15 Temmuz

 

10 Soruda FETÖ

 

 

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 TV-360 TV Ortak Yayınına Katıldı

28.10.2015
Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 TV-360 TV Ortak Yayınına Katıldı

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 24 TV ve 360 TV haber kanallarının ortak yayınına konuk oldu. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde gerçekleştirilen ve canlı olarak yayınlanan programda Cumhurbaşkanı Erdoğan, gazeteci Murat Çiçek’in terör örgütleri ile mücadele, çözüm süreci, Türkiye’nin güneyinde ve Suriye’deki gelişmeler, Cumhuriyet Bayramı törenleri, 1 Kasım seçimleri ve paralel yapı ile mücadeleye ilişkin sorularını cevaplayarak açıklamalarda bulundu.

24 TV ve 360 TV’nin canlı yayınında gazeteci Murat Çiçek’e gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde, Cumhuriyet Bayramı kutlamaları kapsamında her ilden, 10 vatandaşın davet edilip ağırlandığı resepsiyonun hatırlatılması üzerine “Farklı bir Cumhurbaşkanlığı demiştim ve cumhurun başkanı olmanın gereği neyse bunları Anayasa çerçevesi içerisinde yerine getireceğimi söylemiştim” diyerek, şu değerlendirmeleri yaptı: “Bildiğiniz gibi bu makamlara halk hiçbir zaman çıkamamıştır. Yani vatandaşın o değişik kesimleri hiçbir zaman çıkamamıştır. Zaman olmuş kılığından kıyafetinden dolayı engellemeler yapılmış, zaman olmuş işte bunun seviyesi bu işe müsait değil denmiş, sakalına-bıyığına takılmışlar. Hatta hatta o kadar ileri gidilmiş ki bu ülkede milletvekilleri eşleriyle Cumhurbaşkanlığı makamına gelemez duruma sokulmuştur. Bir dönem başörtüsünden dolayı birçok insan maalesef çıkamadılar ki buna Başbakan olarak biz de çıkamadık. Bunları yaşadık bu ülkede. Hâlbuki o makam Cumhurbaşkanlığı makamıdır, o kişinin makamı değildir ve bunu siz ideolojileriniz uğruna kurban edemezsiniz ve insanlar arasında bir ayrım yapamazsınız.” Tabii biz geçen yıl Ağustos kutlamalarından tutunuz 30 Ağustos, 29 Ekim, hepsinde bunları peyderpey azaltmaya başladık.” Cumhurbaşkanı Erdoğan, kadınıyla, erkeğiyle, genciyle, yaşlısıyla bini aşkın vatandaşın bu resepsiyonda kendileri ile birlikte olduğunu belirterek, gelenlerin bu davetten dolayı memnuniyetlerini bizzat kendisine ilettiğini söyledi.

“TERÖRLE MÜCADELE KISA SOLUKLU DEĞİLDİR”

Murat Çiçek’in terörle mücadele konusunda hangi aşamada olunduğu yönündeki sorusuna Cumhurbaşkanı Erdoğan, terörle mücadelenin kısa soluklu olmadığını ifade ederek, terör örgütüne içerden ve dışardan destek olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “Bu dış destekler sadece sınır boyutunda değil. Biz Batı destekli terörle mücadele ediyoruz. Ve şunu da çok açık, net söyleyeyim: Olay sadece bir PKK olayı değildir, bir DHKP-C olayı değildir, bir YPG olayı değildir, bir PYD olayı değildir, bir DEAŞ olayı değildir. Yani bütün bunların hepsi şu anda kolektif hareket etmektedirler. Bu kolektif mücadeleyi şu anda kararlı bir şekilde veriyoruz, vermeye devam edeceğiz” Bu mücadelede bir rehavet olmayacağını ve halkın huzuru sağlanıncaya kadar kararlı bir şekilde süreceğini sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör örgütünün ve ona dolaylı ya da direkt destek olan kimi çevrelerin, barış söylemi ile ilgili olarak da, “Bunların barışla alakası yok; kimi aldatıyorlar? Batıya geldiğin zaman barış diyeceksin, Güneydoğu’da, Doğu’da benim vatandaşım oyunu bile huzur içinde kullanamayacak” diye konuştu.

DOĞU VE GÜNEYDOĞU ANADOLU BÖLGELERİNDE SEÇİM GÜVENLİĞİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, devletin Güney Doğu'da, Doğu Anadolu bölgelerinde seçim güvenliğinin nasıl sağlayacağının sorulması üzerine, nihai çözümün anayasa değişikliği ile gerçekleşebileceğini belirterek, değişiklik ile ilgili iktidar partisi dışındaki partilerin buna yanaşmadığını böyle olunca da gerekli değişikliğin yapılamadığını aktardı ve “Bu değişikliği yasama organı yapacak ki YSK'da buna göre harekete geçsin, tedbirini alsın” dedi.

DAEŞ’e yönelik operasyonların son günlerde neden yoğunlaştığı yönündeki soruya da cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, operasyonların seçimlerden bağımsız olarak ne zaman gerekiyorsa o zaman yapıldığını vurgulayarak, operasyonların ötelenemeyeceğini söyledi. “Çünkü karşınızdaki düşman zaten sizin zayıf anınızı kolluyor. O zayıf anı ona vermemek lazım” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, DAEŞ ve PKK’ya karşı bu mücadelenin süreceğini açıkladı ve “Bir terör örgütüne karşı eğer güvenlik güçlerimiz gerekli tedbiri almazsa, yarın bunun bedelini farklı ödemek durumunda kalabiliriz” diye konuştu.

“KANTON KURMA ANLAYIŞI SÜRERSE GEREĞİ NEYSE YAPARIZ”

PYD'nin ilk kurulduğu zamandan itibaren terör örgütü olduğuna ve içinde 1400 PKK’lı teröristin bulunduğuna vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz bu mücadeleyi verirken, biliyoruz ki ülkemizin sınırları bunların da tehdidi altındadır. Gerekli tedbirleri biz bunlara karşı almak durumundayız” açıklamasında bulundu. PYD'nin Talebyad'ı kanton bölge ilan etmesiyle ilgili olarak kendisinin “Oldu bittiye müsaade etmeyiz, gerekeni yaparız” yorumunda kastının ne olduğu yönündeki soruya ise Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunların hepsinin bir takvim olduğunu, açıklanamayacağını, uygulanacağını kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçtiğimiz günlerde Fırat'ın geçilmek istendiğine işaret ederek, “Askerimiz anında hava harekâtıyla işi bitirdi, bu bir uyarıdır. Kendine çeki düzen ver, eğer bunu farklı yerlerde de yapacak olursan Türkiye olarak bizim kimseden izin almaya ihtiyacımız yok. Gereği neyse, gereğini orada da yaparız” ifadelerini kullandı.

Talebyad'ın yüzde 90’ın Araplardan, yüzde 5 kadarının Türkmenlerden oluştuğunu, bunun dışındaki nüfusun da Kürtlerden oluştuğunu hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, PYD’nin yerleştirdiği 150-200 teröristle bölgeyi tehditle kanton ilan ettiğini açıklayarak devamında şu değerlendirmeleri yaptı: “Eğer bunlar kendileri buralardan çekilir, ‘Burası Arapların, Türkmenlerindir, böyle bir kanton falan diye bizim bir derdimiz yok’ deme noktasına gelirse mesele yok. Ancak yok bu anlayış böyle devam edecek olursa işte o zaman gereği neyse yapılır, yapılmalıdır. Bunu eğer biz yapmazsak yarın biz buralarda ciddi sıkıntıları çekebiliriz. Kuzey Irak'ta yaşananı biz Kuzey Suriye'de yaşamak istemiyoruz. PYD aslında burada bir etnik temizliğin içindedir. Etnik temizliğin içinde burada Araplar, Türkmenler var. Bizim buna müsaade etmemiz mümkün değil.”

