Milli Savunma Üniversitesi Deniz Harp Okulu Komutanlığı Diploma ve Sancak Devir Teslim Töreni’nde Yaptıkları Konuşma

31.08.2023

Milli Savunma Üniversitemizin Değerli Rektörü ve Komutanı,

Deniz Harp Okulumuzun kıymetli Komutanı,

Dekanı ve Hocaları,

Sevgili Öğrencilerimiz,

Saygıdeğer Misafirler,

Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Büyük Zaferin 101. Yıl Dönümünün hemen ertesinde bu gurur gününüzde sizlerle beraber olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum.  Bu vesileyle, bir kez daha Türk milletinin hürriyet sevdasının timsali olan Büyük Zaferin Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ve silah arkadaşlarını saygıyla anıyorum.

Üzerinde özgürce yaşadığımız vatan topraklarını canları pahasına bizlere miras bırakan aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet niyaz ediyorum.

Sınırlarımız içinde ve dışında devletimizin bekasını, milletimizin huzur ve esenliğini temin için fedakârca görev yapan tüm güvenlik kuvvetlerimize Rabbimden başarılar diliyorum. Dün Ankara’da önce Kara Harp Okulumuzun Diploma ve Sancak Devir Teslim Töreni’ne iştirak ettik. Burada Harbiyelilerimizin ve dünyanın 15 farklı ülkesinden elen misafir öğrencilerimizin mezuniyet sevincini paylaştık.

Ardından yine büyük bir coşkuyla Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde Zafer Bayramımızı kutladık. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Samsun’a çıkışıyla 4 yıl boyunca başlayan 100. Yıl Anma Törenlerimizi, inşallah 29 Ekim 2023 tarihinde Cumhuriyetimizin 100. Yıl Dönümüyle taçlandıracağız.

Bu topraklardaki bin yıllık tarihimiz içinde yeni bir başlangıcı ifade eden Cumhuriyetimizi sadece konserlere, sadece görsel şölenlere boğmak doğru bir yaklaşım değildir. Asıl mesele, anma etkinliklerini aynı zamanda Cumhuriyetin temsil ettiği değerleri anlama, bu vesileyle milletçe büyük bir coşkuyla geleceğe yürümektir. Bu önemli yıl dönümlerini milletimizin maziden atiye uzanan yolculuğunun kilometre taşlarından biri haline getirebilmektir. Cumhurla Cumhuriyeti buluşturan ve kaynaştıran bir yönetim olarak, 2023 senesini hak ettiği şekilde idrak etmenin gayretindeyiz.

Acısı-tatlısı, doğrusu-yanlışıyla bir asrı tamamlarken geçmişin kapsamlı bir muhasebesini yapmamız gerekiyor. Buradan çıkaracağımız dersler ışığında da gelecek asırdaki yol haritamızı şekillendirmemiz önem arz ediyor. Cumhuriyetimizin ikinci asrına çok daha güçlü girmemiz ancak bu şekilde mümkün olacaktır.

Milletimizi karşılaştığı onca badireye ve ihanete rağmen asırlardır ayakta tutan vasfı, birliğine, beraberliğine ve kardeşliğine sahip çıkmasıdır. Toplu vuran yürekleri hiçbir topun, tankın, silahın sindiremeyeceğini, son olarak 15 Temmuz’da hep beraber bir kez daha gördük. Cumhuriyetimizin 100. Yıl Dönümünü vesile kılmak suretiyle 85 milyon olarak büyük bir kucaklamayı gerçekleştirelim istiyoruz. Her konuda aynı düşünmesek, aynı görüşleri paylaşmasak dahi aynı yöne bakmayı başarabilmeliyiz. Kökenimiz, hayat tarzımız, ideolojilerimiz farklı olsa da, Türkiye olarak özellikle ortak paydada buluşabilmeliyiz. Ayrılıklarımızı derinleştirmek yerine müştereklerimizi çoğaltabilmeliyiz. Dün gece milletimizin takdirine sunduğumuz 100. Yıl Marşımız bu yönde atılmış adımlardan biriydi. İnşallah önümüzdeki haftalarda bunlara yenilerini ekleyeceğiz.

Değerli Dostlar,

Dünkü programlarımız ardından bugün de sizlerin heyecanına ortak oluyoruz. Deniz Harp Okulumuzdan mezun olan 454 Türk ve 12 misafir öğrencimizin her birini ayrı ayrı tebrik ediyorum. Engin birikimleriyle mezunlarımızın yetişmesine katkı veren tüm hocalarımızı ve komutanlarımızı kutluyorum. Vatana, millete, devlete ve insanlığa böylesine hayırlı evlatlar yetiştiren kıymetli ailelerimize şükranlarımı sunuyorum. Bizim görümüzde birer kültür elçimiz olan misafir öğrencilerimize başarılar diliyorum.

