Cemevleri Temel Atma ve Toplu Açılış Töreni’nde Yaptıkları Konuşma

07.10.2022

Sevgili Canlar,

Değerli Misafirler,

Kıymetli Kardeşlerim,

Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Bugün burada ülkemiz genelinde inşası tamamlanan 4 cemevinin açılışı, 7 cemevinin de temel atma töreni vesilesiyle Alevi-Bektaşi kardeşlerimizle hasbihal etmek için bir aradayız.

Elazığ-Karakoçan, Ankara-Altındağ, Erzurum ve Erzincan-Kemah’ta hizmete açacağımız 4 cemevinin kullanacak vatandaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum. Kütahya ve Kayseri’de inşası süren, Burdur-Çavdır, Denizli-Ardıçlı, Bilecik-Bozüyük, Aydın-Koçarlı ve Kırklareli-Babaeski’de temelini bugün atacağımız 7 cemevinin de bir an önce tamamlanarak hizmete girmesini temenni ediyorum. Bu eserlerin Alevi-Bektaşi kardeşlerimize, şehirlerimize ve ülkemize kazandırılmasında emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunuyorum.

Değerli Kardeşlerim,

Şu an içinde bulunduğumuz Şahkulu Sultan Dergâhı, Orhan Gazi devrinden bugüne önce Ahilerce, ardından Hazreti Hünkârın yolunda hizmet edenlerce ayakta tutulmuş ve ihya edilmiştir. Bunca asırdır dergâhımızdan gelip geçen, konan göçen herkesten Allah razı olsun diyor, her birini rahmetle yâd ediyorum. Dergâhımızın son dönemdeki mürşitlerinden Mehmet Ali Hilmi Dede Baba, bu tür yapılan özellikle eserlerle ilgili şöyle anlatıyor:

“Han bağına kurulmuş aşıkların otağı

Gülzar-ı aşk olupdur aşk ehlinin durağı

Gel pir evine aşık, eyle özünü puhte,

Yanıktır aşk oduna erenlerin ocağı.”

Evet, bu mekânlar aşk ocağıdır, edep ocağıdır, gönül ocağıdır. Buralar Hazreti Peygambere Aleyhissalatu Vesselam ve Ehlibeytine aşık olanların durağıdır.

Dergâhlarımızda ilim ve ahlak birlikte yol yürür, medeniyetimize hayırlı insanlar burada yetiştirilir. Hacı Bektaşi Veli ve evlatları, ocaklarımızı işte bu gayeyle kurmuşlar, yaymışlar ve yaşatmışlardır. Asırlardır Anadolu topraklarını ilimle, irfanla, hikmetle yoğuran Hazreti Hünkâr, Hazreti Mevlana, Yunus Emre gibi gönül sultanları hizmetleri ve eserleriyle millet olma şuurumuzu kolaylaştırmışlardır. Hakk dostlarının irfanlarıyla ve nazarlarıyla kurulan bu büyük medeniyete sahip çıkmak, gelişmesi için gayret göstermek her birimizin vazifesidir.

Sevgili Peygamberimizin “Birlikte rahmet, ayrılıkta azap vardır” düsturuna sıkı sıkıya sarılarak heva ve heveslerin değil baki olanın peşinde koştuğumuz müddetçe bu medeniyet hep yükselecektir. Dünyada baki olan ise yalnızca muhabbettir ve onunla birlikte gelen mükellefiyetlerdir.

“Muhabbetten Muhammed oldu hâsıl.

Muhammedsiz muhabbetten ne hâsıl” kelam-ı kibarı bize bu hakikati ifade etmektedir. Bugün karşı karşıya kaldığımız imtihanlarımızı da ancak aşkla, muhabbetle birlikte beraberlikle, kardeşlikle göğüsleyebiliriz. Milletimiz asırlardır bu coğrafyada karşı karşıya kaldığı her tehdidin üstesinden bu muhabbetle gelmiştir. Önde gelen tarihçilerimizden ve Nazenin Yolu’nun evlatlarından Aşık Paşa bu durumu şöyle ifade ediyor:

“Pes bilin ki nerede birlik var ise,

Kim kiminle ikiliksiz yar ise,

İki cihan devleti onlardadır.

Onların menzilleri canlardadır.

Cümle işin en üstünü birliktir.

Birliğe varmak, birlik olmak erliktir.

Neredeki iki gönül birliktedir,

Göresin bunlar gani birliktedir.”

Evet, tüm bu mesajlar Hacı Bektaşi Veli’nin “Bir olalım, iri olalım, diri olalım” düsturunun farklı şekillerde tezahür etmiş biçimleridir. Tevhidi bir, kitabı bir, kıblesi bir, Peygamberi bir, ezanı bir insanlar için bundan başka bir muhabbet, bundan başka bir aşk yolu yoktur. İşte bunun için hepimizin Peygamberi, hepimizin Ali’si, hepimizin Ehlibeyti, hepimizin Hüseyin’i, hepimizin Kerbela’sı diyoruz.

Milletimizin asırlardır varlığını ve birliğini korumasını sağlayan bu muhabbet ışığı, bugün de önümüzü aydınlatmaktadır. Sinsi niyetlerle milli birliğimizi bozmak için içeride ve dışarıda çalışan pek çok kesim olmuştur, ama hamdolsun bu aşk ateşini söndürmeye kimsenin gücü yetmemiştir.

