Sevgili Gençler,
İş Akademi ve Sanat Dünyamızın Kıymetli Temsilcileri,
Çok Değerli Misafirler,
Hanımefendiler, Beyefendiler,
Sizleri ne kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Siz kıymetli genç kardeşlerimle birlikte olmaktan büyük bir memnuniyet duyuyorum. Gönüllerimizi buluşturan, hasret gidermemize, ru be ru hasbihal etmemize vesile olan herkese şükranlarımı sunuyorum.
Buradan sizlerin aracılılığıyla ülkemizin ve gönül coğrafyamızın dört bir yanındaki bütün gençlerimize selamlarımı iletiyorum. Bizim için dua eden, Türkiye deyince gözleri parlayan, en az bizim kadar Türkiye aşığı tüm gençlerimize buradan muhabbetlerimi gönderiyorum.
Türkiye Gençlik Zirvesi’nin başarılı geçmesini, ülkemiz, milletimiz ve tüm gençlerimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Konuşmanın bundan sonraki kısmına geçmeden, şu muhteşem salonun yapımını şöyle birkaç cümleyle ifade etmek istiyorum.
Burası Belediye Başkanlığım döneminde yapıldı. Bunun üstünde İstanbul’un o zamanki tek tiyatro salonu vardı, yanılmıyorsam 150 kişilik bir salondu. Dedim ki, biz burayı yıkacağız, daha mükemmelini, daha büyüğünü yapacağız. Ve o zaman sözde sanatçılar başladılar nutuk atmaya, yıkar, yapmaz dediler. Dedim ki, sadece o değil, bir de İstanbul’un en büyük kongre merkezini yapacağız. Ve biz şu gördüğünüz yerin otoparkları da dahil 40 metre yerin altına girdik. Tabii o zaman bu işi yüklenen firma otoparklarıyla beraber 40 metre yerin altına girerek İstanbul Kongre Merkezi’ni yaptı. Fakat bu salonun olduğu yer yaklaşık 20 metre filan derinliğinde, çünkü altta şimdi otoparklar vesaire onlar var ve burası da 3 bin 800 kişilik bir salon olarak yapıldı. Fakat buralardan yapıldıktan sonra, ya bu Belediye Başkanı burayı yaptı, teşekkür ederiz filan-falan da diyemediler.
Şimdi o sözde sanatçı diye geçinen müsveddeler şimdi de aynı şekilde hakaret etmeye devam ediyorlar. Çünkü bunların hayatında inanın bu ülke için çivili bir ağaçları yok. Sadece ahlaki olmayan birçok görüntülerle para kazanmaktan başka hiçbir özellikleri yok. Ve şimdi Pazar’a gidiyoruz, onlar ise her türlü yalan-dolan, şunlarla-bunlarla yine hakarete devam ediyorlar. Varsın onlar hakaret etsin, ama biz şu anda karşımda gördüğüm gençlikle Pazar’a kadar değil mezara kadar yürüyoruz.
Gençler,
Hatırlarsanız son olarak 2 yıl önce sizlerin temsilcilerini Cumhurbaşkanı Küliyesi’nde ağırlamıştık. Zirvemizin 3’üncüsünde sizlerle tekrar kucaklaşmak benim için ayrı bir bahtiyarlıktır. Her birinize coşkunuz, ahde vefanız, salonlara sığmayan şu heyecanınız için teşekkür ediyorum. Bizi daha fazla koşturmaya sevk eden güç, işte şu tablodur, işte bu güçtür. Bizi daha fazla çalışmaya teşvik eden aşk, işte budur. Bize gerektiğinde yedi düvele meydan okutan cesaret, işte budur. Sizler bizim yanımızda böyle sağlam durdukça Allah’ın izniyle kimse bileğimizi bükemez. Rabbim hepinizden razı olsun diyorum.
