Sevgili Diyarbakırlılar,
Değerli Kardeşlerim,
Hanımefendiler, Beyefendiler,
Geleceğimizin Teminatı Sevgili Gençler,
Sizleri en kalbi duygularımla, hasretle, muhabbetle selamlıyorum. Maşallah, bu ne muhteşem bir ilgi. Bugüne kadar Diyarbakır’ı ben böyle görmemiştim, ama bugün Diyarbakır bir başka. Havalimanından buraya kadar cadde kenarlarında bir başka, İstasyon Meydanı, o da başka. Ve güzel de bir pankart asmışlar, ne diyor? “Reis paradan 6 sıfırı sen attın, 2023’te 6 sıfırı da biz atacağız.” Maşallah.
Diyarbakır’ı özlemişiz, sizlerin coşkusundan anladığım kadarıyla Diyarbakır da bizi özlemiş. Aslında 15 Ekim’de sizlerle birlikte olacaktık, toplu açılış törenindeki kucaklaşmamızın ardından Sur Kültür Yolu Festivali’ne katılacak, oradaki güzel manzarayı yakından takip edecektik. Ancak, Bartın’ın Amasra ilçesindeki kömür madenimizde yaşanan elim kaza sebebiyle programımızı ertelemek zorunda kaldık. Şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum, yaralılarımıza şifalar diliyorum.
Değerli Kardeşlerim,
Bütün bu şehitlerin aileleri bize, evet, bir emanettir ve o emanete de sonuna kadar sahip çıkacağız, hiçbirinin mağduriyetine izin vermeyeceğiz. Başlatılan araştırma ve incelemelerin ardından olayda kusuru olanlar tespit edilirse, onlarla ilgili de her türlü işlemi yapacağız.
Evet, “AK yolda, hak yolda, AK kadınlar Reisinin yanında.”
Bak şimdi pankartlar kalkıyor, “canı ciğer Erdoğan, roniya çavimin Erdoğan.” Maşallah, bu ne coşku. Şimdi bir pankart daha var;
“Diyarbakır etrafında bağlar var
Altılı masa size buradan mesaj var
Sahiplerinize fırsat vermeyeceğiz
Kürtleri masanıza meze etmeyeceğiz”
Kardeşlerim,
Biz yıllardır ne diyoruz, biz Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Çerkez’iyle, Gürcü’süyle, Abhaza’sıyla ne diyoruz? Yaratılanı Yaratan’dan ötürü severiz, ayrım yok. Öyleyse hep beraber… Bir olacağız… İri olacağız… Diri olacağız… Kardeş olacağız… Hep birlikte Türkiye olacağız… Bizi bölenlere de fırsat vermeyeceğiz.
Değerli Kardeşlerim,
Biliyorsunuz bir dönem kucaklaşmamızı engellemek için her yolu denediler, ama bilmiyorlardı ki kalpten kalbe giden görülmeyen yollar vardır. Biz gerekirse serden, gerekirse yardan, gerekirse candan geçeriz, ama Diyarbakırlı kardeşlerimizle gönül birlikteliğimizden vazgeçmeyiz dedik ve yolumuzdan asla dönmedik.
Kardeşlerim,
Diyarbakır’ın sembolü olduğu koskoca bir coğrafyayı ideolojik hezeyanların mezesi haline getirmek isteyenlere meydanı bırakmadık. Avrupa’dan, Amerika’dan beslenen zehirli köklerini coğrafyamızın kalbine bir bıçak gibi saplamaya çalışanlara eyvallah etmedik.
Kardeşlerim,
Diyarbakır annelerini Batının şempanzelerine bırakmadık. Nerede bu Batının insan hakları savunucuları, nerede bunlar? Bir kere gelip de evlatları Kandil’e kaçırılan Diyarbakır annelerini gelip ziyaret ettiler mi? Hayır. Gürdüler mi? Niye? Onların insan hakları savunuculuğuyla alakası yok, onlar değerli kardeşlerim, sadece sahne artisti. Ama benim Diyarbakır annesi kardeşlerim bunlara yüz vermediler, dik durdular, eğilmediler ve peyderpey evlatları da dönüp geldi. Milletimizle aramıza fitne sokmak için her yolu deneyenlerin, her şeyi istismar edenlerin kirli yüzlerini tek tek ortaya çıkardık. İşte bugün burada bir kez daha Diyarbakırlı kardeşlerimize kucaklaşıyoruz; bu coşku, bu heyecan, evet, çok çok farklı. Sadece bunula kalmıyoruz, şehrimize kazandırdığımız yatırım bedeli 5 milyar 125 milyon lirayı geçen 140 kalem eseri bugün buradan açıyoruz.