“MALUM PARTİNİN KAMPANYASINI YÜRÜTEN EKİP ‘YALAN VE İFTİRAYI SÜREKLİ KULLANIN’ DİYOR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, terör kartının, HDP tarafından oy oranını artırmak için kullanılıp kullanılmadığının sorulmasına üzerine, seçimlerde malum partinin kampanyasının, ABD Başkanı Barack Obama'nın kampanyasını yürüten ekip tarafından yürütüldüğünü, malum partinin ileri gelenleriyle İstanbul’da görüşmeler yaptığını, bu görüşmelerde bazı medya gruplarının da olduğunu açıklayarak sözlerine şöyle devam etti: “Bu medya grupları ki bunlar şu anda zaten bizim bu ülkede terörle mücadelede yanımızda değil, hep karşımızda olan ekip. Bunların kimler olduğunu söylememe gerek yok. Enteresan olan taraf şu; bu tür eylemlerin olabileceğini, yapılması gereğini, hatta çok daha öteye gitmek suretiyle, bu ölümlerin olabileceğini orada söylüyor. Bunun dışında ayrıca mesela malum partiyle, terör örgütünün ilişkisinin olmadığı, tam tersine birbirleriyle adeta düşman pozisyonunda olduklarını ifade etme noktasına geliyorlar. Bununla ilgili geçenlerde, bu partinin başkanlarının açıklamaları oldu: ‘Bizim PKK ile ilişkimiz yok, PKK'nın da bizimle ilişkisi yok.’ Buna herhalde kimse inanmaz. Şimdi bunu söylerken bazı vatandaşlar bakıyorsun diyorlar ki ‘Adam barış diyor, siz bu mesaja niye aynı şekilde cevap vermiyorsunuz?’ Kardeşim nasıl bu yalan ifadeye biz kalkıp da uyacağız. Batı'da ‘barış’ diyen bu kişi, 6, 7, 8 Ekim'de milleti sokağa döken kişi değil mi? 50'ye aşkın kişinin ölümünden sorumlu olan kişi değil mi? Orada ölen kimdi? Öldüren kimdi? Hepsi de benim Kürt kardeşlerimdi. Şimdi siz böyle bir isme veya böyle bir ifadeye nasıl uyacaksınız. O kampanyayı yürüten ekip diyor ki ‘Yalanı, iftirayı sürekli kullanın, çünkü yalan sürekli kullanıldığında bu daha sonra doğruya dönüşür’ diyor. Bunların hepsinin bizde bilgileri var. Bunu bakıyorsunuz aynen uyguluyorlar.”

TERÖR VE MEDYA İLİŞKİSİ

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sorulan bir soru üzerine terör ve medya ilişkisine de değindi. Kendilerine ‘Niçin sizler de tavır almıyorsunuz? Bu sorun sadece devletin sorunu değil. Sorunun aynı zamanda sizin de sorununuz olması lazım. Bu terör örgütleri yarın sizi de vurabilir’ dendiğinde bazı medya kuruluşlarının hak vermelerine rağmen gerekli tutumu sergilemediğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle dedi: “İşte şimdi de bakıyorsunuz yine aynı şekilde terör örgütünün ileri gelenleriyle ilgili çok ciddi yayınlar yapılıyor ve bu yayınlar onların methine yönelik, onların çok da güçlü olmasına yönelik. Çünkü onlar şu anda öyle bir yayın politikası güdüyorlar ki bir puanın onlar için çok büyük önemi var. İşte bunu 7 Haziran'da gördük. Yani 41 puan almış olan bir siyasi parti adeta yok farz edildi ama 13 puan alan sanki seçim kazandı. Olayı böyle takdim ettiler ve bu bakış açısı tabii ki doğru bir bakış açısı değil.”

