Ankara’da otobüs ve minibüs esnafıyla bir araya gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Başkanlık sistemi, Türkiye'nin akıntıya karşı kürek çekmeye çalışmak yerine, akıntının gücünü arkasına almasının adıdır. Artık motoru tekleyen, kaportası dökülen, her tarafından ses gelen bu arabayla yolumuza devam edemeyiz. Yeni anayasa için 400'ü vermeniz lazım. Ben her partiye eşitim. Kime verecekseniz verin ama 400'ü verin” dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ankara’da otobüs ve minibüsçü esnafı ile bir araya geldi.
Ankara Ticaret Odası’nda gerçekleşen toplantıda yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Erdoğan esnafa , “Sizlerin bu ülkeye, bu millete yaptığı hizmet gerçekten çok büyük. Her gün milyonlarca insanın işyerine, evine, sevdiklerine ulaşmasını sağlıyorsunuz. Günün 24 saati faal olan bir mesleğin mensuplarısınız.” diye seslendi.
Türkiye zenginleştikçe, milletimizin refah düzeyi yükseldikçe, yollardaki araçların sayısı da sürekli arttığına dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bakınız, 2002 yılında ülkemizde toplam 8,5 milyon araç vardı. Bugün bu rakam 19 milyonu aşmış durumda. Gerek şehir içinde, gerek şehirlerarasında yaptığımız yeni yollar, alt-üst geçitler sayesinde, araç sayısındaki artış, ülkemiz için yük değil, tam tersine konfor haline dönüştü. Bilhassa Ankara, artan nüfusu ve büyüyen yerleşim alanıyla, tam anlamıyla bir metropol oldu. Ulaşım altyapısı bakımından oldukça iyi düzeyde olmasına rağmen, trafik sıkıntısı başkentte de hissedilmeye başlandı. Siz, işte bu ortamda her gün çalışıyor, her gün ter döküyor, evinize, ailenize helal kazanç götürmek için mücadele ediyorsunuz. Sabrınızla, tevekkülünüzle, çalışkanlığınızla bu ülkeye, bu millete hizmet veriyorsunuz. Yaptığınız işin sizleri birer insan sarrafı haline getirdiğini biliyorum. Bunun için diyorum ki, Ankara’yı anlamak isteyen önce siz şoför esnafına bakmalı. Türkiye’yi anlamak isteyen yine gelip önce size sormalı. İnanın, oturduğu yerden ahkâm kesenlerin hiçbiri, bu milletin ve bu ülkenin gerçeklerine sizin kadar vakıf değildir” dedi.
“TÜRKİYE’NİN 12 YILDA NEREDEN NEREYE GELDİĞİNİ KİMSE SİZİN KADAR İYİ BİLEMEZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye’nin geçtiğimiz 12 yılda nereden nereye geldiğini, hiç kimse sizin kadar iyi bilemez. Zira 79 senede 6 bin kilometre bölünmüş yol, o yolların tarihçesini sizler iyi bilirsiniz. Ama buna 12 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol ilave edildi. Bunu da sizler gayet iyi bilirsiniz, bunları memleketinize giderken yolların dilini iyi anlayan insanlar olarak iyi bilirsiniz. Sizin, okuluna giden öğrenciyle, işyerine yetişmeye çalışan memurla, fabrikasında, atölyesinde ter döken emekçiyle, dükkânında nafakasını bekleyen esnafla, muayeneye giden hastayla, bankaya giden işadamıyla, başka ülkelere, başka şehirlere giden yolcuyla; velhasıl bu şehirde yaşayan, bu şehirden yolu geçen herkesle irtibatınız var, ilişkiniz var, muhabbetiniz var” diye konuştu.
