Hatay Samandağ Afet Koordinasyon Merkezi’nde Yaptıkları Konuşma

12.03.2023

Sevgili Samandağlılar,

Değerli Kardeşlerim,

Sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Ülke olarak 6 Şubat tarihinde yaşadığımız, daha sonrasında da binlerce sarsıntıyla devam eden depremler için sizlere geçmiş olsun diyorum.

Depremde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı diliyorum, şöyle bir de gelin ruhlarına birer Fatiha okuyalım diyorum.

Geniş bir alanda etkisi hissedilen bu afetin en çok yakıma ve can kaybına yol açtığı şehrimiz Hatay’dır. Antakya’dan Samandağ’a kadar pek çok ilçemizi derinden sarsan afetin boyutlarını anlatmaya kelimeler kafi gelmiyor. Asrın felaketi olarak tanımlanan bu depremin aynı zamanda zorlu kış şartlarının hüküm sürdüğü günlerde olması, sıkıntılarımızı daha da artırdı.

Pisti zarar gören Hatay Havalimanı’nın uçuşa kapanması, yolların hasar görmesi, ilk günlerde haberleşmenin güçlükle yapılabilmesi ilave sorunlar olarak karşımıza çıktı. Buna rağmen devlet ve millet olarak afetin ilk anından itibaren Hatay’a ve tüm deprem bölgesine ulaşmak için canla-başla gayret ettik. Şehirdeki kamu görevlilerimizden çalışabilecek durumda olanlar zaten hemen işlerinin başına koştular. Diğer yerlerden buraya ulaşmak için yola çıkan ekiplerimiz de epeyce bir mücadelenin ardından birer-ikişer Hatay’a geldiler.

Yıkılan bina sayısının fazla, arama-kurtarma personeli sayısının sınırlı olması sebebiyle, ekiplerimiz adeta vakitle yarışarak müdahaleleri yürüttü. AFAD’dan madencilerimize, belediyelerimizden sivil toplum kuruluşlarına kadar kendi personelimiz ve uluslararası ekiplerle dünyada eşi benzeri görülmemiş bir arama-kurtarma sayısı olan 35 bin kişiye ulaştık. Bu ekiplerin yarısı Hatay’da da görev yaptı. Diğer destek personelleriyle 271 bin görevli deprem bölgesinde çalıştı. Gönüllüler ve sivil toplum kuruluşları mensuplarıyla yaklaşık yarım milyon insanımız depremzedelerimizin yardımına koştu.

Depremde yıkılan her yerleşim yerini 3’er, 5’şer belediyemize adeta zimmetleyerek, onların altyapılarını ve güçlerini burada değerlendirdik. Ülkemizin dört bir yanından ihtiyaç duyulan tüm aracı-gereceği, cihazı da bölgeye getirdik. Ancak, tüm çabalara rağmen ilk günlerde vaktinde yetişemediğimiz yerler oldu. Afet bölgesinin genişliğine ve yıkımın büyüklüğüne rağmen devletin ve milletin imkanlarının tamamının deprem bölgesi için seferber edildiğinden kimse şüphe etmesin. Askerimizi, polisimizi, jandarmamızı, sağlıkçılarımızı, eğitimcilerimizi, ilgili tüm kurumlarımızın personelini, uçağından helikopterine ve gemisine kadar tüm araçlarımızı depremzedelerimiz için harekete geçirdik. Milletimiz, 85 milyon, buradaki kardeşleri için tek yürek oldu. Tüm bunları en iyi deprem bölgesindeki 11 şehirde yaşayan 14 milyon insanımız gayet iyi biliyor.

Vefat sayısının 48 bini bulduğu, yaralıların 115 bini aştığı, 50 bin binanın yıkıldığı böyle bir felaket karşısında Türkiye’den daha hızlı refleks verecek bir ülke yoktur. Bunu ülkemize gelen yabancıların bizzat kendileri söylüyor. Üstelik yürütülen arama-kurtarma ve yardım çalışmaları ardı arkası kesilmeyen, bir kısmı da müstakil deprem büyüklüğünde olan sarsıntılar eşliğinde yapıldı.

Fedakârca ve kahramanca yapılan bu çalışmalarda yer alan tüm kamu personelini, gönüllüleri, sivil toplum mensuplarını, uluslararası ekipleri şahsım, milletim adına tebrik ediyorum.

Çalışmaların düzene girmesiyle birlikte önce arama-kurtarma faaliyetleri, ardından enkaz kaldırma çalışmaları hızlandı. Bu arada kalıcı barınma merkezlerinin, acil gıda ve giyim ihtiyaçlarının temini için gereken mekanizmalar kuruldu ve işler hale getirildi. Milletimizin ülkenin dört bir yanından adeta yağdırdığı yardım malzemeleri belirli bir düzen içinde depremzedelere ulaştırılmaya başlandı. Çadırlardan yurtlara, okullardan otellere diğer bölgelere gideceklere sağlanan kolaylıklardan konteyner kentlere kadar eldeki her imkân değerlendirildi.

Artçı sarsıntıların sürmesi, ister istemez evleri sağlam veya az hasarlı vatandaşlarımızı da huzursuz ettiği için bölge dışına epeyce bir gidiş yaşandı. Köyü olanlar köyüne, diğer yerlerde akrabası, eşi-dostu olan onların yanına, talep edenler devletin sağladığı barınma merkezlerine giderek, deprem fırtınasının dinmesini bekledi.

Tabii biz bu arada kalıcı konutların inşası için hemen kolları sıvadık. Yer tespiti yapılan, zemin ve etüt çalışmaları biten yerlerde süratle temelleri atıp işe başladık. Orta hasarlıların da dahil edilmesiyle yaklaşık 650 bin konut ihtiyacımızın olduğunu gördük. Acil ihtiyaç olan 244 bin konutun ve 75 bin köy evinin inşasını bir yıl içinde bitirecek bir planlamayla yolumuza devam ediyoruz. Samandağ’da inşa edeceğimiz konut sayısı 17 bin 331’dir. İnsanlarımızın tamamını sağlam, güvenli, huzurlu konutlara kavuşturana kadar inşa ve ihya faaliyetlerini sürdüreceğiz.

Geçmişte bu konuda yaşadığımız zorlukların bir daha tekerrür etmemesi için gereken adımları da ilk fırsatta atacağız. Tüm bu çalışmalarda depremde en çok yıkıma ve can kaybına uğrayan Hatay ve ilçeleri önceliklerimizin en başında yer alacaktır.

Kardeşlerim,

Afetler aynı zamanda milletlerin birliğini, beraberliğini, kardeşliğini, dayanışmasını, kabiliyetini, dirayetini test ettiği sınamalardır. Hamdolsun, Türkiye 6 Şubat depremlerinin sınamasından anlının akıyla çıkmıştır. Her dönemde görülebilecek birkaç küçük hadise, kötü ses, provokasyon girişimi dışında kalplerimizi de, ellerimizi de birleştirerek, yaşadığımız felaketin yaralarını sardık, yönümüzü tekrar ortak geleceğimize döndük. Güçlü bir devletin kıvançta ve tasada ortaklaşabilen bir milletin önemi böyle dönemlerde daha iyi anlaşılıyor. Bunun için ilk asrını geride bıraktığımız Türkiye Cumhuriyeti Devletimizin bize sunduğu güven, huzur ve refah çatısına daha sıkı sahip çıkmalıyız.

Yaşadığımız onca felakete ve saldırıya rağmen geleceğimize umutla bakmamız için sayısız sebebimiz var. Buna karşılık bizi farklılıklarımız üzerinden birbirimize düşürmek isteyenler de her zamankinden daha büyük bir hırsla üzerimize geliyor. Milletçe bin yıllık kardeşliğimizden aldığımız güçle bu tuzakların hepsini bozacak dirayete hamdolsun sahibiz. Coğrafyamızda asırlardır oynanan oyunları artık çöpe atma, kendi oyunumuzu yazma, yönetme ve sergileme vakti gelmiştir.

Cumhuriyetimizin yeni asrını, hayallerimizin peşinde giderek, kendi vizyonumuzu inşa ederek, kendi programlarımızı uygulayarak, Türkiye yüzyılı haline getirmekte kararlıyız. Evlatlarımıza bırakacağımız en büyük miras işte bu olacaktır.

Küresel krizleri fırsata dönüştürme yolunda attığımız adımlardan en küçük bir tavsamaya izin vermeden inşallah bu mücadeleyi sizlerle birlikte zafere ulaştıracağız. Türkiye’nin büyümesi, güçlenmesi, kalkınması, zenginleşmesi, kendi vatandaşlarıyla birlikte bölgesindeki herkesin de yararınadır.  Bize dualarıyla destek veren kardeşlerimizin ihtiyaç duydukları her zaman yanlarında olmayı sürdüreceğiz.

Bu duygularla Rabbim ülkemizi her türlü kazadan, beladan, afetten, husumetten korusun diyorum. Sizleri bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum, kalın sağlıcakla.

Bu arada az önce bir kardeşimin burada Karaçay Barajı’nın tamamlanmasıyla ilgili bir talebi oldu. Karaçay Barajı’yla ilgili gerekli talimatı da döner dönmez özellikle de Devlet Su İşleri’nden Sorumlu Bakanıma Vahit Beye tekrar vereceğim, inşallah sonu hayrolur.

Sağ olun, var olun.