Tokatlı Çiftçilerle Buluşma Programı’nda Yaptıkları Konuşma

26.03.2022

Değerli Çiftçi Kardeşlerim,

Kıymetli Misafirler,

Sizler en kalbi duygularımla, muhabbetle selamlıyorum. Yeni Havalimanımıza inişle başlayan, Cumhuriyet Meydanı’ndaki toplu açılış törenimizle devam Tokat programımızın bu son durağında siz çiftçi kardeşlerimle biraradayım.

Şehir ziyaretlerimizde gençlerimizle başlattığımız bu buluşmaları daha sonra hanım kardeşlerimizle devam ettirdik ve şimdi de çeşitli kesimlerden demek suretiyle çiftçi kardeşlerimizle biraraya gelerek devam ettiriyoruz.

Her ne kadar hâlâ kar yağışı ve soğuklar etkisini sürdürüyor olsa da, baharın ilk ayının son günlerinde özellikle Tokat ziyaretimizi gerçekten çok çok farklı gördüm, çok büyük bir coşku gördüm. Bütün bunların yanında tabii işin finalini de siz çiftçi kardeşlerimizle sohbet etmek suretiyle geçiriyoruz.

Biliyorsunuz ülkemizde birileri her ağızlarını açtıklarında Türkiye’de tarımın öldüğünü, bittiğini, çiftçilerin perişan olduğunu söylüyor. Ülkemizde tarıma ve hayvancılığa en büyük destekler bizim dönemimizde verildi. Her alanda çok önemli üretim artışları bu dönemde sağlandı. İşte bakıyoruz, benim diyor şu kadar koyunum var, öbürü diyor benim şu kadar mandam var, öbürü şu kadar büyükbaş hayvanım var, bu süreci biz Başbakanlığım döneminde başlattık ve damızlık hayvanlar vermek süreciyle o süreci başlattık, takip ettik. Ve gerek hanım çiftçi kardeşlerim, gerek erkekler bu işin kadr-ü kıymetini çok iyi bildiler.

Çiftçilerimize geçtiğimiz 20 yılda bugünün rakamlarıyla 20 yılda yaklaşık 470 milyar lira destek ödemesi yaptık, 470 milyon demiyorum, 470 milyar lira. Bu yıl için 25,8 milyar lira olarak planlanan tarımsal destekleme bütçesini de ilavelerle 29 milyar liraya yükselttik. Böylece bu yıl buğday, arpa, çavdar, yulaf ve tritikale üreticilerine mazot, gübre, sertifikalı tohum ve ek girdi desteğiyle dekar başına 116 lira ödemiş olacağız. Tarımsal hasılamızın 337 milyar liraya ulaşması, verdiğimiz bu desteklerin karşılığını aldığımızı gösteriyor. Geçtiğimiz yıl tarımsal ihracatımız bir yıl önceki yıla göre yaklaşık yüzde 21 artışla 25 milyar dolara, dış ticaret fazlamız ise yüzde 31 artışla 7,2 milyar dolara çıktı. Nerede olduğumuzu göstermesi bakımından bu rakamlar çok çok önemli.

Sizlerin gayretleri çalışmaları sayesinde sebze ve meyve üretiminde Avrupa’da ne durumdayız biliyor musunuz? Birinci sıradayız ya. Son 20 yılda oluşturduğumuz güçlü altyapı sayesinde gıda tedarikinde sorun yaşamayan, kendine yeterlilik oranı yüzde 140 olan bir ülke konumuna geldik. Topraklarımızın verimini artırmak için hükümetlerimiz döneminde yaklaşık 300 milyar liralık su yatırımı yapmak suretiyle 9 bin 189 tesisi hizmete aldık. Bütün bunlar, kiminle yapıyoruz bunu? Çiftçilerimizle yapıyoruz, çiftçilerimiz için yapıyoruz.

Ve Cumhuriyet tarihinde yapılan baraj sayısını ikiye katladık, toplam 47 milyon metreküp su depolanan 654 yeni barajı ülkemize kazandırdık; Cumhuriyet tarihinde böyle bir şey yok. Yine bu yatırımlar neticesinde 20 milyon dekar araziyi sulamaya açarak sulanan tarım alanımızı 68,5 milyon dekara yükselttik. Böylece çiftçilerimize yıllık 60 milyar lira ilave gelir artışı sağladık.