Kardeşlerim,
Güçlü yarının Türkiye teması altında yapılan çalışmaların ve yürütülen projelerin gençlerimizin önünde ufuklar açacağına inanıyorum. Ülkemizin güçlü geleceğine katkı sağlayan ve bu sene kültür, sanat, bilim, spor ve teknoloji alanlarında ödüle layık görülen kardeşlerimizin hepsini tebrik ediyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da sizlere gereken desteği vereceğiz. TEKNOFEST gençliğinin yetişmesi yolunda gayret gösteren tüm kurum ve kuruluşlarımızın yanında olacağız. Gümbür gümbür gelen bu gençliği TEKNOFEST’in 7’ncisinde gördük. Bilime, teknolojiye, araştırmaya, sorgulamaya meraklı, ülkesin ve milletini seven 2,5 milyonu aşkın genç TEKNOFEST’e adeta akın etti.
Gençler,
Bir şeyi söylemem lazım, henüz Başbakan olmadım, o sıra seçimleri kazanmışız, ben de Avrupa’yı dolaşıyorum. Bu arada oğul Bush’u, randevu istedim, ziyaret ettim Amerika. Ve kendilerine dedim ki, bize İHA, SİHA verecektiniz, terörle mücadele ediyoruz, ne olacak? Ve Condoleezza Rice’ı hemen çağırdı, hemen dedi İHA’ları verin. Bize İHA verdiler ama, tabi 2 günlüğüne geldi. Allah rahmet etsin, o zaman dünürüm Özdemir Bayraktar -fevkalade bir insandı- adımını attı, işte bugünkü İHA ve SİHA’ların kuruluşunu başlattı. Hani bazı sahtekarların ifade ettiği gibi devletten kredi, arsa, arazi, böyle bir şeyi asla almadı, almaz.
O zaman benim dünürüm değildi, dava arkadaşımdı. Ve daha sonra kendisine şunu söyledim: Benden yaşça tabii aramızda 5-6 yaş fark vardı, ya Özdemir abi, bak biz bu tür yatırımları yapanlara devlet olarak destek veriyoruz, gel sen de bu imkânlardan istifade et. Yok dedi, almam. Kendisi, kendi arsası, arazisi üzerinde ilk adım olarak İHA’ların kuruluşunu yaptı. Tabii beyin olarak farklı bir beyindi, benim de siyasette eski arkadaşımdı, beraber yol yürüdük. Sonra evlatlarıyla, hanımla birlikte, kendi hanımıyla, çünkü yenge hanım da muhasebe vesaire bu tür şeylerden anlayan bir insandı, adımı attı ve İHA’yı yaptı, yetmez, SİHA’nın da adımını attı. İşte bu arada da tabii Selçuk Bey de bizim damadımız oldu.
Tabii bütün bunlar gerek baba, gerek çocuklar cins beyinlerdi ve iş yürürken İHA, SİHA, yetmedi Akıncı, o geldi. Tabii yurt dışı siparişler de gelmeye başladı. Ama bütün bunlarla beraber yine devlet bankalarından, diğerlerinden bu noktalarda kredi asla almadı. Akıncı yapıldı, arkadan tabii yeni bir adım Kızılelma oldu. Bunlar tabii insansız savaş uçaklarıydı. Hepsi nevi şahsına münhasır uçaklardı. Hele Kızılelma, şu anda tabii testleri yapıldı vesaire ama asıl noktası henüz daha olmadı, o olduğu anda zaten şu andaki F-16’ların taşıdığı bombaları taşıma kabiliyetine sahip. Zannediyorum onunla ilgili de şu anda bir çekim yaptılar ve bu çekimi de gösterime sokacaklar. Ben belki de dedim bu akşama yetişir, ama bu akşama yetişmedi herhalde. Yayınlandı mı? Yayınlanmış.
Ve bu seneki TEKNOFEST’te 2,5 milyon genç akın etti. Şimdi gençler, dikkat edin, acaba bu ülkede muhalefet niçin Baykar’a saldırıyor? Akıncı’dan Kızılelma’ya, TOGG’dan Anka’ya nice ürünümüz görücüye çıktı, acaba bunlar niçin hazmediyorlar da saldırıyorlar? Bunlar, -Allah rahmet etsin- Erbakan Hocamızın da yaptığı bu Devrim otosuna böyle saldırdılar. Hocamız Devrim otosunu yaptı, biz de devrin otosunu yaptık. Tabii şimdi devrin otosuna saldıramıyorlar, söyleyecek yanları kalmadı. Ne yaparsanız yapın, başarmayacaksınız dedik ve başaramayacaklar.
Her yaştan gencimiz inandıkları, çalıştıkları ve hayal ettikleri zaman neleri başarabileceklerini görmüş oldular. Hemen hepsi son teknoloji harikası ürünlerin önünden her geçtiklerinde ülkelerine inandılar, başarabileceklerine inandılar, özgüven kazandılar. TEKNOFEST’e giden tüm gençlerimizin ufuklarıyla birlikte dünyaya bakış açılarının kökten değiştiğini görüyoruz.
Özellikle yıllarca bu ülkenin evlatlarını psikolojik esarete mahkum edenlerin zihinlere vurduğu zincirler tek tek parçalanmaktadır. Başkalarına özenmek yerine, çalışırsam ben de yapabilirim diyen her gencimiz, istikbalimiz adına çok büyük bir kazanımdır. Yabancılara hayranlıkla bakmak yerine, inanırsam ben de başarabilirim şuuruna sahip her gencimiz, geleceğimize tutulmuş bir fenerdir. Sosyal medyanın dehlizlerinden, küresel kültürün boyunduruğundan kurtardığımız her gencimiz aydınlık yarınlarımızın müjdecisidir.
Türkiye Gençlik Sivil Toplum Kuruluşları Platformu’nda güç birliği yapan kuruluşlarımızın çalışmalarına işte bu zaviyeden bakıyoruz. Sizler de faaliyetlerinizle gençlerimizin kökleriyle bağlarını korumalarına yardımcı oluyorsunuz. TEKNOFEST gençliğinin yetişmesine sizler de katkı sağlıyorsunuz. Türkiye’nin geleceğine, şekillenmesine sizler de destek veriyorsunuz. Her birinize emekleriniz, gayretleriniz için tekrar teşekkür ediyorum.
TEKNOFEST’e saldıranlarla gönüllü kuruluşlarımızı hedef alanların aynı çevreler olması elbette tesadüf değildir. Atatürk Havalimanı’nı Amerikalı şirketlere peşkeş çekmek isteyenler sizlerin faaliyetlerinden de rahatsızlık duyanlardır. FETÖ’cü ve bölücülerle kol kola girmekten çekinmeyenler ile Meclis kürsüsünden derneklerimizi tehdit edenler aynı kesimlerdir. Şimdi, LGBT gibi sapkın yapılara destek verenlerle sizlere iftira atanlar aynı kaynaktan beslenmektedir.
Sevgili Gençler,
Burada açık konuşmak zorundayım; bu CHP LGBT’cidir. Bu İYİ Parti LGBT’cidir. Bu HADEP LGBT’cidir. Onlarla beraber yol yürüyenler bunlara hayır diyemediklerine göre, onlar da LGBT’cidir.
AK Parti’nin içine LGBT sızamaz, MHP’ye sızamaz, Cumhur İttifakı’na LGBT sızamaz. Çünkü biz aile kurumunun kutsiyetine inanıyoruz. Eğer güçlü aileler olmazsa, güçlü millet olamazsınız. İşte biz de gücümüzü buradan alıyoruz. Anayasa değişikliği teklifimizi biliyorsunuz gönderdik, tabii seçim süreci başlayınca adımı atamadık. Allah nasip ederse, seçimden sonra hedefimiz bu değişikliği yapmaktır.
Ağızlarını her açtıklarında gençlerimize karamsarlık zerk edenlerle vakıf ve derneklerimizi dillerinden düşürmeyenler aynı zihin dünyasına sahiptir. Bunlar, demokrasinin, milli iradenin, milletin değerlerinin düşmanıdır. Bunlar sadece sivil siyasetin değil, sivil toplumun da hasmıdır. Bunlar batının ve küresel sermayenin içimizdeki gönüllü lejyonerleridir. Biz son 21 yıldır işte bunlarla ve arkasındaki güçlerle mücadele ettik. Sırtını vesayete, marjinallere, küresel odaklara yaslayanların baskılarına asla ve asla boyun eğmedik. Sivil toplum kuruluşlarımızın alçakça tehditlerle korkutulmasına, zorbalıkla yıldırılmasına, itibar suikastlarıyla sindirilmesine müsaade etmedik. Hak bildiğimiz yoldan sapmadan ülkemiz, milletimiz ve gençlerimiz için en doğrusu yapmaya çalıştık. Gözümüzü ufuktan ayırmadan hedeflerimiz ve ideallerimiz doğrultusunda azimle, cesaretle kararlılıkla yürüdük. İnşallah önümüzdeki dönemde durmak yok, yola devam diyerek aşkla çalışmayı sürdüreceğiz. Bunu da sizlerle birlikte gerçekleştireceğiz. Sizlerin gayretleri, sizlerin çalışmalarıyla gelecekte daha büyük başarılara imza atacağız.
