Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.
Bugün burada Ankara’mızın rengi, zenginliği olan, Ankara’yı Ankara yapan sizlerle birlikte olmaktan memnuniyet duyuyorum.
Ankara, milli mücadelenin merkezi olarak Büyük Millet Meclisi’ne ev sahipliği yapmış bir şehrimizdir. Cumhuriyetimizin başkenti olduktan sonra da bu şehir Anadolu’nun ve dünyanın cazibe merkezi olmayı sürdürdü. Ankara’nın 15 Temmuz gecesi gösterdiği kahramanlık ise nesillerden nesillere aktarılacak bir destan olarak tarihimizdeki şanlı yerini almıştır. Şimdi de Ankara, Türkiye yüzyılının sembol şehri olmaya hazırlanıyor.
Sizler Ankara’nın tüm ilçelerinden gelerek bu şehri inşa ettiniz. Sizler Çorum’dan, Yozgat’tan, Çankırı’dan, Kayseri’den, Kırşehir’den, Kırıkkale’den, Sivas’tan, Samsun’dan, Tokat’tan ve dahi Türkiye’nin diğer 80 vilayetinin neredeyse tamamından gelerek geleceğinizi bu şehirde kurdunuz. Bu şehre emeğinizi verdiniz, gençliğinizi verdiniz, hayatınızı adadınız. Bu şehir de sizlere barınacak yuva verdi, sofranıza koyacak ekmek verdi, çocuklarınızı yetiştirecek imkân sağladı, huzurla hayatınızı sürdüreceğiniz bir iklim sundu.
Ankara’yı sadece Mamak ile Sincan, Gölbaşı ile Pursaklar arasında bir şehir görenler, kalp gözüyle bakmayanlardır. Şayet öyle baksalardı, burada bütün Türkiye’yi göreceklerdi. Şayet öyle baksalardı, Türk’üyle, Kürt’üyle, Sünni’siyle, Alevi’siyle bu milletin tüm evlatlarını göreceklerdi.
Gençler,
Bu vatan topraklarını parçalamak, bu milleti kendi içinde bölmek dışında gayeleri olmayanların kalp gözleri zaten mühürlüdür, onlar bu hakikatleri zaten göremezler. Bizim sözümüz; ülkesinin huzuru, devletinin bekası, milletinin birliği için çarpan yüreklerdir. Bizim sözümüz; Malazgirt’ten bu yana Anadolu coğrafyasını ebedi vatan bilen, Selçuklu’dan Osmanlı’ya, oradan Cumhuriyet’e devrolan ecdat mirasına dört elle sarılanlardır.
Bizim sözümüz, Cumhuriyetinin ilk asrındaki eksiklerini tamamlayarak başlattığımız Türkiye yüzyılının hızla inşası için sabırsızlananlardır. Bizim sözümüz; PKK’sından FETÖ’süne tüm terör örgütlerinin ülkesi üzerindeki hain emellerine karşı tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet şiarında buluşanlarıdır.
Bizim sözümüz, emperyalistlerin asırlardır üzerimizde oynadıkları oyunları bir kez daha boşa çıkarmak için bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız diyerek kenetlenenleredir.
Bizim sözümüz; ipinin bir ucu terör örgütlerinin, bir ucu tefecilerin, bir ucu küresel şarlatanlarının elinde olan tek parti faşizmi artıklarını karşımıza binbir suratla çıkartanların riyakârlıklarına dur diyenleridir.
Velhasıl bizim sözümüz milletimizedir.
Siyasi hayatımızın her döneminde Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı görevlerimizin her safhasında bugün de sözümüz yine milletimizedir, yarın da öyle olacaktır. Cumhur İttifakı da sözünü millete söyleyenlerin ittifakıdır. Rabbimize bize dünyaya böyle asil bir milletin evladı olarak gelme şerefi bahşettiği için ne kadar hamd etsek azdır. Biz de hamdimizi eser ve hizmetle göstermenin gayreti içindeyiz.
Kardeşlerim,
Biz sözümüzü millete söylerken seçimdeki rakibimiz CHP Genel Başkanı ne yapıyor dersiniz? Her gün bir başka maskeyle sahnede arzı endam eyleyen bu zatın sözünün kimlere olduğunu en iyi sizler biliyorsunuz.
CHP Genel Başkanı, özerklik diyerek, Selahattin Demirtaş özgür kalacak, diyerek, YPG’yi terör örgütü olarak görmüyoruz, diyerek, cezaevlerindekileri serbest bırakacağız, diyerek sözünü Kandil’e söylüyor. Kandildekiler de, her gün bir başka elebaşı ağzıyla kendisini desteklediklerini açıklayarak, CHP Genel Başkanına mukabele ediyor. CHP Genel Başkanı, uğruna Ankara’dan İstanbul’a yürüdüğü FETÖ’cüleri de cezaevlerini boşaltma, kamudan atılanları geri alma, yurt dışındakilere kapıları açma taahhüdü vererek sözünü söylüyor. Onlar da içerideki ve dışarıdaki tüm mecralarını kendisinin emrine tahsis ederek CHP Genel Başkanına verdikleri desteği sürdürüyor.
CHP Genel Başkanının seslendiği bir diğer yer de; Avrupa’sından Amerika’sına Türkiye’nin büyümesinden ve güçlenmesinden rahatsız olan tüm odaklardır. Bunlar da Kılıçdaroğlu’na cevaplarını, aleyhimizde yaptıkları dergi kapaklarıyla, televizyon programlarıyla, sosyal medya kampanyalarıyla, kaynattıkları fitne kazanlarıyla veriyorlar. Evet, tablo işte bu kadar net.
Kardeşlerim,
Bay bay Kemal, Selo’ya ne diyor? Kim bu Selo? Diyarbakır’da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan değil mi? Ve bunların içerisinde Yasin Börü yavrumuzun ölümüne neden olan bu Selo değil mi? Şimdi ne diyor; eğer Selo’yu çıkarmak istiyorsanız oyu bize vereceksiniz diyor.
Kardeşlerim,
Bizim üzüntümüz ne biliyor musunuz; ülkesine ve milletine sevgilerinden şüphe duymadığımız CHP seçmeninin, onlarla birlikte hareket eden diğer partilere gönül verenlerin içine düşürüldükleri durumdur. Buradan hangi partiye, hangi adaya oy vermiş olursa olsun 85 milyon vatandaşımın, Ankaralı kardeşlerimin tamamına sesleniyorum; sizler 14 Mayıs’ta partinizin de size telkin ettiği tercihinizi sandığa yansıtarak vazifenizi yerine getirdiniz. Artık yeni bir seçim olan 28 Mayıs’ta hepiniz tercihinizde serbestsiniz. CHP Genel Başkanı, kendisine açılan krediyi yanlış ittifaklara, yanlış yollara, yanlış hayallere saparak heba etti. Ne diyordu, ben hesap uzmanıyım. Ya, sen nasıl hesap uzmanısın ki toplam oyları 1 puan eden, bu civarda dolaşan partilere kalktın 40’a yakın milletvekili verdin, bu nasıl hesap uzmanlığı? Şu anda Cumhur İttifakı 323 parlamenterle Parlamento’da yerini aldı.
Gelin, 28 Mayıs’ta hep birlikte Türkiye yüzyılının etrafında kenetlenelim. Gelin, ülkemizin önünde yeni bir dönemi birlikte açalım. Gelin, Türkiye’nin asırlık demokrasi ve kalkınma eksiklerini 21 yılda nasıl beraberce telafi etmişsek, Türkiye yüzyılının yükselişini de hep birlikte sağlayalım.
Biz, 2014 yılında ülkemizin eski sistemine göre seçimle gelen ilk Cumhurbaşkanı olduktan sonra herkesi kucaklama sözü vermiş ve bu sözümüzü tutmuştuk.
Şurada, kardeşlerim; Esenboğa Havalimanı’nı kim yaptı? Bay bay Kemal mi yaptı? Biz yaptık biz. Havalimanı’ndan şehre bu gördüğünüz yolları kim yaptı? Melih Beyin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde birlikte yine biz yaptık. Ya bir de bu Belediye Başkanı’na bir sorun ya, sen ne yaptın, ne yaptın? 4 yıl oldu, 4 yılda ne yaptın? Bunları bir sorun. İstanbul’a sorun; sen İstanbul’da 4 yılda ne yaptın? Hiç. İzmir’e sorun, sen ne yaptın? İzmir’in havalimanını, Menderes Havalimanı’nı da bu kardeşiniz yaptı. Yaparsa… Yaparsa… Bundan sonra da biz yaparız.
Yeni yönetim sistemimizin ilk Cumhurbaşkanı olarak, bay bay Kemal İzmir milletvekili değil mi, yanlış düşünmüyorum, İzmir. İzmir-İstanbul arası 7,5 saatti, 7,5 saat, 3 saate kim indirdi? Biz, biz. Manisa-İzmir arası, Sabuncubeli Tüneli, dağları deldik, kim deldi? Biz biz.
Yaparsa… Eyvallah.
Ya bir sorun; arkadaş, sen İzmir milletvekilisin, İzmir Belediyesi sizde, ya ne yaptınız şu İzmir’e bir söyleyin. Bir yağmur yağdığı zaman her tarafı sel alıp götürüyor, ne yaptınız ya bir söyleyin, yok. Bu ülkenin 85 milyon vatandaşının her birinin hayatına katkılarda bulunan, hizmetlerimizde 81 vilayetimizin her karışına dokunan eserlerimizle sözümüzün eri olduğumuzu ispatladık. Ankara’da eğitime bakın, AK Parti var. Sağlığa bakın, AK Parti var. Bilkent’i kim yaptı?
Kardeşlerim,
İşte en son yeni, muhteşem, yine aynı büyüklükteki hastanemizi yaptık, şehir hastanesi, kim yaptı? Yine biz yaptık. Niye? Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Durmadık, usanmadık, eserlerimizle, hizmetlerimizle yola devam ettik.
Şimdi yine bir söz veriyoruz. Cumartesi günü, yani 27 Mayıs, ülkemizin demokrasi tarihin en önemli yol ayrımlarından biri. Pazartesi, 29 Mayıs, İstanbul’un fethinin yıldönümü olması hasebiyle şanlı tarihimizin en önemli zaferlerinden biri.
Mamak, 28 Mayıs’ta sandıkları patlatıyor muyuz? Gümbür, gümbür sandıklara gidiyor muyuz? Ben Mamak’a inanıyorum. Mamak evet derse yapar.
İşte 27-29, bu iki önemli günün arasında ne var? 28 Mayıs var. 28 Mayıs’ta inşallah acılarımızdan ders aldığımız ve zaferlerimizle gurur duyduğumuz bir şölene gelin diyorum Pazar gününü çevirelim. Hazır mıyız buna? Gümbür-gümbür geliyoruz, onu görüyorum.
Kökenine, inancına, mezhebine, meşrebine, siyasi tercihine bakmaksızın her bir insanımızın da bu kutlu yürüyüşte yeri almasını arzu ediyoruz. Hazreti Mevlana’dan ilhamla, 28 Mayıs gecesini dünü dünde bırakıp yeni şeyler söyleyeceğimiz taze bir başlangıç haline dönüştürmek için bizimle olmanızı bekliyoruz. Siz yapar mısınız? Yapar mısınız? Gönlümüz de, kollarımız da sonuna kadar açıktır, Çünkü biz 85 milyonun Cumhurbaşkanıyız, 85 milyonun tamamının hizmetkârıyız, 85 milyonun her birinin geleceğine ışık tutuyoruz; Ankara’nın bize işaret ettiği yol budur. Biz de her vakit olduğu gibi bugün de siz ne diyorsanız onu söylüyoruz, siz gençler hangi istikameti gösteriyorsanız oraya doğru yürüyoruz. Bunun için sizlerden çevrenizdeki komşularınızı, eşinizi, dostunuzu, akrabalarınızı Pazar günü mutlaka sandığa gitmeye ve tercihlerini doğrudan yana kullanmaya teşvik etmenizi bekliyorum.