Sur Kültür Yolu Festivali’nin tüm programlarıyla çok hareketli, coşkulu, heyecanlı geçtiğini, Diyarbakır’a yakışır görüntülerle tamamlandığını biliyorum. Buradan tüm dünyayla, tüm Türkiye’yle altını çizerek paylaşmak istiyorum; Diyarbakır’ın rengi, terör değildir, başarıyla tamamlanan Sur Kültür Yolu Festivali’dir. Diyarbakır’ın rengi, baskı, zulüm, acı değildir, bugün yenilerinin açılışlarını yaptığımız üreten, istihdam eden fabrikalardır. Diyarbakır’ın rengi, PKK’nın istismarı veya HDP’in sapkınlığı değildir, bugün sizlerle birlikte sergilediğimiz işte bu kardeşliktir, muhabbettir, birliktir, beraberliktir. Diyarbakır’ın rengi, bu şehrin halkını neredeyse zincirli kölesi gibi gören terör ve siyaset baronları değildir, kökenine, inancına, kültürüne, medeniyetine sahip çıkan asil insanlardır.
Kardeşlerim,
Mukaddes kitabımız Kur’an-ı Kerim’de isimleri zikredilen Hazreti Elyesa ve Hazreti Zülkifl peygamberler ile nice nebilerin, nice sahabelerin, nice gönül sultanlarının şehri Diyarbakır’ı köklerinden koparmaya kimsenin gücü yetmeyecektir. Bir maziden atiye köprü kurarken zamanın ruhunu da es geçmiyoruz. İşte bunun için diyorum ki, ey Diyarbakır, gel her güzelliği içinde barındıran rengine birlikte sahip çıkalım. Gel, binlerce yıllık geçmişindeki zenginliklere beraber ce sahip çıkalım. Gel, ülkemizin aydınlık geleceğine 85 milyonla hep birlikte yürüyelim. Gel, insanlık tarihi kadar eski olan bu bölgenin kadim şehirleri, Şam’ın, Bağdat’ın, Kudüs’ün boynu bükülürken, ülkenin diğer 80 vilayetiyle beraber senin de yıldızını yükseltelim, çünkü sen bu ülkenin, milletin gözbebeğisin. Çünkü sen, koskoca bir medeniyetin sembol şehrisin. Çünkü sen, büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin en önemli lokomotiflerinden birisin. Çünkü sen, Cumhuriyet’in Diyarbakır’ı, Osmanlı’nın Diyar-ı Bekr’i, Selçuklu’nun Amid’isin, Çünkü sen, Dicle’nin en nazlı kuzusu, Mezopotamya’nın en kıymetli hazinesisin. İşte bunun için diyoruz ki, Ahmed-i Hani de, Ahmed-i Cezeri de, Fakih Teyran da Diyarbakır’ındır, Ali Emiri de, Ziya Gökalp de, Süleyman Nazif de, Cahit Sıtkı Tarancı da, Sezai Karakoç da Diyarbakır’ındır. Eski-yeni her eseriyle, tabiat harikası her güzelliğiyle, ecdadın emaneti her bir değeriyle, her bir insanıyla Diyarbakır’ı gönülden seviyoruz.
Kardeşlerim,
Hazreti Ömer’in fethinden beri 1383 yıldır her şeyiyle bizim olan, bizim medeniyetimizin şehri olan Diyarbakır’a göz diken iflah etmez, göz dikenin iflah olmayacağı açıktır. Ah şu Diyarbakır surlarının dili olsa da konuşsa, ah şu Dicle Nehri’nin dili olsa da konuşsa, ah şu ecdat yadigârı mezar taşlarının dili olsa da konuşsa, ah şu Diyarbakır sokaklarının dili olsa da konuşsa, konuşsa da bir yandan mirasçısı olduğumuz medeniyetin ihtişamını anlatsa. Diğer yandan daha düne kadar bu coğrafyanın tarihiyle, kültürüyle, sanatıyla, sanayisiyle, ticaretiyle, en önemlisi insanıyla en seçkin şehri olan Diyarbakır’ın kolunu, kanadını kıranların ihanetini anlatsa. Ağızlarından demokratik siyaset lafını eksik etmeyenlerin nasıl emperyalistlerin kucağından hiç inmediğini anlatsa. Her nutuklarını hak, hukuk, özgürlük lafıyla bitirenlerin nasıl baskının, zulmün, kam emiciliğin dibine vurduklarını anlatsa. Sürekli Kürt lafı ederek, Kürtleri sömürenlerin, sizlerin evlatlarının kanı ve canı üzerinden kendilerine ultra lüks hayat kuranların riyakârlıklarını anlatsa.
Kardeşlerim,
Bunların adı Kürt, kendileri Kürtlükle alakası yok. Kürt kardeşlerime en büyük zulmü yapan bunlar. Kandil’e benim Kürt kardeşlerimin çocuklarını kaçıranlar bunlar değil mi? Onlara oralarda zulmedenler bunlar değil mi? Her türlü tacizi yapan bunlar değil mi? Öyleyse işte 7 ay var, 7 ay sonra yapılacak seçimlerde bunlara bütün bunların hesabını sormaya var mıyız? Var mıyız? Yasin Börü evladımızı Diyarbakır caddesinde şehit eden alçaklar bunlar değil mi? Ah ah, işte bunun hesabını Diyarbakırlı kardeşlerim Allah’ın izniyle soracaklar.
Bugün bir kez daha görüyorum ki, her gecenin bir sabahı olduğu gibi Diyarbakır’ın yaşadığı karanlık günler de geride kalmıştır. Şu anda Edirne Cezaevi’nde olan zatın Kürtlükle alakası var mı? Yok, o adam Kürt değil. Ama Kürt kardeşlerimi ne yapıyor? Sömürüyor. Bunun hesabını benim Kürt kardeşlerim sormayacak mı? Soracak. Şu anda bir tane Eşbaşkanları var, Kürt mü? Değil, ama o da yine aynı şekilde ne yapıyor? Benim kardeşlerimi sömürüyor. Bunların oyununa gelmeyeceğiz, bunların hesabını ben inanıyorum ki benim Diyarbakırlı kardeşlerim soracaklar.
Diyarbakır altyapısıyla, ekonomisiyle, kültürüyle, sanatıyla yüzünü geleceğe dönmüş, güven ve huzur içinde kararlı adımlarla yoluna devam etmektedir. Allah bir daha bu ülkeye de, Diyarbakır’a da o kötü, o acı, o kanlı günleri göstermesin diyorum. Hamdolsun artık Diyarbakır huzurun şehridir.
Sizlerin burada güvenle yaşayabilmeniz için sadece Diyarbakır’ın huzurlu olması yetmez, Irak’ıyla, Suriye’siyle tüm bölgenin huzurlu olması gerekiyor. Biz ülkemizi doğu sınırlarından güney sınırlarına, batı sınırlarından kuzey sınırlarına ve ötesindeki etki coğrafyalarımıza kadar dört bir yanıyla bir huzur adası yapmak için çalışıyoruz. Allah’ın izniyle bunu gerçekleştirmemize ne terör örgütleri, ne de onların iplerini ellerinde tutan emperyalist zorbalar engel olamayacaklar. Türkiye’yi büyütüyoruz derken, güvenliğiyle, huzuruyla, refahıyla, işiyle, aşıyla, küresel krizler karşısındaki direnciyle, vizyonuyla, velhasıl her şeyiyle büyütüyoruz. Büyüyen Türkiye’nin her bir ferdi de tıpkı sizler gibi bu güzel iklimde geleceğine güvenle bakmak imkanına kavuşuyor.
Kardeşlerim,
Biz bugüne kadar Diyarbakır’ı yaptığımız 57 milyar liralık kamu yatırımıyla her alanda geliştirmenin gayreti içinde olduk. Biz Diyarbakır’ı bir kenarda bırakmadık, batıyla ne yaptıysak doğuya, güneydoğuya da onu yaptık, ayrımcılığa asla girmedik. Burada Kürt kardeşlerim var, demedik, çünkü az önce de söyledim, Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla Çerkez’iyle, Gürcü’süyle yaratılanı Yaratan’dan ötürü sevdik. Bu şehrin her karış toprağına alın terimizle, bu şehrin insanlarının her birinin hayatına gönül bağımızla dokunduk. Eğitimde tüm mahallelerimize okullarla donattık. Son atamada seçmeli dersler için talep edilen tüm Kürtçe öğretmenlerimizin kadrolarını açtık. Sağlıkta tüm ilçelerimizi hastanelerle bezedik. İnşallah inşası süren Kayapınar Şehir Hastanemizi de ihalesini hızla yenileyerek sizlerin hizmetine sunacağız. Sporda ülkemizin en modern statlarından birini Diyarbakır’a kazandırdık.
