Şehit Mustafa Cambaz Fotoğraf Yarışması Ödül Töreni’nde Yaptıkları Konuşma

10.06.2022

Yeni Şafak Gazetemizin Değerli Mensupları,

Kıymetli Misafirler,

Sizleri en kalbi duygularımla, hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.  Şehit Mustafa Cambaz Fotoğraf Yarışması Ödül Töreni münasebetiyle sizlerle beraber olmaktan memnuniyet duyuyorum. Yeni Şafak Gazetesine bizleri böylesine anlamlı bir ödül merasimi vesilesiyle bir araya getirdikleri için teşekkür ediyorum. Sözlerime 15 Temmuz gecesi FETÖ’cü hainler tarafından alçakça şehit edilen Mustafa Cambaz kardeşimizi rahmetle, şükranla, özlemle yâd ederek başlamak istiyorum. Rabbim şehidimizin ruhunu şad, makamını âli, mekanını Cennet eylesin.

Ruhu için el Fatiha.

Rabbim Mustafa kardeşimizi Peygamber Efendimize Aleyhissalatu Vesselam komşu eylesin. Bu vesileyle bugün aramızda bulunan ailesine, yakınlarına, sevenlerine ve Yeni Şafak Gazetesi’ndeki siz mesai arkadaşlarına sabr-ı cemil diliyorum. Ayrıca, tüm 15 Temmuz ve terörle mücadele şehitlerimize de Allah’tan rahmet niyaz ediyorum. Mustafa Cambaz’ın adını yaşatmayı amaçlayan bu yarışma için sizleri ayrıca tebrik ediyorum. Bu sene ilkini gerçekleştirdiğimiz yarışmanın inşallah her yıl prestijini artırarak yoluna devam edeceğine inanıyorum. Şüphesiz bu tür yarışmalar adını taşıdıkları değerlerimize sahip çıkma yanında, yeni kabiliyetlerin keşfedilmesine de imkân sağlamaktadır.

Şehit Mustafa Cambaz Fotoğraf Yarışması da inşallah basın dünyamıza yeni isimlerin, yeni yeteneklerin katılmasına vesile olacaktır. Jürimizin titiz çalışmasıyla belirlenen üç farklı kategoride toplam dokuz kişiye ödüllerini takdim edeceğiz. 2021’e damgasını vuran haber fotoğrafları bu dalda ödüle layık görülen Elif Öztürk, İsa Telli ve Mustafa Çiftçi’yi;

Kültürel ve tarihi fotoğraflar kategorisinde ödül alan Ümmü Kandilcioğlu, Caner Başer ve Aytaç Ünal’ı;

Yeni nesil fotoğraflar dalında ödül alan İsmail Coşkun, Muhammet Enes Yıldırım ve Ramazan Çırakoğlu’nu yürekten kutluyorum.

Ödül alsın ya da almasın yarışmaya katılan her bir kardeşime, jürimizin saygıdeğer üyelerine emeklerinden ötürü şahsım, ülkem ve milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Yarışmaya iştirak eden tüm kardeşlerimizin Şehit Mustafa Cambaz’ın emanetine ve mirasına hakkıyla sahip çıkacaklarını ümit ediyorum.

Kıymetli Dostlar,

Az önce Mustafa Cambaz kardeşimizin yakın mesai arkadaşlarını, aynı zamanda hayat tarihçesini izledik, dinledik. Şehidimizin mesleğine olan tutkusunun yanı sıra davasına, ülkesine, milletine ve İslam ümmetine olan sevdasına da bizzat şahitlik ettik. Mustafa Cambaz, şahsiyetiyle, duruşuyla temayüz etmiş, dokunduğu her gönülde silinmez izler, güzel hatıralar bırakmış bir kardeşimizdi. Doğruluğu, dürüstlüğü, çalışkanlığı ve samimiyetiyle mesai arkadaşlarına daima örnek olan, İslam ahlakıyla donanmış vakur bir insandı. Kendisi hiçbir zaman ucuz hesapların, kolay yolların, geçici heveslerin peşinde koşmadı. Zor da olsa, sonunda ölüm de olsa hep hakkın, hakikatin, adaletin safında yer almayı tercih etti.

Mustafa Cambaz aynı zamanda doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalmış bir muhacirdi, az önce izledik. Batı Trakya Türklerinden olan Mustafa kardeşimiz, Yunanistan’ın baskıcı, asimilasyoncu politikalarına karşı mücadele vermiş cesur bir yürekti. Yunan’a askerlik yapmam, diyerek Gümülcine’deki köyünü bırakıp İstanbul’a göç ettiğinde yeni evlenmiş ömrünün baharında bir gençti. İnandığı değerler uğruna bedel ödemekten asla çekinmedi. İstanbul’u, özellikle Boğazı çok sever, Türkiye’yi vatanı olarak görürdü.

Mustafa Cambaz’ın dirayetli karakteri sadece özel hayatına değil, sosyal yaşamına, beşeri ilişkilerine, hepsinden önemlisi işine de yansımıştır. Kendisi aşkla yaptığı mesleğinde de nitelikli ve özgün çalışmalarıyla öne çıkmış, son derece başarılı bir foto muhabiriydi. Kayıt fotoğrafçılığı olarak gördüğü mesleğinde 2000’li yıllardan itibaren tüm Türkiye’yi adım-adım dolaşarak 10 binin üzerinde fotoğraf çekmiştir. Yeni Şafak’ta görev yaptığı sırada ülkemizin dört bir yanındaki 118 ulu caminin binlerce fotoğrafını çekerek, büyük bir arşiv bırakmıştı.

Mustafa kardeşimiz, çileli hayatı, mesleği, çektiği fotoğraflar yanında şehadetiyle de adını tarihimize nakşetmiştir. 15 Temmuz gecesi hiç düşünmeden, yanından bir an olsun ayırmadığı fotoğraf makinesini dahi almadan meydanlara ilk koşan kahramanlar arasındaydı. Kalkışmayı yapanlar kalktıkları gibi oturamamalı, diyerek sokağa fırladığı o gece, şehadet şerbetini içen 251 kardeşimizden biri de Mustafa’ydı. Ruhunu 1 dolara satmış FETÖ’cü hainler Mustafa Cambaz kardeşimizi göğsünden iki kurşunla vurarak şehit ettiler. Mustafa’yla beraber kahramanca toprağa düşen 251 insanımız o gece canları pahasına bizlere istiklalimizi ve istikbalimizi hediye ettiler.

Merhum Mehmet Akif İnan ne güzel anlatmış: 

“Kanımın nehriyle cetvellediğim

Bu toprak söyleyin neden çoraktır

En kara putların saldırısından

Yurdumun ki alnı ay gibi aktır

Anamı sorarsan büyük doğudur

Batı ki sırtımda paslı bıçaktır

Yiğitler yol alsa destana doğru

Şehitler gözümde aynen bayraktır

Gel kurut bu çağın kargaşasını

Seninle beklenen şimdi şafaktır.”

Evet, göğüslerini siper ederek Ehl-i Salip’in hayasız akınını durduran tüm yiğitlerden Rabbim razı olsun diyorum. Rabbim bizleri şehitlerimizin kutlu yolundan ayırmasın diye dua ediyorum.

Değerli Kardeşlerim,

Bugün 85 milyon olarak üzerinde özgürce yaşadığımız bu topraklar bizlere aziz şehitlerimizin emanetidir. Her karışında bir aslanın yattığı Türkiye, dünyanın en büyük şehitliğidir. Ülkemiz aynı zamanda tıpkı Mustafa kardeşimiz gibi doğduğu toprakları terk etmek zorunda kalan mazlum ve mağdurlara kucak açmış bir eman ve esenlik yurdudur. Büyük ve güçlü Türkiye’sine sahip çıkmak hepimiz için bir görev olmanın ötesinde şehitlerimize karşı mesuliyetimizin de gereğidir.

Bu anlayışla 40 yıldır siyaset arenasında kararlı bir mücadele yürütüyoruz. Mabetlerimizin üstüne namahrem eli değmesin, Ezan-ı Muhammediler semalarımızdan eksilmesin, ay-yıldızlı al bayrağımız göklerde nazlı nazlı dalgalansın diye gecemizi gündüzümüze katıyoruz. Zulüm 1453’te başladı diyen mankurtlara, İstanbul’un fethini 569 yıldır hazmedemeyen Bizans artıklarına inat bu güzel şehre sahip çıkıyoruz. Feth-i mübinin nişanesi olan Ayasofya’yı 84 yıllık mahzunluğun ardından hamdolsun asli hüviyetine tekrar kavuşturduk. Fatih’in emaneti bu ibadethaneyi yeniden ezanla, namazla, salavatla, Kur’an-ı Kerim’in yüreklere işleyen mübarek tilavetiyle buluşturduk. Bizden önce yıllarca bağımsızlığa mahkum edilen güzel İstanbul’umuzu yatırımlarımızla tekrar ayağa kaldırdık. Tüm dünyanın gözbebeği olan Şehr-i İstanbul’u bir nakkaş titizliğinde camilerle, köprülerle, yollar ve tünellerle adeta ilmek ilmek dokuduk. Büyük Çamlıca Camii’miz tüm haşmetiyle İstanbul’u kucaklıyor, Mimar Sinan Camii aynı şekilde. Şimdi inşallah Barbaros Hayrettin Paşa Camii bu yılın sonuna doğru o da bitecek o da bütün ihtişamıyla İslam’a ve Müslümanlara hizmet verecek.

Marmaray ve Avrasya Tüneli iki kıtayı denizin altından birbirine bağlıyor. Yavuz Sultan Selim Köprümüz tıpkı bir gerdanlık gibi boğazı süslüyor. Şehir hastanelerimiz İstanbullu hemşerilerimize şifa kapısı oluyor. Yıllık 90 milyon yolcu kapasitesiyle İstanbul Havalimanı şehrimizi diğer vilayetlerimizle birlikte tüm dünyaya bağlıyor. Sadece İstanbul’a değil, kazandırdığımız eserler ve yatırımlarla 81 vilayetimizin tamamına mührümüzü vurduk.

Elbette bu süreçte sokak olaylarından vesayet girişimlerine, darbe teşebbüslerinden terör eylemlerine kadar pek çok tehditle karşılaştık. Saçma sapan iddialar üzerinden partimiz kapatılmaya çalışıldı. Cumhuriyet mitingleri kılıfı altında açıkça darbe çağrısı yapıldı. Ağaç ve çevre bahanesiyle başlatılan Gezi olaylarıyla sokaklarımız ateşe ve kana bulanmak istendi. 17-25 Aralık’ta emniyet, yargı teşkilatlarındaki militanları, 15 Temmuz’da ordu içindeki hainleri kullanarak milli iradeyi saf dışı bırakmaya kalkıştılar. PKK’sından FETÖ’suna, DEAŞ’ından DHKP-C’sine besleyip, büyüttükleri ne kadar yılan varsa hepsini üzerimize saldılar. Son 20 yıllık dönemde milli iradeyi gasp etmek, milletin iradesine pranga vurmak için 85 milyonun birliğine, beraberliğine, kardeşliğine dinamit koymak için gizli açık pek çok operasyon yaptılar. Ama ne yaptılarsa bizi ülkemize, milletimize ve insanlığa hizmet yolundan alıkoyamadılar. Önce Allah’ın yardımı, sonra aziz milletimizin samimi duası sayesinde tüm saldırıları boşa çıkardık. Yeni Şafak gibi basınımızın yüz akı gazetelerimizin güçlü desteğiyle emperyalistlerin emellerini gerçekleştirmelerine izin vermedik. Kendini Türkiye’nin adeta patronu gibi gören azgın azınlığın sessiz çoğunluk üzerinde tahakküm ve baskı kurmasına müsaade etmedik.

Kıymetli Dostlar,

2023’e giden kritik süreçte karşılaştığımız zorluklara rağmen mücadele azmimizi daha da perçinleyerek yolumuza devam ediyoruz. Yola çıkarken milletimize ne söz vermişsek inşallah bunların tamamını gerçeğe dönüştürene kadar bize durmak, dinlenmek, soluklanmak yok.

Evlatlarımıza üzerinde özgürce yaşayacakları bir Türkiye bırakana kadar, ilk günkü aşkla, ilk günkü heyecanla çalışmakta kararlıyız. Varsın birileri millete tepeden bakan elitlere yaranmak için kırk takla atsın. Varsın birileri aslını inkâr etme pahasına masada koltuk kapmaca oynasın. Varsın birileri 15 Temmuz destanına kontrollü darbe iftirası atan korkaklarla yol arkadaşlığı yapsın. Varsın birileri 251 şehidimizin katillerini yargıdan kaçırmak için olmadık hesaplar peşinde koşsun. Biz son 40 yıldır hep olageldiği gibi inşallah yarın da milletimizle gönül gönüle, omuz omuza yol yürümeye devam edeceğiz.

Şehitlerimize minnet borcumuzu onların uğruna hayatlarını feda ettikleri idealleri gerçekleştirerek ödemeyi sürdüreceğiz. İşte dün Efes 2022 Tatbikatını yaptık, İzmir’de. Ve bunun yanında da Yunanistan bir üçlü olarak kendi içinde toplantılarını yapmışlar ve bu toplantılarında da Türkiye’yle ilişkiler noktasında bu moratoryumla bu işi gözden geçirelim ve bu sıkıntılı dönemi atlatalım demişler.

37 ülke katıldı bizim bu tatbikatımıza ve Yunanistan bunların yarıdan fazlasına katılmayın diye de haber göndermiş. Tabi hemen hemen tamamına yakını dinlemediler, hepsi bizimle beraber o tatbikatta yer aldılar, Amerika başta olmak üzere. Ve bu başarılı tatbikat hamdolsun gerekene gereken cevabın verilmesi noktasında çok hayırlı bir adım oldu. Bundan sonra da böyle gidecek kararlı bir şekilde, emin adımlarla. Herkes bu milletin ne olduğunu, neler yapabileceğini dünkü tatbikatta gördüğü gibi bundan sonra da görecek.

Türkiye’ye son 20 yılda nasıl asırlık eser ve hizmetler kazandırmışsak, bugünkü sıkıntıları da inşallah yine biz çözeceğiz. Ülkemizi içeriden ve dışarıdan kuşatmak, diz çöktürmek isteyenlere aradıkları fırsatı vermeyeceğiz. Bunun için tüm gücümüzle gece-gündüz çalışacak, milletimizin gönlünü kazanarak yolumuza devam edeceğiz. Allah’ın izniyle 2023 hedeflerimizi hayata geçirecek, yavaş yavaş şekillendirmeye başladığımız 2053 vizyonumuzu evlatlarımıza kutlu bir miras olarak bırakacağız. Hak yolunda, hakkaniyet yolunda, adalet yolunda, milletimizin güvenliği ve refahı yolunda son nefesimize kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.

Kardeşlerim, ölümsüz şehitlerimizin bize mesajı budur. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.

Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, Mustafa Cambaz kardeşimize, ailesine ve tüm şehitlerimize bir kez daha sabır, Allah’tan rahmet diliyorum. Yeni Şafak Gazetesi’ni böyle bir yarışma ile Şehit Mustafa Cambaz’ın aziz hatırasını yaşattıkları için tekrar tebrik ediyorum. Çektikleri fotoğraflarla ödüle layık görülen kardeşlerimizi tebrik ediyor, kendilerine Mevla’dan muvaffakiyetler diliyorum. Hepinize sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum. Allah’a emanet olun diyorum.

Kalın sağlıcakla.