Doğru ne ise, medyanın onu yayınlaması gerektiğine işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konu ile ilgili görüşlerini şu cümlelerle açıkladı: “Gerçekten doğru hangisiyse bunu yayınla ama böyle bir şey asla söz konusu olmadı. Bunun da bedelini tabi biz millet olarak, ülke olarak çok ağır ödüyoruz. Çünkü biz bir istikrara inanmıştık, bir güvene inanmıştık. Bu istikrar, güven bizi bakın nerelerden aldı, nerelere getirdi. Türkiye dünyada hamdolsun şu anda takdir edilen ve batının ‘sessiz devrim’ diye nitelendirdiği birçok başarılara imza attı ve atmaya da devam ediyor. Bunlar istedikleri kadar bu kampanyalarını sürdürsünler, bu yine yürüyecek.”

“BAĞIMSIZ OLMAKTA KARARLIYSANIZ, YERLİLİK VE MİLLÎLİK KAVRAMLARINI HAYATA GEÇİRMENİZ LAZIM”

Gazeteci Çiçek’in, siyasetin gündemine taşıdığı ‘yerlilik’ ve ‘millîlik’ kavramlarından bazı çevrelerin neden rahatsız olduğunu sorması üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Eğer siz bağımsız olmakta kararlıysanız bu iki kavramı hayata geçirmeniz lazım” dedi ve cevabını şu cümlelerle sürdürdü: “Bizim şimdi Millî Savunma Bakanlığımız vardır değil mi? Nedir bu? Bütün savunma sanayine ait eserlerinizi kendiniz ürettiğiniz gün işte o zaman gerçek manada Milli Savunma Bakanlığı olursunuz, millî olursunuz. Biz geldiğimizde tabi bu oran çok aşağılardaydı, tamamen dışa bağımlıydık. Fakat şimdi hamdolsun gayet iyi bir konuma geldik ve her geçen gün daha da ileri gidiyoruz. İşte ATAK helikopterleri. Şu anda artık kendi helikopterimizi üretir hale geldik. Ama yine eksiğimiz var; onu söyleyeyim. Henüz yüzde 100 değil. Şimdi ATAK helikopterlerinin motorunu dışarıdan alıyoruz, fakat bunu da üretmenin şu anda çalışmaları bir taraftan yürüyor. Aynı şekilde yerli otomobil konusu gündeme geldi. Yerli otomobilde de şu anda atılmış olan adımlar var. Motoruna varıncaya kadar her şeyini burada yapacak şekilde bu çalışmalar şu anda yürüyor. Şimdi insansız hava aracında yine bu adımlar atıldı. Onda da gayet iyi bir konuma geldik. Şu anda insansız hava aracı üreten firmamız değil, firmalarımız var. Onlar da birbirleriyle rekabet halindeler. O da tabi bize ayrı bir güç katıyor. Aynı şey tankta. Şimdi mesela tank motoru ihalesi yaptık. Yerli firmalarımız şu anda proje çalışmalarını yürütüyorlar.”

Cevabında; MİLGEM projesine, savunma sanayiinde ASELSAN, HAVELSAN ve TAİ'nin çalışmalarına ve TÜRKSAT 4B uydusunun uzaya fırlatılmasına da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, devamında şunları söyledi: "İşte millîlik, yerlilik bu. Şimdi bunu dışarıdaki bir defa hazmetmez ama dışarıdakilerin içeride bağlantısı olanları var. Onlar da bunu hazmedemiyor. Niye? Pazar paylaşılacak. Şimdi bu pazarın paylaşılmasını istemiyorlar. Rahatsızlık buradan geliyor. Ben kendilerine direkt kendim söylemişimdir; Türkiye'de bu işi yapanlara ‘gel yüzde yüz yerli otomobil üretsene’ Yanaşmadılar.”

