İstanbul Medeniyet Üniversitesi Ziraat Bankası Kütüphanesi ve Merkezi Derslik Binası Açılış Töreni’nde Yaptıkları Konuşma

12.08.2022

İstanbul Medeniyet Üniversite’mizin Değerli Mensupları,

Kıymetli Misafirler,

Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Kurulduğu 2010 yılından bugüne hızla gelişen, büyüyen, ülke içinde ve dışında iftiharla bahsedilen, başarılara imza atan üniversitemizi yakından takip ediyoruz. İlim ve irfan davamızı dünya çapında en iyi şekilde temsil etmek, “üniversite medeniyettir” ifadesini hayata geçirmek için samimiyetle çalışan Rektörümüzü ve hocalarımızı tebrik ediyorum.

İnşallah yeni kayıt dönemiyle beraber 15 bini bulacak öğrencileriyle üniversitemiz ülkemizin en seçkin yükseköğretim kurumları arasındaki yerini daha da güçlendirecektir.

Bugün İstanbul Medeniyet Üniversitemize marka değerinin önemli katkı sağlayacağına inandığım yeni bir eseri daha öğrencilerimizin ve hocalarımızın hizmetine sunmak için buradayız. Ziraat Bankamızın desteği ile tamamlanan Kütüphanemizin, Merkezi Derslik Binası’nın üniversitemize, şehrimize ve ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Bu vesileyle gerek Ziraat Bankamızın Genel Müdürü, Yönetim Kuruluna, hepsine milletim adına çok çok teşekkür ediyorum. Bu eserin ortaya çıkmasında emeği geçen herkese ayrıca teşekkür ediyorum. Temelini de bizzat attığımız bu eserin açılışını yapmayı nasip ettiği için Rabbime hamd ediyorum.

Bünyesindeki 1 milyon cilt basılı kitabı ve aynı anda 3 bin kişiye hizmet verecek fiziki büyüklüğüyle ülkemizin en büyük üniversite kütüphanesini açıyoruz. Biliyorsunuz hâlihazırda ülkemizin en büyük kütüphanesi, Ankara’daki Beştepe Cumhurbaşkanlığı Külliyesi içinde yer alan hedef 5 milyon ciltlik kitap kapasitesine sahip Millet Kütüphanesi’dir. Burasının da Millet Kütüphanesi gibi haftanın her günü 24 saat açık olacağını, kullanıcılara her türlü imkânın sağlanacağını, ikramların yapılacağını öğrenmekten memnuniyet duydum.

Hocam, öğrencilerden ücret filan almıyoruz değil mi? Çay, kek, hepsi ücretsiz? Tamam.

İstanbul’da Rami Kışlasını, bu yılsonuna kadar inşallah o da bitiyor, çok daha büyük bir kütüphaneye dönüştürmek için çalışıyoruz.  Büyükşehir, il ve ilçe belediyelerimizin hizmete sunduğu millet kütüphaneleri de, kendi muhitlerinde önemli bir ihtiyacı karşılıyor. Ayrıca, Milli Eğitim Bakanlığımıza bağlı tüm okullarda kütüphaneler kurulmasını sağladık. Böylece kısa sürede 57 binin üzerinde okulumuzu kütüphaneye kavuşturduk. Okullarımızdaki kütüphanelerde bulunan kitap sayısını da kısa sürede üç kat artırarak, 70 milyona çıkardık, inşallah yılsonuna kadar bunu 100 milyona tamamlayacağız. Tabii hedef, az önce Hocam Aşr-ı Şerif’i okurken misk, diyeceğimiz yere geldi, orada da “Ikra' bismi rabbikelleziy halak” Seni yaratan Rabbinin adıyla oku. İnşallah, Medeniyet Üniversite’mizdeki gençlik bizleri yaradan Rabbimizin adıyla okuyor ve okumaya da inanıyorum ki devam edecektir.

Şayet bizim millet olarak bir medeniyet davamız, medeniyetimizi ihya etme sevdamız varsa, bunu kütüphaneler yapmadan, kütüphaneler olmadan yapamayız. Zira binlerce yıla sari medeniyetimizin esası tefekkürdür, ilimdir, irfandır, kitabın ve hikmetin rehberliğinde yol yürümektir. Kültürümüzde ilim sahipleri, gölgesinde soluklandığımız birer Cennet ağacı; eserleri ise, fikri açlığımızı giderdiğimiz meyveleri olarak görüyoruz. Kimi yazar ve düşünürler ise, Cenneti envai çeşit kitapla dolu görkemli bir kütüphaneye benzetmişlerdir. Bu teşbihin sebebi, kütüphanelerin bilgiye, erdeme, öğrenmeye ve ilim tahsiline açılan kapı, hakikatin bilgisine giden yollardan biri olmasıdır.

Merhum Cemil Meriç okumanın iki ruh arasında aşikâre bir mülakat, yani hasbihal olduğunu ifade ediyor, Allah rahmet etsin. Şu üç şeyin verdiği lezzetin dünyada başka hiçbir şeyde bulunamayacağı söylenir: Tilavet ül Kur’an, mülakatü’l Rahman, musahabetü’l ihvan. Kur’an-ı Kerim zaten hayatımızın merkezidir. Bu mübarek kitabı diliyle okurken kalbiyle de hissedenin hali ise Cenab-ı Hakk ile mülakat olarak tarif edilebilir. Dostlarla sohbetin tadını anlatmaya bile gerek duymuyorum. Ancak bize yüzlerce alimle dostluk kurup onlarla feyizli sohbetlere dalma imkânı veren bir araç daha vardır, o da kitaplardır. Gerçekten de her kitap bir alimdir, her kitap bir dosttur, her kitap bir alemdir. Hayret duygumuzun diri kalmasını kitaplara borçluyuz. “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu” buyuran inancımız, bize beşikten mezara kadar ilimle meşgul olmamızı tavsiye ediyor.