Deniz Harp Okulumuz bu sene 250. Kuruluş Yıl Dönümünü kutluyor. 1773 yılında Kaptan-ı Derya Gazi Hasan Paşa tarafından kurulan okulumuz, tam 2,5 asırdır yetiştirdiği bahriyelilerle donanmamızın gurur kaynağı olmayı sürdürüyor. Deniz Harp Okulumuzun bugünlere gelmesinde emeği geçen herkesi minnetle yâd ediyorum.

Milli Savunma Üniversitemizin bünyesinde eğitim ve müfredat bakımından yenilenen, daha modern ve sivil bir yapıya kavuşan okulumuzun başarı grafiği sürekli yükselmektedir. 15 Temmuz darbe teşebbüsü sonrasında hayata geçirdiğimiz reformlar burada da hamdolsun meyvesini vermiştir. Çağın gerektirdiği her türlü teorik ve pratik eğitimi alan bahriyelilerimiz, başta şahadet kültürümüzü olmak üzere bizi biz yapan kadim değerlerimizi özümseyerek göreve hazırlanmaktadır. Üniversite yönetimlerinin bir müfredatı günümüzün ihtiyaçlarına ve şartlarına göre devamlı geliştirdiğini görmekten memnuniyet duyuyorum.

Geçmişte hem demokrasimize, hem de ordumuzun imajına ve disiplinine zarar veren sıkıntılı durumlarla karşılaşmıştık. Bunların bir daha yaşanmaması için her türlü tedbiri aldık, alıyoruz ve alacağız. Türkiye’nin ne 27 Mayıs, ne 12 Eylül, ne 28 Şubat, ne de 15 Temmuz benzeri vakalara tahammülü yoktur.

Vatana hizmet, görevini en iyi şekilde yaparak olur. Bu anlayışın kök salmasıyla birlikte devlet kurumlarının artık başarılarıyla gündeme geldiğini görüyoruz. Ordumuz vatanımızın güvenliğini sağlayarak, Emniyetimiz vatandaşlarımızın huzur ve esenliğini temin ederek, İstihbaratımız ülkemize karşı yürütülen yıkıcı faaliyetleri engelleyerek, Dışişlerimiz Türkiye’nin hak ve çıkarlarını cesaretle savunarak, yargımız bağımsız ve tarafsız bir şekilde adalet dağıtarak, hâsılı devletin temel kurumları artık sadece işini yapıyor, belli odaklara ve yapılara değil, 85 milyonun tamamına hizmet ediyor. Milletimiz de bu tablo karşısında kurumlarımıza daha fazla sahip çıkmakta, özellikle kahraman ordumuzun adeta üzerine titremektedir. Ordumuz ile halkımızın arasını açmayı hedefleyen 15 Temmuz ihaneti, bu açıdan da başarısız olmuştur. İnşallah, bundan sonra da sinsi niyetleri boşa düşürmeye devam edeceğiz.

Kıymetli Misafirler,

Türkiye, savaşlar ve gerilimlerle dolu bir coğrafyada istikrar abidesi olarak yıldızı parlayan bir ülkedir. Dünyanın en stratejik 2 suyolu olan İstanbul ve Çanakkale Boğazlarına sahibiz. Rusya-Ukrayna arasında patlak veren çatışmalarla birlikte tüm insanlığın gözü adeta Karadeniz’e çevrildi. Akdeniz, küresel ticarette oynadığı kritik rolün yanı sıra, barındırdığı enerji kaynaklarıyla öne çıkıyor. Bir asır önce büyük güçlerin rekabet alanı olan bölgemiz, bugün de aynı mücadelelere sahne oluyor. Kaosun ve belirsizliğin arttığı bir denklemde Türkiye, askeri, diplomatik, ekonomik ve siyasi hamleleriyle kendinden söz ettirmektedir. Savunma sanayi alanında attığımız adımlar milletimize güven aşılarken, hasımlarımızın yüreklerine korku salmıştır. Artık milli savunmamız, savunma sanayimiz, özellikle bundan 20 yıl önce yüzde 20 itibariyle yerliyken, bugün yüzde 80 yerli hale gelmiştir. Silahlı-silahsız, insanız hava araçlarındaki üstünlüğümüzü zaten herkes kabul ediyor. Savaş gemisi teknolojisinde de kendi gemisini tasarlayan, geliştiren, inşa ve idame edebilen 10 ülkeden biriyiz.

Nisan ayında hizmete aldığımız donanmamızın amiral gemisi TCG Anadolu’yla bu alanda yeni bir lige yükseldik. Bayraktar TB3 SİHA, Kızılelma ve Hürjet, hafif taarruz uçağımızın iniş-kalkış yapabileceği bir SİHA gemisine sahip olduk. TCG Anadolu sayesinde tabur büyüklüğünde bir kuvveti ana üs desteği ihtiyacı olmadan Ege, Akdeniz ve Karadeniz’deki kriz bölgelerine kolayca intikal ettirebileceğiz. Sadece oyun kuran değil gerektiğinde aleyhimize olan oyunları da bozan bir ülkeyiz. Bunun hamasi bir söylemden öte, hakikatin ta kendisi olduğunu son yıllarda pek çok kez gösterdik.