“RUSYA İLE ARAMIZDAKİ GÖRÜŞ AYRILIKLARINI ÇATIŞMA OLARAK DEĞERLENDİRMEK YANLIŞ OLUR”

“Rusya’yla sanki Türkiye neredeyse kafa kafaya gelecek, neredeyse büyük bir çatışmanın eşiğinde olacakmış yönünde haberler çıkıyor. Rusya’yla ilişkilerimiz ne durumda, bir sıkıntı var mı, çatışma durumuna geldik mi?” şeklindeki soruyu yanıtlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, ‘Türkiye’yi dünyayla çatışan bir ülke’ olarak değerlendirmenin çok büyük bir yanlış olacağını ifade ederek, bunun Türkiye’ye muhalif olan bazı çevrelerin maalesef dezenformasyonu olduğunu belirtti. Buna asla prim verilmemesi gerektiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu açıklamaları yaptı: “Bizim şu anda Rusya’yla böyle bir durumumuz söz konusu değil. Rusya bir defa şu anda Türkiye gibi bir ülkeyi elinden kaçırmaz. Aramızda biliyorsunuz bizim bir defa ekonomik işbirliği noktasında, stratejik işbirliği noktasında anlaşmalarımız var ve bu ÜDİK denilen anlaşmayı da kararlı bir şekilde sürdürüyoruz. Yani aramızda bazı görüş ayrılıkları olabilir, ama bu görüş ayrılığını çatışma olarak değerlendirmek çok yanlış olur. Mesela biz hava sahamızdan geçişine müsaade etmeyebiliriz ve o da buna uymak zorundadır ve uymuştur. Onun için de ne yapıyor? Farklı hava sahalarını tercih ederek bu işleri yapmaktadır. Niye? Siz eğer uluslararası, yani bu dünyada yaşıyorsak uluslararası noktada konulmuş kurallara uymak durumundasınız. Mesela Rusya’ya herkes ambargo uygulamıştır, biz Türkiye olarak ambargo uygulamadık. Niye? Aramızda bizim ikili bazı ilişkilerimiz var. Ha, ben Sayın Putin’in yüzüne de söyledim, ‘Suriye’de yaptığınızdan dolayı size kırgınım dedim, bunu bize rağmen yapmamalıydınız’ dedim. Ve şu anda mesela bu görüşmeler devam ediyor.”

MÜLTECİ SORUNU

Türkiye'nin 2,5 milyon sığınmacıya ev sahipliği yaptığını, bunun daha ne kadarını göğüsleyebileceği sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin bütün hesaplarını kışa göre yaptığını belirtti. Batıya da bu noktadaki uyarıların yapıldığını belirten Erdoğan, “Eğer burada müşterek bir çalışmanın içerisine girecekseniz ne ala eğer girmeyecekseniz bundan sonrasını da siz düşünün” dediklerini ifade etti. Avrupa ülkelerine yönelik olarak, “Kamplarımızdaki 270-280 bin insanla ilgili külfet paylaşımı düşünüyorsanız, kusura bakmayın, biz bunları 5 yıla yakındır her şeyini A'dan Z'ye yapıyoruz ve 8 milyar dolar bugüne kadar harcadık” ifadelerini kullanan Erdoğan, tüm dünyadan şimdiye kadar 417 milyon dolar geldiğini söyledi.

PARALEL YAPI İLE MÜCADELE

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisi ile yapılan özel yayında, paralel devlet yapılanması ve bu yapıya yönelik yürütülen mücadeleye ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Amerika'da bir hukuk firmasının bu yapının uluslararası boyutuna ve tehlikesine ilişkin yaptığı açıklama ile ilgili olarak, “Bu, bizim bu konudaki hassasiyetimizin ne kadar üst düzeyde olduğunu gösterir” dedi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bu işin dış boyutu vardı. Bu dış boyutta da malum Pensilvanya’daki zat bu işin baş aktörü ve ekip orada zaman zaman toparlanıyor. Oradan aldıkları bazı destekler var. Bu desteklerin içerisinde kongre üyeleri de var” diye konuştu. Burada güçlü bir çıkışın yapılması gerektiğini, onun için Amerika'daki en saygın en güçlü bir hukuk bürosuyla anlaşıldığını ve sürecin başlatıldığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu büronun bütün bilgi, belgelerle ilk açıklamasını yaptığını hatırlattı.

