15 Temmuz

 

10 Soruda FETÖ

 

 

 

“Bu Toprakların Hiçbir Örgüt ve Hain Tarafından Kirletilmesine İzin Vermeyeceğiz”

29.04.2015
“Bu Toprakların Hiçbir Örgüt ve Hain Tarafından Kirletilmesine İzin Vermeyeceğiz”

Türkiye Tarım ve Kırsal Kalkınma Hamlesi Proje Uygulamaları tanıtım programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Vatansız insan, köksüz insandır. Köksüz insan da rüzgârın önünde savrulan yaprak misali, nereye gideceği, nereye varacağı, nerede çürüyeceği belli olmayan bir varlığa dönüşür” dedi.

Ankara Ticaret Odası Congresium salonunda gerçekleştirilen toplantıda yaptığı konuşmada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ülkemizin gelişmesine, büyümesine sağladıkları katkı için Türkiye Tarım ve Kırsal Kalkınma Hamlesi Proje Uygulamalarına katılanlara teşekkür ederek, “Uyguladığınız projelerin ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını Allah’tan temenni ediyorum” dedi.


Cumhurbaşkanı Erdoğan, ülkemizin 81 vilayetinin tamamında, yüzde 50 hibe desteğiyle hayata geçirilen bu projeleri, müreffeh geleceği ören birer tuğla taşı olarak gördüğünü belirtti.

“ARTIK EN YENİ TEKNOLOJİLERLE, YÜKSEK STANDARTLARDA ÜRETİM YAPILIYOR”

Bu desteklerin bir kısmının doğrudan Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından, bir kısmının ise Avrupa Birliği ve bakanlığın iş birliğiyle sağlandığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “Bugün burada, 81 ilimizde verilen bu desteklerin toplu tanıtımı için birlikteyiz. Kırsal Kalkınma Programı ve Kırsal Kalkınma Desteği kapsamında, bugüne kadar üreticilerimize aktarılan kaynak, 3 milyar 700 milyon lirayı buluyor. Bu kaynakla tam 13 bin 308 projeye destek sağlandı. Bu destekle hayata geçirilen yatırım tutarı ise, 7,5 milyar lira, eski rakamla bunu konuşacak olursak 7.5 katrilyon. Ülkemiz tarımının, ülkemiz hayvancılığının bugün ulaştığı seviyede, bu projelerin büyük payı var. Tabii bu konuştuklarım verdiğim rakamlar, hayali rakamlar değil, bunlar uygulanan rakamlar, verilmiş olan rakamlardır. Ben pek cek-cak’la konuşmayı sevmem, yani dil bilgisindeki gelecek sigasıyla konuşmayı sevmem, yaptıklarımızla konuşmayı severim. Onun için de Başbakanlığım döneminde olsun, Cumhurbaşkanlığım döneminde olsun, hiçbir zaman temel atma törenlerine, fevkalade projeler dışında gitmemişimdir, sadece açılışlara giderim. Niye? İş bitecek, ‘buyurun’ diyeceğiz, ondan sonra orada olacağız. Artık, babadan kalma usullerle çiftçilik ve hayvancılık yerine, modern usullerle, en yeni teknolojilerle, yüksek standartlarda üretim yapılıyor. Rekabetin giderek ağırlaştığı şartlarda, bu tür projeler, üreticilerimiz için gerçekten birer can suyu, birer hayat damarı işlevi görüyor. Hayata geçirilen örnek projeler, diğer üreticilerimiz için de bir teşvik unsuru haline dönüşüyor.  Komşusunun daha çok üretim yaptığını, daha çok kazanç elde ettiğini gören her çiftçi ve hayvan yetiştiricisi kardeşim, inanıyorum ki, kendisi de aynı yönde bir gayretin içine giriyor. Bu desteklerin, bu projelerin, hayata geçirilmesinde emeği geçenleri canı gönülden tebrik ediyorum.  İnşallah önümüzdeki dönemde Türkiye, bu tür gayretlerle, diğer alanlarla birlikte tarım ve hayvancılıkta da 2023 hedeflerine ulaşacaktır.”

“TARIMIN MİLLETİMİZİN TARİHİNDE, KÜLTÜRÜNDE ÇOK ÖNEMLİ BİR YERİ VAR”

Tarımın milletimizin tarihinde, kültüründe çok önemli bir yeri bulunduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Anadolu topraklarını kendimize vatan yaptığımızdan beri, temel olarak iki uğraş alanımız oldu. Bunlardan biri askerliktir, bir diğeri tarımdır. Geçtiğimiz yüzyılın başına kadar, diğer üretim alanlarını devletin gayrimüslim tebaasına adeta terk ederek, bu iki alanda yoğunlaşmıştık. Balkan Harbi, Birinci Dünya Savaşı ve İstiklal Harbimizin ardından ülkemizde ortaya çıkan yeni nüfus yapısı, diğer alanlarda da varlık mücadelesi verirken, dayanak noktamız hep tarım ve hayvancılık oldu. Önce kara sabanının sapına sıkıca sarılan, ardından pulluğunu traktörünün arkasına takıp tarlasına koşan çiftçi kardeşlerimiz, kendi aileleriyle birlikte tüm milleti besledi, doyurdu. Üçüne, beşine bakmadan hayvanın ardında gün boyu dolaşan, onu otlatıp gözü gibi bakan üretici kardeşim, aynı şekilde kendi ailesiyle birlikte tüm millete hizmet etti” dedi.

Milletimizin bugün hala dimdik ayakta olmasının, babaların, dedelerin, iptidai şartlarda da olsa, dört elle sarılarak sürdürdüğü tarım ve hayvancılık faaliyetlerine borçlu olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan,  “Ülkemizde zamanla sanayi, ticaret ve hizmet sektörü gelişmeye başlayınca, bilhassa da şehirleşmenin artmasıyla, tarım ve hayvancılıkta ciddi bir sarsıntı yaşadığımızı görüyoruz. Bir dönem hayatta kalmamızı sağlayan bu alan, artık artan ihtiyaçlara cevap veremeyen, verimsiz bir sektör haline dönüşmeye başlamıştı. Biz, 2002 yılı sonunda ülkeyi yönetme sorumluluğunu üstlendiğimizde, tarımı ayağa kaldırmadan büyük ve güçlü Türkiye hedefimiz yolunda yürüyemeyeceğimizi gördük ve bunu ifade ettik” diye konuştu.

TARIM SEKTÖRÜNDE REFORMLAR

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarım sektörünü geliştirmek, üretimi artırmak, çiftçilerimizin ve hayvancılıkla iştigal edenlerin gelir düzeyini yükseltmek için çok önemli projeleri, çok önemli reformları hayata geçirdiklerine işaret ederek, ”Burada ben tüm kardeşlerimi, ekranları başında bizleri izleyen tüm vatandaşlarımı 12 yıl öncesine götürmek suretiyle bir muhasebe yapmaya davet ediyorum. 12 yıl önce Türkiye bu noktada neredeydi, bugün nerede? Laf kolay, yaparsınız, ama aslolan icraattır, icraat, ne yapıldığı. Tarımın yıllardır çözüm bekleyen sorunlarını birer birer hal yoluna koyarken, aynı zamanda sektörün rekabetçi yapısını da güçlendirdik. Bu verdiğim rakama lütfen dikkat ediniz, 12 yılda üreticilerimize 70 milyar lira nakit hibe desteği sağladık. Yani 70 katrilyon, hayali bir rakamdan bahsetmiyorum. Tabi bunu bir kişiye vermedik, tüm bu sektörde olan vatandaşlarımıza verdik, kuruluşlarımıza verdik. Tarım desteklerini kurumsal bir yapıya oturtarak etkinliğini artırdık. Bitkisel üretimden hayvancılığa, kırsal kalkınmadan güvenilir gıdaya kadar pek çok farklı alanda 52 ayrı desteği hayata geçirdik. Mesela mazot desteğini hep konuşuyorlar değil mi? Şimdi ben de konuşuyorum. 2003 yılında ilk defa biz başlattık, bizden önce mazot desteği diye bir şey söz konusu değildi. Bugün bazıları çıkmış, mazot üzerinden çiftçimize selam vermeye, mesaj göndermeye çalışıyor. Bu hak gaspıdır, böyle bir şeye müsaade edemeyiz, ilk defa bunu başlatan biziz. Hâlbuki biz bunun sözünü dahi etmedik, bunun istismarını yapmadık, biz uyguladık” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, gübre desteğini de 2005 yılında ilk defa kendilerinin hayata geçirdiklerini ayrıca prim desteği verilen ürün sayısını da  4’ten, 17’ye çıkarttıklarını anlattı.

