Milli Savunma Üniversitemizin Değerli Rektörü,
Kara Harp Okulumuzun Kıymetli Komutanı, Dekanı ve Öğretim Üyeleri,
Sevgili Öğrenciler,
Saygıdeğer Misafirler,
Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Öncelikle sizlerin şahsında kahraman ordumuzun tüm mensuplarının, aziz milletimizin her bir ferdinin 30 Ağustos Zafer Bayramı’nı tebrik ediyorum. Vatanımızın bekası ve milletimizin istiklali uğrunda can veren şehitlerimizi rahmetle yâd ediyor, gazilerimize şükranlarımı sunuyorum.
Kara Harp Okulumuzdan bu yıl diplomalarını alarak ordumuzun saflarına katılan 937 teğmenimiz ile 76 misafir öğrencimizi kutluyorum. Mezunlarımızı her açıdan en donanımlı şekilde yetiştiren hocalarımızı ve komutanlarımızı da canı gönülden tebrik ediyorum.
Kara Kuvvetlerimizde hali hazırda görev yapan subay ve astsubaylarımızın yarısı üniversitemizin mezunlarından oluşuyor. Bu evlatlarımız terörle mücadelede, vatan savunmasında ve ülkemizi temsil ettikleri uluslararası misyonlarda başarılarıyla göz dolduruyor. Siz genç teğmenlerimizin de katılımıyla birlikte Türk Silahlı Kuvvetlerimizin daha da güçleneceğine inanıyorum. Mezunlarımızın arasında kendi evlatlarımızla birlikte Azerbaycan’dan Bosna Hersek’e, Ürdün’den Senegal ve Somali’ye, Arnavutluk’tan Moğolistan’a 15 farklı ülkeden misafir öğrencilerimizde bulunuyor. Türkiye’nin tarihi, kültürel ve beşeri derinliğini göstermesinin yanı sıra üniversitemizin ufkunu da yansıtan bu çeşitliliği takdirle karşılıyoruz. Üç kıta yedi iklimde asırlar boyu barış ve huzuru tesis eden ecdadımızın bizlere bıraktığı eşsiz mirası zenginleştirmekte kararlıyız. Bunun için her alanda 360 derecelik bir bakış açısıyla hareket ediyoruz.
Türk dünyasıyla iş birliğimizi ilerletirken, Afrika’daki kardeşlerimize sırtımızı dönmüyoruz. Balkanlar’da istikrarın muhafazası için samimiyetle çalışırken, Avrupa ve Asya’yla ilişkilerimizi daha da geliştirmenin gayretindeyiz. Komşularımızla olan sorunlarımızı yapıcı bir anlayışla çözmeye özel önem veriyoruz. Yani dostlarımızın sayısını çoğaltmak, düşmanlarımızın sayısını azaltmak için var gücümüzle çalışıyoruz. Elbette sadece bunlarla yetinmiyor, işte bugün burada olduğu gibi ülkemizin imkanlarını dost ve kardeşlerimizin istifadesine sunuyoruz.
Bugün mezun olan her bir misafir öğrencimiz inşallah bundan sonra Türkiye’nin ve Türk milletinin fahri elçisi olacaktır. Türkiye’de bu öğrencilerimizin ikinci evi olmaya devam edecektir. Misafir teğmenlerimizin ülkelerine döndüklerinde Türkiye’yle ana vatanları arasındaki bağların güçlenmesi için gayret göstereceklerine inanıyorum. Tüm mezunlarımıza Rabbimden muvaffakiyetler niyaz ediyorum.
Değerli Arkadaşlar,
Sizler yakın coğrafyamızla birlikte dünyanın birçok yerinde istikrarsızlığın arttığı bir dönemde mezun oluyorsunuz. Kovid-19 salgınıyla başlayan, ardından Rusya-Ukrayna savaşıyla derinleşen küresel kriz yeni boyutlar kazanarak devam ediyor. Bu kriz ve kaos ortamının olumsuz etkilerine ekonomiden dış politikaya geniş bir alanda şahit oluyoruz. Ekonomide gelişmiş ülkeler dahil herkes son 60-70 yılın en yüksek enflasyon rakamlarıyla karşı karşıya. Dış politika kartlar yeniden karılırken, yeni iş birliği arayışları ön plana çıkıyor. NATO, BRICS ve Türk Devletleri Teşkilatı gibi çok taraflı iş birliklerinin uluslararası siyasette ki ağırlığı giderek artıyor. Kimi ekonomistler tarafından yıllarca israf ve gereksiz yaftası vurulan savunma harcamalarında adeta bir yarış söz konusu. Dünyanın her köşesinde güvenlik endişeleriyle birlikte savunmaya ayrılan bütçe rakamları da yıldan yıla yükseliyor. Caydırıcılığı yüksek, güçlü, modern ve disiplinli bir orduya sahip olmanın ne kadar vazgeçilmez olduğu bugün Doğu-Batı fark etmeksizin artık herkes tarafından kabul edilmektedir.