Bundan sonraki sürecin bir yargı, hukuk süreci olduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Çünkü sadece bu olay Türkiye'nin aleyhine değil, oradaki eğitim sisteminin içine bile nüfuz etmişler, orayı da çökertmenin gayreti içerisindeler. Fakat bunun ABD ne kadar farkında ya da değil bilemem. Çünkü oradan aldıkları iç destekler var, seçim kampanyalarında verdikleri destekler var. Onlarla kendilerine kongrede bir alt yapı oluşturmuşlar” diye konuştu.

“BUNLAR KÜRESEL BİR İHANET ŞEBEKESİ”

“Bunlar öyle zannedildiği gibi bir örgüt değil, farklı bir örgüt” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, onun için “uluslararası güvenliği tehdit eden legal görünümlü illegal örgüt” diyerek millî güvenlik siyaset belgesinin içine girdiğini kaydetti ve “Bunlar küresel bir ihanet şebekesi. Bunların tabanı ibadet ortası ticaret ama tavanı ihanet çetesi” diye konuştu.

KOZA-İPEK’E KAYYUM ATANMASI

Koza-İpek grubu ile ilgili başlayan yargı sürecine de değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Acaba niye kayyum tayin edildi, bunun iyi düşünülmesi lazım” sözlerine yer verdi ve devamında şu ifadeleri kullandı: “Çünkü bir numarası kaçıyor ama arkadan diyor ki ‘Herhangi bir şey söz konusu değil, usulsüz yurt dışına para çıkışı yoktur’ Tamam, niye kaçıyorsun? Kaçma. Kal ülkende. Kaçtığına göre demek ki burada bir su kaçağı var. Temenni ediyorum ki Türk yargısı adil şekilde bununla ilgili kararını verecektir. Tabii bizim bildiklerimiz bize ama yargının bildikleri de kendinedir.”

“AB HÂLÂ TÜRKİYE'Yİ OYALAMA TAKTİKLERİ KULLANIYOR”

Erdoğan, mülteci akını konusunda AB yetkilileri ve Avrupalı liderlerin kendisine yönelik sıcak tavırlarıyla ilgili soruya, meselenin birkaç boyutu bulunduğunu belirterek, bunların geçmişte hukuku bulunan kişiler olduğunu kaydetti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, mülteciler konusunun Türkiye'nin aktif rol oynaması gereken bir süreç olduğuna dikkati çekerek, şöyle konuştu: “Bunu biliyorlar ama bugüne kadar ne yazık ki ya anladılar anlamamazlıktan geldiler veyahut da şimdi artık iş kapıya dayanınca, artık ‘biz burada Türkiye'yi yanımızda tutmadan çözemeyiz’ noktasına geldiler. Nedir bu? Ne olacak? Türkiye kalkıp da eğer buralarda olan insanlara ‘hadi buyurun, Avrupa'ya gidebilirsiniz’ dediği anda ortalığın ne hale geleceğini anlayın. Onun için de o külfet paylaşımını ben kendilerine özellikle söyledim. ‘Burada bir an önce bir karara varmamız lazım’ dedim. Çünkü şu anda bizim kamplarda 280 bin insan var. Şu anda orada tezlere yaklaşırken, fasıllar noktasına gelince fasıllarda maalesef AB hâlâ Türkiye'yi oyalama taktikleriyle savıyor. Belki bu sene bir fasıl açılacak. Hâlbuki şu da biz bütün fasılları açmaya muktediriz ama en azından 5 tanesini açmaya muktediriz. Mesela bunların içinde 15, 17, 23, 24, 31. fasıllar var, açılabilir. Bunlar tamamen hazır. Hazır olduğu ve onlar da bunu kabul ettikleri halde maalesef açılmıyor.”

