Polis Meslek Yüksekokulları Mezuniyet Töreni’nde Yaptıkları Konuşma

28.07.2023

Polis Akademisinin Değerli Yöneticileri ve Hocaları,

Saygıdeğer Büyükelçiler,

Kıymetli Ailelerimiz,

Sevgili Öğrencilerimiz,

Değerli Misafirler,

Sizleri en kalbi duygularımla, saygıyla, muhabbetle selamlıyorum. Bu gurur gününüzde sizlerle beraber olmaktan, sizlerin coşkusuna, mutluluğuna şahitlik etmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Bugünkü törenimizle Polis Meslek Yüksekokullarında 6. dönem olarak eğitimlerini tamamlayan polis memurlarımızı mezun ediyoruz. 2 yıl süren zorlu ve eğitim süreçlerini başarıyla bitiren 497’si kadın, 1592’si erkek, toplam 2 bin 89 polis memurumuzu kutluyorum. Dereceye giren öğrencilerimizi özellikle tebrik ediyorum.

Sizlerin mezuniyetine vesile olan tüm hocalarınıza, amirlerinize ülkem ve milletim adına teşekkür ediyorum. Aynı şekilde sizleri vatana, millete, devlete onurla hizmet edecek şuura sahip şahsiyetler olarak yetiştiren ailelerinize şükranlarımı sunuyorum.

Bugün kendi evlatlarımızla birlikte dünyanın 16 farklı ülkesinden toplam 87 misafir öğrencimizi Akademiden mezun etmenin sevincini yaşıyoruz. Polis Amirleri Eğitim Merkezi’nde gerek Türkçe dil becerilerini, gerekse mesleki eğitimlerini başarıyla tamamlayan kardeşlerimizi de canıgönülden tebrik ediyorum.

Misafir polis amirlerimiz Akademide aldıkları üst düzey eğitimle kendi ülkelerine en güzel şekilde hizmet edeceklerdir. Biliyorsunuz bizim bir prensibimiz var; biz ülkemizde eğitim gören hiçbir öğrenciye yabancı gözüyle bakmadık, bakmıyoruz. İster üniversitede okusun, ister kamu kurumlarında eğitim alsın, tüm uluslararası öğrencileri misafirimiz olarak görüyoruz. Türk misafirperverliğini onlara hissettirmenin çabası içerisindeyiz. Misafir öğrencilerimiz de hüsnükabulümüzün karşılığı onu fazlasıyla verdiler. Türkiye’nin gönül elçileri sıfatıyla ülkelerimiz arasındaki münasebetlerin gelişmesine katkı sağladılar. Bugünkü mezunlarımız da inşallah aynı gayreti sergileyeceklerdir. Mezun olan misafir öğrencilerimize bundan sonraki meslek hayatlarında başarılar diliyorum.

Bugün bünyesine katılan 2 bin 89 yeni polis memurumuzla birlikte Emniyet Teşkilatımız daha da güçlenecektir. Rabbim sizleri her türlü kazadan, beladan, saldırıdan muhafaza buyursun diyorum.

Bu vesileyle ülkemizin dört bir köşesinde, 81 vilayetimizin tamamında asayişi, güvenliği ve huzuru sağlamak amacıyla gece-gündüz demeden fedakârca görev yapan tüm polislerimize teşekkür ediyorum.

Milletçe kendimizi huzur ve güvende hissediyorsak, bunun arkasında tüm birimleri ve kademeleriyle Emniyet Teşkilatımızın emeğinin yer aldığını çok iyi biliyoruz. Polislerimiz, sorumluluğu ağır bir mesleği şanla şerefle yaparak insanın en başta gelen ihtiyacı olan güvenlik talebini karşılıyor. Sizler, ifa ettiğiniz ve edeceğiniz görevlerle aynı zamanda devletimizin bekasının, milletimizin esenliğinin, toplumsal barışımızın da teminatısınız. Ekonomide elde ettiğimiz başarıların, ticarette yakaladığımız ivmenin, turizmde ardı ardına gelen güzel haberlerin, terör örgütlerine karşı verdiğimiz başarılı mücadelenin, hasılı asayişle birlikte diğer alanlarda sağladığımız kazanımların başaktörlerinden biri mensubu olduğunuz Emniyet Teşkilatımızdır.

