Saygıdeğer Bakanlar,
Değerli Hükümet ve Kurum Temsilcileri,
Savunma Sanayi Sektörümüzün Kıymetli Mensupları,
Değerli Misafirler,
Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyor, 16. Uluslararası Savunma Sanayi Fuarı IDEF’in 23. kapanışında sizlerle beraber olmaktan duyduğum memnuniyeti özellikle ifade etmek istiyorum. Fuarımızın açılış törenine video mesaj marifetiyle iştirak etmiştim. Kapanış programında sizlerle bir araya gelmeyi özellikle arzu ettim.
Fuara katılmak üzere Türkiye’yi ve güzel İstanbul’umuzu teşrif eden tüm misafirlerimize tekrar hoş geldiniz diyorum. Fuarın ülkemiz, firmalarımız ve dostlarımız için hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Milli Savunma Bakanlığımızı, Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfı’nı ve Savunma Sanayi Başkanlığımızı yoğun bir hazırlık sürecinden sonra fuarımızı başarıyla düzenledikleri için ayrıca tebrik ediyorum.
Fuara katılan firmalara ve fuarda gerçekleştirilen etkinliklere destek veren tüm kurum ve kuruluşlarımıza ise özellikle teşekkür ediyorum. Kamu-özel sektör arasındaki yakın iş birliğinin önemini burada bir kez daha gördük.
Salı günü başlayan ve 4 gün süren fuarımıza bu sene ilgi oldukça yüksek. Dünyanın 81 farklı ülkesiyle birlikte NATO, Afrika Birliği ve Türk-Amerikan İş Konseyi’nden katılım oldu. Aynı şekilde fuara 189 heyeti temsilen 741 heyet üyesi iştirak etti. Fuarımızda 689’u yerli, 772’si yabancı olmak üzere 1461 firma yer aldı.
Yüzde 15’i yabancı olmak üzere 100 binden fazla ziyaretçiyi ağırlayan IDEF’23 sektöre damgasını vurmayı yine başardı. Fuar tarihi açısından çok da uzun olmayan 30 yıllık zaman zarfında IDEF, sektörün kalbinin attığı küresel bir markaya dönüşmüştür. Türkiye için önemli bir kazanım olan bu gerçeği, katılımcı ve firma sayısının yanı sıra ürünlerimizin genişleyen yelpazesi de teyit ediyor.
Türk savunma sanayinin adeta görücüye çıktığı fuar süresince farklı kategorilerde 200’e yakın sistem ve alt sistemin tanıtımı yapıldı. IDEF’23 iş bağlantıları açısından da hamdolsun oldukça verimli geçti. Şimdiye kadar katılımcı şirketler, yabancı heyetler ve Türk tedarik makamları arasında 5 bin iş görüşmesi gerçekleştirildi.
Ayrıca, dört gün boyunca 120 tanıtım programı, iş birliği protokolü ve sözleşme imza töreni düzenlendi. Bunların haricinde daha pek çok temasa, görüşmeye, iş bağlantısına, irtibat tesisine fuarımız vesile oldu. IDEF’in başarı çıtasını daha da yükseltmesinden memnuniyet duyuyoruz. Fuarın ülkemize ve sektörümüze yakışır bir şekilde icrasına destek veren hiçbir kardeşimi göz ardı edemeyiz. Ama buraya destek veren kardeşlerime, firmamıza ve kurumumuza şükranlarımı sunuyorum. Elbette IDEF’23’teki başarımızı aldık, Türkiye’nin gurur hanesine yazdık. Ama aynı zamanda bugünden itibaren daha büyük hedeflere yelken açtık.
Önümüzde çok iyi değerlendirmemiz gereken iki senemiz bulunuyor. İnşallah bu süreyi kamusu ve özel sektörüyle en etkin, en verimli şekilde kullanacağız. Başlayıp belli bir aşamaya getirdiğimiz projelere hız vereceğiz. Sektörün ihtiyaçlarını tespit edip özgün çözümler geliştireceğiz. Ürün yelpazemizle birlikte rekabet gücümüzü de artıracağız. Mock-up olarak sergilenen ürünlerimizi kullanıma ve satışa hazır hale getireceğiz. Sadece bunlarla kalmayacak, kendi alanında çığır açan, sektöre yön veren ileri teknolojiye sahip yeni ürünlerle tüm dünyanın huzuruna çıkacağız. 17. IDEF’in işte bu hedeflerimizi gerçeğe dönüştüreceğimiz bir platform olabilmesi için çalışmalarımıza şimdiden başlayacağız.
