Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum.
Danıştay’ımızın 155. kuruluş yıldönümü ile Danıştay ve İdari Yargı Günü’nün ülkemiz ve yargı dünyamız için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Şûra-yı Devlet’ten bugüne Danıştay’a emeği geçen başkanlarımızı, üyelerimizi, hâkim, savcılarımızı, personelimizi tazimle yâd ediyorum.
Ülkemizin idari reform tarihinin en önemli adımlarından biri olan teşkilatımız kurulduğundan bugüne sürekli gelişerek hizmet vermeyi sürdürmüştür. Devlet ile vatandaş arasındaki ihtilafların hukuki sınırlar içinde ve hakkaniyet duygusuna uygun şekilde çözülmesinde Danıştay çok önemli görevler ifa etmektedir.
Biliyorsunuz 2017’deki Anayasa değişikliğiyle ülkemiz tarihinin en önemli yönetim reformlarından birini gerçekleştirdik. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni kurarken güçler ayrılığı ilkesini de tahkim ettik. Yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkileri daha keskin hatlarla belirleyerek demokrasimizin standardını yükselttik. Yine bu Anayasa değişikliğiyle yargının bağımsızlığı umdesine “tarafsızlığı” ibaresini de ekledik. Böylece yargıyı geçmişte içine düştüğü tartışmalardan kurtaracak önemli bir adım attık.
Esasen yargı ile diğer erkler, bilhassa da yürütme arasındaki ilişkiler dünyanın her yerinde tartışmalara konu olmaktadır. Ancak ülkemizde vesayet ve darbe süreçlerinde bu tartışmalar gerçekten can acıtıcı, kurumları yıpratıcı bir şekil almıştır. Mesela bir dönem yargımızın üzerine çöken FETÖ gölgesi hepimizi çok üzmüştür. Hamdolsun devletimizin diğer kurumlarıyla birlikte yargımızı da bu ihanet çetesi mensuplarından temizleyerek yeni bir dönem başlattık. Ülkemizin her türlü hukuk dışı oluşum gibi hangi isim ve görünüm altında olursa olsun, terör örgütleriyle yürüttüğü mücadelede yargımızın gösterdiği sağlam duruşun şahidiyiz. Her ne kadar vesayet dönemi hayali ve hevesiyle yargı kurumlarımıza saldıranlar hala varsa da, artık bu taktik söylemlere kimse itibar etmiyor. Milletimiz kendi adına karar veren yargı kurumlarına giderek daha güçlü bir şekilde güvenmekte, sarıp sarmalamaktadır.
Amacımız; ülkemizi yeni ve sivil bir anayasaya kavuşturarak, diğer alanlarla birlikte yargımıza da önemli bir hizmet yapacağımıza inanıyoruz. Türkiye’yi milli irade eliyle hazırlanmış, sivil ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşturmak istiyoruz. Bunu başarmamız, demokrasimizin üzerindeki son bulutların da dağılması anlamına gelecektir. Türkiye yüzyılı vizyonumuzun en önemli hedeflerinden biri bu olacaktır. Seçimlerin ardından bu konuyu hem milletimizin, hem Meclisimizin gündemine tekrar taşıyacağız. Yargı temsilcilerimizden de bu hususta katkı bekliyoruz.
Değerli Arkadaşlar,
Türkiye’nin iki asırlık demokrasi serencamının son yarım yüzyılını bizzat yaşamış biriyiz. Aklımızın ermeye başladığı yıllara dair ilk hatıramız 1960 darbesi ve sonrasında yaşanan acı görüntülerdir. İlk gençlik yıllarımızı muhtıra tartışmalarıyla geçirdik. Ardından ülkenin ideolojik çekişmelerinden sokak kavgalarına, terör eylemlerine evrildiği süreci yaşadık. Bu sürecin aslında 12 Eylül darbesinin zeminini hazırlama oyunu olduğunu, ilerleyen dönemlerde bizzat projenin sahiplerinin ikrarıyla öğrendik.
Siyasetin yeniden toparlanmaya çalıştığı 1980’li yılları, 1990’lı yılları siyasi istikrarsızlık ve sosyal gerilim dönemi izledi. Demokrasi tarihimizin en yüz kızartıcı dönemi, 28 Şubat’ta kimin nerede durduğu hafızalarımızda hâlâ tüm ayrıntılarıyla canlıdır. Ülkemize bu utancı yaşatanların siyasetçisinden akademisyenine kadar hiçbirini asla unutmayacağız.
Biz işte böyle bir iklimde siyasete yeni bir ses, yeni bir yaklaşım, yeni bir program getirerek milletimizden yetki istedik. Son 21 yılda bu ülkede her ne yapılmışsa, gerisinde asırlık demokrasi ve kalkınma eksiklerimizi telafi etme çabası vardır. Türkiye’ye o kadar çok vakit kaybettirdiler, milletimizin enerjisini o kadar boş yere harcattılar ki, kaybedecek tek bir anımız, tek bir günümüz yoktu. Güven ve istikrar iklimini zehirleyerek siyaseti ve yönetimi rayından çıkarma çabaları bizim dönemimizde de hiç eksik olmadı. Ama önceki süreçlerden farklı olarak biz dirayetli ve kararlı duruşumuzla milletimizin desteğini hep yanımızda tutmayı başardık. Hatırlarsanız, 15 Temmuz gecesi televizyonlara bağlandığımda bir şey söylemiştim, demiştim ki; biz milletin gücünün üstünde güç tanımıyoruz. Evet, bu güç bizi vesayetin cenderesinden, terör örgütlerinin saldırılarından kurtardığı gibi, darbecilerin silahlarının namlularına da göğsünü siper etti. Biz de milletimize şükranımızı eserlerimizle, hizmetlerimizle, reformlarımızla gösterdik, gösteriyoruz.
Tabii ülkemizde eski Türkiye’de bizlerin yaşadığı sıkıntıların hiçbirini yaşamamış, gördüğü manzaraların hiçbirini görmemiş bir nesil var. Diğer pek çok mesele gibi, bu yeni nesle demokraside, özgürlüklerde, hukuk devletinde bugün bulunduğumuz yerin kıymetini anlatmakta zorlanıyoruz. Çünkü gençlerimiz mukayesesini eski Türkiye ile değil kendilerine göre çok daha iyi uygulamalara sahip ülkelerle yapıyor. Hâlbuki biz her ülkenin kendi hikâyesi olduğunu, ülkemizin hikâyesinin de hiç de öyle kolay yazılmadığını çok iyi biliyoruz. Bunun için gençlerimize hem sahip olduğumuz imkânları, hem Türkiye yüzyılıyla ulaşmak istediğimiz hedefleri bıkmadan, usanmadan anlatmayı sürdüreceğiz. İnşallah gençlerimize bırakacağımız en büyük miras; onlara hayallerini hayata geçirebilecekleri altyapısı tamamlanmış bir Türkiye olacaktır. Yargı teşkilatımıza duyulan güvenin artması, yargının itibarının yükselmesi, bu sürecin önemli kazanımlarından biri olarak ortak hanemize yazılacaktır.
Bu duygularla bir kez daha Danıştay’ımızın 155. kuruluş yıldönümü ile hakim ve savcılarımızın Danıştay ve İdari Yargı Günü’nü tebrik ediyorum.
Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.