Ülkemiz bir terör koridoruyla kuşatılmak istediğinde tüm tehditlere ve baskılara rağmen Suriye’nin kuzeyinde düzenlediğimiz askeri harekâtlarla terör devleti heveslerini kursaklarda bıraktık. Cudi’de bunu yaptık, Gabar’da bunu yaptık, Tendürek’te bunu yaptık, Bestler Deresi’nde bunu yaptık ve teröristlere inlerinde inim inim inlettik. Libya’nın meşru hükümetine destek vererek, hem bu ülkenin bölünmesinin önüne geçtik, hem de Akdeniz’deki haklarımızı garanti altına aldık. Can Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarını kurtarma mücadelesinde hiç düşünmeden tüm imkânlarımızla kardeşlerimizin yardımına koştuk. Böylece Azerbaycanlı kardeşlerimizle birlikte yaklaşık 30 yıllık zulüm ve işgalin ardından Karabağ’ın özgürlüğüne kavuşması sağladık.

Ege’ye yönelik mütecaviz eylemler karşısında sergilediğimiz tavır, zaten tüm muhataplarımızca biliniyor. Kıbrıs Türk’ü kardeşlerimizin Doğu Akdeniz’deki hak ve hukukunu sonuna kadar savunuyoruz. DEAŞ’ından PKK’sına, FETÖ’sünden DHKP-C’sine, eli kanlı canilerin hiçbirine nefes aldırmıyoruz. Teröristler nerede yuvalanmışsa önce tespit ediyor, sonra da hepsini tek tek imha ediyoruz. Milli güvenliğimize yönelik her türlü girişimi boşa çıkarırken, bölgemizde barış ve istikrarın tesisi için de samimiyetle çaba harcıyoruz. Bundan sonra da aynı onurla her yerde bu mücadelemizi devam ettireceğiz. Bağımsızlığımıza leke sürdürmeyeceğiz. Demokrasimize vesayetin gölgesini düşürmeyeceğiz. Milli iradenin üstünde hiçbir güce izin vermeyeceğiz. Şehitlerimizin ruhlarını muazzep etmeyeceğiz. Vatanımıza, bayrağımıza, istiklal ve istikbalimizin nişanesi olan ezanımıza gerektiğinde canımız pahasına sahip çıkacağız. Ne baskılar karşısında uysal bir koyun olacağız, ne de gereksiz maceralar peşinde koşacağız. Türkiye’ye ve necip Türk milletine yakışan ne ise, onu yapacağız. İnşallah tüm bunları da sizlerle birlikte, siz bahriyelilerimizin azim, cesaret ve fedakârlığıyla başaracağız.

Değerli Teğmenlerimiz,

Bugün teorik ve pratik eğitimlerinizi tamamlıyor, yeni bir hayata yelken açıyorsunuz. Deniz Kuvvetlerimizin şerefli birer subayı olarak inşallah daha nice seneler boyunca devletimize, ülkemize ve milletimize aşkla hizmet edeceksiniz. Her birinin adı milletimizin gönlüne nakşolmuş kaptan-ı deryalardan size ulaşan vazife bayrağını, sizler de sonraki nesillere gururla devredeceksiniz. Emanet aldığınız bu aziz mirası hakkıyla taşıyarak en güzel şekilde teslim edeceğinize yürekten inanıyorum. Bu kutlu mücadelenizde savaş gemilerimizin en tepe noktasında mahfuz olan mukaddes kitabımız sizlere yol gösterecektir.

Anneler, babalar, özellikle sizlere sesleniyorum; bu güzide evlatlarınızı sizler bizlere emanet ettiniz. Komutanlarımız, hocalarımız en güzel şekilde sizlerin bu emanetine sahip çıktılar ve onları bugüne hazırladılar. Bundan sonra teğmenlerimizle, üst teğmen, yüzbaşı, yarbay, binbaşı vesaire, bu şekilde gurur duyacaksınız, o günleri göreceksiniz. Sizin bu gösterdiğiniz teveccühe, ilgiye bizler de gerek şahsım başkomutan ve tüm devlet yönetimi olarak teşekkür ediyorum.

Rabbim yar ve yardımcınız olsun diyorum. Rabbim sizleri her türlü kazadan, beladan ve saldırıdan muhafaza eylesin.

Denizleriniz sakin, pruvanız neta, bahtınız hep açık olsun.

Bu duygularla bir kez daha Deniz Harp Okulumuzun öğrencilerini, ailelerini, üniversitemizin yönetimini ve hocalarını tebrik ediyorum. Teğmenlerimize önlerindeki uzun görev sürelerinde başarılar diliyorum. Dost ülkelere gidecek teğmenlerimizin oradaki kardeşlerimize en kalbi selam ve muhabbetlerimizi iletmelerini istiyorum.

Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum; kalın sağlıcakla.