Sevgili Gençler,
Çok Değerli Kardeşlerim,
14 Mayıs’ta ülke tarihimizin en kritik seçimlerinden birini yapacağız. Bu seçimlerin önemini özellikle yurt dışından gelen açıklamalarla dergi kapaklarından verilen mesajlarda herhalde çok net biçimde görüyorsunuz. Ne diyorlar? “Erdoğan’sız bir Türkiye” Yahu Erdoğan size ne yaptı? Ha, Erdoğan bunlara bir şey yaptı. Şimdi bay bay Kemal Sayın Putin’e saldırıyor, Rusya’ya saldırıyor, Kılıçdaroğlu… Biden, “Erdoğan’ın yenilmesi lazım” kaydını düştü, kayıtlarda var. Ama sen acizsin, zavallısın. Çünkü, Biden böyle söylediği zaman ben Biden niye böyle söyledi demedim. Halbuki ben Biden’ı senden çok daha önce tanıyordum, ailece görüşmelerimiz de vardı. Ama sen şimdi Putin’e saldırınca, kusura bakma, buna ben de eyvallah etmem. Çünkü Rusya’yla olan bizim münasebetlerimiz şu anda Amerika ile olan münasebetlerimizden geri değil. Yani dış ticaret hacmine baktığımız zaman, onunla olan dış ticaret hacmimiz Amerika’dan daha fazla, böyle bir durum var. Ama bay bay Kemal, sen devlet yönetimi nedir bilmezsin, anlamazsın. Biz dünyanın dört bir yanıyla görüşürüz. Biz devlet yönetiminin ne olduğunu biliriz, ama sen bunları öğreneceksin, fakat o fırsat da gelmeyecek sana. Yanımdakiler sana bir fayda getirmez, işte yanındakilerden bir tanesi benim bir zamanlar ekonomiyle ilgilenen bakanımdı. Davos’tayız ve Davos’ta IMF Başkanıyla görüşüyoruz. IMF Başkanına dedim ki; Türkiye’den 23,5 milyar dolar alacağınız var, paranızı tahsil ediyor musunuz? Ediyorsunuz. Vakti saati gelince alıyor musunuz? Alıyorsunuz. Paranı al, ama Türkiye’nin Başbakanı benim, Türkiye’nin siyasetine karışamazsın. O zaman Başbakanım, baktım ki Bebecan kızardı, bozardı. Niye kızardı, bozardı anlamadım, her halde IMF’in Başkanını böyle tersleyince bundan rahatsız oldu. Ve 2013 yılına kadar IMF’le bu süreç devam etti, 2013’te 23,5 milyarın tamamını -dolar olarak söylüyorum- ödedik ve IMF’le ilişkilerimizi bitirdik.
Onlar otellerin lobilerinde Sözcüsü CHP’nin ve bunun yanında bir de sözde Merkez Bankası’nın bir ara Başkanlığını yapan zat, şimdi milletvekili zannediyorum, o da ikisi birlikte IMF temsilcileriyle görüşmeler yaptılar. Bize de tavsiyede bulunuyorlar IMF’ten yardım alın diye. Bizim o iş bitti, böyle bir şey söz konusu değil, dedik, kestik attık. 10 yıldır bizim IMF’le bir ilişkimiz yok. O dönem Merkez Bankamızın döviz rezervi de 27,5 milyar dolardı, şimdi son olarak yanılmıyorsam, son rakamı almadım ama, 115 milyar dolar civarında. Başbakanlığım dönemimde bir ara Merkez Bankamızın döviz rezervi 135 milyar dolara kadar da çıktı, gene olacak, o rakamları gene yakalayacağız, biz buna inanıyoruz ve bu konuda güçlüyüz, bundan sonra da bunu ispatlayacağız. Ama böyle Londra’nın tefecilerinden, esrar, eroin kaçakçılarından 300 milyar dolar gelecekmiş Beyefendiye, onunla Türkiye’yi ayağa kaldıracakmış.
