Malatya Sivil Toplum Kuruluşları ve Sektör Temsilcileri ile Buluşma Programı’nda Yaptıkları Konuşma

22.10.2022

Şehre geldiğimiz andan itibaren bizleri muhabbetle bağrına basan tüm Malatyalı kardeşlerime canı gönülden teşekkür ediyorum.

Malatya ziyaretimiz vesilesiyle sizlerle beraber olmaktan özellikle duyduğum bahtiyarlığı ifade etmek istiyorum. Bizleri bir araya getirerek hasret gidermemize, hasbihal etmemize vesile olan herkese şükranlarımı sunuyorum. Bugün hamdolsun Malatya’da her açıdan dolu-dolu bereketli bir gün geçiriyoruz. Gerçekten coşkulu, heyecanlı bir toplu açılış töreni gerçekleştirdik. Burada hem Malatyalı kardeşlerimizle hasret giderdik, hem de tamamlanan eser ve hizmetlerin resmi açılışını yaptık. Toplam yatırımı 8 milyar lirayı geçen, güncel rakamla 19 milyar lirayı bulan yüzlerce eser ve hizmeti şehrimizin istifadesine sunduk. Açılışını yaptığımız projelerin Malatya’mıza ve Malatyalı kardeşlerimize bir kez daha hayırlı olmasını temenni ediyorum. Bu yatırımların şehrimize kazandırılmasında emeği geçenleri tebrik ediyor, başarılarının devamını diliyorum.

Değerli Dostlar,

Bizler maziden atiye uzanan, tarihini “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” ilkesinin üzerine inşa eden köklü bir geleneğin temsilcileriyiz. Bizim siyaset anlayışımızda, hizmet tasavvurumuzda ayrımcılık yoktur, ayrıştırma yoktur, kimseyi inancından, tercihinden, siyasi görüşünden dolayı dışlama yoktur. Kökeni, meşrebi, mezhebi ne olursa olsun 85 milyonun her bir ferdi bizim öz be öz kardeşimizdir. Devletimizin nazarında insanımızın tamamı eşit derece hizmete ve hürmete layıktır. Her birey birinci sınıf vatandaşımızdır. Ne 40 yıllık siyasi hayatımızda, ne de 20 yılı bulan iktidar dönemlerimizde aksi yönde bir ayrımcılık izine rastlayamazsınız. Bize oy versin veya vermesin 85 milyonun tamamını sosyal veya siyasi rengine bakmadan kucaklamanın gayreti içerisinde olduk. Sadece ekonomide, savunmada, terörle mücadelede, diplomaside değil, hak ve özgürlük alanında da ülkemize çağ atlattık. Tek parti dönemi artığı zihniyetin yasakçı, faşist ve baskıcı tavrına rağmen ilk günden beri Türk demokrasisini ayıplarından kurtarmanın mücadelesini veriyoruz.  Elini vicdanına koyan herkes Türkiye’nin 20 yılda kat ettiği mesafeyi çok iyi görüyor, takdir ediyor. Bizden önce Türkiye yoklukların, krizlerin ve belirsizliklerin kol gezdiği bir yerdi. Bu ülkede yıllarca Kürt’üyle, Alevi’siyle, dini azınlığıyla, mütedeyyiniyle toplumun farklı kesimleri sosyal ve siyasi hayattan dışlanmışlardı.

Başörtülü kızlarımızın en temel hakkı olan eğitim hakları, saçma sapan gerekçelerle ellerinden alınmıştı. İmam hatip okullarımıza ve meslek liselerimize yönelik adaletsizlik katsayı denilen ucubeyle adeta sistemleştirilmişti.

Kürt kardeşlerimiz bir tarafta bölücü terör örgütünün, diğer tarafta faşist zihniyetin olduğu bir cenderede sıkışıp kalmışlardı. Alevi-Bektaşi vatandaşlarımız kendi kimliklerini özgürce ifade etmekte dahi zorlanıyorlardı.  Yeşil sermaye yaftası vurulan Anadolu’nun bağrından çıkan girişimcilerimiz hunharca dışlanıyordu. Eğitimden sosyal hayata, bürokrasiden sivil topluma kadar pek çok alanda insanımızı tek tipleştirmeye, belli kalıplara girmeye zorlayan bir anlayış hâkimdi. Göreve geldiğimizde ekonomisi çökmüş, üretimi durmuş, diplomasisi zayıf, hak ve özgürlükler noktasında adeta yerlerde sürünen bir Türkiye tablosuyla karşılaştık. Önce Rabbimizin yardımı, sonra milletimizin desteği ve elbette sizlerin de gayretiyle daha evvel hayal dahi edilemeyen nice reformu, nice hak ve özgürlükler hamlesini tek tek hayata geçirdik. Kamu hizmetlerinin merkezine vatandaşını hor-hakir gören, kendi insanına tepeden bakan seçkinci anlayış yerine, vatandaşına hizmetkâr olan kerim devlet yaklaşımını yerleştirdik. Tüm bunları da elitlerin faşist, baskıcı, yasakçı tavrına rağmen başardık. Anayasa Mahkemesi’nin kapısında nöbet tutanlara rağmen başörtüsü meselesini çözüme kavuşturduk. Projelerimizi iptal ettirmek için Danıştay’ın önünden ayrılmayanlara rağmen ülkemize sayısız eser ve hizmet kazandırdık. Faiz lobilerinin sözcülüğünü yapan mandacı ekonomistlere rağmen Türkiye’yi her yıl ortalama yüzde 5,5 oranında büyüttük.

Değerli Kardeşlerim,

Dikkat ederseniz şu anda faiz lobileri çökmeye başladı ve artık faizde tek haneli rakama doğru ne yapıyoruz, iniyoruz. Ve özel sektör bankaları da faizlerini düşürmeye başladılar. Terörle mücadeleden savunma sanayine, dış ticaretten sosyal yardımlara kadar her alanda ülkemize eşsiz başarılar, zaferler, rekorlar kazandırdık. Eğitim dedik, sağlık dedik, adalet dedik, emniyet dedik, ulaşım dedik, tarım dedik, diplomasi dedik ve bütün bunlarda, enerji, hepsinde Türkiye sıçramasını yaptı. Bakın Avrupa, şu anda bu kışı nasıl geçireceğiz endişesini taşıyor. Elhamdülillah biz böyle bir endişeyi şu anda taşımıyoruz. Bugün geriye doğru baktığımızda gördüğümüz şudur: 20 yıldır kararlılıkla sürdürdüğümüz reform irademiz sayesinde Türkiye Cumhuriyet tarihinin en büyük demokratik dönüşümünü, ekonomik atılımını bizimle yaşadı. İnşallah bundan sonra çok daha büyük atılımları yine sizlerle birlikte hayata geçireceğiz.

Aziz Kardeşlerim,

Dünya ve onunla birlikte Türkiye değiştikçe elbette milletimizin talep ve beklentileri de farklı hale gelmektedir. Nasıl eser ve yatırım siyasetimizde tamam sözüne yer vermiyor, sürekli yeni projelerin peşinde koşuyorsak, hak ve özgürlükler konusunda da çıtayı sürekli yukarı taşıyoruz. Hükümet olarak reform irademizi güçlü bir şekilde sürdürüyoruz.

Şu iki hususu altını çizerek özellikle ifade etmek isterim: Bir; Türkiye’de vatandaşa hizmet noktasında bakanlıkları ve belediyeleriyle kimse bizim elimize su dökemez. İki; milletimizin talep ettiği yeni reformları hayata geçirme hususunda da hiç kimse bizimle yarışamaz. AK Parti ve Cumhur İttifakı’nın reform iradesi ve heyecanı ilk günkü gibi güçlüdür, diridir, dinamiktir.

Bu anlayışla kısa süre önce muhalefete samimi bir çağrıda bulunduk, gelin tarihinizde ilk kez sorunun değil, çözümün parçası olun, dedik. Şimdi buradan aynı davetimizi tekrarlıyorum; amacınız siyasi şov yapmak değil de yasakların Türkiye’sini gerçek manada tarihe gömmekse bunun yolu bellidir. İçeriği mayınlarla, tuzaklarla, sinsiliklerle dolu yasa teklifleriyle milletin ve milletvekillerinin vaktini çalmayın. Olmadık bahane ve şartlar öne sürerek ipe un sermekten vazgeçin. Şayet gerçekten dürüstseniz, kanun teklifleriyle oyalanmak yerine bu işi Anayasa değişikliğiyle kalıcı bir çözüme kavuşturalım.