Değerli Kardeşlerim,

Malazgirt Zaferi’nden beri bin yıldır ebedi yurdumuz olarak seçtiğimiz Anadolu’yu fikren ve fiziken tahkim etmek, adalet temelli bir nizama kavuşturmak için mücadele veriyoruz. Haçlılardan Moğollara kadar vatanımızı tahribe yönelik her saldırıyı inançla ve kararlılıkla bertaraf ederken, kendi medeniyetimizin inşasını da aynı şekilde sürdürdük. Ebedi vatanımızın her köşesini medreselerle, köprülerle, çarşılarla ilmik-ilmik dokuduk. Selçuklu’dan Osmanlı’ya, oradan Cumhuriyetimize gelen bir süreklilik içinde istiklalimizi koruduk, istikbalimize sahip çıktık.

Bu atılımın gerisinde ülkemize geçtiğimiz 20 yılda kazandırdığımız, asırlık eksiklerimizi giderdiğimiz, sorunlarımızı çözdüğümüz eser ve hizmetlerimiz vardır. Demokrasi ve kalkınma hamlemizin özünde milletimizin hayallerini hayata geçirirken tüm alanlardaki sorunları da çözme iradesi yatmaktadır. Eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, sanayiden tarıma kazandırdığımız her bir yatırımla ülkemizi adım-adım 2023 Türkiye’sine hazırladık.

Bugün de Cumhuriyetimizin ikinci asrını Türkiye yüzyılı haline getirecek yeni bir atılımın hazırlığı içindeyiz. Ülkemizi Türkiye yüzyılına hazırlarken milletimizin tüm kesimleriyle birliğini, beraberliğini, kardeşliğini güçlendirecek adımlara özel önem veriyoruz.

Salgın ve savaşın tetiklediği küresel krizlerin ülkemiz üzerindeki olumsuz etkilerini göğüslerken, ekonomik sıkıntıların yol açtığı kayıpları da hızla telafi ediyoruz.

Sadece bunlarla kalmıyor, bugüne kadar çözümünü arzu ettiğimiz seviyede sağlayamadığımız her meselenin de halli için yoğun gayret gösteriyoruz. Bu çerçevede ülkemizdeki Alevi-Bektaşi toplumunun beklentilerini tespite ve çözüm yolları bulmaya yönelik kapsamlı bir hazırlık yaptık. Kültür ve İçişleri Bakanlığımızın koordinasyonunda yürütülen Milli Birlik ve Beraberlik Çalışması kapsamında 1585 cemevi ziyaret edilerek muhataplar tek-tek dinlendi. Valiliklerimiz vasıtasıyla çözülebilecek bina, tadilat, ısıtma gibi sorunlar için hemen sıcağı sıcağına talimatlar verildi, adımlar atıldı. Ayrıca, daha köklü çözümler için ayrıntılı çalışmalar yürütüldü. Bugün burada bunların müjdesini sizlerle paylaşmak istiyorum.

Alevi-Bektaşi vatandaşlarımızın ve onların etrafında bir araya geldiği mekânların tüm meselelerinin devlet nezdinde takibini ve yürütmesini yapacak kurumsal bir yapı kuruyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığı’mız kendi bünyesinde kuracağımız Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı, muhtarlıklara, derneklere, belediyelere, federasyonlara bağlı cemevlerinin tamamının yönetimini yürütecektir. Cemevi hizmetlerinden eğitim faaliyetlerine kadar tüm çalışmalar bu kurumsal yapı altında kamu güvencesi desteği ve denetimiyle yürütülecektir. Böylece cemevlerinin aydınlatma, içme ve kullanma suyu, yapım, onarım, bakım giderlerinin karşılanması ve imar planlarındaki yeriyle ilgili tüm sorunlar çözülmüş olacaktır. Aynı şekilde cemevlerinde erkân hizmetlerini yürütmekten sorumlu Alevi-Bektaşi inanç önderlerinden talep edenlere de bu kurumsal yapı bünyesinde kadro verilebilecektir. Ülkemizin demokratikleşme reformlarının en önemlilerinden biri olduğuna inandığım bu adımların ülkemize, milletimize, Alevi-Bektaşi kardeşlerimize hayırlı olmasını diliyorum.

Hep söylediğimiz gibi, ülkemizdeki 85 milyon insanımızın her bir ferdi devletimizin birinci sınıf vatandaşıdır. Her bir insanımızın inanç ve ibadetten, eğitim ve çalışma hakkına kadar tüm temel hak ve özgürlüklerden yararlanabileceği bir Türkiye inşa etmek için gece-gündüz çalıştık, çalışıyoruz. Son dönemde yeniden gündeme gelen kimi tartışmaları da temel hak ve özgürlüklerle ilgili reformlarımızı daha ileriye götürmenin vesilesi olarak görüyoruz.

Bu duygularla sizlerde paylaştığımız müjdelerle açılışını yaptığımız ve temelini attığımız cemevlerinin bir kez daha Alevi-Bektaşi kardeşlerimize hayırlı olmasını diliyorum.

Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla.