Sevgili Gençler,
Bugün iki bayramı bir arada kutlayan sevgili çocuklar; hepinizi en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Maşallah, şu muhteşem katılım ta buraya gelirken yolların sağında-solundaki Akyazı’nın güzel insanları doğrusu bize çok duygulu anlar yaşattı. Adeta buradaki muhteşem katılımı Akyazı’dan buraya caddenin sağında-solunda gördük. Bu bir şeyi gösteriyor, Akyazı ne diyor biliyor musunuz; biz 14 Mayıs’a hazırız diyor. Sakarya ne diyor? Biz gümbür gümbür akıyoruz, 14 Mayıs’a hazırız diyor. İnşallah 14 Mayıs’ta bay bay Kemal’i gönderiyor musunuz? Onun buradaki uzantılarına gereğini yapıyor musunuz? Cumhur İttifakı’nı Sakarya’da iş başında güvenle yola devam diyor musunuz? Ben de sizlere şahsım, milletim adına çok teşekkür ediyorum.
Bugün veda edeceğimiz Ramazan Bayramınızı tekrar tebrik ediyorum. Rabbimden sizleri, milletimizi, İslam alemini ve tüm insanlığı nice güvenli, huzurlu, mutlu bayramlara eriştirmesini diliyorum.
Milli mücadelenin en önemli safhalarından biri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi’mizin açıldığı gün olan 23 Nisan’ın 103. yıldönümüne ulaştık. Milletimizin Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramını tebrik ediyorum.
Ben de sizlerle gurur duyuyorum.
“Sakarya, sâf çocuğu, mâsum Anadolu’nun,
Divanesi ikimiz kaldık Allah yolunun!”
Öyle mi? Öyleyse, 14 Mayıs’ta bunlara gereken dersi vermemiz lazım. Ben Sakarya’nın bu dersi vereceğine inanıyorum.
Gazi Mustafa Kemal’in çocuklarımıza adadığı bu önemli günün temsil ettiği milli mücadele ruhunu hiçbir zaman kaybetmedik, kaybetmeyeceğiz. Sakarya’nın evladı Sait Faik, “Bir insanı sevmekle başlar her şey” diyor
Bundan şüpheniz var mı? 21 sene değil 40 yıl dik durduk, dikleşmedik ve bu millete efendi olmaya değil hizmetkâr olmaya geldik. Bizim kendi hikâyemiz de milletimizi sevmekle, ülkemizi sevmekle, vatanımızı sevmekle başladı. Her günümüze, her haftamıza, her ayımıza, her yılımıza bu aşkla, bu sevdayla başladık ve devam ettik.
Bu yıl 6 Şubat depremlerinde yaşadığımız kayıplar sebebiyle Ramazan ayını ve bayramı tabii buruk karşıladık. Ben sizlere inanıyorum. Evvel Allah, biliyorsunuz bizim hareketimizde hanım kardeşlerimizin yeri çok farklı. Hep ne derim? Kale içeriden fethedilir. Bu ne demektir? Yani hanımlar bu konuda kararını verdi mi bu iş bitmiştir.
Hamdolsun imanımızın bir gereği olarak umudumuzu asla yitirmedik. Ne diyor şair: “İmandır o cevher ki İlâhî ne büyüktür... İmansız olan paslı yürek, sinede yüktür!” Ne demek istediğimi anladınız değil mi?
Deprem bölgesindeki vatandaşlarımızı asla yalnız bırakmadık. Dün de Kahramanmaraş’taydım, Nurdağı’ndaydım, orada konutların teslimini yaptık. Değerli kardeşlerim; bugüne kadar Cumhur İttifakı olarak 4 kez, 5 kez bölgeye gittik. Ama birileri de turist olarak gittiler. Biz turist olarak değil iş yapmaya gittik. Asrın felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza bir kez daha Allah’tan rahmet diliyorum.