Buradaki tüm firmalarımızın adeta bir Akıncı ruhuyla işine ve projesine dört elle sarılmasını bekliyorum. Yalan tüccarlarına ve şeamet tellallarına asla kulak asmayacağız. Hedeflerimize odaklanarak bir sonraki IDEF’ı her bakımdan sektörümüz açısından yeni bir sıçrama tahtası hâline getireceğiz.
Değerli Dostlar,
Bunları söylerken kesinlikle hamaset yapmıyoruz. Son 21 yılda başardıklarımıza bakarak böyle iddialı konuşuyoruz. Savunma sanayi alanında kat ettiğimiz mesafe bizim hem referansımız, hem ilham kaynağımız, hem de neleri yapabileceğimizin müjdecisidir. Ülkemizi takip edenler, son 21 yılda Türkiye’nin özellikle savunma sanayi alanında yazdığı başarı hikâyesinin en yakın şahididir. Kurumlarımız, firmalarımız ve vatandaşlarımız ise, bu hikâyenin aktörleri olarak sürece tanıklık ettiler. Gerçekten son 21 yılda dünyada belki de hiçbir ülkenin karşılaşmadığı engellerle karşılaştık. Gizli-açık ambargolara maruz bırakıldık. Haksız ve hukuksuz kısıtlamaların muhatabı olduk. Çifte standardın, adaletsizliğin, ahde vefasızlığın daniskasını yaşadık. Ama bunlar karşısında yılmadık, pes etmedik, yolumuzdan asla dönmedik. Kendi göbeğimizi kendimiz kesmek zorunda olduğumuzu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadık. Her zaman şu inançta olduk: Korkaklar, zafer anıtı dikemez. İnanmış yüreklere kimse set çekemez. Azmin ve gayretin önünde hiçbir güç duramaz. İman varsa, irade varsa, Allah’ın izniyle imkân da vardır. İşte bu anlayışla hareket ederek hamdolsun 21 sene önce hayali dahi kurulamayan nice başarıya, nice zafere, fuarda bugün gururla tanıtılan nice savunma ürününe imza attık.
Hafıza tazelemek adına bazı rakamları burada sizlerle paylaşmak istiyorum. Göreve başlarken savunma sanayinde yüzde 80 oranında dışa bağımlı bir ülke devraldık. Öyle ki askerinin, polisinin kullandığı temel silahları bile yurt dışından ithal eden, ithal etmek mecburiyetinde olan bir Türkiye vardı. Bu bağımlılık ilişkisinden dolayı terörle mücadele operasyonlarımızı yürütürken dahi ciddi sıkıntılarla karşılaşıyorduk. Gün oldu, terörle mücadele için istediğimiz bir İHA’yı bile bize vermediler. Gün oldu, “bizim silahlarımızı teröristlere karşı kullanamazsınız” dediler. Tabanca ya tabanca, tabancayı bize vermediler. Ama şimdi bize tabanca vermeyenlere, biz şimdi kendi Canik tabancalarımızı veriyoruz, şimdi Canik’in reklamını yaptı demeyin ha. Biliyorum Sarsılmaz rahatsız oldu. Gün oldu, parasını ödediğimiz malzemelerin dahi tedarikini yapmadılar. Daha burada sayamayacağımız sayısız bahanelerle bize sürekli zorluk çıkardılar, yolumuza sürekli takoz koydular.
Savunma sanayinde attığımız kararlı ve cesur adımlarla bize ve ülkemize yakışmayan bu tabloyu tamamen tersine çevirdik. Dışa bağımlılığımızı yüzde 20’lere kadar düşürdük. Bugün kara, hava ve deniz araçlarında ihtiyaçlarımızın kahir ekseriyetini yerli ve milli imkânlarla karşılayabiliyoruz. İHA ve SİHA teknolojisinde geldiğimiz konum zaten biliniyor. TB2 ve ANKA ile başladığımız yolculuğumuzu Akıncı ve Aksungur ile bir üst lige taşıdık. İnsansız savaş uçağımız Kızılelma ile inşallah bu alanda çığır açacağız.