TARIM TOPRAKLARININ KORUNMASI

“Kardeşlerim soruyorum, Allah aşkına şu başımızı iki elimizin arasına alalım, çiftçimize Ziraat Bankası’nın verdiği kredilerin faizi neydi? 2002 yılını konuşuyorum, yüzde 59 faiz. Çiftçimiz bu yüzde 59 faizi nasıl ödeyecekti ya? Tarım kredi kooperatiflerinin kredilerinde bu oran yüzde 69’a çıkıyordu. Hepiniz buradasınız, bugün çiftçimiz yüzde 0 ile yüzde 8,25 arasında bir faizle kredi kullanabiliyor. Geçtiğimiz yıl bu şekilde kullanılan kredilerin miktarı 22,8 milyar lirayı buldu, yani eski rakamla verdiğimiz zaman yaklaşık 23 katrilyon. Bu krediyle çiftçimiz işini büyüttü, teknolojisini yeniledi, geleceğine yatırım yaptı. Ya artık neredeyse traktörü olmayan, biçerdöveri olmayan çiftçi kalmadı, böyle bir noktaya geldik” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, tarım alanında yaptığımız en önemli reformlardan birinin tarım topraklarının bölünmesini de engellemek olduğunu vurguladı.

2005 yılında çıkartılan bir kanunla tarım topraklarının korunmasını ve amaç dışı kullanılmasının önlenmesini sağladıklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan,  “2014 yılında çıkartılan bir başka kanunla da tarım sektörümüzün kanayan yarası olana arazilerin miras yoluyla bölünerek verimsiz hale getirilmesinin önüne kati olarak geçmiş olduk. Sadece bununla kalınmadı, geçmişte bu şekilde bölünmüş arazileri üretime kazandırmak için de önemli bir adım atıldı, arazi toplulaştırılması çalışmasıyla 12 yılda 4,5 milyon hektar arazi tarımın hizmetine sunuldu. Bakın bir taraftan da toprak kazanıyoruz. Hedefimiz ne biliyor musunuz? 2023 yılına kadar 14 milyon hektar arazide toplulaştırma işlemini tamamlamaktır. Çünkü bizim bu noktada verime, verimliliğe ihtiyacımız var. Toplulaştırmayı ne kadar başarabilirsek verimi de o kadar ne yaparız? Artırırız.  Bizim verim ekonomisine ihtiyacımız var. Böylece, bilhassa sulanabilir nitelikteki 8,5 milyon hektar araziyi tamamen modern tarım teknikleriyle işlenir hale getirip ekonomimize kazandırmak istiyoruz. Tarım envanterimizi çıkartarak havzalara göre üretim ve destekleme modeli oluşturduk. Bugün sahada görev yapan 10 bin ziraat mühendisi ve veteriner hekimle Türkiye’nin her yerinden tarım bilgileri toplanıyor, bunların istatistiği tutuluyor. Bununla birlikte, uydu görüntüleri aracılığıyla 32,5 milyon tarım arazisinin tamamına parsel bazında kimlik numarası verildi, böylece önümüzü görerek, ne yaptığımızı, ne yapacağımızı bilerek tarım politikalarımız yönlendiriyoruz” dedi.

“TARIMSAL İHRACATIMIZ, 4 MİLYAR DOLARDAN 18 MİLYAR DOLARA YÜKSELDİ”

Konuşmasında tohumculuk alanında yapılanlara da değinen Cumhurbaşkanı Erdoğan şunları söyledi: “İsrail’den tohum gelsin iş görelim. Bakın, sadece tohumculuk alanında 12 yılda geldiğimiz yer dahi başlı başına bir başarı hikâyesidir. Bu alanda yürütülen çalışmalar sayesinde ülkemizin yıllık tohum üretimi 145 bin tondan 776 bin tona çıkarıldı, bu önemli bir olay. Tohum ithal Türkiye bugün artık önemli tohum ihracatçılarından biri haline geldi. Kurduğumuz Tohum Gen Bankası’yla bu konudaki varlığımızı koruma altına aldık, daha yapacağımız çok şeyler var.”

Hayvancılık alanında da ciddi reformlar gerçekleştirdiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2002 yılında 83 milyon lira olan hayvancılık desteğinin her yıl aratarak 2015 yılı için 3 milyar liraya kadar yükseldiğine işaret etti.

Ülkemizin en önemli hayvan varlığı olan küçükbaş hayvancılığı canlandırmak için, 12 yıl önce, yani 2002’de iş başına geldiklerinde,  ülkemizin hayvan ithal ettiğini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz destekleme alanı içine bunu aldık, alanı genişlettik, böylece süt, kırmızı et, tavuk eti ve yumurta üretiminde çok büyük artışlar sağladık. Tüm bu çabalar neticesinde bugün Türkiye tarımsal üretimde Avrupa’da ilk sırada, dünyada da 7’nci sırada yer alıyor, buraya geldik. Ben rakam veriyorum ve verdiğim rakam geleceği ait değil, yani cek-cak değil, şu anda geldiğimiz yeri konuşuyorum, bütün dünya istatistiklerinin hepsinin kabul ettiği rakamı söylüyorum. Şu anda biz buradayız, Avrupa’da birinciyiz, dünyada 7’nciyiz. 2002 yılında 23,7 milyar dolar olan tarımsal milli gelirimiz 2014 yılı itibarıyla 61 milyar dolara ulaştı, bakın nereden nereye. Bu rakamla, az önce gerçi Bakanım da söyledi, Fransa, İtalya, İspanya gibi tarım alanında iddialı olduğunu söyleyen Avrupa ülkelerinin tamamını geride bıraktık. Bu bir aşk meselesidir, bu bir sevda meselesidir, bu bir dert meselesidir. Sizler gibi toprağa sevdası olan, toprağa aşkı olan, dertlisi olan kardeşlerimizle hamdolsun buralara geldik. Yeter mi? Yetmez, daha çok yapacağız. Tarımsal ihracatımız 12 yıllık dönemde yaklaşık 4 milyar dolardan 18 milyar dolara yükseldi. 2023 yılında tarımsal milli gelirimizi 150 milyar dolara, ihracatımızı da 40 milyar dolar çıkarmayı hedefliyoruz. İnşallah sizlerle birlikte bu hedeflere de ulaşacağız.”

“TOPRAKTAN GELDİK TOPRAĞA DÖNECEĞİZ”

Konuşmasında Aşık Veysel’in, ‘Dost dost nicesine sarıldım/ Benim sadık yarım kara topraktır/ Beyhude dolandım, boşa yoruldum/ Benim sadık yarım kara topraktır/ Nice güzellere bağlandım kaldım/ Ne bir vefa gördüm, ne fayda buldum/ Her türlü isteğim topraktan aldım, benim sadık yarım kara topraktır’ şeklindeki dizelerine de yer veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Gerçekten sadık yarımız toprağa iyi sahip çıkmalıyız, topraktan geldik toprağa döneceğiz, bu kadar bir sadık yar. Bu topraklar sadece buğday, sadece sebze vermekle, meyve vermekle, hayvanlarımızın yemini sağlamakla kalmıyor, aynı zamanda bize yurt oluyor, aynı zamanda bize vatan oluyor” dedi.

Vatansız insanın, köksüz insan olduğunu, köksüz insanın da rüzgarın önünde savrulan yaprak misali, nereye gideceği, nereye varacağı, nerede çürüyeceği belli olmayan bir varlığa dönüştüğünü söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Türkiye bizim vatanımız, taşıyla toprağıyla, kurduyla kuşuyla, baharıyla kışıyla, yani her şeyiyle bu topraklar bizim ezeli ve ebedi toprağımız, vatanımız, vatanımıza sahip çıkacağız. Bu toprakların hiçbir örgüt tarafından, hiçbir hain tarafından kirletilmesine izin vermeyeceğiz. Az önce ekranda loderi gördünüz değil mi? Ne yapıyordu loder? Diyarbakır’da taşları, o büyük kayaları kaldırıyor, o verimsiz hali verimli hale getirebilmek için onları farklı yerlere götürüyor ve oraları ekilecek, biçilecek alan haline getiriyordu; işte bu aşk, bu sevda.”