“SİZİ GÖRMEYEN TÜRKİYE’Yİ GÖREMEZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Onun için diyorum ki, sizi görmeyen Türkiye’yi göremez. Sizi dinlemeyen Türkiye’ye kulak veremez. Sizi sevmeyen bu milleti sevmiş olamaz. İnanıyorum ki, her biriniz, bu misyonunuza layık olmak için çalışıyorsunuz. Her biriniz, ekmeğinizi çıkardığınız işinize saygıyla yaklaşıyorsunuz. Her biriniz, velinimeti olan müşterilerinizi en güzel şekilde ağırlamanın gayreti içindesiniz. Ve her biriniz, tüm bunları yaparken, kurallara, kaidelere, en önemlisi kültürümüze, ahlakımıza, insani hasletlerimize uymaya azami dikkat gösteriyorsunuz” dedi.
“ŞOFÖR ESNAFI DELİKANLIDIR”
Kültürümüzde şoför esnafının, “delikanlı adam, baba adam; ağırbaşlılığıyla, vakarıyla, dikkatiyle, özeniyle, ahlakıyla diğer tüm şoförlere, tüm insanlara örnek olan kişi” olduğunu belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan bu imaja zarar verenler varsa, onları yola getirmenin de, en başta şoför esnafının görevi olduğunu belirtti.
“CANİNİN MESLEĞİ OLMAZ”
Geçtiğimiz aylarda yaşanan Özgecan olayını hatırlatan ve bunun münferit bir olay olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Cani, canidir. Caninin mesleği olmaz, eğitimi olmaz, sıfatı olmaz. Özgecan’ın katili başka bir mesleğin mensubu da olabilirdi. Bu konuda şoför esnamıza yöneltilen eleştirileri, doğrusu, son derece haksız ve insafsız buluyorum. Ama bu olayı bir vesile olarak değerlendirerek, şoför esnafının içindeki, mesleğin adabına, ahlakına uygun davranmayanları, çürük elmaları ayıklamanız gerektiğine inanıyorum” diye konuştu.
Geçtiğimiz günlerde şoförlerimize yönelik terbiyesizce ifadeler içeren tweetler atan bir hanım yazarın hezeyanlarına şahit olunduğuna işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kendince, şoför esnafının kitap okuru olmadığı iddiasından hareketle, onlara hakaret eden bu zihniyeti de huzurlarınızda kınıyorum. Mesleğinizin itibarını artırmak, başka hiç kimsenin değil, sizin kendi ellerinizde” dedi.
“SİZLERİN İNSANLIĞINIZLA İNSAN OLDUĞUNU BİLİYORUM”
Sanatçı Orhan Gencebay’ın, bir şarkısından; “Ben toprağın sinesinde/ İnsan denilen bir canım/ Hem düşünür hem severim/ Budur taştan farklı yanım/ Her maddenin zerresini/ Bedenimde taşıyorsam/ Ben ne bir taş ne bir ağaç/ İnsanlığımla insanım…” sözlerine yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, şoför esnafına, “Sizlerin insanlığınızla insan olduğunu biliyorum. Bu konuda size güveniyorum. Herkesin de sizlere ve yaptığınız işe saygıyla yaklaşmasını bekliyorum” diye seslendi.
“TÜRKİYE KRİTİK BİR DÖNEMDEN GEÇİYOR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye’nin, içeride ve dışarıda çok kritik bir dönemden geçtiğine işaret ederek, ülkemizin çevresinin adeta ateş çemberine dönüştüğünü, aşağıda Suriye ve Irak, yukarıda Ukrayna’da yaşanan olayların, ülkemizi çok yakından ilgilendirdiğini belirtti. Aynı şekilde bölücü terör örgütü ve onun güdümündeki partinin yol açtığı sorunların, geleceğimiz için tehdit oluşturmaya devam etiğini de anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu partinin “Diyanet İşleri Başkanlığı’nı kaldıracağız” dediğini belirterek, bu partinin dine yaklaşımının ortada olduğunu kaydetti.