Değerli Misafirler,

Atalarımız da kılıçla fethedilen toprakların ancak kalemle tutulabileceğini öğütlüyor. Bunun anlamı; bilgiyle donanmış, ilim yolculuğundan kopmamış bir milletin beka meselesi yaşamayacağıdır. Medeniyetimizin altın yıllarının kütüphanelerimizin de zenginliğiyle göz kamaştırdığı dönemler olması asla tesadüfü değildir. Kitap ve kütüphaneyle irtibatı kopan milletlerin bırakın insanlığa yol göstermesini, ayakta kalabilmesinin imkânsız olduğunu biliyoruz. Kitaba sırtını dönen cehaletin zifiri karanlığından kurtulamaz. Edebiyat dünyamızın öncülerinden –Allah rahmet etsin- merhum Nuri Pakdil, “Okumadığın gün karanlıktasın” buyuruyor. Çocukları, gençleri ve yetişkinleri kitapla buluşturacak, kitabı ve okumayı sevdirecek projeler üretmeyi istikbalimiz adına hayati önemde görüyoruz. Bunun için de okullarımızdan başlayarak hayatımızın her alanının merkezine kitabı, okumayı, dolayısıyla kütüphaneyi yerleştirmek istiyoruz. Açılışını yaptığımız bu güzel eserin de bizi hedefimize bir adım daha yaklaştırdığına inanıyorum.

Esasen Avrupa’nın cehalet karanlığına boğulduğu bir dönemde, ecdadımız kurduğu medrese ve kütüphanelerle tüm dünyayı aydınlatıyordu. Dünyanın diğer yerlerinde üniversitenin adı dahi geçmezken, 830 yılında kurulan Beyt’ül Hikme’de astronomiden tıbba birçok bilim dalı sistematik olarak yerini almıştı. Medeniyetimizin temellerini okumak üzerine atan ecdat, bilgiyi yitik malları olarak görmüş ve hayatları boyunca onun peşinde koşmuşlardır.

Hakkı teslim edilmese de bizim medeniyetimizin dünya bilim ve kültür mirasına yaptığı katkı asla göz ardı edilemeyecek büyüklüktedir. Merhum Fuat Sezgin Hoca’nın gayretlerini destekleyerek oluşturduğumuz -Allah ona da rahmet eylesin- İslam Bilim ve Teknoloji Tarihi Müzesi bu bakımdan çok zengin örnekleri yeni nesillerin dikkatine sunuyor. Eğer orayı gezmeyen, ziyaret etmeyen varsa, Gülhane Parkı’ndaki bu müzeyi ziyaret etmelerini özellikle tavsiye ederim.

Şehrinin giriş kapsında bilgi ve erdem, kılıç ve silahtan üstündür yazan bir medeniyetin, önce kendi tarihine ve birikimine sahip çıkması gerekir. Maalesef uzunca bir süre bu konuda sıkıntı yaşadık, daha doğrusu vaktimizi ve enerjimizi başka alanlara yönelterek, biz bu iklimden bilinçli olarak uzaklaştık veya ulaştırıldık. Sadece biz değil, medeniyet coğrafyamızın her köşesinde aynı durum yaşandı, yaşanıyor. Bugün dünyanın her alanda köklü bir değişimin sancılarıyla kıvrandığı dönemden geçiyoruz. Bize düşen, bu fırsatı en iyi şekilde değerlendirerek kendi medeniyet değerlerimizin üzerinde hayal ettiğimiz, daha önemlisi hak ettiğimiz büyük atılımı gerçekleştirmemiz gerekiyor. Türkiye, sadece kendisi için değil gözünü ve kalbini bu ülkeye, bu topraklara yöneltmiş koskoca bir coğrafyanın ve medeniyetin temsilcisi olarak bu mücadeleyi başarıya ulaştırmak mecburiyetindedir. Attığımız her adımda bu sorumluluğun idraki içinde olmalıyız.

Geçtiğimiz 20 yıldır kurduğumuz altyapı üzerinde başlattığımız her kalkınma hamlesinin böylesine derinlikli ve kapsamlı anlamı vardır. Her şeyden önce üniversitemizin adının İstanbul Medeniyet Üniversitesi olması rastgele değildir. Burada açılışını yaptığımız kütüphaneyi de herhangi bir eser, herhangi bir yatırım değil, işte bu büyük fotoğrafın bir rengi, bir çizgisi olarak görmemiz gerekiyor. İlmin, irfanın, erdemin gücünü kendine rehber edinen ecdadın izinden giderek biz de eğitim-öğretimle, kültürle, sanatla, teknolojiyle, hepsinden önemlisi insanla medeniyetimizi zirveye çıkartacağız. Rabbim yar ve yardımcımız olsun. 

Bu düşüncelerle bir kez daha açılışını yaptığımız kütüphanemizin ve merkezi derslik binamızın üniversitemize, hocalarımıza, öğrencilerimize hayırlı olmasını Allah’tan diliyorum.

Sizleri sevgiyle, saygıyla selamlarken, başta Ziraat Bankası Genel Müdürü Alparslan Bey’e ve tüm heyetine, Yönetim Kuruluna şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Daha nice hayırlı eserlerin inşa ve ihyasında beraber olmak üzere duadayız.

Kalın sağlıcakla.