Güvenlik güçlerimizin hayatımızda ne kadar kritik bir rol oynadığını 6 Şubat depremlerinde bir kez daha gördük. Asrın felaketi olarak nitelenen depremler sonrasında Emniyet birimlerimiz süratle harekete geçti. Kendi mesai arkadaşlarını depremde şehit vermelerine rağmen polisi, bekçisi, jandarması, korucusu, askeriyle tüm güvenlik güçlerimiz depremzedelerimize yardım için adeta seferber oldu. Polislerimiz arama-kurtarma çalışmalarından yardım dağıtımına, yağmacılardan mücadeleden asayişin teminine kadar acil ihtiyaç duyulan her konuda aktif sorumluluk üstlendi. Depremin 11 ilimizi ve 14 milyon insanımızı etkilediği dikkate alındığında, birkaç münferit hadise dışında süreç suhuletle yönetilmiştir. Dünyanın diğer ülkeleriyle karşılaştırıldığında, afet sonrasında güvenlik hizmetlerinin sağlanmasında Türkiye başarılı bir imtihan vermiştir.

Bu vesileyle depremde yıkıntıların altında kalarak hayatını kaybeden 216 Emniyet mensubumuzu rahmetle yâd ediyorum. Rabbim bizleri bir daha benzer afetlerle karşı karşıya bırakmasın niyazında bulunuyorum. Yine bu vesileyle 14 Mayıs ve 28 Mayıs seçimleri dönemindeki özverili çalışmaları dolayısıyla tüm Emniyet güçlerimizi tebrik ediyorum.

Türkiye, depremden sadece 3 ay sonra üst üste iki seçimi demokrasisine yakışır bir olgunlukla, yüzde 90’ları bulan rekor katılım oranlarıyla hamdolsun hiçbir sorun, sıkıntı yaşamadan başarıyla yapmıştır.

Kardeşlerim,

Önceki hafta Cumartesi günü tarihimizin en büyük ihanetlerinden olan 15 Temmuz darbe girişiminin 7. yıldönümünü geride bıraktık. 7 sene önce uçak ve silah sesleriyle başlayan karanlık bir geceyi milletimizin direnişi sayesinde kardan daha aydınlık bir sabaha çevirdik. Demokrasi tarihine altın harflerle yazılan 15 Temmuz kıyamımızı 85 milyon olarak hep beraber yeniden hatırladık. Kayıplarımızın dinmeyen sızısı yüreğimizi kavururken, maruz kaldığımız ihanetin büyüklüğü karşısında öfkemiz daha da arttı. Hem tanklara karşı meydan okumanın gururunu, hem de kendi silahıyla vurulmanın acısını beraber yaşadık. Üstünden değil 7 yıl, 70 yıl da geçse 15 Temmuz’u unutmayacağımızı tüm dünyaya bir kez daha ilan ettik.

