KKTC Sulamaları İletim Tüneli Işık Görünme Töreni’nde Yaptıkları Konuşma

22.05.2021

Sayın Cumhurbaşkanı Aziz Kardeşim Ersin Tatar,

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Hükümeti’nin Kıymetli Üyeleri,

Değerli Kıbrıs Türk’ü Kardeşlerim,

Sizleri en kalbi duygularımla, muhabbetle, hürmetle selamlıyorum. Sizlerin şahsında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki tüm kardeşlerime Ana Vatan’dan selam ve saygılarımı iletiyorum.

Böylesine anlamlı bir tören münasebetiyle sizlerle beraber olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Bir ada ülkesi olması ve kısıtlı doğal kaynakları nedeniyle Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti son 30 yıldır giderek artan bir şekilde su sıkıntısı yaşıyor. Su ihtiyaçlarının tamamen yer altı su kaynaklarından karşılandığı Kıbrıs’ta aşırı çekim neticesinde yer altı suyuna deniz suyu karışmakta, bu durum yer altı sularının tuzlanmasına neden olmaktadır. Bu sorunun çözümü için Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a içme ve sulama amaçlı su götürülmesi her dönem gündeme gelmiş, ancak bu proje bir türlü gerçeğe dönüşmemişti. 2015 yılında 80 kilometre uzunluğunda, denizin 250 metre altından geçen askıda deniz geçiş sistemi ile yıllık 75 milyon metreküp suyu Ana Vatan’dan, Yavru Vatan’a ulaştırdık. Ayrıca modern içme suyu arıtma tesisi ve 529 kilometre uzunluğundaki dağıtım hattı ile Kuzey Kıbrıs’ın tamamına memba suyu kalitesinde içme, kullanma suyu temin ettik. Dünya’da eşi benzeri olmayan bu projenin deniz geçişi isale hattında 8 Ocak 2020’de meydana gelen arızayı da en kısa sürede çözüme kavuşturduk. Böylece Türkiye ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti arasındaki tarihi, kültürel, coğrafi bağlara bir yenisini daha eklemiş olduk. Bugün de Ana Vatan’ın suyunu Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin bereketle topraklarıyla buluşturacak sulama iletim tünelinin açılışını yapıyoruz. Sulama projemizde suyu temin edecek 5,7 kilometre uzunluğundaki iletim tünelinde ışığı göreceğiz. Güzelyurt Ovası sulaması iletim yapıları bu proje ile daha önce yeraltı su kaynakları ile sulanan 18 bin 730 dekar araziye su iletilecektir. Mesarya Ovası Sulaması Projesi kapsamında ise 97 bin 200 dekar arazi ilk kez sulama suyuyla buluşacaktır. Tarım yapılacak arazilerin sulamaya açılmasıyla yıllık 156 milyon liralık gelir artışı ve yaklaşık 10 bin kişilik ilave istihdam sağlanacaktır. Projenin tamamlanmasıyla birlikte tarım sektörü çağ atlayacak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kalkınma hamlesi farklı bir ivme kazanacaktır. Gayemiz Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin gelişip güçlenmesi ve Kıbrıs Türk halkının daha müreffeh bir geleceğe sahip olmasıdır. Allah’a hamdolsun son yıllarda hayata geçirdiğimiz altyapı projeleri ile milletimizle, Kıbrıs Türk’ü arasındaki beraberliği her alanda pekiştirdik. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ndeki kardeşlerimizin geleceklerine çok daha umutla ve güvenle bakmasını sağladık. Özellikle su sıkıntısını giderecek projelerimizle Kıbrıs Türk’ünü kimseye muhtaç etmeme kararlılığımızı ortaya koyduk. Tünelin ülkelerimize ve Kıbrıs Türk’üne hayırlı, uğurlu olmasını diliyor, projenin hayata geçirilmesine vesile olan herkesi tebrik ediyorum.

Kıymetli Kardeşlerim,

Kıbrıs Türk’ü adaletsizliğin ve çifte standardın ne demek olduğunu gayet iyi bilir. Yarım asırdır süren müzakere sürecinde Kıbrıs Türkleri çözümsüzlüğün en büyük mağduru olmuşlardır. Kapalı kapılar ardında Kıbrıs Türklerinin hakkını teslim edenler iş icraata geldiğinde maalesef hep 3 maymunu oynadılar. Herkesin hakkına saygı gösteren adaletli bir çözüm yerine, Kıbrıslı kardeşlerimizi öz yurtlarında azınlık statüsüne mahkum etmek istediler. Ada’da Türk toplumunu eşit görmeyen, hatta yok sayan zihniyet Kıbrıs sorununu bir kangrene dönüştürmüştür. Kıbrıs müzakereleri Rum tarafının uzlaşmaz, Ada’da ki gerçeklerden kopuk tutumu ve şımarıklıkları nedeniyle sonuçsuz kalmıştır. 1963-1974 yıllarında Kıbrıs Türk halkını katledenler müzakere süreçlerinde çözüme yaklaşıldığı anda olmadık bahanelerle masadan kaçmışlardır. Annan Planı’nı reddeden Rumlar, Avrupa Birliği üyeliğiyle ödüllendirilirken aynı plana evet, diyen Kıbrıs Türkleri cezalandırılmıştır. Kıbrıs Türk’üyle bırakın siyasi gücü, refahı, hastaneleri bile paylaşmam diyen bir zihniyetle ortak bir gelecek kurulması zaten mümkün değildir. Nisan ayı sonunda Cenevre’de düzenlenen gayri resmi 5 Artı Birleşmiş Milletler toplantısı istiklal ve istikbal mücadelemizde bir dönüm noktası olmuştur. Bizim teklifimizle gerçekleştirilen bu toplantıda Kıbrıs Türkleri kalıcı çözüm yolunda yeni, makul, adil önerilerde bulundular. Raf ömrünü tamamlamış modeller üzerinden vakit harcamak yerine, artık Ada’da farklı kültür, dil, din ve geleneklere sahip iki ayrı halkın, iki ayrı devletin olduğunun kabul edilmesi gerektiğini ifade ettiler. Türkiye olarak biz de değerli kardeşim Sayın Tatar liderliğinde Kıbrıs Türk tarafının Cenevre’de yaptığı önerilere tam destek verdik. Bu vesileyle Cumhurbaşkanı Sayın Tatar’ı Cenevre’de gösterdiği liderlik ve sergilediği kararlı duruş nedeniyle huzurlarınızda tebrik etmek istiyorum.

Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün bedelini artık hiç kimse Türk tarafına ödetemez. Maraş’la ilgili attığı adımla Kıbrıs Türk halkı Ada’daki hukuksuzluğa daha fazla tahammül etmeyeceğini göstermiştir. Kıbrıs’ta bir çözüm aranıyorsa bunun ham hayaller değil, sahadaki gerçekler üzerinde inşa edilmesi şarttır. Yeni bir müzakere süreci olacaksa bu artık iki toplum arasında değil, iki devlet arasında yürütülmelidir. Bu müzakerelerde her iki devletin nasıl iş birliği yapabileceği belirlenmelidir. Bunun için öncelikle Kıbrıs Türk’ünün egemen eşitliğiyle, eşit statüsü teyit edilmeli ve müzakereler bundan sonra başlamalıdır. İki devletli çözümü reddetmek Kıbrıs Türk halkının egemenliğini, eşitliğini, bağımsızlığını, devletini reddetmek demektir. Ne bizim, ne Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin böyle bir adaletsizliğe, böyle bir hak gaspına rızası yoktur. Bilhassa Kıbrıs Türk’ünün Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları üzerinde var olan haklarının yenilmesine asla müsaade etmeyeceğiz. Karadeniz’dekine benzer güzel haberleri Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerimizden de alacağımıza inanıyoruz. Gerek Ada’da, gerekse Doğu Akdeniz’de barış, güvenlik, istikrar ve refahın hakim kılınması için Kıbrıs Türk halkının yanında olmayı sürdüreceğiz.

Sayın Cumhurbaşkanı,

Aziz Kıbrıslı Türk Kardeşlerim,

Türkiye olarak ahdi ve tarihi sorumluluklarımız çerçevesinde milli davamız olan Kıbrıs’a sahip çıkmakta kararlıyız. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kaderini kendi kaderimizden asla ayrı görmedik, görmüyoruz. Kuzey Kıbrıs halkının refahı, kendi ayakları üzerinde güvenle durabilmeleri, kalkınması ve gelişmesi öncelikli hedefimizdir. Dünyayı kasıp kavuran koronavirüs salgını döneminde Kıbrıs Türklerini asla kaderlerine terk etmedik. 15 Kasım’da açılışını gerçekleştirdiğimiz Lefkoşe Acil Durum Hastanesi ile en sıkıntılı günlerinde Kıbrıs Türk Halkı’nın yanında olduk. 100’e yakın ülkenin halen ilk doz aşıya dahi ulaşamadığı bir dönemde ve bir denklemde farklı kaynaklardan temin ettiğimiz aşıları Kıbrıslı kardeşlerimizle paylaştık. Sanayiden eğitime, savunmadan bilişime, tarımdan turizme kadar çok geniş bir yelpazede birbirinden önemli projeleri hayata geçirdik. Kıbrıs Türk halkını temsil almaya yönelik insanlık dışı tecridin üstesinden ancak bugün açılışını yaptığımız somut altyapı projeleriyle gelebiliriz. Bizler tek yürek, tek bilek hareket edersek Allah’ın izniyle önümüzde durabilecek hiçbir engel, hiçbir zorluk yoktur. Ana Vatan ve garantör Türkiye bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti/nin ve Kıbrıs Türk halkının yanında olacaktır. Rabbim yar ve yardımcımız olsun diyorum.

Bu düşüncelerle sözlerime son verirken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini bugünlere ulaştıran aziz şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyor, kahraman mücahit ve gazilerimizi şükranla yad ediyorum. Projemizin ülkelerimiz için hayırlara vesile olmasını Rabbim’den niyaz ediyor, sizleri bir kez daha en kalbi duygularımla selamlıyorum.