Şehircilikte inşa etiğimiz 20 binin üzerinde toplu konutla pek çok ilçemizi, mahallemizi adeta yeni baştan inşa ettik. Şimdi son kampanyamızla Diyarbakır’a 5570 konut, 450 sanayi sitesi ve 30 bin konutluk arsa daha kazandıracağız. Kura neticesinde arsaları kim kazanırsa onlar olacak. Eski stadın yerine millet bahçesi yapıyoruz. Kentsel dönüşüm çalışmalarına hızla devam ediyoruz. Ulaştırmada 44 kilometrelik bölünmüş yol uzunluğunu 456 kilometreye çıkarttık, bugünkü açılışımızla çevre yolunu da hizmete alıyoruz. Hava limanımızı yaptığımız terminal binasıyla modern bir çehreye kavuşturduk. Yeni uçuş hatlarıyla hava limanımızı daha da güçlendirmenin hazırlığını yapıyoruz.
Bugüne kadar yaptığımız barajlara, içme suyu tesislerine ilave olarak GAP’ın en önemli projesi Silvan Barajı, tünelleri ve sulamalarını da Diyarbakır’a kazandırıyoruz. Silvan Barajı yakında su tutmaya başlıyor. Babakaya Tüneli’nin inşası sürüyor, Silvan Tüneli’nde ihale yenilemesi sebebiyle yavaşlayan çalışmalar birkaç hafta içinde tam gaz yeniden başlıyor. Diyarbakır topraklarının verimine verim katacak bu projeyi size söz verdiğimiz şekilde süratle bitireceğiz.
Gençler; hanımlar sizden önde ha.
Organize sanayi bölgelerimiz kabına sığmıyor, yenileri sırada bekliyor. Doğalgaz hattını henüz bu imkâna kavuşamamış ilçelerimize doğru genişletiyoruz. Velhasıl, gece-gündüz sizin için çalıştık, çalışıyoruz, durmak yok… Durmak yok… Bugün burada resim açılışını yapacağımız eser ve hizmetleri de Diyarbakır’ın geleceğine tutulmuş yeni ışıklar olarak görüyorum.
Açılışını yapacağımız eserlerden biri şehrin trafiğinde çok önemli bir rahatlama sağlayacak olan Diyarbakır güneybatı çevre yoludur. Uzunluğu 30 kilometreye yaklaşan, yatırım bedeli 1 milyar lirayı aşan bu yol, üzerindeki 3 köprüsü ve 3 köprülü kavşağıyla Şanlıurfa istikametinden Mardin istikametine olan trafiğin yükünü şehir içinden alacaktır. Hem sizlere, hem bu yolu kullanarak transit geçiş yapacak tüm araçlara hızlı, konforlu, güvenli, ekonomik bir ulaşım sağlayacak güneybatı çevre yolumuzun hayırlı olmasını diliyorum.
TOKİ çalışmalarında bir yandan 500 bin konutu, 1 milyon arsayı, 50 bin iş yerini kapsayan yeni kampanyamızı başlatırken, diğer yandan da mevcut projeleri hızla tamamlıyoruz. Bugün burada Yenişehir’de 550 konutluk, 277 konut ve 635 konutluk 3 ayrı etabın, Sur’da 78 konut ve 3 işyeriyle daha önce tamamlanan parsellerin çevre düzenlemelerinin, ayrıca Bağlar Millet Bahçesinin açılışı yapıyoruz. Diğer kurumlarımız tarafından Sur bölgesinde yapılan çok sayıda düzenleme çalışmasının da resmi açılışını buradan gerçekleştiriyoruz.
Kardeşlerim,
Tarım, Sağlık, Milli Eğitim bakanlıklarımız ile Valiliğimizin şehrimize kazandırdığı çok sayıda eseri de resmen hizmete açıyoruz. Bu arada belediyelerimizin eserlerine tek tek giremeyeceğim, onların da yaptıkları, özellikle başta Büyükşehir Belediyemiz olmak üzere terör örgütüne bugün kadar peşkeş çeken, teröristler tarafından yönlendirilen kişilerden alarak yeniden sizlerin hizmetine verdik. Hamdolsun, vekâleten görevlendirdiğimiz başkanların idaresindeki bu belediyelerimizde çok güzel hizmet veriliyor, şehrimize çok önemli yatırımlar yapılıyor. Mesela Büyükşehir Belediyemiz 1 milyar 717 milyon liralık bir yatırımla şehrimize semt pazarı, meydan düzenlemesi, yol, park, restorasyon, fidanlık, eğitim kurumlarının bakım-onarımı gibi hizmetleri kazandırdı. Kayapınar, Yenişehir, Hani, Bismil, Ergani, Lice, Bağlar, Çermik ve Hazro ilçe belediyelerimiz de kendi sorumluluk alanlarında pek çok çalışmayı tamamladı.
Değerli Kardeşlerim,
Belediyelerimizin tüm bu eser ve hizmetlerinin resmi açılışlarını da bugün buradan yapıyoruz ve yapılan yatırımların şehrimize hayırlı olmasını diliyorum. Diyarbakır yeniden ülkemizin en önemli sanayi ve üretim merkezi olma yolunda hızlı adımlarla yürüyor. Bugün Tekstil Organize Sanayi Bölgemizde açılışını yapacağımız 15 yeni fabrika ve Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesinde açılışını yapacağımız 4 yeni fabrika bu hakikate işaret ediyor. Toplamda 1 milyar 200 milyon liranın üzerinde bir yatırımla tamamlanan bu 19 fabrika, üretimde, ihracatta ve istihdamda sağlayacağı katkılarla şehrimizin parlayan yıldızına destek olacaktır. Bu fabrikaların da şehrimize hayırlı olmasını diliyorum. Tüm bu eserleri, hizmetleri, yatırımları Diyarbakır’ımıza kazandıran bakanlıklarımızı, kurumlarımızı, belediyelerimizi, özel sektörümüzü tebrik ediyorum.
Ülkemize ve Diyarbakır’ımıza getirilen her hizmetin, kazandırılan her eserin bizzat takipçisi, destekçisi, teşvikçisi olmayı sürdüreceğiz. Biliyorsunuz dün Malatya’daydık ve Malatya’da caddeler tıklım-tıklım doluydu, meydan, evet, 65 bin kişiyle doluydu. Şimdi bakıyorum bugün Diyarbakır burası da, evet, resmi rakamı henüz almadım ama gördüğüm kadarıyla 70 binin üzerinde bir katılım burada var. Biliyorsunuz bugün buraya müjdele geliyorum. Son ziyaretimde Diyarbakır Cezaevini boşaltma ve kültür merkezi yapma sözü vermiştim. Sözümüzü tuttuk, Adalet Bakanlığımız cezaevini tamamen boşalttı, bugün itibarıyla cezaevi Adalet Bakanlığımızdan Kültür ve Turizm Bakanlığımıza devredilmiştir. Kültür ve Turizm Bakanlığımız eski cezaevinin restorasyonu için gereken projeleri hazırladı. Geçmişte nice acılara, zulümlere, kötü hatıralara konu olan Diyarbakır Cezaevi binası, artık hem hafıza, hem de farklı alanlarda faaliyet yürütme mekanı olarak hizmet verecektir.
İçinde müzeden kütüphaneye, kültür ve sanat birimlerine kadar pek çok bölümün yer alacağı bu eserin şimdiden Diyarbakır’ımıza hayırlı olmasını diliyorum. Diyarbakır Cezaevi müze oluyor, kütüphanesiyle, sanat gösteri alanlarıyla artık bu acının yaygınlaştığı bu cezaevi ortadan kalkıyor.