“KİMLER KİMİN YANINDA YER ALIYOR, BUNLARI GÖRÜYORUZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Değerli kardeşlerim, bu ülkede eğer bizim dini değerlerimize, inancımıza eğer hakaretler, saldırılar yapılıyor da bütün bunlara karşı eğer biriler sessiz kalıyorsa, işte bu millet bunu en iyi şekilde değerlendirecektir diye inanıyorum. Eğer bu ülkede Ermeni mezalimi yoktur demek suretiyle Ermenilerin yanında Avrupa Birliği Parlamentosu’nda yer alan varsa, bunlara da gerekli cevabı benim milletimin vereceğine inanıyorum. Değerli kardeşlerim, işte bakın kimler kimin yanında yer alıyor, bunları görüyoruz. Bunlara gereken cevabın verilmesi gerekmiyor mu? Bunların gereken cevabı alacakları yer neresi? 7 Haziran’da sandık” dedi.
“ÜLKEMİZİ VE DÜNYAYI OKUMAKTAN ACİZ BİRTAKIM PARTİLER HALA ESKİ TÜRKİYE’Yİ İHYA ETMENİN ÇABASI İÇİNDE”
Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bakın kardeşlerim, 12 yıllık Başbakanlığım dönemimde, 40 yıllık siyaset hayatımda biz hiçbir zaman silahlı tavsiye etmedik, ama bakıyorsunuz birileri silahla oy temin etmenin peşindeler. Bunlara gerekli cevabın verilmesi 7 Haziran için önemli değil mi? Öyleyse, bu ülkede sorun sadece ne cumhurbaşkanının, ne de bunlara muhalif olanların sorunu değildir, milletçe hepimizin sorunudur, bunu birlikte çözmemiz lazım. Tüm bu gerçekler ortadayken, ülkemizi ve dünyayı okumaktan aciz birtakım partiler hala eski Türkiye’yi ihya etmenin çabası içinde. Ne diyorlar? İmam hatip okullarını kapatacağız. Ya milletin açtığı imam hatip okullarını nasıl kapatırsın? Bir taraftan biz Atatürk’ün partisiyiz diyor... Eee?.. Atatürk’ün açtığı imam hatip okullarını kapatacakmış. Ben bir imam hatip okulu mezunuyum, 4 çocuğumun 4’ü de imam hatip mezunu, hepsinden de memnunum. Ve işte kısa bir süre önce bu ülkede imam hatip okullarının orta kısımları kapatıldı, öğrenci sayısı 60 bine düşmüştü, ama açıldı ve şimdi de millet tekrar imam hatip okullarına, meslek liselerine sahip çıktı öğrenci sayısı 1 milyona yükseldi. Yani şimdi millet evladının eğitimi, öğretimi için böyle bir hakkı kullanıyorsa, sen buna hayır diyemezsin ki ya, bunu kapatacağım diyor, yani bir dayatma. Bir başkası çıkıyor, özgürlükten bahsediyorlar ya, geldikten sonra biz bu medyayı, yazılı, görsel, nasıl kapatacağımızı hemen ertesi gün göreceksiniz diyor. Hani sizde özgürlük vardı?”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bütün bunlara karşı Türkiye’nin tüm bu sıkıntıları aşarak, 2023 hedefleri doğrultusunda kutlu yürüyüşe devam edebilmesinin şartının, istikrar ve güven ortamının muhafazası olduğunu söyledi.