Sakarya bu acıyı iyi bilir. Bundan 24 sene önce 17 Ağustos 1999’da Sakarya’yla birlikte Marmara Bölgemizin hemen tamamında meydana gelen depremin acı hatıraları yüreklerimizde hala tazedir. Türkiye bugün 1999’a göre her bakımdan fersah-fersah ileride bir ülke olarak 6 Şubat depreminin yaralarını daha hızlı sarıyor. Depremin 75. gününde ilk köy evlerini teslim etmeyi başaracak bir süratle çalıştık. İnşallah 650 bin yeni konut inşa ederek deprem şehirlerimizi tamamen ayağa kaldıracağız.
Sadece bununla da kalmıyoruz, ülkemizin tamamını depreme hazırlamak için kapsamlı kentsel dönüşüm projeleri yürütüyoruz. Muhtemel bir depremde en büyük tehditle karşı karşıya olan İstanbul’dan başlayarak tarihi bir dönüşüm kampanyası başlatıyoruz. İstanbul’da riskli konutunu dönüştürmek isteyen vatandaşlarımıza dönüşüm bedelinin yarısını hibe olarak veriyor, kalan yarısına da çok uygun şartlarda borçlanma imkânı getiriyoruz. İnşallah her yıl 300 bin konutu bu şekilde dönüştürerek 5 yıl içinde İstanbul’daki riskli yapıların tümünü yenilemeyi hedefliyoruz. Ülkemizin tamamındaki riskli yapıları dönüştürecek çalışmaları da elbette ihmal etmiyoruz. Huzur olmadan, emniyet olmadan, istikrar olmadan, yatırım olmadan, üretim olmadan, kalkınma olmadan geleceğimize nasıl güvenle bakabiliriz? Bizim milletimize en büyük vaadimiz işte budur. Bay bay Kemal’in bu tür vaatleri var mı? Hak getire, bol bol yalan. Londra’daki tefecilerden 300 milyar dolar getirecekmiş veya getirmiş. Eroin, esrar kaçakçılarının paralarını buraya getirecekmiş. Düşünebiliyor musunuz; bay bay Kemal’in işi ya Kandil’deki teröristlerle, bu teröristlerin Parlamentodaki uzantılarıyla. Sormak lazım bu CHP’li kardeşlerime; ya bu adamın Parlamento odasında niçin PKK’nın uzantılarıyla görüşüyor? Niçin Genel Merkezinde görüşemiyor? Acaba o kapalı kapılar ardında ne görüştü, ne yaptı, açıkla. Açıklayamaz. Ne diyorlar? Diyarbakır’da 51 vatandaşımızın ölümüne neden olan Selo’yu çıkaracakmış. Ne diyor? Terörist başı Öcalan’ı çıkaracakmış.
Değerli Kardeşlerim,
Bu ülke terör devleti değildir. Türkiye, asla bu terör örgütlerinin oyuncağı değildir. Peki, bay bay Kemal bunları söylerken Bayan Meral ne söylüyor, aykırı bir ifadesi var mı? Ya ne diyorsun sen ortak diyor mu? Bu 7’li masa iyice dağıttı. Şimdi bu 7’li masayı benim Sakaryalı kardeşlerim, Akyazılı kardeşlerim; inanıyorum, 14 Mayıs’ta da siz dağıtacaksınız.
Maşallah…
“7 Düvelli Masa Sana Vız Gelir Büyük Usta” demişler.
“Çok Az Kaldı Geliyor Milli Muharip Uçağı” diyorlar.
“Kazanan Türkiye, TOGG’un Varsa Bas Gaza” diyorlar.
Mavi Vatanın Bekçisi TCG Anadolu’yu bugün Sarayburnu’ndan Karadeniz’e uğurladım. Son 1 hafta-10 günde TCG Anadolu Uçak Gemimizi nereye uğurlayacağız biliyor musunuz? İzmir’e. Şöyle bir hafta-10 gün de İzmir’de kalmasında fayda var. Ne anlama geliyor, herhalde anladınız değil mi? Fazla teferruata da girmeyeyim. İnşallah oradan farklı mesajlar vereceğiz TCG Anadolu’yla. TCG Anadolu’ya maket gemi diyen bu 7’li masanın mensuplarına en güzel cevabı şu ana kadar bu gemimizi ziyaret eden 70-80 bin kişi verdi. Bu insanlar durup dururken oraya gelmedi, saatlerce kuyrukta beklediler. Neden? Bu muhteşem eseri görmek için. Yahu bu ülkede bir topluiğneyi yapamayan dönemlerden geliyoruz. Şimdi İHA’larımızı yapıyoruz, SİHA’larımızı yapıyoruz, Akıncı’mızı yapıyoruz, öbür tarafta Kızılelma’yı da yapıyoruz ve tabi bu bunları rahatsız edecek. Bu vatan hepimizin.
Şimdi bugün burayı bir tarih özdeşi haline getirdik, ne yapacağız? Arifiye’de bugün Altay Tankımızı Silahlı Kuvvetleri’mize teslim edeceğiz. Yaparsa… Yaparsa… Yaparsa… Allah’a hamdolsun sonunda onu da yaptık.
Bugüne kadar ülkemize kazandırdığımız demokrasi ve kalkınma altyapısı üzerinde Türkiye yüzyılını inşa etme sözüyle bir kez daha karşınızdayız.
Kardeşlerim,
Afete hazırlık yanında diğer alanlarda da ülkemizi ve milletimizi Türkiye yüzyılına hazırlayacak adımlar atıyoruz. Sizlerle buluşmaya gelmeden önce, işte az önce söyledim; TCG Anadolu’yu uçak gemimizi Karadeniz’e uğurladık. Ama bir şey var, bu bize yeter mi? İnşallah 14 Mayıs’ta bu görevi bize vermeniz halinde ikinci adım ne biliyor musunuz? Bu uçağın iki kat büyüklüğündeki uçağın ön görüşmelerini belli ülkelerle yaptım ve onun iki büyüklüğündeki uçak gemisini de inşallah yapacağız ve böylece mavi denizlerde bizim uçak gemilerimiz çok farklı bulunacak. Aynı şekilde denizaltılarımız öyle bulunacak.
Ve bugün buraya gelmeden önce bir de 23 Nisan vesilesiyle bizim her yıl çocuklarımızdan bir kabine toplarız ve çocuklarımızla kabinemizi topladık. Şimdi de Akyazı’dayız.
Sakarya, ülkemizin önde gelen sanayi, ticaret ve tarım şehirlerinden biri. Şehrimize bugüne kadar kazandırdığımız yatırım ne biliyor musunuz? 89 milyar liralık eser ve hizmeti bu anlayışla Sakarya’da hayata geçirdik. Bu buluşmamızda aynı zamanda Akyazı Spor Kompleksimizin resmi açılışını da yapıyoruz. Biraz sonra, az önce söyledim, Arifiye’ye gidiyoruz. Savunma Sanayimizin önemli bir projesinin yeni bir aşamaya geçişine şahitlik edeceğiz.
Geçtiğimiz haftalarda ülkemizin ilk yerli ve milli otomobili TOGG’un piyasaya çıkışının sevincini hep birlikte yaşadık. Aynı şekilde Türk savunma sanayinin sembol eserlerinden TCG Anadolu Gemisi’nin hizmete alınma gururunu milletimizle yaşadık. Bitti mi? Zonguldak Filyos’ta Karadeniz gazının devreye alınması törenini Sakarya adıyla gerçekleştirdik. Bu vesileyle 1 ay boyunca konutlardaki tüm doğal gaz tüketiminin, 1 yıl boyunca da mutfak ve su ısıtma amaçlı tüketimin ücretsiz olacağı müjdemizi bir kez daha milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Yaparsa… -Yaparsa… Yaparsa… Hayırlı olsun.
Rabbim lütfetti ve Karadeniz doğal gazını böylece milletimizin emrine veriyoruz.
Gabar’da da 1 milyar dolarlık doğal gazı bulduk, onu da çıkarıyoruz. Çalış, senin de olsun, ama bunların böyle bir derdi yok. Bunlar teröristlerle el ele, kol kola yürüyorlar. Onun için biz ne yaptık? Cudi’de bunları gömdük mü? Gabar’da bunları gömdük mü? Tendürek’te bunları gömdük mü? Besler Deresi’nde bunları gömdük mü? Bilin ki biz olursak bu teröristleri bu mağaralarda gömmeye devam edeceğiz. Onun için işte devamlı birbirlerine söz veriyorlar, Erdoğan gitmesi lazım diyorlar. Çünkü Erdoğan giderse meydan boş kalacak, o zaman at oynatmaya başlayacaklar. Ama benim milletim bunlara bu meydanı… Eyvallah.
Sosyal yardım programlarımız, ihtiyaç sahibi ailelerimizin doğal gaz ve elektrik giderlerinin bir bölümünü zaten biz karşılıyorduk. Karadeniz gazının sevincini tüm milletimizle paylaşmak için vatandaşlarımızın tamamına 1 ay ve 1 yıl süreyle bu imkânı sağlıyoruz. Türkiye’nin zenginliklerini milletimizin her bir ferdinin günlük hayatına yansıtma kararlılığımızın bir diğer önemli işareti olarak şimdi ne kuruyoruz biliyor musunuz? Anneler, gençler; Aile ve Gençlik Bankası’nı kuruyoruz. Bu ne demek? Kaynağını nereden bulacaksınız diyenlere cevap; bay bay Kemal tefecilerden buluyor, eroinlerden buluyor, esrarkeşlerden buluyor. Ha biz kaynağını Karadeniz gazı gibi ülkemizin doğal zenginliklerinden alacak bu bankayla ne mi yapacağız? Aile kurumunu güçlendirecek pek çok çalışmanın finansmanını buradan temin edeceğiz. Norveç kendi doğal gazının, petrolünün belli bir oranını, yüzde 25 gibi rezerv olarak kullanır ve gençliğine onu tahsis ederdi. Aynı benzerini de inşallah biz ülkemizde yapacağız. Ev kadınlarımızın emekliliğine priminin üçte birini ödeyerek destek vereceğiz. Böylece isteyen her ev hanımımız oldukça kolay şartlarda emekli olarak kendi gelirine sahip olma imkânına kavuşacak.
Gençlerimizin eğitimden istihdamına, iş kurmasından evlenmesine, hayata başlarken attığı her adımda yanında olacağız. Ben de sizlerle gurur duyuyorum. Allah yar yardımcımız olsun. Sağ olun, var olun.
Eğitimin her seviyesinde burs imkânlarını genişleteceğiz. Üniversiteye yeni başlayan gençlerimize bir kez vergisiz cep telefonu ve bilgisayar alma hakkı tanıyacağız. Meslek öğrenerek hemen hayata atılmak isteyen gençlerimizin eğitimine ve iş başlamasına öncülük edeceğiz. Her haneden en az bir kişinin işe girmesini temin ederek gençlerimizin istihdamını kolaylaştıracağız. Kendi işini kurmak isteyen gençlerimize hibe ve kredi desteği sağlayacağız. Evlenecek gençlerimizin gönül huzuruyla yuvalarını kurabilmeleri için 2 yılı ödemesiz, 48 ay vadeli 150 bin lira faizsiz kredi vereceğiz.
Parayı yönetmek, finansmanı yönetmek böyle olur bay bay Kemal. Tefecilerden para alarak değil. Eğer tefecilerden para alma yolunu biz deneseydik, 2023’te bu Bebecan var ya… Davos’taydık, Davos’ta o zamanki IMF Başkanıyla görüşme yapıyoruz. IMF Başkanına dedim ki; sen bizden alacağını-taksitlerini alıyor musun? Alıyorum dedi. Sene 2013. Bak dedim, Türkiye’yi sen yönetemezsin, Türkiye’yi ben yönetirim, bu ülkenin Başbakanı benim, sen de taksitlerini alırsın. Ve o zaman da Merkez Bankamızın döviz rezervi değerli kardeşlerim, 27,5 milyar dolar. Hamdolsun şimdi 122 milyar dolara çıktı. Başbakanlığım döneminde bir ara 135 milyar dolara kadar da çıkmıştık. Gençler, bunlar çok önemli. Ve Merkez Bankası’nın döviz rezervi o zaman 27,5 milyar dolar, şimdi oldu 122 milyar dolar. Bu ne demektir? 2013, IMF Türkiye’ye bir defa gelmedi, kapıyı kapattık. Peki, bu CHP’nin Sözcüsü, İYİ Parti’nin aynı şekilde bir tane Merkez Bankası’ndan gelme adamı var, bunların ikisi ne dediler? İlla IMF’den Hükümet borçlanma yapmalı. Nerede yaptılar bu görüşmeleri? Otellerin gizli kapaklı arka kapılarında yaptılar. Peki, biz bunları dinledik mi? O günden bugüne biz IMF’den 1 kuruş aldık mı? Almadık.
Onlar bize faizi artırmayı hep telkin ettiler, ben ise hep; hayır, biz faizi düşürmeye devam edeceğiz. Şu anda enflasyonda bir sıkıntımız var, eyvallah. Ama faizi biz bakın nereye düşürdük? 8.5, daha da düşecek. Biz geçmişte bunu yaptık, geçmişte yaptığımıza göre bugün de yaparız, yarın da yapacağız.
Kardeşlerim,
Daha binlerce başlıkla Türkiye yüzyılının inşasını sizlerle birlikte başaracağız. Bunları söylerken günlük hayatımızı olumsuz yönde etkileyen ekonomideki sıkıntıları da unutmuyoruz. Enflasyonu kalıcı olarak tek haneli rakamlara düşürecek adımları kararlılıkla atmayı sürdürüyoruz. Bazı ürünlerde sıkıntılar yaşadık, fahiş artışlar da oldu, ama biz bunlara karşı da gereken tedbirleri alıyoruz, alacağız. Ve şunu çok açık, net söylüyorum: 14 Mayıs’tan sonra özellikle gıdada bu çeşitli gıdalar olabilir, her türlü yanlış yola gidenlere yapacağımız yasal düzenlemelerle onlara da gereken dersi vereceğiz.
Şundan emin olunuz: Biz TOGG’u, Anadolu Gemimizi, Kızılelma İnsansız Uçağımızı, İMECE Uydumuzu önemsediğimiz kadar manavdaki soğanı, domatesi, salatalığı, kasaptaki eti, marketteki sütü de önemsiyoruz. Ama diğerlerinden farklı olarak biz bunları birbirinden ayrı görmüyoruz. Her kim ben bunları yapmadan size ekmek vereceğim, para vereceğim diyorsa, emin olun bunlar yalan söylüyor. İşte bunlardan bir tanesi bay bay Kemal’dir, hayatı yalan.
Ülkemizi sanayisiyle, teknolojisiyle, tarımıyla, enerjisiyle büyütmeden milletimizin sofrasına koyduğu ekmeği büyütemeyiz. Savunma sanayi başta olmak üzere her alanda yüksek teknolojiye dayalı tasarım ve üretim çalışmalarına bu derece önem vermemizin sebebi; ekmeğimizi büyütebilmemizin yolunun oradan geçmesidir. 21 yıl boyunca biz bunun için çalıştık, çabaladık, mücadele ettik, engel aştık, eser ve hizmet siyaseti yaptık.
Kardeşlerim,
Göreve geldik, 25 tane havalimanı vardı, şimdi 58 tane havalimanı var, nereden nereye. Hastanelerimiz, ah kardeşlerim ah, şu şehir hastaneleri, geçmişte bu tür şeyler var mıydı? Bay bay Kemal, SSK hastanelerinde Genel Müdürlük yaptı. Onun Genel Müdür olduğu dönemlerde Savaş Ay’ın hani o meşhur bir videosu vardı, ah ah, o hastanelerin hali neydi? Şimdi şehir hastanelerimizi görüyorsunuz, dünyada Türkiye’ye akın akın gelenler var, niye geliyorlar? Kaşımıza gözümüze değil bu hastanelerimizin evet hijyen ve gerçekten onları mutlu ediyor. Çam Sakura’sından tutun Murat Dilmener, Pakize Öz, bütün bu hastaneler ve bütün bunların yanında işte daha yeni Kocaeli Şehir Hastanesinin açılışını da geçen hafta yaptık, o da muhteşem oldu. Ankara’da Bilkent var, öbür tarafta değerli kardeşlerim yine muhteşem aynı oda sayısında bir hastaneyi de yaptık. Şimdi önümüzde İzmir var, İzmir’i açacağız, yani 20 vilayette bu hastaneler devam ediyor.
…
İzliyor musunuz? Olay bu, hali görüyorsunuz, sefalet sefalet. Bay bay Kemal, sen bu sefaletin temsilcisisin. Sen işte bu hastaneleri bu hale getiren kişisin. Buna 5 tane koyun verin, inan kaybeder gelir. Yok ya, yapamaz.
Ülkenin ve milletin bu kutlu yürüyüşünü günübirlik kazançları veya hırsları uğruna engellemeye çalışan fırsatçılara eyvallah etmeyeceğiz. İnşallah Türkiye yüzyılının inşasını tüm bu sıkıntıları birer-birer çözerek beraberce gerçekleştireceğiz.
Şimdi sizlerle burada bir ahit yenileyelim mi? Hazır mıyız? Sakarya, 14 Mayıs’ta çocuklarımızın geleceğine sahip çıkıyor muyuz? Sakarya, 14 Mayıs’ta 21 yıllık kazanımlarımızı daha ileri taşımaya hazır mıyız? Sakarya, 14 Mayıs’ta Türkiye’nin inşası için bismillah diyor muyuz? Sakarya, 14 Mayıs’ta Türkiye yüzyılı için doğru adımlarla yola devam diyor muyuz? İşte benim gönlümün sultanı Sakarya bu. İşte benim gençliğimden beri sevdam olan Sakarya bu. Rabbim hepinizden razı olsun.
Değerli Kardeşlerim,
Türkiye 14 Mayıs’ta sandık başına gidecek, aslında her seçim bir yol ayrımıdır. Hükümete geldiğimiz 2002’den beri her seçimde milletimizle birlikte bu yol ayrımını yaşadık. Hatırlarsanız milletimiz 2007 seçimlerinde vesayetle milli irade arasında tercih yaptı.
Milletimiz 2011 seçimlerinde 2023 hedeflerimizle eski Türkiye arasında bir tercihte bulundu.
Milletimiz 2015 seçimlerinde PKK’nın vatanımızı bölme, FETÖ’nün ülkemizi ele geçirme saldırılarıyla istiklalimiz ve istikbalimiz arasında bir tercihe yöneldi.
Milletimiz 2018 seçimlerinde 15 Temmuz darbe girişimine cevabını yeni yönetim sistemimize sahip çıkarak verdi.
Bugün yine bir seçim arifesindeyiz, yine bir tercihle karşı karşıyayız. Bir yanda depreminden milli teknoloji hamlesine, bölgesindeki egemenlik haklarından küresel siyasi ve ekonomik güç olma hedefine tüm başlıklarıyla Türkiye yüzyılı vizyonu var, diğer yanda 7’li masanın ve onların en hararetli savunucuları haline gelen PKK ve FETÖ elebaşlarının hayali olan emperyalistlerin boyunduruğundaki Türkiye özlemi var.
Buradan CHP’ye ve onunla birlikte hareket eden diğer partilere gönül vermiş kardeşlerime sesleniyorum. Hazır mısınız?
Kendinizin ve evladınızın geleceğini bu 7’li kavga masasına emanet eder misiniz?
Ülkenizin güvenliğini, huzurunu, akıbetini kendi deyimleriyle bu kumar masasına emanet eder misiniz?
Buradan milletimin tüm fertlerine sesleniyorum.
Hanımlar; bakkala ekmek almak için göndermeye bile güvenemeyeceğiniz birine ülkeyi emanet eder misiniz?
Beyler; dükkânınızı, atölyenizi, tezgâhınızı 5 dakikalığına bırakamayacağınız birine ülkeyi emanet edebilir misiniz?
Gençler; dersinize yardım etse verdiği bilgilerin doğruluğuna şüpheyle bakacağınız birine kendi geleceğinizi teslim edebilir misiniz?
Ah benim çiftçi kardeşim; önüne 3 keçi katsanız, akşama hepsini de kaybedip geleceğini bildiğiniz birine ülkenizin geleceğini teslim edebilir misiniz?
İşveren kardeşim; kendi müessesenizde vasıfsız eleman olarak dahi çalıştırmayacağınız birine ülkenin geleceğini emanet edebilir misiniz? Emekli kardeşim; oturduğun apartmana yönetici olarak seçmeyeceğin birine ülkenin geleceğini emanet edebilir misin?
İşte bunun için 14 Mayıs’ta tercihimizi doğrudan yana yapmalıyız.
Biz milletimizi deprem yıkıntılarının altından kurtarmakla uğraşırken, anlaşılan o ki kendi kendine gaza gelen bay bay Kemal, bir ara ciddi ciddi ülkenin başına gelebileceğine inanmış. Sonra milletimizin ferasetinin farkına varınca sandıkta bir kez daha hüsrana uğrayacağını anladı. Bu hırsla da milletimizi birbirine düşürmek için her gün yeni bir fitne ateşi yakmaya başladı. Önce küresel güçlerin en yıkıcı silahı haline gelen sapkın akımların, kim onlar? Bunlar, LGBT’ci. İYİ Parti, LGBT’ci. HDP, LGBT’ci. CHP, o da öyle. Fakat AK Parti bu işlerin tam karşısında, öyle mi?
Milliyetçi Hareket Partisi tam karşısında. Bunun yanında Yeniden Refah öyle, Büyük Birlik öyle, HÜDA PAR öyle. Bizler Cumhur İttifakı olarak LGBT’nin tam manasıyla karşısındayız. Çünkü bizim için aile kutsaldır, aileye toz konduramayız. Ama bunların öyle bir derdi yok, bunların öyle bir derdi yok. Onun için biz aile kurumumuza evvel Allah dokundurmayacağız. Bunlar ne diyor utanmadan, sıkılmadan; gelince Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldıracaklarmış. Ya benim milletim size yürü demez. Siz Diyanet İşleri Başkanlığı’nı nasıl kaldıracaksınız ya, siz ne hayasızsınız? Şair ne diyor:
“Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.
Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın.”
Bay bay Kemal, bu milletin mayası sağlam ve 14 Mayıs’ta da sana gereken dersi Allah’ın izniyle verecek. Milletimizin değerlerine sahip çıktığını ve bu yolda ilerleyemeyeceğini görünce kendini neye adadı? Cami, türbe gezmeye verdi. Bugüne kadar neredeydin ya, şimdi cami-türbe dolaşıp duruyor, neler söylüyor neler. Ardından kendini PKK’nın güdümünden kurtaramayan 7. ortağı HDP’den duyduğu utancı gizlemek için benim Kürt kardeşlerimi tahrik etmeye başladı. Benim Kürt kardeşlerim, bizim Rabbimizin hükmü gereği ayrıma tabi tutulmadan bizim kardeşimizdir. Biz de Kürt’üyle, Arap’ıyla, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Boşnak’ıyla bir ayrım yok. Çünkü biz, “Ancak inananlar kardeştir” hükmü gereğince birbirimizin kardeşiyiz.
Avrupa ve Amerika’daki kimi hain çevrelerin yıllardır dillendirdiği sinsi iddiaları tekrarlayarak bölücülerin ekmeğine yağ sürdü. Kürt kardeşlerimiz sicilini de, çapını da, okkasını da bildikleri bu zata itibar etmedikleri için bu hamlesinde karşılık bulamadı. Bunun üzerine daha tehlikeli, daha yakıcı bir başka fitne ateşiyle ortaya çıkarak mezhebi kimliğine vurgu yaptı. Hâlbuki bu zata bugüne kadar kimse inancını, mezhebini, meşrebini sormadı. Bu zatı kimse bu kimlikleri üzerinden herhangi bir ithama da maruz bırakmadı. Tam tersine, bu ülkede bürokrat oldu, Genel Müdür oldu, milletvekili oldu, Parti Genel Başkanı oldu, peki öyleyse niçin yaşın 74’e geldikten sonra birdenbire mezhebi kimliğinle kamuoyunun huzuruna çıkma ihtiyacı duydun? Biz bugüne kadar hep ne dedik? Bizim Sünnilik diye bir dinimiz yok, Alevilik diye bir dinimiz yok, Şiilik diye bir dinimiz yok, bizim dinimiz tek bir adı var, o da İslam’dır. Dini kimliğimizin tek bir adı var, o da Müslümanlıktır. Bay bay Kemal, sen buradan hareket et, Şiilik-Alevilik, ne karıştırıyorsun bunları? Kim sana bugüne kadar böyle bir şeyi sordu ki? Ama dert başka, şimdi oradan bir istismar. Ülkemizdeki her bir insanımızı bu anlayışla kucakladık, hizmet ettik, hatta bununla kalmadık ülkemizdeki gayrimüslim vatandaşlarımıza da biz sahip çıktık. Bu vatandaşlarımızın yıllarca ihmal edilen hak ve hukuklarını da en geniş şekilde kullanabilmelerine biz imkân sağladık. Türkiye’nin bizim dönemimizde geldiği demokrasi, hak, özgürlük sayesinde artık bu tartışmaların yeri de, gereği de kalmamıştır.
Buna karşılık biz bir başka ilkeli tavır daha ortaya koyduk; İslam’ı terörle özdeşleştirmek, Müslümanları tezyif etmek, özellikle de Alevi kardeşlerimizi Ali’siz Alevilik gibi akımlarla bu büyük aileden kopartmak isteyenlere asla boyun eğmedik, eğmeyeceğiz. Batının dün Bektaşiler üzerinde oynadığı oyunu, bugün Alevi kardeşlerimiz üzerinde tekrarlama niyetini biliyoruz ve bu sinsi planı reddediyoruz. Hiç kimsenin şüphesi olmasın ki Hakk diyen, Muhammed diyen, Ehlibeyt diyen herkes bizim kardeşimizdir.
Geçtiğimiz aylarda kuruluşunu gerçekleştirdiğim Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığıyla ülkemizdeki Alevi-Bektaşi kardeşlerimizin her meselelerine devlet nezdinde çözüm bulacağımızı söyledim. Kimsenin bu öz be öz kardeşlerimizi istismar ederek milli birliğimize, bütünlüğümüze, ortak geleceğimize göz dikmesine izin vermeyeceğiz. Alevi kardeşlerimizi İslam’dan, ülkemizden ve milletimizden koparmayı amaçlayan fitne tüccarlarının kirli oyunlarına başta bay bay Kemal olmak üzere kimseyi alet ettirmeyeceğiz. CHP ve ittifakı içindeki yerli ve milli hassasiyete sahip tüm vatandaşlarımızın da bu mücadelemizde bizim yanımızda yer alacağından şüphe duymuyorum.
Terör örgütleriyle, darbeyle, sosyal kaosla, siyasi ve ekonomik tuzaklarla dize getiremedikleri Türkiye’yi Suriyelileştirerek çökertme hesaplarını hep beraber bozacağız. Milletimizin tarihten gelen zenginliğinin birer rengi olarak kabul ettiğimiz etnik ve mezhebi farklılıkları istismara yeltenen her beyanı, her tutumu böyle görüyoruz, inşallah böyle de görmeye devam edeceğiz.
Bunun için gelin yıllardır dilimizden düşürmediğimiz milli ahdimizi hep beraber en yüksek sesle tekrarlayalım. Hazır mıyız?
Tek millet… Tek bayrak… Tek vatan… Tek devlet…
Bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, kardeş olacağız, hep birlikte Türkiye olacağız.
Kimse milletimizin birliğine, bayrağımızın sembolü olduğu istiklalimize, vatanımızın bütünlüğüne, devletimizin tekliğine göz dikemez. İnşallah 14 Mayıs’ta milletimizle birlikte bu hakikati 7’li masaya da, 7 düvele de bir kez daha ispatlayacağız.
Rabbim hepinizden razı olsun.
Açılışını yaptığımız Akyazı Spor Kompleksimizin şehrimize hayırlı olmasını diliyorum.
Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Kalın sağlıcakla.