ÇÖZÜM SÜRECİ

“Çözüm sürecinin bitmediğini, ama muhafaza altına alındığını, buzdolabında olduğunu ifade ettiniz. Buzdolabında kalma süresini ne belirliyor? Ama bu kadar uzun bir süre buzdolabında kalan bir sürecin o buzlarının çözülmesi de çok uzun zaman almaz mı? Bu süreyi ne belirleyecek?” şeklindeki soruya Cumhurbaşkanı Erdoğan şu cevabı verdi: “Fişi çekip almadıktan sonra devam eder yani, kalır. Bütün mesele burada özellikle terör eylemlerinin sona ermesidir, halkımızın rahat rahat dükkânını ‘bismillah’ deyip her sabah açabilmesidir. Kepenklerini onlar rahat rahat açabildiği zaman, yani o yollarda emniyetti-şuydu bu tür sıkıntıların aşılması halinde, bunların silahları gömmesi ve tamamıyla bu işte artık bunu göreceğiz, inanacağız ve halkımız da ‘ha aradığımızı bulduk’ dediği anda bizim kalkıp da hala buralarda bu şekilde direnmemizin anlamı yok.”

“BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ HAKARET ÖZGÜRLÜĞÜ DEĞİLDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendisine yönelik hakaretlerle ilgili olarak yargı yoluna başvurmasının bazı kesimlerce eleştirilmesiyle ilgili soruya cevapta, basın özgürlüğünün hakaret özgürlüğü olmadığının altını çizerek, “Basın eleştirilerini yapabilir, yol gösterebilir, saygı duyarım. Fakat onun, özgürlük alanının da bir yere kadar olduğunu bilmesi lazım. O da nedir? Bu şahsım olabilir, başbakan olabilir veya bir başka vatandaş olabilir, onun özgürlük sınırına kadardır” değerlendirmesinde bulundu. Almanya'daki örneğin çok önemli olduğuna işaret eden Erdoğan, Merkel'e yönelik ifadeleri nedeniyle bir kişiyle ilgili olarak aylarca beklenmediğini, anında Şansölye Merkel'in avukatlarının devreye girmesiyle kısa süre içinde karar verildiğini söyledi.

Türkiye'de kararların verilmesinin bile aylar, seneler aldığını belirten Erdoğan, şöyle konuştu: “Düşünün ben Cumhurbaşkanıyım. Başbakan olduğum dönemlerde şahsımdan tutun aileme varıncaya kadar her türlü hakaretler yapıldı. Sabrettiğim anlar oldu, avukatlarıma ‘gereği yapın’ dediğim anlar oldu. Bakın şurada, gar önündeki olayda hemen söylenen ne oldu, ‘katil devlet, katil saray, katil Erdoğan, katil iktidar…’ Bunları söylediler. Aynı şeyi İzmir'de bir grup, Sinop'ta birileri yapıyor. Eğer biz bunları karşılıksız bıraktığımız anda, biz bu yaftayı boynumuza taktığımız anda milletin bize olan güveni de sarsılır. Eğer birileri bir şey yapıyorsa, bunun bedelini ödemek zorundadır. Biz affedici oluruz eleştiride, ama hakarette değil. Kusura bakmasınlar. Çünkü biz bir fikrin de aynı zamanda temsilcisiyiz. Merhamet, merhamet edene olur. Merhamet etmeyene merhamet olunmaz. Bunu bir defa çok çok iyi bilmemiz gerekiyor.”

Cevabının devamında, “Siz nasıl oluyor da hangi yetkiyle bu makamda bulunuyorum diye bana bu hakareti yapabilirsiniz?” diye soran Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kusura bakmasınlar. ‘Yumuşak başlıysam kim dedi uysal koyunum/ kesilir belki fakat çekmeye gelmez boyunum.’ Biz Akif'in ifadesiyle buyuz. Asım'ın nesli olduğumuzu hep söyleyerek yetiştik ve böyle olmaya da devam edeceğiz” sözlerine yer verdi.

Tüm Haberler