“HALKIMIZIN GELECEĞİNE GÜVENLE BAKABİLMESİ İÇİN İSTİKRAR ŞART”
1990’lı yılları hatırlatarak, sadece 1991 sonu ile 1999 ortası arasında bu ülkede 9 ayrı hükümet kurulduğunu da hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “ 8 senede. Allah aşkına, 8 yılda 9 hükümetin kurulduğu bir ülkede istikrar olabilir mi? Böyle bir ülkede güven iklimi tesis edilebilir mi? Böyle bir ülkeye kim yatırım yapar? Bakın, biz uluslararası camiada dolaştığımızda bize hep ne sorarlar biliyor musunuz? Gerçekten, hani ilk göreve geldiğimizde o zaman 5 yıldı ya, 5 yıl bu hükümet iktidarda kalır mı? Ne demek ya, 5 yıllığına seçildik, tabi kalacak. Ondan sonra 4 yıl olduğu süreçte hep bunu sordular, 4 yıl kalır mı? Ne demek, bu koalisyon hükümeti değil, tek başına bir iktidar, tabi ki kalacak. Ve yatırımlar öyle geldi ülkemize, hala öyle gelmeye devam ediyor. Şimdi bu ülkede halkımızın geleceğine güvenle bakabilmesi için istikrar şart. Maalesef Türkiye bu koalisyon dönemlerini de yaşadı, son 70 yıla baktığımızda 40 yıl koalisyon hükümetleri ve 40 yıllık koalisyon hükümetleri döneminde Türkiye hep geri gitmiştir hatırlayın. Ama 30 yıl tek başına iktidarların olduğu, rahmetli Özal’ın işbaşında olduğu dönemler, kısmen Demirel’in işbaşında olduğu dönemler, oralarda da tırmanış, yükselme olmuştur. Hele hele, dikkat ediniz, ülkemizde bölücü terörün de, ekonomik terörün de en azgın dönemleri o koalisyon dönemlerinde yaşanmıştır. 2002 yıl sonundan bugüne kadar elde edilen kazanımlar, sağladığımız istikrar ve güven ortamı sayesinde gerçekleşti. Biz şimdi diyoruz ki, gelin Türkiye’nin bu istikrar ve güven iklimini kalıcı hale getirelim” diye konuştu.
“PARLAMENTER SİSTEM ARTIK MİADINI DOLDURDU”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugüne kadar uygulanan parlamenter sistemin artık miadını doldurduğunu, 10 Ağustos 2014 tarihi itibarıyla, doğrudan milletin oylarıyla, Cumhurbaşkanı olarak seçildiği günden itibaren Türkiye yeni bir dönemin kapısını aralamış olduğunu belirtti.
“400’Ü VERİN, YENİ ANAYASA RAHATLIKLA YAPILSIN”
Buna “Yeni Türkiye” dediklerini söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Yeni Türkiye’nin artık bir zemine oturması lazım. Bu nedir: yeni anayasa. Yeni anayasayla birlikte, biliyorsunuz işte gayret ettik yapalım, edelim diye, Ana Muhalefet, o zaman Başbakanım, maalesef her türlü engeli koydu, diğerleri aynı şekilde her türlü engeli koydular. Ve ortada artık bir gerçek var, demek ki 400’ün verilmesi lazım, 400’ü verin ve yeni anayasa rahatlıkla yapılsın. Şunu da söyleyeyim: Ben her partiye eşit mesafedeyim, kime verecekseniz verin, ama 400’ü verin. Ve burada da bir şeyi söylüyorum, diyorum ki, biz bir şeyi hedefledik… Kardeşlerim, biz size sevdalıyız, bizim size bir aşkımız var, biz dertliyiz ve derdin 4 tane başlığı var; tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Milletimizi parçalamak isteyenlere, bayrağımızı maalesef yakmak isteyenlere, vatanımızı bölmek isteyenlere, devletimizin içine maalesef virüsler sokmak isteyenlere, paralel yapı gibi… İşte dün biliyorsunuz Millî Güvenlik Kurulu toplantısında artık millî güvenlik siyaset belgesinin içerisine girmesiyle ilgili tavsiye kararını aldık ve Hükümete gönderdik, artık asla bunlara taviz yok. Eski Türkiye onların işine geliyor alabilir, ama milletimin faydasına asla değildir” diye konuştu.
EKONOMİDEKİ GELİŞMELER
13 yıl önce milli gelirimizin 230 milyar dolar olduğunu, şimdi ise 800 milyar dolara çıktığına dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomideki gelişmeye ilişkin olarak, “İhracatımız 36 milyar dolardı, şimdi 158 milyar dolarla rekor kırdık. IMF’e borcumuz vardı 23,5 milyar dolar, ama şimdi IMF’e borcumuz yok, sıfırladık, IMF bizden para istiyor, borç istiyor. Aynı şekilde Merkez Bankamız, kasasında 27,5 milyar dolar vardı ya, ama şimdi 120 milyar dolar var değerli kardeşlerim, bak neredeyiz. Eğer ayakta böyle dik duruyorsak, sağlam duruyorsak işte buradan” dedi.