Bilhassa Özel Harekât Başkanlığı ve Havacılık Dairesi Başkanlığı’na yönelik yapılan kalleşliği hiçbir zaman unutmayacağız. Şehitlerimizin aziz hatıralarına daima sahip çıkacağız. 15 Temmuz gecesi 253 vatan evladını şehit verdik. Şehitlerimiz arasında 63 polisimiz bulunuyordu. Sadece Gölbaşı’nda 51 kahramanımız şehit edildi. Şehitlerimizden geriye kalan eşyalar, o gece burada yaşanan vahşetin, FETÖ’cülerin canavarlığının boyutunu bizlere hatırlatmaktadır. İnsanlık, böyle bir ihanet, böyle bir alçaklık görmemiştir. Hal böyle iken, 15 Temmuz’a kontrollü darbe iftirası atanları milletimizin vicdanına havale ediyorum. Buradan ayrıca kendilerine şu çağrıyı yapmak istiyorum: 15 Temmuz’da sizler televizyon karşısında kahvenizi yudumlarken, bu milletin evlatlarının nasıl bir mücadele verdiğini görmek istiyorsanız, gelin hemen yanı başımızdaki müzeyi ziyaret edin. Türkiye’nin o gece nasıl büyük bir badire atlattığını, istiklal ve istikbali uğrunda milletimizin ne bedeller ödediğini gelin burada görün. 15 Temmuz’la ilgili yalanlarınızı, iftiralarınızı, FETÖ’cülere destek veren beyanlarınızı şayet yüzünüz varsa, gelin burada da söyleyin. Siyasi hesaplarla masum ilan ettiğiniz FETÖ’cü mankurtların Türk milletine yaşattığı acıları gelin burada kendi gözlerinizle görün. Terörü öven gazeteci kılıklı tetikçilere ve 6-8 Ekim olaylarının faillerine gösterdiğiniz vefanın binde birini gelin vatanımız için toprağa düşen kahramanlara da gösterin. Milletimiz şu gerçeğin farkındadır: O geceyi bizzat yaşamasa dahi FETÖ’cü hainlerin işlediği cürümlere şahit olan birinin FETÖ’ye müsamahakâr davranması mümkün değildir. FETÖ ile mücadelede oluşacak en küçük bir zafiyetin bize neye mal olabileceğini hemen yanımızdaki gazi mekânda görebiliyoruz. Bir daha benzer ihanetlere maruz kalmamak için hem hafızamızı diri tutmamız, hem de tedbiri elden bırakmamız gerekiyor. 15 Temmuz darbe teşebbüsünü boşa çıkarmamızı, 17-25 Aralık girişimi sonrasında aldığımız önlemlere borçluyuz. Şayet o dönem Polis Akademisini yeniden yapılandırmamış, hassas birimlerde tasfiyelere gitmemiş olsaydık, daha büyük bedeller ödemek zorunda kalırdık. Nasıl vakitlice alınan tedbirler devletimizi işgal girişiminden kurtardıysa, 15 Temmuz sonrası atılan adımlar da güvenlik birimlerimizin görevlerini daha iyi yapmalarını, milletimize daha iyi hizmet etmelerini sağlamıştır.

Bir taraftan Polis Teşkilatımızı FETÖ’cü unsurlardan temizlerken, aynı zamanda Emniyet hizmetlerinde sıkıntıya mahal vermedik. Darbe girişiminden bugüne toplam 41 bin Emniyet mensubunun kurumla ilişiği kesildi. Teşkilatımızı güçlendirmek için 31 bin çarşı ve mahalle bekçisi aldık. Komiser yardımcısı, polis memuru ve sivil personel olarak ise toplam 128 bin personel alımı gerçekleştirildi. Böylece farklı unvanlarda toplam 158 bin 682 personel alımı yaparak, Emniyet Teşkilatımızın eskilerini, eksikliklerini fazlasıyla giderdik. Hâlihazırda 340 bin Emniyet personelimiz görev yapıyor. Güvenlik sistemimizi nitelikli insan kaynağıyla, yeni uzmanlık birimleriyle, teknik kapasiteyle sürekli geliştiriyoruz. Bunun neticelerini başta terörle mücadele olmak üzere güvenliğimize dair her konuda bizzat tecrübe ediyoruz.