Kendi savaş gemisini yapan dünyadaki 10 ülkeden birisiyiz. Gemilerimizi sadece kendimiz tasarlamak ve üretmekle kalmıyoruz, gemilerde kullanılan silah sistemlerinden radarlara, bilgi sistemlerinden elektronik harbe kadar birçok teknolojiyi de yine biz geliştiriyoruz.
Silahlı insansız deniz, hava ve kara araçlarında yeni ürünlerle kapasitemizi sürekli güçlendiriyoruz. Tasarımdan geliştirmeye, inovasyondan seri üretime kadar her konuda farklı bir ivme yakalamış durumdayız. Sağladığımız destek ve teşviklerle savunma sektörümüzün önünü her boyutuyla sonuna kadar açtık. Milli teknoloji hamlesiyle savunma sanayine yatırım yapmayı, ürün geliştirmeyi, yenilikçi fikirleri hayata geçirmeyi cazip hale getirdik. Bu teşvik sistemimizin müspet neticelerini her alanda gördük. Bakınız, 2002 yılında savunma sektöründe sadece 57 firmamız faaliyet gösteriyorken, bugün bu sayı ne oldu biliyor musunuz? 2 bin 500. Nereden nereye…
Savunma sanayimiz, 80 binden fazla çalışanıyla ülkemiz ekonomisinin lokomotifliğini üstlendi. 1 milyar dolan olan ciro rakamımız, 12 milyar doları aştı. Araştırma-geliştirme harcamamız 49 milyon dolardan 2 milyar dolara yükseldi. 248 milyon dolar civarında olan ihracatımız, geçen sene 4,5 milyar dolarla rekor kırdı. Yetmez, daha da artacak, bundan hiç şüphemiz yok. 2023’ün ilk yarısında savunma ihracatımız 2 milyar 400 milyon dolar oldu. Sene sonunda inşallah 6 milyar dolarlık ihracat hedefliyoruz.
Üstelik bu başarıları küresel ekonomideki krizler yanında, 6 Şubat 11 ilimizi ve 14 milyon insanımızı etkileyen, 50 bini aşkın vatandaşımızın hayatını kaybettiği deprem felaketine rağmen elde ettik. Yine bu dönemde 14 Mayıs ve 28 Mayıs tarihlerinde iki kritik seçim yaşadığımız halde hedeflerimizden bir an olsun kopmadık. Bir taraftan devlet-millet el ele vererek yaralarımızı sardık, diğer taraftan seçimlerimizi demokrasimize yakışır bir olgunlukla yüzde 90’ları bulan rekor katılım oranlarıyla gerçekleştirdik. Eş zamanlı olarak da üretmeye, ihracat yapmaya, ürünlerimize yeni pazarlar ve müşteriler bulmaya devam ettik.
Sadece sene başından bu yana yeni Altay Tankımızı, donanmamızın amiral gemisi TCG Anadolu’yu, beşinci nesil milli muharip uçağımız Kaan’ı, Hürjet ve Atak-2’yi, yeni nesil Fırtına obüslerimizi, hâsılı hava, kara ve denizde tarihi nitelikte birçok projemizi ya devreye aldık ya da teslimatını, testlerini veya uçuşunu başarıyla gerçekleştirdik. Üç ay önce hangardan çıkardığımız Kaan’ı, inşallah yılsonunda havada da göreceğiz. TCG Anadolu’yla ilgili, onun artık inşallah bir üst segmentini başaracağız, onu yapacağız ve şimdi daha bir üst segmenti yapmadan siparişler almaya başladık. Kaan’la ilgili kardeş Azerbaycan’la imzalanan proje ortaklığı anlaşmasına iki ülke arasındaki dayanışmanın yeni bir nişanesi olarak bakıyoruz. Geçtiğimiz aylarda ilk uçuşunu yapan Hürjet’in de 2025 yılında envantere girmesini planlıyoruz. Savunma sanayinde tam bağımsız Türkiye hedefimize ulaşıncaya kadar durmadan, dinlenmeden çalışmayı sürdüreceğiz.