“ARTIK MOTORU TEKLEYEN, HER TARAFINDAN SES GELEN BU ARABAYLA YOLUMUZA DEVAM EDEMEYİZ”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bundan sonraki hedefe, yeni anayasayı hazırlayarak ve başkanlık sistemine geçerek ulaşabileceğini anlattı. Bunu kendisi için istemediğini dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Hepimiz faniyiz ya, benim böyle bir derdim yok. Bizim geleceğe yönelik bir hayat garantimiz olabilir mi? Hepimizin gideceği yer kara toprak, 2 metre, 2,5 metreküp bir yer, oraya bizi gelecek defnedecekler. Kimse cumhurbaşkanı niyetine demeyecek, başbakan niyetine demeyecek, er kişi niyetine diyecek, oraya koyacaklar, çekip gidecekler. Eğer bu kubbede hoş bir seda bırakmışsak ne mutlu bize. Bugün varız, yarın yokuz, ama Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşmaya, 2053 hedeflerine ulaşmaya, 2071 hedeflerine ulaşmaya ahdimizin olması lazım. Biz göremiyoruz ama, torunlarımız görsün dememiz lazım, bu çok önemli bizim için. Biz eğer bugün bu adımları atmazsak, çocuklarımız, torunlarımız yarın bizden davacı olur. Bu dünyada olmazsa öteki dünyada olur. Başkanlık sistemi, Türkiye’nin akıntıya karşı kürek çekmeye çalışmak yerine akıntının gücünü arkasına almasının adıdır. Artık motoru tekleyen, kaportası dökülen, her tarafından ses gelen bu arabayla yolumuza devam edemeyiz. Hele bir de bu arabanın benzini, mazotu, gazı bitmek üzereyse, onunla en fazla yakındaki bir akaryakıt istasyonuna gidebilirsiniz. Zorlarsanız yolda kalırsınız. Türkiye şu anda her tarafı dökülen ve yakıtı da bitmek üzere olan bir sistemle yoluna devam etmeye çalışıyor. Araba beni değiştir diye diye adeta bağırıyor, yakıt lambasının ışığı yanalı da epeyce oldu. Onun için 7 Haziran seçimleri Türkiye için en yakın akaryakıt istasyonu vazifesi görecektir. Hemen ardından da sistemi değiştirip, yani arabayı yenileyip 2023 hedeflerimize doğru tam gaz yolumuza devam etmeliyiz. Türkiye yolda kaldığında sanmayın ki gelip bu muhalefet partileri el atıp itecekler, inanın etmezler. Tam aksine işte yurt dışında, her yerde gidip Türkiye’yi şikâyet ediyorlar. Onlar ancak geçmişte olduğu gibi sıkıntı anında sıvışıp ortadan kaybolmayı bilirler. Yükü sırtlanacak yine milletimiz olacak, yine sizler, bizler olacağız. Onun için yeni Türkiye’yi de inşallah sizlerle birlikte, milletimizle birlikte inşa edeceğiz” dedi.