FETÖ’nün devlet içindeki uzantılarının önemli bir kısmını tasfiye ettik. Mahrem yapılanmasına yönelik operasyonlarımız kesintisiz sürüyor. Bölücü terör örgütüne katılım neredeyse durma noktasına geldi. Eğer bugün Gabar’da, Cudi’de, Tendürek’te, Beslerderesi’nde bütün bu teröristlerin inlerine giriyor ve bu inlerde bunları yok ediyorsak, işte bunun faili sizlersiniz. Sizlerin kahramanlığı, sizlerin başarısı inanıyorum ki bu inlere onları mahkûm edecektir. Ve bundan sonraki süreçte de evvel Allah Güneydoğu, Doğu, bütün buraları bu teröristlerden temizliyoruz, temizleyeceğiz. Örgütü sadece sınırlarımız içinde değil Irak ve Suriye sahasında da başını kaldıramaz hale getirdik. Terörü kaynağında kurutma stratejimiz çerçevesinde, nerede bir terör kümelenmesi varsa hemen yok ediyoruz. Döktükleri şehit kanlarının ve vatandaşlarımıza yaşattıkları acıların bedelini bölücü örgüt mensuplarına misliyle ödetiyoruz. Polis memurumuz Fethi Sekin’in, diplomatımız Osman Köse’nin ve daha nice kahramanımızın şehadetinde parmağı olanların hepsine alçaklıklarının hesabını tek-tek sorduk, soruyoruz ve soracağız. Türkiye’ye uzanan kirli elleri nerede olursa olsun kırmakta kararlıyız. Amacımız; terör örgütlerini ülkemize yönelik bir tehdit unsuru olmaktan tamamen çıkarmaktır.

Sevgili Kardeşlerim,

Türkiye’nin emperyalist güçler tarafından başına salınan terör belasından kurtulması hayati derecede önemlidir. Sadece güvenliğimize değil ekonomiden demokrasiye, dış politikadan milli birlik ve bütünlüğümüze yönelik girişimleri akamete uğratmamız, terör belasını tamamen defetmemize bağlıdır. Terör örgütleri varlığını sürdürdükçe, kendimizi emniyette hissedemeyiz. İçeride veya sınırlarımızın ötesinde terör unsurları oldukça, Türkiye yüzyılı vizyonumuzu arzu ettiğimiz hızda hayata geçiremeyiz. Kandil’deki terör baronlarının sesleri kesilmedikçe, iç siyasetimizi dizayn etme çabalarının önünü alamayız. İşte görüyorsunuz, 14 yaşında, 15 yaşında, 16 yaşında kızları annelerinden-babalarından kaçırarak Kandil’e getiriyor ve terör baronları orada bunları taciz ediyorlar.

Eğer dünyanın en büyük 10 ekonomisinden birisi olacaksak, turizmde yıllık 100 milyar dolar gelire ulaşmayı hedefliyorsak, küresel sistemde söz sahibi bir ülke olmayı istiyorsak terör sorununu çözmemiz şarttır.

Aynı şekilde, Türkiye’de belli çevrelerin özellikle seçim döneminde istismar ettiği göçmen meselesinin çözüme kavuşturulmasının yolu da terör örgütleriyle başarılı mücadeleden geçmektedir.

Kardeşlerim, şunu unutmayın: Suriye’de ölümden kaçarak bizlere sığınan, bizi ensar olarak gören bu kardeşlerimize ne yazık ki ülkemizde Ana Muhalefetin yaklaşımı insani bir yaklaşım değildir, İslami bir yaklaşım hiç değildir. Suriye ve Irak’ta terör saldırıları devam ettikçe, sığınmacıların kendi topraklarına dönmesi beklenenden daha fazla vakit alacaktır. Şu anda 500 bine yakın konutu oralarda inşa ediyoruz. Güvenlik ve istikrar sağlandıkça gönüllü ve onurlu geri dönüşler artacaktır. Bunu Suriye’nin kuzeyinde gördük, terörden arındırıp güvenli hale getirdiğimiz yerleşim yerlerine şimdiye kadar 600 bine yakın sığınmacı geri döndü. Sivil toplum kuruluşlarımızın öncülüğünde yürütülen Briket Evler Projesiyle 90 bine yakın aileye barınma imkânı sağlandı. 2 ay önce temelini attığımız konut projesi kapsamında ise 240 bin ailenin, yani 1 milyon sığınmacının geri dönüşünü hedefliyoruz. Katar’ın finansman desteğiyle hayata geçirdiğimiz kalıcı konut projelerinde inşa çalışmaları devam ediyor.

Bir taraftan bu adımları kararlılıkla atarken, diğer taraftan düzensiz göçün engellenmesine yönelik çabalarımızı yoğunlaştırdık. Başta İstanbul olmak üzere büyükşehirlerimizde denetimler sıkı bir şekilde yapılıyor. Turizm, yatırım, eğitim, sağlık amacıyla ülkemize gelenlere veya geçici koruma altında olanlara yönelik menfi yaklaşımımız söz konusu değildir. Türkiye’ye ve Türk ekonomisine katkı sağlayan herkese kapımız açıktır. Suça karışanlar, toplumun huzurunu bozanlar ile illegal olarak ülkemizde bulunalar ise sınır dışı ediliyor. Son 2 ayda 36 bin düzensiz göçmen yakalandı, bunların 16 bini sınır dışı edildi, kalanların işlemleri devam ediyor. İnşallah bu meseleyi kültürümüze, inancımıza, hukuka ve hakkaniyete uygun bir şekilde hal yoluna koyacağız.

Her vesileyle ifade ettiğim bir hususu burada tekrar etmek istiyorum; biz tarih boyunca dara düşene, başı sıkışana, zulme uğrayana kucak açmış âlicenap bir milletiz. Irak’taki kardeşlerimiz 1990’larda zulme uğrayınca bunu yaptık, Suriyeli komşularımız canlarını kurtarmak için bize sığındığında bunu yaptık. Dün akşam bir televizyon kanalında bir babayı dinliyordum, “öldürün bizi” diyordu. “Esed’in katliamından kurtulmaktan siz kardeşlerimize sığınıyoruz, kabul etmiyorsanız öldürün bizi.” Ukrayna’da savaş başladıktan sonra ülkemize gelen yerlerinden edilmiş kişilere biz kapılarımızı açtık. Yarın Allah korusun bir başka komşumuzun başına benzer felaketler gelirse, insanlık ve komşuluk vazifemizi yine gerine getiririz. Atalarımızdan miras aldığımız bu vicdani duruşu hiçbir fitne tüccarı, hiçbir provokatör, hiçbir faşizm heveslisi değiştiremez, değiştiremeyecektir. Sığınmacılara yönelik nefret söylemlerine prim vermek bir Müslümana, bir Müslüman Türk’e yakışmaz. Mazlumları rengine, kökenine, dinine göre yargılamak bize yakışmaz. Batıda kendi insanımızı tehdit eden yabancı düşmanı fikirlere meyletmek bize yakışmaz. Burada çizgimiz son derece nettir; ne güvenliğimizden taviz vereceğiz, ne vatandaşımızı sıkıntıya sokacağız, ne de milletimize –lütfen buna dikkat edin- Boraltan Köprüsü faciası gibi utançlar yaşatacağız. Mazlum ve mağdura kucak açarken, gerçekçi politikalarla yasadışı göç sorununa kalıcı çözümler üretmeyi sürdüreceğiz.

Değerli Kardeşlerim,

Polislik mesleğine ilk adımınızı attığınız bugün, aynı zamanda hayatınızda yeni bir safhaya geçiyorsunuz. Zor olduğu kadar fedakârlık gerektiren ulvi bir göreve talip olduğunuzun inanıyorum ki hepiniz bilincindesiniz. Bu bakımdan mesleğinizde birbirinize destek olmanız, yardımlaşmanız, birbirinize göz kulak olmanız çok önemlidir.

Görevinizi layıkıyla yapabilmeniz için eğitimleriniz sürecinde amirleriniz ve hocalarınız sizleri her türlü duruma karşı hazırladılar. Mesleğin inceliklerini, vazifenizi ifa ederken hassasiyetle takip etmeniz gereken kuralları sizlere anlattılar. Polis meslek yüksekokullarında aldığınız eğitimlerin dünyada bu alanda verilen en iyi, en kapsamlı eğitimlerden biri olduğu tartışmasız bir gerçektir. Ancak yine de bazı şeyleri görerek, yaşayarak öğreneceksiniz. Teorik eğitimlerinizi tecrübe kazanarak zamanla tekemmül ettireceksiniz.