Ormancılık alanında da var gücümüzle çalışmaya devam ediyoruz. Son 20 yılda yaklaşık 6 milyar fidanı toprakla buluşturduk. Orman varlığını en çok artıran ülkeler sıralamasında ise ülkemiz Avrupa’da birinci sırada, dünyada 6’ncı sıradayız, ispat bu, bunu laf olsun diye söylemiyoruz, yani bütün belgeler, hepsi ortada. Tabii bunlar bazılarının işine gelmiyor, yalan yanlış bilgilerle, kuralık gibi, yangın gibi, savaş gibi, bölgesel insani krizler gibi konuları bahane ederek milleti paniğe sevk etmek için uğraşıyorlar. Herhalde bunların kimler olduğunu biliyorsunuz.

Türkiye’nin dünyanın en önemli gıda ihracatçısı olduğunu, bunun için gereken ham maddelerin önemli bölümünü de dışarıdan aldığımızı bildikleri halde rakam oyunlarıyla kamuoyunu yanıltmaya çalışıyorlar. Maalesef işte son zamanlarda ayçiçek yağı konusunda kayda değer herhangi bir sorun olmadığı halde böyle bir panik havası oluşturulmuştur. Aynı oyunun diğer alanlarda da oynanmak istenmesi muhtemeldir.

Halbuki karşımızdaki durum şudur: Ülkemizin geçtiğimiz yıl ihracata yönelik üretim yapan gıda sektörleri için dışarıdan ithal ettiği 8,1 milyon ton buğdayın 5,6 milyon tonu Rusya ve Ukrayna menşeilidir; arpa, mısır, küspe, kepek ithalatında da benzer bir tablo vardır. Dolaysıyla Rusya-Ukrayna savaşının yol açabileceği tedarik problemleri elbette bizi etkilemiştir, etkileyecektir, ama bu etki soframızdaki ekmek değil, ihracat üzerinde olacaktır. Gıda sektörümüz Kazakistan, Amerika, Kanada olmak üzere diğer alternatif tedarik kaynaklarıyla ilgili arayışlarını sürdürmektedir. Ülkemizin savaşa her iki tarafla da sürdürdüğü dengeli ilişkilerin bu bölgeden gelen ürün tedarikini tamamen kesmeyeceğini de ümit ediyoruz. Bunun yanında, Tarım ve Orman Bakanlığımız ile tarım kredi kooperatiflerimiz ayçiçeği ve mısır ekimiyle ilgili gereken tedbirleri alıyor. Sadece Tokat özelinde üreticilerimizle 20 bin ton yağlık ayçiçeği ve 30 bin ton dane mısır için sözleşmeli üretim yapılması planlandı. 35 bin dekar alana ekimi yapılmak üzere 18 ton yağlık ayçiçeği tohumunun yüzde 75’i hibeli olarak dağıtılacaktır. Böylece, Tokat’taki yağlık ayçiçeği ve mısır üreticilerimize toplamda 12 milyon liralık üretim desteği sağlanacaktır.

Çiftçilerimizden ülkemizde ekilmedik tek karış yer bırakmayacak şeklide üretime yönelmelerini istiyoruz. Hem kendi gıda sektörümüzün ihtiyacımızın karşılanması, hem de Avrupa piyasasında ortaya çıkması muhtemel boşluğun doldurulması bakımından üretimimiz artırmamız hayati öneme sahiptir. İşte Rusya-Ukrayna savaşı esnasında, yani burada gerek Sayın Putin, gerek Sayın Zelenski onlarla yaptığımız görüşmelerde de, yani bizim 50’ye yakın gemimiz bölgedeydi ve bu gemilerimizin önünü açtılar ve gerek ayçiçeği yağı, gerek diğer hububat gibi bütün o ürünleri getiren gemileri ülkemize gönderdiler ve hemen hemen tamamına yakını da ülkemize ulaştı. Sizlerle sohbetimizde bu hususları detaylıca ele alacağımıza inanıyorum.

Bir kez daha sizlerle biraraya gelmiş olmanın memnuniyetini ifade etmek istiyorum.