“SURİYELİ MİSAFİRLERİMİZİ ZORLA GERİ GÖNDERMEKTEN BAHSEDİYORLAR”
Kendileri, Türkiye’yi 2023 hedeflerine nasıl ulaştırırız, bunun mücadelesini verirken, birilerinin hala bu milletin tarihiyle, kültürüyle, inancıyla uğraştığını ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü: “Tekrar ediyorum; eğitimde 8 yıllık uygulamayı geri getirmekten, biz geri bıraktık, onlar geri getirmekten söz ediyorlar. Suriyeli misafirlerimizi zorla geri göndermekten, kapı dışarı etmekten bahsediyorlar. Kardeşlerim, bunlar kim biliyor musunuz? Hani Azeri kardeşlerimiz Iğdır’da esir düşmüşlerdi ya ve o zaman değerli kardeşlerim, Stalin’in yönetimi ne yazık ki bunları Botan Köprüsünün üzerinde kurşuna dizdi. Fakat o zamanki İnönü yönetimi bunları onlara teslim etti. Ne diyordu o zaman Azeri kardeşlerimiz biliyor musunuz: ‘Bizi onlara teslim etmeyin siz öldürün.’ Bak değişen bir şey yok, aynı zihniyet. Şimdi de bunlar ne diyor; biz zalim Esad’a bunları teslim edeceğiz ve zalim Esad da bunları bildiği gibi yapsın. Ama biz Allah’ın izniyle buralarda olduğumuz sürece bu kardeşlerimiz bizim misafirimizdir. Biz Ensar’ız, onlar da muhacirdir; bunu böyle biliniz. Bu arada asgari ücret de açık artırmaya çıkmış galiba, değil mi? Çok değişik değişik rakamlar söylüyorlar. Bölücü örgütün oyuncağı durumundaki birileri yine Ermeni iftiralarının sözcülüğünü yapıyor. Hele bir durun bakayım, bu memleket sahipsiz değil. Bu milletin hafızası 1990’lı yılları unutmuş değil. Siz eski Türkiye’ye ram olabilirsiniz, eski Türkiye’nin sevdalısı olabilirsiniz, ama milletimiz eski Türkiye’nin ne olduğunu çok iyi biliyor. Artık hiç kimse bu milleti hastane kuyruklarında nöbete geri döndüremez. Hatırlıyoruz değil mi o günleri? SSK’nın başında da kimin olduğunu iyi biliyorsunuz değil mi? Doktorun verdiği reçeteyle ilaçları alamadığımız günleri hatırlıyorsunuz değil mi?”
Dönemleri öncesinde sağlık alanında yaşanan sıkıntıları hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendilerinin, ‘halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi’ diyerek yola devam ettiklerini belirtti ve bu alanda yapılanları örnekleriyle anlattı.
“MİLLETİMİZE KÂBUS YAŞATMAK İSTEYEN KARŞISINDA ÖNCE BİZİ BULUR”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Okul kapılarından gözyaşları içinde geri çevrilen kızlarımızın görüntülerini bir daha asla tekrarlatmayacağız. O başörtülü yavrularımıza, o okulların kapısında nasıl zulmettiklerini biliyorsunuz değil mi? Ben de öyle bir babayım da onun için bunu söylüyorum. Çünkü benim kızlarım da okulların kapısından maalesef geri çevrildiler. Başörtülüysen bu ülkede maalesef öz yurda garipsin, öz vatanında parya dediler. Emeklinin, çiftçinin, esnafın, sanatkârın, işçinin, dulun, yetimin, garibin hakkını kimseye gasp ettirmeyeceğiz. Faizleri patlattılar, geldiğimizde yüzde 63’tü. Hamdolsun şimdi tek haneli rakamdayız. Enflasyon yüzde 30’du, şimdi tek haneli rakam. Bunlar devletin hazinesini yağmaladılar. Bankaları biliyorsunuz soydular soğana çevirdiler. Şimdi milletimize hala kâbus yaşatmak isteyen karşısında önce bizi bulur. Yani ben şimdi Cumhurbaşkanı makamındayım diye yan gelip yatacak halim yok. Tabii ki sorumluluğumun gereğini de yerine getireceğim. Milletimize de bazı şeyleri hatırlatmak bizim asli görevimizdir. Devletin bölünmezliği, milletin bölünmezliği, parçalanması, bu noktada adım atanlara karşı bizler de uyarımızı yapmak durumundayız. Artık Cumhurbaşkanlığı makamında vesayetin muhafızı değil milletin bizzat kendi eliyle yetki verdiği kendi temsilcisi var” dedi.