Daha birkaç yıl öncesine kadar tarafsızlığı bir değer olarak pazarlayan devletler, bugün kendilerini bir savunma paktına atmanın derdine düşmüştür. Türkiye ordu-millet geleneğine sahip bir ülke olarak jeopolitiğin ve siyasi coğrafyanın öne çıktığı bu yeni döneme en hazırlıklı giren devletlerden biridir. Asırlardır yaşadığı topraklarda varlık, yokluk mücadelesi veren milletimiz için güvenlik meselesi nevzuhur bir durum değildir. Her Türk asker doğar ve bundan da gurur duyar.
Binlerce yıllık şanlı tarihiyle kahraman ordumuz peygamber ocağıdır. Güçlü bir orduya sahip olmadan güçlü bir Türkiye’nin olamayacağını yaşadığımız acı tecrübelerden çok iyi biliyoruz. Türk Silahlı Kuvvetlerinin caydırıcılığının artması ülkemiz için tercihten öte bir zorunluluk teşkil ediyor. Bu anlayışla özellikle son 21 yılda ordumuzun gücüne güç katacak tarihi nitelikte pek çok adım attık. Savunma sanayi alanında kelimenin tam anlamıyla bir destan yazdık. Yüzde 80’lerden alıp yüzde 20’lere düşürdüğümüz dışa bağımlılığımızla, cirosu 12 milyar doları aşan savunma sanayi sektörümüzle, bu sene 6 milyar doları bulacağına inandığımız savunma ihracatımızla. Atak’tan Kaan’a, Akıncı’dan Aksungur’a, Fırtına’dan Siper’e, TCG-Anadolu’dan MİLGEM’e her alanda artan kabiliyetlerimizle, hasılı savunma sanayinde 21 yıla sığdırdığımız asırlık başarılarımızla ülkemizi askeri imkan ve yetenekler bakımından en üst lige çıkardık.
Bugün başlayan Teknofest Ankara’da aralarında İHA ve SİHA’larında bulunduğu pek çok ürünümüz sergileniyor. Yüz binler bugün Ankara’da. Buradan tüm gençlerimizi Teknofest Ankara’yı ziyaret ederek milli teknoloji hamlemizi bizzat kendi gözleriyle görmeye davet ediyorum.
Hemen her hafta savunma sanayi alanında gurur verici bir haber alıyoruz. Kısa süre önce Milli Muharip Uçağımız Kaan’la ilgili müjdemizi paylaşmıştık. İnşallah 2023 senesi bitmeden uçağımızın havalandığını göreceğiz. Birkaç gün önce uzun menzilli bölge hava ve füze savunma sistemimiz Siper’in ilk atış testini başarıyla gerçekleştirdik. İnşallah yakında olmadık bahaneler öne sürerek bize hava savunma sistemi vermeyenlere, hava savunma sistemi satacak noktaya da geleceğiz.
İnsansız savaş uçağımız Kızılelma’nın testlerini tamamlayarak bir an önce onu da ordu envanterimize katmak istiyoruz. Diğer hedeflerimiz gibi buna da ulaşacağımızdan şüphe duymuyoruz.
Değerli Arkadaşlar,
Bizler yaklaşık 40 yıldır bölücü terörle mücadele eden bir ülkeyiz. Vatanımızı böldürmemek, topraklarımız üzerinde ameliyat yaptırmamak için binlerce evladımızı şehit verdik. Ama ne teröre, ne de terörü bir sopa olarak kullanan emperyalist güçlere boyun eğmedik. Unutmayın, bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, toprak eğer uğurunda ölen varsa vatandır.
Suriye’deki olaylardan cesaret alarak farklı hevesler peşinde koşan bölücü terör örgütü mensuplarını açtıkları çukurlara gömdük. Gabar’da gömdük, Tendürek’te gömdük, Bestler Deresi’nde gömdük, gömmeye devam edeceğiz. Sadece bununla yetinmedik, 40 yıllık terörle mücadele deneyimimizden gerekli dersleri çıkartarak kendimizi geliştirdik, kurumlarımızı güçlendirdik. Terörle mücadeleyi iyi eğitim almış, uzman ve profesyonel birimler vasıtasıyla yürütmeye başlamamız bu alanda bir dönüm noktası olmuştur. Çok sık saldırıya uğrayan üst bölgelerindeki karakollarımız yerine her türlü silah ve koruma kalkanıyla donatılmış kalekollar inşa ettik. Sayı, sevk ve idare açısından muharip unsurlarımızın etkinliğini artırdık. Terörle mücadele konseptimizde köklü bir değişikliğe giderek terör tehdidini kaynağında yok etme stratejisini uyguladık. Suriye’de tesis ettiğimiz terörden arındırılmış güvenli bölgeler sayesinde bir taraftan sığınmacıların gönüllü geri dönüşlerine ortam hazırlarken, diğer taraftan da sınır hattındaki illerimizin güvenliğini sağlıyoruz.
Irak’ın kuzeyinde devam eden pençe operasyonlarıyla, aynı güvenlik şeridini orada da tesis etmenin gayretindeyiz. Bölücü örgütün yuvalandığı ne kadar sığınak, dağ, tepe, kamp, in varsa inşallah hepsini teröristlerden tek tek temizleyeceğiz. Döktükleri masum kanların hesabını Kandil’deki terör baronlarından muhakkak soracağız. Bu kararlılığımızın gerisinde sahip olduğumuz ileri teknoloji ürünü silahların elbette çok büyük payı var. Güvenlik birimlerimiz arasındaki koordinasyon ve iş birliğinin en üst düzeyde olması operasyonlarımızın başarısını arttıran bir başka faktördür. Askeri, polisi, korucusu ve istihbarat teşkilatıyla tüm güvenlik güçlerimizin aynı hedefe kilitlenmesi ülkemizi çok farklı bir noktaya taşımıştır. Önümüzdeki dönem de elde ettiğimiz bu kazanımlarımızı inşallah daha da perçinleyeceğiz.
Burada bir hususun altını özellikle çizmek istiyorum. Sınırlarımızın ötesindeki eşkıya ile mücadele ederken, şehirlerimizin içindekileri görmezden gelmemiz asla söz konusu değildir ve olamaz. Dağdaki eşkıyanın inlerine girdiğimiz gibi, şehir eşkıyalarının da tepesine biniyoruz, bineceğiz. Çok açık ve net söylüyorum, milletimizin huzuruna kast etmenin bir bedeli vardır. Devletimiz her kim ve nerede olursa olsun bu bedeli misliyle ödettirmekten çekinmeyecektir. Çetesinden zehir tacirlerine, mafya bozuntularından suç örgütlerine kadar tüm şer şebekelerinin kökünü mutlaka kazıyacağız. Dağdaki hareket alanı daralan bölücü terör örgütü mensuplarının başta büyük şehirlerimiz olmak üzere farklı kisveler altında vilayetlerimize sızma girişimlerine fırsat vermeyeceğimizin bilinmesini istiyorum. Genci yaşlısı, kadını erkeğiyle 85 milyonun her bir ferdinin malı, canı, namusu ve esenliği devletimize emanettir. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu emanetleri koruma güç ve kudretine Allah’ın izniyle fazlasıyla sahiptir. Ne oy uğruna bölücü şehir eşkıyalarına alan açanların, ne terör örgütünün siyasi uzantılarıyla iş tutanların, ne de marjinal yapılarla iş birliği yapanların evet bunların hiçbiri bizi vatandaşlarımızın huzur ve esenliğini temin etmekten alıkoyamayacaktır.
Kıymetli Teğmenlerimiz,
Bugün yabancı dil hazırlığı dâhil 5 yıllık zorlu bir eğitim sürecini başarıyla tamamlamanın heyecanını yaşıyorsunuz. İnşallah bundan sonra milletimizin üzerine titrediği kahraman ordumuzun şerefli birer subayı olarak devletimize sadakatle hizmet edeceksiniz. Muazzez ve mukaddes görevinizi hakkıyla ifa yolunda gerektiğinde şehadet şerbetini içmekten çekinmeyeceksiniz. Şair diyor ya;
Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda!
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Huda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.
Milli Savunma Üniversitemizin çatısı altında aldığınız eğitimlerin sizlerin en büyük yardımcısı olacağına inanıyorum. Sizlerden her zaman milli değerlerimize sahip çıkmanızı, Türk milletinin ve milli iradenin emrinde olmanızı bekliyorum. Bu toprakları vatan yapan şehadet kültürünü ve milli mücadeleyi kazanan ruhu koruyup, sizden sonra gelecek nesillere en güzel şekilde teslim edeceğinizden şüphe duymuyorum. Rabbim yolunuzu, bahtınızı açık etsin diyorum.
Buradan özellikle şu anda tribünlerde olan anne, babalara sesleniyorum. Sizler ebeveynler olarak bu yavrularınızı devletimize teslim ettiniz, bu bir güvendi. Ve devletimiz de bu güveninize layık olmak için evet evlatlarınızı gerek size, gerekse ülkemizin geleceğine en güzel şekilde hazırladı. Sizlere en kalbi duygularla şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.
Üniversitemizin Saygıdeğer Rektöründen, hocaları ve komutanlarına kadar yetişmenizde emeği ve katkısı olan herkesi tebrik ediyorum. Bakanımızdın Genelkurmay Başkanımıza ve Kuvvet Komutanlarımıza Türkiye yüzyılının inşasına omuz veren herkesi kutluyorum. Tüm mezunlarımıza yeni görev yerlerinde şimdiden başarılar diliyor, dereceye giren teğmenlerimizi başta sevgili kızımızı tebrik ediyorum. Sevginizi bundan sonra da gerek eğittiklerinize göstereceğinizden şüphe duymuyorum.
Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Kalın sağlıcakla.