Kumluca’nın Saygıdeğer Güzel İnsanları,
Değerli Kardeşlerim,
Hanımefendiler, Beyefendiler,
Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum. Geçtiğimiz ay yaşadığınız sel felaketi sebebiyle her birinize tekrar tekrar geçmiş olsun diyorum.
Dört ayda düşen yağışın bir günde yağmasıyla oluşan sel afeti, yolların kapanmasına, ev, iş yeri, araç ve seraların su altında kalmasına sebep oldu. Rabbim ülkemizi ve milletimizi her türlü afetten muhafaza eylesin diyorum. Afetin başladığı andan itibaren elimizdeki tüm imkânlarla biliyorsunuz sahaya indik. Bakanlarımızı hemen bölgeye göndererek çalışmaların koordinasyonunu sağladık. Çeşitli kurumlarımıza ait 2 bin 385 personel ve 454 araç yaşandığı ilçelerimizde müdahale ve iyileştirme faaliyetleri yürüttü. Sel sularının bastığı 624 ev ve iş yeri temizlendi, 14 konut tahliye edildi, heyelan tehdidi altındaki 8 konut tamamen boşaltılarak, içinde yaşayan vatandaşlarımıza konteyner verildi. Acil ihtiyaçlar için toplam 171 milyon lira ile barınma ve gıda malzemeleri kurumlarımızca bölgeye gönderildi.
Önceki yıl yaşanan yangın afetinde doğudaki ilçelerimizde yaşayan vatandaşlarımızı yalnız bırakmadık, maddi, manevi her türlü desteği verdiğimiz gibi sel afetinde de sizlerin yanında yer aldık, sizleri yalnız bırakamazdık. Her zaman söylüyoruz ya, kenarı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu, gelir adli ilahi sorar Ömer’den onu. Şimdi kenarı Dicle’deki bir kurdun bir kuzuyu, evet, çalıp götürmesi bunun bir değişik nesidir, versiyonudur. Bir musibet var, bir felaket var, bu felaketin olduğu yerde biz neyiz? Devletiz, devlet olarak biz halkımızı, biz vatandaşımızı yalnız bırakamayız. Bu deprem olabilir, bu sel afeti olabilir, bu ne bileyim ayrıca geçen yıl olduğu gibi yangın afeti olabilir, biz eli bağlı duramayız. Niye? Siz bize bir görev verdiniz, dediniz ki, bak emaneti biz size teslim ediyoruz, başımıza bir musibet geldiği zaman siz bizim yanımızda olacaksınız. Biz bunu Manavgat’ta yaptık mı? Yaptık. Muğla’da yaptık mı? Yaptık. Antalya’nın diğer ilçelerinde yaptık mı? Yaptık. İşte şimdi de burada yine aynı şekilde anında bakan arkadaşlarımı gönderdik, aynı şekilde bütün kurumlarımızı, AFAD, Kızılay, hepsini seferber ettik ve elhamdülillah kısa zamanda bu felaketi ortadan kaldırdık.
Şimdi bakıyorum, yani o televizyonlarda gördüğüm rezillik felaket kalmadı, her taraf hamdolsun şöyle elden geçirildi ve şu anda da arkadaşlarımız çalışmalara devam ediyorlar. Devlet Su İşleri burada yine yoğun bir şekilde çalışıyor. 558 metre uzunluğunda ne vardı burada? Derenin üzerinde bir geniş baks vardı, bu baksı ne yaptık? Şimdi tamamen yıkarak onu kaldırıyoruz ve açık sisteme orada geçerek burayı artık bu tür felaketlerden koruyalım diyoruz.