“HERHANGİ BİR PARTİNİN TARAFINDA DEĞİL, MİLLETİN TARAFINDAYIM”
Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletimizin, ülkemizin kazanımlarını savunmanın kendisinin en başta gelen görevi olduğunu dile getirerek, “Bunun tarafsızlıkla bir ilgisi yoktur. Bu, milletin tarafında olmanın, milletin yanında olmanın en başta gelen şartıdır. Ben herhangi bir partinin tarafında değilim. Tercihim vardır, o ayrı bir konu. Ben milletin tarafındayım. Bu görevimi sonuna kadar yapmaktan asla çekinmedim, çekinmeyeceğim. Bu anlayışla muhtarımızdan esnafımıza kadar milletimizin her kesiminden kardeşimle buluşmaya, hasbihal etmeye Cumhurbaşkanlığı külliyesinde devam ediyorum, devam edeceğim. İl ziyaretlerime de devam ediyorum, devam edeceğim. Görev sürem boyunca 81 vilayetimizin tamamına gidecek, vatandaşlarımızla kucaklaşacağım. Milletimin her sorunu, ülkemin her meselesi benim gündemimde olacak. Çünkü şu anda bu kardeşiniz cumhurun başkanıdır, yani milletin başkanıdır. Devletle milletin birlikteliğini temsil eden bir görevdeyim. Bana teslim ettiğiniz emanetin hakkını vermezsem önce kendime, sonra milletime karşı yanlış yapmış olurum. Yeni Türkiye’nin inşası için çalışmaya, mücadeleye devam edeceğimi burada sizlerin huzurunda bir kez daha ifade ediyorum. Şimdi burada sizlere soruyorum; yeni Türkiye için hazır mıyız? (“Evet” sesleri) Yeni anayasa için hazır mıyız? (“Hazırız” sesleri) Başkanlık sistemi için hazır mıyız? (“Hazırız” sesleri) Maşallah. 4 çeker araba gibi tüm engelleri aşacak azme, kararlılığa, güce sahip olduğunuzu görüyorum. Bu iradenin karşısında kimse duramaz, duramayacak inşallah” diye konuştu.
“ŞOFÖR ESNAFIMIZIN SORUNLARINI ÇÖZMEK, SORUMLULUK MEVKİİNDE OLAN HERKESİN BOYNUNUN BORCUDUR”
Şoför esnafının pek çok talepleri, beklentileri bulunduğunu; ÖTV ile vergilendirme sistemiyle, trafik sigortasıyla ilgili beklentileri olduğunu bildiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Belediye Başkanımız bana 10 maddelik bir sorunlar mektubunu aktardı. Duraklarınızın belediyeler tarafından insan onuruna yakışır bir şekilde yapılmasıyla ilgili talepleriniz olduğunu biliyorum, daha başka sıkıntılarınızın olduğunu da o mektupta okudum gördüm. Gerek Hükümetimiz ve ilgili bakanlıklarımızdan, gerek belediyelerimizden bu konularda hassasiyet göstermelerini bekliyorum, kendilerine de bunu ileteceğim. Emeğiyle, alın teriyle kazanan, bu ülkeye ve insanlarına hizmet eden şoför esnafımızın sorunlarını çözmek, sorumluluk mevkiinde olan herkesin boynunun borcudur. Ankara ve İstanbul içindeki yolculuklarım esnasında sık sık taksicilerimizle, bazen minibüsçülerimizle, servisçilerimizle bir araya geliyor hasbihal ediyoruz. Zaman zaman duraklarda çaylarını içiyorum. Bu bakımdan sorunlarınıza, sıkıntılarınıza zaten yakından vakıfım. Bana iletilen taleplerinizin takipçisi olacağım. İmkânlar nispetinde bunların hayata geçirilmesi için de gayret göstereceğim. Sizlerin de müşteri ilişkilerinden araçlarınızdan donanıma kadar her bakımdan kendinizi geliştirmek için çalışacağınıza, çaba göstereceğinize inanıyorum. Bu düşüncelerle birlik ve beraberlik toplantınızın hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.”