Bu süreçte sizlerden şu hususlara her zaman dikkat etmenizi istiyorum: Bizim devlet geleneğimizin 6 asırdır değişmeyen esası, “insani yaşat ki devlet yaşasın” prensibidir. İnsanımızı ne kadar korursanız, ne kadar yüceltirseniz, devletimiz de o derece büyüyecek, gelişecek, güvenli ve huzurlu bir yer haline gelecektir. Ne vatandaşına tepeden bakan jakoben anlayışın, ne insanına zulmeden ceberut zihniyetin bizim tasarrufumuzda ve tasavvurumuzda yeri yoktur. Kendi vatandaşını tehdit kaynağı gören yaklaşımları 2002 yılı itibariyle bir daha geri gelmemek üzere tamamen terk ettik. Sizlerden görevinizi icra ederken özgürlük-güvenlik dengesini muhafaza etmenizi beklediğimi vurgulamakta fayda görüyorum. Kanunların size verdiği yetkiyi kullanırken asla sınırları aşmayın. Meslek hayatınız boyunca kanundan, hukuktan, ahlaktan ve sizlere daima doğru yolu gösterecek vicdan pusulanızdan ayrılmayın.

Milletin canına, malına, namusuna kast eden vicdansızlara karşı tavizsiz, kurallara riayet eden insanlarımıza karşı her zaman müşfik davranın. Milletimizin desteği yanınızda olduğu müddetçe hainlerle, teröristlerle ve suçlularla çok daha kolay mücadele edeceğinizi unutmayın. Mahşeri vicdanı yaralayan olayların önüne geçilmesinde adli birimlerimizle birlikte sizlerin çabaları belirleyici rol oynayacaktır. Adaletin tecellisinde ancak Emniyetimiz ve yargımız el ele, omuz omuza çalıştığı takdirde suçlular hak ettiği cezaya çarptırılır. Diğer türlü mağdurların yüreğinde yanan ateşi söndüremeyiz. Diğer türlü verilen cezaların caydırıcı olmasını sağlamayız. Diğer türlü devletimize olan güveni istediğimiz seviyeye çıkartamayız.

Türk polisinin vicdan, merhamet, adalet ve asalet bakımından dünyada eşi benzerinin bulunmadığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Üzerinizde gururla taşıdığınız üniforma, milletimizin gönlüne huzur veren, güven aşılayan bir şeref timsalidir. Kimliğinizin, üniformanızın, mesleğinizin onurunu ve saygınlığını korumak, daima önceliğiniz olsun.

Sizlerden tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet diye ifade ettiğimiz ilkelerimize de sıkı sıkıya sahip çıkmanızı bekliyorum. Buradaki her bir kardeşimin görevini bu ilkeler temelinde aşkla yapacağına yürekten inanıyorum.

Şimdi tüm velilerimize sesleniyorum; her şeyden önce yavrularınızı bizlere emanet ettiniz ve bizler de tüm hocalarımızla birlikte kalite ise kalite, verimse verim, eğitimden öğretime bütün bunlarla birlikte hamdolsun şu Polis Akademimizde en ideal şekilde yavrularımızı yetiştirdik. Sizler bize güvendiniz, bizler de size inandık ve şimdi de kendileri ülkemizin dört bir yanına dağılacaklar ve dört bir yanında hamdolsun bu toprakların, bu milletin adeta güvence kaynağı olacaklar. Sizlere şahsım, milletim adına anneler-babalar, çok teşekkür ediyorum. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.

Bu düşüncelerle aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmetle, minnetle yâd ediyorum. Törenimizi teşrif eden tüm misafirlerimize tekrar şükranlarımı sunuyorum. Sizleri vatana ve millete hayırlı birer evlat olarak yetiştiren ailelerinizi tekrar tebrik ediyorum. Misafir öğrencilerimize ülkelerine döndüklerinde yöneticilerine ve halklarına bizden selam götürmelerini rica ediyorum.

Allah yar ve yardımcınız olsun diyor, hepinize sevgi ve selamlarımı sunuyorum. Kalın sağlıcakla.