Tabii sel afetinin bu kadar ağır hasara yol açmasında dere yatıklarına yapılan izinsiz ve yanlış müdahalelerin de etkisi var. Hep söylediğimiz gibi, tabiatın düzenine saygı göstermek mecburiyetindeyiz. Bize hep şunu söyler büyüklerimiz: Dere yatağında akar. İşte onun için dereyi yatağından saptırmamak lazım, bırak yatağında aksın. Bir yerde ciddi miktarlara ulaşan yağış varsa, orada mutlaka suların kendi mecrasında tahliyesine imkan verecek dere yatakları da var. Bu dere yataklarının önünü kesersek, akıp gidemeyen su gün gelir sel olup üzerimize biner. Devlet Su İşlerimizin son yıllarda bölgede yaptığı 1,3 milyar liralık yatırım sel felaketinin daha ağır sonuçlara yol açmasını engellemiştir. Ancak, ortaya çıkan tablo bunda sonra benzer yıkımlara maruz kalmamamız için yeni tedbirler almamız gerektiğini de gösteriyor. Bu çerçevede acilen yapılması gereken yeni yatırımların tespitini tamamladık, hazırlıklarını bitirdik, inşasına başlama aşamasına geldik.
Akmaz, Üleşik, Yapraklı, Göksu, Beysi, Salur, Başgöz, Karaçay derelerimizde taşkın koruma tesisleri, Gâvur, Göksu ve Akmaz’da mendirek inşa edeceğiz. Sulama yanında taşkın koruma için de önemli olan Erentepe, Kömürocağı, Ortaköy ve Kanlıböngeç göletlerinin yapımına bu yıl başlıyoruz. Kamulaştırma işlemlerinin ardından bizleri sel felaketinden koruyacak bu projeleri 4,3 milyar liralık yatırımla süratle inşallah tamamlayacağız.
Ayrıca, ağır hazırlı 23 binayı da bu yıl içinde inşa edip sahiplerine teslim edeceğiz. Bak, laf ola beri gele yok ha. Şimdi biz buradan nereye gidiyoruz? Şimdi Manavgat’a gidiyoruz. Manavgat’ta da biliyorsunuz yangın afetinde benim vatandaşlarımın binaları yanmış mıydı? Ben onlara ne dedim? Hemen dedim inşallah burada gayet güzel modern evler yapıp bunları size en kısa zamanda teslim edeceğiz. Şimdi bugün inşallah bunların 450 kadarını teslim ediyoruz, televizyonlarda izlemişsinizdir, geri kalanlarını da hemen en kısa zamanda onları da teslim edeceğiz.
Sizlerden de hem konut, hem iş yeri, hem sera yapımında, hem de diğer tüm binaların ve altyapıların inşasında dere yataklarının önünü kapatmama hususunda hassasiyet bekliyorum. Basit koruma önlemleriyle küçük hasarlarla atlatabileceğimiz sel felaketlerinde büyük kayıplar yaşamamak için buna mecburuz. Bu tedbirlerin ihmali sebebiyle, Allah göstermesin, hiçbir vatandaşımızın hayatını kaybetmesine, hiçbir vatandaşımızın uğrayacağı maddi zarar yüzünden üzülmesine rıza gösteremeyiz. İnşallah bu son yatırımların ardından hep beraber sergileyeceğimiz dirayetli yaklaşımla bölgemizde sel felaketi tehdidini asgariye, indirmiş olacağız.
Değerli Kardeşlerim,
Biraz önce Kepez’de hem Antalyalı kardeşlerimle hasret giderdik, hem de şehrimize yaptığımız eserlerin ve açılışını gerçekleştirdiğimiz yatırımların sevincini beraber yaşadık. Elbette ülkemizi 20 yılda asırlık eser ve hizmetlere kavuşturmuş olmakla gurur duyuyoruz. Yaptıklarımızı bundan sonra yapacaklarımızın hem teminatı, hem ilk adımı olarak görerek çok daha büyük bir azim ve kararlılıkla 2023’e girdik. Tarihimizin en üst seviyedeki demokrasi ve kalkınma altyapısını asıl hedefimizin sadece başlangıcı, sadece dibacesi olarak kabul ettiğimizi her fırsatta tekrarlıyoruz. İnşallah bu yeni dönemin adına da ne diyoruz? Türkiye yüzyılı diyoruz. Kumluca, Türkiye yüzyılının evvel Allah önemli bir adımı olacak, aynı şekilde Finike öyle olacak, Manavgat öyle olacak, 19 ilçesiyle Antalya öyle olacak.
Cumhuriyetimizin kuruluşunun ilk asrını geride bırakırken, karşımızda kendimiz ve evlatlarımız için geleceğimize umutla bakabileceğimiz bir Türkiye tablosu olduğunu inanıyorum. Dünyanın sağlıktan güvenliğe, gıdadan enerjiye pek çok başlıkta ciddi krizlerle sarsıldığı bir dönemde, biz Türkiye yüzyılını eğer sizlerle konuşabiliyorsak, işte bu tablo sayesindedir. Hiç şüphesiz bu 20 yılda gösterdiğimiz tüm gayrete ve verdiğimiz tüm mücadeleye rağmen hala eksik kalan, aksayan, düzeltilmesi gereken hususlar olabilir, ama Antalya’yı şu gördüğünüz hale getiren AK Parti iktidarı Allah’ın izniyle bunları da yapacak. Türkiye yüzyılını inşa ederken bu restorasyonları da gerçekleştireceğiz.
Milletimizin gönlünü kazanmadık, derdine derman olmadık, beklentisini karşılamadık hiçbir kesimini, hiçbir ferdini bırakmamak azmiyle gece-gündüz çalışmayı sürdüreceğiz. Siyasi veya sosyal hiçbir ayrım gözetmeden farklılıklarımızın hepsini zenginliğimiz olarak kabul ederek ülkemizi büyütme, geliştirme, güçlendirme yolunda ilerleyeceğiz, çünkü bu millete bu yakışır.
Yatırım yapan, istihdam oluşturan, üreten, ihracat eden herkesi başımızın tacı olarak biliyoruz, çalışanlarımızdan girişimcilerimize tüm kesimleri destekleyeceğiz.
Sayın Putin’e dedim ki, Sayın Putin, bak bizim dedim bir Kumluca’mız var, bu Kumluca’mızın bir özelliği var, burası adeta bir domates memleketi gibidir, beni Kumlucalılara mahcup etme. Sağ olsun, o da hakikate bu ricalarımızı kırmadı ve zaman zaman hani bir kesilmeler oluyordu ya, ondan sonra tekrar önü açılan o domateslerimizin ihracatında bunları gördük. Şimdi hanım kardeşlerim bize domates ikramında bulundular, hakikaten bu domateslerimiz her şeye değer.
Kumluca’nın en güzel örneklerinden biri olduğu hazine değerindeki tarihi, tabiî, ticari imkanlarımızın değerini bulmasını sağlayacak her çabanın yanında olacağız.
Dün, yoklukların, yoksullukların, zulümlerin Türkiye’sinden huzurun, güvenin, istikrarın Türkiye’sine yelken açmıştık, yarın ise güneşin her alanda dünyanın en ileri 10 ülkesi arasında yer almış Türkiye’nin üzerinde doğacağı günleri görmek için sabırsızlanıyoruz. Kadınıyla, genciyle, çiftçisiyle, turizmcisiyle, sanayicisiyle, inşallah bu sevinci hep beraber yaşayacağız. Bu duygularla, maruz kaldığımız sel afeti sebebiyle sizlere bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi sunuyorum.
Antalya’da açılışını yaptığımız eser ve hizmetlerin şehrimize hayırlı olmasını diliyorum. Şimdi hazır mıyız? Hep beraber öyle haykıralım ki Türkiye dört bir yanıyla duysun.
Tek millet… Tek bayrak… Tek vatan… Tek devlet…
Bir olacağız… İri olacağız… Diri olacağız… Kardeş olacağız… Hep beraber Türkiye olacağız…
Kalın sağlıcakla.