Gençler; unutmayın, en büyük düşmanımız rehavettir, zafer sarhoşluğudur. Biz sandığı boş bırakırsak gelir birileri orayı doldurur.
Yurt dışındaki kardeşlerimizi telefonlarınızla muhakkak arayın, bugün son gün. İnşallah neredeyse yurt dışında 2 milyona yaklaştı kullanılan oy. İstiyoruz ki, yurt dışından da inşallah gümbür-gümbür oylar gelsin. Ve yurt dışında çok güzel bir tablo sergilediler, aynı kararlı tutumu Pazar günü ülkemizin tüm şehirlerindeki sandıklarda da göreceğimize inanıyorum. Dün bunu Malatya’da gördüm, 50 bin insan katıldı. Sonra Sivas’a gittim, Sivas’ta 100 bin kişiyle mitingimizi yaptık; Yiğidolar acayip geliyor acayip.
Kardeşlerim,
Her fırsatta altını tekrar tekrar çizdiğim gibi, bizim siyasetimiz eser ve hizmet siyasetidir. Ankara-Sivas yüksek hızlı treni yaptık mı? Yaparsa… Fuat Bey ilk açılışını yaptı, ben de dün tekrar gittim, meğerse coşku acayip. Ama bir Sivaslı arkadaş vardı yedili masanın çevresinde, yedili masanın çevresindeki arkadaş hala Sivas’a gidemedi. Halbuki bak trende hazırladık sana, yüksek hızlı tren, konforu yüksek, onunla da gidebilirsin; gidemedi. Niye? O bay bay Kemal’in takdimiyle görevliydi, onu yaptı. Ama biz gidiyoruz. Niye? Biz Sivas’ı Allah için seviyoruz. Ve Cumhur İttifakı Sivas’tan 4 milletvekili çıkardı 5’in 4’ünü hamdolsun bize verdi, biz de tabii Sivas’ı boş bırakmadık, bırakmayız.
Biz asla istismar siyaseti yapmadık, hele hele yalan siyaseti asla yapmadık. Milletimize yapmayacağımız şeyi söylemedik, söz verdiğimiz her şeyi de yapmak için gece-gündüz çalıştık. Biliyorsunuz bir de hayatı yalan üzerine kurulu olanlar var. SSK’yı batırmakla başlayan kariyerini bir kaset kumpasıyla CHP’nin başına monte edilerek sürdüren bu kişi, şimdi bu ülkeyi yönetmeye talip. İsterseniz öncelikle bu şahsın kimlerle iş tuttuğuna şöyle bir bakalım.
…
Şimdi buradan sesleniyorum; anketler, bütün hepsi bir tarafa, Başkent Ankara bu HDP’ye Pazar günü gereken dersi vermeye hazır mı? Bir defa yargı bu adamın yakasına yapışmalı.
Ne diyor? Biz sırtımızı, arkamızı YPG’ye dayadık, PKK’ya dayadık. Hale bak ya, terör örgütlerine sırtını dayayanlara benim ülkemde oy var mı? Öyleyse Pazar günü gelin gümbür-gümbür bu bay bay Kemal’e ve şürekasına gereken dersi verelim. Bunlar bölücü elebaşlarının yanında ve Sayın Kılıçdaroğlu da bütün gücünü bunlardan alıyor.
Evet, 14 Mayıs öncesi ve sonrasıyla bölücü elebaşlarının yaptıkları açıklamalar bunlar. Şimdi buradan soruyorum; ellerinde binlerce insanımızın kanı olan Kandil’deki terör baronlarının her gün kendisine desteklerini beyan ettiği birine benim ülkem teslim edilebilir mi?
Artık ayyuka çıkan bu teröristlerle iş birliğini perdelemek için gençlerimizin keskin zekâsını yansıtan bir video üzerinde yeni yalanlar uyduran, olmadık hakaretler savuran birine benim ülkem telsim edilir mi?
Seçim gecesi bizim elimizdeki sonuçların aynısını kendisinde de olduğu halde, hadi milletimizi bir kenara koydum, kendi seçmenlerinin gözünün içine bakar baka öndeyiz yalanı söyleyen birine bu ülke teslim edilebilir mi?
