Sevgili Kahramanmaraşlılar,
Değerli Kardeşlerim,
Ede’ler,
Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Ramazan Bayramınızı tebrik ediyorum. Yaşadığımız 6 Şubat depremleri sebebiyle bu yıl Ramazan ayını ve bayramı buruk bir şekilde yaşadık. Bu felaketlerde hayatını kaybeden 50 binin üzerindeki vatandaşımızı bir kez daha Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyorum. Rabbimden ülkemizi ve milletimizi bir daha böyle ağır imtihanlara maruz bırakmasın diyorum.
Depremin ardından arama-kurtarma faaliyetleriyle, acil yardım ve geçici barına ihtiyaçlarının karşılanmasıyla, enkaz kaldırma ve kalıcı konutların inşasıyla geceli-gündüzlü bir çalışma yürüttük. Çok geniş bir yıkım alanına ve ağır kayıplara rağmen hamdolsun bu yükün altında kalmadık. Asrın felaketini devlet ve millet olarak sergilediğimiz asrın dayanışmasıyla göğüsledik. Şu anda yaklaşık 3,5 milyon insanımızı geçici barınma merkezlerinde, kamu tesislerinde ve yurtlarda tüm ihtiyaçlarını karşılayarak misafir ediyoruz.
Yapılan tespitler ışığında deprem bölgesindeki şehirlerimizi 650 bin yeni konut ve köy evi yaparak ayağa kaldırmayı planlıyoruz. Henüz depremin ikinci haftasında kalıcı konutların inşasına başladık. Depremin 75. gününde 105 binin üzerinde kalıcı konutun yapım sürecine start verdik, bunların yaklaşık yarısının da temelini attık. Hatta bugün inşası tamamlanan köy evlerinden bazılarının hak sahiplerine anahtarlarını teslim ettik. Bundan sonraki her gün, her hafta, her ay bu şekilde devam edeceğiz. Önümüzdeki yılın bu vakitlerine kadar inşallah 319 bin konut ve köy evini depremzedelerimizin hizmetine sunmuş olacağız.
Sakın bizi deprem turistleriyle karıştırmayın ha. Cumhur İttifakı zillet ittifakına benzemez Cumhur İttifakı ne derse onu yapar. Deprem bölgesine gelerek sadece görüntü veren, şov yapan, sonra da bir daha dönüp buraya bakmayan deprem turistlerini sizler zaten iyi biliyorsunuz. Bizler buraya hem acıları paylaşmayı, hem acıları sarmaya çalışıyoruz. Yapılan her işi adım adım takip ediyor, sizlerin aktardığı ve kendi gördüğümüz aksaklıkları, eksiklikleri anında düzeltiyoruz. Esasen deprem bölgesinde sadece konut yapmıyoruz, burada asıl yaptığımız şey, iş yerleriyle, altyapısıyla, tarihi ve kültürel dokusunu koruyarak adeta yeni şehirler kurmaktır.
Türkiye’nin tarihi bir seçim arifesinde olduğu bir dönemde biz önceliğimizi depremzedelerimizin yaralarının sarılmasına vermekten asla vazgeçmedik, vazgeçmeyeceğiz. Türkiye yüzyılı vizyonumuzun ilk maddesine de bunu yerleştirdik.
Ülkemizi afetlere karşı dirençli hale getirecek çalışmaları illerimizin tamamına yayıyoruz. Geçtiğimiz günlerde İstanbul’da dönüşüm ve rezerv alan projesi olarak çok sayıda konutun ve dükkanın teslimini yaptık, temelini attık. Deprem bölgesi şehirlerini ihya ederken, İstanbul’dan başlayarak diğer şehirlerimizi hızla depreme karşı dayanaklı hale getirmek için yeni destek programının müjdesini de milletimizle paylaştık. Buna göre, riskli yapısını dönüştürmek isteyen vatandaşlarımıza maliyetin yarısını devlet olarak biz vereceğiz. Konutun büyüklüğüne göre 750 bin lirayla 900 bin lira arasında değişen bu hibe desteğinin kalan yarısı için de çok uygun şartlarda kredi imkanı sağlayacağız. Amacımız, İstanbul’da bir yıl içinde 300 bin konutun, 5 yılsonunda da 1,5 milyon konutun dönüşümünü tamamlamadık. Avrupa ve Asya yakasındaki rezerv alanların belirlenmesinden yerinde dönüşüme kadar tüm planlarımızı buna göre yaptık.
Deprem bölgesindeki inşaatların da 1 yıl içinde söz verdiğimiz şekilde tesliminin gerçekleşmesiyle Türkiye’yi afetlere karşı dirençli hale getirme hedefimize büyük ölçüde yaklaşmış olacağız. Türkiye yüzyılı yolunda hiçbir engel tanımadan eksikleri tamamlayarak, hataları düzelterek hedeflerimizi birer birer gerçekleştireceğiz. Bunun için, 14 Mayıs’ta, durmak yok, yola devam diyor muyuz? Doğru adımlarla yola devam diyor muyuz? Türkiye yüzyılı için yarın değil, hemen şimdi diyor muyuz?) Maraş bizimle oldukça Allah’ın izniyle Türkiye yüzyılı şafağının doğuşunun önüne kimse geçemez.
Değerli Kardeşlerim,
Milletimize hizmetlerimizi, müjdelerimi sadece afetlerle mücadeleyle sınırlı tutmuyoruz. Biliyorsunuz, dün ne oldu? Karadeniz gazının keşfi ve kullanıma sokulmasıyla ülkemiz enerji bağımsızlığı yönünde tarihi bir ilerleme kaydetti. Vatandaşlarımıza bu büyük devrimin sadece gururunu yaşatmakla kalmayıp somut neticelerini günlük hayatına da yansıtmak için önemli bir karar aldık, dedi ki, bir ay boyunca konutlarda kullanılan gazın tamamı, bir yıl boyunca da mutfak ve su ısıtma amaçlı kısmı ücretsiz olacak. Ama bay bay Kemal buna inanmadı, bay bay Kemal’in yanındakiler inanmadı. Hele hele yavrucuklar var yanında, onlar da dediler ki, hani Karadeniz gazı, nerede, ne zaman çıkacak? Ya gözünüz var, kör müsünüz, işte doğal gaz yanıyor. Ama bunların gözleri var görmez, kulakları var duymaz, kalpleri var mühürlü. Öyleyse benim milletim görüyor ya yeter. Milletimizin bu sevincini paylaşmaya bile yanaşmayıp yapılan hizmete çamur atmaya kalkanları kendi kin ve nefret çukurlarında debelenmeye bırakıyoruz.
Birileri varsın Londra tefecilerinin kapasında 300 milyar dolansın, bunların buralardan böyle bir para getireceğine inanıyor musunuz? 14 Mayıs’ta bunlara bunun hesabını sormaya var mısınız? Bunlara biz bu milletin kaderini yalancıların, tefecilerin eline bırakmayız demeye var mısınız?
Kardeşlerim,
Biz sadece Karadeniz gazıyla ülkemize değerli 500 milyar dolar ile 1 trilyon dolar arasında hesap edilen yerli, milli, anamızın ak sütü gibi helal bir kaynağı kazandırdık. Şimdi Gabar’dan da çıkıyor, ama onlar buna da inanmazlar. Gabar’dan elhamdülillah rezerv 1 milyar doları aşkın çıkıyor. Biz ülkemizin ve devletimizin imkanlarını büyüttükçe, milletimizin refahını, huzurunu güvenliğini güçlendirmeye devam edeceğiz. Ne diyoruz biz? Durmak yok... Durmak yok... Durmak yok...
Bu anlayışla Karadeniz gazını ülkemize kazandırırken yeni bir adım daha atıyoruz, kaynağını Karadeniz gazı ve kendi ürettiğimiz petrolden alacak bir de şimdi, aile ve gençlik bankası kuruyoruz. Ailenin taşıyıcısı olan ev kadınlarımızın emekliliğine buradan destek vereceğiz. Gördüğünüz gibi kaynağı söylüyorum ve bu kaynaktan çıkanın da nereye gideceğini de söylüyorum. Ne diyoruz? Aile ve gençlik bankası, öyle laf ola beri gele yok. Bunun benzerini bu kardeşiniz nerede gördü? Norveç’te gördü. Norveç petrolünün belli bir kısmını gençler için rezerv ediyor ve o başka bir şey için kullanılmıyor ve buradan elde edilen imkânı gençlik için bunlar kullanıyorlar. Biz de inşallah Karadeniz gazının, Gabar’ın belli bir oranını kimler için kullanacağız? Aile ve gençler için kullanacağız. Gençliğimizin eğitimine, istihdamına, evlenmesine buradan katkı sağlayacağız. Bir başka ifadeyle, geleceğimize güvenle bakmamızı sağlayacak aile ve gençlik politikalarını buradan finanse edeceğiz. Terör örgütlerine göz kırparak, sapkın akımları arkalarına alarak ülkenin kazanımlarına fütursuzca saldırarak Türkiye’yi çökertmek isteyenler, emin olun bundan da rahatsız olacaklar. Her konuda olduğu gibi bu hususta da kimin ne dediğine değil, milletimizin ne istediğine, milletimizin bize hangi istikameti gösterdiğine bakacağız. Siz her şeye layıksınız evvel Allah.
Bunlar LGBT’ci, öyle mi? Biz LGBT’nin karşısındayız, MHP LGBT’nin karşısında, Cumhur İttifakı olarak biz LGBT’nin karşısındayız, çünkü biz ailenin kutsiyetine inanıyoruz, ailelerimize leke sürdürmeyeceğiz. Varsın olanlar LGBT’ci olmaya devam etsinler, CHP’si de olsun, İP’i de olsun, öbür tarafta HDP’si de olsun, kim olursa olsun, biz kendimize bakacağız. Çünkü milletleri millet yapan güçlü ailelerdir ve bu güçlü ailelerin içinde LGBT olmaz.
Gençler; dikkat ederseniz her iyi ve güzel gelişmeyi değersizleştirmek için çırpınan bir kesim var, bunlar kuduruyor. Mesela İHA, SİHA yapıyoruz… İşte şu anda bu gördüğünüz bütün konteynerler, evet, AFAD’a Baykar tarafından teslim edildi, kendilerinden Allah razı olsun. TCG Anadolu gemisini denize indiriyoruz, Kızılelma’yı gökyüzüne çıkartıyoruz, bunlar hemen tezvirata başlıyor. Neymiş, savunma sanayi ürünleri karın mı doyururmuş? Bunların dünyadan haberi yok. Savunma sanayi alanındaki her bir gelişme aynı zamanda Türkiye’nin milli teknoloji hamlesinde attığı yeni bir adımdır. Teknolojide ilerlemek demek, tasarımından üretimine tüm safhalarında gençlerimizin birikimlerinin ve enerjilerinin değerlendirilmesi demektir. Türkiye’nin gençleri, şu gençler var ya şu gençler, bunlar tasarladıkça, ürettikçe, katma değer oluşturdukça milletimizin ve devletimizin kazancı da artacaktır. Başkaları yaptığında hayranlıkla seyrettikleri teknolojik gelişmelerin altında kendi ülkemizin, kendi insanımızın imzasının olmasından rahatsızlık duyanların gerisindeki haletiruhiyeyi ve siluetleri sizler iyi biliyorsunuz.
PKK’sından FETÖ’süne terör örgütleriyle pazarlık yapınca, elbette bunlardan rahatsız olurlar. Küresel emperyalizmin temsilcisi kurumlara sözler verince, elbette bunlardan rahatsız olurlar. Dikkat ederseniz, bu karanlık pazarlıklarını gizlemek için durduk yere etnik köken tartışması açıyorlar, durduk yere mezhep tartışması açıyorlar, durduk yere yalan ve iftira mahsulü kampanyalar başlatıyorlar. Halbuki bu ülkede kimse kimseye kökenini de, mezhebini de sormaz. Bugüne kadar Erdoğan’ın ağzından böyle bir şey duydunuz mu? Yani Ana Muhalefetin başındaki zat hangi mezhepten olursa olsun, bizi hiç düşündürmez, saygı duyarız. Ama bunu kalkıp istismar vasıtası yapmak, bir mutfak pozisyonu içerisinde bunu anlatmanın ne anlamı var.
Seccade nedir, secde nedir bilmeyenlerin, ağızlarından çıkanlardan bihaber olanların seçim öncesi havayı bozmak için başlattıkları bu istismar siyaseti ülkemizde zemin tutmaz. Sen seccadeye ayakkabınla basabilirsin, kıblesi Kâbe olmayanın seccadesi de bu şekilde olur. İnşallah, bize de bir seccade hediye ettiler, dedik ki, inşallah bu seccadeyi biz 15 Mayıs’ta şükür secdesinde kullanacağız.
Çünkü Türkiye fotoğrafı, 85 milyonun tüm renkleriyle ortaya çıkan bir zenginliktir. Ülkemiz siyasetinin değerlerin istismarıyla yönlendirildiği dönemler geride kaldı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün isminin arkasına sığınarak bu ülkeye faşizmin en ilkel şeklini dayatanların devri kapanalı çok oldu. Kahramanmaraş sadece depremin fay hatlarının değil, geçmişte siyasi ve sosyal fay hatlarında yapılan tahriklerin de acısını çekmiş bir şehrimizdir. Şimdi birileri tekrar eski Türkiye’nin diğer tüm hastalıkları gibi bu konuları da kaşımanın, kanatmanın, insanları birbirine düşman etmenin peşinde. Ne kadar uğraşırlarsa uğraşsınlar, inşallah buna da izin vermeyeceğiz.
Kardeşlerim,
Türkiye’nin 21 yıllık emeğinin mahsulü olan demokrasi ve kalkınma kazanımlarına el uzatılmasına göz yummayacağız. Ülkenin ve milletin geleceğine teminat olan, şöyle bir ellerinizi kaldırın bakalım, gür sedayla olsun.
Tek millet… Tek bayrak… Tek vatan… Tek devlet…
Bir olacağız… İri olacağız… Diri olacağız… Kardeş olacağız… Hep birlikte Türkiye olacağız ve böylece de bu oyunların üstesinden geleceğiz.
Milletimizle birlikte bu terör örgütlerini Cudi’de mağaralara gömdük mü? Gabar’da gömdük mü? Tendürek’te gömdük mü? Beslerderesi’nde gömdük mü? Hiç endişeniz olmasın, bundan sonra da bu terör örgütlerini gömmeye devam edeceğiz.
Asıl bunların rahatsızlığı nereden? Şimdi Kandil bunlara destek veriyormuş, hale bak. Kandil’den terörist başları bay bay Kemal’e destek veriyor, biz diyorlar bay bay Kemal’in yanındayız. Ne kadar güzel, iyi ki bunu söylüyorlar. Benim milletim de bu teröristlerin destek verdiği bir CHP’ye, bir İP’e, bir HDP’ye ben inanıyorum ki destek vermeyecektir. Diğerlerini zaten saymaya gerek var mı? Yok. Ama biz hep birlikte Cumhur İttifakı’na şöyle sapsağlam yanında yer alırsak, dimdik durursak, 14 Mayıs inanıyorum ki bizim zaferimizle neticelenecektir.
Bu terör örgütleri ve emperyalist kan emiciler destekli tek parti faşizmi artığı zihniyeti hep beraber sandığa gömmeye var mıyız? Maraş’ın her mücadelemizde olduğu gibi 14 Mayıs’ta da en güçlü şekilde bizim yanımızda yer alacağından şüphe etmiyorum. Bu duygularla bir kez daha Ramazan Bayramınızı tebrik ediyorum. İnşa halinde bulunan, teslim edilen ve edilecek olan konutların hak sahiplerine hayırlı olmasını diliyorum.
Sevginiz, coşkunuz, ahde vefanız, kadirşinaslığınız, metanetiniz için her birinize şükranlarımı sunuyorum. Geciktik kusura bakmayın, hakkınızı helal edin. Ve yine söylüyorum, durmak yok... Durmak yok... Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, Allah’a emanet ediyorum.
Kalın sağlıcakla.