Diyarbakır Deprem Bölgesi’nde Yaptıkları Konuşma

11.02.2023

Sevgili Diyarbakırlılar,

Değerli Kardeşlerim,

Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Öncelikle Diyarbakır’la birlikte depremden etkilenen tüm şehirlerimize tekrar geçmiş olsun diyorum.

Pazartesi günü yaşadığımız 7,7 ardından 7,6 şiddetindeki deprem felaketinden etkilenen illerimizden bir tanesi de malum Diyarbakır’dı. Bu depremler ülkemizin yakın hafızasındaki en büyük felaket olan 1999 depreminden 3 kat daha büyük, 3 kat daha yıkıcı. Yine 1939 Erzincan depreminden de çok daha geniş bir alanda ve çok daha yıkıcı bir afet olarak hesaplanmaktadır. Büyüklükleri 7’nin üzerinde olan 1943 Çankırı, 1953 Çanakkale, 1944 Gerede, 1966 Varto, 1967 Mudurnu, 1970 Gediz, 1976 Muradiye depremlerini de bu depremin yıkıcılığıyla mukayese etmek mümkün değildir. Ardı ardına meydana gelen bu iki depremin kendileri bir yana artçıları dahi ülkemiz deprem envanterinde oldukça üst sıralarda yer alacak seviyededir. Şehirlerimize yaptığımız ziyaretlerde gördüklerimiz ve dinlediklerimiz Türkiye’nin nasıl büyük bir felaketle karşı karşıya olduğunun ispatıdır. Dünyanın önde gelen bilim insanları da ülkemizin yaşadığı depremin büyüklüğü ve yıkıcılığı konusunda hemfikirdir.

Asrın felaketi olarak nitelenen bu deprem neredeyse bin kilometrelik bir alanda hissedilmesine rağmen, asıl 500 kilometrelik bir alanda yıkıma yol açmıştır. Depremin yıkıma yol açtığı şehirlerimiz 13,5 milyon insanımıza ev sahipliği yapıyor. Sarsıntıların hissedildiği, dolayısıyla insanlarımızın deprem tedirginliği yaşadığı mücavir şehirlerle birlikte bu rakam 20 milyona yaklaşıyor. Fay hatlarına yakın bölgelerdeki yerleşim yerlerimizin kimi yerlerinde neredeyse taş üstünde taş kalmadı desek yeridir. Arazilerde oluşan devasa yarıklar karayollarını ve demiryollarını ince bir tel gibi büküp bırakan kaymalar, depremin şiddetinin de işaretleridir.

İkinci deprem gündüz yaşanması sebebiyle nispeten daha az can kaybına yol açtı, ama ilk depremdeki hasarlı binaları tümden yıkarak hasarın ciddi şekilde artmasına yol açmıştır. Yıkılan binaların yanı sıra, sayılarını yüz binlerle ifade edebileceğimiz binada hasarları sebebiyle oturulamaz hale gelmiştir.

Şu ana kadar deprem bölgesindeki toplam can kaybı 21 bin 43’e ulaşmıştır. Ayrıca, 80 bin 97 insanımız da yaralı olarak kurtarılmıştır. Bu depremde maalesef Diyarbakır’da 7’si tamamen yıkık 320’ye yakın bina kullanılamaz hale gelmiş, 255 kardeşimiz vefat etmiş, 901 kardeşimiz yaralı olarak hastaneye kaldırılmıştır. Deprem bölgesinin tamamında hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, ailelerine, sevenlerine ve yakınlarına sabr-ı cemil diliyorum. Yaralılarımızın her birine acil şifalar niyaz ediyorum.

Şehirlerimizin bir kısmında arama-kurtarma faaliyetleri tamamlandı, bir kısmında ise çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Çalışmaların sonlandırıldığı bölgelerdeki ekipleri yıkımın daha ağır olduğu Kahramanmaraş, Hatay ve Adıyaman illerimize aktarıyoruz.

Çarşamba günü Kahramanmaraş ve Hatay’ı, dün Adıyaman’ı yerinde gördük, aksaklıkları tespit edip gereken talimatları verdik. İnşallah buralardaki çalışmaları da hızla bitirerek ölü veya diri enkaz altında hiçbir vatandaşımızı bırakmayacağız. Ardından da hızla enkaz kaldırma ve yeniden inşa faaliyetlerine başlayacağız. Yüzbinlerce konutu altyapısı ve üstyapısıyla yeniden inşa edecek, daha doğrusu depremde büyük yıkıma uğrayan şehirlerimizi yeni baştan kuracak planlamaları yapıyoruz. Birkaç haftaya kadar da somut adımları atmaya başlayacağız. Daha evvel Van, Elazığ, Malatya ve İzmir’deki depremlerde Kastamonu, Bartın, Sinop, Giresun şehirlerimizde yaşanan sel felaketlerinde, Antalya ve Muğla’da yaşanan yangınlarda, velhasıl tüm felaketlerde nasıl insanımızın yanında olduysak inşallah buralardaki yaraları da kısa sürede halledeceğiz. Bir yıl inşallah ben süre bekliyorum, bir yıl içerisinde inşa ve ihya çalışmalarını halledeceğiz. Az önce saydığım illerde deprem ve sel felaketlerinde nasıl bu işleri başardıysak, inşallah Diyarbakır’da da, diğer dokuz vilayetimizde de bunları başaracağız.

Devletimizin tüm imkânlarını seferber etmiş durumdayız. Sadece Hazine Maliye’den bu işler için 100 milyar ayırmış durumdayız. Bize güvenin, bize inanın, biz vatandaşımızı darda, yoklukta, sokakta bırakmadık ve bırakmayız. AFAD’ımızla, Kızılay’ımızla, belediyelerimizle, sivil toplumumuzla, gönüllülerimizle topyekûn deprem seferberliği içindeyiz. Hâlihazırda yurt dışından gelen ekiplerle birlikte 160 bin personel 10 ilimizde bilfiil çalışılıyor. Kurumlarımız ve hayırseverlerimiz seyyar mutfak ve aşevleri vasıtasıyla depremzedeler ile yardım ekiplerimize sıcak yemek sağlıyor. Askerimiz, polisimiz, jandarmamız güvenliği sağlama yanında yardımların etkin bir şekilde dağıtılması için de canla başla çalışıyor.

Maalesef bazı odaklar, siyasi parti olabilir, STK’lar olabilir, ahlaksızca, edepsizce bu birlik beraberliğin tavan yapması gereken bir dönemde bile hâlâ bunlar saldırının peşinde. An, birlik olma anıdır, beraberlik içerisinde olma zamanıdır. Ve bugüne kadar birçok deprem, sel, yangın felaketlerini nasıl başardıysak, hallettiysek Allah’ın izniyle bugün de bunları halletme iradesine bu iktidar sahiptir, hiç endişeniz olmasın.

Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, diğer güvenlik birimlerimize ait gemiler, uçaklar, helikopterler, insansız hava araçları, ülkemizin dört bir yanından on binlerce iş makinesi bölgede faaliyet yürütüyor. Farklı sorumluluk alanlarına rağmen tüm kamu kurumlarımızdan binlerce personel büyük bir fedakârlıkla bölgede insanımıza hizmet ediyor. Soğuğa, ayaza, uykusuzluğa ve daha pek çok zorluğa rağmen cansiperane bir şekilde gayret gösteren tüm ekiplerimize, gönüllerimize teşekkür ediyorum. Reklam, şöhret, çıkar veya gündem olma peşinde koşmayan o gizli kahramanların hakkını ödeyemeyeceğimizi çok iyi biliyoruz. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak Rabbim hepsinden razı olsun diyorum.

Bu zor günlerimizde arama-kurtarma ekiplerini göndermek suretiyle milletimizle dayanışma sergileyen tüm dost ve kardeş ülkelere de şükranlarımı sunuyorum.

Kardeşlerim,

Acımız ne kadar büyük olursa olsun, devlet-millet sırt sırta vererek bütün bu sıkıntıların üstesinden geleceğimize yürekten inanıyorum. Artık her şehrimizin uygun yerlerinde yaygınlaşan çadır kentlerimizin yanı sıra konteyner ve prefabrik yapılardan oluşan barınma merkezlerinin kurulumuna ayrıca başladık. Diğer illerimize gitmek isteyen depremzedeleri belli bir plan dahilinde otellere, yurtlara ve kamu misafirhanelerine yerleştiriyoruz.

Bugün buradan bir şeyi daha açıklıyorum, o da şu: Üniversitelerimizin tamamının Kredi Yurtlar Kurumu’na ait yurtlarını bu işler için kullanacağız, zira yaz mevsimine kadar üniversitelerimizi şu anda bir defa tatil ediyoruz, tamamen uzaktan eğitimle yoluna devam edecekler. Ve üniversitelerimizi bu noktada tadil ederek Kredi Yurtlar Kurumu’nun yurtlarını inşallah misafirhane gibi kullanacağız.

İki gün önce Osmaniye’deydim, 2 bin 200 kişilik yurt binası pırıl pırıl ve Osmaniye’deki bütün vatandaşlarımızı, depremzedelerimizi o yurtta ağırladılar, yeme-içme, her şey orada ve ben oradaki vatandaşlarımın mutluluğuna şahit oldum. Burada da şu anda 6 bin 663 kapasite var. Şimdi buradaki yurtlarımıza da aynı şekilde almaya başlayıp böylece çadırlardan da buralara transfer etmiş olacağız.

Diğer illerimize gitmek isteyen depremzedeleri belli bir plan dahilinde otellere, yurtlara ve kamu misafirhanelerine yerleştiriyoruz. Bu tür yerler ve konteyner kentler dışında ev kiralayarak barınmayı tercih edecek vatandaşlarımıza taşınma ve kira yardımına da ayrıca başlıyoruz.

Türk Hava Yollarımız, deprem bölgesine giden ekiplerin ve oralardan da diğer illerimize ulaşmak isteyen vatandaşlarımızın intikallerini yine belirli bir sistem dahilinde ücretsiz olarak gerçekleştiriyor.

Deprem bölgesinde ikamet eden veya deprem bölgesi illerinin nüfusuna kayıtlı 13 binin üzerindeki yükümlü askerimizin Mart ve Nisan celpleri de Mayıs’a ertelenmiştir. Yani 13 binin üzerindeki yükümlü askerimizin Mart ve Nisan celpleri Mayıs ayına ertelenmek suretiyle burada böyle bir ertelemeyi, ara vermeyi gerçekleştirmiş olduk.

Birincisi; bölgeye gönderilecek yardımların mutlaka AFAD birimleriyle irtibatlı şekilde toplanması ve nakledilmesidir. Ayni yardımlarda herhangi bir sıkıntımız söz konusu değildir, AFAD’ın koordinesinde bunlar gerçekleştirilmektedir. Aksi takdirde bu yardımların heba olup gitmesi tehlikesi ortaya çıkmaktadır.

İkincisi; depremzedelere nakli yardımda bulunmak isteyen vatandaşlarımızın bunu AFAD hesapları üzerinden gerçekleştirmelerinin en sağlıklı ve isabetli yöntem olduğudur. Maalesef böyle kara günlerde bile milletimizi dolandırmaya teşebbüs edecek kadar insanlıktan nasibini almamış alçaklar çıkabiliyor. İşte olağanüstü hal ilan ettik, Parlamentomuzdan da bu geçti mi? Geçti. Şimdi bu ne demektir? Artık bu tür atılacak adımlarda yağmalama veyahut da kaçırma, bu tür işleri yapanlar devletin o güvenli elinin sırtlarında olduğunu bilmeleri lazım.

Uluslararası camiadan da hem taziye mesajları hem de maddi-manevi destek teklifleri gelmeye devam ediyor.

Milletimizden devletine ve Hükümetine güvenmelerini istiyorum. Biz bu coğrafyadaki bin yıllık tarihinde nice badireyi atlatmış büyük bir milletiz. Biz işgal girişiminden darbe ve teröre kadar nice saldırının üstesinden gelmiş bir devletiz. Biz bir daha ayağa kalkamaz diyenleri defalarca hüsrana uğratmış bir ülkeyiz. Biz bugüne kadar milletine verdiği tüm taahhütleri yerine getirmiş, sözünün eri bir hükümetiz. İnşallah bu zor günleri de geride bırakacağız.

Bir kez daha Diyarbakırlı kardeşlerime geçmiş olsun dileklerimi ifade ediyorum ve 1 yıl içinde Allah'ın izniyle bu yıkılan konutları yeniden inşa ve ihyayı gerçekleştireceğiz.

Rabbim bizleri bir daha böyle imtihanlarla yüz yüze bırakmasın diyorum.

Teşekkür ediyorum.