Muğla Gençlik Buluşması’nda Yaptıkları Konuşma

14.01.2023

Sevgili Genç Kardeşlerim,

Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Sizlerin vasıtasıyla ülkemizin dört bir yanındaki tüm gençlerimize en kalbi selam ve sevgilerimi yolluyorum. Buradan bir kez daha turizmin, tabiatın ve güzelliklerin şehri Muğla’da bulunmaktan duyduğum bahtiyarlığı özellikle ifade etmek istiyorum.

Geçen hafta Volkswagen Arena’yı hıncahınç dolduran 10 bine yakın üniversiteli gençle bir aradaydık ve ÜniAK Programında bir araya gelmiştik. Bugün de siz Fethiyeli ve Muğlalı gençlerimizle hasbihal etmekten memnuniyet duyuyorum.

Tabii birkaç kelam ben edeceğim, ondan sonra da tabi bu kelam üzerine selam size yakışır. Her birinize aşkınız ve ahde vefanız için teşekkür ediyorum.

Rabbim birliğimizi, beraberliğimizi daim eylesin diyorum. Biz gençlerimizi Allah için seviyoruz, biz gençlerimize güveniyoruz. Sizlerin ışıldayan gözlerinizde Türkiye’nin aydınlık yarınlarını görüyoruz, onun için de size bizim verdiğimiz ad ne Z, ne Y değil TEKNOFEST gençliği. Sizi her alanda daha güçlü, daha müreffeh, özellikle küresel siyasette biz sizlerden çok farklı konumlar bekliyoruz. Ve kendinize inanın, kendinize güvenin, çünkü bu yüzyıl Türkiye’nin yüzyılı olacak.

Küresel siyasette Türkiye’nin yeri, konumu farklı. Siz zannediyor musunuz ki yani dünyada şunlar oluyor-bunlar oluyor, acaba bizim yerimiz en olacak. İşte Rusya-Ukrayna olayında Türkiye’nin konumunu gördünüz, öyle mi? Karadeniz tahıl koridorunda sorunu, problemi çözen hangi ülke oldu? Türkiye. Ama işimiz bitmedi. Herkes Rusya’ya saldırırken biz Rusya’ya saldırmadık, tam aksine Sayın Putin’le olan ilişkilerimizi daha önce nasılsa yine aynı şekilde koruduk, hatta hatta şöyle de güzel bir teklif yaptı: Dedi ki, ben tahılı bilabedel göndereyim. Biz de dedik ki; senin bilabedel göndereceğin tahılı biz de fabrikalarımızda una çeviririz ve senin de arzu ettiğin gibi fakir Afrika ülkelerine göndeririz. Şimdi hedefimiz ne? Fakir Afrika ülkelerine bu buğdayı una çevirip göndermek. Çünkü yüzde 44 Avrupa’ya gitmiş bugüne kadar, Afrika’ya yüzde 14 gibi bir oranda gönderilmiş. Şimdi biz bunu dengeleyip o fakir fukara, garip gureba Afrika ülkelerine de inşallah göndererek, onların beklentilerine en güzel cevabı biz vermiş olacağız.

Bütün bunlar bir taraftan yürürken, diğer taraftan da Türkiye’de biz yatırımlarımızı ne yapıyoruz, aynı şekilde devam ettiriyoruz, durmak yok yola devam. İşte dün, Cuma günü tarihi bir adım attık, sağ olsun Kültür Turizm Bakanımızın riyasetinde 36 bin metrekareyi geçen kullanım alanı, 51 bin metrekareyi bulan peyzaj alanı, toplamda 110 bin metrekareye ulaşan Rami Kışlası’nı İstanbul’umuzun bir numaralı kütüphanesi haline getirerek bunun açılış gururunu yaşadık.

Ve burada öğrencilerimiz çorbasını içecek, çayını, aynı şekilde kahvesini… Kahve de vereceksin değil mi Mehmet? Ondan sonra kek aynı şekilde, 24 saat ful mesai, ücret yok, bilabedel. Şimdi gençlerimiz 24 saat icabında evinde değil gelecek orada dersini çalışacak, arkadaşlarıyla icabında münazaralarını, münakaşalarını yapmak suretiyle ertesi günü veya imtihanlara hazırlanma fırsatını bulacaklar.

Oralar mezbelelikti mezbelelik, rezaletti rezalet. Çünkü orada ben çalıştım. Gıda Toptancıları Sitesi’ydi, orada çalıştım. Ve aynı zamanda top sahası vardı, orada futbol da oynadım. Bütün bunlarla beraber orayı çok iyi biliriz ve geçmiş bütün o video kayıtlarını falan da görmek, göstermek suretiyle nereden nereye; mesele bu. 

Eğer ülkemizi ayağa kaldıracaksak, ülkemize güzellikler kazandıracaksak, öyle mi? Ne yaptın, bunu ortaya ispatlaman lazım. İşte biz bunu ispatlayarak geleceğe yürüyoruz. Lafla bu işler olmuyor. Onun için de Rami Kışlası, o bölgede yaşayanların ki Süleyman kardeşim de o bölgede yaşamış bir insan olarak, oradaki okullarda okumuş bir insan olarak, hatta gençler orada şöyle bir 40-50 genç Anadolu Lisesi’nden yanımıza geldiler, onlarla biraz hasbihal ettik. Başkanım dediler, 5 dakikada biz okulumuzdan buraya geliyoruz. Ve böyle bir çekim alanının oluşmuş olması, bu Rami Kışlası’nın böyle bir duruma gelmiş olması, bir İstanbullu olarak, çünkü doğup büyüdüğüm o bölgede böyle bir hakikaten kütüphaneye kavuşmuş olmak bizim için bir iftihar vesilesi. Şimdi Ankara’da Millet Kütüphanesi, o ayrı bir iftihar vesilemiz. İstanbul’da da şimdi burası ayrı bir iftihar vesilemiz. İlk etapta inşallah şöyle 200 bin civarında kitapla başlayacağız, ama yetmez. Şimdi Kültür Turizm Bakanlığımıza ek bütçe ilave etmek suretiyle dünyanın değişik yerlerinden de kitaplar bu kütüphanemize alacağız ve kütüphanemizi uluslararası nitelikte de Türkçe yayınlarımızın yanında uluslararası değişik ülkelerin yayınlarını da oraya kazandırarak gerek ülkemizden akademisyenler, öğrenciler, gerekse yurt dışından da buraya birçok akademisyenlerin gelip ilgi duyacağı bir merkez haline getireceğiz. Tabii sadece kültür alanında değil, burslardan kredi ve yurtlara, hibe programlarından sportif faaliyetlere her alanda gençlerimizin yanındayız, yanında olacağız. İnşallah bundan sonra da göz aydınlığımız olan siz gençlerimizin hayallerini gerçeğe dönüştürmek için çalışmaya devam edeceğiz.

Biliyorsunuz bu yıl Cumhuriyetimizin 100. Yılı. Dolayısıyla bu 100. yaşını da farklı bir şekilde kutlamak üzere adımlarımızı atıyoruz. İşte bu eserler 100. yılımızı kutlamanın birer adıdır, markadır. Bir takvim değişikliğinin ötesinde anlamlara sahip 2023’ü her bakımdan en iyi şekilde değerlendirmenin gayreti içindeyiz. Türkiye yüzyılı vizyonumuz, işte bu irade ve gayretin vücut bulmuş halini temsil ediyor. Son 20 yılda hayata geçirdiğimiz demokrasi ve kalkınma atılımlarıyla adeta ilmek ilmek dokuyarak ülkemizi böyle bir dönüm noktasının eşiğine getirdik.

Altyapı eksiklerimiz vardı, büyük oranda bunları giderdik. Türkiye artık o geçmişteki altyapı sıkıntılarını yaşamıyor. Demokraside sorunlarımız vardı çözdük. Milli irade önünde engeller vardı, kaldırdık.

Güvenlikte sıkıntılarımız vardı hallettik. Yani Diyarbakır’ın halini düşünün, Van’ın halini düşünün, Hakkari’nin halini düşünün, o ne hale getirmişlerdi çukurlarla o illerimizi. Ama bunları büyük oranda ne yaptık, çözdük, hallettik. Artık gece 12’lerde, 1’lerde Diyarbakır’da benim vatandaşım sokağa çıkabiliyor, restoranlarda, kafeteryalarda artık gidip buluşabiliyorlar; bu hale geldik. Terör örgütleri ayağımıza bağ oluyordu, başlarını ezdik.

Tabii eğitimden sağlığa, adaletten emniyete, öbür tarafta ulaştırmadan enerjiye, tarımdan spora sosyal yardımlardan dış politikaya kadar her alanda Türkiye’nin çehresini değiştirdik. Ekonomik göstergelerin tamamında ülkemizi 20 yıl öncesinin tablosuyla kıyas dahi edilemeyecek seviyelere getirdik.

Sevgili Gençler,

Elbette bu meşakkatli süreçte zorlandığımız vakitler oldu. Kimi zaman ter döktük, kimi zaman ihanete uğradık, kimi zaman saldırılara maruz kaldık. Kendimiz bedel ödesek de, hamdolsun ne gençlerimizin, ne de milletimizin hiçbir ferdinin ayağına taş değmesine asla müsaade etmedik. İstiklal Şairimiz Mehmet Akif’in şu tavsiyesini hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadık:

“Allah’a dayan sa’ye sarıl hikmete râm ol

Yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol.”

Evet, biz de sa’ye sarıldık, yani çalıştık, hikmete ram olduk, kaderin üzerindeki kadere ittiba ettik. Sizlerin şu kardeşliğine, şu sevdasına, salonlara sığmayan heyecanına baktıkça, verdiğimiz mücadelenin boşa gitmediğini gördük.

Şimdi de yeni bir hamleyle inşallah hep birlikte ülkemizi küresel ligin en üst sıralarına çıkartmanın hazırlıklarını yapıyoruz, bunun için önümüzdeki en önemli sınav 2023 seçimleridir. Sizler bu seçimlerin en önemli aktörlerisiniz. Türkiye, yabancı medya organlarının ifadesiyle tarihinin en kritik seçimlerinden birini yapacak. Millet olarak bu seçimlerde sadece adaylar arasında bir tercihte bulunmayacağız. Vereceğimiz oyla aynı zamanda eski Türkiye’yle yeni Türkiye arasında çok önemli bir tercih yapacağız. Ya Türkiye yüzyılı vizyonumuzla güzel, mutlu ve müreffeh yarınlara yelken açacağız ya da krizin, kavganın, belirsizliğin, siyasi istikrarsızlığın eksik olmadığı eksi Türkiye iklimine tekrar döneceğiz. Masacıların nasıl bir Türkiye vaat ettiğini görüyorsunuz, nasıl bir cumhurbaşkanı hayal ettiğini sizler de görüyorsunuz. Ne diyorlar? Hepsi başbakan yardımcısı olacakmış, birer tane de bakanlık alacaklarmış; ya böyle memleket mi idare edilir ya? Bu cehalet cehalet. Bu ülke nasıl yönetilir haberleri yok. İşte biz 20 yıl bu ülkeyi yönettik ve nereden aldık nereye getirdik, her şey ortada. Şu anda daha ortada bir şey yok, kavga-gürültü aldı başını gidiyor.

Bunların Anayasadan da haberleri yok. Bir defa Anayasayı nasıl değiştireceksin, ondan da haberleri yok. Ne diyor? Hemen diyor seçime gideriz. Allah Allah, seçime gitmenin de şartları var. Daha seçim mi kazandın, cumhurbaşkanını mı seçtin, neye göre şu anda kalkıyorsun da seçime gidiyorsun? Onca toplantı yaptılar, ortaya vizyon namına, proje namına hiçbir şey koyamadılar. Ajans mahsulü üçüncü sınıf sokak tiyatroları dışında gençlerimizin dikkatini çekecek hiçbir adım atamadılar. Ama bu arada tabii yurt dışından çok-çok önemli adamları, işte George’lar filan-falan onlar geliyor, yok bilmem işte Merkel’in danışmanıymış, yok şunun danışmanıymış. Bu millete yerli ve milli yöneticiler lazım.

Cumhurbaşkanı adayı olarak, iradesi olmayan, kendi başına karar alamayan, talimatla hareket edecek güdümlü bir figür tarifi yapıyorlar. Kendilerinin bile güvenmediği birine milletimizin güvenmesini istiyor. Kendilerinin itibar etmediği bir siyasetçiye Amerika’sından Rusya’sına, Çin’inden Avrupa’sına dünya liderlerinin itibar göstermesini bekliyorlar. Trajikomik bu tabloyu da yüzleri hiç kızarmadan gençlerimize “eşitlikçi demokrasi” diye yutturmaya kalkıyorlar. Yuttunuz mu? Ben gençlerimizin zaten böyle bir şeyi yutmayacağını çok iyi biliyorum. Benim bildiğim, tanıdığım gençler böyle bir saçmalığa ve akıl tutulmasına asla itibar etmez.

Şunu söyleyebilirim: 2023 seçimleri tüm bu saçmalıkların, zırvaların çöpe atıldığı Türkiye yüzyılının güneş gibi üzerimize doğduğu bir milat olacaktır. Bu konuda en çok siz gençlerimize güveniyorum ve şimdi de siz gençleri dinlemek istiyorum.