Kılık kıyafet özgürlüğünü anayasal güvenceye alırken, aynı zamanda toplumun temel direği olan aile kurumunu daha da güçlendirelim. Güçlü aile, güçlü millet demektir. Eğer aile zayıfsa millet, o da zayıftır. İşte şu anda Türkiye genelinde görüyorsunuz, LGBT diyorlar. Güçlü bir ailede LGBT diye bir şey olabilir mi? Olamaz. Bunun kimlerle nasıl iş tuttuğunu zaten biliyorsunuz. Hangi siyasi partiler bunlarla iş tutuyor, bunları da biliyorsunuz. Ama AK Parti’nin böyle bir derdi yok. Bizde güçlü aile lazım, çünkü güçlü milleti biz ayağa kaldıracağız. Milli iradenin temsilcileri sıfatıyla milletimizi sapkın ve sapık akımların saldırılarından beraberce koruyalım. Böylece farklı siyasi partiler olarak 2023 seçimleri öncesinde tarihi bir uzlaşmaya hep beraber imza atalım.

Evet, biz daha önceki tüm çağrılarımız gibi bunda da samimiyiz, hasbiyiz, tüm milletvekillerimizle sözümüzün sonuna kadar arkasındayız. Aynı dürüst tavrı muhalefet partilerinin de göstermesini bekliyoruz.

Bölgemizde gerilimlerin tırmandığı, toplumsal fay hatlarının hareketlendiği hassas bir dönemde milli meselelerde siyaset kurumunun bu tarz geniş tabanlı mutabakatlara ihtiyacı olduğunu görüyoruz. Hünkâr Hacı Bektaş Veli’nin, “Bir olalım, iri olalım, diri olalım” düsturunu her alanda hayata geçirmenin gayreti içerisinde olalım. Önceki gün Meclis’imize sunduğumuz Alevi-Bektaşi kardeşlerimizin talepleriyle ilgili kanun teklifimizi de milli birlik ve kardeşlik hamlelerimizin en son örneği olarak görüyoruz. Teklifte yer alan reformların birkaç marjinal haricinde vatandaşlarımız tarafından hüsnükabulle karşılanması bizim için çok kıymetlidir. Türkiye artık en sancılı konuları bile büyük bir olgunluk içinde konuşacak, tartışacak, hukuki zeminde çözebilecek bir iklime kavuşmuştur. İnşallah önümüzdeki dönemde Türkiye’de birlik, beraberlik ve kardeşlik zeminini daha da güçlendirecek yeni adımlar atmayı sürdüreceğiz. Tevhidi bir, kitabı bir, kıblesi bir, Peygamberi bir, ezanı bir olan milletimizin bölünmesine, kutuplaştırılmasına, kimlik ve köken üzerinden birbirine düşürülmesine kesinlikle fırsat vermeyeceğiz. Aynı şekilde ülkemizi hem küresel ekonomik krizin etkilerinden koruyacak, hem de hedeflerine süratle ilerlemesini sağlayacak ekonomi programımızı da beraberce başarıya ulaştıracağız. Daha düne kadar uyguladığımız program için bize demediğini bırakmayanların, hatta kendi akıllarınca dalga geçenlerin bugün aynı noktaya gelmeye başlamalarını biz tebessümle takip ediyoruz.

Türkiye yüzyılını inşa ederken hem 20 yıllık demokrasi ve kalkınma kazanımlarımıza sahip çıkacak, hem de ülkemizi dünyanın birinci liginin ilk sıralarına çıkarma hedefimizden taviz vermeyeceğiz. Bugüne kadarki her mücadelemiz gibi bunu da birlikte başaracağız. Bunun için hepimize, özellikle de Malatya’nın kanaat ve sivil toplum önderi olan siz kardeşlerime önemli sorumluluklar düşüyor. Kapısını çalmadığımız, gönlüne girmediğimiz her insanımızın vebalinin üzerimizde olduğunu aklımızdan çıkarmadan çalışacağız. Malatyalı hiçbir kardeşimizin istiklalimizi ve istikbalimizi tehlikeye düşürecek bir atalete ve rehavete kendisini kaptırmayacağına inanıyorum. Gayret bizden, tevfik Allah’tan, destek ve hayır duası sizden. Mevla yolumuzu, bahtımızı açık etsin diyorum.

Bu temennilerle sözlerime son verirken bir kez daha, açılışını yaptığımız eserlerin şehrimize ve ülkemize hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum.

Toplantımıza iştirak eden siz kardeşlerime şükranlarımı sunuyor, hepinizi Allah’a emanet ediyorum. Sağ olun, var olun, Allah’a emanet olun.