Kardeşlerim,
Elbette Diyarbakır’ın bu güzel tablosundan rahatsız olanlar da var. Tek sermayesi sizlerin acısını istismar etmek olanlar, Diyarbakır’ın bu birlik ve beraberlik görüntüsü karşısında adeta kahroluyorlar. Rahatsızlıklarının bir sebebi de, bunların gerçek yüzlerini sizlerle paylaşıyor olmamızdır. Son Diyarbakır ziyaretimde sizlerle hasbihal ederken, PKK ve HDP zihniyetinin elindeki programa göre aile yapımızı ortadan kaldırma, malınızı, mülkünüzü, elinizden alma hesabı içinde olduğunu söylemiştim. Bu sözlerimi birileri, o kadar da değil, diyerek kendi aklınca istihzayla karşılamıştı. İşte şimdi son tartışmaları görüyorsunuz, Kürt kardeşlerimi bir avuç sapkının oyuncağı haline getirmek isteyenlerin sizin adınızı ve iradenizi nasıl istismar ettiğini görüyorsunuz. HDP denen parti görünümlü emperyalist operasyon aygıtı sadece 50 bin Kürt vatandaşımızın canına mal olan terör örgütünün payandası değildir. Bu fitne yuvası, aynı zamanda toplumumuzun manevi temellerini hedef alan tüm sapkınların ben başta aktörü durumundadır.
Biliyorsunuz CHP kurduğu 6’lı masaya çantada keklik gördüğü bunları almaya tenezzül dahi etmemiş, masanın altında onları tutma yoluna gitmişti. Bunlar da masa altında kalmış olmanın mahcubiyetiyle gidip İstanbul’da adı sanı bilinmeyen bir grup marjinal partiyle güya ittifak kurmuşlar. İttifak kurdukları parti tabelalı örgütlerin söylemlerinin ne sizlerle, ne de bu ülkenin vatanına, milletine, değerlerine bağlı herhangi bir vatandaşıyla en ufak ilgisi yoktur. Tam tersine, değerli kardeşlerim; ne diyor şair: “Beden ölür, çürür, cana bakın siz. Kim kiminle yürür, ona bakın siz.” Evet, kimin kiminle yürüdüğünü hep beraber görüyoruz. Bunun için biz hep yaptığımız gibi tercihimizi haktan, hakikatten, adaletten yana yaparak yolumuza devam ediyoruz.
Ülkemizin önündeki taşları, dikenleri, tuzakları temizlemeye, milletimizin birliğini ve beraberliğini güçlendirmeye yönelik reformları kararlılıkla sürdürüyoruz. Diyarbakır başta olmak üzere, ülkemizin her karış toprağına hakim kıldığımız huzur ve güven ikliminin kalkınma, üretim, istidam azminin önüne kimsenin çıkmasına izin vermeyeceğiz. Türkiye’nin dünkü demokratik ve ekonomik sorunlarını nasıl biz çözdüysek, bundan sonraki her meselesini de yine biz çözeceğiz. Diyarbakır bizimle olduğu müddetçe Allah’ın izniyle önümüzde duracak güç, bizi engelleyecek kimse tanımıyoruz.
Şimdi buradan öyle bir ses verin ki, Kandil’den Brüksel’e kadar her yerden duyulsun; hazır mısınız? Şöyle arka tarafları da görüyorum, hazır mısınız? Dostlarımızın kalbi sevinçle, düşmanlarımızı yüreği korkuyla dolsun. Hazırız değil mi? Diyarbakır, Türkiye yüzyılını birlikte inşa etmeye hazır mıyız?
Diyarbakır, 2023’te güvenli, huzurlu, müreffeh Türkiye için seferber olmaya hazır mıyız?
Diyarbakır, evlatlarımıza bırakacağımız en değerli miras olan 2053 vizyonuna sahip çıkmaya hazır mıyız?
Diyarbakır, Türkiye düşmanlarının heveslerini bir kez daha kursaklarında bırakmaya hazır mıyız? Maşallah, Barek Allah.
Diyarbakır yanımızda olduğu müddetçe karşımızda duracak kimse tanımıyorum.
Evet, şimdi birlikte ellerimizi şöyle kaldıralım, tüm Türkiye bunu görsün. Tek millet… Tek bayrak… Tek vatan… Tek devlet… Bir olacağız… İri olacağız… Diri olacağız… Kardeş olacağız… Hep birlikte Türkiye olacağız…
Rabbim hepinizden razı olsun. Bu duygularla açılışını yaptığımız eser ve hizmetlerin bir kez daha şehrimize hayırlı olmasını diliyorum. Bu eserleri şehrimize kazandıran herkesi tekrar tebrik ediyorum.
Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.