“VATANDAŞLARIMIZI BÖLMEK İSTEYENLERE ASLA İZİN VERMEYECEĞİZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Mehmet Akif Ersoy’un, “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı/ Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı/ Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı / Verme dünyaları alsan da bu Cennet vatanı” dizelerini seslendirerek, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Bastığımız yer, evet, topraktır, ama her karışı aziz şehitlerimizin kanlarıyla sulanmış mübarek bir topraktır. Bu Cennet vatanı, bu mübarek toprakların üzerinde bin yıldır kardeşçe yaşayan vatandaşlarımızı bölmek isteyenlere asla izin vermeyeceğiz. Bu vatanın ekmeğini yiyip, suyunu içip, bu ülkenin imkanlarıyla okuyup bir yere gelenlerin, milletten topladıklarıyla semirenlerin yurt dışındaki sırça köşklerinde ihanet çeteleri kurup Türkiye’yi sırtından hançerlemesine asla göz yummayacağız. Türkiye’yi Avrupa Birliği’nin meclislerinde, Amerika’da, şurada, buradaki senatoda, parlamentolarda arkasından vurma gayreti içerisinde olanlara göz yummayacağız.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, milletimizin kendi kaderini kendi parlamentosunda milli iradesiyle belirleyen bir millet olduğunu ve farklı parlamentolardan hükmetmek isteyenlere hiçbir zaman onların beklentilerini karşılayacak şekilde cevap vermeyeceğini vurgulayarak, “Bin yıldır bu coğrafyayı bize vatan yapmamak için başvurmadık yol, gerçekleştirmedik zulüm bırakmayanların dümen suyuna girmiş olanları bu topraklar kabul etmez, yaşarken de kabul etmez, öldükten sonra da kabul etmez. Onun için değerli kardeşlerim, toprakları nasıl bütünleştiriyorsak, toplulaştırıyorsa bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, hep beraber Türkiye olacağız. Unutmayın, toprağın hafızası, coğrafyanın hafızası insanınkinden daha güçlüdür. Kendisini seveni, kendisine hizmet edeni ödüllendiren bu topraklar, kendisini satanın cezasını da mutlaka verir. Bakınız her zaman söylerim, siz dere yatağına ev yaparsanız tabiat gelir sizden hakkını alır. Niçin? Çünkü siz oraya ev yapmakla tabiatın hakkını gasp ediyorsunuz. Bu ülkenin geleceğinin önüne set çekmek isteyenden, bu millete tuzak kurandan da bu coğrafya hakkını söke söke alır” dedi.

“DERT İNSANI SÖYLETİR”

Konuşmasında Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kardeşlerim, dert insanı söyletir. Beni en iyi toprağın evladı olan sizlerin anlayacağını bildiğim için burada sizlerle dertleştim, dertleşiyorum. Biz bu ülkeye insanıyla ve toprağıyla sevdalıyız, işte bu sevdayla yaklaşık 13 yıldır gece-gündüz milletimize hizmet ettik. Türkiye’yi bölgesinde ve dünyada güçlü, itibarlı, kalkınmış, refah içinde bir ülke haline getirmek için içeride ve dışarıda herkesle mücadele ettik. Hamdolsun, milletimiz bu mücadelemizde hep yanımızda oldu” dedi.

Türkiye’nin kritik bir dönemin eşiğinde bulunduğunu, bölücü terörden, paralel ihanet çetesine kadar pek çok tehditle karşı karşıya olduğunu anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Türkiye’nin bölgesindeki kardeşleriyle kucaklaşmasından rahatsız olanlar, bunu hazmedemeyenler çevremizi adeta bir ateş çemberiyle kuşattı. Biz neyin niçin olduğunu gayet iyi biliyoruz, bunların arkasında kimlerin olduğunu, hangi hesapları güttüklerini de çok iyi biliyoruz. Ama şunu da biliyoruz: “La galibe illallah.” Nedir anlamı? Allah’tan başka galip yoktur. Bütün hesapların üzerinde bir hesap vardır, onu da ancak Allah bilir.  Biz çalışacağız, mücadele edeceğiz, durmadan, duraksamadan doğru bildiğiz, hak bildiğimiz yolda ilerleyeceğiz. Tevekkülün anlamını en iyi çiftçi kardeşlerim bilir, sizler bilirsiniz, üzerimize düşenleri bihakkın yapıp sonra tevekkül edeceğiz. İnandığımız için, üstün olduğumuz için, müjdesinin gerçekleşeceği günün yakın olduğunu biliyorum. 78 milyon insanımızın her biriyle birlikte, en çok da sizlerle birlikte bize müjdelenen zafere yürümeyi sürdüreceğiz; Allah yar ve yardımcımız olsun. Bir kez daha Türkiye Tarım ve Kırsal Kalkınma Hamlesi Proje Uygulamalarının ülkemiz ve milletimiz için hayırlara vesile olmasını diliyorum, ülkemizin güçlenmesine yaptığınız bu katkı için özellikle sizlere bir kez daha bu projelerin hayata geçmesinde emeği olanlara teşekkür ediyorum.”

Tüm Haberler