Kıymetli Misafirler,
Ülkemizin savunma gibi stratejik ve zor bir alanda yazdığı başarı hikâyesi, dünyanın diğer devletlerine de ilham kaynağı oluyor. Bu durum aynı zamanda sektörde uzun yıllardır devam eden tahakkümün kırılmasını beraberinde getiriyor. Silah teknolojilerini ellerinde tutan kimi güçlerin ülkemize yönelik bazı hazımsızlıklarının arka planında işte bu hakikat var. Aynı şekilde bu güçlerin kendi güdümünde hareket eden muhalefet partilerinin savunma sanayi hamlelerimize çamur atmasının sebebi de budur. Ülkemiz tıpkı insanı yardımlar gibi savunma sanayi iş birliklerinde de Türkiye modelini geliştirmiştir. Bizim amacımız; sadece muhataplarımıza ürün satmak değildir, biz orta ve uzun vadeli ortaklıklar kurmanın derdindeyiz. Sadece bir tarafın ürettiği, diğer tarafın ise hep müşteri konumunda olduğu bir ticareti doğru bulmuyoruz. Kazan-kazan anlayışıyla ortak çıkarlar ve anlayış temelinde iş birliğimizi güçlendirelim istiyoruz. Bunu dış ticaret ve yatırımlarda başardık.
Afrika’dan Asya’ya, Ortadoğu’dan Latin Amerika’ya kadar dünyanın dört bir yanında karşılıklı saygı temelinde ilişkiler kurduk. İnşallah aynı başarıyı savunma sanayi alanında da yakalayacağız.
Güvenlik gibi hayati bir meselenin, ülkeler arasında bir tehdit veya baskı unsuru olarak kullanılması doğru değildir. Meşru ve hukuk zemininde kalındığı sürece herkes güvenliğe dair ihtiyacı kolaylıkla giderebilmelidir. Bu anlayışla savunma sanayi alanındaki yetenek ve kabiliyetlerimizi dost ve kardeş ülkelerle paylaşmayı sürdüreceğiz.
Türkiye olarak uçağı, helikopteri, SİHA’sı, gemisi, zırhlı aracı, radarı, tankı, hava savunma sistemi, füze ve mühimmatıyla kendi ihtiyaçlarımızı karşılarken inşallah tüm dostlarımızın yanında olacağız. Önümüzdeki dönemde hedefimizi, ihracatın artırılmasıyla birlikte savunma sanayi ekosistemimizin güçlendirilmesi olarak belirledik. Bu amaç doğrultusunda yerli imkânlardan ve milli teknolojilerden azami ölçüde faydalanılmasını sağlayacağız. Sistem bazında belli bir olgunluğa ulaşan sektörün teknolojik derinliğinin de artmasına ağırlık vereceğiz. Ülkemizin farklı yerlerindeki birbirini tamamlayan teknolojileri ve kabiliyetleri bütünleştirerek sanayi altyapısını daha ileri taşıyacağız. Hedeflenen sistem ve alt sistemlerde tabana yayılmış bir tedarik zinciri yönetimi tesis edeceğiz. Özellikle yurt dışında ortak üretim, ortak geliştirme, teknoloji ve tecrübe transferini içeren birlikte geliştirme, birlikte büyüme ve birlikte başarma yaklaşımını hayata geçireceğiz.
Çok erken yaşlardan itibaren evlatlarımızı savunma sanayi sektörüyle tanıştırarak, TEKNOFEST gençliğinin yetişmesine öncülük edeceğiz. Meslek liselerinden başlattığımız ihtisaslaşmayı, yükseköğrenim seviyesinde daha da geliştireceğiz. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.
Bu düşüncelerle kara, deniz, havacılık ve uzay, lojistik destek, güvenlik alanlarında geliştirdikleri son ürünleri fuarda sergileyen tüm firmalarımızı tekrar tebrik ediyorum. 16. Uluslararası Savunma Sanayi Fuarımızın hayırlara vesile olmasını diliyor, tüm katılımcılara, tüm misafirlerimize şükranlarımı sunuyorum. Tekrar buluşmak temennisiyle sizleri Allah’a emanet ediyorum.
Kalın sağlıcakla.