Daha birkaç hafta önce rakip gördüğü bir diğer adayı kaset tehdidi ve kumpasıyla geri çekilmeye zorlayan birine ülke teslim edilir mi?
İşte buyurun, şimdi birçok dezenformasyona rağmen bizimle hareket etmeye karar veren Sayın Sinan Oğan’la birlikte inşallah bu süreçte Allah’ın izniyle Pazar akşamı bu zaferi milletçe hep beraber kutlayacağız.
Kardeşlerim,
Terörle mücadelede bizimle aşık atmaya hiçbirisinin gücü yetmez. Cudi’de bu teröristleri ininde yok olmaya sevk eden kimdi? Bizdik. Gabar’da kimdi? Bizdik. Tendürek’te kimdi? Bizdik. Bestler Deresi’nde kimdi? Bizdik. Bunların böyle bir derdi oldu mu? Olmadı.
Şimdi kafayı nereye taktılar? Diyorlar ki, mültecileri gelir gelmez biz hemen dışarı göndereceğiz. Arkadaşlar, biz bir Almanya’yı, bir Fransa’yı, bir Amerika’yı görmezden gelemeyiz. Onlar nasıl ki bu mültecilerle ilgili adımlarını belli bir program içerisinde yapıyorlarsa, biz de aynı şekilde belli bir program içerisinde yapıyoruz ve şu an itibariyle 500 bin civarında mülteciyi Suriye’nin kuzeyindeki briket evlere göndermeye başladık.
Ve bir diğer adımı atıyoruz, o da Katar’la müşterek attığımız adımla 1 milyon mülteciyi inşallah iskân edebileceğimiz konutların yapımı da aynıca devam ediyor, projeler şu anda hazırlanıyor. Biz, ihanet şebekesi değiliz. Biz, ensarız ensar ve muhacirlere de o şekilde yaklaşıyoruz.
Bay bay Kemal, partindeki hırsızlık, yolsuzluk, taciz, tecavüz olayların üstünü kapatan birine tüm fertleriyle milletin değerlerini koruması için bunlara ülke teslim edilir mi?
Daha önemlisi, kardeşlerim; Diyarbakır annelerini bir gün olsun ziyaret etmeyen böyle birisine Türkiye teslim edilir mi? Kim bunlar? Evlatları dağa kaçırılan, Kandil’e kaçırılan ve bu evlatlara taciz, tecavüz, her türlü ahlaksızlığın yapıldığı böyle bir yapı. O gözü yaşlı annelere bir gün olsun ziyaret dahi etmeyen bu bay bay Kemal, şimdi de kalkmış insanlık dersi veriyor.
Sırf kendisine oy vermediler diye depremzedelere her türlü kepazeliği yapanları halen partisinde tutan birine bu ülke teslim edilir mi?
Buyurun, ben Hatay’a 4 kez gittim. Defne yüzde 90 bay bay Kemal’e oy verdi, bize yüzde 8 verdi, ama biz buna rağmen Defne’ye Devlet Hastanesini bunlara rağmen yaptık, şu anda hasta kabulüne başladı. Niye? Az önce de ifade ettiğim gibi, halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. Bize oy versin-vermesin, biz ona bakmayız. Biz, orada insanlar yaşıyor mu? Yaşıyor. Sen kimsin? Bu ülkenin Devlet Başkanısın, bu yatırımı yapacaksın ve yaptık. Bizim farkımız bu. Bay bay Kemal aç, susuz bırakabilir, ama biz bırakamayız.
Güvenliğimizi terör örgütlerine, ekonomimizi tefecilere, dış politikamızı yeminli düşmanlarımıza havale den birine bu ülke teslim edilir mi?
Tek vaadi ülkeyi -hep atıyor- parlamenter demokrasi sistemine geçirmek olduğunu, bunun için de attığı adımı tutturamadı ve kampanyanın yarıdan fazlasında artık bunu unuttu, söylemedi, çünkü Meclis çoğunluğunu da malum kaybetti.
Tabii başarılı bir hesap uzmanı, bu yönünü de unutmamak lazım ve böylesine de biz bu ülkeyi teslim edemeyiz.
Ve hepsinden öte çok daha önemlisi, gurur kaynağımız olan savunma sanayine bile saldırdılar. Yatırımlarımıza saldırdılar, iş durdurma yoluna gittiler. Kredi noktasındaki kredi kaynaklarımızı tehdit ettiler, bak eğer siz kredi verirseniz, bunları size ödemeyeceğiz diyecek kadar ileri gittiler. Ne oldu? Ya bu dünya size kuruş vermez kuruş, delikli kuruş bile vermez. Londra’nın tefecileri kime para vereceklerini çok iyi bilirler.
Ve şimdi sormak lazım, siz oturduğunuz binanın yönetimini, çalıştığınız yerin getir-götür işlerini, dükkânınızın anahtarını böyle birisine teslim eder misiniz? Hadi CHP’liler kendilerine girdiği her seçimi kaybettiren bu zatın nazını bir sebeple çekiyor diyelim, milletimizin kalanı niye buna mecbur olsun ki? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin yönetimi önüne 5 Ankara Keçisi koysanız inanın kaybedip gelen bir adama burayı teslim eder mi? Hele hele Elmadağ’a gönderseniz hiç teslim etmez.
Biz bu ülkede sokakta bulmadık. Hep birlikte ülkemizin geleceğini sahip çıkmak, en başta evlatlarımıza karşı sorumluluğumuzun bir gereğidir. Bunları söylerken elbette ülkenin ve milletin önünde çözüm beleyen sıkıntıları göz ardı etmiyoruz.
Şimdi Karadeniz gazı dedik, doğal gaz bir ay süreyle ücretsiz dedik, vermeye başladık mı? Bir yıl boyunca doğal gaz dedik ki yüzde 25’iyle aynı şekilde faturadan düşürülecek dedik, düşülmeye başlıyor inşallah. Yaparsa…
Bitmedi, bir adım daha var. Nedir o? Gabar, Gabar, yani bu terör örgütlerinin doğal gaz, petrol çıkarmadıkları o Gabar’dan biz petrolü bulduk mu? Ve şimdi oradan gelecek kaynakla da yeni bir adım atıyoruz, aile ve bu noktada gençlikle ilgili bankayı kuracağız, aile ve gençlik bankasıyla inşallah bu kaynakları buralarda değerlendireceğiz. Kira ve gıda yardımı konusunda da inşallah en büyük desteği bu kaynaklardan vereceğiz.
Hiç endişeniz olmasın, Türkiye bambaşka bir yere doğru güçlü bir şekilde gidiyor ve bu gücümüzü de işte bu kaynaklardan alıyoruz, Londra’nın tefecilerinden değil. Emin olun, bunların çözümü bizde. Ülkenin imkânları çoğaldıkça bunları milletimizin emrine veriyoruz, Karadeniz’in doğal gaz bunun içinde, Gabar petrolü bunun içinde. Yatırım, istihdam, üretim, ihracat yoluyla ülkemizi büyüterek bunu yapıyoruz. Savunma sanayinde aynı şekilde. Teknolojide geldiğimiz seviyenin en güzel ifadesi olan savunma sanayi ürünlerimizin en büyük gelir kaynaklarından biri olduğunu hatırlatmak isterim.
İşte İHA, SİHA, Akıncı, bütün bunların yanında Kızılelma ve TCG Anadolu Uçak Gemimiz, inşallah geliyoruz ve geldiğimizde de TCG Anadolu’nun bir üst segmentini de yapacağız. Ve bütün bunlarla Anka Türkiye’nin en önemli yine hava savunma değil, savaş uçaklarımızdan bir tanesi, Kaan aynı şekilde. Bütün bunlarla beraber durmak yok, yola devam ediyoruz.
Pazar’a kadar, bak dikkat edin, Pazar’a kadar diyorum, ondan sonra da mezara kadar diyorum, tamam. Rabbim yar, yardımcımız olsun. Ve Pazar akşamı Ankara’dan büyük müjdeler bekliyoruz.
Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun.