29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kabul Töreni’nde Yaptığı Konuşma

29.10.2019

Çok Değerli Dostlar,

Aziz Milletimin Kıymetli Temsilcileri,

Özellikle Barış Pınarı Harekâtı’nın cereyan ettiği böyle bir dönemde sizleri Cumhuriyetimizin Kuruluşunun 96. Yıldönümünde en kalbi duygularla selamlıyorum.

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne, milletin evine, bu gazi mekâna hoş geldiniz. Cumhuriyet Bayramı Kabul Törenimizi teşrifleriniz için her birinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.

Sizlerle birlikte yurt içinde ve yurt dışında yaşayan tüm vatandaşlarımın Cumhuriyet Bayramı’nı tebrik ediyorum. İllerimizde ve yurt dışı temsilciliklerimizde yapılan Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında sevincimize ortak olan herkese şükranlarımı sunuyorum.

Cumhuriyetimizin İlan’ının 96. Yıldönümü’nde Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere İstiklâl Harbimizin zafere ulaşmasında ve devletlerimizin kuruluşunda vazife üstlenen kahramanlarımızı saygıyla yâd ediyorum.

Milletimizin bin yıldır dünyanın üzerinde en çok mücadele yürütülen coğrafyasında yaşıyor olmasının bedelini canlarıyla ödeyen tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyorum. Ne diyor şair:

“Şehitler tepesi boş değil,

Toprağını kahramanlar bekliyor!

Ve bir bayrak dalgalanmak için;

Rüzgâr bekliyor!

Destanı öksüz, sükûtu derin meçhul askerin;

Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye

Yattığı toprak belli,

Tuttuğu bayrak belli,

Kim demiş meçhul asker diye?”

Hamdolsun bugün de ülkesinin ve milletinin geleceği, ezanı, bayrağı, kutsalları söz konusu olduğunda gözünü kırpmadan şehadete yürümeye hazır 82 milyon vatandaşımız var. Milletimiz bu konudaki kararlılığını 15 Temmuz darbe girişimi başta olmak üzere istiklaline ve istikbaline el uzatılan her durumda göstermiştir. Terör örgütleri arkalarındaki devasa desteğe rağmen ülkemizde başarıya ulaşamıyorsa, milletimizin işte bu dirayetli ve kararlı duruşu sayesindedir. Son yıllarda Suriye’de yürüttüğümüz Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve son olarak Barış Pınarı Harekâtları da bu mücadelenin birer parçasıdır.

Türkiye kendi milli güvenliği ve tarihi sorumlulukları söz konusu olduğunda hiç kimseye bakmadan, hiç kimseden icazet almadan sadece kendi kararı ve imkânlarıyla istediğini yapabileceğini göstermiştir. Rabbime, şahsıma böyle bir milletin evladı olma şerefini bahşettiği için ne kadar hamd etsem azdır.

Değerli Misafirler,

Ülkemizin terörle mücadele sürecinin bir başka önemli sonucu da; Batı başta olmak üzere tüm dünyada terör örgütleri karşısında sergilenen ikircikli, hatta ikiyüzlü tavrı da tüm açıklığıyla ifşa etmiş olmasıdır. Barış Pınarı Harekâtı için bizi arayan Batılı liderlerden neredeyse hiçbiri terör örgütü tarafından alçakça şehit edilen çoğu çocuk-kadın 20 insanımız ve yaralanan 184 kardeşimizle ilgili üzüntü beyanında bulunmamıştır. Yurt dışındaki temsilciliklerimize yapılan ve önemli bir kısmı da şiddet içeren 700’e yakın saldırının önlenmesi konusunda hiçbir gayret sarf etmediler. Tam tersine teröristler bu ülkelerin emniyet güçlerinin koruması altında eylemlerini gerçekleştirdi. Bizi arayanlar ise sadece teröristleri kurtarmak, korumak, savunmak için nefes tükettiler. Türkiye’den başta her kim Suriye meselesinde derdinin insan hakları, masumların canı, Suriye halkının geleceği olduğunu iddia ediyorsa, açık konuşuyorum; yalan söylüyor. Bizden başka Suriye’yle ilgilenen herkesin öncelikli amacının petrol kaynaklarını kontrol etmek olduğu şu son iki haftalık süreçte bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bir damla petrolü bir damla kandan daha değerli gören ilkel anlayış tüm çıplaklığıyla karşımızda durmaktadır. Özellikle Suriye, bölgeyle ilgili hesabı olan güçlerin mücadele alanı ve pazarlık malzemesi haline dönüşmüştür. Suriye’ye baktığında petrol veya güç temerküzü fırsatı değil de sadece insan gören, sadece can gören, sadece kardeş gören tek ülke Türkiye’dir.

Biz insan olmanın, Müslüman olmanın, Türk olmanın gereği olarak bu onurlu duruşumuzu sürdüreceğiz. Gerekirse bedel ödeyeceğiz, ama asla çocuklarımızı mahcup edecek, onların yüzlerini kızartacak, ecdatlarından utanmalarına yol açacak bir yanlışa düşmeyeceğiz. Çünkü ecdadımız bize bırakınız hâkim rengini, kıyısında köşesinde dahi soykırım, sömürü, zulüm olmayan, adaleti devlet ve toplum hayatının merkezine yerleştiren tertemiz bir miras bırakmıştır. Tam tersine dünyada Avrupa’dan Kafkasya’ya kadar bizim milletimiz kadar büyük soykırıma uğramış, zulme maruz kalmış, adaletsizlik yaşamış bir başka millet yoktur. Buna rağmen biz medeniyetimizin ve tarihimizin emrettiği sınırların dışına hiçbir zaman çıkmadık, çıkmıyoruz.

Rahmetli Aliya İzzetbegoviç’in, “Biz savaşı öldüğümüz gün değil düşmanlarımıza benzediğimiz gün kaybederiz” sözü duruşumuzun en yalın ifadesidir. Biz asla onlar gibi olmayacağız, kendimiz gibi davranmaya devam edeceğiz. Çünkü biz bu sayede 2 bin 200 yıllık kesintisiz bir devlet geleneğine sahip olmayı başardık. Bu sayede 1400 yıldır insanlığı aydınlatan İslam medeniyetinin en güçlü temsilcisi olarak kalmayı başardık. Bu sayede bin yıldır yaşadığımız coğrafyamızda sürekli daha derine inen kökler salmayı başardık. Bu sayede petrolümüz, doğal gazımız, kayda değer başka doğal kaynağımız, sömürgemiz, yakın tarihe kadar yeterli altyapımız olmadığı halde başımız dik yaşamayı başardık bu topraklarda. Çünkü biz rol yapmıyoruz, PİAR yapmıyoruz, illüzyon yapmıyoruz. Bizim felsefemizin özünde “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın” anlayışı vardır. Biz bugüne kadar hep önce insan dedik, öyle demeye de devam edeceğiz, çünkü biz buyuz. Rabbim bizi bu hak, adalet, vicdan, ahlak yolundan ayırmasın diyorum.

Değerli Kardeşlerim,

Değerli Dostlar,

Türkiye’nin gücü, bekası söz konusu olduğunda diğer tüm farklılıklarını aşarak birlik, beraberlik, kardeşlik içinde hareket edebilme kabiliyetinden geliyor. Bunun için de doğrudan ülkemize saldırmakla hedeflerine ulaşamayanlar her fırsatta asıl gücümüzü, yani milletimizin birliğini beraberliğini hedef alıyor. Barış Pınarı Harekâtı bir kez daha göstermiştir ki milletimizin içine fitne sokarak ülkemizi zafiyete uğratma çabaları beyhudedir. Milletimiz o engin irfanıyla bağımsızlığına ve geleceğine yönelik her türlü tehdit karşısında tek yürek, tek yumruk olmayı sürdürmektedir. Malazgirt’ten İstiklal Harbi’ne uzanan ve günümüze kadar gelen kadim tarihi yürüyüşümüzde bu gerçek hiçbir zaman değişmemiştir. Biz de her fırsatta ne diyoruz; tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Milletimizin bu hasletini sürekli ifade ediyoruz. Tabii her dönemde olduğu gibi günümüzde de kimi gafletten, kimi bilinçli bir şekilde kendi ülkesinin ve milletinin karşısında yer alanlar vardır. Hamdolsun bunların hem sayıları çok azdır, hem de milletimizde ciddiye alınacak bir karşılığı yoktur. Öyleyse bir olmaya, iri olmaya, diri olmaya, kardeş olmaya, hep birlikte Türkiye olmaya devam ettikçe Allah’ın izniyle bizi hiçbir engel, hiçbir güç durduramaz.

Bu anlayışla Cumhuriyetimizin 100. Yıldönümü olan 2023 için çok önemli hedefler belirledik. Son 6 yılda üst üste yaşadığımız sıkıntılar 2023 hedeflerimizin bazılarının gerçekleşme sürecini biraz ötelemiş olabilir. Ama ne zaman olursa olsun 2023 hedeflerimizin her birine ulaşmakta kararlıyız. Hem kendi vatandaşlarımız, hem de gözünü ve kalbini bize yöneltmiş tüm kardeşlerimiz için buna mecburuz. Bu ülke dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmayı hak ediyor. Bu millet güvenli ve müreffeh bir ülkede yaşamaya layıktır. Bu kadim devlet maziden atiye uzanan köprüyü güçlü bir şekilde muhafaza etmekte kararlıdır. Ülkemizi 2023 hedeflerine ulaştırmakla aynı zamanda yeni nesillere 2053 ve 2071 vizyonlarını hayata geçirebilme imkânı da sağlamış olacağız. İnşallah Cumhuriyetimizi daha nice yıllara çok daha güçlü, çok daha müreffeh bir şekilde hep beraber taşıyacağız.

Buradan bölgemizdeki ve dünyadaki tüm devletlere, tüm toplumlara çağrıda bulunmak istiyorum; gelin Türkiye’nin bu kutlu yürüyüşünde yanında yer alın. Tarih boyunca bu milletle birlikte hareket edip de pişman olan, zarar gören kimse yoktur. Buna karşılık yine tarih boyunca bu ülkeye ve bu millete düşmanlık edip de iflah eden de yoktur. Biz güvenliğimizi de, refahımızı da, sevgimizi de dostlarımızla paylaşmaktan memnuniyet duyarız. Yunus Emre’nin dediği gibi:

“Ben gelmedim dâva için, benim işim sevgi için

Dostun evi gönüllerdir, gönüller yapmağa geldim.”

Biz de gittiğimiz her yere kavga değil sevgi götürmenin gayreti içindeyiz. Bunun için de gittiğimiz yerlerde gözümüz toprağın altındaki veya üstündeki zenginliklere değil sadece insanların gönüllerine yöneliyor. İşte bu anlayışla dünyanın dört bir yanında edindiğimiz yüz milyonlarca dostumuz bizim en büyük zenginliğimizdir, en büyük itibar kaynağımızdır. Allah dostlarımızın ve onların samimi dualarının eksikliğini göstermesin.

Değerli Arkadaşlar,

Cumhuriyetimizin 10’uncu, 50’nci, 75’inci yıldönümleri hep coşkuyla kutlanmıştır. 100’üncü yıldönümü ise bambaşka bir öneme sahiptir. Esasen bu yıl 19 Mayıs’la birlikte İstiklal Harbimizin başlangıcının 100. sene-i devriyesinin kutlamalarına başladık. Önümüzdeki yıl 23 Nisan’da Büyük Millet Meclisimizin açılışının 100. Yıldönümü’ne ulaşacağız. Bu silsilenin zirvesini ise 29 Ekim 2023 tarihi oluşturuyor.

Son yıllarda pek çok büyük eserimizin açılış tarihlerini 29 Ekim’e denk getirerek bu kutlamalara yeni bir boyut kattık. Ülkemizin en önemli yatırımlarından biri olan Marmaray’ın açılışını 2013 yılında bir 29 Ekim günü gerçekleştirmiştik. Geçtiğimiz yıl 29 Ekim’de ise Cumhuriyet Bayramı kutlama törenimizle birlikte Cumhuriyet tarihimizin en büyük yatırımlarından biri olan Atatürk Havalimanı’nın açılışını yaptık. Bilindiği gibi İstanbul’da eski Atatürk Kültür Merkezi binasının yerinde ülkemizin en modern ve büyük kültür merkezlerinden birini inşa ediyoruz. Yani İstanbul’un değil tüm Türkiye’nin en büyük opera binasını İstanbul Taksim Meydanı’nda gerçekleştireceğiz. Atatürk Kültür Merkezi’nin açılışı için Cumhuriyetimize armağan olmak üzere bir Mimar Sinan Operası şu anda hazırlattırıyoruz. Bu beste çalışmasını Mimar Sinan Üniversitesi hocalarından kıymetli besteci Hasan Uçarsu gerçekleştirecek. Hasan Uçarsu, ülkemizdeki pek çok benzeri çalışmanın altında imzası olan merhum Adnan Saygun’un öğrencisidir. Böylece Türkiye’nin kendi tarihinin ve topraklarının hikâyesini kendi sanatçıları eliyle anlatabileceğini tüm dünyaya göstermiş olacağız.

Tabii bu duygularla özellikle bir kez daha Cumhuriyetimizin kuruluşunun 96. Yıldönümünü şimdi burada altını çizerek tebrik ediyorum.

Sıra Cumhuriyet Bayramı sevincimizi karada, havada, denizde, sınırlarımız içinde ve dışında ülkemizin güvenliği, milletimizin huzuru için görev yapan kahramanlarımızla paylaşmaya geldi. Bunun için dört ayrı yere canlı bağlantı yapacağız.

İlk olarak Doğu Akdeniz’de görev yapan Gökçeada Gemimize gidiyoruz. Karşımızda Gemi Komutanı Deniz Yarbay Engin Ağmış var.

DENİZ YARBAY ENGİN AĞMIŞ- Sayın Cumhurbaşkanım, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ayrılmaz bir parçası olan şanlı Deniz Kuvvetleri Komutanlığının bir ferdi olarak TCG Gökçeada Firkateyninden Zatıâliniz başta olmak üzere tüm devlet büyüklerimize saygılarımızı sunuyor, aziz Türk milletinin Cumhuriyet Bayramını kutluyoruz.

TCG Gökçeada Firkateyni olarak mavi vatandaki hak ve menfaatlerimizin korunması maksadıyla Doğu Akdeniz’de diğer su üstü gemilerimiz, denizaltılarımız, deniz karakol uçaklarımız ve insansız hava araçlarımız ile Akdeniz Kalkanı Harekâtını icra etmekteyiz.

Sayın Cumhurbaşkanım; hâlihazırda TCG Gökçeada Firkateyni olarak Kıbrıs Adası güneybatısında sondaj faaliyetleri icra eden Yavuz Sondaj Gemimize refakat ediyor ve yakın koruma sağlıyoruz. Görevlerimizi yerine getirirken tüm denizlerimizde şanlı Türk sancağımızı dalgalandırmanın gururunu yaşıyoruz. 462 bin kilometrekarelik mavi vatanımızın her karışını büyük bir kararlılıkla korumaya, verilecek her türlü görevi yerine getirmeye hazır olduğumuzu arz ederim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Bizler de Deniz Yarbay Engin Yarbayıma Ankara’mızdan, Başkentimizden özellikle şükranlarımı bildiriyorum, tebrik ediyorum.

Ve biraz da Batı bu denizlerde dolaşan gemilerimizden çok rahatsız oluyor ve bundan dolayı buralardan çekilin diyorlar. Var mı böyle bir şey ya? Bu topraklarda, bu denizlerde bizim haklarımız var, bizim hakkımız olmayan yerde işimiz yok. Ve oralarda bu bayraklar uluslararası deniz hukuku neyi gerektiriyorsa bunun gereği olarak var. Bu bakımdan ben teşekkür ediyorum, pruvanız neta rüzgârınız kolayına olsun diyoruz.

DENİZ YARBAY ENGİN AĞMIŞ- Sağ olun Sayın Cumhurbaşkanım.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Sağ olasın. Allah yar yardımcınız olsun.

İkinci bağlantımız, Hava Kuvvetlerimizin Diyarbakır’daki 8. Ana Jet Üssü’yle olacak. Karşımızda Pilot Binbaşı Mehmet Onur Dikmen var.

Binbaşım duyuyor musun bizleri?

PİLOT BİNBAŞI MEHMET ONUR DİKMEN- Sayın Cumhurbaşkanım, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin ayrılmaz bir parçası olan şanlı Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın bir ferdi olarak 8. Ana Jet Üssü Komutanlığı’ndan Zatıâliniz başta olmak üzere tüm devlet büyüklerimize saygılarımızı sunuyor, Aziz Türk Milleti’nin Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyoruz.

Mazisi şan ve şerefle dolu olan Hava Kuvvetleri Komutanlığı, dün olduğu gibi bugün de, yarın da Türk hava sahasının çelik kanatlarımızla korunması için verilecek her türlü görevi yapmaya hazırdır.

Sayın Cumhurbaşkanım, bizler başta Zatıâliniz olmak üzere asil milletimizin sonsuz desteğini ve duasını her zaman içimizde hissediyor, vatanımızın bölünmez bütünlüğü ve milletimizin huzuru için azim ve kararlılıkla görevlerimizi icra etmeye devam ediyoruz. Ölürsek şehit, kalırsak gazi anlayışıyla bundan sonra da bizlere verilecek her türlü görevi yapmaya hazır olduğumuzu saygılarımla arz ederim.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- F-16 pilotumuzu Diyarbakır’dan dinledik, her şeye hazır konumdalar. Özellikle de bütün bu teröristlerin inlerine sürekli olarak giriyorlar ve girmeye de devam edecekler. Allah yar yardımcıları olsun.

Ankara’dan teşekkür ediyor, size ve tüm Hava Kuvvetleri Komutanlığı personelimize vazifelerinde başarılar diliyorum. Sağ olun, var olun.

PİLOT BİNBAŞI MEHMET ONUR DİKMEN- Sağ olun Sayın Cumhurbaşkanım.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Teşekkürler.  Üçüncü bağlantımız Barış Pınarı Harekâtı bölgemizdeki Rasulayn, burada görev yapan kahramanlarımızla olacak. Karşımızda Piyade Komando Binbaşı İlkay Dirim var. İlkay Binbaşım, buyurun.

PİYADE KOMANDO BİNBAŞI İLKAY DİRİM- Piyade Komando Binbaşı İlkay Dirim. 51. Komando Tugayı 1. Komando Tabur Komutanı.

Emret Sayın Cumhurbaşkanım.

Sayın Cumhurbaşkanım, asil Türk milletin bir ferdi ve kahraman ordumuzun bir mensubu olarak Barış Pınarı Harekâtı’na katılan tüm silah arkadaşlarım adına Zatıâliniz başta olmak üzere tüm devlet büyüklerimize saygılarımızı sunuyor, aziz Türk milletinin Cumhuriyet Bayramını kutluyoruz.

Sayın Cumhurbaşkanım, asil milletimizin bağrından çıkan kahraman Türk ordusu tarafından hudutlarımızın güvenliğini sağlamak, sınırlarımızın güneyinde bir terör koridoru oluşturulmasını engellemek için başlatılan Barış Pınarı Harekâtı planlandığı gibi devam etmektedir. Harekât süresince Zat-ı Devletleriniz başta olmak üzere asil milletimizin desteği ve duası arkamızdadır. Bizlere inanıp güvendiğiniz için şükranlarımızı sunuyoruz. Bizler burada tüm Türkiye’nin desteğinin arkamızda olduğuna inanarak azim, kararlılık ve gururla görevimizi icra etmekteyiz. Vatanımızın selameti, milletimizin huzuru için bizler daima görevimizin başındayız.

Arz ederim Sayın Cumhurbaşkanım.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Rasulayn’daki komutanımıza da teşekkür ediyoruz. Şu anda Ankara’dan aynı şekilde Milli Savunma Bakanımız, Genelkurmay Başkanımız, kuvvet komutanlarımız ve milletimiz sizlere en kalbi duygularla selam ve sevgilerini gönderiyor.

Rabbim sizi ve tüm silah arkadaşlarını korusun diyorum. Allah yar yardımcınız olsun.

PİYADE KOMANDO BİNBAŞI İLKAY DİRİM- Sağ olun Sayın Cumhurbaşkanım.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Şu ana kadar Barış Pınarı Harekâtını başarıyla sürdürdünüz, inanıyorum ki bundan sonra da başarıyla sürdürecek, Rabbim zaferle bizleri taçlandırsın diyorum.

PİYADE KOMANDO BİNBAŞI İLKAY DİRİM- Sağ olun Sayın Cumhurbaşkanım.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Dördüncü ve son bağlantımızı da bu defa Barış Pınarı Harekâtı bölgemizin diğer tarafına, Tel Abyad’a gidiyoruz.

Karşımızda Piyade Yüzbaşı Celil Özekim var.

PİYADE YÜZBAŞI CELİL ÖZEKİM- Piyade Yüzbaşı Celil Özekim. 7. Komando Tugayı 1. Komando Taburu 2. Komando Bölük Komutanı.

Harekâtta görev alan ve şu an operasyon sahasında bulunan tüm silah arkadaşlarım adına Zat-ı Devletleriniz başta olmak üzere tüm devlet büyüklerimize saygılarımızı sunuyor, Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyorum. Türk askeri olarak bizler vatanın bölünmez bütünlüğünü, milletimizin huzur ve refahını her koşulda ve her yerde ölürsek şehit, kalırsak gazi anlayışıyla mücadelemizi sürdüreceğiz.

Sayın Cumhurbaşkanım, Zat-ı Devletleriniz başta olmak üzere Aziz Milletimizin sonsuz desteği ve dualarından dolayı şükranlarımızı sunuyoruz.

Bizler vatanımızın, devletimizin ve milletimizin bekası, huzur ve güvenliği için görevimizin başındayız. Bu anlayışla güçlüyüz, kararlıyız, cesuruz, bize verilecek görevleri yapmaya hazırız.

Sayın Cumhurbaşkanım.

CUMHURBAŞKANI RECEP TAYYİP ERDOĞAN- Böylece sırasıyla deniz, hava ve kara unsurlarımızı temsil eden kahraman askerlerimizin hem Cumhuriyet Bayramlarını tebrik etmiş, hem de kendilerine desteğimizi ifade etmiş oluyoruz.

Tabii ayrıca bugün aramızda Barış Pınarı Harekâtı’nda görev alan güvenlik görevlisi, sağlık görevlisi ve korucularımızdan arkadaşlarımız var. Her birine ayrı ayrı hoş geldiniz diyorum. Buradaki kardeşlerimizin şahsında harekâtta görev alan tüm güvenlik güçlerimizi ve kamu görevlilerimizi tekrar tekrar tebrik ediyorum. Ve yine Rabbim tüm askerlerimizi, polislerimizi, jandarmalarımızı, istihbaratçılarımızı, korucularımızı ve diğer arkadaşlarımızı esirgesin, ayaklarına taş değdirmesin diye dua ediyoruz.

Ve değerli dostlar; şu anda Ankara’dan tüm ülkemize bu selamları gönderirken gerek Milli Savunma Bakanım, gerek Genelkurmay Başkanım, gerek Kara Kuvvetleri Komutanım, gerek Deniz Kuvvetleri Komutanım, gerek Hava Kuvvetleri Komutanım hep birlikte biraradayız, bu mutlu anı milletimizle, sizlerle birlikte paylaşıyoruz.

Tabii bu akşam itibariyle saat 18.00, ne dedik? Rusya tamamıyla çekilecek dedik ve aldığımız bilgiler tahtında şu anda Rusya terör örgütlerinin buradan tamamıyla çıkarıldığı bilgisini yetkili mercilerimize vermiş bulunuyor. Tabii görüşmelerimiz yarın yine aynı şekilde devam edecek.

Ama burada bir şeyi ifade etmeden geçemeyeceğim; bizim şehitlerimiz var, şu an itibariyle asker-sivil 30’a yakın şehidimiz var. Ama bunun yanında bir de Suriye Milli Ordusu’nun, evet 130’a yakın onların da şehidi var. Onlar, evet bizim şehitlerimizle beraber koyun koyuna bir mücadele verdiler ve bu mücadeleyi hala vermeye devam ediyorlar, asla geri durmuyorlar. Ve bu mücadeleyi birlik, beraberlik, kardeşlik içinde sürdürdüler, sürdürüyorlar.

Değerli Kardeşlerim,

İşte gün bugündür, dem bu demdir. Ve inşallah buradaki Barış Pınarı… Pınar derken, rastgele bu ismi koymadık, yani buralardaki bu sınır boyunda gözeler çoktur, pınarlar çoktur, buradan hareketle biz bunu Barış Pınarı Harekâtı koyduk, adı buradan geliyor. Ve Barış Pınarı Harekâtı’yla sürdürdüğümüz bu süreci inşallah en kısa zamanda da toparlamanın gayreti içerisindeyiz.

Bir taraftan malum Amerika’yla, bir taraftan Rusya’yla 120 saatlik, 150 saatlik yapmış olduğumuz mutabakatlar şu anda bitmiş bulunuyor, yarın yapılacak görüşmelerimiz var. Bunun yanında aynı şekilde Batıyla yapmakta olduğumuz görüşmeler var. Bütün bunlar şahsım, aynı şekilde Dışişleri Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, İstihbarat Teşkilatımız, hepsi görüşmelerini yapıyor. Bunun yanında yine aynı şekilde Genelkurmay Başkanlıklarımız bütün görüşmelerini yapıyorlar. Bu görüşmelerle birlikte inşallah en kısa zamanda da neticeye varmayı hedefliyoruz.

Biz kalmaya değil, tek hedefimiz var; terör örgütlerinden buraları temizlemek için oradayız. Çünkü bu terör örgütleri ne yapıyor? Bizi taciz ediyor, bizi rahatsız ediyor. Ve onlar bizi rahatsız ettiği için biz oradayız ve sadece bu terör örgütlerinden oradaki insanları, evet kurtarmak için oradayız.

Çok çok teşekkür ediyorum. Sizleri bir kez daha sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Hep birlikte daha nice yıldönümlerinde buluşmak dileğiyle kalın sağlıcakla diyorum.