Şimdi Batı medyası ne yaptı? İşi gücü bıraktı, kendi seçimleriyle ilgilenmedikleri kadar maşallah bizim seçimlerle ilgilenmeye başladılar, ne kadar da seviyorlar bizi. İş öyle çığırından çıktı ki, basın etik ilkeleri namına ne varsa hepsi ayaklar altına alındı. Millete parmak sallamak, milli iradeyi tehdit etmek dahil her türlü kepazeliği sergiliyorlar. Türk siyaseti daha önce belki de hiç tecrübe etmediği çirkinliklerle, insanın yüzünü kızartan çirkefliklerle buna şahit oluyor.
Terör örgütü elebaşları her gün yaptıkları açıklamalarla bize ve ittifakımıza saldırırken, birileri için alenen oy istiyorlar. FETÖ’cüler, bay bay Kemal ve ortaklarının reklam ajansına döndüler bunlar.
Ülkemiz siyasetine bulaştırdıkları tüm pisliklerin kapağını tekrar açtılar Haysiyet cellatlığından kaset kumpaslarına ne kadar insanlık dışı, ahlak dışı, İslam dışı yöntem varsa hepsini devreye aldılar. İnsanların canına kast etmek dahil her yola başvuruyorlar. Toplumun sinir uçlarıyla oynamak dahil tüm tuşlara basıyorlar. Millete güya demokrasi ve barış dersi veriyorlar, ama daha düne kadar yere göğe sığdıramadıkları adaylarına 3 gün masayı terk etti diye ittifak ortaklarına her türlü hareketi edebiliyorlar. Öyle gözleri dönmüş durumda ki, bırakın kendilerine itiraz edilmesine, farklı bir ses duymak bile istemiyorlar. Ortaklarından siyasetçisine, gazetecisinden sporcusuna, bürokratından sokaktaki vatandaşına, önlerine çıkan herkese baskı kuruyorlar, tehdit ediyorlar, şantaj yapıyorlar. Sorsan, bunlardan demokratı, bunlardan özgürlükçüsü yok. Sorsan, baharı getirecekler, barışı getirecekler, milleti kucaklaştıracaklar, Sorsan, kimsenin işine, aşına, inancına, hayat tarzına karışmayacaklar.
Ya bu ülkede evlatlarımız dahil, kızlarımızın üniversite kapılarında başörtülerinden dolayı çektiği çileleri, bay bay Kemal, bize mi anlatacaksın? Ya sen bile zaten bunlardan bir tanesisin Anayasa Mahkemesi’ne varıncaya kadar sizler neler yapmadınız ki ya. Sorsan, mütedeyyininden sekülerine kadar herkesin teminatı olacaklar, ama uygulamada, pratikte bambaşka bir manzara var.
Ya ben kızımı, düşünün, imam hatipte okuyan kızımı İstanbul’dan alıp başka bir şehre göndermek zorunda kaldım. Niye? Sadece başörtüsünden dolayı. Bunları yaşadık biz, bu çileleri çektik; siz kimi aldatıyorsunuz ya? Üniversite kapısında malum odalarda başörtüsünü çıkartıp içeriye aldıklarınız senin Başkan Yardımcın değil miydi ya, sen kimi aldatıyorsun? Bunları hep yaşattınız. Lafa gelince dürüstlük, gerçekte yalanın ve iftiranın dibi var. Lafa gelince ahlak dersi vermek, gerçekte insanları linç etmek var. Sözde ileri demokrasi var, özde ise faşizmin en ilkel hali var. İkna odalarını unutmuyoruz bay bay Kemal.
Seçim döneminde söz ile öz arasındaki büyük farkı hepimiz gördük. CHP zihniyetinin milletimize nasıl karanlık bir gelecek vaat ettiğine hep beraber şahit olduk. Bunların yönettiği Türkiye’nin fragmanını geçtiğimiz 2 ay içinde 85 milyon olarak hep birlikte izledik. Bahar, barış, adalet kavramları arkasına saklanan dikta heveslerini bizzat kendi gözlerimizle gördük. Sadece biz değil, hangi siyasi partiye gönül verirse versin 85 milyonun tamamı bu rezillikleri gördü, takip etti. Dünya görüşü farklı olsa da, ülkesini ve milletini seven hiçbir vatandaşımın yaşananları tasvip etmediğini çok iyi biliyorum. Siz gençlerimizin de maskelerin gerisindeki karanlık yüzleri, asıl niyetleri deşifre ettiğine inanıyorum.
Sizlerden 14 Mayıs'ta hem kendi geleceğinize, hem de ülkenizin geleceğine sahip çıkmanızı istiyorum. Sizlerden özellikle sandıklara sahip çıkmanızı istirham ediyorum.
Sevgili Gençler,
Ne 40 yıllık siyasi hayatımızda, ne de 21 yıllık iktidarlarımız döneminde biz asla bunlar gibi davranmadık, kimsenin hayat tarzına, yaşam biçimine müdahale etmedik. Ne kadar aykırı olursa olsun hiçbir düşünceyi yasaklamadık. İtibar suikastlarıyla rakiplerimizi tasfiye etme yoluna gitmedik. İktidara giden yolu terör örgütleriyle gizli iş birliklerinde aramadık. Kandil’den gelen talimata göre hareket edenlerle beraber olmadık. Biz, Rabbimizin emri neyse ona uyduk, milletimizle beraber bu yolda yürüdük. Milletimize karşı hep dürüst olduk, şeffaf olduk, harbi ve hasbi olduk.
Toplumun tüm kesimlerinin hak ve özgürlük alanlarını genişlettik. Bizden önce bu ülkede başörtüsü, kılık kıyafet yasakları vardı, kaldırdık. İmam hatiplere ve meslek liselerine adaletsiz yapılıyordu, sonlandırdık. İnsanlar inançlarını özgürce yaşayamıyorlardı, değiştirdik.
Terör örgütleri vatandaşlarımıza nefes aldırmıyordu, başlarını ezdik. Cudi’de inlerine girdik, Gabar’da inlerine girdik, Tendürek’te inlerine girdik, Bestler Deresi’nde inlerine girdik ve şu anda Güneydoğu’da, Doğu’da vatandaşlarımız eğer özgürce yaşayabiliyorsa işte bizim sayemizde.
Demokrasimiz ağır aksak zor yürüyordu, güçlendirdik. Devlet vatandaşına tepeden bakıyordu, yeni bir anlayış ikame ettik. Yabancı ülkeler sürekli bize ayar veriyor, yön çiziyordu, dur dedik. Bunların dışında her alanda ülkemizi 21 yıl öncesine göre daha özgür, daha müreffeh, ekonomik olarak daha güçlü bir konuma getirdik. Evet, şu anda 3 bin 600 dolardan kişi başı milli geliri 10 bin 600 dolara yükselttik. Bütün tezvirata rağmen 2002’den beri sadece hizmet siyaseti yaptık.
Kardeşlerim,
Şimdi derdimiz Türkiye’yi büyütmek, ama bunu siz gençlerimizle beraber yapacağız. Biraz sonra ortak bir televizyon yayınına da yetişeceğim, onun için sizlerle şöyle bir son ahitleşme yapalım, buna hazır mısınız O zaman şöyle gençler hep birlikte ayağa kalkalım. Mademki hazırız, gümbür gümbür şöyle bir ifadelerimizi kullanalım.
Gençler; 14 Mayıs'ta durmak yok, yola devam diyor muyuz? 14 Mayıs'ta doğru adımlarla yola devam diyor muyuz? 14 Mayıs'ta Türkiye yüzyılı için hemen şimdi diyor muyuz?
Rabbim sizlerden razı olsun, yolumuz açık olsun.
Ve Pazar akşamı inşallah bu gönül birlikteliğini birlikte yaşayalım.
Hepinizi Allah’a emanet ediyorum.
Sağ olun, var olun.