlarımızı, sivil toplum örgütlerimizi ve milletimizin her bir ferdini bu sürece katkı vermeye davet ediyorum. Meclisin açılışıyla birlikte Türk demokrasisini yeni bir anayasaya kavuşturmak için girişimlerimizi tekrar başlatacağız. Yargı kurumlarımızın temsilcileri olarak sizlerden de bu sürece hazırlıklı olmanızı, destek vermenizi özellikle bekliyorum.

Bu duygularla bir kez daha 2023-2024 adli yılının yargı sistemimizin tüm tarafları için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Hâkimlerimize, savcılarımıza, avukatlarımıza, Adalet Teşkilatı çalışanlarımıza, adliyelere işi düşen vatandaşlarımıza kolaylıklar temenni ediyorum.

Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum; kalın sağlıcakla.